KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

DAVACIYA ÇEK İLE YAPILAN ÖDEMELER İFA YERİNE GEÇEN ÖDEME MAHİYETİNDE OLDUĞUNDAN DAVACI KUR FARKI ADI ALTINDA BİR TALEPTE BULUNAMAZ.

T.C.
YARGITAY
6. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2022/3477
Karar No      : 2023/2592

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       : 
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi
TARİHİ                                 : 29.04.2022
SAYISI                                 : 2020/1691 E., 2022/864 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 04.07.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde davalı şirket vekili Avukat E.K. ile davacı şirket vekili Avukat M.S.Ü.'nın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde, taraflar arasında 15.02.2018 tarihinde fason üretim sözleşmesinin imzalandığını, bu sözleşme gereğince müvekkili tarafından temin edilen kuru incirlerin davalı şirketin isteklerine, iş tariflerine, sipariş formlarına ve spesifikasyonlarına uygun olarak işlenerek ihracata hazır şekilde muhatap firmaya teslim edileceğini ve karşılığında davalı tarafından müvekkiline USD cinsinden ödeme yapılacağını, sözleşmenin “fiyat-ödeme” başlıklı 4.1 maddesinde; “her siparişte tespit edilen fiyata karşılık gelecek fatura bedelinin ödeme şekli sipariş formunda belirtilecektir.” 4.2 maddesinde; “üretilen ürünün miktarı (adet ve/veya kg olarak) üreticinin düzenleyeceği fatura üzerinde belirtilecektir.” düzenlemelerine yer verildiğini, taraflar arasında imzalanan 13.02.2018 tarihli satın alma sipariş formunda “toplam 55.526 kg organik kuru incirin 4 sevkıyat halinde muhataba tesliminin, karşılığında toplam 366.474,24 USD’nin müvekkiline ödenmesinin” kararlaştırıldığını ve ödemenin müvekkili tarafından düzenlenecek faturaya dayalı olarak 60 gün vadeli çek karşılığında yapılacağının belirtildiğini, müvekkili tarafından teslim edilen kuru incirlerin muhatap firma tarafından “temiz çıktığı” hususu müvekkiline bildirildikten sonra 11.04.2018 tarihli 13 numaralı 84.122,50 USD bedelli, 11.04.2018 tarihli 14 numaralı 84.122,50 USD bedelli, 27.04.2018 tarihli 15 numaralı 75.394,48 USD bedelli ve 27.04.2018 tarihli 16 numaralı 75.394,48 USD bedelli olmak üzere toplam 319.033,96 USD bedelli 4 adet faturanın düzenlendiğini ve faturaların muhatap firmaya teslim edildiğini, muhatap firmanın karşılığında en fazla 60 gün vadeli USD cinsinden çek vermesi gerekirken, 20.07.2018 tarihli 686.103,12 TL bedelli ve 17.08.2018 tarihli 614.344,38 TL bedelli 2 adet çeki müvekkiline teslim ettiğini, müvekkilinin bu çekleri tahsil ettiği tarihteki T.C. Merkez Bankası USD satış kuruna göre hesaplandığında 20.07.2018 tarihli 686.103,12 TL bedelli çekin 142.000,33 USD’ye 17.08.2018 tarihli 614.344,38 TL bedelli çekin ise 105.762,80 USD’ye tekabül ettiğini, müvekkilinin toplam 71.270,83 USD kur farkı alacağının ortaya çıktığını, müvekkilinin çeklerin fiili ödeme günündeki T.C. Merkez Bankası döviz satış kuruna göre toplam 71.270,83 USD kur farkı alacağına ilişkin faturayı davalıya gönderdiğini, ancak davalının faturayı iade ettiğini, bunun üzerine davalıya Aydın 1. Noterliği’nden 18.09.2018 tarihli 21544 yevmiye numaralı ihtarnameyi gönderdiklerini, davalı tarafın cevabında böyle bir borcunun bulunmadığını bildirdiğini, davalının hakkında başlatılan takibe de haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, davalının itirazının iptaline, takibin devamına, müvekkili yararına alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde, taraflar arasında 15.02.2018 tarihli sözleşmenin düzenlendiğini, davacının iddiasının aksine sözleşmede USD cinsinden