KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

HUMK’DA KATILMA YOLUYLA TEMYİZE KARŞI TEKRAR KATILMA YOLUYLA TEMYİZ GİBİ BİR KANUN YOLUNA BAŞVURU USULÜ BULUNMAMAKTADIR.

T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2023/2063
KARAR NO    : 2024/3062

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L Â M I

MAHKEMESİ              : Korkuteli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                        : 27.12.2022
NUMARASI                : 2019/1147 E., 2022/733 K.

Taraflar arasındaki, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil, adi ortaklıktan kaynaklı alacağın tahsili, el atmanın önlenmesi, kira bedeli ve menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davaların reddine yönelik verilen hükmün, asıl ve birleşen 2011/376 E., 2001/163 E. sayılı davalarda davacı-birleşen 2010/221 E. sayılı davada davalı Halil Ş. vekili, asıl davada davalı Sadullah Ş. mirasçıları vekili ve katılma yoluyla birleşen 2010/221 E. sayılı davada davacı Cemal A. vekilince temyiz edilmesi ve Halil Ş. vekilince duruşma istenilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli edilen günde asıl ve birleşen davada davacı birleşen davada davalı asil Halil Ş. ile katılma yoluyla temyiz talebinde bulunan asıl ve birleşen davada davalı-birleşen davada davacı asil Cemal A., birleşen davada davalılardan Sadullah Ş. mirasçısı Havva Sibel A., Hacer D. mirasçısı Mesuz D. geldiler. Tebligata rağmen başka gelen olmadığı anlaşılmakla onların yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saatte Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

Asıl davada davacı Halil Ş. vekili, müvekkili ile davalı Cemal A. arasında diğer davalılara ait taşınmaz üzerine birlikte inşaat yapmak üzere arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladıklarını, ancak tüm masrafı davacının yaptığını, diğer davalı ortağın ise yüklenicilere kalan bağımsız bölümleri sattığını ileri sürerek, yaptığı masrafların yarısının, satılan bir adet bağımsız bölümün değerinin ve davalıdan aldığı senet nedeniyle ödemek zorunda kaldığı icra inkâr tazminatının ve davacıya isabet eden iki adet daire için kira tazminatının tahsili ile dava ve sözleşme konusu taşınmazda bulunan 6 numaralı bağımsız bölümün davacı adına tescilini; birleşen 2011/163 esas sayılı davada, aynı davacı vekili, yüklenicilere kalan 6 numaralı bağımsız bölüm dışındaki diğer bağımsız bölümlerin satıldığını ileri sürerek, bunların değerinin yarısının tahsilini, birleşen 2011/376 esas sayılı davada, aynı davacı vekili, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince, yüklenicilere kalan 8 numaralı bağımsız bölümün davacı adına tescilini; birleşen 2010/221 (bozma öncesi 2001/125 ) esas sayılı davada, davacı Cemal A. vekili, davalı Halil ile ortak olarak inşaat yapmak için arsa sahipleri ile arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladıklarını, 09.04.2000 tarihli belge düzenlediklerini ve buna göre tüm inşaatı Halil'in yapacağını ve Cemal'in masraflar için 50.000 DM'lik senedi davalıya verdiğini, ancak Halil'in inşaatı yapmadığını, bu nedenle bu senetten dolayı borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmişlerdir.

Davalılar vekilleri, davaların reddini istemişlerdir.

Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulü ile yapılan harcamaların, bir dairenin sürüm değerinin, kira tazminatının, icra inkâr tazminatının tahsili ile 6 numaralı bağımsız bölümün ½ hissesinin davacı Halil adına tesciline; birleşen 2011/376 esas sayılı davada, 8 numaralı bağımsız bölümün ½ hissesinin davacı Halil adına tesciline; birleşen 2010/221 esas sayılı davanın reddine; birleşen 2001/163 esas sayılı davadaki talepler asıl davada değerlendirildiğinden tekrar hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.

Karar, davacı-birleşen davada davalı yüklenici Halil Ş. vekili, davalı-birleşen davada davacı yüklenici Cemal A. vekili, asıl ve birleşen davada davalılar arsa sahiplerinden Sadullah Ş. ve Ayten A. vekili ile Hacer D. tarafından temyiz edilmiştir.

