İNTERNET BAĞIMLISI EŞİN; EVİNE, EŞİNE VE ÇOCUĞUNA YETERLİ İLGİYİ GÖSTERMEMESİ BOŞANMA SEBEBİDİR.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2023/5502
Karar No : 2024/1826
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 02.05.2023
SAYISI : 2022/307 E., 2023/635 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; kadının 2016 yılında cep telefonuna şifre koyduğunu, evlilik süresince tüm günlerini telefon ile oyalanarak geçirdiğini, erkek ve ortak çocuk ile ilgilenmediğini, erkek kadının telefonuna bakmak isteyince kadının tepki gösterdiğini, yatağını ayırdığını, erkeğin kendi üzerine olan hattın telefon dökümlerini çıkartarak kadının sürekli konuştuğu numarayı tespit ettiğini, kadının annesi ve kardeşinin yanında bu numarayı telefonun sesini açarak aradığını, telefonu açan şahsın kadının kendisini Elif olarak tanıttığını ve bakıcılık yaptığını söylediğini ve tarafların ortak çocuğu Buğlem'in de bakıcılığını yaptığı çocuk olduğunu söylediğini, tüm bu konuşmalara kadının annesi ve kardeşinin şahit olduğunu, erkeğin af niteliğinde olmaksızın evliliğe devam ettiğini, bir akşam kadının uyuyakaldığı sırada telefonun ekranının açık kaldığını, erkeğin telefona baktığında gözümün nuru olarak kayıtlı kişi ile mesajlaşmalarını gördüğünü, bu olay sonrasında tarafların ailesinin bir araya geldiğini ve anlaşmalı boşanma hususunda karar alındığını, kadının evlilik süresince erkek ve ortak çocuk ile ilgilenmediğini belirterek davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; her ne kadar dava anlaşmalı boşanma şeklinde açılmış ise de kadın tarafından imzalanan protokolün gerçeği yansıtmadığını, erkeğin tehdidi altında protokolü imzalamak zorunda kaldığını, tarafların evliliğin ilk 4 yılında erkeğin ailesi ile birlikte yaşadığını, erkeğin bu dönemde daimi olarak işe girip çalışmadığını, 2014 yılında erkeğin Gebze'de işe girmesi ile ayrı ev tutulduğunu ve ev eşyası alındığını, her ay eşyaların taksit döneminde erkeğin kavga çıkardığını, kadının ailesinin taksitlere ve evin geçimine yardımda bulunduğunu, erkeğin telefonu ile sürekli vakit geçirdiğini, kadının rahminde kist nedeniyle ameliyat olduğunu, henüz iyileşmemiş iken erkeğin cinsel birlikteliğe zorladığını, erkeğin sadakatsizlik iddialarının asılsız olduğunu, sunulan mesajların kim tarafından atıldığının belli olmadığını, erkeğin ortak çocuğa ilgi göstermediğini, ihtiyaçlarını karşılamadığını, fiili ayrılığın erkeğin kadını evden kovması ile başladığını, erkeğin sürekli gergin ve kavgacı ruh halinde olduğunu, sorumluluklarını yerine getirmediğini, vaktinin çoğunu sosyal medyada ve bilgisayarda geçirdiğini, günlerce odaya kapanarak oyun oynadığını, evliliğin üçüncü gününde kadının burnunu kırdığını, kadına hakaretler ettiğini, kadın rahatsızlandığında hastaneye götürmediğini ve hastalığı ile ilgilenmediğini, ameliyat sonrası hastane masrafı için erkeği aradığında "bir geberemedin ki senden kurtulayım" dediğini belirterek karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına 2.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 150.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata, ziynet eşyalarının aynen iadesine, mümkün olmaması halinde ise bedelinin erkekten tahsiline, ev eşyası bedelinin erketen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dinlenen tanık beyanlarından kadının başka erkeklerle sosyal medya ortamlarından görüntülü konuştuğu, canlı yayın yaptığı, telefon ile iletişime geçtiği sabit olup güven sarsıcı davranışta bulunduğu; erkeğin ise belden aşağı hakaret ettiği, "bir geberemedin gitti" dediği, bu şekilde sözel şiddet uyguladığı, düzenli işi olmasına rağmen düzenli gelir elde etmediği, etse de evi için harcamadığı, babası için kredi çektiği, bu şekilde ekonomik şiddet uyguladığı, kadının hastalığı ile ilgilenmediği, kadının ameliyatından sonra cinsel birlikteliğe zorlayarak cinsel şiddet uyguladığı, internet bağımlısı olması nedeniyle eşine, evine ve çocuğuna yeterli ilgiyi göstermediği sabit olmakla erkeğin ağır kadının ise az kusurlu olduğu, alınan sosyal inceleme raporu ve ortak çocuğun mahkemedeki beyanı gözetilerek velâyetin anneye verilmesi ile baba ile yatısız kişisel ilişki kurulmasının uygun olduğu gerekçesi ile asıl ve karşı davaların kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında her ayın birinci ve üçüncü haftası Cumartesi günü saat 10.00'dan aynı gün saat 18.00'e kadar, dini bayramların ikinci günü saat 10.00'dan aynı gün saat 18.00'e kadar, her yıl babalar günü saat 14.00'den saat 17.00'e kadar kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 350,00 TL tedbir ve 850,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 350,00 TL tedbir ve 500,00 TL yoksulluk nafakasına, 10.000,00 TL maddî ve 8.