DAVACI YÜKLENİCİ ŞİRKETİN İMZALADIĞI HİZMET ALIM SÖZLEŞMESİ UYARINCA DAVALI ÜNİVERSİTEYE AİT HASTANEDE ÇALIŞAN İŞÇİYE ÖDEDİĞİ TAZMİNATIN TAMAMINDAN SORUMLUDUR.
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas No : 2023/(23)6-46
Karar No : 2024/203
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Eskişehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 23.03.2021
SAYISI : 2020/202 E., 2021/100 K.
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 12.03.2020 tarihli ve
2019/1011 Esas, 2020/1789 Karar sayılı BOZMA kararı
1. Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Eskişehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalı üniversite vekili ile davalı O. İlaçlama Sağlık Hizmetleri İnşaat Elektrik Gıda Sanayi ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı üniversite vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin alt işveren sıfatıyla dava dışı Yasin Y. isimli işçiyi davalı üniversite hastanesinde hasta bakıcılık işinde 01.01.2014-18.02.2014 tarihleri arasında belirli ve çok kısa süreli olarak çalıştırdığını, emeklilik sebebiyle iş akdini tek taraflı olarak fesheden dava dışı işçinin kıdem tazminatı alacağının tahsili için Eskişehir 2. İş Mahkemesinin 2014/162 Esas, 2014/753 Karar sayılı dosyasında açtığı davada müvekkili şirketin asıl işveren olan üniversite ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulduğunu, mahkeme kararının Eskişehir 8. İcra Müdürlüğünün 2014/14631 Esas sayılı dosyasında takibe konulması üzerine borç miktarının tamamı olan 21.062,48 TL’nin 10.02.2015 tarihinde haciz tehdidi altında kalan müvekkili şirket tarafından faiz ve tüm masraflarıyla birlikte ödendiğini, oysa davalı üniversitenin asıl işveren sıfatıyla dava dışı işçinin tüm alacaklarından tek başına sorumlu olduğunu, bu nedenle işçiye ödenen ücret ve tüm tazminat alacaklarının müvekkili şirket tarafından rücu edilmesi gerektiğini, mahkemece davalı rektörlüğün tek başına sorumlu olduğunun kabul edilmemesi hâlinde asıl işveren olan üniversite ile birlikte davalı O. İlaçlama Şirketinin de dava dışı işçiye ödenen bedellerin yarısı oranında sorumlu tutulması gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile öncelikle davalı kurumun personele ödenen miktardan tek başına asıl işveren sıfatıyla sorumlu olduğuna ve işçiye ödenen bedellerin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte müvekkiline ödenmesine, bu talebin kabul edilmemesi hâlinde ise davalı kurumun tek başına sorumlu olduğu dönem ile müvekkili şirketle birlikte sorumlu olduğu dönemlerin ayrı ayrı bilirkişi marifetiyle hesaplanmasına ve müvekkilinin davalı kurum ile birlikte sorumlu olduğu dönemden de yarı yarıya sorumlu olduğu yönünde hüküm kurulmasına, davalı şirketin de kendi dönemine ilişkin kıdem tazminatından sorumlu tutulmasına, bu dönemden de davalı kurum ile müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğuna ve şimdilik 10.000,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 05.05.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile, dava değerini 229,24 TL arttırarak toplam 10.229,24 TL’ye yükseltmiş; 9.004,39 TL’nin davalı üniversiteden, 1.224,85 TL’nin ise diğer davalı O. İlaçlama Şirketinden ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar Cevabı
5. Davalı Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Rektörlüğü vekili cevap dilekçesinde; rücu davasının dayanağı Eskişehir 2. İş Mahkemesi kararının kesinleşmesinin beklenmesi ve bekletici mesele yapılması gerektiğini, müvekkili üniversitenin İş Kanunu’nun 2/son maddesine göre kanundan dolayı sorumlu olduğunu, hukuki dayanağı olmayan davanın husumetten reddi gerektiğini, davacının icra dosyasına yatırdığı tutarın belli olduğunu ve belirsiz alacak davası açamayacağını, davacı ile üniversite arasında yapılan sözleşme gereğince her türlü işçi alacağının davacı tarafından ödenmesi gerektiğini ve müvekkilinin kıdem tazminatından sorumlu olmayacağını, davacının ödediği miktarın yarısını kanunen işçiye karşı sorumlu olan üniversiteden talep edemeyeceğini, davacının ödeme tarihinden itibaren faiz talebinin temerrüde ilişkin şartlar oluşmadığından reddedilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
