HAKSIZ FİİLDEN KAYNAKLANAN ZARARLARIN TESPİTİNDE FİİLİN GERÇEKLEŞTİĞİ TARİHTE YÜRÜRLÜKTEKİ MEVZUAT HÜKÜMLERİ DİKKATE ALINARAK HESAPLAMA YAPILMALIDIR.
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas No : 2022/(17)4-655
Karar No : 2024/133
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 10.06.2021
SAYISI : 2021/883 E., 2021/1150 K.
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 11.11.2020 tarihli ve
2019/6442 Esas, 2020/6926 Karar sayılı BOZMA kararı
Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili, davalı A. Sigorta A.Ş. vekili, davalı A. Sigorta A.Ş. vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı A. Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı A. Sigorta A.Ş. vekili ile davacılar vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili ile davalı A. Sigorta A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı davacılar vekili ile davalı A. Sigorta A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; davalı K.T. Umumi Nakliyat ve Tic. Ltd. Şti. adına kayıtlı, davalı Yusuf T. idaresinde bulunan çekicinin 18.10.2015 tarihinde davacıların ve kızları Efsa Gül Terzi’nin yolcu olarak bulundukları otobüse çarpmasıyla meydana gelen kazada Efsa Gül Terzi'nin vefat ettiğini, davacıların yaralandıklarını, davalı A. Sigorta A.Ş.nin çekici ve dorsenin zorunlu mali sorumluluk ve kasko sigortacısı olduğunu, davalı A.A. Türk Sigorta Şirketi'nin otobüsün zorunlu mali sorumluluk sigortacısı ve genişletilmiş kasko sigortacısı olduğunu, davalı A. Sigorta A.Ş.nin ise otobüsün zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduklarını, davacıların yaralanması ve çocuklarının vefatı nedeniyle sorumluluklarının bulunduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması suretiyle davacı Yakup Terzi için 170.000,00 TL, davacı Çağla Terzi için 200.000,00 TL olmak üzere toplam 370.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan Yusuf T., K.T. Umumi Nakliyat Tic. Ltd. Şti. ve A.A. Türk Sigorta Şirketi'nden (genişletilmiş artan mali sorumluluk kasko poliçesinde manevi tazminat klozu bulunduğundan poliçe limitleri ile sınırlı olmak üzere) müştereken ve müteselsilen tahsiline, Efsa Gül'ün vefatı nedeniyle davacı Yakup Terzi için 500,00 TL, davacı Çağla Terzi için 500,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı Çağla Terzi için 1.000,00 TL işgöremezlik tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı A. Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin kazaya karışan otobüsün zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğunu, kazanın taşıma işi sırasında meydana gelmesi nedeniyle zararın öncelikle zorunlu taşımacılık mali sorumluluk sigortasından karşılanması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı A.A. Türk Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde, kazaya karışan otobüsün Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Mesuliyet ve İhtiyari Mali Sorumluluk sigortacısı olduğunu, sigortalı aracın kusurlu olmadığını, dava konusu kazanın tamamen çekici olan diğer aracın kusuruyla meydana geldiğini, müvekkili şirketin bu kapsamda sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
3. Davalı Yusuf T. vekili cevap dilekçesinde, kusur oranı ve talep edilen tazminat miktarını kabul etmediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
4. Davalı A. Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde, müvekkilinin kazaya karışan çekicinin zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğunu, kazaya sebep olan aracın ticari otobüs olması nedeniyle Poliçe Genel Şartlarının A.6, Yönetmeliğin 11 inci ve 64 üncü maddelerine göre Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası yapılması gereken taşıtlar arasında yer aldığından müvekkili şirketin sorumluluğunun bu sigorta ile karşılanamayan zararlarla sınırlı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 27.12.2017 tarihli ve 2016/59 Esas, 2017/597 Karar sayılı kararıyla; davacıların destekten yoksun kalma tazminat taleplerinin kabulü ile; davacı Yakup için 20.810,12 TL, davacı Çağla için 28.389,23 TL olmak üzere toplam 49.199,35 TL'nin davalılar Yusuf T. ve K.T. Nak. Tic. Ltd. Şti. yönünden kaza tarihi olan 18.10.2015 tarihinden itibaren davalılar A. Sigorta A.Ş. ve A.A. Sigorta Şirketi yönünden (poliçe limitleri ile sınırlı olmak üzere) dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine; davacı Çağla Terzi'nin maddi tazminat talebinin kabulü ile 138.289,10 TL'nin davalılar Yusuf T. ve K.T. Nak. Tic. Ltd. Şti. yönünden kaza tarihi olan 18.10.2015 tarihinden itibaren davalılar A. Sigorta A.Ş. ve A.A. Sigorta Şirketi yönünden (poliçe limitleri ile sınırlı olmak üzere) dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine; davalı A. Sigorta A.Ş. aleyhine açılan davanın reddine, davalı A.A. Sigorta A.Ş. aleyhine açılan manevi tazminat talebinin reddine, davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile; davacı Yakup için 25.000,00 TL, davacı Çağla için 45.000,00 TL olmak üzere toplam 70.000,00 TL'nin kaza tarihi olan 18.10.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar Yusuf T. ve K.T. Nak. Tic. Ltd. Şti.'den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili, davalı A. Sigorta A.Ş. vekili, davalı A. Sigorta A.Ş. vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 10.10.2019 tarihli ve 2018/1053 Esas, 2019/1656 Karar sayılı kararıyla; davalı A. Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı A. Sigorta A.