DAVALARIN YIĞILMASI HALİNDE TALEPLERDEN BİRİ HAKKINDA OLUMLU VEYA OLUMSUZ BİR KARAR VERİLMEMESİ DURUMUNDA DAVALI YARARINA USULİ KAZANILMIŞ HAK DOĞMAZ.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2023/5315
Karar No : 2024/2185
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 26.01.2023
SAYISI : 2022/3306 E., 2023/207 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince zina ve hayata kast, pek kötü ve onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma talebinin reddine, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma talebinin kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kadının başvurusunun esastan reddine, erkeğin başvurusunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile kabul edilen yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; erkeğin sadakatsiz olduğunu, alkol ve uyuşturucu kullandığını, hakaret ettiğini, eşinin aracına arkadan ateş açarak hayatına kast ettiğini, cinsel suç işleyerek haysiyetsiz hayat sürdüğünü, eşine ve çocuklara iftiralar attığını, onları rahatsız ettiğini, kazancını çocuklarına harcamak yerine savurganlık yaptığını iddia ederek tarafların zina, hayata kast, pek kötü ve onur kırıcı davranış ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 5.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 5.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 500.000,00 TL maddî, 500.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; erkek hakkındaki iddiaların doğru olmadığını ve erkeğin 2016 yılındaki sadakatsizliğinin kadın tarafından affedildiğini ileri sürerek davanın reddine hükmedilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. İlk Derece Mahkemesinin 26.05.2021 tarihli ve 2020/439 Esas, 2021/397 Karar sayılı kararı ile; evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda birlik sorumluluklarını yerine getirmeyen, uyuşturucu kullanan, başka kadınla görüşen ve sadakat yükümlülüğüne aykırı davranan, başka kadınla gayri ahlâki ilişki yaşayan ve eşine hakaret ve küfür eden erkeğin tam kusurlu olduğu, boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, kadının boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin üstün yararına olacağı ve velâyet kendisine verilmeyen eşin çocukların bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmakla yükümlü olduğu gerekçesi ile; davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuk Irmak'ın velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuk yararına hükmedilen tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle aylık 900,00 TL'ye çıkarılmasına, çocuk yararına aylık 900,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına takdir edilen tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle kaldırılmasına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine ve kadın yararına 40.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
2. İlk Derece Mahkemesinin 26.05.2021 tarihli kararına karşı davalı erkek vekili tarafından tamamı yönünden istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince verilen 25.04.2022 tarihli ve 2021/2639 Esas, 2022/996 Karar sayılı karar ile, davalı erkeğin vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediği araştırılmadan karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile kararın kaldırılarak dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
3. İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının özel boşanma sebeplerini ispatlayamadığı, zinanın sübut bulmadığı, evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda birlik sorumluluklarını yerine getirmeyen, uyuşturucu kullanan, başka kadınla görüşen ve sadakat yükümlülüğüne aykırı davranan, başka kadınla gayri ahlâki ilişki yaşayan ve eşine hakaret ve küfür eden erkeğin tam kusurlu olduğu, boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, kadının boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin üstün yararına olacağı ve velâyet kendisine verilmeyen eşin çocukların bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmakla yükümlü olduğu gerekçesi ile; zina ve hayata kast, pek kötü ve onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma talebinin reddine, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma talebinin kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuk Irmak'ın velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuk yararına ara karar ile hükmedilen aylık 2.000,00 tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle aylık 2.300,00 TL'ye çıkarılmasına, çocuk yararına aylık 2.300,00 TL iştirak nafakasına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine ve kadın yararına 100.000,00 TL maddî, 120.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; zina sebebiyle boşanma talebinin reddi ve tazminatların miktarı yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; tamamı yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, İlk Derece Mahkemesinin ilk kararına karşı kadın tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmadığından zina sebebiyle boşanmaya hükmedilmemesi, kadın yararına hükmedilen tazminatlar ile ortak çocuk yararına hükmedilen nafakaların miktarı yönlerinden erkek lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu ve istinafa konu sair yönlerden kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile; erkeğin istinaf başvurusunun kadın yararına hükmedilen tazminatlar ile ortak çocuk yararına hükmedilen nafakaların miktarı yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili bentleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle ortak çocuk yararına aylık 900,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına 40.