![](https://karamercanhukuk.com/images/blog/hmk-14-hukmundeki-tuzel-kisilere-uygulanabilir.jpg)
HMK 14 HÜKMÜNDEKİ KESİN YETKİ KURALI, MERKEZİ TÜRKİYE'DE BULUNAN VE TÜRK YASALARINA GÖRE KURULARAK FAALİYET GÖSTEREN TÜZEL KİŞİLERE UYGULANABİLİR.
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2023/1958
Karar No : 2024/4590
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 14.12.2022
SAYISI : 2022/1512 Esas, 2022/1606 Karar
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında "P. Produkt - K" limited şirketinin esas sermayesindeki payın alım satımına ilişkin olarak ön sözleşme imzalandığını, müvekkilinin toplam %62,5 hissesinin 358.000,00 USD karşılığında satılmasının kararlaştırıldığını, düzenlenen ödeme planına göre olmasa da peşinat dahil 288.888,00 USD ödeme yapıldığını, bakiye 70.000,00 USD'nin ödenmemesi üzerine alıcı davalı Mehmet Koç'a ihtar gönderildiğini, son olarak arabulucuya başvurulduğunu ancak anlaşmaya varılamadığını, ödenmeyen hisse devir bedelinin tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine haksız itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına, %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davaya konu uyuşmazlıkta Türk mahkemelerinin yargı yetkisinin bulunmadığını, tarafların ikamet adresinin Ukrayna ve Kırgızistan ülkeleri olduğunu, hisse devrine konu şirketin ise Ukrayna hukukuna göre kurulduğunu, Ukrayna ülkesinde faaliyet gösterdiğini ve Türk hukuku ile hiçbir ilgisi bulunmadığını, bu davada uyuşmazlığın ifa yeri Kiev/Ukrayna mahkemesinin, kabul edilmediği takdirde ise davalının yerleşim yeri ve mutad meskeninin bulunduğu Kırgızistan ülkesinin yetkili olduğunu, ayrıca Ukrayna ülkesi mahkemesinde aynı konuya ilişkin yargılamanın devam ettiğini, farklı bir ülke yargı yerinde derdest olan davanın ayrıca Türk mahkemelerinde görülmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Ukrayna ülkesinde faaliyet gösteren şirket hisse devri sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemiyle açılan davada, dava dilekçesine ekli olarak sunulan ve taraflar arasında imzalanan 24 Temmuz 2019 tarihli "P. Produkt - K" Limited Şirketi'nin esas sermayesindeki payın alım satımına ilişkin ön sözleşme incelendiğinde; davacı tarafından davalıya, Ukrayna ülkesinde faaliyet gösteren şirket hissesinin devrinin öngörüldüğü, 5178 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku hakkında Kanunun 40 ıncı maddesine göre, Türk Mahkemelerinin milletlerarası yetkisinin, iç hukukun yer itibariyle yetki kurallarınca tayin edileceği, 6100 sayılı HMK'nın 114/1-a maddesinde, Türk Mahkemelerinin yargı hakkının bulunması dava şartı olarak sayılmış olup, anılan yasanın 115. maddesine göre de, mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırarak, dava şartı noksanlığı tespit ederse davanın usulden reddine karar vereceği, somut uyuşmazlıkta; hisse devir sözleşmesine konu şirketin Ukrayna ülkesi, Kiev şehrinde faaliyet gösterdiği, HMK'nın 14/2. maddesi gereği davanın Ukrayna ülkesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle Türk Mahkemelerinin yargı hakkının bulunmadığından davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; HMK'nın 19. maddesi gereğince davalının geçerli bir yetki itirazının bulunmadığını, zira birden fazla yetkili mahkeme bildirdiğini, dolayısıyla Ankara mahkemelerinin yetkili olduğunu, burada menkul hükmünde bir varlığın satımının bedeline ilişkin uyuşmazlığın söz konusu olduğunu, davanın tarafları arasında özel hukuk tüzel kişisinin bulunmadığını, hisse devir ön sözleşmesinden doğan hisse devir bedelinin ödenmesini talep eden müvekkilinin yerleşim yerinin bulunduğu ülkenin de yetkili olduğunu, davalının Ukrayna'da açmış olduğu dava ile bu davanın talep sonucunun ve konusunun aynı olmadığını, ileri sürerek açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; devir vaadi sözleşmesi ancak iki taraflı veya çok taraflı