6. Davalı O. İlaçlama Sağlık Hizmetleri İnşaat Elektrik Gıda Sanayi ve Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde; 6552 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereğince davacının talep ettiği işçilik alacaklarının asıl işveren konumunda olan üniversiteye ödetilmesi gerektiğini, eldeki davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, dava konusu alacağa sebebiyet verenin üniversitenin kendi işçisi olduğunu, ihale şartnamesinde müvekkili şirketin şartname kapsamında kurum bünyesinde çalışan daimi işçilerin işçilik alacaklarını ödeyeceğine dair herhangi bir hüküm bulunmadığını, son ihaleyi alan şirketin müvekkili olmadığını, dolayısıyla müvekkilinin dava dışı işçinin iş akdinin sona erdiğinden haberi dahi olmadığını, müvekkili şirkette 01.03.2013 ile 31.12.2013 tarihleri arasında sadece dokuz aylık bir çalışması olan dava dışı işçinin işe başlangıç tarihinden itibaren çalışmalarına ilişkin tüm alacaklarından müvekkilinin sorumlu tutulmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesinin Kararı
7. Eskişehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.06.2016 tarihli ve 2015/366 Esas, 2016/318 Karar sayılı kararı ile; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 22 nci maddesinde genel şartnamenin 6 ncı bölümüne atıf yapıldığı, genel şartnamenin 6 ncı bölümünde ise personele ilişkin sorumluluğun yükleniciye ait olacağına dair bir hüküm bulunmadığı, bu itibarla dava konusu uyuşmazlıkta 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 167 nci maddesinin uygulanması gerektiği, buna göre davalı şirketin kıdem tazminatı yönünden sadece kendi dönemi ile ödediği son ücret üzerinden, davalı üniversitenin ise geriye kalan tüm çalışma dönemlerinden ve alacak kalemlerinden % 50 oranında sorumlu olması gerektiği, davacının dava dışı işçiye kıdem tazminatı nedeniyle ödemek zorunda kaldığı toplam 21.062,48 TL’nin 1.224,85 TL’sini davalı şirketten, 9.004,39 TL’sini ise davalı üniversiteden talep edebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 9.004,39 TL’nin davalı üniversiteden, 1.224,85 TL’nin ise davalı O. İlaçlama Sağlık Hizmetleri İnşaat Elektrik Gıda Sanayi ve Tic. Ltd. Şti.den ödeme tarihi olan 10.02.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, diğer taleplerin reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı
8. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı üniversite vekili ile davalı O. İlaçlama Sağlık Hizmetleri İnşaat Elektrik Gıda Sanayi ve Tic. Ltd. Şti. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
9. Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 12.03.2020 tarihli ve 2019/1011 Esas, 2020/1789 Karar sayılı kararı ile;
“… 1) Davalılardan O. İlaçlama Ltd. Şti. vekilinin temyiz itirazları yönünden;
5219 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun (HUMK) 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 5236 Sayılı Kanun'un 19. maddesiyle HUMK’a eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2016 yılı için 2.190,00 TL’dir. Davalı O. İlaçlama Ltd. Şti. vekilince temyize konu yapılan 1.224,85 TL’lik kısım yukarıda anılan madde hükmüne göre temyiz sınırının altında kaldığından temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2) Davalı üniversite vekilinin temyiz itirazları yönünden;
Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş aktinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. SGK kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. Sözleşme uyarınca işçilerin ücretlerinden hizmet veren yüklenici sorumludur. Bu husus sözleşmede açıkça belirtilmiş olmasa dahi bu husus işçilerin yüklenici tarafından çalıştırılıyor olmasının doğal sonucudur.
