EVİN İHTİYAÇLARINI KARŞILAMAYIP FATURALARI ÖDEMEYEN, OKUL İHTİYAÇLARINA YETERLİ KATKIYI SUNMAYAN VE KADIN EŞİN KREDİ ÇEKMESİNE SEBEP OLAN ERKEK EŞ KUSURLUDUR.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2023/4588
Karar No : 2024/3116
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 06.03.2023
SAYISI : 2020/2482 E., 2023/387 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı olarak açılan boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların başvurusunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı- davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında karı koca ilişkisinin kalmadığını, evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğini, müvekkilinin 2016 yılı Aralık ayında huzursuzluk olmasın diye evi terk etmek zorunda kaldığını iddia ederek; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin ortak çocuğun ameliyatıyla ilgilenmediğini, şiddet uyguladığını, ihtiyaçlarını karşılamadığını, müvekkiline de şiddet uyguladığını ve şiddet nedeniyle bel kemiğinde çatlak oluştuğunu, üç kez hamile kalan müvekkiliyle hiç ilgilenmediğini, bencil düşünüp, bencil davrandığını, ortak evin satış parasını ablasına gönderdiğini, evin ihtiyaçları ilgilenmediğini, ortak ikametgahlarını İstanbul'a taşıdıktan sonra dini gruplara gittiğini, hayat tarzını değiştirdiğini, yurt içinde ve dışında gezdiğini, deniz botu, bisiklet motorsiklet, aile çadırı, kamp malzemeleri aldığını, her şeyini gizlemeye başladığını, telefon ve bilgisayarına şifre koyduğunu, en sonunda ortak haneyi terk ettiğini iddia ederek; erkeğin davasının reddini istemiş, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 3.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, nafakanın her yıl kesinleşmeyi takip eden yıl için enflasyon oranında arttırılmasına, kadın yararına 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin, evin ihtiyaçlarını karşılamadığı, faturaları ödemediği, ortak çocuğun okul ihtiyaçlarının giderilmesine yeterli katkıyı sunmadığı,
eşine ve çocuğuna maddî ve manevî destek olmadığı, ev ihtiyaçlarını karşılamaması nedeniyle davalı-davacı kadının birden fazla kere kredi çekmek ve çektiği kredileri ödemek zorunda kaldığı, eşinin ve çocuğunun sağlık sorunları ile yeterince ilgilenmediği, ailesinin yanında bulunarak onlara destek olmak yerine sık sık ailesi dışında çeşitli gruplarla aktivitelere, yurt içi, yurt dışı gezilere, camp etkinliklerine katıldığı, eşine ve çocuğuna yeterli desteği vermediği, davalı-davacı kadının ise, eşini gıyabında kötülediği, "gerizekalı, şerefsiz, saygısız" şeklinde hakaret içeren sözler söylediği, evlilik birliğinin taraflar için çekilmez hale gelmesinde davacı-davalı erkeğin ağır; davalı-davacı kadının ise az kusurlu olduğu boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin üstün yararına olacağı ve velâyet kendisine verilmeyen eşin çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmakla yükümlü olduğu gerekçesi ile; her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuk Bihter Bengisu'nun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, nafakanın her yıl Ocak ayında ÜFE oranında artırılmasına, kadın yararına 25.