olarak sözleşme olarak ortaya çıkabileceği, buna karşın Ticaret Kanunu Tasarısının gerekçesinde kabul edildiği şekilde, tek taraflı işlem olarak ortaya çıkmasının mümkün olmadığı, bu haliyle devir vaadi sözleşmesi ve devir sözleşmesi aynı konuda gerçekleştirilen ancak hukuki etkileri farklı iki sözleşme olarak ortaya çıktığı, borç sözleşmesi sonucu ortaya çıkan hukuki ilişki, ortaya çıkan alacak hakkının nispi niteliğine de uygun olarak, sadece taraflar arasında hüküm ifade edeceği, devir vaadi, payı devretmeyi vaat eden (devreden) ve devralmayı taahhüt eden (devralan) arasında yapılan bir işlem niteliğinde olduğundan sadece bunlar arasında borç doğuracağı, pay devir vaadi kendine özgü bir borçlandırıcı sözleşme niteliği taşıdığı, HMK md. 9 hükmüne göre, Türkiye'de yerleşim yeri belli olmayanları için mutad mesken kavramı kullanıldığı, olayda her iki tarafında kanuni ikametgahı mevcut olup mutad mesken kullanılmasını gerektiren bir durum söz konusu olmadığı, davalının mahkeme kararında da gösterildiği gibi kanuni ikamet adresi Yozgat ili Merkezi olduğu, doktrinde, HMK 14/2’de yer alan düzenlemede iki grup davadan söz edildiği, bu davaların, ilk olarak tüzel kişiliğin, kendi ortağına/üyesine karşı açacağı davalar ve ikinci olarak ise, ortağın/üyenin, ortak/üye sıfatıyla, diğer ortağa/üyeye karşı açacağı davalar olduğu, bu davaların açılması halinde tüzel kişiliğin merkezinin yetkili olması Ticaret Sicil kayıtlarının ve şirket belge ve kayıtların burada olmasında kaynaklandığı, olayda henüz bahse konu satış vaadi sözleşmesinin tamamlanmamış taraflardan satın alan edimini tamamen yerine getirmediğinden ortaklıkla ilgili bir talepte bulunma hakkına da sahip değil olmadığı, dolayısıyla ortaklıkla ilişkili bir hukuksal durum söz konusu olmadığı, HMK'nın 14/2. maddesi, "özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir" şeklinde düzenlendiği, kesin yetki kuralının uygulanabilmesi için, mahkeme önüne getirilen uyuşmazlıkla ilgili olarak yer itibariyle yetkili mahkemenin belirlenmesi yönünde yapılacak incelemede, aralarında herhangi bir öncelik-sonralık ilişkisi kurulmaksızın üç unsurun birlikte bulunması gerektiği, birinci unsur, ortada bir tüzel kişilik ve onun merkezinin bulunması olduğu, ikinci unsurun uyuşmazlığın esasının söz konusu tüzel kişiliğin ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı bir nitelik taşıması olduğu, son unsurun ise söz konusu uyuşmazlığın, o tüzel kişiliğin ortak veya üyeleri arasında ya da tüzel kişi ile ortak yahut üyeleri arasında cereyan etmesi gerektiği, birinin dahi eksik olması halinde söz konusu kamu düzenine ilişkin kesin yetki kuralının uygulanması söz konusu olmayacağını belirterek istinaf dilekçesinde yer alan hususları tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 6 ıncı maddesi, 14 üncü maddesinin 2 inci fıkrası,
2. 2004 sayılı İcra İflas Kanun'un 68 inci maddesi.
3. 5178 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesi.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gerek hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Dava, Ukrayna ülkesinde faaliyet gösteren şirket hisse devri sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için Ankara 16. İcra Dairesinin 2020/8981 Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, 5178 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesi uyarınca, Türk mahkemelerinin milletler arası yetkisinin, iç hukukun yer itibariyle yetki kurallarınca tayin edileceği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının a bendinde Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunmasının dava şartı olarak sayıldığı, anılan Kanunun 14 üncü maddesinin 2 inci fıkrası gereğince, özel hukuk tüzel kişilerinin ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla değerlerine karşı açacakları davalar için ilgili tüzel kişisinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu, somut olayda hisse devir sözleşmesine konu şirketin Ukrayna ülkesi, Kyiv şehrinde faaliyet gösterdiği, davanın Ukrayna ülkesinde görülmesi gerektiği, Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince, aynı gerekçe ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun oyçokluğuyla reddine karar verilmiştir.