Ş.nin zorunlu karayolu taşımacılık sigortası kapsamında sigortalıya ait araç sürücünün kusurunun bulunmaması nedeniyle davanın reddi gerektiğinden istinaf başvurusunun kabulüne, davacılar vekilinin manevi tazminat miktarına ilişkin istinaf gerekçesi yerinde görüldüğünden istinaf başvurusunun kabulü ile manevi tazminatın arttırılması gerektiği kanaatine varıldığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, kesinleşen yönler korunarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davacıların destekten yoksun kalma tazminat taleplerinin kabulü ile; davacı Yakup için 20.810,12 TL, davacı Çağla için 28.389,23 TL olmak üzere toplam 49.199,35 TL'nin davalılar Yusuf T. ve K.T. Nak. Tic. Ltd. Şti. yönünden kaza tarihi olan 18.10.2015 tarihinden itibaren davalılar A. Sigorta A.Ş. yönünden (poliçe limitleri ile sınırlı olmak üzere) dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, davacı Çağla Terzi'nin maddi tazminat talebinin kabulü ile 138.289,10 TL'nin davalılar Yusuf T. ve K.T. Nak. Tic. Ltd. Şti. yönünden kaza tarihi olan 18.10.2015 tarihinden itibaren davalılar A. Sigorta A.Ş. yönünden (poliçe limitleri ile sınırlı olmak üzere) dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine; davalı A. Sigorta A.Ş. ve davalı A. Sigorta A.Ş. aleyhine açılan davanın reddine; davalı A.A. Sigorta A.Ş. aleyhine açılan manevi tazminat talebinin reddine; davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile; davacı Yakup için 50.000,00 TL, davacı Çağla için 70.000,00 TL olmak üzere toplam 120.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 18.10.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar Yusuf T. ve K.T. Nak. Tic. Ltd. Şti.den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ile davalı A. Sigorta A.Ş. vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"... 1- 6100 Sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 362/1.a maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 6763 Sayılı Kanunun 44. maddesiyle HMK'ya eklenen EK-Madde 1'de öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2019 yılı için 58.800,00 TL'dir.
Davacı Yakup ile davacı Çağla yönünden kabul edilen destekten yoksun kalma tazminat miktarı davalı A. Sigorta A.Ş için kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 1/6/1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da temyiz isteminin reddine karar verilebileceğinden, davalı A. Sigorta A.Ş vekilinin davacılar Yakup ile Çağla yönünden kabul edilen destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin temyiz dilekçesinin hükmün kesin olması nedeni ile reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacılar vekilinin davalı A.A. Türk Sigorta Şirketi ile davalı A. Sigortanın sorumlu olduklarına, manevi tazminatın az olduğuna dair sair, davalı A. Sigorta vekilinin davacı Çağla yönünden kabul edilen iş göremezlik tazminatına ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
3- Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle, işgücü kaybı tazminatı istemine ilişkindir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Mahkemece, davacı Çağla'nın kaza nedeniyle meydana gelen işgücü kaybı hususunda Adli Tıp Kurumu Başkanlığı tarafından düzenlenen 10/03/2017 tarihli rapor hükme esas alınmış ise de, rapor 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası Grup1 kabul olunarak düzenlenmiştir. Kaza, 18.10.2015 tarihinde gerçekleşmiş olup maluliyet oranının tespiti açısından Özürlü Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik yürürlüktedir. Bu durumda, trafik kazası nedeniyle işgücü kaybı oranının kesin olarak belirlenmesi için kaza tarihinde yürürlükte bulunan söz konusu yönetmelik hükümlerine göre Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi'nden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
4- Bozma sebep ve şekline göre davacılar vekilinin yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kaza tarihinde Özürlülük Ölçütü Yönetmeliği, Çalışma Gücü Meslekte Kazanma Gücü Tespit İşlemleri Yönetmeliği ve de % 60 oranı üzerinde malulen emekliliğin düzenlendiği Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin yürürlükte olduğu, kaza tarihinde Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerinin uygulanmasına ilişkin kanuni düzenleme olmayıp, genel şartların ikincil norm olmasına göre genel şartlardaki düzenleme Kanuna ve Yargıtay içtihatlarına aykırı şekilde zarar görene karşı ileri sürülemeyeceğinden Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre rapor alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, zarar gören kişinin yaralanması ve maluliyeti arasında illiyet bağı kurularak meslek grup numarası cetvelleri ve yaşına göre maluliyet oranı belirlenen Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre belirlenmesi yerine Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenecek hastanelerden alınması gereken olay ile illiyetinin kurulması yönünden eksik hükümler içeren genel özür oranın belirlendiği Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğinin kabul edilmesi gerçek zararın belirlenmesinde zarar görenler ve zarar sorumluları aleyhine durum yaratacağı, olay tarihinde yürürlükte olan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu''nun (2918 sayılı Kanun, KTK) 90, 92, 95 ve 99 uncu maddeleri ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 54 üncü maddesi ve olaydan sonra yürürlüğe giren KTK'nın 90 ıncı maddesi ve 92/i maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş olması ve iptal kararının gerekçesi dikkate alındığında müteselsil borçlular arasında gerçek zararın belirlenmesine ilişkin farklı hesaplama yöntemi belirlenemeyeceğinden "çalışma gücünün" Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre belirlenmesininde bir isabetsizlik olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ile davalı A. Sigorta A.