KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

DAVA DİLEKÇESİ DAVALIYA TEBLİĞ EDİLMEDEN VE ÖN İNCELEME DURUŞMASI YAPILMADAN DAVANIN USULDEN REDDİNE KARAR VERİLEMEZ.

T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2023/19381
Karar No      : 2023/19270

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       :
 Düzce 2. İş Mahkemesi
TARİHİ                                 : 02/03/2023
SAYISI                                 : 2023/78 E., 2023/80 K.

Taraflar arasında, İlk Derece Mahkemesinde görülen alacak davasında davanın usulden reddine karar verilmiştir.

İstinaf incelemesinden geçmeden kesinleşen İlk Derece Mahkemesi kararının kanun yararına temyizen incelenmesi Adalet Bakanlığı tarafından istenilmiş olmakla; Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin iş sözleşmesinin sendikal nedenlerle feshedildiğini, bu hususun Düzce 3. İş Mahkemesinin 2021/397 Esas, 2022/78 Karar sayılı dosyası üzerinden görülen işe iade davasında verilen karar ile kesinleştiğini, işe başlamak için başvuruda bulunması üzerine işverence müvekkiline boşta geçen süre ücret alacağı ve sendikal tazminat ödendiğini, ancak yapılan ödemenin eksik olduğunu, Düzce 3. İş Mahkemesinin 2021/397 Esas, 2022/78 Karar sayılı dosyası üzerinden görülen işe iade davasında belirlenen sendikal tazminat miktarının brüt 42.936,84 TL, boşta geçen süre ücret alacağının ise brüt 19.417,87 TL olduğunu, eksik ödemenin söz konusu brüt alacakların nete çevrilmesinden kaynaklandığını, davacıya yapılan sendikal tazminat ödemesinde yalnızca damga vergisi kesintisi yapılması gerektiğini, hatalı hesaplamalar nedeniyle eksik ödenen sendikal tazminat ve boşta geçen süre ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının talep ettiği alacakların başka bir mahkeme kararı ile belirlendiği, davacı vekilince sadece brüt olarak belirlenen alacakların nete çevrilmesi noktasında hata yapıldığı iddiası ile tahsil istemine dayalı alacak davası açıldığı, bu durumda davacının kesin hükümle belirlenen alacaklardan eksik ödenen kısımları istemesi hâlinde icra kanalı ile tahsil edebileceği, söz konusu talebe ilişkin davanın açılmasında davacının hukuki yararı olmadığı gibi alacak kesin hükümle belirlendiğinden bahisle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

2. İlk Derece Mahkemesi kararı kesin olarak verilmiştir.

IV. KANUN YARARINA TEMYİZ

A. Kanun Yararına Temyiz Yoluna Başvuran

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının kanun yararına temyizen incelenmesi Adalet Bakanlığı tarafından istenilmiştir.

B. Temyiz Sebepleri

Adalet Bakanlığı kanun yararına temyiz dilekçesinde; taraflar arasında daha önce görülüp kesinleşen feshin geçersizliğinin tespiti ve işe iade davası ile eldeki davanın tarafları aynı ise de davaların sebepleri ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucu aynı olmadığından kesinleşen feshin geçersizliğinin tespiti ve işe iade davasının eldeki dava açısından kesin hüküm etkisinin olmadığını, davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararının olduğu dikkate alınmadan ve dilekçelerin karşılıklı olarak verilmesi aşaması tamamlanıp duruşma açılmadan yapılan değerlendirmeyle davacının hukuki dinlenilme hakkını ihlal edecek şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kanun yararına bozulması istemi ile başvuruda bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, tarafların hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilip edilmediği ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 363 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemelerinin kesin olarak verdikleri kararlar ile istinaf incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına karşı, yürürlükteki hukuka aykırı bulunduğu ileri sürülerek Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulur.

2. Temyiz talebi Yargıtayca yerinde görüldüğü takdirde, 6100 sayılı Kanun’un 363 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca karar kanun yararına bozulur ve bu bozma, kararın hukuki sonuçlarını ortadan kaldırmaz.

3. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın (Anayasa) 36 ncı maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6 ncı maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 27, 137, 138, 139, 140, 317 ve 319 uncu maddeleri, 7201 sayılı Tebligat Kanunu ( 7201 sayılı Kanun) ve Tebligat Yönetmeliği'nin ilgili hükümleri.

3. Değerlendirme

1. Anayasa'nın 36 ncı maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6 ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak hukuki dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir.

2. 6100 sayılı Kanun'un 27 nci maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup bu hak, yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir. Bu kapsamda kural olarak, duruşma yapılması zorunlu olan çekişmeli yargıda hâkim, Kanun'un gösterdiği istisnalar dışında tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez.

3. Bu çerçevede, öncelikle tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir (Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Muhammet Özekes, Medeni Usul Hukuku, Onbirinci Baskı, 2011, s.273).

