
DİĞER İHTİYARİ DAVA ARKADAŞLARININ KANUN YOLUNA BAŞVURMASININ SONUCUNDAN, KANUN YOLUNA BAŞVURMAMIŞ İHTİYARİ DAVA ARKADAŞLARI YARARLANAMAZ.
T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2023/4387
Karar No : 2024/3539
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 16. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 23.02.2023
SAYISI : 2022/347 E., 2023/108 K.
Taraflar arasındaki maddi-manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir.
Karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; davacılardan Arif'in ulusal bir gazetede satılık ilanını görerek davalılardan Müjde adına kayıtlı aracı satın almak için bağlantı kurduğunu, araç maliki adına düzenlenmiş vekaletnameye istinaden dava dışı Tahir A. tarafından aracın satış sözleşmesi ile davacılardan Arif'in oğlu olan davacı Caner adına yapılarak tescil edildiğini, aracın toplam 22.250,00 TL bedelle satın alındığını, ayrıca pek çok masraf yapıldığını, trafik polisleri tarafından aracın çalıntı olduğu gerekçesiyle ellerinden alındığını, davacılara atfedilebilecek bir kusur ve ihmalin bulunmadığını, ayrıca manevi zarara da uğradıklarını, davalıların uğranılan zarardan müştereken sorumlu bulunduklarını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalması kaydıyla, 10.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın (sigorta şirketi yalnızca poliçe limitinden ve maddi tazminattan sorumlu olmak üzere) davalı sigorta şirketinden dava tarihinden, diğer davalılar yönünden ise 12.07.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Nazan vekili; müvekkilinin noterlik görevini yerine getirdiğini ve yasa ve usul kuralları çerçevesinde gerekli özeni gösterdiğini, davacıya araç satışından kaynaklanan zararın, müvekkilinin yaptığı işlem ile illiyet bağının bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı Müjde vekili; müvekkilinin aracı kiraladığını, sahte vekalet kullanılması ve aracın bilgisi dışında suç teşkil edecek eylemle satışında kusurunun bulunmadığını, mağdur olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
3. Davalı A.A.T. Sigorta Şirketi vekili; noterin sorumluluğu bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğini, davalı Noterin olayda üzerine düşen tüm inceleme, denetleme ve özen yükümlülüğünü yerine getirdiğini, üçüncü şahsın ağır kusuru ile iğfal kabiliyetine haiz sahte belgelerle illiyet bağının kesildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 07.05.2015 tarihli ve 2011/258 E., 2015/188 K. sayılı kararıyla; bilirkişi görüşünün aksine davalı Noterin özen yükümlülüğünü tam olarak yerine getirmediği ve kusursuz sorumluluğunun bulunduğu düşüncesi ile davacıların bakiye tazminat talep haklarının saklı tutulması ve ileride bakiye talep edildiğinde zarardan indirim yapılıp yapılmayacağının değerlendirilmesi koşulu ile taleple bağlı kalınarak maddi tazminatın aynen kabulüne karar vermek gerektiği, davacılar manevi tazminat talep etmişler ise de sırf aracın ellerinden alınmasının manevi tazminatı gerektirmeyeceğinden davalı Müjde K.'ın sahte vekaletname ve nüfus cüzdanı düzenlenmesi ile herhangi bir ilgisinin bulunmadığı ve kendisinin de bu olay sebebi ile zarara uğradığı anlaşıldığından aleyhine açılan davanın reddinin gerektiği, davalı A.A.T. Sigorta Şirketinin, Noterlerin hukuki mali sorumluluk sigorta poliçesi ile davalı Noteri de teminat altına aldığı ve tazminatın teminat kapsamında kaldığı anlaşılmakla, poliçedeki limit doğrultusunda maddi zarardan sorumluluğu bulunduğu, davalı Nazan vekili, davacılardan Arif'in aktif dava ehliyeti bulunmadığını savunmuş ise de aracın bu kişinin elinde iken el konulması, yine Arif'in Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmada şüpheli sıfatı ile soruşturulması, aracın bir kısım bedelini yetkilisi olduğu şirket kanalı ile ödemesi ve aracın kasko sigorta bedeli ile trafik sigorta bedelini de kredi kartı ile ödediğinin belgelenmesi karşısında zarara uğradığı ve talep hakkı bulunduğu gerekçesiyle; davalı Müjde aleyhine açılan davanın reddine, davalı Nazan ve A. Sigorta A.