ELATMANIN ÖNLENMESİ DAVASI REDDEDİLİRSE DAVALI LEHİNE MAKTU VEKALET ÜCRETİNE HÜKMEDİLMESİ GEREKİR.
T.C.
YARGITAY
7. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2022/3394
Karar No : 2023/744
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Hekimhan Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 30.03.2021
SAYISI : 2019/212 E., 2021/106 K.
Taraflar arasındaki elatmanın önlenmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Hekimhan Asliye Hukuk Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, kayden maliki bulunduğu 225 parsel sayılı taşınmaza, davalı tarafın, ağaçları kesmek ve ağaç dikmek suretiyle müdahalede bulunduğunu, bu müdahalenin Hekimhan Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2013/12 D.İş sayılı dosyası ile tespit edildiğini açıklayarak, davalının müdahalesinin önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir
II. CEVAP
Davalı taraf, dava konusu taşınmaza herhangi bir müdahalesinin bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; “dosya kapsamı belgeler ile, davalının dava konusu taşınmaza müdahalesinin tespit edildiği” gerekçesi ile, “davanın kabulü ile, davalının 225 parsel sayılı taşınmaza yapmış olduğu müdahalenin men'ine” karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili ile temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Yargıtay 8. Hukuk Dairesince: “… davacı taraf, kayden maliki bulunduğu 225 parsel sayılı taşınmaza, davalı tarafın iki yerinden, ağaçları kesmek ve ağaç dikmek suretiyle müdahalede bulunduğunu iddia etmiş, dava dilekçesinde diğer deliller ile birlikte, keşif ve tanık deliline dayanmış, tanıklarının isimlerini bildirmiş, davalı taraf da, dava konusu taşınmaza herhangi bir müdahalesinin bulunmadığını beyanla, cevap dilekçesinde, diğer delilleri ile birlikte keşif ve tanık deliline dayanmış, tanıklarının isimlerini bildirmiştir. Mahkemece; davaya konu taşınmaz başında keşif yapılmamış, tanık dinlenmemiş, davacı tarafın delil olarak dayandığı Hekimhan Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/12 D.İş sayılı dosyasına ibraz edilen bilirkişi raporu esas alınarak hüküm tesis edilmiştir. Mahkemenin, taraf iddialarının değerlendirilmesi açısından taşınmaz başında keşif icrası ile taraf tanıklarının beyanlarını almadan hüküm tesis etmesi doğru olmadığı gibi, dosya arasında bulunan ve hükme esas alınan, Hekimhan Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/12 D.İş sayılı dosyasına ibraz edilen bilirkişi raporunun incelenmesinden, rapor içeriğinde, davalının, davacının taşınmazına yönelik, hüküm vermeye yeterli, açık, net ve anlaşılır bir müdahale tespitinin de yer almadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, Mahkemece, çekişmeli taşınmaz başında fen ve ziraat bilirkişileri ve taraf tanıkları huzuruyla keşif yapılması, tarafların göstermiş oldukları tanıkların 6100 sayılı HMK'nun 259 uncu maddesi uyarınca taşınmaz başında dinlenilerek, davalı tarafın müdahalesinin bulunup bulunmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi, bilirkişilerden uygulamayı yansıtan, infazı sağlamaya yeterli, krokili rapor alınması ve oluşacak duruma göre hüküm kurulması gerekir iken, eksik inceleme ve araştırma ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
3. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen karar
İlk derece mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda: “…fen bilirkişisinin 23/10/2020 tarihli raporunda davaya konu 225 ve 226 No.lu parsellerin ortak sınırlarında yapılmış olan ölçüm ve inceleme neticesinde sınırın 1 metre genişliğinde taştan yapılmış kadim duvar olduğu ve sınırın fotoğrafmetrik paftasından değerlendirildiğinin tespit edildiği, herhangi bir müdahalenin olmadığının tespit edildiği, ziraat mühendisi bilirkişinin 05/11/2020 tarihli raporunda özetle ; dava konusu 226 numaralı parselde kayısı, ceviz ve dut ağaçlarının olduğu, fen raporunda belirtildiği üzere herhangi bir sınır ihlalinin olmadığı, dava konusu 225 parselin değerinin 106.900,00 TL olduğu, davacı tarafa eksik harcın tamamlandığı, dava konusu edilen 225 parsel sayılı davacıya ait taşınmaza hali hazırda davalının herhangi bir müdahalesinin olmadığı, alınan bilirkişi raporlarının ve keşif esnasında dinlenen tanıkların bu hususu doğruladığı, davacının keşifte alınan kendi beyanında da taşınmazlar arasındaki sınırın doğru olduğunu, davacının dava konusu parsele ilerde müdahale edeceğinden bahisle davayı açtığını beyan ettiği…” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; davalı lehine nispi vekalet ücretine karar verilmesinin hatalı olduğunu, değişik iş dosyasında tecavüzün net olarak ortaya koyulduğunu, davalının sonradan taşınmazı temizlediğini ve delilleri yok ettiğini savunmuştur.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir.