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata ve kadının tüm, erkeğin ise sair istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; zina sebebiyle boşanma talebinin reddi ve tazminatlar ile nafakaların miktarı yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; tamamı yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davanın kabulü, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tazminatlar ve çocuk yararına hükmedilen nafakalar noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü ve 182 nci maddeleri, 327 ve 328 inci maddelerinin birinci fıkraları, 330 uncu maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1- Somut yargılamada, davacı kadın vekili tarafların zina, hayata kast, pek kötü ve onur kırıcı davranış ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına karar verilmesini talep etmiş ve İlk Derece Mahkemesinin 26.05.2021 tarihli ve 2020/439 Esas, 2021/397 Karar sayılı ilk kararı ile dava dilekçesindeki taleplerden sadece "evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma" talebi yönünden hüküm kurulmuştur. Hükmün davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince verilen 25.04.2022 tarihli ve 2021/2639 Esas, 2022/996 Karar sayılı karar ile davalı erkeğin vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediği araştırılmadan karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile kararın kaldırılarak dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince verilen ikinci kararda davacı kadının bütün boşanma talepleri yönünden hüküm kurulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesinin işbu temyiz incelemesine konu kararında, İlk Derece Mahkemesinin birinci kararında kadının zina sebebine dayalı boşanma talebi hakkında hüküm kurulmamış olmasının, kadın tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmamış olması sebebiyle, erkek eş yararına usuli kazanılmış hak oluşturduğu gerekçesiyle kadının zina sebebiyle boşanma talebinin reddine dair istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
2- 6100 sayılı Kanun'un “Davaların yığılması” başlıklı 110 uncu maddesi, “Davacı, aynı davalıya karşı olan, birbirinden bağımsız birden fazla asli talebini, aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, birlikte dava edilen taleplerin tamamının aynı yargı çeşidi içinde yer alması ve taleplerin tümü bakımından ortak yetkili bir mahkemenin bulunması şarttır.” hükmünü amirdir. Davacının aynı davalıya karşı olan birbirinden bağımsız birden fazla talebini, aralarında bir derecelendirme ilişkisi (aslilik-fer'îlik ilişkisi) kurmadan aynı dava dilekçesinde ileri sürmesine davaların yığılması denir. Bu dava çeşidinde taleplerin tümü birbirinden bağımsız, eş değer ve aynı derecede öneme sahiptir. Her bir talep farklı edimlerin gerçekleştirilmesine yönelmiştir.
3- Usuli kazanılmış hak kurumu mevzuatta yer almayan, Yargıtay içtihatları ile getirilmiş bir kurum olup hem maddi hem de usul hukuku değerlendirmelerini birlikte içeren ayrık durumlar istisna olmak üzere, kural olarak maddi hukuka ilişkin kararlar yönünden sonuç doğurur. Esasen hak kavramı maddi hukuka ilişkin bir kavram olup hakkın özünü ortadan kaldıracak veya sınırlandıracak nitelikte taraflarca veya mahkemece gerçekleştirilen usul hukukuna ilişkin işlemlerin usuli kazanılmış hak oluşturacağının kabulü, yargısal içtihatlarla oluşan usuli kazılmış hak kurumu ile ulaşılmak istenen amaca da uygun düşmeyecektir. Öte yandan, usuli kazanılmış haktan söz edilebilmesi için Mahkemece verilmiş somut bir karar ve/veya taraflarca gerçekleştirilen bir tasarruf işlemi bulunmalıdır. 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca her bir talep hakkında, mahkemece olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekmekte olup aynı Kanun'un 303 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre bir hüküm, davada veya karşı davada ileri sürülen taleplerden sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder. Bu durumda, somut yargılamada olduğu gibi davaların yığılması halinde taleplerden biri hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi usul hukukuna ilişkin bir eksiklik olup, davacı böyle bir kararı istinaf etmese dahi aleyhine kesin hüküm oluşmaz ve davalı yararına usuli kazanılmış hak doğmaz.
4- Yukarıda açıklandığı üzere, somut yargılamada usuli kazanılmış haktan söz edilemeyeceği gibi İlk Derece Mahkemesince verilen son kararda davacının özel boşanma sebepleri yönünden hüküm kurulmuş olması davalı erkek tarafından istinafa konu edilmemiştir. 6100 sayılı Kanun'un istinaf incelemesinin kapsamını düzenleyen 355 inci maddesi, “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir” hükmünü amirdir. Maddeye göre, bölge adliye mahkemelerince istinaf sebeplerinin “kamu düzenine aykırılık” ve “istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler" olmak üzere iki ayrımda incelenmesi gerekmektedir. Kamu düzenine aykırılık mutlak istinaf sebebidir ve bölge adliye mahkemesince kendiliğinden gözetilir. Bir başka deyişle, kamu düzenine aykırı bir sebebin istinaf dilekçesinde ileri sürülüp sürülmemesinin bir önemi bulunmamaktadır. Ne var ki, kamu düzenine aykırı olmayan istinaf sebeplerinin istinaf dilekçesinde mutlaka gösterilmesi gerekmektedir. Kamu düzenine aykırı olmayan bir istinaf sebebi istinaf dilekçesinde gösterilmemiş ise bölge adliye mahkemesince re'sen dikkate alınamaz.