Ş. aleyhine açılan maddi tazminat davasının kabulü ile 10.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte her iki davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, bakiye talep hakkının saklı tutulmasına, davalılar aleyhine açılan manevi tazminat davasının reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ile davalı Nazan vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 06.06.2018 tarihli ve 2015/27182 E., 2018/6665 K. sayılı ilamıyla; davacıların ve davalı Nazan T. (Ç.)'nin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine karar verilerek; somut olayda davalı Müjde’nin nüfus cüzdan suretinden hazırlanan ve başka bir kişinin resmi yapıştırılan sahte nüfus cüzdanı ile işlem yapıldığı, vekaletname düzenlenmesi için yapılan müracatta kimlik fotokopisi değil, sahte olarak hazırlanmış nüfus cüzdanının kullanıldığı, dosyaya kazandırılan 18.12.2014 tarihli bilirkişi raporunda da notere sunulan nüfus cüzdanının iğfal kabiliyetinin olduğu, dolayısıyla olaydaki zararın doğmasında noterin sorumluluğunun olmadığının belirtildiği, Noterin sorumluluğuna gidilecek böyle bir yorumun yapılabilmesi için farkın belirgin olması gerektiği, somut olayda böyle bir durum olmadığına, dosyaya kazandırılan bilirkişi raporunda da iğfal kabiliyetinden bahsedildiğine göre, artık noterin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle, kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemenin 26.10.2021 tarihli ve 2020/287 E., 2021/227 K. sayılı kararıyla; Mahkemece, iş yoğunluğu nedeniyle hüküm kurulurken hata edildiği, karar yazım aşamasında farkedilen hatanın tashihi veya tavzihinin mümkün olmadığı belirtilerek davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 10.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihi olan 13.05.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar Nazan ve A. Sigorta A.Ş.den alınarak davacılara verilmesine, bakiye hakkının saklı tutulmasına, davalılar Nazan ve Müjde aleyhine açılan manevi tazminat davasının reddine karar verilmiştir.
2. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Nazan Ç. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
3. Dairenin 09.05.2022 tarihli ve 2022/2916 E., 2022/4265 K. sayılı ilamıyla; Mahkemece, kısa kararda davalılardan Nazan ve Sigorta Şirketi yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesine rağmen sonradan yazılan gerekçede, sahte nüfus cüzdanının iğfal kabiliyetinin olduğu, bu nedenle de Noterin sorumluluğun bulunmadığı kanaatine ulaşılarak bozma ilamına uyulmuş ise de; davalı Noterin sigorta şirketi olan A. Sigorta A.Ş.nin bozmadan önceki kararını temyiz etmemesi hususunun yanılgıya neden olduğu ve bozma ilamına uyulmasına rağmen davalı sigorta şirketi ile birlikte noter Nazan aleyhine de tazminat hükmü kurulduğu, davalı Müjde aleyhine açılan maddi tazminat talebi bakımından hüküm kurulmadığı (bu davalının vekili lehine/aleyhine de vekalet ücretine dair hüküm kurulmayarak), iş yoğunluğu nedeniyle hüküm kurulurken hata edildiği gerekçesine yer verilerek, hüküm ile gerekçe arasında çelişki yaratılmış olmasının usul ve kanuna aykırı olduğu belirtilerek, kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bozmaya uyan Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili; davalı Sigorta şirketinin kendi aleyhine olan kararı temyiz etmeyerek bundan da sorumluluğunu kabul ettiğini, kararın bu şirket yararına kesinleştiğine ilişkin hukuksal durumun gözardı edildiğini, davalı sigorta