Bu durumda açıklanan maddi olaylar ve hukuki durum karşısında davacı şirketin kendi bünyesinde çalıştırdığı işçi için ödediği tazminatı davalı üniversiteden talep etmesine olanak yoktur.
Hal böyle olunca, mahkemece davalı üniversite yönünden davanın reddi gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı
10. Eskişehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.03.2021 tarihli ve 2020/202 Esas, 2021/100 Karar sayılı kararı ile; davalı O. İlaçlama Sağlık Hizmetleri İnşaat Elektrik Gıda Sanayi ve Tic. Ltd. Şti. yönünden önceki karar kesinleştiğinden bu konuda ayrıca karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, davalı üniversite yönünden işveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen, rücu ilişkisinde nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda tarafların kendi aralarında sözleşme yapabileceği, nitekim bu hususun 6098 sayılı Kanun'un 167 nci maddesinde müteselsil sorumlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırabileceği şeklinde düzenlendiği, bu nedenle müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenledikleri sözleşme hükümlerinin kendilerini bağlayacağı, dış ilişkide ise kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep etme hakkı bulunduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi
11. Direnme kararı süresi içinde davalı üniversite vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
12. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalı üniversite ile aralarında asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunan somut olayda, davacı şirketin asıl işveren olan davalı üniversite ile yaptığı hizmet alım sözleşmesi kapsamında üniversiteye ait hastanede hasta bakıcı olarak çalıştırdığı işçiye ödediği tazminatı davalı üniversiteden talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
13. Bilindiği üzere hukuki işlemden doğan borç ilişkilerinin başlıca kaynağı sözleşmedir. Her sözleşme, taraflar arasında bir hukuki ilişki meydana getirir, bu ilişkiye “sözleşmeye dayalı=akdî ilişki” denir. Sözleşme; hukuki bir sonuç doğurmak üzere, iki veya daha ziyade kişinin karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarının uyuşmasını ifade eder.
14. Bu noktada uyuşmazlığın çözümü için öncelikle “hizmet alım (temini) sözleşmesi” ile ilgili açıklama yapılmalıdır.
15. Hizmet alım (temini) sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği iş görme sözleşmelerindendir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. Hizmet temini sözleşmelerinde hizmet veren taraf işçi veya hükmî şahıs olabilir.
16. Hizmet alım tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur (Hukuk Genel Kurulunun 25.11.2021 tarihli ve 2017/(23)6-869 E., 2021/1508 K.; 27.09.2023 tarihli ve 2022/(23)6-1210 E., 2023/869 K. sayılı kararları). Bu sözleşmelerde işçilerin ücretlerinden hizmet veren yüklenici sorumludur. Sözleşmede açıkça belirtilmiş olmasa dahi bu husus işçilerin yüklenici tarafından çalıştırılıyor olmasının doğal sonucudur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.
17. Gelinen aşamada davacı şirket ile davalı üniversite arasında imzalanan sözleşme ve eklerine değinmekte fayda vardır.
18. Taraflar arasında 01.01.2014 ile 28.02.2014 tarihlerini kapsayan dönem için imzalanan "Temizlik ve Yardımcı Hizmetler Hizmeti Alımına Ait Sözleşme"nin 8 inci maddesinde sözleşmenin ekleri sayılmış, 8.1 inci maddesinde "İhale dokümanı, bu sözleşmenin eki ve ayrılmaz parçası olup, İdareyi ve Yükleniciyi bağlar. Ancak, sözleşme hükümleri ile ihale dokümanını oluşturan belgelerdeki hükümler arasında çelişki veya farklılık olması hâlinde, İhale dokümanında yer alan hükümler esas alınır" düzenlemesine yer verilmiş; 8.2 nci maddesinde ise, ihale dokümanını oluşturan belgeler arasındaki öncelik sıralaması maddeler hâlinde belirtilerek ikinci sırada İdari Şartname sözleşmenin eki olarak kararlaştırılmıştır.
