KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

ÇOCUKLAR YARARINA HÜKMEDİLEN İŞTİRAK NAFAKALARININ MİKTARININ RE'SEN DÜŞÜRÜLMESİ HATALI OLMUŞTUR.

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2023/3693
Karar No      : 2024/1453

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       :
 Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
TARİHİ                                 : 01.03.2023
SAYISI                                 : 2023/298 E., 2023/432 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilere, kadının ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı-karşı davalı erkek tarafından kadının kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen nafaka ve tazminatlar ile reddedilen kendi tazminat talepleri ve kabul edilen ziynetler yönünden, davalı-karşı davacı kadın tarafından kusur belirlemesi, hükmedilen nafaka ve tazminat miktarları ile nafakalara ÜFE-TÜFE oranında artış hükmü kurulmaması yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda:

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince erkeğin asıl ve birleşen davalarının kabulüne yönelik verilen karara karşı davalı-karşı davacı kadın tarafından istinaf yoluna başvurulmamıştır. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesinin erkeğin kabul edilen davalarına karşı istinaf yoluna başvurmayan davalı-karşı davacı kadının, erkeğin kabul edilen davalarına yönelik temyiz hakkı da bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davalı-karşı davacı kadın vekilinin bu yönlerden temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Vekâletnamesinde kanun yolundan feragat yetkisi bulunan davacı-karşı davalı erkek vekili 28.03.2023 tarihli dilekçesi ile kadının kabul edilen ziynet alacağı davasına yönelik temyiz isteminden feragat ettiğini açıkça, kayıtsız ve şartsız olarak bildirmiştir. Bu durumda, erkek vekilinin bu yöne ilişkin temyiz dilekçesinin feragat sebebiyle reddine karar vermek gerekir.

