KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

İTİRAZ EDEN ALACAKLI DEYİMİNDEN İİK 304 HÜKMÜNDE BELİRTİLEN ALACAKLILARI KABUL ETMEK, HAK ARAMA ÖZGÜRLÜĞÜNÜN İHLÂLİ OLARAK DEĞERLENDİRİLEMEZ.

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU

Esas No        : 2023/6-1161
Karar No       : 2024/5

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                :
 İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
TARİHİ                          : 23.08.2023
SAYISI                          : 2023/1312 E., 2023/1442 K.
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 29.05.2023 tarihli ve 2023/2003 Esas,
                                        2023/2078 Karar sayılı BOZMA kararı

Konkordato isteminden dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince talep eden şirketin konkordato tasdik talebinin kabulüne karar verilmiştir.

Kararın talep eden şirket ile alacaklı Türk Ekonomi Bankası A.Ş. vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince alacaklı Türk Ekonomi Bankası A.Ş. vekilinin istinaf dilekçesinin reddine, talep eden şirket vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı alacaklı Türk Ekonomi Bankası A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

Direnme kararı alacaklı Türk Ekonomi Bankası A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. TALEP

Konkordato talep eden vekili dilekçesinde; müvekkili şirketin 1994 yılından beri Söke ilçesinde tarım makineleri imalatı ve satışı yaptığını, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar nedeniyle finansal krizle karşı karşıya kaldığını, borçların ödenememesi tehlikesinin ortaya çıktığını, müvekkilinin faaliyet gösterdiği alanlarda ham madde temini konusunda ortaya çıkan sıkıntının zincirleme şekilde şirketin bütün faaliyetlerine ve genel ekonomik durumuna yansıdığını ileri sürerek 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 285 inci ve devamı maddeleri uyarınca teklif edilen konkordato projesinin tasdikine karar verilmesini talep etmiştir.

II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 27.05.2022 tarihli ve 2022/104 Esas, 2022/136 Karar sayılı kararı ile; tasdik duruşma gününün Basın İlan Kurumu Resmî İlan Portalı'nda ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi'nde ilân edildiği, talep eden şirketin konkordato projesinin 2004 sayılı Kanun’un 302/2 nci maddesinde aranan nisabın üzerinde alacaklılar tarafından kabul edildiği, konkordato projesinin gerçekleşmesi için 2004 sayılı Kanun’un 305 inci maddesindeki konkordato tasdik şartlarının oluştuğu gerekçesiyle talep eden şirket tarafından teklif edilen konkordato projesinin tasdik talebinin kabulüne karar verilmiştir.

III. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde talep eden şirket ile alacaklı Türk Ekonomi Bankası A.Ş. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 23.02.2023 tarihli ve 2022/2335 Esas, 2023/300 Karar sayılı kararı ile;

1. Alacaklı Türk Ekonomi Bankası A.Ş. vekilinin istinaf nedenleri yönünden;

Alacaklı banka vekilinin konkordato projesinin onaylanması oylamasında ret oyu kullandığı, ancak duruşma günü ilân edilmesine ve yapılan ilânda itiraz edenlerin itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak mahkemeye bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabilecekleri şerhi düşülmesine rağmen alacaklı banka vekili tarafından duruşma gününden üç gün öncesine kadar itiraz dilekçesi verilmediği, bu durumda alacaklı banka vekilinin istinaf yasa yoluna başvurma hakkı bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun usulden reddine;

2. Talep eden şirket vekilinin istinaf nedenleri yönünden;

İlk Derece Mahkemesince verilen tasdik kararında esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle talep eden şirket vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı Türk Ekonomi Bankası A.Ş. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 29.05.2023 tarihli ve 2023/2003 Esas, 2023/2078 Karar sayılı kararı ile,

".... 1- İİK’nın 308/a maddesi ‘’Kanun Yolları’’ başlıklı olup Konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklı, kararın tebliğinden, itiraz eden diğer alacaklılar ise tasdik kararının ilanından itibaren 10 gün içinde istinaf yoluna başvurabilir’’ hükmünü içermektedir.