şirketinin düzenlediği poliçe ile sigortalısı davalı Nazan'ın mesleki faaliyeti sırasında üçüncü kişilere vereceği zararın tazminini üstlenmiş olup, bu sigorta ilişkisinin davalı sigortanın kusursuz sorumluluğunu gerektirdiğini, davalı sigortanın zararı tazmin ettikten sonra haksız fiilin gerçek sorumlularına rücu olanağının her zaman mümkün olduğunu, davalı Noterin davacıların uğradığı zararından sorumlu tutulmamasının hukuka aykırı olduğunu, noter işlemi sırasında kullanıldığı iddia edilen sahte kimlik belgesine ulaşılarak bu belgenin sahteliği somut olarak belgelenmediği sürece davalı Noterin sorumluluktan kurtulamayacağını, davalı Notere sunulan kimliğin iğfal kabiliyeti bakımından ise Mahkemece daha önce birine zıt ve iki farklı hüküm kurmasına rağmen son yargılamada yeniden bilirkişi raporu alarak çelişkinin giderilmemesinin usule aykırı olduğunu belirterek, kararın bozularak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacıların noterde düzenlenen araç satış sözleşmesiyle aldıkları aracın, ellerinden çıkmasından kaynaklı maddi manevi tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(6100 sayılı Kanun) 57 ve 58 inci maddeleri,
2. 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı ve 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları.
3. Değerlendirme
1. Bir Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
2. Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş olan bu kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).
3. Temyizen incelenen kararın; bozma ilamında belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılarak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince verildiği, bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşen kısımlar hakkında yeniden inceleme yapılamayacak olduğu anlaşılmakla, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
4. İhtiyari dava arkadaşlığı 6100 sayılı Kanun'un 57/1 maddesinde düzenlenmiştir. İhtiyari dava arkadaşlığında birden fazla kişi bir araya gelerek dava açabilir veya aynı davada birden fazla kişi davalı olarak gösterilebilir. Yani burada ki dava arkadaşlığında arkadaş sayısı kadar dava vardır. Fakat bu davaların birlikte görülmesi gerektiğinden yargılama tek dosya üzerinden yürütülür. İhtiyari dava arkadaşlarından her biri hükmü yalnız başına temyiz edebilir. Süresinde temyiz yoluna başvurmamış olan ihtiyari dava arkadaşları hakkında hüküm kesinleşir. Diğer dava arkadaşlarının istinaf veya temyiz yoluna başvurmasının sonucundan, istinaf veya temyiz yoluna başvurmamış bu nedenle haklarında hüküm kesinleşmiş olan ihtiyari dava arkadaşları yararlanamaz. Temyizde kararın bozulması da bu yola başvurmayan tarafa bir hak tanımaz. Somut uyuşmazlıkta, Mahkemenin 07.05.2015 tarihli ve 2011/258 E., 2015/188 K. sayılı kararı ile, davalılar Nazan ve A. Sigorta A.Ş. aleyhine açılan maddi tazminat davasının kabulü ile 10.000,00 TL maddi tazminatın yasal faizi ile birlikte her iki davalıdan tahsiline karar verilmiş olup, karara karşı davacılar vekili ile davalılardan Nazan vekili temyiz yoluna başvurmuşlardır. Bu durumda Mahkemece; davalı A. Sigorta A.Ş. yönünden verilen maddi tazminatın kabulüne ilişkin kararın kesinleşmiş olduğu gözetilmeden, davanın tümden reddine karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1. Davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi uyarınca davacılar yararına BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine,
1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
05.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Battal Yılmaz Adviye Füsun Ayaz Mustafa Özer Hikmet Kanık Emir Ateş
DİĞER İHTİYARİ DAVA ARKADAŞLARININ KANUN YOLUNA BAŞVURMASININ SONUCUNDAN, KANUN YOLUNA BAŞVURMAMIŞ İHTİYARİ DAVA ARKADAŞLARI YARARLANAMAZ.