19. Sözleşmenin eki ve ayrılmaz parçası olarak belirlenen İdari Şartnamenin "Diğer giderler" başlıklı 25.3.4 üncü maddesinde;
"%3 oranındaki sözleşme giderleri (damga vergileri, KİK payı, noter masrafları gibi giderler) ve genel giderler (bu giderler amortisman, kıdem tazminatı, iş yeri hekimliği ücreti, oryantasyon eğitimi gideri, yaka kartı ve bu mahiyetteki giderleri kapsar) yüklenici firmaya aittir." şeklinde işçinin kıdem tazminatından davacı yüklenicinin sorumlu olacağı açıkça düzenlenmiştir.
20. Tüm bu bilgiler ışığında değerlendirilen somut olayda ise; davacı şirket ile davalı üniversite arasında imzalanan ve az yukarıda değinilen sözleşme kapsamında davacı yüklenicinin işçisi olarak davalı üniversiteye ait hastanede hasta bakıcılık işinde çalışan dava dışı işçi Yasin Y.'ın kıdem tazminatının tahsili istemiyle eldeki davada davacı olan yüklenici şirket ile davalı üniversite aleyhine açtığı alacak davası sonucunda, Eskişehir 2. İş Mahkemesinin 27.11.2014 tarihli ve 2014/162 Esas, 2014/753 Karar sayılı kararı ile 13.907,12 TL kıdem tazminatının yüklenici ve üniversiteden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verildiği görülmektedir.
21. Dava dışı işçi Yasin Y.'ın anılan iş mahkemesi kararı uyarınca başlattığı icra takibinde de davacı yüklenici tarafından kıdem tazminatı ve fer'îlerinden oluşan toplam borç miktarı 21.062,48 TL’nin 10.02.2015 tarihinde Yasin Y.'a ödendiği, devamında da davacı tarafından eldeki davada davalı üniversitenin asıl işveren olması nedeniyle tek başına sorumlu olduğu, aksi kanaate varılması hâlinde ise davalı kurumun diğer davalı O. İlaçlama Sağlık Hizmetleri İnşaat Elektrik Gıda Sanayi ve Tic. Ltd. Şti. ile yarı yarıya birlikte sorumlu oldukları ileri sürülerek dava dışı işçiye ödenen bedelin rücuen tahsilinin talep edildiği anlaşılmaktadır.
22. Hemen belirtilmelidir ki; kıdem tazminatı ödenen dava dışı işçinin davacı yüklenicinin işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, davalı işveren üniversitenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşme ve eklerinde herhangi bir hüküm bulunmaması hususları dikkate alındığında davacı yüklenicinin kendi çalıştırdığı işçisi için ödediği bedeli ve ferilerini davalı üniversiteden talep etmesine imkân bulunmamaktadır.
23. Bu kapsamda yine dava konusu sözleşmenin eki idari şartnamenin 25.3.4 üncü maddesinde de taraflarca açıkça kararlaştırıldığı üzere davacı yüklenici şirketin imzaladığı hizmet alım sözleşmesi uyarınca davalı üniversiteye ait hastanede hasta bakıcı olarak çalıştırdığı işçiye ödediği tazminatın tamamından sorumludur.
24. Netice itibariyle mahkemece davacı şirketin kendi bünyesinde çalıştırdığı işçi için ödediği tazminatı davalı üniversiteye rücu etmesinin mümkün bulunmadığı gözetilerek davalı üniversite yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile davalı üniversitenin sorumlu tutulması doğru olmamıştır.