Dairemizin (kapatılan 23. Hukuk Dairesi) 03.07.2015 tarihli 5136 E., 5210 K. sayılı ilamıyla, Halil Ş., Cemal A., Ayten A. ve Sadullah Ş. vekilleri ile Hacer D.'in sair temyiz itirazlarının reddine, diğer temyiz itirazları yönünden yapılan inceleme sonucunda; arsa sahipleri ile yükleniciler Halil ve Cemal arasında düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca, arsa sahiplerine 9 ve 10, yüklenici tarafa 1 ila 8 nolu bağımsız bölümlerin verileceğinin kararlaştırıldığı, yüklenici tarafa düşecek bağımsız bölümlerden 2,4, 5 ve 8 nolu bağımsız bölümlerin Cemal A.’a, 1, 3, 6 ve 7 nolu bağımsız bölümlerin Halil Ş.’ya isabet ettiği, tüm dosya kapsamında yapılan inceleme sonucunda, Halil Ş.’nın kendisine isabet eden bu bağımsız bölümlerden 1, 3 ve 7 nolu bağımsız bölümleri sattığının kabulü gerektiği, geriye 6 nolu bağımsız bölüm kaldığı, mahkemece bu bağımsız bölümün ½ hissesinin Halil Ş. adına tesciline karar verilmiş ise de, sözleşme uyarınca bağımsız bölümün ferağ koşulları dikkate alındığında, inşaatın iskan ruhsatının alınması gerektiği anlaşıldığından, mahkemece bu yönden inceleme yapılarak, inşaat iskan ruhsatı alımına hazır hale gelmiş ise, davacı Halil'e gerekli süre ve yetki verilerek yapı kullanma iznini almasına imkan verilmesi ve yapı kullanma izin belgesini alması durumunda yüklenici Halil'e paylaşımda bu bölümün tümü isabet ettiğinden tam olarak tesciline karar verilmesi ve bu durumda, Halil Ş.’nın dairelerin rayiç bedeline ilişkin taleplerinin reddi gerektiği, bunun yanında, Halil ile Cemal arasında adi ortaklık ilişkisi bulunduğu, 09.04.2000 tarihli belgede, Cemal’in, Halil’e 50.000 DM bedelli senet verdiği, inşaatın bitimine kadar bu senedin tahsil edilmeyeceğinin ve inşaatın bütün harcamasının Halil tarafından yapılacağının kayıt altına alındığı, bu itibarla, inşaat tamamlanmış ise de henüz iskan ruhsatı alınmadığı, Halil’e verilecek izin ve yetki üzerine, iskan ruhsatının alınması halinde, Cemal tarafından açılan menfi tespit istemine ilişkin birleşen 2010/221 E. sayılı davanın reddine karar verilmesi gerektiği, asıl davada kira kaybı talebi yönünden temerrüt oluşup oluşmadığı araştırılmadan, yetersiz bilirkişi raporuna itibar edilerek karar verilmesinin doğru olmadığı, asıl davada haksız yere ödendiği iddiasıyla talep edilen icra inkar tazminatı tutarı, icra mahkemesine kararına dayandığından, bu talebin reddi gerekirken, kabulünün hatalı olduğu, birleşen 2011/376 E. sayılı davada tescili talep edilen 8 nolu bağımsız bölüm, izah edildiği üzere Cemal’e düşen bağımsız bölümlerden olduğundan, bu talebin de reddi gerektiği ve son olarak, birleşen 2001/163 E. sayılı davada, davada yüklenici Halil Ş. 6 numaralı bağımsız bölüm dışındaki diğer tüm bağımsız bölümlerin değerlerinin yarısının tahsilini istemiş, mahkemece bu talebin diğer davalarda karara bağlandığı gerekçesiyle hüküm kurulmasına yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, açıklanan sebeplerle bu dava hakkında da olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken hüküm kurulmasına gerek görülmemesi yönündeki kararın da isabetli olmadığı belirtilerek karar bozulmuştur.