3. 5718 sayılı Kanun'un 40 ıncı maddesi hükmü uyarınca, Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisini iç hukukun yer itibariyle yetki kuralları tayin eder. Bu hüküm uyarınca, iç hukukun yer itibariyle yetki kuralları milletlerarası yetki kuralları olarak da anlam ve işlev kazandığına göre, milletlerarası yetkinin varlığı, yer itibariyle yetkili bir mahkemenin bulunması şartına bağlanmıştır. Bir başka anlatımla, yer itibariyle yetkili bir mahkemenin bulunması milletlerarası yetkinin doğumu için yeterlidir. (Nomer Ergin-Devletler Hususi Hukuku-10.Bası, 2000 İst., sh.349 vd.) Dava konusu şirketin Ukrayna uyruklu olması nedeniyle uyuşmazlıkta yabancılık unsurunun bulunduğu kuşkusuzdur. Yer itibariyle yetkili bir Türk mahkemesinin bulunmasının milletlerarası yetkinin varlığı için gerekli ve yeterli olduğu yolundaki kuralın zorunlu sonucu olarak iç hukuk kurallarınca yer itibariyle yetkili bir mahkemenin bulunmaması halinde Türk mahkemelerinin o davada milletlerarası yetkisinin olmadığı kabul edilmelidir. Bundan dolayıdır ki anılan Yasa'nın 47 inci maddesine uygun olarak yabancı bir ülke mahkemesinin yetkili kılınmasının kararlaştırılmadığı hallerde yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıkların tarafı olan gerçek ve tüzel kişi Türk uyruklular bakımından Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisinin bulunmadığından söz edilemez. Ancak, münhasır yetki ve kamu düzeninin sözkonusu olmadığı hallerde yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkilerinden doğan uyuşmazlıklarda yabancı bir ülke mahkemesinin yetkili kılınması değinilen yasa maddesi uyarınca mümkün bulunmakla birlikte Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 09.05.1984 gün ve 1982/12 - 524 Esas, 1984/522 Karar sayılı ilamında ve Dairemizin 22.05.2000 gün ve 2000/3706 - 4482, 06.03.2009 gün ve 2008/5454 Esas - 2009/2604 Karar sayılı kararlarında da belirtildiği üzere iyiniyet kuralları böyle bir halde dahi uygulama yeri bulur. Mahkemece, davacı şirket merkezinin Ukrayna'da olması nedeniyle iç hukukun bu konudaki normatif düzenlemesine ilişkin 6100 sayılı Kanun'un 14 üncü maddesinin emredici hükmü uyarınca şirketin merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili ve görevli olduğu sonucuna varılmıştır. Anılan öngörülen kesin yetki kuralının merkezi Türkiye'de bulunan ve Türk yasalarına göre kurularak faaliyet gösteren tüzel kişilere ilişkin olduğu açıktır. Yabancı bir şirketin ortağı ile veya bu şirketin ortakları arasındaki uyuşmazlıkların şirketin merkezinin bulunduğu yabancı ülke mahkemesince görülmesi gerektiği ve bu durumun Türk kamu düzenini ilgilendiren bir yetki kuralı olması hasebiyle süresinde ilk itiraz olarak ileri sürülmese bile re'sen gözetilebileceği yolundaki yorum ve kabul yerinde değildir. Çünkü değinilen kesin yetki kuralı, yabancı uyruklu tüzel kişilerle ilgili davalarda işletilemez. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi, 2007/12254 E., 2009/192 K.)
4. Bu durumda, somut olayın 6100 sayılı Kanunun 6 ıncı maddesince genel yetki kuralına göre değerlendirilmesi gerekmektedir. Anılan madde hükmüne göre genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. UYAP sistemi üzerinden alınan mernis kaydında davalının ikamet adresinin Bişkek/Kırgızistan olduğu görülmektedir. Bu durumda İlk Derece Mahkemesince 6100 sayılı Kanun'un 6 ıncı maddesi gereği dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile anılan Kanun'un 14 üncü maddesinin 1 inci fıkrasına göre karar verilmesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, davacı vekilinin itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 1 numaralı bendinde yer alan “Davanın 6100 sayılı HMK’nın 114/1-a, 115/1-2 maddeleri uyarınca Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE” ibaresinin çıkartılarak yerine “Davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 6 ıncı maddesi gereğince Türk Mahkemelerinin yargı hakkı bulunmadığından 6100 sayılı HMK'nın 114/1-a, 115/1-2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle davanın USULDEN REDDİNE” ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Hafize Gülgün Dudu İrem Toros Mehmet Tunç Mikail Özdemir Okan Albayrak
Vuraloğlu
HMK 14 HÜKMÜNDEKİ KESİN YETKİ KURALI, MERKEZİ TÜRKİYE'DE BULUNAN VE TÜRK YASALARINA GÖRE KURULARAK FAALİYET GÖSTEREN TÜZEL KİŞİLERE UYGULANABİLİR.