5- Somut yargılamada, gerek İlk Derece Mahkemesinin ilk kararında özel boşanma sebepleri hakkında hüküm kurulmamasının usul hukukuna ilişkin bir eksiklik olması, gerekse bu durumun davalı erkek tarafından istinafa konu edilmemiş olması karşısında, Bölge Adliye Mahkemesince davalı erkek yararına usuli kazanılmış hak oluştuğundan bahisle kararın gerekçelendirilmesi doğru görülmemiştir. Bölge Adliye Mahkemesinin, kararındaki gerekçe ile çelişir şekilde, davacı kadının zina sebebine dayalı davasının reddedilmiş olmasına yönelik istinaf talebini esastan inceleyerek reddetmiş olması karşısında, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki bu yanlışlığa değinilmek suretiyle ve İlk Derece Mahkemesince özel boşanma sebepleri hakkında hüküm kurulmasında usul ve kanuna aykırılık bulunmadığı da gözetilerek hükmün esastan temyiz incelemesinin yapılması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
6- Somut yargılamada, dosya kapsamındaki adli soruşturma evrakları, tanık beyanları ve diğer delillerin değerlendirilmesinden davalı erkeğin temadi eden sadakatsiz davranışlarının olduğu, işbu davanın 13.08.2020 tarihinde açıldığı, davanın açılmasından on gün önce (03.08.2020 günü) erkeğin Ü. isimli bir kadın ile aynı evde bulunması üzerine taraflar arasında Malatya Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/17.04 soruşturma numaralı dosyasına konu vakıaların yaşanmış olduğu anlaşılmış olup davalı erkeğin zinası sübut bulmuştur. Bu itibarla, davacının zina sebebine dayalı boşanma davasının kabulüne karar verilecek yerde yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamış ve hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı kadının zina sebebiyle boşanma davasının reddi yönünden BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıranlara iadesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Mehmet Kasım Çetin Rıza Sarıtaş Çetin Durak Sevil Kartal Harun Can
DAVALARIN YIĞILMASI HALİNDE TALEPLERDEN BİRİ HAKKINDA OLUMLU VEYA OLUMSUZ BİR KARAR VERİLMEMESİ DURUMUNDA DAVALI YARARINA USULİ KAZANILMIŞ HAK DOĞMAZ.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2023/5315
Karar No : 2024/2185
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 26.01.2023
SAYISI : 2022/3306 E., 2023/207 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince zina ve hayata kast, pek kötü ve onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma talebinin reddine, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma talebinin kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kadının başvurusunun esastan reddine, erkeğin başvurusunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile kabul edilen yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; erkeğin sadakatsiz olduğunu, alkol ve uyuşturucu kullandığını, hakaret ettiğini, eşinin aracına arkadan ateş açarak hayatına kast ettiğini, cinsel suç işleyerek haysiyetsiz hayat sürdüğünü, eşine ve çocuklara iftiralar attığını, onları rahatsız ettiğini, kazancını çocuklarına harcamak yerine savurganlık yaptığını iddia ederek tarafların zina, hayata kast, pek kötü ve onur kırıcı davranış ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 5.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 5.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 500.000,00 TL maddî, 500.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; erkek hakkındaki iddiaların doğru olmadığını ve erkeğin 2016 yılındaki sadakatsizliğinin kadın tarafından affedildiğini ileri sürerek davanın reddine hükmedilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. İlk Derece Mahkemesinin 26.05.2021 tarihli ve 2020/439 Esas, 2021/397 Karar sayılı kararı ile; evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda birlik sorumluluklarını yerine getirmeyen, uyuşturucu kullanan, başka kadınla görüşen ve sadakat yükümlülüğüne aykırı davranan, başka kadınla gayri ahlâki ilişki yaşayan ve eşine hakaret ve küfür eden erkeğin tam kusurlu olduğu, boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, kadının boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin üstün yararına olacağı ve velâyet kendisine verilmeyen eşin çocukların bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmakla yükümlü olduğu gerekçesi ile; davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuk Irmak'ın velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuk yararına hükmedilen tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle aylık 900,00 TL'ye çıkarılmasına, çocuk yararına aylık 900,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına takdir edilen tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle kaldırılmasına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine ve kadın yararına 40.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
2. İlk Derece Mahkemesinin 26.05.2021 tarihli kararına karşı davalı erkek vekili tarafından tamamı yönünden istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince verilen 25.04.2022 tarihli ve 2021/2639 Esas, 2022/996 Karar sayılı karar ile, davalı erkeğin vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediği araştırılmadan karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile kararın kaldırılarak dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
3. İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının özel boşanma sebeplerini ispatlayamadığı, zinanın sübut bulmadığı, evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda birlik sorumluluklarını yerine getirmeyen, uyuşturucu kullanan, başka kadınla görüşen ve sadakat yükümlülüğüne aykırı davranan, başka kadınla gayri ahlâki ilişki yaşayan ve eşine hakaret ve küfür eden erkeğin tam kusurlu olduğu, boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, kadının boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin üstün yararına olacağı ve velâyet kendisine verilmeyen eşin çocukların bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmakla yükümlü olduğu gerekçesi ile; zina ve hayata kast, pek kötü ve onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma talebinin reddine, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma talebinin kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuk Irmak'ın velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuk yararına ara karar ile hükmedilen aylık 2.000,00 tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle aylık 2.300,00 TL'ye çıkarılmasına, çocuk yararına aylık 2.300,00 TL iştirak nafakasına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine ve kadın yararına 100.000,00 TL maddî, 120.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; zina sebebiyle boşanma talebinin reddi ve tazminatların miktarı yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; tamamı yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, İlk Derece Mahkemesinin ilk kararına karşı kadın tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmadığından zina sebebiyle boşanmaya hükmedilmemesi, kadın yararına hükmedilen tazminatlar ile ortak çocuk yararına hükmedilen nafakaların miktarı yönlerinden erkek lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu ve istinafa konu sair yönlerden kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile; erkeğin istinaf başvurusunun kadın yararına hükmedilen tazminatlar ile ortak çocuk yararına hükmedilen nafakaların miktarı yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili bentleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle ortak çocuk yararına aylık 900,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına 40.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata ve kadının tüm, erkeğin ise sair istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; zina sebebiyle boşanma talebinin reddi ve tazminatlar ile nafakaların miktarı yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; tamamı yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davanın kabulü, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tazminatlar ve çocuk yararına hükmedilen nafakalar noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü ve 182 nci maddeleri, 327 ve 328 inci maddelerinin birinci fıkraları, 330 uncu maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1- Somut yargılamada, davacı kadın vekili tarafların zina, hayata kast, pek kötü ve onur kırıcı davranış ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına karar verilmesini talep etmiş ve İlk Derece Mahkemesinin 26.05.2021 tarihli ve 2020/439 Esas, 2021/397 Karar sayılı ilk kararı ile dava dilekçesindeki taleplerden sadece "evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma" talebi yönünden hüküm kurulmuştur. Hükmün davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince verilen 25.04.2022 tarihli ve 2021/2639 Esas, 2022/996 Karar sayılı karar ile davalı erkeğin vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediği araştırılmadan karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile kararın kaldırılarak dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince verilen ikinci kararda davacı kadının bütün boşanma talepleri yönünden hüküm kurulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesinin işbu temyiz incelemesine konu kararında, İlk Derece Mahkemesinin birinci kararında kadının zina sebebine dayalı boşanma talebi hakkında hüküm kurulmamış olmasının, kadın tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmamış olması sebebiyle, erkek eş yararına usuli kazanılmış hak oluşturduğu gerekçesiyle kadının zina sebebiyle boşanma talebinin reddine dair istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
2- 6100 sayılı Kanun'un “Davaların yığılması” başlıklı 110 uncu maddesi, “Davacı, aynı davalıya karşı olan, birbirinden bağımsız birden fazla asli talebini, aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, birlikte dava edilen taleplerin tamamının aynı yargı çeşidi içinde yer alması ve taleplerin tümü bakımından ortak yetkili bir mahkemenin bulunması şarttır.” hükmünü amirdir. Davacının aynı davalıya karşı olan birbirinden bağımsız birden fazla talebini, aralarında bir derecelendirme ilişkisi (aslilik-fer'îlik ilişkisi) kurmadan aynı dava dilekçesinde ileri sürmesine davaların yığılması denir. Bu dava çeşidinde taleplerin tümü birbirinden bağımsız, eş değer ve aynı derecede öneme sahiptir. Her bir talep farklı edimlerin gerçekleştirilmesine yönelmiştir.