İİK’nın 304/1. bentde itiraz edenlerin, itiraz sebeplerini duruşma gününden en az 3 gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabilecekleri de ilana yazılır’’ cümlesine karşılık İİK’nın 302/7. fıkrasında ‘’konkordato projesinin konkordato tutanağı, kabul ve ret oylarını içerecek şekilde derhal imza olunur. Toplantının bitimini takip eden 7 gün içinde gerçekleşen iltihaklar da kabul olunur’’ denildikten sonra 302/son fıkrasında ‘’komiser, iltihak süresinin bitmesinden itibaren en geç 7 gün içerisinde konkordatoya ilişkin bütün belgeleri, konkordato projesinin kabul edilip edilmediğine ve tasdikine uygun olup olmadığına dair gerekçeli raporunu mahkemeye tevdii eder’’ düzenlemesi yer almış olup, konkordatonun mahkemede incelenmesine raporun mahkemeye verilmesinden sonra İİK’nın 304/1. maddesi gereğince başlanılacaktır.

İİK’nın 302. maddesindeki iltihak süresi bittikten sonra komiser raporu düzenleneceğinden ve iltihak süresinde bildirilen alacaklar da kabul edilebileceğinden bu sürede yapılan itirazlar da kabul edilmelidir. Bu nedenle itiraz eden alacaklı kavramını dar yorumlayarak sadece duruşmadan 3 gün önce konkordatoya ilişkin alacaklılarla sınırlamak doğru bir yaklaşım olarak görülmemektedir.

Kanun koyucunun itiraz edenlerden kastının konkordato toplantılarında veya iltihak süresi içinde olumsuz oy kullananlar olarak kabulü daha doğru bir yaklaşımdır. Bu bağlamda kanundaki "itiraz edenler" ifadesinin konkordatoya red oyu verenlere teşmil edilmesi hukuk usulünün genel hükümlerine uygun düşer. Nitekim öğretide alacaklılar toplantısında veya iltihak süresi içinde red oyu vermiş alacaklıların tasdik kararını istinaf edebilecekleri kabul edilmektedir.(Prof Dr. Selçuk Öztek, Prof Dr.Ali Cem Budak, Doç. Dr. Müjgan Tunç Yücel, Doç.Dr. Serdar Kale, Doç. Dr. Bilgehan Yeşilova, Yeni Konkordoto Hukuku, 2/B s. 569)

Kanunun 302/7 maddesinde "toplantının bitimini takip eden 7 gün içinde gerçekleşen iltihaklar da kabul olunur" ifadesi bulunmaktadır. Bu ifadeden toplantıya katılmadığı halde 7 günlük iltihak süresi içinde alacaklılarının konkordatoya karşı oy kullanma hakkı bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda toplantıya katılıp ret oyu kullanan veya toplantıya katılmadığı halde iltihak süresi içinde oyunu belli eden alacaklının nisapta nazara alınması ve nihai tutanağın ve komiser raporunun buna göre hazırlanması Kanun'nun 302/son maddesi gereğidir. Aksi halde iltihak süresi içerisinde alacağını bildirip oy hakkı verilen alacaklıya konkordatoya kabul oyu vermediği takdirde komiser raporu kabul ve ret oyları da nazar alınarak konkordato projesinin tasdik edilip edilmeyeceği belirleneceğine göre bu sürece katılan, oyu sonuca etkili olan alacaklıya aleyhine oluşacak bir sonuca karşı yorum yoluyla kanun yoluna başvurma olanağı tanınmaması usul kuralları ile bağdaşmayacaktır. Çünkü usul hukukunun en temel ilkelerinden biri herhangi bir talep hakkında hukuki yararının bulunması ve talepte bulunanın haklarının ihlal edilmiş olmasıdır. Hukuki yararı bulunan ve hakkı ihlal edilen alacaklının buna karşı herhangi bir yasa yoluna başvuramayacağını kabul etmek Anayasanın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün ihlali niteliğindedir. Nitekim Anayasa Mahkemesi 26.02.2015 tarih ve 2013/3954 başvuru sayılı kararında mahkemeye erişim hakkının İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınan ‘’Adil Yargılanma Hakkının’’ en temel unsuru olduğu kanun yolları bakımından ‘’Hukuki Belirlilik’’ ilkesinin ihlali sureti ile mahkemeye erişim hakkının kullanılmasının önlenemeyeceği sonucuna varmıştır.

Yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere; toplantıya katılıp ret oyu kullanan alacaklı veya toplantıya katılmadığı halde ret oyu kullanan alacaklıların itiraz eden alacaklı kavramına dahil olduğu ve mahkemece verilen karara karşı istinaf ve temyiz yoluna başvurabilecekleri kabul edilmelidir.

Somut olayda, alacaklı Türkiye Ekonomi Bankası AŞ.’nin toplantıya katıldığı ve red oyu kullandığı anlaşılmış olup, bu durumda yukarıdaki gerekçeler doğrultusunda Türkiye Ekonomi Bankası A.Ş.'nin istinaf hakkının bulunduğunun kabulü gerekir.

Hal böyle olunca İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin Türkiye Ekonomi Bankası A.Ş. vekilinin istinaf talebinin reddine karar vermesinde isabet bulunmamış olduğundan kararının bozulmasına, istinaf incelemesi yapmak üzere dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir,..." gerekçesiyle karar oy çokluğu ile bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki karar gerekçesi yanında, 2004 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinde itiraz edenlerin itiraz sebeplerinin duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada bulunabileceklerinin düzenlendiği, aksi hâlde tasdik duruşmasında yer alamayacaklarının anlaşıldığı, konkordatonun yapısı tamamen şeklî olduğundan tasdik işlemlerinin bir an önce tamamlanması gerekmekte olup, konkordatoya ilişkin Kanunda yer alan düzenlemelere bakıldığında borçlu lehine verilen birçok kararda kanun yolunun tamamen kapatıldığı ve sürecin bir an evvel sonuçlandırılmasının istendiğinin anlaşıldığı, komiserlerin tasdik talebine ilişkin nihai raporu ve dosyayı mahkemeye sunmasına kadar geçen süreçte alacaklının öncesinde, teklif edilen konkordato projesine ret oyu kullanmasının, herhangi bir hususta komisere ya da doğrudan mahkemeye dilekçe vermesinin, tasdik talebini inceleyen mahkeme bakımından hiçbir anlam ifade etmediği, alacaklının, ancak tasdik talebine ilişkin nihai raporun ve dosyanın mahkemeye sunulmasından sonra tasdik raporuna karşı duruşma gününden üç gün öncesine kadar itirazlarını bildirmesi hâlinde mahkemece dikkate alınacağı, 2004 sayılı Kanun’un 308/a maddesinde kanun yoluna başvuru hakkı tanınan “itiraz eden alacaklı” deyiminden, “tasdik duruşmasından önce itirazlarını bildiren alacaklı” olduğunun kabul edilmesi gerektiği, 2004 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin gerekçesine bakıldığında duruşmaya gelecek olanları “yargılamanın uzayacağı” endişesi ile sınırlayan yasa koyucunun aynı yasanın 308 inci maddesinde temyiz yoluna gelecek olanları sınırlamadığını kabul etmenin konkordatonun sistemine de aykırı olduğu, Kanun'un öngörmediği bir yasa yolu ve yasa yoluna başvuru hakkının yorum yoluyla da olsa kabul edilemeyeceği, somut olayda, itiraz edeceklerin itirazlarını bildirmelerine ilişkin Ticaret Sicil Gazetesi'nde ve Basın İlan Kurumu Resmî İlan Portalı'nda gerekli ilânların yapıldığı, alacaklı Türk Ekonomi Bankası A.Ş. vekili tarafından itiraz dilekçesi sunulmadığı, Kanunun ifade ettiği biçimde "itiraz" edilmediği, dolayısıyla 2004 sayılı Kanun’un 308/a maddesi uyarınca istinaf hakkının bulunmadığı gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde alacaklı Türk Ekonomi Bankası A.Ş. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Alacaklı Türk Ekonomi Bankası vekili; Özel Dairenin bozma kararında da belirtildiği gibi alacaklılar toplantısında veya iltihak süresi içinde red oyu kullanan alacaklının tasdik kararını istinaf edebileceğini, müvekkili banka vekili olarak alacaklılar toplantısına katılarak red oyu kullandıklarını, müvekkili bankanın alacak bildirimleri komisere teslim edilmesine rağmen komiser raporunda banka alacağının daha az gösterildiğini, bilirkişi raporuna itiraz süresi dolmadan İlk Derece Mahkemesince ara karar ile çelişerek usule aykırı şekilde itiraz süresi dolmadan karar verildiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Uyuşmazlık

