KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

İLK DERECE MAHKEMESİNİN GEREKÇESİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ HALİNDE BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİNCE YENİDEN KARAR VERİLMESİ GEREKİR.

T.C.
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2022/7285
Karar No      : 2023/5604

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       :
 Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
TARİHİ                                 : 17.05.2022
SAYISI                                 : 2021/1288 E., 2022/759 K.

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istekli davada İlk Derece Mahkemesince davanın reddine ilişkin verilen kararın istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf isteğinin HMK'nın 353/1-b-1 nci maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili, davacının mirasbırakanı olan Gülçehre G.'nün maliki olduğu 678 ada 14 parsel sayılı taşınmazdaki A blok 8 nolu bağımsız bölümün davalı Muammer B. tarafından vekaleten diğer davalı Ali Riza M.’e temlik edildiğini, temlik tarihinde mirasbırakanın ehliyetsiz olduğunu, dava konusu taşınmazı satmasını gerektirecek bir ihtiyacı bulunmadığı gibi satış bedelinin de mirasbırakana ödenmediğini davalı Ali Riza M. adına olan tapu kaydının iptali ile mirasbırakan Gülçehre G. adına ya da mirasçıları adına veraset ilamındaki payları oranında tesciline, olmadığı takdirde gerçek satış değeri üzerinden davacının miras payına karşılık gelen kısmının 26.09.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Muammer'den tahsiline, bu talebin kabul görmemesi halinde davacının saklı pay miktarı hesaplanarak şimdilik 5.000,00 TL'nin davalı Muammer'den 26.09.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiş; aşamada davacı vekili 10.03.2021 tarihli dilekçesi ile, davacının dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle miras payına isabet eden değeri olan 140.581,00 TL ile munzam zarar olarak hesaplanan 115.624,98 TL’nin (toplam 256.205,98 TL) davalı vekilden satış tarihi ve bilirkişi raporu tarihleri itibariyle işleyecek faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Muammer B. vekili, mirasbırakanın işlem tarihinde ehliyetli olduğunu, satışın 160.000,00 TL bedelle yapıldığını, mirasbırakanın yürüme güçlüğü çekmesi nedeniyle bankaya gidip hesap açılamadığını, kızı adına açılan hesaba satış bedelinin yatırıldığını, bu paranın tamamen mirasbırakanın sağlık ve bakım giderleri için harcandığını, temlikin davacıdan mal kaçırmak amaçlı yapılmadığını, mirasbırakanın geride yüklü miktarda malvarlığı bıraktığını, mirasbırakanın bakımı ile kendisinin ve eşinin ilgilendiğini, ayrıca mirasbırakan tarafindan davacıya para gönderildiğini, davacının Türkiye'de bulunan taşınmazlarının vergi ödemelerinin mirasbırakan tarafından yapıldığını, bakım ve tedavi masraflarının bir kısmının dava konusu taşınmazın satış bedelinden karşılandığını belirterek davanın reddini istemiştir.

2. Davalı Ali Riza M., kredi çekerek dava konusu taşınmazı satın aldığını, taşınmazı satın aldığı zaman davacı Hulusi ve davalı Muammer'i tanımadığını, bu kişilerle ticari, hukuki veya kişisel ilişkisinin ve iletişimin olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEME KARARI