Ş. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili; yargılama gideri ve vekâlet ücretine yönelik talebin müştereken ve müteselsilen tahsiline ilişkin olmasına rağmen istinaf kararının usule aykırı olduğu, A. Sigorta A.Ş. ve davalı A.A. Türk Sigorta Şirketi yönünden maddi tazminat talebinin tümden reddi nedeniyle maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği, A. Sigorta A.Ş. ve davalı A.A. Türk Sigorta Şirketi yönünden maddi tazminat talebinin reddinin hukuka aykırı olduğu, manevi tazminat miktarının maddi tazminat miktarı ile orantılı olmadığı, A.A. Türk Sigorta Şirketi yönünden manevi tazminatın reddinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı A. Sigorta A.Ş. vekili; maluliyet oranının hatalı yönetmelik hükmüne göre hesaplandığını, direnme gerekçesinin hukuki istikrar ilkesi gereğince de hatalı ve kökleşmiş Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda maluliyet oranının tespitinde, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinin mi yoksa Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerinin mi uygulanması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 49 ilâ 51, 54, 55 vd. maddeleri,
2. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 85, 89, 90, 91, 99 vd. maddeleri,
3. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu'nun 11 inci maddesi,
2. Değerlendirme
1. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konu ile ilgili mevzuatın ve yasal kavramların incelenmesinde fayda bulunmaktadır.
2. Karayolları Trafik Kanunu'nun 85 inci maddesinin birinci fıkrasında; bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi hâlinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibinin, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı, 91 inci maddesinin birinci fıkrasında; işletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu, yine olay tarihinde yürürlükte bulunan 90 ıncı maddesinin birinci fıkrasında ise; zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatların bu Kanunda öngörülen usul ve esaslara tabi olduğu ve 2918 sayılı Kanun'da düzenlenmeyen hususlar hakkında 6098 sayılı Kanun'un haksız fiillere ilişkin hükümlerinin uygulanacağı şeklinde düzenleme getirilmiştir.
3. Türk Borçlar Kanunu'nun 49 ilâ 51 inci maddelerine göre, kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlü olup, zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispatla mükelleftir. Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.
4. Türk Borçlar Kanunu'nun "Bedensel zararlar" başlıklı 54 üncü maddesinde bedensel zararlar "özellikle" ifadesine yer verilmek suretiyle tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar, ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olarak örnekseme yoluyla açıklandıktan sonra, "Tazminatın belirlenmesi" başlıklı 55 inci maddenin birinci fıkrasında ise; "Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır" hükmüne yer verilmiştir. Açıklanan düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere tazminatın hesaplanmasına yönelik somut kurallar bulunmadığından tazminatın (uğranılan gerçek zararın) belirlenmesine yönelik ilkeler, somut olayın özelliği gözetilmek suretiyle yeksenak uygulamaların ortaya konulabilmesi amacıyla ilgili Kanunlar çerçevesinde oluşturulan içtihatlarla belirlenmiştir.
5. Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu yönünde bir iddia ve talep bulunması hâlinde gerçek zararın tespit edilebilmesi bakımından kusur durumu, kişinin gelir durumu, yaşam tablolarına göre belirlenen bakiye ömür süresi, maluliyet oranı gibi birden fazla veri bir arada göz önünde bulundurularak değerlendirme yapılmaktadır. Dolayısıyla tazminat hesabında (varsa geçici işgöremezlik süresinin ve) maluliyet (sürekli iş gücü kaybı) oranının usulüne uygun belirlenmesi büyük önem taşımaktadır. Yargıtayın istikrar kazanmış uygulamaları uyarınca kaza ile maluliyet arasında illiyet bağı kurulmak koşuluyla bu belirlemenin Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi, üniversite ya da araştırma hastanelerinin Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlıkları aracılığıyla tespit edilmesi gerekmektedir. Söz konusu bu belirlemenin kayba uğradığı iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihinde yürürlükte bulunan ve Yargıtay uygulamaları ile benimsenen mevzuata uygun olarak yapılması gerekmektedir.
6. Eldeki davada, davacı Çağla'nın kaza nedeniyle meydana gelen işgücü kaybı hususunda Adli Tıp Kurumu Başkanlığı tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak maluliyet oranı belirlenmiş, mahkemece bu rapor hükme esas alınmış, Bölge Adliye Mahkemesince söz konusu raporun hükme esas alınmasında isabetsizlik bulunmadığı belirtilmiş, karar Özel Dairece maluliyet oranının tespiti açısından kaza tarihinde yürürlükte olan Özürlü Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi'nden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
7. Sürekli iş göremezlik oranının tespit edilirken uygulamada yeksenaklığın oluşturulabilmesi amacıyla Yargıtay Özel Dairesinin istikrar kazanmış kararlarında; 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 ilâ 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 ilâ 01.06.2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015 ilâ 20.02.2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik ve 20.02.2019 tarihinden sonra ise Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik yürürlükte olduğundan kaza tarihinde geçerli mevzuat uyarınca sağlık kurulu raporu düzenlenmesi gerektiği vurgulanmaktadır.
8. Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü 22.06.1972 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Tespit işlemleri Yönetmeliği ise 11.10.2008 tarihli ve 27021 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yönetmeliğin yürürlük tarihinden önceki talepler bakımından getirilen Geçici 1 inci madde ile "... Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce çalışma gücü kaybı, iş kazası, meslek hastalığı, vazife malullüğü, harp malullüğü sonucu meslekte kazanma gücü kaybı ile erken yaşlanma durumlarının tespiti talebinde bulunan sigortalılar ve hak sahipleri için, yürürlükten kaldırılan ilgili sosyal güvenlik mevzuatının Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır..." hükmüne yer verilmiştir. 03.08.2013 tarih ve 28727 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği ise 01.09.2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 22 inci madde de; "1/10/2008 tarihli ve 27021 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin çalışma gücü kaybı, vazife malullüğü, harp malullüğü ile erken yaşlanma durumlarının tespiti hükümlerine yapılan atıflar bu Yönetmelik hükümlerine yapılmış sayılır." 23 üncü maddesinde; "Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinde yer alan; çalışma gücü kaybı, vazife malullüğü, harp malullüğü ile erken yaşlanma durumlarının tespiti ile ilgili tüm hükümler yürürlükten kaldırılmıştır." düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan Yönetmelik 28.09.2021 tarihli ve 31612 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Maluliyet ve Çalışma Gücü Kaybı Tespiti İşlemleri Yönetmeliği ile yürürlükten kaldırılmıştır. 30.03.2013 tarih ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu Yönetmelik ile 14.1.2012 tarihli ve 28173 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır. Yönetmeliğin özürlü sağlık kurulu raporlarının alınışı, geçerliliği, değerlendirilmesi ve özürlü sağlık kurulu raporu verebilecek yetkili sağlık kurumlarının tespiti ile ilgili usul ve esasları belirlemek; özürlülerle ilgili derecelendirmelere, sınıflandırmalara ve tanımlamalara gereksinim duyulan alanlarda ortak bir uygulama geliştirmek ve uluslararası sınıflandırma ve ölçütlerin kullanımının yaygınlaştırılmasını sağlamak amacıyla hazırlandığı ve özürlülere sağlanan haklardan ve verilecek hizmetlerden yararlanmak üzere istenilen özürlü sağlık kurulu raporları ile özürlü sağlık kurulu raporu verebilecek yetkili sağlık kurumlarını ve özürlülerle ilgili sınıflandırma ve ölçütleri kapsadığı hususu hüküm altına alınmıştır. 20.02.2019 tarihli ve 30692 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik ile 30.03.2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır.
9. Uyuşmazlık konusu ile sınırlı olmak kaydıyla belirtmek gerekir ki, Karayolları Trafik Kanunu'nun ilgili maddelerinde (md .90, 99) 6704 sayılı yapılan değişiklikler 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe girmiş, kaza ise 18.10.2015 tarihinde gerçekleşmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararında belirtildiği üzere kaza tarihinde hangi yönetmelik hükümlerinin uygulanacağına ilişkin kanuni düzenleme de bulunmayıp, kaza tarihinde hem Özürlülük Ölçütü Yönetmeliği, hem Çalışma Gücü Meslekte Kazanma Gücü Tespit İşlemleri Yönetmeliği, hem de % 60 oranı üzerinde malulen emekliliğin düzenlendiği Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği yürürlüktedir. Gerçek zararın belirlenmesine yönelik ilkeler (yukarıda açıklandığı üzere somut tazminat hesabına ilişkin belirlemeler) istikrar kazanan Yargıtay içtihatlarıyla belirlenmiş ve uygulamaya yön verilmiştir. Haksız fiilden kaynaklanan zararların tespitinde fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükteki mevzuat hükümleri dikkate alınarak hesaplama yapılmalıdır. Oluşan zararın tespit edilmesinde aynı konuya yönelik aynı tarihlerde farklı düzenlemelerin bulunması da genel ilkelerden ayrılması için bir gerekçe olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Zira aksinin kabulü hukuki güvenlik ve istikrar ilkesine de aykırı düşmektedir. O hâlde, somut olayda kaza tarihi itibariyle yürürlükte ve güncel olduğu için kabul edilen Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde rapor alınması; bu rapordan sonra gerekli olması hâlinde maluliyet zararının hesaplanması için aktüerya bilirkişisinden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
10. Hâl böyle olunca Bölge Adliye Mahkemesince önceki kararda direnilmesi doğru olmadığından, hükmün Özel Daire bozma kararında belirtilen nedenlerle bozulması gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı A. Sigorta A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma neden ve şekline göre davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine,
Dosyanın 6100 sayılı Kanun’un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.02.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.
