KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

BOŞANMANIN EKİ NİTELİĞİNDE OLMAYAN MADDİ TAZMİNAT İSTEMİ HAKKINDA AİLE MAHKEMESİ TARAFINDAN NİSPİ HARCIN TAMAMLATILMASI GEREKİR.

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU

Esas No        : 2022/2-324
Karar No       : 2023/446

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                :
 İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi
TARİHİ                          : 09.09.2021
SAYISI                          : 2021/1141 E., 2021/1424 K.
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 14.04.2021 tarihli ve 2021/1267 Esas,
                                        2021/3007 Karar sayılı BOZMA kararı

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı kadın tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince sair istinaf itirazlarının reddine, yoksulluk nafakasına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası yönünden kaldırılarak bu konuda yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı kadın tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucu tekrar bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

Direnme kararı davalı kadın tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili 09.05.2017 tarihli dava dilekçesinde; tarafların 02.02.1978 tarihinde evlendiklerini, ortak iki çocuklarının olduğunu, davacının davalı aleyhinde Gördes Asliye Hukuk Mahkemesinde boşanma davası açtığını, davanın 20.03.2013 tarihinde reddine karar verildiğini, kararın temyiz edilmesi üzerine onanarak 22.04.2014 tarihinde kesinleştiğini, bu tarihten sonra eşler arasında ortak hayatın yeniden kurulmadığını ileri sürerek tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.          

II. CEVAP

Davalı kadın 08.06.2017 tarihli cevap dilekçesinde; tüm iddiaları inkârla, davayı kabul etmediğini, boşanmak istemediğini, her ne kadar ret ile sonuçlanan dava sonrasında davacı ile tekrar bir araya gelmedikleri doğru ise de evlilik birliğinin devam etme imkânının bulunduğunu, kendisinin ev hanımı olup hiçbir gelirinin bulunmadığını belirterek yararına 500,00 TL tedbir-yoksulluk nafakası ödenmesine, evlilik birliği içerisinde davacı ile birlikte tarım işlerinde çalıştığını ve halı dokuduğunu, elde ettiği bu kazançların davacıda kaldığını ileri sürerek 20.000,00 TL maddi tazminat ile boşanma nedeniyle duyacağı üzüntü nedeniyle 20.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 21.03.2018 tarihli ve 2017/66 Esas, 2018/18 Karar sayılı kararı ile toplanan delillerden erkek tarafından açılan ilk davanın reddedildiği, kararın kesinleşmesinden itibaren üç yıllık sürenin geçtiği ve bu süre içinde ortak hayatın yeniden kurulamadığı, eylemli ayrılık nedenine dayalı davalarda kusur durumunun boşanma kararı verilmesi bakımından bir öneminin olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, boşanma sebebiyle manevi tazminata hükmedebilmesi için manevi tazminat talep eden kusursuz veya daha az kusurlu tarafın boşanmaya sebep olan olaylar nedeniyle kişilik haklarının saldırıya uğraması gerektiği, somut olayda davalı tarafından davacının kusurlu davranışlarının belirtilmediği, dolayısıyla davacının manevi tazminat ödemesini gerektirir kusurlu bir davranışının ispatlanamadığı gerekçesiyle davalının manevi tazminat talebinin reddine, maddi tazminat talebinin incelenmesinde ise bu talebin cevap dilekçesinde aynen “yine evli olduğumuz süre içerisinde ben davacı ile birlikte tarım işlerinde çalıştım ve yine halı dokudum, tüm kazançlarım davacıda kaldı, bu nedenle 20.000 TL maddi tazminata hükmedilmesini istiyorum” şeklinde ileri sürüldüğü, davalının bu talebinin boşanmanın eki niteliğindeki maddi tazminat talebi olmadığı, bu talebin ayrı bir dava konusu olduğu, hâl böyle olunca ortada usulüne uygun açılmış bir maddi tazminat davası olmadığından davalının maddi tazminat talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, aynı şekilde davalının nafaka artırım talebinin de boşanmanın eki niteliğindeki nafaka talebi olmadığı, bu talebin ayrı bir dava konusu olduğu ve ortada usulüne uygun açılmış bir nafaka artırım davası da olmadığından, davalının nafaka artırım talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 30.10.2020 tarihli ve 2018/1504 Esas, 2020/1350 Karar sayılı kararı ile somut olayda fiili ayrılığa esas ilk boşanma davasının erkek tarafından açıldığı, davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verildiği, dolayısıyla ilk davayı açarak fiili ayrılığa sebep olan erkeğin bu sebeple kusurlu olduğu, bunun dışında toplanan delillerden fiili ayrılık döneminde erkekten kaynaklanan kusurlu bir davranışın ispatlanamadığı, hâl böyle olunca boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kusuru bulunmayan kadın eş yararına yoksulluk nafakası koşullarının oluştuğu gerekçesiyle istinaf isteminin kısmen kabulüne ve kadın yararına 400,00 TL tedbir-yoksulluk nafakası ödenmesine, kadının sair istinaf itirazlarının reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "... 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2- Davalı kadın, dava dilekçesinde; evlilik tarihinden itibaren davacı erkek ile birlikte tarım işinde çalıştığını ve halı dokuduğunu, tüm kazançlarının davacı erkekte kaldığını iddia ederek 20.000,00 TL maddi tazminat talep etmiştir. Mahkemece, davalı kadının maddi tazminat talebi Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi kapsamında olmadığı kabul edilerek talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Davalı kadın tarafından istinaf yoluna başvurulmuş, bölge adliye mahkemesince kadının istinaf talebi bu yönden reddedilmiştir. Davalı kadının tazminat talebi Türk Medeni Kanunu'nun 174/1. maddesine göre boşanmanın feri niteliğinde değildir. Mahkemece, kadının bu talebi yönünden nispi harcın peşin kısmının yatırılması için usulüne uygun olarak süre verilmesi (Harçlar Kanunu m. 30-32) ve görev hususu da düşünülerek deliller değerlendirilip sonucu uyarınca bir karar verilmesi, aksi halde Harçlar Kanunu'nun 30. maddesi gereğince işlem yapılması gerekirken, belirtilen hususlar gözetilmeden maddi tazminat talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir,..."

gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı kadının cevap dilekçesinde “davacı ile evli oldukları sürede davacı ile birlikte tarım işlerinde çalıştığını, halı dokuduğunu ve bu kazançların hepsinin davacıda kaldığını belirterek bu nedenle lehine 20.000,00TL maddi tazminata hükmedilmesini” talep ettiği, Yargıtay bozma ilâmında da belirtildiği üzere kadının bu talebinin boşanmanın eki niteliğinde olan TMK’nın 174/1 inci maddesi kapsamında olmadığı, ne var ki davalının bu talebi yönünden harcı yatırılıp açılmış bir dava veya karşı davasının bulunmadığı, böyle bir dava bulunmadan davalıya harcı yatırması için süre verilip sonucuna göre işlem yapılmasının mümkün olmadığı, bu nedenle ilk derece mahkemesince davalı kadının maddi tazminat talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığı şeklinde hüküm kurulmasının isabetli olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Direnme kararına karşı süresi içinde davalı kadın tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı kadın yararına tazminat ödenmesine karar verilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Uyuşmazlık

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalı tarafından cevap dilekçesinde talep edilen ve 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmanın eki niteliğinde olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmayan eldeki davada; ileri sürülen maddi tazminat talebi hakkında, davalı tarafa istenen değer üzerinden nispi harcın tamamlatılması yönünde Harçlar Kanunu’nun ilgili hükümleri uyarınca süre verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

D. Gerekçe

1. İlgili Hukuk

492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 30 uncu maddesi şöyledir:

"Muhakeme sırasında tesbit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 409 uncu maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması, noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.

492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 32 nci maddesi şöyledir:

"Yargı işlemlerinden alınacak harclar ödenmedikçe mütaakıp işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmiyen harcları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır."

3. Değerlendirme

1. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, Özel Daire bozma kararında açıklanan nedenlere, Harçlar Kanunu'nun 30 ve 32 nci maddeleri dikkate alındığında, direnme kararının yerinde olmadığının anlaşılmasına göre davalı kadının maddi tazminat talebi hakkında bozma kararı doğrultusunda işlem yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

2. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, direnme karar gerekçesinin isabetli olduğu, dolayısıyla direnme kararının onaması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.

3. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki hükümde direnilmesi doğru olmamıştır.

4. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davalı kadının temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

10.05.2023 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.

BİLGİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nda bulunan 25 üyenin 18’i BOZMA, 7’si ise ONAMA yönünde oy kullanmışlardır.