KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

ECRİMİSİL HESABI UZMANLIK GEREKTİREN BİR HUSUSTUR.

T.C.
YARGITAY
7. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2022/7104
Karar No      : 2024/447

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       : 
Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
TARİHİ                                 : 30.09.2022
EK KARAR TARİHİ             : 31.10.2022
SAYISI                                 : 2022/1403 E., 2022/1386 K.

Taraflar arasındaki asıl ve birleştirilen davalarda el atmanın önlenmesi ve ecrimisil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın el atmanın önlenmesi talebi konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil talebinin kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar Ayvaz E. ve Vahit K. vekilleri tarafından ayrı ayrı istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurulmak suretiyle müdahalenin men'i davası konusuz kaldığından davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil davasının kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ile davalılar Ayvaz E. ve Vahit K. vekilleri tarafından ayrı ayrı temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA            

Davacı vekili asıl davada; müvekkilinin % 90 oranında paydaşı olduğu 33 parsel sayılı taşınmazın üzerinde iki katlı iş yerlerinin bulunduğunu, iş yerlerinin fiili taksim ile kullanıldığını, Iğdır 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/327 Esas sayılı dava dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporu ve tanık beyanları ile taşınmazda fiili taksimin olduğunun ve davalının işgal ettiği yerin davacıya ait olduğunun tartışmasız olduğunu, Iğdır 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin (İcra Hukuk) 2015/41 Esas, 2015/68 Karar sayılı gerekçeli kararında da fiili taksim olgusu ile dava konusu bağımsız bölümün davacıya ait olduğunun kabul edildiğini, davalının işgal ettiği iş yerinin daha önce müvekkili tarafından Mehmet Abiş isimli kişiye kiralandığını, kira bedellerinin ödenmemesi sebebiyle Iğdır İcra Müdürlüğünün 2015/2150 Esas sayılı dosyasında adı geçen kişi aleyhinde icra takibi yapıldığını, Iğdır 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin (İcra Hukuk) 2015/41 Esas, 2015/68 Karar ve Iğdır 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (İcra Hukuk) 2015/42 Esas, 2015/68 Karar sayılı ilamları ile taşınmaza ilişkin olarak iki kez tahliye kararı verildiğini, tahliye işlemi için iş yerine gidildiğinde davalının iş yerini kiraladığını söyleyerek işgalini devam ettirmek istediğini, davalının 2016 yılı şubat ayından beri haksız işgalini devam ettirdiğini ileri sürerek müdahalenin men’ine, aylık 4.000,00 TL ecrimisilin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Birleştirilen davada davacı vekili; asıl davadaki taleplerini tekrarlayarak, dava konusu taşınmazın kiraya verilmediği dönemde davacı müvekkilinin il dışında bulunduğu sırada asıl dava davalısı olan Ayvaz E. isimli şahsın tekrar iş yerinin kapısını çilingir ile açtırarak haksız ve hukuksuz işgalini devam ettirdiğini, adı geçenin davalı Vahit K. ile yaptığı kira sözleşmesini icra müdürlüğü tarafından yapılan tahliye işlemi sırasında sunduğu halde taşınmazdan tahliye edildiğini, Vahit K. isimli şahsın da savcılıkta verdiği ifadede taşınmazın davacı tarafından kiraya verildiğini ve kirasını aldığını ikrar ettiğini, Ayvaz E.'un bu iş yerini davalı İsa B. ile bir süre çalıştırdığını, daha sonra da davalı İsa B.'ın oğlu davalı Serhat B. adına vergi kaydının açıldığını, davalıların iş yerini Bursa İskender ismi altında çalıştırmaya devam ettiğini, aylık 4.000,00 TL ecrimisile karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Asıl davada davalı vekili davaya cevap vermemiştir.

Birleştirilen davada davalı Vahit K. vekili; davanın reddini savunmuştur.