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2023/1958
Karar No : 2024/4590
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 14.12.2022
SAYISI : 2022/1512 Esas, 2022/1606 Karar
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında "P. Produkt - K" limited şirketinin esas sermayesindeki payın alım satımına ilişkin olarak ön sözleşme imzalandığını, müvekkilinin toplam %62,5 hissesinin 358.000,00 USD karşılığında satılmasının kararlaştırıldığını, düzenlenen ödeme planına göre olmasa da peşinat dahil 288.888,00 USD ödeme yapıldığını, bakiye 70.000,00 USD'nin ödenmemesi üzerine alıcı davalı Mehmet Koç'a ihtar gönderildiğini, son olarak arabulucuya başvurulduğunu ancak anlaşmaya varılamadığını, ödenmeyen hisse devir bedelinin tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine haksız itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına, %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davaya konu uyuşmazlıkta Türk mahkemelerinin yargı yetkisinin bulunmadığını, tarafların ikamet adresinin Ukrayna ve Kırgızistan ülkeleri olduğunu, hisse devrine konu şirketin ise Ukrayna hukukuna göre kurulduğunu, Ukrayna ülkesinde faaliyet gösterdiğini ve Türk hukuku ile hiçbir ilgisi bulunmadığını, bu davada uyuşmazlığın ifa yeri Kiev/Ukrayna mahkemesinin, kabul edilmediği takdirde ise davalının yerleşim yeri ve mutad meskeninin bulunduğu Kırgızistan ülkesinin yetkili olduğunu, ayrıca Ukrayna ülkesi mahkemesinde aynı konuya ilişkin yargılamanın devam ettiğini, farklı bir ülke yargı yerinde derdest olan davanın ayrıca Türk mahkemelerinde görülmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Ukrayna ülkesinde faaliyet gösteren şirket hisse devri sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemiyle açılan davada, dava dilekçesine ekli olarak sunulan ve taraflar arasında imzalanan 24 Temmuz 2019 tarihli "P. Produkt - K" Limited Şirketi'nin esas sermayesindeki payın alım satımına ilişkin ön sözleşme incelendiğinde; davacı tarafından davalıya, Ukrayna ülkesinde faaliyet gösteren şirket hissesinin devrinin öngörüldüğü, 5178 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku hakkında Kanunun 40 ıncı maddesine göre, Türk Mahkemelerinin milletlerarası yetkisinin, iç hukukun yer itibariyle yetki kurallarınca tayin edileceği, 6100 sayılı HMK'nın 114/1-a maddesinde, Türk Mahkemelerinin yargı hakkının bulunması dava şartı olarak sayılmış olup, anılan yasanın 115. maddesine göre de, mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırarak, dava şartı noksanlığı tespit ederse davanın usulden reddine karar vereceği, somut uyuşmazlıkta; hisse devir sözleşmesine konu şirketin Ukrayna ülkesi, Kiev şehrinde faaliyet gösterdiği, HMK'nın 14/2. maddesi gereği davanın Ukrayna ülkesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle Türk Mahkemelerinin yargı hakkının bulunmadığından davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; HMK'nın 19. maddesi gereğince davalının geçerli bir yetki itirazının bulunmadığını, zira birden fazla yetkili mahkeme bildirdiğini, dolayısıyla Ankara mahkemelerinin yetkili olduğunu, burada menkul hükmünde bir varlığın satımının bedeline ilişkin uyuşmazlığın söz konusu olduğunu, davanın tarafları arasında özel hukuk tüzel kişisinin bulunmadığını, hisse devir ön sözleşmesinden doğan hisse devir bedelinin ödenmesini talep eden müvekkilinin yerleşim yerinin bulunduğu ülkenin de yetkili olduğunu, davalının Ukrayna'da açmış olduğu dava ile bu davanın talep sonucunun ve konusunun aynı olmadığını, ileri sürerek açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; devir vaadi sözleşmesi ancak iki taraflı veya çok taraflı
