KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

DÜĞÜN MASRAFLARININ KİMİN TARAFINDAN YAPILACAĞINA İLİŞKİN ÇIKAN TARTIŞMA NEDENİYLE DÜĞÜNÜN YAPILMAMASI KADININ KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI TEŞKİL ETMEZ.

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU

Esas No        : 2022/2-120
Karar No       : 2023/378

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                :
 Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
TARİHİ                          : 07.09.2021
SAYISI                          : 2021/1591 E., 2021/1178 K.
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 02.06.2021 tarihli ve 2021/3050 Esas,
                                        2021/4325 Karar sayılı BOZMA Kararı

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne karşı davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı-karşı davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince kararın kaldırılarak dosyanın yeniden hüküm kurulmak üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince verilen ikinci kararda; asıl davanın kabulüne karşı davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; erkeğin istinaf başvurusunun reddine, kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile kaldırılan yönlere ilişkin yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı erkek eş vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

Direnme kararı davacı-karşı davalı erkek eş vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek eş vekili 29.05.2017 tarihli dava dilekçesinde; tarafların 24.05.2017 tarihinde evlendiklerini, nikâhtan sonra davalının müvekkiline bakire olmadığını söylediğini, müvekkilinin bu olay karşısında şok olduğunu, olayları babası ve kayınpederi ile paylaştığını, müvekkilinin babası ve kayınpederi arasında tartışma yaşandığını, davalı ve ailesinin müvekkiline ve ailesine hakaret ettiğini, yaşananlar nedeniyle davacının kandırıldığını, maddi-manevi olarak yıprandığını ileri sürerek tarafların evliliklerinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP VE KARŞI DAVA

1. Davalı-karşı davacı kadın eş vekili 19.06.2017 tarihli cevap ve karşı dava dilekçesinde; tüm iddiaları inkârla, müvekkilinin geçmişte yaşadığı her şeyi nikâhtan önce davacıya anlattığını, davacının bu durumu anlayışla karşıladığını, nikâhtan sonra aileler arasında düğün masrafları nedeni ile anlaşmazlık yaşandığını, bunun üzerine ertesi gün erkeğin müvekkiline bu evliliğin yürümeyeceğini söyleyerek boşanmayla ilgili değerlendirmelerde bulunduğunu, davacının devamında gelişen tavır ve davranışları ve özellikle eşine yönelik ithamları nedeniyle evlilik birliğinin devamının imkânsız hâle geldiğini ileri sürerek, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, müvekkili yararına 50.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine, dilekçe ekinde sunulan ve davacı tarafından iade edilmeyen eşyaların aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması hâlinde bedelleri toplamı 10.772,00 TL'nin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davacı-karşı davalı erkek eş vekili cevaba cevap ve karşı davaya cevap dilekçesinde; açmış oldukları davanın öncelikle evlenmenin iptali, olmadığı takdirde boşanma davası olduğunu belirterek müvekkili yararına 30.000,00 TL maddi, 30.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine, ayrıca 6.000,00 TL değerindeki ziynet alacağının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

3. Davalı-karşı davacı kadın eş vekili cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçesinde; usulüne uygun açılmış boşanma ve ziynet alacağı davalarının bulunmadığını, dava dilekçesinden sonra bildirilen bu taleplere muvafakat etmediklerini beyan etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1. İlk Derece Mahkemesinin 20.11.2018 tarihli ve 2017/394 Esas, 2018/865 Karar sayılı kararı ile eşlerin 24.05.2017 tarihinde nikâhlandıkları, düğünün daha sonraya bırakıldığı, geçen süre içinde kadın eşin bu evlilikten önce yaşadığı cinsel ilişki nedeniyle bakire olmadığını eşine açıkladığı, erkeğin bu açıklama üzerine düğün yapmaktan vazgeçtiği, hâl böyle olunca evlilikle ilgili kendisinden özel bilgiler saklanan erkek eşin evliliği devam ettirmekte hukuki ve şahsi faydasının kalmadığı, ortaya çıkan bu sonuçtan tamamen kadının sorumlu olduğu gerekçesiyle kadın eşin karşı boşanma davasının reddine, asıl dava olan erkeğin davasının kabulü ile tarafların TMK'nın 166/1 inci maddesi gereğince boşanmalarına, erkek eş yararına 5.000,00 TL maddi, 5.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine, erkeğin ziynet takı alacağı talebinin reddine, kadının ev eşyası talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

2. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

3. Bölge Adliye Mahkemesinin 03.07.2020 tarihli ve 2019/218 Esas, 2020/793 Karar sayılı kararı ile istinaf isteminin kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının hangi tarafın tanık beyanlarına üstünlük tanındığına dair gerekçe içermemesi nedeniyle kaldırılmasına, asıl davada verilen boşanma kararının kesinleştiği ve karşı davadaki haklılık durumuna göre değerlendirme yapılması gerektiği gözetilerek ve ayrıca davacı-karşı davalının evlenmenin iptaline ilişkin talebi hakkında da hüküm kurulması suretiyle yargısal denetime elverişli ve gerekçeli şekilde karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, esasa ilişkin diğer istinaf nedenleri bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

4. İlk Derece Mahkemesinin 29.09.2020 tarihli ve 2020/297 Esas, 2020/395 Karar sayılı kararı ile erkeğin evliliğin iptal edilmesi yönündeki talebi ile ziynet eşyası alacağı talebinin reddine, tarafların boşanmasına ilişkin hükmün istinaf kapsamı dışında bırakılarak kesinleşmiş olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, evlilikle ilgili eşinden özel bilgiler saklayan kadının boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğu gerekçesiyle erkek eş yararına 5.000,00 TL maddi, 5.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 10.02.2021 tarihli ve 2020/1979 Esas, 2021/193 Karar sayılı kararı ile erkeğin tüm istinaf istemlerinin reddine, buna karşılık kadının kusur belirlemesi, tazminatlar, vekâlet ücreti ve yargılama giderine yönelik istinaf itirazlarının kabulü ile bu konulara ilişkin ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yerine yeniden hüküm kurulmasına, eşlerin evlilik tarihinden sonra birbirlerine karşı sadakat yükümlülüklerinin başladığı, evlenme tarihinden önceki olayların boşanma davasına konu olamayacağı, dosya kapsamına göre tarafların aileleri arasında nikâhtan sonra düğün masraflarının kimin tarafından yapılacağına ilişkin tartışma yaşandığı, bu olaydan sonra erkeğin eşinin bakire olmadığını kabullenmiş olmasına rağmen düğün yapmaya yanaşmadığı, boşanmaya sebep olan olaylarda kadından kaynaklanan kusurlu bir davranışın bulunmadığı, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, erkeğin boşanma davasının kabulü doğru değil ise de boşanma kararının istinaf edilmeyerek kesinleşmesi nedeni ile hataya işaret edilmekle yetinildiği, asıl davada verilen boşanma kararının kesinleşmesi nedeni ile kadının karşı davasındaki boşanma talebinin konusuz kaldığı, davadaki haklılık durumuna göre inceleme yapıldığında, karşı davada davacı kadının haklı olduğu dolayısıyla yararına yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle kadın yararına 10.000,00 TL maddi, 5.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;

"... 1- Davacı-karşı davalı erkeğin evliliğin iptali davasının reddi ve ziynet alacağı davasının reddi yönünden istinaf kanun yoluna başvurusu bulunmaması nedeniyle bu yönlerden karar kesinleştiğinden, temyiz dilekçesinin bu yönlerden reddine karar vermek gerekmiştir.

2- Davacı-karşı davalı erkeğin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-karşı davalı erkeğin aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazları yersizdir.