Her iki taraf vekilinin reddedilen yönler dışında diğer yönlerden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların amca çocuğu olduğunu ve 2007 yılında evlendiklerini, 2 tane ortak çocuklarının bulunduğunu, davalının, müvekkilinin ailesini sevmediğini, müvekkilinin de ailesi ile görüşmesini istemediğini ayrıca kendisini de müvekkilinin ailesinin evine gitmediğini, gittiğinde ise müvekkilinin ailesine soğuk davranıp, suratını astığını, sürekli kendi ailesinin yanına gidip gelinmesini istediğini, davalının evlilik birlikteliği içerisindeki mahrem konuları amcasına anlattığını, müvekkilinin, davalı ne zaman birlikte olmak istese, davalının yanaşmadığını, sırtını dönüp yattığını, müvekkilinin inşaat işlerinde çalışmasına rağmen hafta sonu ailesine vakit ayırdığını, eşinin ve çocuklarının ihtiyaçların giderdiğini, davalının ise hiçbir zaman memnun olmadığını, kendi istekleri yerine gelmediği zaman tartışma çıkartıp müvekkilini aşağılayıp, hakaretler ettiğini, bu hakaretleri ortak çocuklar ve müvekkilinin babasının yanında yaptığını, her tartışmadan sonra müvekkilini boşanmak ile tehdit ettiğini, müvekkili ile evlendiğine pişman olduğunu her fırsatta dile getirdiğini, davalının ev işleriyle ilgilenmediğini, müvekkilinin çamaşırlarını yıkamadığını, ütülerini yapmadığını, davalının her şekilde tartışma çıkarttığını, hayatı çekilmez hale soktuğunu, davalının, müvekkiline şiddet uyguladığını, müvekkilinin sevdiği kıyafetleri yırttığını, davalının bir çok kez şiddet eğiliminde bulunduğunu, bu nedenlerden dolayı tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2. Davacı-karşı davalı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde; taraflar arasında Kayseri 9. Aile Mahkemesi'nde görülmekte olan 2020/330 Esas sayılı dosyasında görülmekte olan boşanma dava dosyası bulunduğunu, bu davanın 08.03.2021 tarihli duruşmasında müvekkilinin anne ve babasının tanık olarak dinlenildiğini, daha sonra davalının sosyal medya uygulamasından durum paylaşarak müvekkilinin anne ve babasına hakaret ve beddua ettiğini, bu paylaşımı müvekkilinin yakınları görerek, müvekkilini arayarak haber verdiklerini, akabinde müvekkilinin annesi ve babasının suç duyurusunda bulunduğunu, davalı hakkında Kayseri 13. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2021/6.0 Esas sayılı dosyasında ceza davası açıldığını, işbu vakanın yeni olduğunu bu nedenle ilk açılan dava ile birleştirilmesini ve tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, müvekkili lehine 200.000,00 TL maddî, 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu, müvekkilinin, eşinin ailesi ile her zaman görüştüğünü, onları memnun etmek için elinden geleni yaptığını ancak karşılığını göremediğini, müvekkilinin kayınbabasının aynı zamanda amcası olduğunu, amcası tarafından herkesin içinde azarlandığını, küçük düşürüldüğünü, müvekkilinin kendi ailesi ile görüşmesine ise davacı ve ailesi tarafından istenilmediğini, davacının babasının evlilik birliğine sürekli müdahalede bulunduğunu, buna rağmen müvekkilinin saygıda kusur etmediğini, 2018 yılında müvekkilinin rahatsızlandığını, davacının bu dönemde eve geç geldiğini, müvekkilinin kendisinin hasta olduğunu, çocukları ile ilgilenilmesini söylemesine rağmen davacının eve gelmediğini, arkadaşları ile gezdiğini, davacının, müvekkilini darp ederek dudağını patlattığını, olaydan sonra müvekkilinin eve götürüldüğünü, davacının ise Haziran ayına kadar eve gelmediğini, davacının bu süreçte müvekkiline annesi ve kardeşlerine gitmemesi, onlarla görüşmemesini şart koşarak barışacağını söylediğini, ayrıca müvekkilinin işten çıkmasını da şart koştuğunu, müvekkilinin bu şartları yerine getirmesine rağmen davacının sorumsuz ve ilgisiz davranışlarına devam ettiğini, davacının amcaları arayı bulmak için müvekkiline sorunun ne olduğunu sorduklarını, müvekkilinin de durumu izah ettiğini, mahrem konuları anlatmadığını, müvekkilinin kılık kıyafet yüzünden kavga çıkartmadığını, müvekkilinin sürekli kavga çıkartıp, davacıya hakaret ettiği, onu aşağıladığı iddialarının asılsız olduğunu, evlilik sürecinde çocuklarının yanında hakaret uğrayan, şiddet gören ve aşağılanmaya maruz kalanın müvekkili olduğunu, davacının, müvekkiline psikolojik şiddet uyguladığını, müvekkilinin evlilik birlikteliğinde üzerine düşen sorumluluklarını yerine getirdiğini ancak davacının memnun olmadığını, müvekkilinin 2017 yılında davacının başka bir kadınla mesajlaştığını yakaladığını, bu mesajları amcasına gösterdiğini, amcalarının araya girdiğini, davacının özür dilediğini, bu olaydan sonra davacının, müvekkiline psikolojik şiddet uyguladığını, sürekli tek başına şehir dışına gezmelere gittiğini, kendisi aramamasını istediğini, nerede ne yaptığını söylemediğini, müvekkilinin davacının telefonunda başka kadınların fotoğraflarını gördüğünü, başka bir zamanda evli bir kadınla yazışmalarını gördüğünü, davacının, müvekkiline ve ailesine karşı küfürler ve hakaretler ettiğini, davacının müvekkilini yok saydığını, en son davacının Mart ayında eşyalarını toplayarak evden ayrıldığını, bu nedenlerden dolayı asıl davanın reddini, karşı davalarının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesini, ortak çocukların her biri için aylık 1.000,00'er TL tedbir/iştirak, müvekkili lehine