ödeme yapılacağına ilişkin hiç bir ibarenin bulunmadığını, sözleşmenin 4.1 maddesinde “ücretin sipariş formu ile düzenleneceğinin” belirlendiğini, müvekkilinin buna uygun olarak davacıya sipariş formu gönderdiğini, müvekkili tarafından sözleşmede kararlaştırıldığı gibi çekler ile ödemelerin yapıldığını ve bu çeklerin davacı tarafça hiçbir itirazi kayıt konulmaksızın davacı tarafından teslim alındığını ve tahsilat makbuzlarının düzenlendiğini, böylece taraflar arasındaki ticari ilişki sona ermişken davacı tarafından 17.08.2018 tarihli faturanın gönderildiğini ve kur farkının istendiğini, davacının TL olarak düzenlediği bu faturanın İzmir 27. Noterliğinin 19.09.2018 tarihli 19874 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile iade edildiğini, iade edilen faturanın müvekkiline ihtarname ile gönderilmesi üzerine müvekkilinin de İzmir 27. Noterliği’nin 27.09.2018 tarihli 20609 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile faturayı ikinci kez iade ettiğini, faturaların TL olarak düzenlendiğini, tahsilat makbuzları ile TL ödemelerinin itirazı kayıtsız kabul edildiğini, dolayısıyla USD olarak belirlenen birim fiyatlarının TL’ye dönüştüğünü ve borcun sona erdiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmede kur farkı istenebileceğine ilişkin bir hükmün bulunmadığını, Yargıtay kararlarına göre kur farkı isteğinin itirazı kayıt ile saklı tutulduğu durumlarda ileri sürülebileceğini, ne faturalarda ne de tahsilat makbuzlarında da herhangi bir itirazı kayıt bulunmadığını, davacının kur farkı nedeniyle bir zararının bulunmadığını, müvekkilinin herhangi bir borcunun olmadığını belirterek, davanın reddine, müvekkili yararına %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "... davalı vekili her ne kadar sözleşmede USD cinsinden ödeme yapılacağına ilişkin hiç bir ibarenin bulunmadığını ileri sürmüş ise de; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin “fiyat-ödeme” başlıklı 4. maddesinde 4.1 madde başlığı altında; “her siparişte tespit edilen fiyata karşılık gelecek fatura bedelinin ödeme şekli sipariş formunda belirtilecektir.” 4.2 madde başlığı altında ise; “üretilen ürünün miktarı (adet ve/ veya kg olarak) üreticinin düzenleyeceği fatura üzerinde belirtilecektir." düzenlemelerine yer verilmiştir. 4 adet faturada da ürünün birim fiyatı ile birlikte mal/hizmet tutarı da USD cinsinden gösterilmiştir. Bu koşullar altında, davacı tarafından düzenlenen faturaların USD cinsinden olduğu görülmekle davacı tarafın kur farkı isteyebileceği kabul edilmiştir. Bankalarla yapılan yazışmalar sonucunda 20/07/2018 tarihli 686.103,12 TL bedelli çekin 20/07/2018 tarihinde bankaya ibraz edildiğinin bildirilmesi üzerine bu çekin ibraz tarihinde kur farkının 4.8159 olduğu belirlenmiştir. Bu çek için ibraz tarihindeki kur farkı üzerinden ödenmesi gereken tutar 142.466,23 USD olarak hesaplanmıştır. Yine 17/08/2018 tarihli 614.344,38 TL bedelli çekin 17/08/2018 tarihinde bankaya ibraz edildiğinin bildirilmesi üzerine bu çekin ibraz tarihinde kur farkının 6.0141 olduğu belirlenmiştir. Bu çek için ibraz tarihindeki kur farkı üzerinden ödenmesi gereken tutar ise 102.148,97 USD olarak hesaplanmıştır. Her iki miktarın toplamı 244.615,20 USD olup, 4 adet fatura için ödenen 319.033,96 USD’den bu miktar düşüldüğünde davacının isteyebileceği kur farkı alacağının 74.418,76 USD olduğu belirlenmiş ve belirlenen miktar davacı tarafın takibe konu ettiği asıl alacak miktarından düşük olduğundan istekle bağlı kalınarak davacı tarafın 71.270,83 USD kur farkı asıl alacağı yönünden davası haklı bulunmuş, davalının bu miktar borca itirazının iptaline karar vermek gerekmiştir.