olarak sözleşme olarak ortaya çıkabileceği, buna karşın Ticaret Kanunu Tasarısının gerekçesinde kabul edildiği şekilde, tek taraflı işlem olarak ortaya çıkmasının mümkün olmadığı, bu haliyle devir vaadi sözleşmesi ve devir sözleşmesi aynı konuda gerçekleştirilen ancak hukuki etkileri farklı iki sözleşme olarak ortaya çıktığı, borç sözleşmesi sonucu ortaya çıkan hukuki ilişki, ortaya çıkan alacak hakkının nispi niteliğine de uygun olarak, sadece taraflar arasında hüküm ifade edeceği, devir vaadi, payı devretmeyi vaat eden (devreden) ve devralmayı taahhüt eden (devralan) arasında yapılan bir işlem niteliğinde olduğundan sadece bunlar arasında borç doğuracağı, pay devir vaadi kendine özgü bir borçlandırıcı sözleşme niteliği taşıdığı, HMK md. 9 hükmüne göre, Türkiye'de yerleşim yeri belli olmayanları için mutad mesken kavramı kullanıldığı, olayda her iki tarafında kanuni ikametgahı mevcut olup mutad mesken kullanılmasını gerektiren bir durum söz konusu olmadığı, davalının mahkeme kararında da gösterildiği gibi kanuni ikamet adresi Yozgat ili Merkezi olduğu, doktrinde, HMK 14/2’de yer alan düzenlemede iki grup davadan söz edildiği, bu davaların, ilk olarak tüzel kişiliğin, kendi ortağına/üyesine karşı açacağı davalar ve ikinci olarak ise, ortağın/üyenin, ortak/üye sıfatıyla, diğer ortağa/üyeye karşı açacağı davalar olduğu, bu davaların açılması halinde tüzel kişiliğin merkezinin yetkili olması Ticaret Sicil kayıtlarının ve şirket belge ve kayıtların burada olmasında kaynaklandığı, olayda henüz bahse konu satış vaadi sözleşmesinin tamamlanmamış taraflardan satın alan edimini tamamen yerine getirmediğinden ortaklıkla ilgili bir talepte bulunma hakkına da sahip değil olmadığı, dolayısıyla ortaklıkla ilişkili bir hukuksal durum söz konusu olmadığı, HMK'nın 14/2. maddesi, "özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir" şeklinde düzenlendiği, kesin yetki kuralının uygulanabilmesi için, mahkeme önüne getirilen uyuşmazlıkla ilgili olarak yer itibariyle yetkili mahkemenin belirlenmesi yönünde yapılacak incelemede, aralarında herhangi bir öncelik-sonralık ilişkisi kurulmaksızın üç unsurun birlikte bulunması gerektiği, birinci unsur, ortada bir tüzel kişilik ve onun merkezinin bulunması olduğu, ikinci unsurun uyuşmazlığın esasının söz konusu tüzel kişiliğin ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı bir nitelik taşıması olduğu, son unsurun ise söz konusu uyuşmazlığın, o tüzel kişiliğin ortak veya üyeleri arasında ya da tüzel kişi ile ortak yahut üyeleri arasında cereyan etmesi gerektiği, birinin dahi eksik olması halinde söz konusu kamu düzenine ilişkin kesin yetki kuralının uygulanması söz konusu olmayacağını belirterek istinaf dilekçesinde yer alan hususları tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 6 ıncı maddesi, 14 üncü maddesinin 2 inci fıkrası,
2. 2004 sayılı İcra İflas Kanun'un 68 inci maddesi.
3. 5178 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesi.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gerek hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Dava, Ukrayna ülkesinde faaliyet gösteren şirket hisse devri sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için Ankara 16. İcra Dairesinin 2020/8981 Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, 5178 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesi uyarınca, Türk mahkemelerinin milletler arası yetkisinin, iç hukukun yer itibariyle yetki kurallarınca tayin edileceği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının a bendinde Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunmasının dava şartı olarak sayıldığı, anılan Kanunun 14 üncü maddesinin 2 inci fıkrası gereğince, özel hukuk tüzel kişilerinin ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla değerlerine karşı açacakları davalar için ilgili tüzel kişisinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu, somut olayda hisse devir sözleşmesine konu şirketin Ukrayna ülkesi, Kyiv şehrinde faaliyet gösterdiği, davanın Ukrayna ülkesinde görülmesi gerektiği, Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince, aynı gerekçe ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun oyçokluğuyla reddine karar verilmiştir.