İlk Derece Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; mirasbırakanın bakım ve hastane masrafları için satışa ihtiyacı olduğu, satış iradesinin bulunduğu, vekalatname tarihi itibariyle ehliyetli olduğu, davacının Adli Tıp Kurumundan rapor alınması yönünde bir talebinin bulunmadığını beyan ettiği, vekalet görevinin kötüye kullanılmadığı, muris muvazaası iddiasının da usulünce kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, davanın tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istekli olarak açıldığını, tapu iptali ve tescil isteklerinin kabul edilmemesine bir itirazlarının bulunmadığını, terditli alacak taleplerinin ise gerekçe gösterilmeksizin reddedildiğini, temlikin mirasbırakanın iradesine uygun olduğu kabul edilse bile davalının vekil olarak hareket etmek suretiyle yaptığı satışın hesabını vermek ve elde ettiği satış bedelinin tamamını mirasbırakana iade etmek zorunda olduğunu, satış bedelinin mirasbırakanın tedavi ve bakımı için harcandığının kanıtlanamadığını, davalı Muammer’in satış bedelini mirasbırakan adına olan hesaba yatırmadığını cevap dilekçesinde ikrar ettiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; davacı tarafından vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki sebebine dayalı olarak mirasçılar dışındaki 3. kişiye karşı pay oranında açılan davanın dinlenme olanağı bulunmadığı gerekçesi ile davacının istinaf isteğinin HMK'nın 353/1-b-1 nci maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; tapu iptali ve tescil isteklerinin kabul edilmemesi halinde terditli olarak davalı vekilden taşınmazın davacının miras payına isabet eden değerinin tazminini, bu talebin de kabul edilmemesi halinde tenkisini talep ettiklerini, aktif dava ehliyeti tamamlanmaksızın esasa yönelik bir karar verilmeyeceğini, taraf teşkili sağlanmadan sonuca gidildiğini, dava dışı mirasçı Fatma B.’ın 14.07.2020 tarihinde öldüğünü, geride mirasçıları olarak, çocukları İrfan B. ve Nazmi B. ile davalılardan Muammer B.’ın kaldığını, ayrıca terditli talepleri yönünden davanın dinlenmesine engel bir durum bulunmadığını, Bölge Adliye Mahkemesince gerekçenin değiştirildiğini, bu nedenle yargılama gideri ve vekalet ücretinin de yeniden düzenlenmesi gerektiğini, yeniden hüküm tesis edilmeden karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde miras payı oranında bedel, bunun da mümkün olmaması halinde tenkis isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-2 nci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 504 üncü ve 506 ncı maddeleri ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2 nci ve 3 üncü maddeleri,

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan Gülçehre G.’nün 04.12.2017 tarihinde öldüğü, geride davacı oğlu Hulusi ile dava dışı kızı Fatma’nın mirasçı olarak kaldığı, davalı Muammer’in dava dışı mirasçı Fatma’nın eşi olduğu, mirasbırakanın Alanya 4. Noterliğinin 20.06.2014 tarih, 17242 yevmiye nolu vekaletnamesi ile davalı Muammer’i vekil tayin ettiği, davalı Muammer’in mirasbırakanın maliki olduğu 678 ada 14 parseldeki 8 nolu bağımsız bölümü 26.09.2016 tarihinde davalı Ali Riza’ya vekaleten satış suretiyle temlik ettiği, aynı tarihte tapu kaydına dava dışı TEB lehine ipotek tesis edildiği, aşamada dava dışı mirasçı Fatma’nın 14.04.2020 tarihinde öldüğü ve geride eşi olan davalı Muammer ile çocukları İrfan ve Nazmi’nin mirasçı olarak kaldığı anlaşılmaktadır.

2. Hemen belirtmek gerekir ki, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 nci maddesinde, “Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı taktirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verileceği düzenlenmiş olup İlk Derece Mahkemesince iddianın kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın esastan reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince ise mirasçılar dışındaki 3. kişiye karşı pay oranında açılan davanın dinlenme olanağı bulunmadığına işaret edilerek aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiği belirtilmiş ancak yeniden hüküm tesis edilmeden davacı vekilinin istinaf isteğinin esastan reddine karar verilmiştir.

3. Hal böyle olunca, HMK’nın 353/1-b-2 nci maddesindeki düzenleme uyarınca, İlk Derece Mahkemesinin gerekçesinin değiştirilmesi halinde Bölge Adliye Mahkemesince yeniden karar verilmesi gerekirken, istinaf isteğinin esastan reddine karar verilmesi doğru değildir.

4. Kabule göre ise; davacı vekilinin 08.12.2020 tarihli dilekçesinde tapu iptali ve tescil talepleri yönünden yeterli delil sunulamadığını ancak davalı vekile karşı terditli bedel isteklerinin bulunduğunu belirttiği, 10.03.2021 tarihli dilekçede de dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle davacının miras payına isabet eden değeri olan 140.581,00 TL’nin satış tarihinden itibaren; munzam zarar olarak hesaplanan 115.624,98 TL’nin ise bilirkişi raporu tarihi itibariyle işleyecek faizi ile birlikte tahsilini talep ettiği, istinaf dilekçesinde ise tapu iptali ve tescil talepleri yönünden yeterli delil sunamadıklarından bu yöne ilişkin taleplerinin kabul edilmemesine bir diyeceklerinin olmadığını belirttiği ve davalı Muammer B.’a karşı terditli bedel istekleri yönünden davanın reddine karar verilmesine ilişkin olarak istinaf itirazlarını ileri sürdüğü, Bölge Adliye Mahkemesince de davacı vekilinin eldeki davaya miras payı oranında tazminat isteği olarak devam ettiği kabul edilerek değerlendirme yapıldığı anlaşılmakta olup tapu iptali ve tescil talebinin aksine tazminat istemi bölünebilir nitelikte olduğundan her bir davacının kendi payı oranında talepte bulunabileceği hususunun göz ardı edilmesi de doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazının kabulüyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