HAKSIZ FİİLDEN KAYNAKLANAN ZARARLARIN TESPİTİNDE FİİLİN GERÇEKLEŞTİĞİ TARİHTE YÜRÜRLÜKTEKİ MEVZUAT HÜKÜMLERİ DİKKATE ALINARAK HESAPLAMA YAPILMALIDIR.
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas No : 2022/(17)4-655
Karar No : 2024/133
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 10.06.2021
SAYISI : 2021/883 E., 2021/1150 K.
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 11.11.2020 tarihli ve
2019/6442 Esas, 2020/6926 Karar sayılı BOZMA kararı
Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili, davalı A. Sigorta A.Ş. vekili, davalı A. Sigorta A.Ş. vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı A. Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı A. Sigorta A.Ş. vekili ile davacılar vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili ile davalı A. Sigorta A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı davacılar vekili ile davalı A. Sigorta A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; davalı K.T. Umumi Nakliyat ve Tic. Ltd. Şti. adına kayıtlı, davalı Yusuf T. idaresinde bulunan çekicinin 18.10.2015 tarihinde davacıların ve kızları Efsa Gül Terzi’nin yolcu olarak bulundukları otobüse çarpmasıyla meydana gelen kazada Efsa Gül Terzi'nin vefat ettiğini, davacıların yaralandıklarını, davalı A. Sigorta A.Ş.nin çekici ve dorsenin zorunlu mali sorumluluk ve kasko sigortacısı olduğunu, davalı A.A. Türk Sigorta Şirketi'nin otobüsün zorunlu mali sorumluluk sigortacısı ve genişletilmiş kasko sigortacısı olduğunu, davalı A. Sigorta A.Ş.nin ise otobüsün zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduklarını, davacıların yaralanması ve çocuklarının vefatı nedeniyle sorumluluklarının bulunduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması suretiyle davacı Yakup Terzi için 170.000,00 TL, davacı Çağla Terzi için 200.000,00 TL olmak üzere toplam 370.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan Yusuf T., K.T. Umumi Nakliyat Tic. Ltd. Şti. ve A.A. Türk Sigorta Şirketi'nden (genişletilmiş artan mali sorumluluk kasko poliçesinde manevi tazminat klozu bulunduğundan poliçe limitleri ile sınırlı olmak üzere) müştereken ve müteselsilen tahsiline, Efsa Gül'ün vefatı nedeniyle davacı Yakup Terzi için 500,00 TL, davacı Çağla Terzi için 500,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı Çağla Terzi için 1.000,00 TL işgöremezlik tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı A. Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin kazaya karışan otobüsün zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğunu, kazanın taşıma işi sırasında meydana gelmesi nedeniyle zararın öncelikle zorunlu taşımacılık mali sorumluluk sigortasından karşılanması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı A.A. Türk Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde, kazaya karışan otobüsün Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Mesuliyet ve İhtiyari Mali Sorumluluk sigortacısı olduğunu, sigortalı aracın kusurlu olmadığını, dava konusu kazanın tamamen çekici olan diğer aracın kusuruyla meydana geldiğini, müvekkili şirketin bu kapsamda sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
3. Davalı Yusuf T. vekili cevap dilekçesinde, kusur oranı ve talep edilen tazminat miktarını kabul etmediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
4. Davalı A. Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde, müvekkilinin kazaya karışan çekicinin zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğunu, kazaya sebep olan aracın ticari otobüs olması nedeniyle Poliçe Genel Şartlarının A.6, Yönetmeliğin 11 inci ve 64 üncü maddelerine göre Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası yapılması gereken taşıtlar arasında yer aldığından müvekkili şirketin sorumluluğunun bu sigorta ile karşılanamayan zararlarla sınırlı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 27.12.2017 tarihli ve 2016/59 Esas, 2017/597 Karar sayılı kararıyla; davacıların destekten yoksun kalma tazminat taleplerinin kabulü ile; davacı Yakup için 20.810,12 TL, davacı Çağla için 28.389,23 TL olmak üzere toplam 49.199,35 TL'nin davalılar Yusuf T. ve K.T. Nak. Tic. Ltd. Şti. yönünden kaza tarihi olan 18.10.2015 tarihinden itibaren davalılar A. Sigorta A.Ş. ve A.A. Sigorta Şirketi yönünden (poliçe limitleri ile sınırlı olmak üzere) dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine; davacı Çağla Terzi'nin maddi tazminat talebinin kabulü ile 138.289,10 TL'nin davalılar Yusuf T. ve K.T. Nak. Tic. Ltd. Şti. yönünden kaza tarihi olan 18.10.2015 tarihinden itibaren davalılar A. Sigorta A.Ş. ve A.A. Sigorta Şirketi yönünden (poliçe limitleri ile sınırlı olmak üzere) dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine; davalı A. Sigorta A.Ş. aleyhine açılan davanın reddine, davalı A.A. Sigorta A.Ş. aleyhine açılan manevi tazminat talebinin reddine, davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile; davacı Yakup için 25.000,00 TL, davacı Çağla için 45.000,00 TL olmak üzere toplam 70.000,00 TL'nin kaza tarihi olan 18.10.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar Yusuf T. ve K.T. Nak. Tic. Ltd. Şti.'den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili, davalı A. Sigorta A.Ş. vekili, davalı A. Sigorta A.Ş. vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 10.10.2019 tarihli ve 2018/1053 Esas, 2019/1656 Karar sayılı kararıyla; davalı A. Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı A. Sigorta A.