3- Boşanma sebebiyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için tazminat talep eden tarafın kusursuz veya az kusurlu olması yanında, boşanmaya sebep olan olayların kişilik haklarına saldırı teşkil eder nitelikte olması gerekir (TMK m. 174/2). Boşanmaya sebep olan olaylar bu nitelikte değilse manevi tazminata hükmedilemez. Davacı-karşı davalı erkeğin boşanmaya neden olan kusurlu davranışları davalı-karşı davacı kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde değildir. Öyleyse, davalı-karşı davacı kadının manevi tazminat talebinin reddi gerekirken bu husus nazara alınmadan yazılı şekilde davalı-karşı davacı kadın yararına manevi tazminata hükmedilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir,..."

gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile önceki kararda yer alan gerekçenin yanında; tarafların 24.05.2017 tarihinde yapılan resmî nikâh ile evlendikleri, erkeğin dava dilekçesinde kabulünde olduğu gibi 13.07.2017 tarihinde Zonguldak’da, 29.07.2017 tarihinde Balıkesir ilinde düğün yapılmasının birlikte kararlaştırıldığı, resmî nikâhtan sonra erkeğin düğün tarihinden önceye ilişkin ve ispatlayamadığı bir kısım iddialarla haksız yere düğün yapmaktan vazgeçtiği, evliliği sonlandırmak üzere 29.05.2017 tarihinde eldeki davayı açtığı, her ne kadar Kanun'da düğün yapmak zorunlu bir unsur olarak düzenlenmemiş olsa da düğünün yöresel örf ve adetlerimize göre bir ritüel olduğu, hâl böyle olunca kadının nikâhtan önce yaşadığı ilişki bahane edilerek haksız şekilde düğün yapılmaması ve de evliliği sonlandırılmak istenmesinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Direnme kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek eş vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-karşı davalı vekili, kusur belirlemesi ve buna bağlı karşı yan yararına tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Uyuşmazlık

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda erkeğin kusurlu davranışları nedeniyle kadın eşin kişilik haklarının saldırıya uğrayıp uğramadığı, buradan varılacak sonuca göre kadın yararına Türk Medeni Kanunu’nun 174/2 nci maddesinde yer alan manevi tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

D. Gerekçe

1. İlgili Hukuk

Türk Medeni Kanunu'nun 174 üncü maddesi şöyledir:

"Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir"

2. Değerlendirme

1. Uyuşmazlığın çözümü bakımından ilgili kanun maddesinin incelenmesinde yarar görülmektedir.

2. Genel boşanma sebeplerini düzenleyen 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı madde hükmü somutlaştırılmamış veya ayrıntıları ile belirtilmemiş birçok konuda evlilik birliğinin sarsılıp sarsılmadığı noktasında hâkime takdir hakkı tanımıştır. Dolayısıyla olayın özellikleri, oluş biçimi, eşlerin kültürel ve sosyal durumları, eğitim durumları, mali durumları, eşlerin birbirleri ve çocukları ile olan ilişkileri, yaşadıkları çevrenin özellikleri, toplumun değer yargıları gibi hususlar dikkate alınarak evlilik birliğinin sarsılıp sarsılmadığı tespit edilecektir.

3. Diğer yandan, boşanma, bozucu yenilik doğuran bir karar niteliğinde olup, boşanma kararının kesinleşmesiyle evlilik birliği sona erer. Boşanmanın eşler bakımından kişisel ve malî olmak üzere bir takım sonuçlarının bulunduğu kuşkusuzdur. Manevi tazminat talebi de boşanmanın eşlerle ilgili malî sonuçlarındandır.

4. Türk Medeni Kanunu'nun 174 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre boşanma sonucunda manevi tazminata karar verilebilmesi için diğer koşullar yanında manevi tazminat talebinde bulunan tarafın, boşanmaya sebep olan olaylar nedeniyle kişilik haklarının saldırıya uğraması gerekir.