6.2. İlgili hukuk
Hemen belirtilmelidir ki, mülkiyet hakkı gerek Anayasa ve yasalarla gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokolleri ile kabul edilmiş temel haklardandır.
Eşyaya bağlı ayni haklardan olan mülkiyet hakkı herkese karşı ileri sürülebileceği gibi, hakka yönelik bir müdahale durumunda ne zaman gerçekleştiğine bakılmaksızın, ileri sürüldüğü andaki hak sahibi tarafından her zaman koruma istenebileceği de kuşkusuzdur. Anılan korumanın istenmesi durumunda da hakkın kötüye kullanıldığından söz edilebilmesine hukuken olanak yoktur.
Diğer yandan; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 683 üncü maddesinde; malikin hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, tasarrufta bulunma, yararlanma yetkilerine sahip olduğu, malını haksız olarak elinde bulunduran kişiye karşı her türlü elatmanın önlenmesi davası açabileceği öngörülmüştür.
6.3. Değerlendirme
Mahkemece yanılgılı değerlendirme ile, davanın reddi nedeniyle karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, davaya konu taşınmaza herhangi bir tecavüz olmadığı tespit edilerek karar verilmesine karşın, taşınmazın değeri üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Ancak bu husus hükmün bozulmasını gerektirmiş ise de, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438/7 nci maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir
V. KARAR
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm sonucunun 5 inci fıkrasının hükümden çıkarılmasına yerine, “5-Davalı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T.'ye göre belirlenen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine…” cümlesinin yazılmasına, hükmün 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438/7 nci maddesi gereğince DEĞİŞTİRİLMİŞ ve DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA,
HUMK'un 440/III-1, 2, 3 ve 4 üncü bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna,
Peşin yatırılan harcın yatırana iadesine,
08.02.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Başkan V. Üye Üye Üye Üye
Ali Selman Erkuş Mustafa Erol Cengiz Balıkçı Bayram Şen Necmi Apaydın
ELATMANIN ÖNLENMESİ DAVASI REDDEDİLİRSE DAVALI LEHİNE MAKTU VEKALET ÜCRETİNE HÜKMEDİLMESİ GEREKİR.
T.C.
YARGITAY
7. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2022/3394
Karar No : 2023/744
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Hekimhan Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 30.03.2021
SAYISI : 2019/212 E., 2021/106 K.
Taraflar arasındaki elatmanın önlenmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Hekimhan Asliye Hukuk Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, kayden maliki bulunduğu 225 parsel sayılı taşınmaza, davalı tarafın, ağaçları kesmek ve ağaç dikmek suretiyle müdahalede bulunduğunu, bu müdahalenin Hekimhan Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2013/12 D.İş sayılı dosyası ile tespit edildiğini açıklayarak, davalının müdahalesinin önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir
II. CEVAP
Davalı taraf, dava konusu taşınmaza herhangi bir müdahalesinin bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; “dosya kapsamı belgeler ile, davalının dava konusu taşınmaza müdahalesinin tespit edildiği” gerekçesi ile, “davanın kabulü ile, davalının 225 parsel sayılı taşınmaza yapmış olduğu müdahalenin men'ine” karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili ile temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Yargıtay 8. Hukuk Dairesince: “… davacı taraf, kayden maliki bulunduğu 225 parsel sayılı taşınmaza, davalı tarafın iki yerinden, ağaçları kesmek ve ağaç dikmek suretiyle müdahalede bulunduğunu iddia etmiş, dava dilekçesinde diğer deliller ile birlikte, keşif ve tanık deliline dayanmış, tanıklarının isimlerini bildirmiş, davalı taraf da, dava konusu taşınmaza herhangi bir müdahalesinin bulunmadığını beyanla, cevap dilekçesinde, diğer delilleri ile birlikte keşif ve tanık deliline dayanmış, tanıklarının isimlerini bildirmiştir. Mahkemece; davaya konu taşınmaz başında keşif yapılmamış, tanık dinlenmemiş, davacı tarafın delil olarak dayandığı Hekimhan Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/12 D.İş sayılı dosyasına ibraz edilen bilirkişi raporu esas alınarak hüküm tesis edilmiştir. Mahkemenin, taraf iddialarının değerlendirilmesi açısından taşınmaz başında keşif icrası ile taraf tanıklarının beyanlarını almadan hüküm tesis etmesi doğru olmadığı gibi, dosya arasında bulunan ve hükme esas alınan, Hekimhan Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/12 D.