Ş.nin zorunlu karayolu taşımacılık sigortası kapsamında sigortalıya ait araç sürücünün kusurunun bulunmaması nedeniyle davanın reddi gerektiğinden istinaf başvurusunun kabulüne, davacılar vekilinin manevi tazminat miktarına ilişkin istinaf gerekçesi yerinde görüldüğünden istinaf başvurusunun kabulü ile manevi tazminatın arttırılması gerektiği kanaatine varıldığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, kesinleşen yönler korunarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davacıların destekten yoksun kalma tazminat taleplerinin kabulü ile; davacı Yakup için 20.810,12 TL, davacı Çağla için 28.389,23 TL olmak üzere toplam 49.199,35 TL'nin davalılar Yusuf T. ve K.T. Nak. Tic. Ltd. Şti. yönünden kaza tarihi olan 18.10.2015 tarihinden itibaren davalılar A. Sigorta A.Ş. yönünden (poliçe limitleri ile sınırlı olmak üzere) dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, davacı Çağla Terzi'nin maddi tazminat talebinin kabulü ile 138.289,10 TL'nin davalılar Yusuf T. ve K.T. Nak. Tic. Ltd. Şti. yönünden kaza tarihi olan 18.10.2015 tarihinden itibaren davalılar A. Sigorta A.Ş. yönünden (poliçe limitleri ile sınırlı olmak üzere) dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine; davalı A. Sigorta A.Ş. ve davalı A. Sigorta A.Ş. aleyhine açılan davanın reddine; davalı A.A. Sigorta A.Ş. aleyhine açılan manevi tazminat talebinin reddine; davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile; davacı Yakup için 50.000,00 TL, davacı Çağla için 70.000,00 TL olmak üzere toplam 120.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 18.10.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar Yusuf T. ve K.T. Nak. Tic. Ltd. Şti.den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ile davalı A. Sigorta A.Ş. vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"... 1- 6100 Sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 362/1.a maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 6763 Sayılı Kanunun 44. maddesiyle HMK'ya eklenen EK-Madde 1'de öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2019 yılı için 58.800,00 TL'dir.
Davacı Yakup ile davacı Çağla yönünden kabul edilen destekten yoksun kalma tazminat miktarı davalı A. Sigorta A.Ş için kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 1/6/1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da temyiz isteminin reddine karar verilebileceğinden, davalı A. Sigorta A.Ş vekilinin davacılar Yakup ile Çağla yönünden kabul edilen destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin temyiz dilekçesinin hükmün kesin olması nedeni ile reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacılar vekilinin davalı A.A. Türk Sigorta Şirketi ile davalı A. Sigortanın sorumlu olduklarına, manevi tazminatın az olduğuna dair sair, davalı A. Sigorta vekilinin davacı Çağla yönünden kabul edilen iş göremezlik tazminatına ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
3- Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle, işgücü kaybı tazminatı istemine ilişkindir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Mahkemece, davacı Çağla'nın kaza nedeniyle meydana gelen işgücü kaybı hususunda Adli Tıp Kurumu Başkanlığı tarafından düzenlenen 10/03/2017 tarihli rapor hükme esas alınmış ise de, rapor 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası Grup1 kabul olunarak düzenlenmiştir. Kaza, 18.10.2015 tarihinde gerçekleşmiş olup maluliyet oranının tespiti açısından Özürlü Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik yürürlüktedir. Bu durumda, trafik kazası nedeniyle işgücü kaybı oranının kesin olarak belirlenmesi için kaza tarihinde yürürlükte bulunan söz konusu yönetmelik hükümlerine göre Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi'nden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
4- Bozma sebep ve şekline göre davacılar vekilinin yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kaza tarihinde Özürlülük Ölçütü Yönetmeliği, Çalışma Gücü Meslekte Kazanma Gücü Tespit İşlemleri Yönetmeliği ve de % 60 oranı üzerinde malulen emekliliğin düzenlendiği Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin yürürlükte olduğu, kaza tarihinde Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerinin uygulanmasına ilişkin kanuni düzenleme olmayıp, genel şartların ikincil norm olmasına göre genel şartlardaki düzenleme Kanuna ve Yargıtay içtihatlarına aykırı şekilde zarar görene karşı ileri sürülemeyeceğinden Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre rapor alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, zarar gören kişinin yaralanması ve maluliyeti arasında illiyet bağı kurularak meslek grup numarası cetvelleri ve yaşına göre maluliyet oranı belirlenen Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre belirlenmesi yerine Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenecek hastanelerden alınması gereken olay ile illiyetinin kurulması yönünden eksik hükümler içeren genel özür oranın belirlendiği Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğinin kabul edilmesi gerçek zararın belirlenmesinde zarar görenler ve zarar sorumluları aleyhine durum yaratacağı, olay tarihinde yürürlükte olan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu''nun (2918 sayılı Kanun, KTK) 90, 92, 95 ve 99 uncu maddeleri ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 54 üncü maddesi ve olaydan sonra yürürlüğe giren KTK'nın 90 ıncı maddesi ve 92/i maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş olması ve iptal kararının gerekçesi dikkate alındığında müteselsil borçlular arasında gerçek zararın belirlenmesine ilişkin farklı hesaplama yöntemi belirlenemeyeceğinden "çalışma gücünün" Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre belirlenmesininde bir isabetsizlik olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ile davalı A. Sigorta A.