3- Usuli kazanılmış hak kurumu mevzuatta yer almayan, Yargıtay içtihatları ile getirilmiş bir kurum olup hem maddi hem de usul hukuku değerlendirmelerini birlikte içeren ayrık durumlar istisna olmak üzere, kural olarak maddi hukuka ilişkin kararlar yönünden sonuç doğurur. Esasen hak kavramı maddi hukuka ilişkin bir kavram olup hakkın özünü ortadan kaldıracak veya sınırlandıracak nitelikte taraflarca veya mahkemece gerçekleştirilen usul hukukuna ilişkin işlemlerin usuli kazanılmış hak oluşturacağının kabulü, yargısal içtihatlarla oluşan usuli kazılmış hak kurumu ile ulaşılmak istenen amaca da uygun düşmeyecektir. Öte yandan, usuli kazanılmış haktan söz edilebilmesi için Mahkemece verilmiş somut bir karar ve/veya taraflarca gerçekleştirilen bir tasarruf işlemi bulunmalıdır. 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca her bir talep hakkında, mahkemece olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekmekte olup aynı Kanun'un 303 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre bir hüküm, davada veya karşı davada ileri sürülen taleplerden sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder. Bu durumda, somut yargılamada olduğu gibi davaların yığılması halinde taleplerden biri hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi usul hukukuna ilişkin bir eksiklik olup, davacı böyle bir kararı istinaf etmese dahi aleyhine kesin hüküm oluşmaz ve davalı yararına usuli kazanılmış hak doğmaz.
4- Yukarıda açıklandığı üzere, somut yargılamada usuli kazanılmış haktan söz edilemeyeceği gibi İlk Derece Mahkemesince verilen son kararda davacının özel boşanma sebepleri yönünden hüküm kurulmuş olması davalı erkek tarafından istinafa konu edilmemiştir. 6100 sayılı Kanun'un istinaf incelemesinin kapsamını düzenleyen 355 inci maddesi, “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir” hükmünü amirdir. Maddeye göre, bölge adliye mahkemelerince istinaf sebeplerinin “kamu düzenine aykırılık” ve “istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler" olmak üzere iki ayrımda incelenmesi gerekmektedir. Kamu düzenine aykırılık mutlak istinaf sebebidir ve bölge adliye mahkemesince kendiliğinden gözetilir. Bir başka deyişle, kamu düzenine aykırı bir sebebin istinaf dilekçesinde ileri sürülüp sürülmemesinin bir önemi bulunmamaktadır. Ne var ki, kamu düzenine aykırı olmayan istinaf sebeplerinin istinaf dilekçesinde mutlaka gösterilmesi gerekmektedir. Kamu düzenine aykırı olmayan bir istinaf sebebi istinaf dilekçesinde gösterilmemiş ise bölge adliye mahkemesince re'sen dikkate alınamaz.
5- Somut yargılamada, gerek İlk Derece Mahkemesinin ilk kararında özel boşanma sebepleri hakkında hüküm kurulmamasının usul hukukuna ilişkin bir eksiklik olması, gerekse bu durumun davalı erkek tarafından istinafa konu edilmemiş olması karşısında, Bölge Adliye Mahkemesince davalı erkek yararına usuli kazanılmış hak oluştuğundan bahisle kararın gerekçelendirilmesi doğru görülmemiştir. Bölge Adliye Mahkemesinin, kararındaki gerekçe ile çelişir şekilde, davacı kadının zina sebebine dayalı davasının reddedilmiş olmasına yönelik istinaf talebini esastan inceleyerek reddetmiş olması karşısında, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki bu yanlışlığa değinilmek suretiyle ve İlk Derece Mahkemesince özel boşanma sebepleri hakkında hüküm kurulmasında usul ve kanuna aykırılık bulunmadığı da gözetilerek hükmün esastan temyiz incelemesinin yapılması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
6- Somut yargılamada, dosya kapsamındaki adli soruşturma evrakları, tanık beyanları ve diğer delillerin değerlendirilmesinden davalı erkeğin temadi eden sadakatsiz davranışlarının olduğu, işbu davanın 13.08.2020 tarihinde açıldığı, davanın açılmasından on gün önce (03.08.2020 günü) erkeğin Ü. isimli bir kadın ile aynı evde bulunması üzerine taraflar arasında Malatya Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/17.04 soruşturma numaralı dosyasına konu vakıaların yaşanmış olduğu anlaşılmış olup davalı erkeğin zinası sübut bulmuştur. Bu itibarla, davacının zina sebebine dayalı boşanma davasının kabulüne karar verilecek yerde yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamış ve hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı kadının zina sebebiyle boşanma davasının reddi yönünden BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıranlara iadesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Mehmet Kasım Çetin Rıza Sarıtaş Çetin Durak Sevil Kartal Harun Can