İstek halinde peşin alınan temyiz harcının ilgiliye iadesine,

HMK'nın 373/2 inci maddesi gereğince dosyanın kararı veren Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

18.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan                   Üye                              Üye                  Üye                  Üye
Öznur Kakillioğlu     Tümer Türkeş Genç     Fikret Demir     Metin Tepe       Dr. Hamit Yelken

BİLGİ : “Bölge adliye mahkemesi benimsediği ilk derece mahkemesi kararına dair istinaf sebeplerini daha açıklayıcı bir gerekçeyle karşılayabilir” şeklindeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08 Kasım 2022 tarihli kararı için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/bolge-adliye-mahkemesi-benimsedigi-ilk-derece-mahkemesi-kararina-dair-istinaf-sebeplerini-daha-aciklayici-bir-gerekceyle-karsilayabilir

 

AYNI YÖNDE KARAR:

T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2023/751
Karar No      : 2024/512

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       : 
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi
TARİHİ                                 : 30.11.2022
SAYISI                                 : 2021/665 E., 2022/1440 K.

Taraflar arasındaki alacak dolayısıyla yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 07.02.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir

Belli edilen günde gelen davacı asıl Cemal A. ve Avukat V.B.B.'nın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkili ile davalının murisi arasında düzenlenen 23.07.1990 tarihli sözleşmeye göre 150.200 m² yüzölçümlü 200 parsel sayılı taşınmazdan 4.000 m², 8.700 m²'lik yüzölçümlü 873 parsel sayılı taşınmazdan 3.000 m² olmak üzere krokideki toplam 7.000 m² alanın 98.000.000 TL karşılığında satışının kararlaştırıldığını, bedelin tamamının murise ödendiğini ancak belirli bir bölümün müvekkili adına tescil edildiğini, kalan 3.000 m²'lik kısmın 5403 sayılı Kanun'un 8 inci maddesi kapsamında bölünmediği için tescilinin yapılmadığını, miras taksim sözleşmesine göre taşınmazın davalıya kaldığını, davalı ile dava dışı İhsan arasında 09.03.2006 tarihinde noterde düzenlenen taahhütnamede, dava konusu satış şartları ve krokinin kabul edildiğini, müvekkilinin malik sıfatıyla sözleşme tarihinden itibaren zilyet bulunduğunu, muhtelif cinste 300 kadar ağaç diktiğini, davalının müvekkiline devretmesi gereken taşınmazı üçüncü kişiye satış yoluyla devrettiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydıyla, 3.000 m²'lik hisse ile ağaçların değerinden şimdilik arsa için 10.000,00 TL ve ağaçlar için 1.000,00 TL'nin yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; zamanaşımı süresinin geçtiğini, dava konusu sözleşmenin resmi şekilde yapılmadığı için geçersiz olduğunu, murisin 14.03.1991 tarihinde sözleşmede yer alan 200 parselden 4.000 m² yerine 5.000 m² kısmı davacıya devrettiğini, bu alanda fiili tasarrufa başladığını, dava dilekçesinde belirtilen taahhütname ile müvekkilinin ilgisi bulunmadığını, taahhütnamelerin 200 parselle ilgisinin bulunduğunu, müvekkilinin maliki olduğu 8 parselin (eski 873) ise 05.03.2019 tarihinde satıldığını, davacıların bu parselde zilyetliğinin olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Davanın sebepsiz zenginleşme hukuki nedenine dayandığı, keşif neticesinde krokinin zemine uyduğunun belirlendiği ancak satış sözleşmesinin resmi şekilde yapılmadığı, satış bedelinin miktar itibariyle tanıkla ispat edilemeyeceği, davacı tarafından satış bedelinin ödendiğinin tanıklar tarafından da bilinmemesi nedeniyle iddianın ispatlanmadığı, satış tarihinden itibaren on yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği, bilirkişi raporuna göre ağaçların en küçüğünün altı yaşında olduğu, öğrenme tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği, arazinin davalıya ait olduğunu bilmesine rağmen ağaç dikilmesinin iyiniyeti ortadan kaldırdığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; dosya kapsamı ve gerekçenin örtüşmediğini, sözleşmeye göre taşınmaz bedelinin 50 milyonu çekle hemen, 48 milyonu da 45 gün sonra ödenecek çekle tahsil edilmek üzere satış yapıldığını, bedelin ödendiğinin murisin imzası ile sabit olduğunu, tanıkların ödemeyi bilmemesi gerekçesinin geçerli olmadığını, davalının satış bedelinin ödenmediğine ve imzaya itirazı bulunmadığını, müvekkilinin malik sıfatıyla zilyet olduğunu, muhtelif cinste ağaçları diktiğini, tanık beyanlarında da ifade edildiğini, 3.000 m² kısmın hukuki imkansızlık nedeniyle devredilemediğini, söz konusu hissenin üçüncü kişiye devredildiğini, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade gerektiğini, bilirkişi raporuna göre de krokinin zeminle örtüştüğünün tespit edildiğini, taşınmazın 05.03.2019 tarihinde devredilmesiyle ifa olanağının kaktığını, zamanaşımı süresinin geçmediğini, kaldı ki zilyet konumunda olduğunu, iyiniyetli olmadığına dair belirlemenin de doğru olmadığını, davalı tarafından kullanımın bilindiğini, ağaçların yaşları dikkate alındığında da 30 yılı aşkındır kullandığının anlaşılacağını ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; uyuşmazlığın davanın ispat edilip edilemediği noktasında toplandığı, dosya kapsamından davacı ile davalının murisi arasında 23.07.1990 tarihinde düzenlenen harici taşınmaz satım sözleşmesi gereğince toplam 7.000 m² sözleşme konusu taşınmazın eski para ile 50.000.000 TL'si çekle hemen, 48.000.000 TL'si 45 gün sonra ödenecek çekle tahsil edilmek üzere 98.000.000 TL'ye satıldığı ancak dava konusu sözleşmenin alt kısmında 25.000.000 TL'nin peşin alındığı yazılarak davalı murisi tarafından imzalanmış ise de, "çek 1" ve "çek 2" ifadelerinin yanında ödeme yapılıp yapılmadığı hususunda herhangi bir açıklamaya yer verilmeyip, bakiye kısmın ödendiği hususunun dosya kapsamı itibariyle başka delille ispatlanamadığı, sözleşme konusu taşınmazın 5.000 m²'lik kısmının 14.03.1991 tarihli ve 742 yevmiye nolu satış işlemi ile davalının murisi tarafından davacıya tapuda devir ve tescil edildiği gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