Mahkemece, bozmaya uyulalarak yapılan yargılama sonucunda; yüklenici Halil Ş.’nın binanın yapı kayıt belgesini dosyaya ibraz ederek edimine yerine getirdiği gerekçesiyle, asıl davada davacı Halil Ş.’nın 6 nolu bağımsız bölüme ilişkin talebinin kabulü ile bu bağımsız bölümün davalı Sadullah Ş. adına olan tapu kaydının iptali ile davacı Halil Ş. adına tesciline, asıl davadaki diğer taleplerin reddine, birleşen 2011/376 E., 2010/221 E., 2001/163 E. sayılı davaların reddine karar verilmiştir.

Kararı, asıl ve birleşen 2011/376 E., 2011/163 E. sayılı davalarda davacı-birleşen 2010/221 E. sayılı davada davalı Halil Ş. vekili, asıl davada davalı Sadullah Ş. mirasçıları vekili, katılma yoluyla birleşen 2010/221 E. sayılı davada davacı Cemal A. vekili ve yine katılma yoluyla birleşen 2010/221 E. sayılı davada davalı Halil Ş. vekili temyiz etmiştir.

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hakim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve özelliklerine; mahkemenin kararının, asıl davada davacı Halil Ş.’nın yaptığı masrafların ½ sine ilişkin 160.000,00 TL’lik talebinin reddine, iki dairenin bedeli olarak talep ettiği 110.000,00 TL tutarındaki tazminat talebinin reddine, icra mahkemesi kararı nedeniyle ödediği tazminatın iadesine yönelik talebinin reddine, davalı Ayten A.’ya yönelik davasının reddine, birleşen 2011/376 E. sayılı davanın reddine ve birleşen 2001/163 E. sayılı davanın reddine ilişkin kısımları usul ve yasaya uygun olduğundan bu yönlere ilişkin asıl ve birleşen 2011/376 E., 2011/163 E. sayılı davalarda davacı-birleşen 2010/221 E. sayılı davada davalı Halil Ş. vekilinin tüm, asıl davada davalı Sadullah Ş. mirasçıları vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Asıl davada davalı Sadullah Ş. mirasçıları vekilinin diğer temyiz itirazlarının ve birleşen 2010/221 E. sayılı davada davacı Cemal A. vekilinin katılma yoluyla temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Dairemiz bozma ilamında açıklandığı üzere, asıl davada davacı yüklenici Halil Ş.’nın, kendisine isabet eden 6 nolu bağımsız bölümün tescilini talep edebilmesi için sözleşmenin tapu ferağına ilişkin hükümleri uyarınca, inşaatın yapı kullanma izin belgesini alması gerekmektedir. Yine, yüklenicilerden Cemal A. tarafından açılan menfi tespit istemine ilişkin birleşen 2010/221 E. sayılı davada da asıl davada bu yönde yapılacak incelemenin sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece yapı kayıt belgesi yeterli görülerek, asıl davada 6 nolu bağımsız bölümün davacı adına tesciline, birleşen 2010/221 E. sayılı davanın reddine karar verilmiştir.

İmara aykırı olan yapı ile ilgili olarak yapı kayıt belgesi alınması, binanın kullanılabilmesini sağlamakla birlikte imara aykırı durumu ortadan kaldırmaz. Dolayısıyla, yapı kayıt belgesi alınarak yapının kayıt altına alınmış olması, binayı iskân alacak şekilde imara uygun hale getirmediğinden, yüklenicinin edimini ifa ettiği sonucunu doğurmaz. 3194 Sayılı İmar Kanunu’na eklenen Geçici 16. maddenin 10. fıkrasında belirtildiği üzere, yapı kayıt belgesi yapının yeniden yapılmasına veya kentsel dönüşüm uygulanmasına kadar geçerlidir. Yine aynı fıkrada yapının yenilenmesi durumunda yürürlükte olan imar mevzuatı hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Belirtilen yasanın geçici 16. maddesinde öngörülen yapı kayıt belgesi, imara uygun olmayan binalara verildiğine göre, yüklenici açısından imara uygun yapılmamış bir yapıda edimin ifa edildiğinin kabulü mümkün değildir.

Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonucunda kendisi için o kararda gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapmak ve yine o kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur. Mahkemenin bozma kararına uyması ile oluşan, bozma uyarınca işlem yapma ve hüküm verme durumu, yanlardan birisi lehine, diğeri aleyhine hüküm kurma sonucunu doğuracak bir durumdur ve buna usuli kazanılmış hak denilmektedir.

Söz konusu açıklamaları somut uyuşmazlık bakımından değerlendirdiğimizde; mahkemece bozma ilamına uyulduğu ve yargılama devam ederken yüklenici Halil Ş. tarafından yapı kayıt belgesi alındığı anlaşılmıştır. Ancak az yukarıda belirtildiği üzere yapı kayıt belgesinin alınması binayı yasal hale getirmediğinden yüklenicinin bu husustaki edimini ifa ettiğinden söz edilemez.

Bu durumda mahkemece, uyulmasına karar verilen bozma ilamında yapılan açıklamalar nazara alınarak yüklenici Halil Ş.’ya binanın yapı kullanma izin belgesini alması için uygun süre ve yetki verilip, neticesine göre asıl davadaki tapu iptal ve tescil istemi ile birleşen 2010/221 E. sayılı davadaki menfi tespit istemi hakkında, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.

Mahkemece, bozma kararına uyulmasına rağmen bozma gereği yerine getirilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, asıl ve birleşen 2010/221 E. sayılı davada verilen kararın bozulması gerekmiştir.

3. Birleşen 2020/221 E.sayılı davada davalı Halil Ş. vekilinin katılma yoluyla verdiği 28.03.2023 tarihli temyiz dilekçesine gelince;

Halil Ş. vekili, anılan bu dilekçeyi, birleşen 2010/221 E. sayılı davada davalı Cemal A. vekilinin katılma yoluyla temyiz istemine karşı yine katılma yoluyla temyiz istemi olarak sunmuş ise de 6100 sayılı HMK’da ve eldeki davada kanun yolları bakımından halen uygulanmasına devam edilen 1086 sayılı HUMK’da, katılma yoluyla temyize karşı tekrar katılma yoluyla temyiz gibi bir kanun yoluna başvuru usulü bulunmamaktadır. Kaldı ki Halil Ş. vekili, ilk olarak verdiği 15.02.2013 tarihli asıl ve birleşen davalara ilişkin temyiz dilekçesinde, birleşen 2010/221 E. sayılı davaya ilişkin temyiz itirazlarını da dile getirmiştir. Bu nedenle 28.03.2023 tarihli dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen 2011/376 E., 2011/163 E. sayılı davalarda davacı-birleşen 2010/221 E. sayılı davada davalı Halil Ş. vekilinin tüm, asıl davada davalı Sadullah Ş. mirasçıları vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, mahkemece, asıl ve birleşen 2010/221 E. sayılı davalarda verilen kararlar usul ve yasaya aykırı olduğundan, asıl davada davalı Sadullah Ş. mirasçıları vekilinin diğer temyiz itirazlarının ve birleşen 2010/221 E. sayılı davada davacı Cemal A. vekilinin katılma yoluyla temyiz itirazlarının kabulü ile kararın, asıl ve birleşen 2010/221 E. sayılı davalarda adı geçenler yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, Halil Ş. vekilinin 28.03.2023 tarihli katılma yoluyla temyiz dilekçesinin reddine, peşin alınan harçların temyiz eden davalılar Cemal A. ile Sadullah Ş.'ne iadelerine, aşağıda yazılı harcın temyiz eden davacı Halil Ş.'dan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.10.2024 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

Başkan                  Üye                       Üye                   Üye                  Üye 
Mahmut Coşkun     Belkıs Karakaş     Özcan Turan     Hasan Kaya     Doğan Ağırman
(Muhalif)                                                                        (Muhalif)

MUHALEFET ŞERHİ

Öncelikle, Yapı kayıt belgesinin hukuki mahiyeti üzerinde durmak gerekir. 3194 sayılı Kanuna 11.05.2018 tarihinde eklenen geçici 16. maddeye göre;