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine, ara karar ile kadının ziynet ve ev eşyası alacağına ilişkin davasının tefrikine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının davranışlarının sadakat yükümlülüğüne aykırı olduğunu, bunun ispatı için dinletilmesini talep ettiğimiz tanık Mustafa Ö.'in ikinci tanık listesi kapsamında kaldığı gerekçesi ile dinlenmediğini, eksik araştırma ile hüküm kurulduğunu, kadının üçüncü kişiye para gönderdiğinin sabit olduğunu, bu paranın nasıl temin edildiğinin araştırılmadığını, kadının telefon hattının dökümünün getirtilmediğini, kadının tanık beyanlarının duyuma dayalı olduğunu, erkeğin tanık beyanlarının dikkate alınmadığını, erkeğin kusurunun bulunmadığını, ortak çocuk ile kurulan kişisel ilişkinin babalık duygusunu tatmin açısından yetersiz olduğunu, yatılı kişisel ilişki kurulması gerektiğini belirterek karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen ve reddedilen tazminatlar, kişisel ilişki süreleri yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının kusurunun bulunmadığını, erkeğin tam kusurlu olduğunu, erkeğin tanıklarının varsayımlarda bulunduğunu, kadın ve ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakalarının miktarının çok düşük olduğunu, aynı şekilde hükmedilen tazminatların da miktarının düşük olduğunu belirterek kusur belirlemesi, hükmedilen tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakaları ile maddî ve manevî tazminatların miktarı yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesinin kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf taleplerinin ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrarlayarak karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen ve reddedilen tazminatlar, kişisel ilişki süreleri yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrarlayarak kusur belirlemesi, hükmedilen tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakaları ile maddî ve manevî tazminatların miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikteki geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, karşı davanın kabulü ile kadın yararına tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, şartları var ise miktarlarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, kadın ve ortak çocuk yararına hükmedilen nafakaların miktarlarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, baba ile ortak çocuk arasında kurulan kişisel ilişki sürelerinin çocuğun üstün yararı ve babalık duygusunu tatmin açısından yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü ve 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci maddesi, 323 üncü maddesi, 330 uncu maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Davacı-davalı erkek vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
a) Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı- davalı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
b) İlk Derece Mahkemesince, ortak çocuğun beyanına üstünlük sağlanarak, baba ile ortak çocuk arasında yatısız kişisel ilişki kurulmuş olup taraf vekillerinin istinaf başvurusu neticesinde Bölge Adliye Mahkemesince esastan ret kararı verilmiş ise de; ortak çocuk ile baba arasında yatısız olarak kurulan kişisel ilişkinin, babalık duygularını tatmin etmekten uzak ve yetersiz olduğu, 2013 doğumlu Buğlem'in yaşı itibariyle babasının sevgi ve ilgisine muhtaç olduğu, dosya kapsamında babanın yatılı şekilde kişisel ilişki kurulmasına engel olabilecek kötü bir davranışının ihmal ya da istismarının bulunmadığı anlaşılmaktadır. O halde Mahkemece, çocuğun üstün yararı gözetilerek baba ile ortak çocuk arasında yatılı kişisel ilişki kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
2. Davalı-davacı kadın vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
a) Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı- davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
b) Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
c) Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre 2013 doğumlu ortak çocuk Buğlem yararına takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanunun hakkaniyet ilkesi ile ilgili 4 üncü maddesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi usûl ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
d) Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 174 üncü maddesinin birinci fıkrası, 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci madde hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kişisel ilişki düzenlemesi ile yoksulluk nafakasının ve iştirak nafakasının ve maddî tazminatın miktarları yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının kişisel ilişki düzenlemesi ile yoksulluk nafakasının, iştirak nafakasının ve maddî tazminatın miktarları yönünden kadın yararına BOZULMASINA,
3. Taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Mehmet Kasım Çetin A. Albayrak Doğan Seydi Kahveci Erdem Şimşek Şaban Kazdal