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; konkordato hakkında verilen karara karşı 2004 sayılı Kanun’un 304/1 inci maddesi uyarınca, istinaf kanun yoluna başvurabilmek için tasdik duruşmasından önce alacaklının itiraz sebeplerini bildirmesinin gerekip gerekmediği, konkordato teklifine karşı olumsuz oy kullanan alacaklının istinaf kanun yoluna başvurma hakkının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

D. Gerekçe

1. İlgili Hukuk

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 304 ve 308/a maddeleri.

2. Değerlendirme

1. Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konkordatoya ilişkin açıklama yapılmasında yarar bulunmaktadır.

2. Konkordato, borçlarını vadesi geldiği hâlde ödeyemeyen ya da herhangi bir borçlunun, borcun belirli koşullarda ödenmesi için alacaklılarıyla anlaştığı ve yetkili ticaret mahkemesinin onayı ile geçerlilik kazanan hukukî çözüm işlemidir (Türk Hukuk Lûgatı, Ankara 2021, s. 709).

3. Konkordato 2004 sayılı Kanun'da tanımlanmamış ise de; öğretide konkordato, dürüst bir borçlunun belli bir zaman kesiti içerisindeki bütün adi borçlarının alacaklılar tarafından kanunda gösterilen nitelikli çoğunlukla kabul edilmesi ve yetkili makamın (mahkemenin) onayı ile gerçekleşen ve borçlunun borcun bir kesiminden kurtulmasını ve/veya ödeme şeklinin borçlu yararına değişmesini sağlayan, haciz ve iflâs gibi klasik ve borçlu bakımından sert cebri icra yöntemlerinin yerine ikame edilmiş bir kolektif icra biçimidir (Baki Kuru, İcra İflas Hukuku, C. IV, İstanbul 1997, s. 3585; Süha Tanrıver, Adnan Deynekli, Konkordatonun Tasdiki, Ankara 1996, s. 29; Serdar Kale, Sorularla Konkordato (İflas Dışı ve İflas İçi Adi Konkordato), İstanbul 2017, s. 2; Hakan Pekcanıtez, Güray Erdönmez, 7101 Sayılı Kanun Çerçevesinde Konkortado, İstanbul 2018, s. 4; Sümer Altay, Ali Eskiocak, Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku, İstanbul 2019, s. 10, 15).

4. Konkordato kurumu ile ilgili farklı ayrımlar yapılmaktadır. Bunlardan ilki, mahkeme dışı ve mahkeme içi konkordato ayrımıdır. Mahkeme içi konkordato içeriğine göre vade, tenzilat ve karma konkordato olarak ayrılmaktadır. Sözü geçen sınıflandırmaya göre, borçlunun borcunu tam olarak ödemeyi vaat etmesi ve bunun için alacaklıların borçluya ödeme süresi tanımaları veya borcun itfasını takside bağlamaları hâlinde vade konkordatosu; borçlunun borçlarının belli bir yüzdesini ödemeyi taahhüt ettiği ve alacaklıların da kalan alacaklarından vazgeçtiği durumda tenzilat konkordatosu; tenzilat ve vade konkordatosunun bir araya getirilmesiyle teşekkül eden konkordatoya ise karma (bileşik) konkordato denilmektedir. Yapıldığı zamana göre ise; iflâsa tabi olmayan borçlular ile iflâsa tabi borçlulardan henüz iflâsına karar verilmeyenlerle yapılan konkordatoya iflâs dışı konkordato; müflisin teklif ettiği konkordatoya ise iflâs içi konkordato denilmektedir.             