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçelerindeki iddialarını tekrar ederek kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tazminatlar yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, tazminatların ve nafakaların miktarı yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; mahkemece erkeğin, evin ihtiyaçlarını karşılamadığı, faturaları ödemediği, ortak çocuğun okul ihtiyaçlarının giderilmesine yeterli katkıyı sunmadığı, eşine ve çocuğuna maddî ve manevî destek olmadığı, ev ihtiyaçlarını karşılamaması nedeniyle davalı-davacı kadının birden fazla kere kredi çekmek ve kendisi ödemek zorunda kaldığı, eşinin ve çocuğunun sağlık sorunları ile yeterince ilgilenmediği, ailesinin yanında bulunarak onlara destek olmak yerine sık sık ailesi bulunmadan çeşitli gruplarla aktivitelere, yurt içi, yurt dışı gezilere, kamp etkinliklerine katıldığı, eşine ve çocuğuna yeterli desteği vermediği, ortak çocuğa karşı ilgisiz olduğu, çocuğun doğum günlerine katılmadığı, nihayet ortak evden ayrılarak gittiği maddî vakıalarının ispatlandığı fakat kadına fiziksel şiddet uyguladığı yönündeki maddî vakıanın 2013 yılında gerçekleştiği ve evlilik birliğinin bu olay üzerine 3 yıl kadar daha devam etmiş olduğu, yine ortak çocuğun velâyet hususunda beyanı alınırken, babasının annesi ve kendisine şiddet uyguladığını beyan etmişse de, ortak çocuğun kadın tarafından tanık olarak gösterilmediğinden erkek eşe ; kadına ve ortak çocuğa fiziksel şiddet uyguladığı maddî vakıasının yüklenmesinin doğru görülmediği, kadın eşin, erkeğe hakaret ettiği yönündeki maddî vakıasının kadına kusur olarak yüklenmiş ise de erkek tarafından bu vakıaya dayanılmadığından kadın eşe kusur olarak yüklenemeyeceği, erkeğin kadına izafe ettiği başkaca kusurların ispatlanamadığı, evlilik birliğin sarsılmasına neden olan olaylarda, evin ihtiyaçlarını karşılamayan, çocuğun okul ihtiyaçlarının giderilmesine yeterli katkıyı sunmayan, eşine ve çocuğuna maddî ve manevî destek olmayan, ev ihtiyaçlarını karşılamaması nedeniyle davalı-davacı kadını birden fazla kere kredi çekmek ve çekilen kredileri ödemek zorunda bırakan, eşinin ve çocuğunun sağlık sorunları ile yeterince ilgilenmeyen, ailesinin yanında bulunarak onlara destek olmak yerine sık sık ailesi dışında çeşitli gruplarla aktivitelere, yurt içi, yurt dışı gezilere, kamp etkinliklerine katılan, eşine ve çocuğuna yeterli desteği vermeyen, ortak çocuğa karşı ilgisiz olan, çocuğun doğum günlerine katılmayan, ortak evden ayrılarak giden davacı-davalı erkek tam kusurlu, davalı-davacı kadın kusursuz olduğu, erkek eşin davasının reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu ancak erkeğin davasındaki boşanma hükmü istinaf edilmeksizin kesinleştiği, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri ile tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü yaşları, evliliğin süresi, beklenen menfaatlerin kapsamı, tazminata esas olan fiilin ağırlığı, günün ekonomik koşulları, kadının ve ortak çocukların zorunlu ihtiyaçları ve hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde kadın yararına hükmedilen maddî tazminat ile çocuk için hükmedilen iştirak nafakasının az olduğu, boşanmayı gerektiren olaylarda davacı-davalı erkek tam kusurlu ise de boşanmaya neden olan olaylar nedeniyle davalı-davacı kadının kişilik hakları saldırıya uğramadığından davalı-davacının manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru olmadığı gerekçesi ile; davalı-davacı kadının kusur tespitine ve maddî tazminata, tarafların tedbir ve iştirak nafakasına, davacı -davalı erkek eşin ise kadın yararına hükmedilen manevî tazminata ilişkin istinaf başvurularının kısmen kabulü ile, ile kusur gerekçesinin, boşanmaya neden olan olaylarda davacı-davalı erkeğin tam kusurlu, davalı-davacı kadının kusursuz olduğu şeklinde düzeltilmesine, İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili bentleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle ortak çocuk için aylık 1.250,00 TL tedbir ve 1.500,00 TL iştirak nafakasına, iştirak nafakalarının her yıl TUİK tarafından belirlenen ÜFE oranında arttırılmasına, ilk artışın boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl sonra yapılmasına, kadın yararına 40.000,00 TL maddî tazminata, kadının yasal koşulları