İNTERNET BAĞIMLISI EŞİN; EVİNE, EŞİNE VE ÇOCUĞUNA YETERLİ İLGİYİ GÖSTERMEMESİ BOŞANMA SEBEBİDİR.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2023/5502
Karar No : 2024/1826
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 02.05.2023
SAYISI : 2022/307 E., 2023/635 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; kadının 2016 yılında cep telefonuna şifre koyduğunu, evlilik süresince tüm günlerini telefon ile oyalanarak geçirdiğini, erkek ve ortak çocuk ile ilgilenmediğini, erkek kadının telefonuna bakmak isteyince kadının tepki gösterdiğini, yatağını ayırdığını, erkeğin kendi üzerine olan hattın telefon dökümlerini çıkartarak kadının sürekli konuştuğu numarayı tespit ettiğini, kadının annesi ve kardeşinin yanında bu numarayı telefonun sesini açarak aradığını, telefonu açan şahsın kadının kendisini Elif olarak tanıttığını ve bakıcılık yaptığını söylediğini ve tarafların ortak çocuğu Buğlem'in de bakıcılığını yaptığı çocuk olduğunu söylediğini, tüm bu konuşmalara kadının annesi ve kardeşinin şahit olduğunu, erkeğin af niteliğinde olmaksızın evliliğe devam ettiğini, bir akşam kadının uyuyakaldığı sırada telefonun ekranının açık kaldığını, erkeğin telefona baktığında gözümün nuru olarak kayıtlı kişi ile mesajlaşmalarını gördüğünü, bu olay sonrasında tarafların ailesinin bir araya geldiğini ve anlaşmalı boşanma hususunda karar alındığını, kadının evlilik süresince erkek ve ortak çocuk ile ilgilenmediğini belirterek davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; her ne kadar dava anlaşmalı boşanma şeklinde açılmış ise de kadın tarafından imzalanan protokolün gerçeği yansıtmadığını, erkeğin tehdidi altında protokolü imzalamak zorunda kaldığını, tarafların evliliğin ilk 4 yılında erkeğin ailesi ile birlikte yaşadığını, erkeğin bu dönemde daimi olarak işe girip çalışmadığını, 2014 yılında erkeğin Gebze'de işe girmesi ile ayrı ev tutulduğunu ve ev eşyası alındığını, her ay eşyaların taksit döneminde erkeğin kavga çıkardığını, kadının ailesinin taksitlere ve evin geçimine yardımda bulunduğunu, erkeğin telefonu ile sürekli vakit geçirdiğini, kadının rahminde kist nedeniyle ameliyat olduğunu, henüz iyileşmemiş iken erkeğin cinsel birlikteliğe zorladığını, erkeğin sadakatsizlik iddialarının asılsız olduğunu, sunulan mesajların kim tarafından atıldığının belli olmadığını, erkeğin ortak çocuğa ilgi göstermediğini, ihtiyaçlarını karşılamadığını, fiili ayrılığın erkeğin kadını evden kovması ile başladığını, erkeğin sürekli gergin ve kavgacı ruh halinde olduğunu, sorumluluklarını yerine getirmediğini, vaktinin çoğunu sosyal medyada ve bilgisayarda geçirdiğini, günlerce odaya kapanarak oyun oynadığını, evliliğin üçüncü gününde kadının burnunu kırdığını, kadına hakaretler ettiğini, kadın rahatsızlandığında hastaneye götürmediğini ve hastalığı ile ilgilenmediğini, ameliyat sonrası hastane masrafı için erkeği aradığında "bir geberemedin ki senden kurtulayım" dediğini belirterek karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına 2.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 150.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata, ziynet eşyalarının aynen iadesine, mümkün olmaması halinde ise bedelinin erkekten tahsiline, ev eşyası bedelinin erketen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dinlenen tanık beyanlarından kadının başka erkeklerle sosyal medya ortamlarından görüntülü konuştuğu, canlı yayın yaptığı, telefon ile iletişime geçtiği sabit olup güven sarsıcı davranışta bulunduğu; erkeğin ise belden aşağı hakaret ettiği, "bir geberemedin gitti" dediği, bu şekilde sözel şiddet uyguladığı, düzenli işi olmasına rağmen düzenli gelir elde etmediği, etse de evi için harcamadığı, babası için kredi çektiği, bu şekilde ekonomik şiddet uyguladığı, kadının hastalığı ile ilgilenmediği, kadının ameliyatından sonra cinsel birlikteliğe zorlayarak cinsel şiddet uyguladığı, internet bağımlısı olması nedeniyle eşine, evine ve çocuğuna yeterli ilgiyi göstermediği sabit olmakla erkeğin ağır kadının ise az kusurlu olduğu, alınan sosyal inceleme raporu ve ortak çocuğun mahkemedeki beyanı gözetilerek velâyetin anneye verilmesi ile baba ile yatısız kişisel ilişki kurulmasının uygun olduğu gerekçesi ile asıl ve karşı davaların kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında her ayın birinci ve üçüncü haftası Cumartesi günü saat 10.00'dan aynı gün saat 18.00'e kadar, dini bayramların ikinci günü saat 10.00'dan aynı gün saat 18.00'e kadar, her yıl babalar günü saat 14.00'den saat 17.00'e kadar kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 350,00 TL tedbir ve 850,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 350,00 TL tedbir ve 500,00 TL yoksulluk nafakasına, 10.000,00 TL maddî ve 8.