5. Kişilik hakları, bir bütün olarak kişinin maddi ve manevi varlığıyla ilişkili ve bu varlığın geliştirilmesini hedefleyen haklar ve özgürlükler olarak tanımlanır. Bu haklar; kişiliğe bağlı, dokunulamaz, devredilemez ve vazgeçilemez haklardır. Kişilik haklarının mutlak bir hak oluşu, hak sahibine, bu hakka ve hakkın içerdiği değerlere herkesin saygı göstermesini isteme, kişisel değerlerin korunmasını herkesten isteme, yasaların, kamu düzeninin ve genel ahlak ile adabın çizdiği sınırlar içerisinde dilediği gibi kullanma hakkı verir. Kişilik hakkı kavramı; kişiyi var eden, kişiliğini serbestçe geliştirmesini sağlayan, diğer kişilerden farklılığını temin eden bütün değerler üzerindeki haktır. Yaşam, vücut bütünlüğü, özgürlükler, şeref ve haysiyet, özel yaşam, isim, resim gibi kişisel varlıklar üzerindeki haklar kişilik hakkını ifade eder. Bu varlıklara yönelen saldırılar ise kişilik hakkının ihlali sonucunu doğururlar.

6. Kişilik haklarının korunmasına ilişkin temel düzenleme 4721 sayılı Kanun'un 23, 24 ve 25 inci maddelerinde yer almakta; 6098 sayılı Kanun'un 58 inci maddesi ile bu düzenlemeler tamamlanmaktadır. Ancak bu genel korumanın dışında bazı kişisel değerleri koruyan özel hükümler de bulunmakta olup, 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesi bu hükümlerden biridir.

7. Eldeki davada; eşler arasındaki nikâh işleminin tamamlanmasının ardından tarafların aileleri arasında düğün masraflarının kimin tarafından yapılacağına ilişkin tartışma yaşandığı, bu olay nedeniyle erkeğin eşinin bakire olmadığını kabullenmiş olmasına rağmen düğün yapmaya yanaşmadığı, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kadından kaynaklanan kusurlu bir davranışın bulunmadığı gerekçesiyle boşanmaya karar verilmiştir. Özel Daire ile Bölge Adliye Mahkemesi arasındaki uyuşmazlık, erkek eşe yüklenen kusurlu davranışlar nedeniyle kadının kişilik haklarının saldırıya uğrayıp uğramadığı noktasında toplandığına göre hangi durumlarda kişilik haklarının saldırıya uğramış sayılması gerektiği ve Yargıtayın boşanma nedeniyle manevi tazminatı gerektirmeyen davranışlara ilişkin uygulamasında sıklıkla karşılaşılan eylemlerin açıklanmasında yarar bulunmaktadır.

8. Yargıtayın manevi tazminatı gerektirmeyen evlilik birliğine ilişkin uygulamalarına göre salt boşanma kararı verilmiş olması olgusu nedeniyle manevi tazminat verilemez. Yargıtaya göre salt boşanmış olmak, kişilik haklarına saldırı niteliği taşımaz. Boşanma kararı verilmiş olması manevi tazminat ödenmesine gerekçe yapılamaz. Zira evliliğin sona ermesi, tek başına kişilik haklarına saldırı olarak kabul edilemez. Aynı şekilde birlik görevlerini yerine getirmemek, evin ihtiyaçları ile ilgilenmemek, ev kirasını veya faturaları ödememek, evi sebepsiz terk etmek, eve bakmamak, eve geç gelmek, bağımsız konut temin etmemek, birlikte yaşamaktan kaçınmak, çalışmamak, sık iş değiştirmek, mali yükümlülükleri yerine getirmemek, dava açarak fiili ayrılığa sebebiyet vermek gibi kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu kabul edilmeyen kusurlu davranışlar nedeniyle manevi tazminat ödenmesine karar verilemez.

9. Tüm bu anlatılanların ışığı altında somut olaya gelindiğinde; tarafların 24.05.2017 tarihinde nikâh işleminin tamamlanmasının ardından tarafların aileleri arasında düğün masraflarının kimin tarafından yapılacağına ilişkin tartışma yaşanması nedeniyle düğün merasiminin yapılmadığı eldeki davada erkeğin kusurlu davranışları nedeniyle kadının kişilik haklarının saldırıya uğramadığı belirgin olup, kadın yararına manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

10. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki hükümde direnilmesi doğru olmamıştır.

11. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı-karşı davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

26.04.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.