GENEL KREDİ SÖZLEŞMESİNDE LİMİT ARTIŞLARI OLMASI DURUMUNDA BU ARTIŞLARDAN İMZASI OLMAYAN KEFİL SORUMLU OLAMAZ.
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2022/4092
Karar No : 2024/95
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 17.03.2022
SAYISI : 2019/856 Esas, 2922/489 Karar
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile dava dışı asıl borçlu şirket Ü.M. Petrol Gıda İnşaat Ltd. Şti. arasında ticari kredi sözleşmesinde, davalılar Alim K. ve Yaşar G.’nin müşterek borçlu müteselsil kefil olduklarını, 11.08.2004 tarihli 35.000,00 TL bedelli kredi limitinin, 05.06.2006 tarihinde 80.000,00 TL’ye, 15.04.2010 tarihinde 100.000,00 TL'ye 24.12.2010 tarihinde 150.000,00 TL'ye ve en son 28.03.2012 tarihinde 250.000,00 TL'ye çıkarıldığını, kredi sözleşmesini davalıların kefalet limitlerinin her biri için 104.000,00 TL olduğunu, sözkonusu kredi borcunun geri ödenmemesi nedeniyle takip başlatıldığını, takibin davalılar Alim K. ve Yaşar G.’nin yetkiye, borca, zamanaşımına itirazları ile durduğunu belirterek, davalıların itirazlarının iptaline ve icra takibinin devamına ve icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Alim K. vekili cevap dilekçesinde; yetkili mahkemenin Ödemiş Mahkemeleri olduğunu, yetki itirazında bulunduklarını, davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, esas bakımından ise müvekkilinin davacı bankaya borcu bulunmadığını, davanın reddi ile tazminata hükmedilmesini istemiştir.
2. Davalı Yaşar G. vekili cevap dilekçesinde; yetki itirazında bulunduklarını, talebin zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin bankaya borcunun bulunmadığını, davanın öncelikle usulden, mümkün olmaması halinde esastan reddine karar verilmesi istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalıların yetki itirazının sözleşmede İzmir mahkemelerinin belirlenmesi nedeniyle reddi gerektiği, davalıların müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu oldukları 11.08.2004 tarihli genel ticari kredi sözleşmesi ve 05.06.2006 tarihinde arttırılan limite dayalı olarak asıl borçluya kullandırılan kredi borçlarının ödendiği, dava konusunu oluşturan ve asıl borçlu tarafından kullanılan kredilerin önceki kredi borçları kapandıktan sonraki tarihli oldukları, yani dava konusu kredi borçlarının davacı banka ile dava dışı şirket arasında akdedilen genel ticari kredi sözleşmesinin 15.04.2010 ve 28.03.2012 tarihli limit arttırımlarından sonra kullandırıldığı, davalıların ise 15.04.2010 ve 28.03.2012 tarihli sözleşmenin limit arttırımlarına ilişkin olarak müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile bir imzalarının bulunmadığı, bu nedenle davaya konu banka alacağından müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile sorumlu olmadıkları, sözleşmede imzaları bulunmamasına rağmen bankanın basiretli bir tacir gibi davranmayarak davalılar aleyhine takip yapması ve takipte ısrar etmesi nedeni ile takipte kötü niyetli olduğu gerekçesi ile, davanın reddine, kötü niyet tazminat talebinin, talep eden davalı Alim K.’a verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkil banka adına gerçekleştirilen yasal işlemlerin usule uygun olduğunu, davalıların sırf müvekkil bankanın alacağını geciktirmek amacıyla haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiklerini, yerel mahkemece hükme gerekçe gösterilen bilirkişi raporunun eksik ve yetersiz olduğunu, cari hesap kredisi niteliğinde krediden kaynaklandığını, bu nedenle ödemenin kredi ilişkisini ve kefilin sorumluluğunu sona erdirmediğini, davalıların da basiretli tacir olması nedeniyle bu hususu bildiklerini, yeni bilirkişi raporu alınması talep edilmesine rağmen alınmadığını, kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin de haksız olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun olması ve hükme esas alınarak davanın reddi ile, kötü niyet tazminatın hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrarlayarak kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kredi alacağından kaynaklanan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 67 nci maddesi.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kredi alacağından kaynaklanan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 67 nci maddesi.