5. Konkordato konusunda yapılan diğer bir ayrım ise, adi (alelade) konkordato ve mal varlığının terki suretiyle konkordatodur. Mal varlığının terki suretiyle konkordato türünde, borçlunun mali durumunun iyileşmesi ve işletmenin faaliyetine devam etmesi amaçlanmaz. Mal varlığının terki suretiyle konkordatonun iki şekilde yapılacağı kabul edilmektedir. Bunlardan ilki, borçlunun mal varlığı üzerindeki tasarruf yetkisini alacaklılara bırakması ve alacaklıların da borçlunun mal varlığını satarak ele geçen paradan alacaklarını tahsil etmeleridir. Mal varlığının terki suretiyle konkordatonun diğer bir görünüm şekli ise, belirli vadelerde alacaklılara ödeme yapması kaydıyla, mal varlığının tamamının ve bir kısmının üçüncü kişiye devredilmesidir. Bu ihtimalde, alacaklılar alacaklarını borçlunun mal varlığının üçüncü kişiye devrinden elde edilen parayla tahsil etmektedirler. Mal varlığının terki suretiyle konkordatoda borçlu borçlarını belli şartlar dâhilinde ödemeyi değil, mal varlığının aktifi üzerindeki tasarruf yetkisini alacaklılara (veya üçüncü kişiye) devretmeyi teklif etmektedir. Mal varlığının terki suretiyle konkordatoya niteliğine aykırı düşmedikçe adi konkordatonun hükümleri (2004 sayılı Kanun md. 285 ilâ 308/g) uygulanır (Pekcanitez/Erdönmez s. 6 vd.).

6. Mahkeme içi adi konkordato 2004 sayılı Kanun'un 285 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş ve konkordatoya başvurabilecek kişiler 2004 sayılı Kanun'un 285 inci maddesinde “herhangi bir borçlu” denilerek açıklanmış olup, kanunun bu ifadesi karşısında tüzel kişiler ile tacir olup olmadığına bakılmaksızın bütün gerçek kişiler konkordatoya başvurabilecektir. 2004 sayılı Kanun'un 285/2 nci maddesindeki düzenleme uyarınca konkordatoya başvuru imkânı sadece borçluya tanınmamıştır. İflâs talebinde bulunabilecek her alacaklı da gerekçeli bir dilekçe ile borçlu hakkında konkordato işlemlerinin başlatılmasını isteyebilir.

7. Konkordato talep eden borçlu veya iflâsını isteyebileceği borçlusu hakkında konkordato talep eden alacaklı, bir nüsha olarak düzenlenen dilekçe, konkordato ön projesi, ayrıntılı bilanço, gelir tablosu ve 2004 sayılı Kanun'un 286 ncı maddesinde sayılan diğer belgeler ile birlikte asliye ticaret mahkemesine başvurarak üç aylık geçici konkordato mühleti verilmesi ister (2004 sayılı Kanun md. 285-287). Asliye ticaret mahkemesi 286 ncı maddede sayılan belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu belirlediği takdirde borçluya derhâl geçici mühlet (üç ay) verir ve bir veya işin kapsamına göre üç kişiden oluşan komiser veya komiserler kurulu oluşturulur (2004 sayılı Kanun md. 287).

8. Borçlu, konkordato mühletinin kapsadığı ve mühlet hükümlerinin devam ettiği dönem içerisinde komiserin denetimi altında 7101 sayılı Kanun ile değişik 2004 sayılı Kanun'un 297 nci maddesinin öngördüğü sınırlamalar içerisinde mal varlığı üzerinde tasarrufta bulunmak imkânını kural olarak muhafaza eder.