3. 5718 sayılı Kanun'un 40 ıncı maddesi hükmü uyarınca, Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisini iç hukukun yer itibariyle yetki kuralları tayin eder. Bu hüküm uyarınca, iç hukukun yer itibariyle yetki kuralları milletlerarası yetki kuralları olarak da anlam ve işlev kazandığına göre, milletlerarası yetkinin varlığı, yer itibariyle yetkili bir mahkemenin bulunması şartına bağlanmıştır. Bir başka anlatımla, yer itibariyle yetkili bir mahkemenin bulunması milletlerarası yetkinin doğumu için yeterlidir. (Nomer Ergin-Devletler Hususi Hukuku-10.Bası, 2000 İst., sh.349 vd.) Dava konusu şirketin Ukrayna uyruklu olması nedeniyle uyuşmazlıkta yabancılık unsurunun bulunduğu kuşkusuzdur. Yer itibariyle yetkili bir Türk mahkemesinin bulunmasının milletlerarası yetkinin varlığı için gerekli ve yeterli olduğu yolundaki kuralın zorunlu sonucu olarak iç hukuk kurallarınca yer itibariyle yetkili bir mahkemenin bulunmaması halinde Türk mahkemelerinin o davada milletlerarası yetkisinin olmadığı kabul edilmelidir. Bundan dolayıdır ki anılan Yasa'nın 47 inci maddesine uygun olarak yabancı bir ülke mahkemesinin yetkili kılınmasının kararlaştırılmadığı hallerde yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıkların tarafı olan gerçek ve tüzel kişi Türk uyruklular bakımından Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisinin bulunmadığından söz edilemez. Ancak, münhasır yetki ve kamu düzeninin sözkonusu olmadığı hallerde yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkilerinden doğan uyuşmazlıklarda yabancı bir ülke mahkemesinin yetkili kılınması değinilen yasa maddesi uyarınca mümkün bulunmakla birlikte Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 09.05.1984 gün ve 1982/12 - 524 Esas, 1984/522 Karar sayılı ilamında ve Dairemizin 22.05.2000 gün ve 2000/3706 - 4482, 06.03.2009 gün ve 2008/5454 Esas - 2009/2604 Karar sayılı kararlarında da belirtildiği üzere iyiniyet kuralları böyle bir halde dahi uygulama yeri bulur. Mahkemece, davacı şirket merkezinin Ukrayna'da olması nedeniyle iç hukukun bu konudaki normatif düzenlemesine ilişkin 6100 sayılı Kanun'un 14 üncü maddesinin emredici hükmü uyarınca şirketin merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili ve görevli olduğu sonucuna varılmıştır. Anılan öngörülen kesin yetki kuralının merkezi Türkiye'de bulunan ve Türk yasalarına göre kurularak faaliyet gösteren tüzel kişilere ilişkin olduğu açıktır. Yabancı bir şirketin ortağı ile veya bu şirketin ortakları arasındaki uyuşmazlıkların şirketin merkezinin bulunduğu yabancı ülke mahkemesince görülmesi gerektiği ve bu durumun Türk kamu düzenini ilgilendiren bir yetki kuralı olması hasebiyle süresinde ilk itiraz olarak ileri sürülmese bile re'sen gözetilebileceği yolundaki yorum ve kabul yerinde değildir. Çünkü değinilen kesin yetki kuralı, yabancı uyruklu tüzel kişilerle ilgili davalarda işletilemez. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi, 2007/12254 E., 2009/192 K.)
4. Bu durumda, somut olayın 6100 sayılı Kanunun 6 ıncı maddesince genel yetki kuralına göre değerlendirilmesi gerekmektedir. Anılan madde hükmüne göre genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. UYAP sistemi üzerinden alınan mernis kaydında davalının ikamet adresinin Bişkek/Kırgızistan olduğu görülmektedir. Bu durumda İlk Derece Mahkemesince 6100 sayılı Kanun'un 6 ıncı maddesi gereği dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile anılan Kanun'un 14 üncü maddesinin 1 inci fıkrasına göre karar verilmesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, davacı vekilinin itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 1 numaralı bendinde yer alan “Davanın 6100 sayılı HMK’nın 114/1-a, 115/1-2 maddeleri uyarınca Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE” ibaresinin çıkartılarak yerine “Davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 6 ıncı maddesi gereğince Türk Mahkemelerinin yargı hakkı bulunmadığından 6100 sayılı HMK'nın 114/1-a, 115/1-2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle davanın USULDEN REDDİNE” ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Hafize Gülgün Dudu İrem Toros Mehmet Tunç Mikail Özdemir Okan Albayrak
Vuraloğlu