3. Değerlendirme
Davacı banka ile dava dışı asıl borçlu arasında genel kredi sözleşmesi bulunmaktadır. Genel kredi sözleşmesi bir çerçeve sözleşme olup bu sözleşme kapsamında kullandırılan kredilerin bir an için ödenerek borç bakiyesinin sıfır olması kefillerin kefaletini sona erdirmez ve tekrar kullandırılan kredilerde yine kefalet miktarı ile sorumlu olmaya devam ederler. Genel kredi sözleşmesinde limit artışları olması durumunda ise bu artışlardan imzası olmayan kefil sorumlu olmasa da imzasının bulunduğu limit dahilinde kefil sorumlu olmaya devam eder.
Yapılan açıklamalar doğrultusunda dava konusu olaya dönersek, takibe konu edilen kredi alacağı davalı kefillerin imzaladığı genel kredi sözleşmesinden kaynaklanıyorsa davalılar imzalarının olduğu limit kapsamında sorumlu olacaktır. Bu nedenle mahkemece limit artışından sonra kullanılan kredilerden davalılarının sorumlu olmadığına karar verilmesi doğru görülmemiştir. O halde mahkemece konusunda uzman bankacı bir bilirkişi görevlendirilip banka kayıtları üzerinde yerinde de inceleme yaptırılarak borcun hangi sözleşmeden doğduğu belirlenerek, takibe konu alacağın kefillerin imzasının bulunduğu genel kredi sözleşmesinden kaynaklanması durumunda davalıların sorumlu olmayı kabul ettiği limit dahilinde sorumluluğun devam ettiği dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Bozma sebebine öre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan V. Üye Üye Üye Üye
Ali Orhan Dudu İrem Toros Mehmet Durgun Mikail Özdemir Okan Albayrak
GENEL KREDİ SÖZLEŞMESİNDE LİMİT ARTIŞLARI OLMASI DURUMUNDA BU ARTIŞLARDAN İMZASI OLMAYAN KEFİL SORUMLU OLAMAZ.
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2022/4092
Karar No : 2024/95
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 17.03.2022
SAYISI : 2019/856 Esas, 2922/489 Karar
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile dava dışı asıl borçlu şirket Ü.M. Petrol Gıda İnşaat Ltd. Şti. arasında ticari kredi sözleşmesinde, davalılar Alim K. ve Yaşar G.’nin müşterek borçlu müteselsil kefil olduklarını, 11.08.2004 tarihli 35.000,00 TL bedelli kredi limitinin, 05.06.2006 tarihinde 80.000,00 TL’ye, 15.04.2010 tarihinde 100.000,00 TL'ye 24.12.2010 tarihinde 150.000,00 TL'ye ve en son 28.03.2012 tarihinde 250.000,00 TL'ye çıkarıldığını, kredi sözleşmesini davalıların kefalet limitlerinin her biri için 104.000,00 TL olduğunu, sözkonusu kredi borcunun geri ödenmemesi nedeniyle takip başlatıldığını, takibin davalılar Alim K. ve Yaşar G.’nin yetkiye, borca, zamanaşımına itirazları ile durduğunu belirterek, davalıların itirazlarının iptaline ve icra takibinin devamına ve icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Alim K. vekili cevap dilekçesinde; yetkili mahkemenin Ödemiş Mahkemeleri olduğunu, yetki itirazında bulunduklarını, davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, esas bakımından ise müvekkilinin davacı bankaya borcu bulunmadığını, davanın reddi ile tazminata hükmedilmesini istemiştir.
