KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

İNŞAATIN YÜKLENİCİ TARAFINDAN TAMAMLANDIĞININ KABUL EDİLMESİ FİİLİ KARİNE NİTELİĞİNDEDİR.

T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2022/3076
KARAR NO    : 2024/175

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L Â M I

MAHKEMESİ              : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
TARİHİ                        : 17.03.2022
NUMARASI                : 2022/178 E., 2022/316 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket tarafından davalıya Sivas İli, Merkez İlçesi, Kılavuz Mahallesi, 2257 Ada, 3 Parsel sayılı taşınmazın satıldığı, davalı tarafından söz konusu arsaya inşaat yapma teklifinin davacı firmaya iletildiği, davacı ile davalı firmanın anlaşma yaptığı, davacı ile davalı anlaşmaları gereği, yapılan işin miktarınca biten iş nispetinde hak ediş üzerinden peyderpey ödeme alınacağının kararlaştırıldığı, bu hususun şahitlerce ve davalı tarafından çok iyi bilindiğini, taraflarca yapılan anlaşma birim fiyat esaslı bir sözleşme olduğunu, inşaatın belli aşamaya gelmesinden sonra anlaşmazlıkların çıktığı, yapılan imalatların bedelini davalının davacıya ödemediği, binada dış cephe izolasyonlar ve pvc' lerin davacı tarafında yapıldığını, Sivas 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/14 Değ. İş ile tespit yaptırdıklarını, imalakların bedelinin 660.761,20-TL olduğunu, bedelin tahsili için Sivas 4. İcra Müdürlüğünün 2018/3529 E. Sayılı takip yapılmasına karşın davalının itiraz ettiğini, davacının itirazının iptal edilmesini talep ve dava ettiği tespit edilmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki hususların tamamen gerçek dışı olduğunu, davaya konu apartmanın inşa edildiği arsa sahibinin davalı olmadığını, Arsa sahiplerinin Zafer B. ve Hasan Hüseyin B. olduğunu, davacı şirket arsa sahipleri ile Sivas 2. Noterliği'nin 10.03.2016 tarihli arsa payı inşaat sözleşmesi karşılığında anlaştığını ve yapacağı daireler karşılığında arsa sahiplerinden arsa paylarını devraldığını, Davacı şirket, inşaat belli bir aşamaya geldikten sonra davalıya bedelini almak suretiyle davaya konu taşınmazları sattığını, tapu kayıtlarında da taşınmazların alınıp satıldığının sabit olduğunu, Taşınmaz için yapılan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi Zafer B. ve Hasan Hüseyin B. ile davacı şirket arasında imzalandığını, bu sözleşme ile, yapılan dairelerin %30’unun arsa maliklerine %70’inin ise müteahhit firmaya ait olacağı hüküm altına alındığını, Davacı şirket ile davalı arasındaki şifahi sözleşme gereğince; inşaatın tamamı şirketçe bitirilecek ve daireler davalıya teslim edileceğini, ancak söz konusu şirketin bu hükmü yerine getirmemiş ve inşaatı tamamlamadan öylece bırakıp gittiğini, arsa sahiplerine payları olan %30'luk kısmına tekabül eden daireleri de müteaahhit davacı şirketçe verildiğini, davacının tamamen kötü niyetle söz konusu davayı açtığını, dosya içerisine giren tapu kayıtlarında herşey sabit olduğunu, davacı ile davalı arasında oluşan güvenin hukuki karşılığının inanç sözleşmesi olduğunu, İçtihatları Birleştirme Kurulu 1945/20 E. – 1947/6 K. sayılı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2005/14-395E 2005/421 K. sayılı kararında; “İnanç sözleşmesi iddiasına dayalı olarak açılan dava yazılı delil ile ispatlanmalıdır.” denmek suretiyle inanç ilişkisinin yazılı deliller ispatlanması gerektiği hüküm altına alındığını, somut olayda davacı yanın inanç sözleşmesine ilişkin yazılı delil sunmadığını, bu nedenle inanç ilişkisine dayalı olarak açılan davanın reddini talep ettiği tespit edilmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kural olarak, eser sözleşmesi, zorunlu şekil koşuluna bağlı olmadığı, sözleşmenin kurulması için yazılı şekil şartı yok ise de davalı tarafından sözleşme ilişkisi inkâr edildiği takdirde yazılı delille ispata ilişkin kuralların gözetilmesi gerektiği, 6100 sayılı HMK'nın 200. maddesine göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerektiği, bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamayacağı, yazılı sözleşme olmasa da sözleşmenin varlığını ortaya koyan davalının veya onun adına hareket eden kişinin imzasını taşıyan teslim belgesi, irsaliyeli fatura, ile de sözleşme ilişkisinin ispatının mümkün olduğu, yazılı delil niteliğinde olmayan ancak kesin delil niteliğindeki yemin delili ile de sözleşme ilişkisi ispatlanabileceği, tüm bu delillerle de sözleşme ilişkisi ispatlanmış değilse HMK 200. maddedeki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebileceği, açık muvafakat olmazsa tanıkla sözleşme ilişkisi ispatlanamayacağı, bunun da istisnası olan HMK 202. maddeye göre senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebileceğidir. Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir. HMK 222. maddeye göre ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olmasının şart olduğu, belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği, bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamayacağı, yemin delili 6100 sayılı HMK'nın 225 ve devamı maddelerde düzenlendiği, yeminin kesin delillerden olduğu, yemin deliline dayanan taraf, iddia veya savunmasının diğer delillerle ispatlanmamış olması nedeniyle bu delile sıra gelmiş olduğunu başka türlü bilemeyeceğinden; mahkeme, yemin teklif etmek hakkı bulunduğunu istek sahibine hatırlatmakla yükümlü olduğu, şu durumda kural olarak, yemin teklifi hakkı kullandırılmadan karar verilemeyeceği, somut olayda davacı davalı ile eser sözleşmesi akdedildiğini, davacı şirketin üstlendiği edimi yerine getirdiğini ancak davlının işin bedelini ödemediğini iddia etmekte olup, davalı eser sözleşmesini inkar ettiği; davacı ticari defter tutmakla yükümlü ise de ve her ne kadar HMK md. 222 ye göre hakim resen tarafların ticari defterlerini inceleyebilecek ise de davanın ticari dava olmadığı gözetilerek davacı şirketin ticari defterlerinin incelenmesine yer olmadığı kanaatine varıldığı, bununla birlikte davacı vekili eser sözleşmesine ilişkin akdi ilişkinin ispatını sağlayabilecek herhangi bir yazılı delil veya yazılı delil başlangıcı sunmadığı, ancak davalı tarafın tanık dinletilmesine ilişkin muvafakati olmadığına ilişkin açık bir beyanı olmadığından tarafların bildirmiş olduğu tanıklar dinlenmiş ancak eser sözleşmesinin varlığını ve alacak miktarı senetle ispat sınırının üstünde olduğundan alacak miktarının ispatı için yeterli görülmediğinden tanık beyanları hükme esas alınmadığı, davacı vekilinin yemin deliline dayanmış olduğu, eser sözleşmesinin varlığını ve alacağını ispat yükünün davacı yanda olduğu değerlendirilerek 25/05/2021 tarihli duruşmada yemin delili davacı vekiline hatırlatılmış, davacı vekiline yemin metninini sunması için süre verilmiş, yemin metni davalı asile tebliğ edilmiş, 04/11/2021 tarihli duruşmada hazır bulunan davlı asil davacı vekili tarafından sunulan yemin metni doğrultusunda dava konusu işlerin davacı şirket tarafından yapılmadığına dair yemin etmiş olup, kesin delil olan yemin deliline itibar edilerek ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili, istinaf dilekçesinde özetle; davalının taraflar arasındaki sözleşmeyi inkar etmediğini, gerek davalı tarafın beyanları, gerek resmi makamlardaki söz konusu inşaata ilişkin kayıtlar incelendiğinde, taraflar arasında bir sözleşmenin bulunduğu ve davalı tarafça da bu hususun kabul edildiğinin açıkça görüldüğünü, davalı asilin mahkeme huzurundaki beyanında müvekkil ile arasında bir sözleşmenin varlığını kabul ettiğini, davaya konu taşınmazın inşa edildiği taşınmazın Mücahit Duman’ın şirketi tarafından davalı Osman Karakaş’a satıldığını, bu satışın resmî belgelerle sabit olduğunu, olaya konu taşınmazın bulunduğu arsanın davalı Osman Karakaş adına tescilli olduğunu, davalı borçlu Osman Karakaş'ın taşınmazı satın alması ile bu taşınmaz üzerinde inşaat yaptırmak istediğini ve inşaatın yapılması için müvekkil ile anlaştığını, yapılan işin miktarınca biten iş nispetinde hak ediş üzerinden peyderpey ödeme alınacağını, davalının bedelini ödeyerek satın almadığını, Sivas 3. Sulh Hukuk Mahkemesi 2018/14 D. İş 2018/14 Karar 09.11.2018 tarihli bilirkişi keşfi ile 660.761,20 TL tutarındaki işin yapıldığının mahkemece bilirkişi marifetiyle tespit edildiğini, taraflarca yapılan anlaşmanın birim fiyat esaslı bir sözleşmesi olup, biten her iş nispetinde davalı Osman Karakaş’tan düzenli ödeme alacağı yönünde olduğunu, müvekkilin yaptığı hiçbir işin bedelini davalı Osman Karakaş’tan alamadığını, tanık beyanlarının yekun olarak tarafların arasında bir anlaşmanın mevcut olduğunu, müvekkilin işin sahibi olduğunu, müteahhit olarak kendisinin işi yüklendiğini, hakedişi alamadığından işbu dava sürecine girildiğini, inşaatın da bu aşamada son bulduğunu, davalı Osman’ın borcunun sabit olup hiçbir şekilde biten hakkedişleri ödemediğini, hatta inşaatın devam etmesine yer yer mani olduğunu, engeller çıkardığını, Ahmet Duman’ı oyaladığını açık bir şekilde gösterdiğini ileri belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkeme gerekçesinde belirtildiği üzere, davalının 23/03/2016 tarihli resmi senet ile dava dışı Ö. Tarım LTD adına olan 1709/2400 hisseyi satın almış olduğu, davalının bu şekilde taşınmaza hissedar olduktan sonra 10/05/2017 tarihinde kat irtifakı tesisi ile 7 adet dairenin davalı üzerine tescil edildiği, davalının bu daireleri 350,000,00 TL karşılığında satın aldığını, bir kısım işini de kendisinin yaptığını savunduğu, bu yönde tanık beyanları dinlettiği, davacının da inşaatın kendisi tarafından yapıldığına dair tanık beyanlarına dayandığı ve ayrıca değişik iş tespit delili sunduğu, davalının davacı ile aralarında bir eser sözleşmesi bulunduğu iddiasını inkar ettiği, satın almaya dayandığı, davacının eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebinde bulunduğu, ancak bu sözleşmenin ve alacağının ispatına yönelik yazılı bir delil ya da delil başlangıcı sunmadığı, bu nedenle, ilk derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde usul ve kanuna aykırılık görülmediğinden davalı vekilinin yerinde olmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hmk'nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde belirttiği itirazlarını temyiz dilekçesinde yinelemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanan imalat bedeli alacağına ilişkin yapılan takibe karşı açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (6100 sayılı Kanun) 369 ncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 nci maddeleri,