Ş. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili; yargılama gideri ve vekâlet ücretine yönelik talebin müştereken ve müteselsilen tahsiline ilişkin olmasına rağmen istinaf kararının usule aykırı olduğu, A. Sigorta A.Ş. ve davalı A.A. Türk Sigorta Şirketi yönünden maddi tazminat talebinin tümden reddi nedeniyle maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği, A. Sigorta A.Ş. ve davalı A.A. Türk Sigorta Şirketi yönünden maddi tazminat talebinin reddinin hukuka aykırı olduğu, manevi tazminat miktarının maddi tazminat miktarı ile orantılı olmadığı, A.A. Türk Sigorta Şirketi yönünden manevi tazminatın reddinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı A. Sigorta A.Ş. vekili; maluliyet oranının hatalı yönetmelik hükmüne göre hesaplandığını, direnme gerekçesinin hukuki istikrar ilkesi gereğince de hatalı ve kökleşmiş Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda maluliyet oranının tespitinde, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinin mi yoksa Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerinin mi uygulanması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 49 ilâ 51, 54, 55 vd. maddeleri,
2. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 85, 89, 90, 91, 99 vd. maddeleri,
3. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu'nun 11 inci maddesi,
2. Değerlendirme
1. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konu ile ilgili mevzuatın ve yasal kavramların incelenmesinde fayda bulunmaktadır.
2. Karayolları Trafik Kanunu'nun 85 inci maddesinin birinci fıkrasında; bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi hâlinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibinin, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı, 91 inci maddesinin birinci fıkrasında; işletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu, yine olay tarihinde yürürlükte bulunan 90 ıncı maddesinin birinci fıkrasında ise; zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatların bu Kanunda öngörülen usul ve esaslara tabi olduğu ve 2918 sayılı Kanun'da düzenlenmeyen hususlar hakkında 6098 sayılı Kanun'un haksız fiillere ilişkin hükümlerinin uygulanacağı şeklinde düzenleme getirilmiştir.
3. Türk Borçlar Kanunu'nun 49 ilâ 51 inci maddelerine göre, kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlü olup, zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispatla mükelleftir. Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.
4. Türk Borçlar Kanunu'nun "Bedensel zararlar" başlıklı 54 üncü maddesinde bedensel zararlar "özellikle" ifadesine yer verilmek suretiyle tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar, ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olarak örnekseme yoluyla açıklandıktan sonra, "Tazminatın belirlenmesi" başlıklı 55 inci maddenin birinci fıkrasında ise; "Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır" hükmüne yer verilmiştir. Açıklanan düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere tazminatın hesaplanmasına yönelik somut kurallar bulunmadığından tazminatın (uğranılan gerçek zararın) belirlenmesine yönelik ilkeler, somut olayın özelliği gözetilmek suretiyle yeksenak uygulamaların ortaya konulabilmesi amacıyla ilgili Kanunlar çerçevesinde oluşturulan içtihatlarla belirlenmiştir.
5. Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu yönünde bir iddia ve talep bulunması hâlinde gerçek zararın tespit edilebilmesi bakımından kusur durumu, kişinin gelir durumu, yaşam tablolarına göre belirlenen bakiye ömür süresi, maluliyet oranı gibi birden fazla veri bir arada göz önünde bulundurularak değerlendirme yapılmaktadır. Dolayısıyla tazminat hesabında (varsa geçici işgöremezlik süresinin ve) maluliyet (sürekli iş gücü kaybı) oranının usulüne uygun belirlenmesi büyük önem taşımaktadır. Yargıtayın istikrar kazanmış uygulamaları uyarınca kaza ile maluliyet arasında illiyet bağı kurulmak koşuluyla bu belirlemenin Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi, üniversite ya da araştırma hastanelerinin Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlıkları aracılığıyla tespit edilmesi gerekmektedir. Söz konusu bu belirlemenin kayba uğradığı iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihinde yürürlükte bulunan ve Yargıtay uygulamaları ile benimsenen mevzuata uygun olarak yapılması gerekmektedir.
6. Eldeki davada, davacı Çağla'nın kaza nedeniyle meydana gelen işgücü kaybı hususunda Adli Tıp Kurumu Başkanlığı tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak maluliyet oranı belirlenmiş, mahkemece bu rapor hükme esas alınmış, Bölge Adliye Mahkemesince söz konusu raporun hükme esas alınmasında isabetsizlik bulunmadığı belirtilmiş, karar Özel Dairece maluliyet oranının tespiti açısından kaza tarihinde yürürlükte olan Özürlü Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi'nden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
7. Sürekli iş göremezlik oranının tespit edilirken uygulamada yeksenaklığın oluşturulabilmesi amacıyla Yargıtay Özel Dairesinin istikrar kazanmış kararlarında; 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 ilâ 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 ilâ 01.06.2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015 ilâ 20.02.2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik ve 20.02.2019 tarihinden sonra ise Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik yürürlükte olduğundan kaza tarihinde geçerli mevzuat uyarınca sağlık kurulu raporu düzenlenmesi gerektiği vurgulanmaktadır.
8. Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü 22.06.1972 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Tespit işlemleri Yönetmeliği ise 11.10.2008 tarihli ve 27021 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yönetmeliğin yürürlük tarihinden önceki talepler bakımından getirilen Geçici 1 inci madde ile "... Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce çalışma gücü kaybı, iş kazası, meslek hastalığı, vazife malullüğü, harp malullüğü sonucu meslekte kazanma gücü kaybı ile erken yaşlanma durumlarının tespiti talebinde bulunan sigortalılar ve hak sahipleri için, yürürlükten kaldırılan ilgili sosyal güvenlik mevzuatının Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır..." hükmüne yer verilmiştir. 03.08.2013 tarih ve 28727 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği ise 01.09.2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 22 inci madde de; "1/10/2008 tarihli ve 27021 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin çalışma gücü kaybı, vazife malullüğü, harp malullüğü ile erken yaşlanma durumlarının tespiti hükümlerine yapılan atıflar bu Yönetmelik hükümlerine yapılmış sayılır." 23 üncü maddesinde; "Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinde yer alan; çalışma gücü kaybı, vazife malullüğü, harp malullüğü ile erken yaşlanma durumlarının tespiti ile ilgili tüm hükümler yürürlükten kaldırılmıştır." düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan Yönetmelik 28.09.2021 tarihli ve 31612 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Maluliyet ve Çalışma Gücü Kaybı Tespiti İşlemleri Yönetmeliği ile yürürlükten kaldırılmıştır. 30.03.2013 tarih ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu Yönetmelik ile 14.1.2012 tarihli ve 28173 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır. Yönetmeliğin özürlü sağlık kurulu raporlarının alınışı, geçerliliği, değerlendirilmesi ve özürlü sağlık kurulu raporu verebilecek yetkili sağlık kurumlarının tespiti ile ilgili usul ve esasları belirlemek; özürlülerle ilgili derecelendirmelere, sınıflandırmalara ve tanımlamalara gereksinim duyulan alanlarda ortak bir uygulama geliştirmek ve uluslararası sınıflandırma ve ölçütlerin kullanımının yaygınlaştırılmasını sağlamak amacıyla hazırlandığı ve özürlülere sağlanan haklardan ve verilecek hizmetlerden yararlanmak üzere istenilen özürlü sağlık kurulu raporları ile özürlü sağlık kurulu raporu verebilecek yetkili sağlık kurumlarını ve özürlülerle ilgili sınıflandırma ve ölçütleri kapsadığı hususu hüküm altına alınmıştır. 20.02.2019 tarihli ve 30692 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik ile 30.03.2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır.
9. Uyuşmazlık konusu ile sınırlı olmak kaydıyla belirtmek gerekir ki, Karayolları Trafik Kanunu'nun ilgili maddelerinde (md .90, 99) 6704 sayılı yapılan değişiklikler 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe girmiş, kaza ise 18.10.2015 tarihinde gerçekleşmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararında belirtildiği üzere kaza tarihinde hangi yönetmelik hükümlerinin uygulanacağına ilişkin kanuni düzenleme de bulunmayıp, kaza tarihinde hem Özürlülük Ölçütü Yönetmeliği, hem Çalışma Gücü Meslekte Kazanma Gücü Tespit İşlemleri Yönetmeliği, hem de % 60 oranı üzerinde malulen emekliliğin düzenlendiği Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği yürürlüktedir. Gerçek zararın belirlenmesine yönelik ilkeler (yukarıda açıklandığı üzere somut tazminat hesabına ilişkin belirlemeler) istikrar kazanan Yargıtay içtihatlarıyla belirlenmiş ve uygulamaya yön verilmiştir. Haksız fiilden kaynaklanan zararların tespitinde fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükteki mevzuat hükümleri dikkate alınarak hesaplama yapılmalıdır. Oluşan zararın tespit edilmesinde aynı konuya yönelik aynı tarihlerde farklı düzenlemelerin bulunması da genel ilkelerden ayrılması için bir gerekçe olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Zira aksinin kabulü hukuki güvenlik ve istikrar ilkesine de aykırı düşmektedir. O hâlde, somut olayda kaza tarihi itibariyle yürürlükte ve güncel olduğu için kabul edilen Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde rapor alınması; bu rapordan sonra gerekli olması hâlinde maluliyet zararının hesaplanması için aktüerya bilirkişisinden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
10. Hâl böyle olunca Bölge Adliye Mahkemesince önceki kararda direnilmesi doğru olmadığından, hükmün Özel Daire bozma kararında belirtilen nedenlerle bozulması gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı A. Sigorta A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma neden ve şekline göre davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine,
Dosyanın 6100 sayılı Kanun’un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.02.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.