 Uyuşmazlık, harici taşınmaz satış sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi.

3. Değerlendirme

1. Bölge Adliye Mahkemelerinin duruşma yapmaksızın esas hakkında istinaf incelemesi yapmaları durumuna dair karar verme usulü 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde düzenlenmiştir. Buna göre bölge adliye mahkemesi; yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı veya kararın gerekçesinde hata edildiği durumlarda düzelterek yeniden esas hakkında karar verir. Bölge adliye mahkemesi kararlarında yer alması gereken hususlar ise aynı Kanun'un 359 uncu maddesinde belirtilmiş olup, buna göre kararda; “Tarafların iddia ve savunmalarının özeti”, “İlk Derece Mahkemesi kararının özeti”, “İleri sürülen istinaf sebepleri” ve “Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan veya olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışması, ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep” yer alması gereken zorunlu unsurlardır. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise "Hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." düzenlemesine yer verilmiştir.

2. Somut olayda; İlk Derece Mahkemesince, dava konusu satış sözleşmesinin resmi şekilde yapılmadığı, miktar itibariyle tanıkla ispatlanamayacağı, satış tarihinden itibaren on yıllık, ağaçlar yönünden iki yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği, ağaç dikilmesinde davacının iyiniyetli olmadığı gerekçesiyle davanın reddedildiği, Bölge Adliye Mahkemesince ise; sözleşmedeki bakiye kısmın ödenmediği, 5.000 m² lik kısmın davalı adına tescil edildiği gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği görülmektedir. Bölge Adliye Mahkemesince, gerekçenin değiştirilmesi halinde öncelikle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi, ardından yeniden tüm talepler bakımından hüküm kurulması gerekmektedir.

3. O halde Bölge Adliye Mahkemesince; yukarıda yer verilen hükümler gözetilerek, davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

4. Bozma nedenine göre, davacı tarafın sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca usulden BOZULMASINA,

2. Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

17.100,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan V.           Üye                      Üye                     Üye                    Üye
Halil Özdemir       Halil Özdemir      Dr. Adem Aslan    Battal Yılmaz     Hikmet Kanık