T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2023/4387
Karar No : 2024/3539
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 16. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 23.02.2023
SAYISI : 2022/347 E., 2023/108 K.
Taraflar arasındaki maddi-manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir.
Karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; davacılardan Arif'in ulusal bir gazetede satılık ilanını görerek davalılardan Müjde adına kayıtlı aracı satın almak için bağlantı kurduğunu, araç maliki adına düzenlenmiş vekaletnameye istinaden dava dışı Tahir A. tarafından aracın satış sözleşmesi ile davacılardan Arif'in oğlu olan davacı Caner adına yapılarak tescil edildiğini, aracın toplam 22.250,00 TL bedelle satın alındığını, ayrıca pek çok masraf yapıldığını, trafik polisleri tarafından aracın çalıntı olduğu gerekçesiyle ellerinden alındığını, davacılara atfedilebilecek bir kusur ve ihmalin bulunmadığını, ayrıca manevi zarara da uğradıklarını, davalıların uğranılan zarardan müştereken sorumlu bulunduklarını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalması kaydıyla, 10.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın (sigorta şirketi yalnızca poliçe limitinden ve maddi tazminattan sorumlu olmak üzere) davalı sigorta şirketinden dava tarihinden, diğer davalılar yönünden ise 12.07.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Nazan vekili; müvekkilinin noterlik görevini yerine getirdiğini ve yasa ve usul kuralları çerçevesinde gerekli özeni gösterdiğini, davacıya araç satışından kaynaklanan zararın, müvekkilinin yaptığı işlem ile illiyet bağının bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı Müjde vekili; müvekkilinin aracı kiraladığını, sahte vekalet kullanılması ve aracın bilgisi dışında suç teşkil edecek eylemle satışında kusurunun bulunmadığını, mağdur olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
3. Davalı A.A.T. Sigorta Şirketi vekili; noterin sorumluluğu bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğini, davalı Noterin olayda üzerine düşen tüm inceleme, denetleme ve özen yükümlülüğünü yerine getirdiğini, üçüncü şahsın ağır kusuru ile iğfal kabiliyetine haiz sahte belgelerle illiyet bağının kesildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 07.05.2015 tarihli ve 2011/258 E., 2015/188 K. sayılı kararıyla; bilirkişi görüşünün aksine davalı Noterin özen yükümlülüğünü tam olarak yerine getirmediği ve kusursuz sorumluluğunun bulunduğu düşüncesi ile davacıların bakiye tazminat talep haklarının saklı tutulması ve ileride bakiye talep edildiğinde zarardan indirim yapılıp yapılmayacağının değerlendirilmesi koşulu ile taleple bağlı kalınarak maddi tazminatın aynen kabulüne karar vermek gerektiği, davacılar manevi tazminat talep etmişler ise de sırf aracın ellerinden alınmasının manevi tazminatı gerektirmeyeceğinden davalı Müjde K.'ın sahte vekaletname ve nüfus cüzdanı düzenlenmesi ile herhangi bir ilgisinin bulunmadığı ve kendisinin de bu olay sebebi ile zarara uğradığı anlaşıldığından aleyhine açılan davanın reddinin gerektiği, davalı A.A.T. Sigorta Şirketinin, Noterlerin hukuki mali sorumluluk sigorta poliçesi ile davalı Noteri de teminat altına aldığı ve tazminatın teminat kapsamında kaldığı anlaşılmakla, poliçedeki limit doğrultusunda maddi zarardan sorumluluğu bulunduğu, davalı Nazan vekili, davacılardan Arif'in aktif dava ehliyeti bulunmadığını savunmuş ise de aracın bu kişinin elinde iken el konulması, yine Arif'in Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmada şüpheli sıfatı ile soruşturulması, aracın bir kısım bedelini yetkilisi olduğu şirket kanalı ile ödemesi ve aracın kasko sigorta bedeli ile trafik sigorta bedelini de kredi kartı ile ödediğinin belgelenmesi karşısında zarara uğradığı ve talep hakkı bulunduğu gerekçesiyle; davalı Müjde aleyhine açılan davanın reddine, davalı Nazan ve A. Sigorta A.