oluşmayan manevî tazminat taleplerinin reddine, tarafların sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; çocuk yararına hükmedilen nafaka miktarının az olduğu, reddedilen manevî tazminat yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, manevî tazminat kabulü gerekip gerekmediği, nafakaların miktarı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü ve 182 nci maddeleri, 327 ve 328 inci maddelerinin birinci fıkraları ve 330 uncu maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı- davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat isteyebileceği düzenlemesi yer almaktadır. Somut uyuşmazlıkta, dosya kapsamındaki tanık beyanlarından erkeğin; evin ihtiyaçlarını karşılamadığı, faturaları ödemediği, ortak çocuğun okul ihtiyaçlarının giderilmesine yeterli katkıyı sunmadığı, eşine ve çocuğuna maddî ve manevî destek olmadığı, ev ihtiyaçlarını karşılamaması nedeniyle davalı-davacı kadının birden fazla kere kredi çekmek ve kendisi ödemek zorunda kaldığı, eşinin ve çocuğunun sağlık sorunları ile yeterince ilgilenmediği, ailesinin yanında bulunarak onlara destek olmak yerine sık sık ailesi bulunmadan çeşitli gruplarla aktivitelere, yurt içi, yurt dışı gezilere, kamp etkinliklerine katıldığı, eşine ve çocuğuna yeterli desteği vermediği, ortak çocuğa karşı ilgisiz olduğu ve ortak evden ayrılarak gittiği anlaşılmıştır. Özellikle kadına yönelik ekonomik şiddet içeren davranışlarda bulunan ve eşinin sağlık sorunları ile ilgilenmeyen erkeğin bu davranışları kadının kişilik haklarına saldırı teşkil etmektedir. Bu itibarla, kadının manevî tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadının manevî tazminat talebinin reddi yönünden BOZULMASINA,
2. Davalı- davacı kadının sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Mehmet Kasım Çetin Sedat Demirtaş Sevil Kartal Erdem Şimşek Şaban Kazdal
EVİN İHTİYAÇLARINI KARŞILAMAYIP FATURALARI ÖDEMEYEN, OKUL İHTİYAÇLARINA YETERLİ KATKIYI SUNMAYAN VE KADIN EŞİN KREDİ ÇEKMESİNE SEBEP OLAN ERKEK EŞ KUSURLUDUR.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2023/4588
Karar No : 2024/3116
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 06.03.2023
SAYISI : 2020/2482 E., 2023/387 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı olarak açılan boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların başvurusunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı- davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında karı koca ilişkisinin kalmadığını, evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğini, müvekkilinin 2016 yılı Aralık ayında huzursuzluk olmasın diye evi terk etmek zorunda kaldığını iddia ederek; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin ortak çocuğun ameliyatıyla ilgilenmediğini, şiddet uyguladığını, ihtiyaçlarını karşılamadığını, müvekkiline de şiddet uyguladığını ve şiddet nedeniyle bel kemiğinde çatlak oluştuğunu, üç kez hamile kalan müvekkiliyle hiç ilgilenmediğini, bencil düşünüp, bencil davrandığını, ortak evin satış parasını ablasına gönderdiğini, evin ihtiyaçları ilgilenmediğini, ortak ikametgahlarını İstanbul'a taşıdıktan sonra dini gruplara gittiğini, hayat tarzını değiştirdiğini, yurt içinde ve dışında gezdiğini, deniz botu, bisiklet motorsiklet, aile çadırı, kamp malzemeleri aldığını, her şeyini gizlemeye başladığını, telefon ve bilgisayarına şifre koyduğunu, en sonunda ortak haneyi terk ettiğini iddia ederek; erkeğin davasının reddini istemiş, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 3.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, nafakanın her yıl kesinleşmeyi takip eden yıl için enflasyon oranında arttırılmasına, kadın yararına 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin, evin ihtiyaçlarını karşılamadığı, faturaları ödemediği, ortak çocuğun okul ihtiyaçlarının giderilmesine yeterli katkıyı sunmadığı,
