KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

DAVACININ AMACI DIŞINDA SERALARI ÜRETİMDE KULLANMAYARAK FESİH HAKKINI KULLANMAMASI KARŞISINDA GELİR KAYBINI İLERİ SÜRMESİ, HAKKIN KÖTÜYE KULLANILMASI NİTELİĞİNDEDİR.

T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2023/4061
Karar No      : 2024/817

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       :
Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
TARİHİ                                 : 12.04.2023
EK KARAR TARİHİ             : 08.05.2023
SAYISI                                 : 2023/682 E., 2023/722 K.

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkili ile davalı idare arasında 19.03.2009 tarihli bir protokol düzenlendiğini, bu protokole göre 25 yıl süre ile davalı idarenin 30-45 derece sıcaklıkta ve 15 lt/sn sıcak suyu müvekkiline vermeyi taahhüt ettiğini, bunun üzerine proje hazırlandığını ve Tarım Bakanlığı ile hibe sözleşmesi imzalandığını ancak yapılan tüm işlemlere rağmen davalı idarenin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini, bu nedenle müvekkil şirketin zarara uğradığını, protokolün halen ayakta olup feshedilmediğini, davalı idarenin sorumluluğunun 25 yıl olduğunu, suyun verilmesinin mümkün olmadığının tespit edildiğini, müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın 22.10.2022 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, 23.12.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 580.308,75 TL'ye artırmıştır.

II. CEVAP

Davalı vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, davacı tarafça bugüne kadar sıcak su akışkanı elde etmek için sıcak su kuyularının başına herhangi bir pompaj apart takılma işlemi yapılmadığını, bu nedenle de alacaklının temerrüdünün söz konusu olduğunu, sıcak su kuyuları ile Toki konutları ve dava konusu seraları birleştiren sıcak su hattının kuyu bağlantısının yapıldığına dair bir kanıtın davacı tarafından sunulmadığını, bugüne kadar davacı tarafça bir üretim yapılmadığını, açılan davanın dürüstlük kuralarına aykırı olduğunu savunarak, reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; alınan bilirkişi raporlarında, 19.03.2009 tarihli protokol hükümleri kapsamında mevcut fiziki ekolojik şartlar ve optimum koşullar değerlendirilerek 2014-2019 dönemi için net gelir yöntemiyle yapılan hesaplamada davacının zararının 580.308,75 TL olarak hesap edildiği, bilirkişi raporunun hükme elverişli olduğu, davacı tarafın üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirerek su hattı ve sera işini tamamladığı ancak davalı idarenin suyu temin edememesi nedeniyle zarara uğradığının sabit olduğu, yine sözleşmenin de henüz feshedilmediği ve ayakta olduğu gerekçesiyle; davanın kabulüne 1.000,00 TL'nin dava tarihinden kalan 579.308,75 TL'nin ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; dava konusu 19.03.2009 tarihli protokolün kesin hükümsüzlük nedeniyle hukuken geçersiz olduğunu, zamanaşımı süresinin dolduğunu, davacı şirket tarafından davaya konu seranın kurulumuyla ilgili harcamalara ilişkin olarak herhangi bir belgenin Mahkemeye sunulmadığını, davaya konu seranın hibe sözleşmesi kapsamında alınan yardımla gerçekleştirildiğini, davacının dava açmakta hukuken korumaya değer bir yararın bulunmadığını, aksi taktirde hibe miktarının güncel faiziyle birlikte hesaplanarak tazminat mahsubu yapılması gerektiğini, dava konusu seranın 2014-2019 yılları arasında tahribata uğrayarak kullanılamaz duruma dönüştüğünü, üretim yapılamaz durumda olan serayla ilgili olarak açılan davanın konusuz kaldığını ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında aynı konuda önceki dönem zararlarının tahsili amacıyla görülen davanın kabulüne dair verilen kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, Mahkemece sahasında uzman bilirkişiden alınıp hükme esas alınan bilirkişi raporundaki tespit ve değerlendirmelerin, ayrıntılı, bilimsel, taraf ve kanun yolu denetimine elverişli ve somut olayın özelliklerine uygun nitelikte olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, sözleşmeden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 2 nci ve 4 üncü maddeleri.

2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.09.2011 tarihli ve 2011/4-410 E., 2011/511 K. sayılı ilamı.

3. Değerlendirme

1. Yukarıda yer verilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ilamında da açıklandığı üzere, bir hakkın dürüstlük kuralına aykırı olarak kullanılması suretiyle başkasına bir zarar verilmesi hakkın kötüye kullanımını oluşturur. 4721 sayılı Kanun'un 2 nci maddesi hükmü; herkesin haklarını, toplumda geçerli doğruluk dürüstlük ve iş ilişkilerinin gerektirdiği karşılıklı güven anlayışına uygun olarak kullanmasını emreder. Diğer bir deyişle Kanun'un 2 nci maddesinde yer alan dürüst davranma yükümlülüğü "hakların kullanılması" ve "borçların yerine getirilmesinde" söz konusu olur. Hakkın kullanımı ölçütünü, Kanuna göre dürüstlük kuralları verir. Dürüst davranma ise "bir hak sahibinin hakkını kullanırken veya bir borçlunun borcunu yerine getirirken iyi ve doğru hareket etmesi yani dürüst, namuskar, makul, fiilinin neticesini bilen, orta zekalı her insanın benzer hadiselerde takip edecek olduğu yolda hareket etmesi" anlamındadır. O halde bir hak sahibi hakkını kullanırken veya bir borçlu borcunu yerine getirirken yukarıda belirtilen ilkelere uygun hareket etmek durumundadır; aksi halde, haklarını kötüye kullandıkları sonucuna varılabilecektir. Bununla birlikte hemen belirtmelidir ki, hakkın kötüye kullanımı kurumu hukukun şekilciliğinden doğan sertliği gidermek maksadıyla ortaya çıkmıştır. Zira hukuk kuralları tarafından kişilere tanınan yetkilerin olduğu gibi kullanılması, diğer kişiler için çoğu kez katlanılması güç olan sonuçlar doğurabilecektir. İşte bu noktada 4721 sayılı Kanun'un 2 nci maddesi oldukça büyük önem taşımakta olup, gerçekleşen her somut olayda hakim tarafından ayrıca takdiri gereken bir durumdur.