Ş. aleyhine açılan maddi tazminat davasının kabulü ile 10.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte her iki davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, bakiye talep hakkının saklı tutulmasına, davalılar aleyhine açılan manevi tazminat davasının reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ile davalı Nazan vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 06.06.2018 tarihli ve 2015/27182 E., 2018/6665 K. sayılı ilamıyla; davacıların ve davalı Nazan T. (Ç.)'nin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine karar verilerek; somut olayda davalı Müjde’nin nüfus cüzdan suretinden hazırlanan ve başka bir kişinin resmi yapıştırılan sahte nüfus cüzdanı ile işlem yapıldığı, vekaletname düzenlenmesi için yapılan müracatta kimlik fotokopisi değil, sahte olarak hazırlanmış nüfus cüzdanının kullanıldığı, dosyaya kazandırılan 18.12.2014 tarihli bilirkişi raporunda da notere sunulan nüfus cüzdanının iğfal kabiliyetinin olduğu, dolayısıyla olaydaki zararın doğmasında noterin sorumluluğunun olmadığının belirtildiği, Noterin sorumluluğuna gidilecek böyle bir yorumun yapılabilmesi için farkın belirgin olması gerektiği, somut olayda böyle bir durum olmadığına, dosyaya kazandırılan bilirkişi raporunda da iğfal kabiliyetinden bahsedildiğine göre, artık noterin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle, kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemenin 26.10.2021 tarihli ve 2020/287 E., 2021/227 K. sayılı kararıyla; Mahkemece, iş yoğunluğu nedeniyle hüküm kurulurken hata edildiği, karar yazım aşamasında farkedilen hatanın tashihi veya tavzihinin mümkün olmadığı belirtilerek davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 10.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihi olan 13.05.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar Nazan ve A. Sigorta A.Ş.den alınarak davacılara verilmesine, bakiye hakkının saklı tutulmasına, davalılar Nazan ve Müjde aleyhine açılan manevi tazminat davasının reddine karar verilmiştir.
2. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Nazan Ç. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
3. Dairenin 09.05.2022 tarihli ve 2022/2916 E., 2022/4265 K. sayılı ilamıyla; Mahkemece, kısa kararda davalılardan Nazan ve Sigorta Şirketi yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesine rağmen sonradan yazılan gerekçede, sahte nüfus cüzdanının iğfal kabiliyetinin olduğu, bu nedenle de Noterin sorumluluğun bulunmadığı kanaatine ulaşılarak bozma ilamına uyulmuş ise de; davalı Noterin sigorta şirketi olan A. Sigorta A.Ş.nin bozmadan önceki kararını temyiz etmemesi hususunun yanılgıya neden olduğu ve bozma ilamına uyulmasına rağmen davalı sigorta şirketi ile birlikte noter Nazan aleyhine de tazminat hükmü kurulduğu, davalı Müjde aleyhine açılan maddi tazminat talebi bakımından hüküm kurulmadığı (bu davalının vekili lehine/aleyhine de vekalet ücretine dair hüküm kurulmayarak), iş yoğunluğu nedeniyle hüküm kurulurken hata edildiği gerekçesine yer verilerek, hüküm ile gerekçe arasında çelişki yaratılmış olmasının usul ve kanuna aykırı olduğu belirtilerek, kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bozmaya uyan Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili; davalı Sigorta şirketinin kendi aleyhine olan kararı temyiz etmeyerek bundan da sorumluluğunu kabul ettiğini, kararın bu şirket yararına kesinleştiğine ilişkin