İş sayılı dosyasına ibraz edilen bilirkişi raporunun incelenmesinden, rapor içeriğinde, davalının, davacının taşınmazına yönelik, hüküm vermeye yeterli, açık, net ve anlaşılır bir müdahale tespitinin de yer almadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, Mahkemece, çekişmeli taşınmaz başında fen ve ziraat bilirkişileri ve taraf tanıkları huzuruyla keşif yapılması, tarafların göstermiş oldukları tanıkların 6100 sayılı HMK'nun 259 uncu maddesi uyarınca taşınmaz başında dinlenilerek, davalı tarafın müdahalesinin bulunup bulunmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi, bilirkişilerden uygulamayı yansıtan, infazı sağlamaya yeterli, krokili rapor alınması ve oluşacak duruma göre hüküm kurulması gerekir iken, eksik inceleme ve araştırma ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
3. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen karar
İlk derece mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda: “…fen bilirkişisinin 23/10/2020 tarihli raporunda davaya konu 225 ve 226 No.lu parsellerin ortak sınırlarında yapılmış olan ölçüm ve inceleme neticesinde sınırın 1 metre genişliğinde taştan yapılmış kadim duvar olduğu ve sınırın fotoğrafmetrik paftasından değerlendirildiğinin tespit edildiği, herhangi bir müdahalenin olmadığının tespit edildiği, ziraat mühendisi bilirkişinin 05/11/2020 tarihli raporunda özetle ; dava konusu 226 numaralı parselde kayısı, ceviz ve dut ağaçlarının olduğu, fen raporunda belirtildiği üzere herhangi bir sınır ihlalinin olmadığı, dava konusu 225 parselin değerinin 106.900,00 TL olduğu, davacı tarafa eksik harcın tamamlandığı, dava konusu edilen 225 parsel sayılı davacıya ait taşınmaza hali hazırda davalının herhangi bir müdahalesinin olmadığı, alınan bilirkişi raporlarının ve keşif esnasında dinlenen tanıkların bu hususu doğruladığı, davacının keşifte alınan kendi beyanında da taşınmazlar arasındaki sınırın doğru olduğunu, davacının dava konusu parsele ilerde müdahale edeceğinden bahisle davayı açtığını beyan ettiği…” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; davalı lehine nispi vekalet ücretine karar verilmesinin hatalı olduğunu, değişik iş dosyasında tecavüzün net olarak ortaya koyulduğunu, davalının sonradan taşınmazı temizlediğini ve delilleri yok ettiğini savunmuştur.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir.
6.2. İlgili hukuk
Hemen belirtilmelidir ki, mülkiyet hakkı gerek Anayasa ve yasalarla gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokolleri ile kabul edilmiş temel haklardandır.
Eşyaya bağlı ayni haklardan olan mülkiyet hakkı herkese karşı ileri sürülebileceği gibi, hakka yönelik bir müdahale durumunda ne zaman gerçekleştiğine bakılmaksızın, ileri sürüldüğü andaki hak sahibi tarafından her zaman koruma istenebileceği de kuşkusuzdur. Anılan korumanın istenmesi durumunda da hakkın kötüye kullanıldığından söz edilebilmesine hukuken olanak yoktur.
Diğer yandan; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 683 üncü maddesinde; malikin hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, tasarrufta bulunma, yararlanma yetkilerine sahip olduğu, malını haksız olarak elinde bulunduran kişiye karşı her türlü elatmanın önlenmesi davası açabileceği öngörülmüştür.
6.3. Değerlendirme
Mahkemece yanılgılı değerlendirme ile, davanın reddi nedeniyle karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, davaya konu taşınmaza herhangi bir tecavüz olmadığı tespit edilerek karar verilmesine karşın, taşınmazın değeri üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Ancak bu husus hükmün bozulmasını gerektirmiş ise de, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438/7 nci maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir
V. KARAR
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm sonucunun 5 inci fıkrasının hükümden çıkarılmasına yerine, “5-Davalı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T.'ye göre belirlenen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine…” cümlesinin yazılmasına, hükmün 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438/7 nci maddesi gereğince DEĞİŞTİRİLMİŞ ve DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA,
HUMK'un 440/III-1, 2, 3 ve 4 üncü bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna,
Peşin yatırılan harcın yatırana iadesine,
08.02.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Başkan V. Üye Üye Üye Üye
Ali Selman Erkuş Mustafa Erol Cengiz Balıkçı Bayram Şen Necmi Apaydın