4. Hukuki dinlenilme hakkının gereği olarak taraflar duruşmaya çağrılmadan, eş anlatımla; taraf teşkili sağlanmadan hüküm verilememesi, Anayasa'nın 36 ncı maddesi ile düzenlenen iddia ve savunma hakkının kullanılmasına olanak tanınması ilkesinin doğal bir sonucudur ve aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6 ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının da en önemli unsurudur.

5. Gerçekten savunma hakkını güvence altına alan Anayasa'nın 36 ncı maddesi ile 6100 sayılı Kanun'un 27 nci maddesinde de açıkça belirtildiği üzere, mahkemece davalı taraf, dinlenilmek ve savunması alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe hüküm verilmesi mümkün bulunmamaktadır.

6. Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, itirazların yapılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların duruşma gününden haberdar edilmesi ile mümkün olur. Kişinin hangi yargı merciinde duruşması bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilmesi, 7201 sayılı Kanun ve Tebligat Yönetmeliği'nde açıklanan usule uygun tebligat yapılması ile sağlanabilir.

7. Dava ile ilgili olan kişilerin davaya ilişkin bir işlemi öğrenebilmesi için, tebligatın usulüne uygun olarak yapılması, duruşma gün ve saatinin muhataba bildirilmesi gerekmektedir. Duruşma günü ile tebligatın çıkarıldığı tarih arasında makul bir süre olmalıdır. Aksi takdirde tarafların hukuki dinlenilme hakkı kısıtlanmış olur.

8. Bu noktada iş mahkemelerinde uygulanan yargılama usulüne de değinmek gerekmektedir. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 7 nci maddesinin birinci fıkrası gereğince iş mahkemelerinde uygulanacak yargılama usulü basit yargılama usulüdür. Basit yargılama usulünde; dava ve cevap dilekçesi dışında cevaba cevap (replik) ve ikinci cevap (düplik) dilekçeleri verilmez ( Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK), Resmî Gazete 27836, (04.02.2011), Kanun No. 6100, md. 317, f. 3). İddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı dava açılması ve cevap dilekçesinin mahkemeye verilmesi ile başlar (HMK md. 319). Bu yargılama usulünde; dilekçeler aşaması, ön inceleme, tahkikat ve hüküm aşaması dışında, yazılı yargılamada olduğu gibi tahkikatın tamamlanmasından sonra sözlü yargılama için ayrıca bir aşama öngörülmemiştir (Pekcanıtez, Atalay, Özekes, s. 736). Bu aşamalar içinde yeni olan ise ön inceleme aşamasıdır.

9. 6100 sayılı Kanun ile, yargılamanın gereksiz yere uzamasının engellenmesi, mahkemenin ve tarafların yargılamada gereken hazırlığı davanın başında yapmalarının sağlanması amacıyla, dilekçelerin verilmesinden sonra ve tahkikat aşamasından önce gelmek üzere ön inceleme adıyla yeni bir yargılama aşaması kabul edilmiştir.

10. Aynı Kanun'un 137 nci maddesinde ön incelemenin kapsamı, 138 inci maddesinde ön inceleme aşamasında dosya üzerinden dava şartları ve ilk itirazlar hakkında verilecek kararlar, 139 uncu maddesinde ön inceleme duruşmasına davet, 140 ıncı maddesinde ise yapılması zorunlu olan ön inceleme duruşması düzenlenmiştir.

11. 6100 sayılı Kanun'un 137 nci maddesinin birinci fıkrasında dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılacağı belirtilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemeyeceği ve tahkikat için duruşma günü verilemeyeceği belirtilmiştir.

12. Somut uyuşmazlıkta; Mahkemece dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmeden ve davalının cevap dilekçesi vermesi sağlanmadan, ön inceleme duruşması icra edilmeksizin dosya üzerinden yapılan inceleme ile davanın usulden reddine karar verilmiştir. Yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan maddi ve hukuki olgulara göre; İlk Derece Mahkemesince tarafların hukuki dinlenilme hakkını ihlal eder şekilde, dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmeden, davalının cevap dilekçesi vermesi sağlanmadan ve ön inceleme duruşması icra edilmeksizin dosya üzerinden yapılan inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirir.

13. Kanun yararına temyiz isteminin yukarıda açıklanan sebeple kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kanun yararına bozulması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

V. KARAR

Açıklanan sebeple;

Adalet Bakanlığının 6100 sayılı Kanun’un 363 üncü maddesinin birinci fıkrasına dayalı kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile kararın sonuca etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA,

Dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına gönderilmesine,

11.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan                        Üye                         Üye                      Üye                        Üye
Doç. Dr. Seracettin       Nesrin Şengün       Havva Aydınlı       Doğan Korkmaz     Hüseyin Sarıkamış
Göktaş