Birleştirilen davada davalılar Serhat B. ve İsa B. davaya cevap vermemişlerdir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; müdahalenin men'i talebi yönünden davanın konusuz kalması sebebi ile esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına; ecrimisil talebi yönünden davalılar Vahit K., Ayvaz E., İsa B. ve Serhat B.'ın sahip olmadıkları taşınmazı kullanmak sureti ile davacının sahibi olduğu taşınmazı kullanmasını/taşınmazdan faydalanmasını engelledikleri gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar Ayvaz E. ve Vahit K. vekilleri ayrı ayrı istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

Asıl dava davalısı Ayvaz E. istinaf dilekçesinde özetle; hissedar ile kiracı arasındaki kira sözleşmesi iptal edilmeden men’i müdahale davasına gidilemeyeceğini, müvekkilinin haksız müdahalesinin olmadığını, beraat kararı aldığını, takdir edilen vekalet ücretini kabul etmediklerini, gerekçeli kararda dava konusu taşınmazın sadece 33 parsel numaralı taşınmaz olduğunun belirtildiğini fakat dava değerinin hissedarların malik olduğu pasajdaki tüm taşınmazlar üzerinden hesaplandığını, toplam taşınmaz değeri üzerinden hesaplanan vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin hatalı ve müvekkilinin hissedarlar arasındaki tanık beyanları ve bilirkişi raporlarıyla da sabit olan ihtilaftan kesinlikle haberi olmadığını, mağdur olduğunu, Mahkeme tarafından da ağır bir yargılama giderine hükmedildiğini belirterek kararın bu gerekçelerle kaldırılmasını talep etmiştir.

Birleştirilen dava davalılarından Vahit K. vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın üzerinde 17 irili ufaklı dükkan olduğunu, bunların kaçak olduğunu, tapuda görünmediğini, davacının ortaklığın giderilmesi davası açması gerektiğini, bilirkişi raporlarının keşif sırasında bazı dükkanlar kapalı olduğu için net bakılmadığını, beyana dayalı kroki oluşturulduğunu, eksik ve hatalı olduğunu, dava konusu dükkanın davacı tarafından kiraya verildiğini, fiili taksim olmadığını, davacının dükkanların çoğunluğunu kiraya verdiğini, davacı Güven A.’ın Iğdır 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/327 Esas sayılı dosyasında fiili taksim olmadığını beyan ettiğini, vekalet ücreti ve yargılama giderinin de yanlış hesaplandığını, dava konusu dükkan haricindeki tüm taşınmazın değerinin dikkate alınamayacağını, müdahalenin olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazda davacı ve davalılardan Vahit K.'nın paylı mülkiyet ile malik oldukları, gerek kesinleşmiş mahkeme kararlarıyla gerekse tarafların kabulünde olduğu üzere fiili taksimle dava konusu olan 33 parsel sayılı taşınmazın davacının kullanımına bırakıldığı, davalılardan Vahit K.'nın ise davacıya bırakılan bu taşınmazı, kendi taşınmazı gibi davalılara kiraladığı, bu hali ile davacıya bırakılan taşınmaza müdahalede bulunarak davacının kullanımını ve bu taşınmazdan faydalanmasını engellediği, davalının kullanabileceği başka taşınmazların bulunduğu, dava konusu dükkanın davalılar tarafından kullanılmadığı, davacı Güven A. tarafından kiraya verilen parfümeri ve çanta dükkanı olarak kullanıldığı, hali hazırda bu dükkanı kiralayan şahsın davalı olmadığı, müdahalenin men'i talebi yönünden davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi ve konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek yargılama gideri, harç ve varsa vekalet ücretininden dava konusu yerin değeri nispetinde davalıların sorumlu tutulması isabetli olmakla birlikte karar verilmesine yer olmadığı kararında maktu harç alınması gerekirken nispi harç alınması yerinde olmadığı, bu husus tekrar yargılamayı gerektirmediği gerekçesiyle davalı Vahit K. ve davalı Ayvaz E. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b.2 nci maddesi gereğince kararın kaldırılmasına asıl dava ve birleştirilen Iğdır 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2016/435 Esas sayılı dosyası yönünden müdahalenin men’i davası konusuz kaldığından davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil davasının kabulü ile 46.382,93 TL alacağın asıl dosya davalısı Ayvaz E. 'dan, asıl dava tarihi olan 20.04.2016 tarihinden, birleştirilen dosya davalıları İsa B., Vahit K. ve Serhat B.'dan birleştirilen dava tarihi olan 04.11.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Karara karşı davacı ile davalılar Ayvaz E. ve Vahit K. vekilleri tarafından ayrı ayrı temyiz başvurusunda bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; kendilerince 16.676,82 TL harç ödendiğini ancak 14.436,62 TL harcın ödenmesine karar verildiğini, taleplerinin kabulüne karar verildiği için davalı tarafın yargılama giderlerinden sorumlu tutulması gerekirken hatalı olarak kabul-redde göre hesap yapılmasının hatalı olduğunu belirterek kararın düzeltilerek onanmasını istemiştir.