25. Hâl böyle olunca; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki belge ve delillere, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
26. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
IV. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı üniversite vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı, 6217 sayılı Kanun’un 30 uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429 uncu maddesi gereğince BOZULMASINA,
Aynı Kanun’un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
24.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
DAVACI YÜKLENİCİ ŞİRKETİN İMZALADIĞI HİZMET ALIM SÖZLEŞMESİ UYARINCA DAVALI ÜNİVERSİTEYE AİT HASTANEDE ÇALIŞAN İŞÇİYE ÖDEDİĞİ TAZMİNATIN TAMAMINDAN SORUMLUDUR.
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas No : 2023/(23)6-46
Karar No : 2024/203
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Eskişehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 23.03.2021
SAYISI : 2020/202 E., 2021/100 K.
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 12.03.2020 tarihli ve
2019/1011 Esas, 2020/1789 Karar sayılı BOZMA kararı
1. Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Eskişehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalı üniversite vekili ile davalı O. İlaçlama Sağlık Hizmetleri İnşaat Elektrik Gıda Sanayi ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı üniversite vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin alt işveren sıfatıyla dava dışı Yasin Y. isimli işçiyi davalı üniversite hastanesinde hasta bakıcılık işinde 01.01.2014-18.02.2014 tarihleri arasında belirli ve çok kısa süreli olarak çalıştırdığını, emeklilik sebebiyle iş akdini tek taraflı olarak fesheden dava dışı işçinin kıdem tazminatı alacağının tahsili için Eskişehir 2. İş Mahkemesinin 2014/162 Esas, 2014/753 Karar sayılı dosyasında açtığı davada müvekkili şirketin asıl işveren olan üniversite ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulduğunu, mahkeme kararının Eskişehir 8. İcra Müdürlüğünün 2014/14631 Esas sayılı dosyasında takibe konulması üzerine borç miktarının tamamı olan 21.062,48 TL’nin 10.02.2015 tarihinde haciz tehdidi altında kalan müvekkili şirket tarafından faiz ve tüm masraflarıyla birlikte ödendiğini, oysa davalı üniversitenin asıl işveren sıfatıyla dava dışı işçinin tüm alacaklarından tek başına sorumlu olduğunu, bu nedenle işçiye ödenen ücret ve tüm tazminat alacaklarının müvekkili şirket tarafından rücu edilmesi gerektiğini, mahkemece davalı rektörlüğün tek başına sorumlu olduğunun kabul edilmemesi hâlinde asıl işveren olan üniversite ile birlikte davalı O. İlaçlama Şirketinin de dava dışı işçiye ödenen bedellerin yarısı oranında sorumlu tutulması gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile öncelikle davalı kurumun personele ödenen miktardan tek başına asıl işveren sıfatıyla sorumlu olduğuna ve işçiye ödenen bedellerin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte müvekkiline ödenmesine, bu talebin kabul edilmemesi hâlinde ise davalı kurumun tek başına sorumlu olduğu dönem ile müvekkili şirketle birlikte sorumlu olduğu dönemlerin ayrı ayrı bilirkişi marifetiyle hesaplanmasına ve müvekkilinin davalı kurum ile birlikte sorumlu olduğu dönemden de yarı yarıya sorumlu olduğu yönünde hüküm kurulmasına, davalı şirketin de kendi dönemine ilişkin kıdem tazminatından sorumlu tutulmasına, bu dönemden de davalı kurum ile müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğuna ve şimdilik 10.000,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 05.05.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile, dava değerini 229,24 TL arttırarak toplam 10.229,24 TL’ye yükseltmiş; 9.004,39 TL’nin davalı üniversiteden, 1.224,85 TL’nin ise diğer davalı O. İlaçlama Şirketinden ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar Cevabı