1- Yapı kayıt belgesi alan yapılar, tıpkı ruhsatlı ve iskânlı yapılar gibi yasal hale gelmekte ve bu belge verildikten sonra, 3194 sayılı İmar Kanunu uyarınca verilen yıkım ve para cezası kararının infazı ortadan kalkmaktadır. (3194 s.K. geçici m.16/4) Öte yandan yapı kayıt belgesi alınan bir yapı sahibi hakkında imar kirliliğine neden olma suçundan dava açılamamakta, ceza soruşturması varsa takipsizlik kararı verilmekte, açılmış olan kamu davası varsa düşmekte, mahkûm olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkmaktadır. (11. CD. 23.12.2019.T.2018/5966; 9877)

2- 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 30. maddesinde; yapının kullanılması yapı kullanma izin belgesi alınmasına bağlıdır. Aynı Kanunun 31. maddesinde ise; kullanma izni verilmeyen veya alınamayan yapılara elektrik, su ve kanalizasyon hizmetlerinin verilmeyeceği hükme bağlanmıştır. 3194 sayılı Kanunun geçici 16/3. fıkrasında ise, yapı kullanma izin belgesi alınan yapıya kullanma yetkisi verildiği gibi bu yapılara elektrik, su ve doğalgaz bağlanacağı belirtilmiştir.      

3- İşyeri açma ve çalışma ruhsatı verilebilmesi için yapı kullanma izin belgesinin ilgili idareye sunulması gerekmektedir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca hazırlanan Yapı Kayıt Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esasalar Tebliği’nin 6. maddesinin 8. fıkrasına göre; yapı kayıt belgesi verilen yapılarda, yapı kullanma izin belgesi aranmaksızın işyeri açma ve çalışma ruhsatı verileceği düzenlenmiştir.

 4- İmar Kanunu’nun geçici 21. maddesine göre; yapı kayıt belgesi alınan yapılarda, ilave inşaat alanı ihdas edilmemek şartıyla, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununa göre güçlendirme kararı alınarak güçlendirme yapılabilecektir.

5- Yapı kayıt belgesi alan gecekondu sahipleri, Hazine ve belediye arazilerini doğrudan satın alma imkanına kavuşmuştur. O kadarki yapı kayıt belgesi sahibinin istemesi halinde; “bağlı yetki” nedeniyle idare taşınmazı satmaktan imtina edemeyecektir. (3194 s.K. geçici m.16/6).

6- Yapı ruhsatı alıp da yapı kullanma izin belgesi almamış veya yapı ruhsatı bulunmayan yapılarda, Yapı Kayıt Belgesi ile maliklerin tamamının muvafakatinin bulunması ve imar planlarında umumi hizmet alanlarına denk gelen alanların terk edilmesi halinde yapı kullanma izin belgesi aranmaksızın cins değişikliği ve kat mülkiyeti tesis edilebilecektir (3194 s.K. geçici m.16/5). Görüldüğü gibi, Kanun aslında yapı kayıt belgesini, kat mülkiyeti kurulabilmesi için gerekli olan “Yapı Kullanma İzin Belgesi” yerine kabul etmekte aynı fonksiyonu yüklemektedir. Bir başka değişle yapı kayıt belgesi sahibi bu belgeye istinaden imara aykırı olan yapıyı-hiçbir aykırılık yokmuş gibi- hatta, imara uygun yapı yapan bir kişiden daha az harç ve vergi ödemek suretiyle kat mülkiyetine dönüştürebilmekte her bağımsız bölümü kat mülkiyeti kütüğüne kaydedebilmekte ve bu mülkiyet üzerinde bir malikin kullanabileceği tüm hakları kullanabilmektedir.

7- Geçici Madde 16/10 da; yapı kayıt belgesinin, yapının yeniden yapılmasına veya kentsel dönüşüm uygulamasına kadar geçerli olacağı, bu belge ile ilgili yapıların yenilenmesi durumunda yürürlükte olan imar mevzuatı hükümlerinin uygulanacağı ve yapının depreme dayanıklılığı hususu malikin sorumluluğunda olduğu belirtilmişse de, bu ifadeler bir “kısıtlama” gibi sunulmuş ise de, aslında anılan hususlar, normal imara uygun yapılar içinde geçerli olduğundan yapı kayıt belgesinin ilgili yapıyı imar mevzuatına uygun hale getirmesi özelliğine etki etmeyecektir.