eşine ve çocuğuna maddî ve manevî destek olmadığı, ev ihtiyaçlarını karşılamaması nedeniyle davalı-davacı kadının birden fazla kere kredi çekmek ve çektiği kredileri ödemek zorunda kaldığı, eşinin ve çocuğunun sağlık sorunları ile yeterince ilgilenmediği, ailesinin yanında bulunarak onlara destek olmak yerine sık sık ailesi dışında çeşitli gruplarla aktivitelere, yurt içi, yurt dışı gezilere, camp etkinliklerine katıldığı, eşine ve çocuğuna yeterli desteği vermediği, davalı-davacı kadının ise, eşini gıyabında kötülediği, "gerizekalı, şerefsiz, saygısız" şeklinde hakaret içeren sözler söylediği, evlilik birliğinin taraflar için çekilmez hale gelmesinde davacı-davalı erkeğin ağır; davalı-davacı kadının ise az kusurlu olduğu boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin üstün yararına olacağı ve velâyet kendisine verilmeyen eşin çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmakla yükümlü olduğu gerekçesi ile; her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuk Bihter Bengisu'nun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, nafakanın her yıl Ocak ayında ÜFE oranında artırılmasına, kadın yararına 25.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçelerindeki iddialarını tekrar ederek kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tazminatlar yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, tazminatların ve nafakaların miktarı yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; mahkemece erkeğin, evin ihtiyaçlarını karşılamadığı, faturaları ödemediği, ortak çocuğun okul ihtiyaçlarının giderilmesine yeterli katkıyı sunmadığı, eşine ve çocuğuna maddî ve manevî destek olmadığı, ev ihtiyaçlarını karşılamaması nedeniyle davalı-davacı kadının birden fazla kere kredi çekmek ve kendisi ödemek zorunda kaldığı, eşinin ve çocuğunun sağlık sorunları ile yeterince ilgilenmediği, ailesinin yanında bulunarak onlara destek olmak yerine sık sık ailesi bulunmadan çeşitli gruplarla aktivitelere, yurt içi, yurt dışı gezilere, kamp etkinliklerine katıldığı, eşine ve çocuğuna yeterli desteği vermediği, ortak çocuğa karşı ilgisiz olduğu, çocuğun doğum günlerine katılmadığı, nihayet ortak evden ayrılarak gittiği maddî vakıalarının ispatlandığı fakat kadına fiziksel şiddet uyguladığı yönündeki maddî vakıanın 2013 yılında gerçekleştiği ve evlilik birliğinin bu olay üzerine 3 yıl kadar daha devam etmiş olduğu, yine ortak çocuğun velâyet hususunda beyanı alınırken, babasının annesi ve kendisine şiddet uyguladığını beyan etmişse de, ortak çocuğun kadın tarafından tanık olarak gösterilmediğinden erkek eşe ; kadına ve ortak çocuğa fiziksel şiddet uyguladığı maddî vakıasının yüklenmesinin doğru görülmediği, kadın eşin, erkeğe hakaret ettiği yönündeki maddî vakıasının kadına kusur olarak yüklenmiş ise de erkek tarafından bu vakıaya dayanılmadığından kadın eşe kusur olarak yüklenemeyeceği, erkeğin kadına izafe ettiği başkaca kusurların ispatlanamadığı, evlilik birliğin sarsılmasına neden olan olaylarda, evin ihtiyaçlarını karşılamayan, çocuğun okul ihtiyaçlarının giderilmesine yeterli katkıyı sunmayan, eşine ve çocuğuna maddî ve manevî destek olmayan, ev ihtiyaçlarını karşılamaması nedeniyle davalı-davacı kadını birden fazla kere kredi çekmek ve çekilen kredileri ödemek zorunda bırakan, eşinin ve çocuğunun sağlık sorunları ile yeterince ilgilenmeyen, ailesinin yanında bulunarak onlara destek olmak yerine sık sık ailesi dışında çeşitli gruplarla aktivitelere, yurt içi, yurt dışı gezilere, kamp etkinliklerine katılan, eşine ve çocuğuna yeterli desteği vermeyen, ortak