5. Davalı Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Rektörlüğü vekili cevap dilekçesinde; rücu davasının dayanağı Eskişehir 2. İş Mahkemesi kararının kesinleşmesinin beklenmesi ve bekletici mesele yapılması gerektiğini, müvekkili üniversitenin İş Kanunu’nun 2/son maddesine göre kanundan dolayı sorumlu olduğunu, hukuki dayanağı olmayan davanın husumetten reddi gerektiğini, davacının icra dosyasına yatırdığı tutarın belli olduğunu ve belirsiz alacak davası açamayacağını, davacı ile üniversite arasında yapılan sözleşme gereğince her türlü işçi alacağının davacı tarafından ödenmesi gerektiğini ve müvekkilinin kıdem tazminatından sorumlu olmayacağını, davacının ödediği miktarın yarısını kanunen işçiye karşı sorumlu olan üniversiteden talep edemeyeceğini, davacının ödeme tarihinden itibaren faiz talebinin temerrüde ilişkin şartlar oluşmadığından reddedilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
6. Davalı O. İlaçlama Sağlık Hizmetleri İnşaat Elektrik Gıda Sanayi ve Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde; 6552 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereğince davacının talep ettiği işçilik alacaklarının asıl işveren konumunda olan üniversiteye ödetilmesi gerektiğini, eldeki davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, dava konusu alacağa sebebiyet verenin üniversitenin kendi işçisi olduğunu, ihale şartnamesinde müvekkili şirketin şartname kapsamında kurum bünyesinde çalışan daimi işçilerin işçilik alacaklarını ödeyeceğine dair herhangi bir hüküm bulunmadığını, son ihaleyi alan şirketin müvekkili olmadığını, dolayısıyla müvekkilinin dava dışı işçinin iş akdinin sona erdiğinden haberi dahi olmadığını, müvekkili şirkette 01.03.2013 ile 31.12.2013 tarihleri arasında sadece dokuz aylık bir çalışması olan dava dışı işçinin işe başlangıç tarihinden itibaren çalışmalarına ilişkin tüm alacaklarından müvekkilinin sorumlu tutulmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesinin Kararı
7. Eskişehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.06.2016 tarihli ve 2015/366 Esas, 2016/318 Karar sayılı kararı ile; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 22 nci maddesinde genel şartnamenin 6 ncı bölümüne atıf yapıldığı, genel şartnamenin 6 ncı bölümünde ise personele ilişkin sorumluluğun yükleniciye ait olacağına dair bir hüküm bulunmadığı, bu itibarla dava konusu uyuşmazlıkta 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 167 nci maddesinin uygulanması gerektiği, buna göre davalı şirketin kıdem tazminatı yönünden sadece kendi dönemi ile ödediği son ücret üzerinden, davalı üniversitenin ise geriye kalan tüm çalışma dönemlerinden ve alacak kalemlerinden % 50 oranında sorumlu olması gerektiği, davacının dava dışı işçiye kıdem tazminatı nedeniyle ödemek zorunda kaldığı toplam 21.062,48 TL’nin 1.224,85 TL’sini davalı şirketten, 9.004,39 TL’sini ise davalı üniversiteden talep edebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 9.004,39 TL’nin davalı üniversiteden, 1.224,85 TL’nin ise davalı O. İlaçlama Sağlık Hizmetleri İnşaat Elektrik Gıda Sanayi ve Tic. Ltd. Şti.den ödeme tarihi olan 10.02.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, diğer taleplerin reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı
8. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı üniversite vekili ile davalı O. İlaçlama Sağlık Hizmetleri İnşaat Elektrik Gıda Sanayi ve Tic. Ltd. Şti. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
9. Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 12.03.2020 tarihli ve 2019/1011 Esas, 2020/1789 Karar sayılı kararı ile;
“… 1) Davalılardan O. İlaçlama Ltd. Şti. vekilinin temyiz itirazları yönünden;
5219 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun (HUMK) 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 5236 Sayılı Kanun'un 19. maddesiyle HUMK’a eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2016 yılı için 2.190,00 TL’dir. Davalı O. İlaçlama Ltd. Şti. vekilince temyize konu yapılan 1.224,85 TL’lik kısım yukarıda anılan madde hükmüne göre temyiz sınırının altında kaldığından temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2) Davalı üniversite vekilinin temyiz itirazları yönünden;
Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş aktinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. SGK kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. Sözleşme uyarınca işçilerin ücretlerinden hizmet veren yüklenici sorumludur. Bu husus sözleşmede açıkça belirtilmiş olmasa dahi bu husus işçilerin yüklenici tarafından çalıştırılıyor olmasının doğal sonucudur.