2. Davalı Yaşar G. vekili cevap dilekçesinde; yetki itirazında bulunduklarını, talebin zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin bankaya borcunun bulunmadığını, davanın öncelikle usulden, mümkün olmaması halinde esastan reddine karar verilmesi istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalıların yetki itirazının sözleşmede İzmir mahkemelerinin belirlenmesi nedeniyle reddi gerektiği, davalıların müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu oldukları 11.08.2004 tarihli genel ticari kredi sözleşmesi ve 05.06.2006 tarihinde arttırılan limite dayalı olarak asıl borçluya kullandırılan kredi borçlarının ödendiği, dava konusunu oluşturan ve asıl borçlu tarafından kullanılan kredilerin önceki kredi borçları kapandıktan sonraki tarihli oldukları, yani dava konusu kredi borçlarının davacı banka ile dava dışı şirket arasında akdedilen genel ticari kredi sözleşmesinin 15.04.2010 ve 28.03.2012 tarihli limit arttırımlarından sonra kullandırıldığı, davalıların ise 15.04.2010 ve 28.03.2012 tarihli sözleşmenin limit arttırımlarına ilişkin olarak müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile bir imzalarının bulunmadığı, bu nedenle davaya konu banka alacağından müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile sorumlu olmadıkları, sözleşmede imzaları bulunmamasına rağmen bankanın basiretli bir tacir gibi davranmayarak davalılar aleyhine takip yapması ve takipte ısrar etmesi nedeni ile takipte kötü niyetli olduğu gerekçesi ile, davanın reddine, kötü niyet tazminat talebinin, talep eden davalı Alim K.’a verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkil banka adına gerçekleştirilen yasal işlemlerin usule uygun olduğunu, davalıların sırf müvekkil bankanın alacağını geciktirmek amacıyla haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiklerini, yerel mahkemece hükme gerekçe gösterilen bilirkişi raporunun eksik ve yetersiz olduğunu, cari hesap kredisi niteliğinde krediden kaynaklandığını, bu nedenle ödemenin kredi ilişkisini ve kefilin sorumluluğunu sona erdirmediğini, davalıların da basiretli tacir olması nedeniyle bu hususu bildiklerini, yeni bilirkişi raporu alınması talep edilmesine rağmen alınmadığını, kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin de haksız olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun olması ve hükme esas alınarak davanın reddi ile, kötü niyet tazminatın hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrarlayarak kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kredi alacağından kaynaklanan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 67 nci maddesi.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kredi alacağından kaynaklanan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 67 nci maddesi.
3. Değerlendirme
Davacı banka ile dava dışı asıl borçlu arasında genel kredi sözleşmesi bulunmaktadır. Genel kredi sözleşmesi bir çerçeve sözleşme olup bu sözleşme kapsamında kullandırılan kredilerin bir an için ödenerek borç bakiyesinin sıfır olması kefillerin kefaletini sona erdirmez ve tekrar kullandırılan kredilerde yine kefalet miktarı ile sorumlu olmaya devam ederler. Genel kredi sözleşmesinde limit artışları olması durumunda ise bu artışlardan imzası olmayan kefil sorumlu olmasa da imzasının bulunduğu limit dahilinde kefil sorumlu olmaya devam eder.
Yapılan açıklamalar doğrultusunda dava konusu olaya dönersek, takibe konu edilen kredi alacağı davalı kefillerin imzaladığı genel kredi sözleşmesinden kaynaklanıyorsa davalılar imzalarının olduğu limit kapsamında sorumlu olacaktır. Bu nedenle mahkemece limit artışından sonra kullanılan kredilerden davalılarının sorumlu olmadığına karar verilmesi doğru görülmemiştir. O halde mahkemece konusunda uzman bankacı bir bilirkişi görevlendirilip banka kayıtları üzerinde yerinde de inceleme yaptırılarak borcun hangi sözleşmeden doğduğu belirlenerek, takibe konu alacağın kefillerin imzasının bulunduğu genel kredi sözleşmesinden kaynaklanması durumunda davalıların sorumlu olmayı kabul ettiği limit dahilinde sorumluluğun devam ettiği dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Bozma sebebine öre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan V. Üye Üye Üye Üye
Ali Orhan Dudu İrem Toros Mehmet Durgun Mikail Özdemir Okan Albayrak