aylık 1.500,00 TL tedbir/yoksulluk nafakasına, müvekkili lehine 200.000,00 TL maddî, 250.000,00 TL manevî tazminata, ayrıca ziynet eşyalarının aynen iadesini, aynen iade mümkün değilse fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL olan bedelinin yasal faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2. Davalı-karşı davacı kadın vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde; davacının davasının kötü niyetli olup reddinin gerektiğini, davacının sırf davayı uzatmak amacıyla birleşen davayı açtığını, müvekkili tarafından böyle bir fiilin gerçekleştirilmediğini, ceza davası açılmasının kişinin isnat edilen fiil hakkında yargılandığını gösterdiğini, kişinin işlediği fiil anlamına gelmediğini, ceza yargılaması sonucunda müvekkilinin bu fiili işleyip işlemediğinin anlaşılacağını, ayrıca müvekkilinin söz konusu fiili işlemediğini, davacının boşanma davası açıldıktan sonra çocukları ile ilgilenmediğini, 3 aydır çocuklarını görmediğini, davacının çocukları aldığında ise ailesinin yanına götürdüğünü, davacının kök ailesinin ortak çocukları dolduruşa getirdiğini, annelerine karşı tavır almalarını istediklerini, davacının ise ailesinin bu davranışlarına karşı gelmediğini, bu nedenle baba ile çocuklar arasındaki yatılı kişisel ilişkinin kaldırılmasının gerektiğini, bu nedenlerden dolay haksız ve mesnetsiz açılan davanın tümüyle reddini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini beyan ve talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların yaklaşık 3 yıldır ayrı yaşadıkları, kadının evinin yemeğini temizliğini yapmadığı, erkeğin çamaşırlarını ayırdığı, davacıya "gavat, şerefsiz, pezevenk, geri zekalı, aptal, salak, benim sayemde adam oldun, bunun gibi baba olmaz" diyerek hakaret ettiği ve aşağıladığı, ailesine de "şerefsiz, onursuz" diyerek hakaret ettiği, tartışma sırasında erkeğe vurduğu, erkeğin de kadına "o.... Çocuğu" diyerek küfür ettiği, ikinci bir telefon kullanarak güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, bu sebeple tarafların tartıştığı, tartışmada erkeğin davalı kadına şiddet uyguladığı, bu şekilde tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, evlilik birliğinin sona ermesinde davacı erkeğin ağır kusurlu olduğu, kadının da kusurunun olduğu, kadının çalışmadığı ve sabit bir gelirinin bulunmadığı, boşanma ile birlikte yoksulluğa düşeceği, gerekçesiyle erkeğin asıl ve birleşen boşanma davaları ile kadının karşı boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuklar lehine aylık ayrı ayrı 1.500,00 TL iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakası ile 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine ve kadının ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, evlilikte kadının ağır kusurlu olduğunu, kadın lehine hükmedilen nafaka ve tazminatların yüksek olduğunu, birleşen davaları yönünden kusur incelemesinin yapılmadığını, müvekkili lehine tazminata hükmedilmesi gerektiğini ayrıca kadının müvekkilini evden kovduğunu ve müvekkilinin ortak konuta bir daha giremediğini, talep edilen ziynetlerin kadında olduğunu, ileri sürerek kadının kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen nafaka ve tazminatlar ile reddedilen kendi tazminat talepleri ve kabul edilen ziynetler yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, evlilikte erkeğin kusurlu olduğunu, müvekkilini aldatarak evi terk ettiğini, müvekkiline hakaret ettiğini, şiddet uyguladığını, bu nedenle hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarının düşük olduğunu, nafakalar yönünden ÜFE/TÜFE oranında artırım yapılması gerektiğini ileri sürerek, kusur belirlemesi, hükmedilen nafaka ve tazminat miktarları ile nafakalara ÜFE-TÜFE oranında artış hükmü kurulmaması yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kusura ilişkin yapılan değerlendirmede, asıl davanın, birleşen davanın ve karşı davanın ayrı ayrı kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesinde isabetsizlik olmadığı, kadının ve çocukların ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, hükmedilen tedbir nafakalarının miktarında da bir isabetsizlik olmadığı, ancak kadın için hükmedilen yoksulluk nafakasının ve tazminatların az olduğu, ortak çocuklar yönünden hükmedilen iştirak nafakası miktarlarının kadının karşı dava dilekçesindeki talebini aştığı, kadının dava dilekçesi ile nafakalara ÜFE-TÜFE oranında artış yapılmasını talep etmediği gerekçeleriyle kadının yoksulluk nafakası ile tazminatların miktarları yönlerinden istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle ortak çocuklar için taleple bağlı kalınarak re'sen aylık ayrı ayrı 1.000,00 TL iştirak nafakasına, kadın için aylık 1.500,00 TL yoksulluk nafakası ile 70.000,00 TL maddî ve 70.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiş, erkeğin tüm, kadının sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı-karşı davalı erkek temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla, kadının kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, kadın için hükmedilen nafaka ve tazminatlar, reddedien kendi tazminat talepleri ile kabul edilen ziynetler yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiş, 28.03.2023 tarihli beyan dilekçesi ile ziynetler yönünden temyiz dilekçesinden feragat etmiştir.

2. Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla, kusur belirlemesinin eksik yapıldığı gibi erkeğin tam kusurlu olduğunu, erkeğin davalarının reddi gerektiğini, hükmedilen tazminat ve nafaka miktarının yetersiz kaldığını, ayrıca iştirak nafakası yönünden taleple bağlı kalınarak Yerel Mahkeme tarafından hükmedilen nafaka miktarının düşürülmesinin de hukuka uygun olmadığını ileri sürerek kusur belirlemesi, erkeğin asıl ve birleşen davasının kabulü, nafaka ve tazminat miktarları ile nafakalara ÜFE-TÜFE oranında artış hükmü kurulmaması yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının boşanma davasının kabulünün gerekip gerekmediği, nafakalar ve tazminatlar ile miktarları ve artış hükmü uygulanıp uygulanmaması noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı, 190 ıncı, 194 üncü, 355 inci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi, 182 nci, 327 nci, 328 inci ve 330 uncu maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre erkek vekilinin tüm, kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Bölge Adliye Mahkemesince her ne kadar İlk Derece Mahkemesince ortak çocuklar yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarları yönünden kadının karşı dava dilekçesindeki talebinin aşıldığı gerekçesiyle re'sen taleple bağlı kalınarak ortak çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 1.000,00'er TL iştirak nafakasına hükmedilmesine karar verilmiş ise de dosyanın yapılan incelemesinde davacı -davalı erkek vekilinin ortak çocuklar yararına hükmedilen iştirak nafakalarına yönelik açık bir istinaf itirazının olmadığı anlaşılmaktadır. 6100 sayılı Kanun'un istinaf incelemesinin kapsamını düzenleyen 355 inci maddesi; "İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu re'sen yapar." hükmünü içermektedir. Bahsi geçen yasal düzenleme gereğince Bölge Adliye Mahkemesince davacı -davalı erkek vekilinin iştirak nafakaları yönünden açık temyizi olmadığı ve bu yönün kamu düzenine aykırılık teşkil eden hallerden de sayılmadığı dikkate alındığında İlk Derece Mahkemesi tarafından velayetleri anneye verilen ortak çocuklar yararına hükmedilen iştirak nafakalarının miktarının re'sen düşürülmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı-karşı davacı kadın vekilin erkeğin kabul edilen asıl ve birleşen davalarına yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2. Davacı-karşı davalı erkek vekilinin kadının kabul edilen ziynet alacağı davasına yönelik temyiz dilekçesinden feragat sebebiyle REDDİNE,

3. Taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

a. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda (2) numaralı paragrafta açıklandığı üzere iştirak nafakaları yönünden davalı -karşı davacı kadın yararına BOZULMASINA,

b. Davacı -karşı davalı erkek vekilinin tüm, davalı-karşı davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene Ali'ye yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran Meral'a iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan                           Üye                    Üye                       Üye                     Üye
Mehmet Kasım Çetin     Rıza Sarıtaş       Sedat Demirtaş     Seydi Kahveci    Harun Can