Bu durumda açıklanan maddi olaylar ve hukuki durum karşısında davacı şirketin kendi bünyesinde çalıştırdığı işçi için ödediği tazminatı davalı üniversiteden talep etmesine olanak yoktur.
Hal böyle olunca, mahkemece davalı üniversite yönünden davanın reddi gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı
10. Eskişehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.03.2021 tarihli ve 2020/202 Esas, 2021/100 Karar sayılı kararı ile; davalı O. İlaçlama Sağlık Hizmetleri İnşaat Elektrik Gıda Sanayi ve Tic. Ltd. Şti. yönünden önceki karar kesinleştiğinden bu konuda ayrıca karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, davalı üniversite yönünden işveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen, rücu ilişkisinde nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda tarafların kendi aralarında sözleşme yapabileceği, nitekim bu hususun 6098 sayılı Kanun'un 167 nci maddesinde müteselsil sorumlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırabileceği şeklinde düzenlendiği, bu nedenle müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenledikleri sözleşme hükümlerinin kendilerini bağlayacağı, dış ilişkide ise kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep etme hakkı bulunduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi
11. Direnme kararı süresi içinde davalı üniversite vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
12. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalı üniversite ile aralarında asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunan somut olayda, davacı şirketin asıl işveren olan davalı üniversite ile yaptığı hizmet alım sözleşmesi kapsamında üniversiteye ait hastanede hasta bakıcı olarak çalıştırdığı işçiye ödediği tazminatı davalı üniversiteden talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
13. Bilindiği üzere hukuki işlemden doğan borç ilişkilerinin başlıca kaynağı sözleşmedir. Her sözleşme, taraflar arasında bir hukuki ilişki meydana getirir, bu ilişkiye “sözleşmeye dayalı=akdî ilişki” denir. Sözleşme; hukuki bir sonuç doğurmak üzere, iki veya daha ziyade kişinin karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarının uyuşmasını ifade eder.
14. Bu noktada uyuşmazlığın çözümü için öncelikle “hizmet alım (temini) sözleşmesi” ile ilgili açıklama yapılmalıdır.
15. Hizmet alım (temini) sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği iş görme sözleşmelerindendir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. Hizmet temini sözleşmelerinde hizmet veren taraf işçi veya hükmî şahıs olabilir.
16. Hizmet alım tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur (Hukuk Genel Kurulunun 25.11.2021 tarihli ve 2017/(23)6-869 E., 2021/1508 K.; 27.09.2023 tarihli ve 2022/(23)6-1210 E., 2023/869 K. sayılı kararları). Bu sözleşmelerde işçilerin ücretlerinden hizmet veren yüklenici sorumludur. Sözleşmede açıkça belirtilmiş olmasa dahi bu husus işçilerin yüklenici tarafından çalıştırılıyor olmasının doğal sonucudur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.
17. Gelinen aşamada davacı şirket ile davalı üniversite arasında imzalanan sözleşme ve eklerine değinmekte fayda vardır.
18. Taraflar arasında 01.01.2014 ile 28.02.2014 tarihlerini kapsayan dönem için imzalanan "Temizlik ve Yardımcı Hizmetler Hizmeti Alımına Ait Sözleşme"nin 8 inci maddesinde sözleşmenin ekleri sayılmış, 8.1 inci maddesinde "İhale dokümanı, bu sözleşmenin eki ve ayrılmaz parçası olup, İdareyi ve Yükleniciyi bağlar. Ancak, sözleşme hükümleri ile ihale dokümanını oluşturan belgelerdeki hükümler arasında çelişki veya farklılık olması hâlinde, İhale dokümanında yer alan hükümler esas alınır" düzenlemesine yer verilmiş; 8.2 nci maddesinde ise, ihale dokümanını oluşturan belgeler arasındaki öncelik sıralaması maddeler hâlinde belirtilerek ikinci sırada İdari Şartname sözleşmenin eki olarak kararlaştırılmıştır.