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine, ara karar ile kadının ziynet ve ev eşyası alacağına ilişkin davasının tefrikine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının davranışlarının sadakat yükümlülüğüne aykırı olduğunu, bunun ispatı için dinletilmesini talep ettiğimiz tanık Mustafa Ö.'in ikinci tanık listesi kapsamında kaldığı gerekçesi ile dinlenmediğini, eksik araştırma ile hüküm kurulduğunu, kadının üçüncü kişiye para gönderdiğinin sabit olduğunu, bu paranın nasıl temin edildiğinin araştırılmadığını, kadının telefon hattının dökümünün getirtilmediğini, kadının tanık beyanlarının duyuma dayalı olduğunu, erkeğin tanık beyanlarının dikkate alınmadığını, erkeğin kusurunun bulunmadığını, ortak çocuk ile kurulan kişisel ilişkinin babalık duygusunu tatmin açısından yetersiz olduğunu, yatılı kişisel ilişki kurulması gerektiğini belirterek karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen ve reddedilen tazminatlar, kişisel ilişki süreleri yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının kusurunun bulunmadığını, erkeğin tam kusurlu olduğunu, erkeğin tanıklarının varsayımlarda bulunduğunu, kadın ve ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakalarının miktarının çok düşük olduğunu, aynı şekilde hükmedilen tazminatların da miktarının düşük olduğunu belirterek kusur belirlemesi, hükmedilen tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakaları ile maddî ve manevî tazminatların miktarı yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesinin kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf taleplerinin ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrarlayarak karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen ve reddedilen tazminatlar, kişisel ilişki süreleri yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrarlayarak kusur belirlemesi, hükmedilen tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakaları ile maddî ve manevî tazminatların miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikteki geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, karşı davanın kabulü ile kadın yararına tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, şartları var ise miktarlarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, kadın ve ortak çocuk yararına hükmedilen nafakaların miktarlarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, baba ile ortak çocuk arasında kurulan kişisel ilişki sürelerinin çocuğun üstün yararı ve babalık duygusunu tatmin açısından yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü ve 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci maddesi, 323 üncü maddesi, 330 uncu maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Davacı-davalı erkek vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
a) Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı- davalı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
b) İlk Derece Mahkemesince, ortak çocuğun beyanına üstünlük sağlanarak, baba ile ortak çocuk arasında yatısız kişisel ilişki kurulmuş olup taraf vekillerinin istinaf başvurusu neticesinde Bölge Adliye Mahkemesince esastan ret kararı verilmiş ise de; ortak çocuk ile baba arasında yatısız olarak kurulan kişisel ilişkinin, babalık duygularını tatmin etmekten uzak ve yetersiz olduğu, 2013 doğumlu Buğlem'in yaşı itibariyle babasının sevgi ve ilgisine muhtaç olduğu, dosya kapsamında babanın yatılı şekilde kişisel ilişki kurulmasına engel olabilecek kötü bir davranışının ihmal ya da istismarının bulunmadığı anlaşılmaktadır. O halde Mahkemece, çocuğun üstün yararı gözetilerek baba ile ortak çocuk arasında yatılı kişisel ilişki kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
2. Davalı-davacı kadın vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
a) Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı- davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
b) Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
c) Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre 2013 doğumlu ortak çocuk Buğlem yararına takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanunun hakkaniyet ilkesi ile ilgili 4 üncü maddesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi usûl ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
d) Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 174 üncü maddesinin birinci fıkrası, 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci madde hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kişisel ilişki düzenlemesi ile yoksulluk nafakasının ve iştirak nafakasının ve maddî tazminatın miktarları yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının kişisel ilişki düzenlemesi ile yoksulluk nafakasının, iştirak nafakasının ve maddî tazminatın miktarları yönünden kadın yararına BOZULMASINA,
3. Taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Mehmet Kasım Çetin A. Albayrak Doğan Seydi Kahveci Erdem Şimşek Şaban Kazdal