6100 sayılı Kanununun 190 ıncı maddesi,

6098 sayılı TBK 470-486 maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Mahkemece davacı ile davalı arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı ve davalının taraflar arasındaki sözleşmeyi inkar ettiği, davacının sözleşme ilişkisini ve yaptığı imalatları ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddedilmesine karar verilmiş ise de; davalının cevap dilekçesi ve yargılama aşamalarındaki beyanlarında davacı ile aralarındaki sözleşmeyi inkar etmediği aksine aralarında şifahi olarak bir anlaşma olduğunu, bu anlaşmaya göre taşınmaz üzerindeki inşaatın belli bir aşamada satın alındığı ve davacı tarafından yarım kalan inşaatın tamamlanması ve bedelinin ödenmesi yönünde anlaştıklarını ancak inşaatın tamamlanmadan yarım bırakıldığını, davacının yaptığını iddia ettiği imalatları kendisinin yaptığını belirttiği, bu durumda taraflar arasındaki sözleşmenin ihtilaf konusu olmadığı dosya kapsamından sabit olmakla, taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının tespit yaptırdığı ve kendisinin yaptığını iddia ettiği imalatların kimin tarafından yapıldığı hususundadır.

2.1. Eser sözleşmesinde, yüklenicinin iş bedelinin tamamına hak kazanabilmesi için eseri tamamlayarak iş sahibine teslim ettiğini ispat etmesi gerekir. Kural olarak sözleşmenin feshedilmediği veya işten el çektiği kanıtlanmadığı sürece imalatın yüklenici tarafından yapıldığı kabul edilmelidir. Bu kabul fiili karine niteliğinde olup, iş sahibi bunun aksini iddia ediyorsa ispat etmesi gerekir. Bir başka anlatımla iş sahibi, eseri kendisinin tamamladığını, yüklenicinin işi terk ettiğini, yani sözleşmenin sona erdiğini kanıtlamakla yükümlüdür.

Somut olayda, iş sahibi işi yüklenicinin değil kendisi tarafından yapıldığını iddia ettiği için yukarıda 2.1. no.lu paragrafta açıklandığı üzere ispat yükü iş sahibi davalıya geçmiştir. Mahkemece davacının delilleri arasında belirtmiş olduğu yemin deliline başvurularak davacının iddia ve davasını ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.

 2.2. Bu durumda mahkemece yapılması gereken işin dairemizin yerleşik içtihatlarına göre inşaatın yüklenici tarafından tamamlandığının kabul edilmesinin fiili karine niteliğinde olduğu, aksini davalı arsa sahibinin ispatlaması gerektiğinden davalının delilleri kapsamında uyuşmazlık konusu olan imalatın kimin tarafından yapıldığının tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesinden ibaret olmasına rağmen ispat yükü davacıda imiş gibi davacı delilleri üzerinden yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun görülmüştür.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16/01/2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan             Üye                   Üye                  Üye                         Üye 
Murat Kıyak       Birol Soner       Hasan Kaya      Mahmut Coşkun     Zeki Gözütok