Davalı temerrütü 05/10/2018 tarihinde oluştuğundan, davanın dayanağı olan icra takibi ise 03/10/2018 tarihinde yani davalı temerrüte düşmeden başlatılmış olduğundan, işlemiş faiz istenemeyeceği kanaatine ulaşılmış ve davacı tarafın işlemiş faize yönelik fazlaya ilişkin isteğinin reddine karar verilmiştir.

Alacak belirlenebilir nitelikte olduğundan davacı yararına asıl alacak miktarı üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davacının takibinde haksız ve kötü niyetli olduğu ispat edilmediğinden ise reddedilen kısım yönünden davalı tarafın tazminat isteğinin reddine karar verildiği" belirtilerek, davanın kısmen kabulü ile;" İzmir 27. İcra Müdürlüğü'nün 2018/11708 sayılı dosyasında davalının 71.270,83 USD asıl alacağa itirazının iptaline, takibin takip talebinde istenen şartlarda ve bu miktar üzerinden devamına, davacı vekilinin fazlaya ilişkin isteğinin reddine, hükmolunan 71.270,83 USD asıl alacağın icra takip tarihindeki efektif satış kuru üzerinden TL karşılığı olan 431.102,99 TL’nin % 20’si olan 86.221,59 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, reddedilen kısım yönünden davalı vekilinin tazminat isteğinin reddine" karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

 İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili şirket ile davacı şirket arasında 15.02.2018 tarihinde "Fason Üretim Sözleşmesi" imzalandığını, sözleşmenin 4. maddesinde fiyat ve ödeme başlığının düzenlendiğini, buna göre her siparişte tespit edilen fiyata karşılık gelecek fatura bedelinin ödeme şeklinin sipariş formunda belirtileceğinin düzenlendiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin hükümlerinde veya sipariş formunda vade farkı veya kur farkı talep edilebileceğine ilişkin hiçbir düzenleme bulunmadığı gibi fatura karşılığı bedele ilişkin çeklerin alınması sırasında davacının ihtirazı kaydı da bulunmadığını, icra takibine konu edilen faturanın taraflarca inkar edilmeyen 13.10.2018 tarihli sipariş formuna dayanılarak verilen ürünler ile ilgili olarak düzenlenen kur farkı faturası olduğunu, sipariş formunda incirlerin birim fiyatının USD olarak belirlendiği gibi toplam fiyatının da USD olarak gösterildiğini, ancak sipariş formunun ödeme koşulu başlığı altında alınan ürünlerin bedelinin fatura tarihinden itibaren 60 gün vadeli çek ile ödeneceğinin belirtildiğini, bu çeklerin USD üzerinden düzenleneceği veya kur ve vade farkının eklenerek düzenleneceğine dair bir bilgiye yer verilmediğini, davacının sipariş sözleşmesinde ürün değerini USD olarak belirlediğini, ancak faturada üreticinin ürün bedelinin USD olarak ödeneceğine dair hiçbir ibareye yer vermediğini, uyuşmazlığa konu faturalarda Fason üretim sözleşmesine uygun olarak açıklamalara yer verildiğini, malın değerinin USD olarak gösterilmiş olmasına rağmen 4 adet faturanın TL olarak belirtildiğini, sözleşme ve fatura içeriği gereği ödeme şekli ile ilgili sipariş formunun son bendine uygun olarak teslim edildiği anda borcun kapandığını gösteren kambiyo vasfındaki TL cinsinden çeklerin kabul edildiğini, günü gelince de inkar edilmediği gibi tahsil edildiğini, söz konusu çeklerin ihtirazı kayıt olmaksızın kabul edildiğini, faturada malın kıymetinin dolar olarak belirlendikten sonra ayrıca TL olarak belirlenmesinin nedeninin de taraflar arasındaki anlaşma gereğince borcun TL olarak ödeneceğini karine oluşturduğunu, basiretli bir tacirin USD olarak kararlaştırılan ödeme biçimini faturasında TL olarak göstermesinin beklenilemeyeceğini, ilk derece mahkemesinin tüm bu hususları hatalı değerlendirerek ve davacının 2018 yılındaki döviz kurlarındaki hareketlilikten sonuç çıkarmaya çalışmasına izin verilmiş olmasının TMK'nın 2. Maddesinde belirtilen iyiniyet kurallarına aykırılık teşkil ettiğini, kur farkı talebinin kabulü için taraf iradelerinin açıkça sözleşme veya eklerine yansıtılmış olması gerektiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararın kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "...sözleşme kapsamında davacının kur farkı isteyebilmesi için taraflar arasındaki sözleşmede açık bir hüküm bulunması ya da asıl faturada açıkça döviz karşılığının yazılması gerekir. Nitekim taraflar arasında imzalanan sözleşmenin "fiyat-ödeme" başlıklı 4. maddesinin 4.1. madde başlığı altında; "her siparişte tespit edilen fiyata karşılık gelecek fatura bedelinin ödeme şekli sipariş formunda belirtilecektir." 4.2. madde başlığı altında ise; "üretilen ürünün miktarı (adet ve/ veya kg olarak) üreticinin düzenleyeceği fatura üzerinde belirtilecektir." düzenlemelerine yer verilmiş, 4 adet faturada da ürünün birim fiyatı ile birlikte mal/hizmet tutarı da USD cinsinden gösterilmiş olup, davacı tarafından düzenlenen faturaların USD cinsinden olduğu anlaşılmakla kur farkı isteyebileceği dairemizce de kabul edilmiştir. Mahkemece, 20.07.2018 tarihli 686.103,12 TL bedelli çekin 20.07.2018 tarihinde bankaya ibraz edildiği, bu çekin ibraz tarihinde kur farkının 4.8159 olduğu, çekin ibraz tarihindeki kur farkı üzerinden ödenmesi gereken tutarın 142.466,23 USD olarak yine 17.08.2018 tarihli 614.344,38 TL bedelli çekin 17.08.2018 tarihinde bankaya ibraz edildiği, bu çekin ibraz tarihinde kur farkının 6.0141 olduğu, çekin ibraz tarihindeki kur farkı üzerinden ödenmesi gereken tutarın 102.148,97 USD olarak hesaplandığı, her iki miktarın toplamının 244.615,20 USD, 4 adet fatura için ödenmesi gereken 319.033,96 USD’den mahsubu ile davacının isteyebileceği kur farkı alacağının 74.418,76 USD olduğu belirlenmiştir. Dairemizce de çeklerin tahsil edildiği tarih itibarıyla kur karşılığı üzerinden ödenen ve ödenmesi gereken miktarın denetimi yapılmış olup mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir" gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde, Bölge Adliye Mahkemesi kararının hatalı olduğunu, sözleşme ile atıf yapılan sipariş formunda döviz ile ödemeye dair bir kayıt bulunmadığından ödemenin mutat ödeme olan Türk Lirası ile yapılacağının kabul edilmesi gerektiğini, ödemelerin çek vasıtası ile yapıldığını, çek bir ödeme aracı olduğundan davacının kur farkı talep edebilmesinin olanaklı olmadığını, davacı tarafından düzenlenen faturaların TL cinsinden olup ticari defterlere de Türk Lirası cinsinden işlendiğini, icra inkar tazminatına hükmedilmiş olmasının hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.            