TMK nın 683. maddesi, mülkiyet hakkının içeriğini; malikin, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şeyi dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahip olmak, şeklinde belirlemiştir.

Yukarıda yapı kayıt belgesinin, sahibine tanınan haklardan bir kısmını izah ettik. Bu açıklamalardan anlaşılacağı gibi yapı kayıt belgesi sahibi; yapıyı kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma hakkına sahip olduğuna göre, yapı kayıt belgesi alınan bir yapı, kural olarak İmar Kanunu’na uygun bir yapı olarak kabul edilmelidir. Aslında Kanun koyucu bazı çekincelerle açıkça adını koymamış olsa bile, yapı sahiplerine sunulan imkânlar dikkate alındığında, 3194 sayılı Kanunun Geçici 16.maddesi, “bedel karşılığı imar affı” niteliğinde bir düzenlemedir. Ancak, bir yapının yapı kullanma iznine sahip olması ile yapı kayıt belgesine sahip olması arasında piyasada bir değer düşüklüğü varsa bu değerden ve sözleşmeye göre eksik ve ayıplı işlerden yüklenici sorumlu tutulmalıdır.

Somut olaya döndüğümüzde; davacı, yüklenici Halil Ş. yapı kullanma belgesi yerine yapı kayıt belgesi almıştır İlk Derece Mahkemesi yapı kayıt belgesi alınmasını yeterli görerek asıl ve birleşen davaları neticelendirmiştir. Dairemizin Sayın çoğunluğu, yapı kullanma izin belgesi alınmadığından yüklenicinin sözleşme gereğince edimini yerine getirmediğini; kaldı ki, mahkeme, bozma ilamına uyduğuna göre kazanılmış usuli hak doğduğunu, bozma doğrultusunda bir karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasına karar vermiştir.

Sayın çoğunluğun bozma gerekçelerinin bir kısmına kararına iştirak etmiyoruz. Şöyle ki;

1- HMK.m.373/6. fıkrasında “Davanın esastan reddi veya kabulünü içeren bozmaya uyularak tesis olunan kararın önceki bozmayı ortadan kaldıracak şekilde yeniden bozulması üzerine alt mahkemece verilen kararın temyiz incelemesi, her hâlde Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır.” Hükmü dikkate alındığında, Dairemiz önceki bozmanın aksine yeni bir karar verebileceğinden çoğunluğun “bozmaya uyulmakla usuli kazanılmış hak doğduğu” yönündeki gerekçesine iştirak edilmemiştir.

2- Yapı Kayıt Belgesi TMK nın 683. maddesinin bir malike tanıdığı tüm hakları sağladığı için, bu hakları “yok hükmünde” saymak; öncelikle 3194 sayılı Kanunun geçici 16. maddesine aykırı olacağı gibi, kullanılan ve kullanılmaya devam edilecek ve anılan Kanunun ekonomik değer atfettiği yapının “ekonomik değerinin olmadığı” kabul edilerek tüm yapının arsa sahibine terkedilmesi ve yükleniciye yaptığı işin karşılığının verilmemesi hakkaniyete uygun düşmeyecektir.

Bu nedenle iskân ruhsatı yerine alınan yapı kayıt belgesi dikkate alınarak; yapının, iskan ruhsatına sahip olması ile yapı kayıt belgesine sahip olması arasında piyasada bir değer düşüklüğü varsa bu değer bilirkişiye tespit ettirilerek ve depo ettirilmek suretiyle yüklenicinin tapu iptal ve tescil talebinin değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek kararın bozulması gerekirken, Sayın çoğunluğun yazılı gerekçelerle kararı bozmasına “gerekçe açısından” muhalifiz.

Başkan                          Üye
Mahmut COŞKUN          Hasan KAYA