hukuksal durumun gözardı edildiğini, davalı sigorta şirketinin düzenlediği poliçe ile sigortalısı davalı Nazan'ın mesleki faaliyeti sırasında üçüncü kişilere vereceği zararın tazminini üstlenmiş olup, bu sigorta ilişkisinin davalı sigortanın kusursuz sorumluluğunu gerektirdiğini, davalı sigortanın zararı tazmin ettikten sonra haksız fiilin gerçek sorumlularına rücu olanağının her zaman mümkün olduğunu, davalı Noterin davacıların uğradığı zararından sorumlu tutulmamasının hukuka aykırı olduğunu, noter işlemi sırasında kullanıldığı iddia edilen sahte kimlik belgesine ulaşılarak bu belgenin sahteliği somut olarak belgelenmediği sürece davalı Noterin sorumluluktan kurtulamayacağını, davalı Notere sunulan kimliğin iğfal kabiliyeti bakımından ise Mahkemece daha önce birine zıt ve iki farklı hüküm kurmasına rağmen son yargılamada yeniden bilirkişi raporu alarak çelişkinin giderilmemesinin usule aykırı olduğunu belirterek, kararın bozularak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacıların noterde düzenlenen araç satış sözleşmesiyle aldıkları aracın, ellerinden çıkmasından kaynaklı maddi manevi tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(6100 sayılı Kanun) 57 ve 58 inci maddeleri,
2. 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı ve 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları.
3. Değerlendirme
1. Bir Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
2. Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş olan bu kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).
3. Temyizen incelenen kararın; bozma ilamında belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılarak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince verildiği, bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşen kısımlar hakkında yeniden inceleme yapılamayacak olduğu anlaşılmakla, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
4. İhtiyari dava arkadaşlığı 6100 sayılı Kanun'un 57/1 maddesinde düzenlenmiştir. İhtiyari dava arkadaşlığında birden fazla kişi bir araya gelerek dava açabilir veya aynı davada birden fazla kişi davalı olarak gösterilebilir. Yani burada ki dava arkadaşlığında arkadaş sayısı kadar dava vardır. Fakat bu davaların birlikte görülmesi gerektiğinden yargılama tek dosya üzerinden yürütülür. İhtiyari dava arkadaşlarından her biri hükmü yalnız başına temyiz edebilir. Süresinde temyiz yoluna başvurmamış olan ihtiyari dava arkadaşları hakkında hüküm kesinleşir. Diğer dava arkadaşlarının istinaf veya temyiz yoluna başvurmasının sonucundan, istinaf veya temyiz yoluna başvurmamış bu nedenle haklarında hüküm kesinleşmiş olan ihtiyari dava arkadaşları yararlanamaz. Temyizde kararın bozulması da bu yola başvurmayan tarafa bir hak tanımaz. Somut uyuşmazlıkta, Mahkemenin 07.05.2015 tarihli ve 2011/258 E., 2015/188 K. sayılı kararı ile, davalılar Nazan ve A. Sigorta A.Ş. aleyhine açılan maddi tazminat davasının kabulü ile 10.000,00 TL maddi tazminatın yasal faizi ile birlikte her iki davalıdan tahsiline karar verilmiş olup, karara karşı davacılar vekili ile davalılardan Nazan vekili temyiz yoluna başvurmuşlardır. Bu durumda Mahkemece; davalı A. Sigorta A.Ş. yönünden verilen maddi tazminatın kabulüne ilişkin kararın kesinleşmiş olduğu gözetilmeden, davanın tümden reddine karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1. Davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi uyarınca davacılar yararına BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine,
1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
05.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Battal Yılmaz Adviye Füsun Ayaz Mustafa Özer Hikmet Kanık Emir Ateş