9. Asliye ticaret mahkemesi komiserin veya borçlunun makul sebeplere dayalı talebi üzerine geçici mühleti en fazla iki ay daha uzatarak, geçici mühlet süresini beş aya yükseltebilir.

10. Geçici mühletin ilânı ve ilgili kurumlara bildirilmesinden itibaren, alacaklılar ilândan başlayarak yedi gün içerisinde borçluya kesin mühlet verilmesini gerektiren durum bulunmadığını delilleri ile birlikte ileri sürerek konkordato talebinin reddini isteyebilirler (2004 sayılı Kanun md. 288).

11. Geçici mühlet içinde mahkeme borçluyu ve varsa konkordato talep eden alacaklıyı duruşmaya davet eder. Bu süreçte geçici komiser duruşmadan önce raporunu mahkemeye ibraz eder. Mahkeme yapacağı değerlendirmede itiraz eden alacaklıların dilekçelerinde ileri sürdükleri itiraz sebeplerini de dikkate alır (2004 sayılı Kanun md. 289/2).

12. Konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün görülmesi hâlinde borçluya bir yıllık kesin mühlet verilir (2004 sayılı Kanun md. 289/3). Gerekiyorsa geçici komiser veya komiserler değiştirilerek yeni bir görevlendirme yapılabilir veya geçici komiserlerin görevine devam etmesine karar verilerek dosya komisere teslim edilir.

13. Konkordatonun geçici mühlet içerisinde başarıya ulaşmayacağına kanaat getirilmişse, borçluya kesin mühlet verilmez ve konkordato talebinin reddi doğrultusunda karar oluşturulur. Kesin mühlet verilmesine, kesin mühletin uzatılmasına ve kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine dair kararlar 2004 sayılı Kanun'un 288 inci maddesi uyarınca ilân edilir ve ilgili yerlere bildirilir.

14. Güçlük arz eden özel durumlarda kesin mühlet, komiserin bu durumu açıklayan gerekçeli raporu ve talebi üzerine mahkemece altı ay daha uzatılabilir (2004 sayılı Kanun md. 289/5).

15. Mahkemece, kesin mühlet içinde uygun görülecek bir zamanda yedi alacaklıyı geçmemek, herhangi bir ücret takdir edilmemek ve tek sayıda olmak koşuluyla ayrıca bir alacaklılar kurulu oluşturulabilir. Bu durumda, alacaklıları hukukî nitelik itibariyle birbirinden farklı alacaklı sınıfları ve varsa rehinli alacaklılar, alacaklılar kurulunda hakkaniyete uygun şekilde temsil edilir. Bu konuda komiserin de görüşü alınır (2004 sayılı Kanun md. 289/4).

16. Kesin mühlet içerisinde komiser, konkordatonun hazırlanmasına ilişkin işlemleri gerçekleştirir. Kısaca belirtmek gerekirse, bunlar aktif ve pasifin tespit edilerek aktif defterlerinin tutulması ve değerlerinin takdiri, alacakların bildirilmesi için 2004 sayılı Kanun'un 288 inci maddesine göre ilân yapılması, borçlunun yazdırılan alacaklara tamamen veya kısmen kabul veya red şeklinde beyanlarının alınması (2004 sayılı Kanun md. 299), çekişmeli alacaklar hakkında dosyanın asliye ticaret mahkemesine sunularak bu alacaklar hakkında konkordato oylamasına katılıp katılmayacakları bakımından karar alınması, rehinli alacak müzakerelerinin yapılması, alacaklılar toplantısı ve oylamaların tutanakla tespiti (2004 sayılı Kanun md. 302), alacakların geçerli ve sağlıklı olup olmadıklarının borçlunun ticari defterlerinin incelenmesi suretiyle tespiti ve bu konuda oluşan kanaatin ticaret mahkemesine sunulan raporda belirtilmesi ve konkordato mühleti içerisinde dosyanın asliye ticaret mahkemesine konkordatonun tasdiki veya reddine karar verilmek üzere sunulması ve sonuçta asliye ticaret mahkemesinin duruşma günü ilân ederek, komiseri dinleyerek, gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırarak, tasdik veya red kararı vermesidir. Bununla birlikte belirtmek gerekir ki, borçlu iflâsa tâbi ise, konkordatonun reddi ve doğrudan iflâs sebeplerinin varlığı hâlinde borçlunun iflâsının açılmasına da karar verilecektir.