çocuğa karşı ilgisiz olan, çocuğun doğum günlerine katılmayan, ortak evden ayrılarak giden davacı-davalı erkek tam kusurlu, davalı-davacı kadın kusursuz olduğu, erkek eşin davasının reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu ancak erkeğin davasındaki boşanma hükmü istinaf edilmeksizin kesinleştiği, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri ile tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü yaşları, evliliğin süresi, beklenen menfaatlerin kapsamı, tazminata esas olan fiilin ağırlığı, günün ekonomik koşulları, kadının ve ortak çocukların zorunlu ihtiyaçları ve hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde kadın yararına hükmedilen maddî tazminat ile çocuk için hükmedilen iştirak nafakasının az olduğu, boşanmayı gerektiren olaylarda davacı-davalı erkek tam kusurlu ise de boşanmaya neden olan olaylar nedeniyle davalı-davacı kadının kişilik hakları saldırıya uğramadığından davalı-davacının manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru olmadığı gerekçesi ile; davalı-davacı kadının kusur tespitine ve maddî tazminata, tarafların tedbir ve iştirak nafakasına, davacı -davalı erkek eşin ise kadın yararına hükmedilen manevî tazminata ilişkin istinaf başvurularının kısmen kabulü ile, ile kusur gerekçesinin, boşanmaya neden olan olaylarda davacı-davalı erkeğin tam kusurlu, davalı-davacı kadının kusursuz olduğu şeklinde düzeltilmesine, İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili bentleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle ortak çocuk için aylık 1.250,00 TL tedbir ve 1.500,00 TL iştirak nafakasına, iştirak nafakalarının her yıl TUİK tarafından belirlenen ÜFE oranında arttırılmasına, ilk artışın boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl sonra yapılmasına, kadın yararına 40.000,00 TL maddî tazminata, kadının yasal koşulları oluşmayan manevî tazminat taleplerinin reddine, tarafların sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; çocuk yararına hükmedilen nafaka miktarının az olduğu, reddedilen manevî tazminat yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, manevî tazminat kabulü gerekip gerekmediği, nafakaların miktarı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü ve 182 nci maddeleri, 327 ve 328 inci maddelerinin birinci fıkraları ve 330 uncu maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı- davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat isteyebileceği düzenlemesi yer almaktadır. Somut uyuşmazlıkta, dosya kapsamındaki tanık beyanlarından erkeğin; evin ihtiyaçlarını karşılamadığı, faturaları ödemediği, ortak çocuğun okul ihtiyaçlarının giderilmesine yeterli katkıyı sunmadığı, eşine ve çocuğuna maddî ve manevî destek olmadığı, ev ihtiyaçlarını karşılamaması nedeniyle davalı-davacı kadının birden fazla kere kredi çekmek ve kendisi ödemek zorunda kaldığı, eşinin ve çocuğunun sağlık sorunları ile yeterince ilgilenmediği, ailesinin yanında bulunarak onlara destek olmak yerine sık sık ailesi bulunmadan çeşitli gruplarla aktivitelere, yurt içi, yurt dışı gezilere, kamp etkinliklerine katıldığı, eşine ve çocuğuna yeterli desteği vermediği, ortak çocuğa karşı ilgisiz olduğu ve ortak evden ayrılarak gittiği anlaşılmıştır. Özellikle kadına yönelik ekonomik şiddet içeren davranışlarda bulunan ve eşinin sağlık sorunları ile ilgilenmeyen erkeğin bu davranışları kadının kişilik haklarına saldırı teşkil etmektedir. Bu itibarla, kadının manevî tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadının manevî tazminat talebinin reddi yönünden BOZULMASINA,
2. Davalı- davacı kadının sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Mehmet Kasım Çetin Sedat Demirtaş Sevil Kartal Erdem Şimşek Şaban Kazdal