2. Somut olayda; 19.03.2009 tarihli protokol ile davalıya ait olan jeotermal kaynaklardan elde edilen 30-45 derece aralığındaki akışkan sıcak sulardan 15 lt/snlik kısmının, davacı tarafından yaptırılacak olan seraların ısıtılmasında kullanılmak üzere, ilgili kanun gereği idarece payı alınarak davacı şirkete tahsis edileceği, tahsis süresinin 25 yıl, tahsis bedelinin 5686 sayılı Kanun’un Uygulama Yönetmeliği'nin 20 nci maddesi gereğince seraların gayrisafi hasılatının %1’i olacağı, tahsisi yapılacak sıcak suyun S. Jeotermal A.Ş. tarafından konut ve işyerlerinin ısıtılmasında kullanılan sıcak suyun dönüşümden sonraki su olduğu ve seralara sıcak su götürülecek hattın tamamen davacı şirket tarafından yapılacağı kararlaştırılmıştır.

3. Gerek taraflar arasındaki, gerekse kurum içi yazışmalardan; davacının protokol hükümleri kapsamında üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmek amacıyla 07.04.2009 tarihinde Tarım ve Köyişleri Bakanlığından hibe desteği alarak jeotermal sera tesisi yapımı işini tamamladığı, idarece oluşturulan komisyonca yerinde inceleme yapılarak, seraların idareye verilen projeye uygun olarak yapıldığının tespit edildiği, daha sonra davacı tarafça davalıdan su bağlantı talebinde bulunduğu, buna ilişkin yazışma sürecinin 04.11.2009 ile 20.02.2012 tarihleri arasını kapsadığı, ilgili yazışma içeriklerinden davacı şirketin üzerine düşen edimi yerine getirdiği ancak tahsise esas bağlantının davalı idare tarafından zamanında yapılmaması nedeniyle davalının edimini yerine getirmediği, bu nedenle davacının sıcak suyu kullanamamaktan dolayı uğramış olduğu zararının davalı tarafından giderilmesi gerektiği, nitekim davacı tarafından aynı taleplerle 04.02.2014 tarihinde açılan davada 2011, 2012 ve 2013 yılları için oluşan zararın tazmininin talep edildiği, Yozgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.06.2018 tarihli ve 2014/88 E. 2018/429 K. sayılı kararıyla davanın kabul edilerek, davacının anılan yıllara ilişkin zararının net gelir yöntemi ile hesaplanmak suretiyle tahsiline karar verildiği, kararın Dairemizin 10.12.2021 tarihli ve 2021/5435 E., 13243 K. sayılı ilamıyla onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır.

5. Her ne kadar, davalının protokol hükümlerini ihlal ettiği hususu emsal Mahkeme kararı ile sabit ise de; somut olayda, dosya kapsamından, alınan hibe desteği ile tamamlanan sera tesislerinin, üretimde kullanılamayacak kadar deforme olduğu, davacı tarafça hasarlı ve bakımsız durumda bırakıldığı, bu nedenle de atıl vaziyette bulunan seraların kullanıma uygun olmadığı, yine bu süre zarfında davacı tarafça seraların kullanımı için gerekli jeotermal kaynak kullanımının sağlanması yönünde herhangi bir girişimde bulunulmadığı anlaşılmakta olup, bu durumda davacının, seraları kaynak kullanımı dışında üretimde kullanmayarak atıl bırakması ve neticede fesih hakkını kullanmaması karşısında, 25 yıllık tahsis süresi boyunca oluşan gelir kaybının tahsili gerektiğini ileri sürmesi, 4721 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralı ile bağdaşmayıp hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir.

6. Yukarıda açıklandığı üzere; herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olup, hakimin haklı sebepleri göz önünde tutarak karar vermesi gerektiğinden, davalı tarafça sözleşme gereği verilen teminat mektubunun iade edildiği hususu da göz önünde bulundurulduğunda, bu haliyle sözleşmenin halen ayakta olduğu yönündeki kabulün doğru olmadığı, bu nedenlerle İlk Derece Mahkemesince; davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile hakkın kötüye kullanımına sebep olacak şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi kararının aynı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca davalı yararına BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

28.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan              Üye                              Üye                       Üye                   Üye
Ömer Kerkez      Adviye Füsun Ayaz      Dr. Adem Aslan     Hikmet Kanık     Muzaffer Gürkanlı