17. Konkordatonun tasdiki için aranan şartlar 2004 sayılı Kanun'un 305 inci maddesinde belirtilmiş olup, buna göre; konkordato projesinin 2004 sayılı Kanun'un 302 nci maddesinde öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş olması (kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını veya kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini aşan çoğunluk) ile birlikte teklif edilen tutarın borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması, konkordatoda teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması, 2004 sayılı Kanun'un 206 ncı maddesinin 1 inci fıkrasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması ve konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın tasdik kararından önce mahkeme veznesine depo edilmesi gerekir.

18. Konkordatonun tasdikine ilişkin karar 2004 sayılı Kanun'un 288 inci maddesi uyarınca ilân edilecek ve kesin ödeme projesinin tasdik ilânı gereğince onun yönetiminde uygulanması için bir kayyım atanabilecektir (2004 sayılı Kanun md. 306).

19. Asliye ticaret mahkemesince kabul edilerek tasdik edilen konkordato, konkordato prosedürüne katılmayanlar (alacak kaydı yaptırmayanlar) da dâhil olmak koşuluyla tüm alacaklıları bağlar. Bu temel ilke “konkordatonun bütün alacaklılar için kural olarak zorunlu olması” şeklinde de ifade edilmektedir. Ancak rehinli alacaklarla bazı imtiyazlı ve kamusal alacaklar ve komiserin izniyle mühletten sonra doğan alacaklar bu kuralın istisnasını teşkil etmektedir (2004 sayılı Kanun md. 308/c-III). Bu kategoriye giren alacaklar konkordatodan kesinlikle etkilenmeyip tümüyle ödenmesi gerekir. Çünkü kanun, konkordatonun borçlu ile alacağı rüçhanlı olmayan alacaklılar arasında akdedilebileceğini öngörmüş, rüçhanlı alacaklıları konkordatodan istisna tutmuştur.

20. Konkordatonun taraflar için bağlayıcı hâle gelmesi, geçici mühlet kararından önce başlamış takiplerde konulan ve henüz paraya çevrilmemiş olan hacizleri hükümden düşürür (2004 sayılı Kanun md. 308/ç). Borçlu mühletten önce doğan borçlarını, mahkemece tasdik edilen konkordato projesinde öngörülen ödeme planı çerçevesinde ödemek imkânına kavuşur. Bu itibarla konkordato, borcun yenilenmesini gerektirmemekte, ancak ödeme şekil ve şartlarında önemli değişiklikler meydana getirmektedir. Bu değişikliğin şeklini ve içeriğini, asliye ticaret mahkemesince tasdik edilerek kesinleşen konkordato ödeme projesi belirler. Bu açıklamalara göre borçlu, mühletten önce doğan borçları için artık takip edilmemekte ve borçlarını ödeme konusunda fevkalâde elverişli bir hukuki statüye kavuşmaktadır. Bu bağlamda belirtmek gerekir ki, mühletten sonraki dönemde komiserin onayı olmadan borçlunun üstlendiği borçlar da konkordatoya tâbidir [(2004 sayılı Kanun md. 308/c-II) Altay/Eskiocak s. 44 vd.].

21. İcra ve İflas Kanunu’nun “Kanun yolları” başlıklı 308/a maddesinde, konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklının, kararın tebliğinden; itiraz eden diğer alacaklıların ise tasdik kararının ilânından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurabileceği, Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı ise on gün içinde temyiz yoluna başvurulabileceği düzenlenmiştir.