19. Sözleşmenin eki ve ayrılmaz parçası olarak belirlenen İdari Şartnamenin "Diğer giderler" başlıklı 25.3.4 üncü maddesinde;
"%3 oranındaki sözleşme giderleri (damga vergileri, KİK payı, noter masrafları gibi giderler) ve genel giderler (bu giderler amortisman, kıdem tazminatı, iş yeri hekimliği ücreti, oryantasyon eğitimi gideri, yaka kartı ve bu mahiyetteki giderleri kapsar) yüklenici firmaya aittir." şeklinde işçinin kıdem tazminatından davacı yüklenicinin sorumlu olacağı açıkça düzenlenmiştir.
20. Tüm bu bilgiler ışığında değerlendirilen somut olayda ise; davacı şirket ile davalı üniversite arasında imzalanan ve az yukarıda değinilen sözleşme kapsamında davacı yüklenicinin işçisi olarak davalı üniversiteye ait hastanede hasta bakıcılık işinde çalışan dava dışı işçi Yasin Y.'ın kıdem tazminatının tahsili istemiyle eldeki davada davacı olan yüklenici şirket ile davalı üniversite aleyhine açtığı alacak davası sonucunda, Eskişehir 2. İş Mahkemesinin 27.11.2014 tarihli ve 2014/162 Esas, 2014/753 Karar sayılı kararı ile 13.907,12 TL kıdem tazminatının yüklenici ve üniversiteden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verildiği görülmektedir.
21. Dava dışı işçi Yasin Y.'ın anılan iş mahkemesi kararı uyarınca başlattığı icra takibinde de davacı yüklenici tarafından kıdem tazminatı ve fer'îlerinden oluşan toplam borç miktarı 21.062,48 TL’nin 10.02.2015 tarihinde Yasin Y.'a ödendiği, devamında da davacı tarafından eldeki davada davalı üniversitenin asıl işveren olması nedeniyle tek başına sorumlu olduğu, aksi kanaate varılması hâlinde ise davalı kurumun diğer davalı O. İlaçlama Sağlık Hizmetleri İnşaat Elektrik Gıda Sanayi ve Tic. Ltd. Şti. ile yarı yarıya birlikte sorumlu oldukları ileri sürülerek dava dışı işçiye ödenen bedelin rücuen tahsilinin talep edildiği anlaşılmaktadır.
22. Hemen belirtilmelidir ki; kıdem tazminatı ödenen dava dışı işçinin davacı yüklenicinin işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, davalı işveren üniversitenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşme ve eklerinde herhangi bir hüküm bulunmaması hususları dikkate alındığında davacı yüklenicinin kendi çalıştırdığı işçisi için ödediği bedeli ve ferilerini davalı üniversiteden talep etmesine imkân bulunmamaktadır.
23. Bu kapsamda yine dava konusu sözleşmenin eki idari şartnamenin 25.3.4 üncü maddesinde de taraflarca açıkça kararlaştırıldığı üzere davacı yüklenici şirketin imzaladığı hizmet alım sözleşmesi uyarınca davalı üniversiteye ait hastanede hasta bakıcı olarak çalıştırdığı işçiye ödediği tazminatın tamamından sorumludur.
24. Netice itibariyle mahkemece davacı şirketin kendi bünyesinde çalıştırdığı işçi için ödediği tazminatı davalı üniversiteye rücu etmesinin mümkün bulunmadığı gözetilerek davalı üniversite yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile davalı üniversitenin sorumlu tutulması doğru olmamıştır.
25. Hâl böyle olunca; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki belge ve delillere, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
26. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
IV. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı üniversite vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı, 6217 sayılı Kanun’un 30 uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429 uncu maddesi gereğince BOZULMASINA,
Aynı Kanun’un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
24.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.