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddeleri          

3. Değerlendirme

1. Davada 15.02.2018 tarihli fason üretim sözleşmesi uyarınca davalı iş sahibine teslim edilen kuru incirler için toplam 319.033,96 USD tutarında dört adet fatura düzenlendiği, davalının bu faturalara karşılık toplam miktarı 1.300.447,50 TL olan iki adet çeki davacıya teslim ettiği, çeklerin tahsil edildiği tarihteki Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası dolar satış kuruna göre hesaplandığında iki adet çekin dolar karşılığının toplam 247.763,13 USD'ye tekabül ettiği belirtilerek, davacı şirketin kur farkı alacağı (319.033,96 USD – 247.763,13 USD=71.270,83 USD) tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talep edilmiştir.

2. Davacı yüklenici tarafından 11.04.2018 tarihinde iki adet ve 27.04.2018 tarihinde iki adet olmak üzere düzenlenen faturaların toplam tutarı 1.300.447,50 TL'dir. Davalı iş sahibince bu faturalar karşılığında davacıya 686.103,12 TL ve 614.344,38 TL olmak üzere toplam 1.300.447,50 TL bedelli iki adet çek verilmiştir. Görüldüğü üzere davacıya verilen çeklerin bedeli faturalar ile uyumludur. Çekler ifa yerine geçmek üzere verilmiştir. Davacının çekleri teslim alırken herhangi bir ihtirazi kayıtta bulunduğu iddia ve ispat edilmiş değildir.

3. Bu durumda davacıya çek ile yapılan ödemeler ifa yerine geçen ödeme mahiyetinde olduğundan davacının kur farkı adı altında bir talepte bulunamayacağı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

8.400,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davalıya verilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan            Üye                       Üye                        Üye                     Üye
Murat Kıyak      Ömer Kızılkaya     Mahmut Coşkun     Mehmet Aksu     Zeki Gözütok

BİLGİ : “Çeklerle yapılan ödemelerde kur farkı istenemez” şeklindeki Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 11 Mart 2021 tarihli kararı için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/ceklerle-yapilan-odemelerde-kur-farki-istenemez