Davalılar Ayvaz E. ve Vahit K. vekilleri temyiz dilekçelerinde özetle; aşamalardaki ve istinaf başvurusundaki beyanlarını tekrarla belirterek kararın bozulmasını istemişlerdir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Asıl dava el atmanın önlenmesi ve ecrimisil, birleştirilen dava paydaşlar arası el atmanın önlenmesi ve ecrimisil istemlerine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

Hemen belirtilmelidir ki, mülkiyet hakkı gerek Anayasa ve yasalarla gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokolleri ile kabul edilmiş temel haklardandır.

Eşyaya bağlı ayni haklardan olan mülkiyet hakkı herkese karşı ileri sürülebileceği gibi, hakka yönelik bir müdahale durumunda ne zaman gerçekleştiğine bakılmaksızın, ileri sürüldüğü andaki hak sahibi tarafından her zaman koruma istenebileceği de kuşkusuzdur. Anılan korumanın istenmesi durumunda da hakkın kötüye kullanıldığından söz edilebilmesine hukuken olanak yoktur.

Diğer yandan; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 683 üncü maddesinde; malikin hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, tasarrufta bulunma, yararlanma yetkilerine sahip olduğu, malını haksız olarak elinde bulunduran kişiye karşı her türlü el atmanın önlenmesi davası açabileceği öngörülmüştür.

Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki el atmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine el atmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı veya kullanabileceği bir kısım yer varsa açacağı el atmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu el atmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.

Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, hak sahibinin, hak sahibi olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ile kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ve malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (YHGK'nin 25.02.2004 tarihli ve 2004/1-120-96 sayılı kararı).

25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay'ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.

Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere uygun şekilde HMK'nin 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.

Bu nedenle, özellikle tarım arazilerin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler getirtilmeli, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için birim fiyatlar getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.

6100 sayılı HMK’nın 331 inci maddesi; “(1) Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder. (2) Görevsizlik veya yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik veya yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkûm eder.

(3) Davanın açılmamış sayılmasına karar verilen hâllerde yargılama giderleri davacıya yükletilir.” düzenlemesini ihtiva etmektedir.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalılar vekillerinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Bölge Adliye Mahkemesince el atmanın konusuz kalmış olması nedeniyle hüküm kurulmasına yer olmadığına, ecrimisil talebinin kabulüne karar verilmiş olması kural olarak doğru ise de; HMK’nın 331/1 inci maddesi gereğince dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmediği hallerde davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre yargılama giderlerine hükmedileceğinden, İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesince fiili taksim olgusu belirlenerek davacının el atmanın önlenmesi davası açmakta haklı olduğu belirlenmiş olmasına göre tüm yargılama giderlerinin davalılardan tahsil edilmesi gerekirken, hangi ölçüde olduğu belirlenemeyen haklılık oranına göre, yargılama giderlerinin paylaştırılması hatalı olduğu gibi harcın da hatalı hesaplanmış olması bozmayı gerektirir. Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle,

1. Davalı tarafın temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Davacı tarafın Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (C) bendinin çıkartılarak yerine; “C-) 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca müdahalenin men’i davası yönünden alınması gereken 80,70 TL karar ilam harcı ile ecrimisil davası yönünden alınması gereken 3.168,42 TL harç olmak üzere toplam 3.249,15 TL harcın davacı taraftan peşin alınan 14.778,17 TL den mahsubu ile artan 11.529,02 TL'nin davacıya iadesine,” şeklinde; (E) bendinin çıkartılarak yerine; “E-) Davacı tarafça yapılan 1.061,60 TL keşif harcı, 4.384,70 TL yargılama gideri (bilirkişi, tebligat, müzekkere masrafı), olmak üzere toplam 5.446,30 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,” cümlelerinin yazılmasına, hükmün bu şeklinde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

İstek halinde peşin alınan temyiz harcının ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

24.01.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.

Başkan V.         Üye                      Üye                       Üye                  Üye 
Suna Türe         Gülfem Saygılı     Ramazan Ülger     Bayram Şen     Necmi Apaydın

BİLGİ : Ecrimisilin uzmanlık gerektiren bu husus olduğu yönündeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 03 Temmuz 2024 tarihli kararı için bkz.

https://www.karamercanhukuk.com/yargitay-karari/muris-muvazaasina-dair-davalarda-murisin-asil-irade-ve-amaci-belirlenirken-taraflarin-dayandiklari-deliller-her-olayin-kendi-ozelliklerine-gore-degerlendirilmelidir