22. Anılan düzenlemede konkordato hakkında verilen karara karşı kimlerin ne zaman kanun yoluna başvurabileceği belirtilmiş olup, buna göre borçlu veya konkordato talep eden alacaklı ile birlikte itiraz eden diğer alacaklılara kanun yolu hakkı tanınmıştır. Buradaki “itiraz eden alacaklı” deyiminden, sadece tasdik duruşmasından önce itirazlarını bildiren alacaklının mı kastedildiği, yoksa projeye ret oyu veren alacaklının da bu kapsama girip girmediğinin belirlenmesi gerekmektedir.

23. İcra ve İflas Kanunu’nun 308/a maddesinin; aynı Kanun’un “Konkordatonun mahkemece incelenmesi” başlıklı 304 üncü maddesi ile birlikte değerlendirilmesi gerekmekle anılan maddede; komiserin gerekçeli raporunu ve dosyayı tevdi alan mahkemenin, konkordato hakkında karar vermek üzere yargılamaya başlayacağı, mahkemenin, komiseri dinledikten sonra kısa bir zamanda ve her hâlde kesin mühlet içinde kararını vermek zorunda olduğu, karar vermek için tayin olunan duruşma gününün, 288 inci madde uyarınca ilân edileceği, itiraz edenlerin ise, itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabileceklerinin de ilâna yazılacağı belirtilmiştir.

24. Bu düzenlemeye göre, projeye itiraz edenlerin itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmemeleri hâlinde tasdik duruşmasında yer alamayacakları anlaşılmaktadır.

 25. İcra ve İflas Kanunu’nun 304 üncü maddesine ilişkin Adalet Komisyonu raporunda, itiraz edenlerin duruşmada hazır bulunabilmeleri için, itiraz sebeplerini mahkemeye duruşma gününden en az üç gün önce ve yazılı olarak bildirmiş olmaları gerektiği, aksi hâlde duruşmada hazır bulunarak itirazlarını dermeyan etmelerinin mümkün olmadığı, böyle bir sınırlama getirilmesinin nedeninin her alacaklının duruşmada hazır bulunarak itirazlarını ileri sürmesinin yargılamayı çok aksatabileceği endişesi olduğu belirtilmiştir.

26. İcra ve İflas Kanunu’nun 304 üncü maddesinin gerekçesi de “Mevcut Kanunun 296 ncı maddesinin ikinci fıkrası hükmü, güncellenerek metne alınmaktadır. Buna göre, mahkemenin komiseri dinledikten sonra kararını her halde kesin mühlet içinde vermesi emredilmektedir. Duruşma günü 288 inci maddesi uyarınca ilan edilecektir. Yine mevcut düzenlemeden farklı olarak, itiraz edenlerin duruşmada hazır bulunabilmelerinin şartı, itiraz sebeplerini, mahkemeye, duruşma gününden en az üç gün önce ve yazılı olarak bildirmiş olmalarıdır. Aksi halde duruşmada hazır bulunarak itirazlarını dermeyan etmeleri mümkün olmayacaktır. Böyle bir sınırlama getirilmesinin nedeni, her alacaklının duruşmada hazır bulunarak itirazlarını ileri sürmesinin yargılamayı çok aksatabileceği endişesidir,…” şeklinde olup tüm alacaklıların duruşmada hazır bulunarak itirazları ileri sürmesinin konkordato sürecini aksatabileceği düşüncesiyle duruşmada hazır olabilmek için itirazların tasdik duruşmasından en az üç gün önce yazılı olarak bildirilmesi gerektiği belirtilmiştir.

27. Bununla birlikte konkordatonun yapısı tamamen şeklî olduğundan tasdik işlemlerinin bir an önce tamamlanması gerekmekte olup, konkordatoya ilişkin kanunda yer alan düzenlemelere bakıldığında borçlu lehine verilen birçok kararda kanun yolunun tamamen kapatıldığı ve sürecin bir an evvel sonuçlandırılmasının istendiği anlaşılmaktadır. Örneğin İlk Derece Mahkemesince verilecek geçici mühlet talebinin kabulü, geçici komiser görevlendirilmesi, geçici mühletin uzatılması ve tedbirlere ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamayacağı (2004 sayılı Kanun md. 287/son), kesin mühlet talebinin kabulü ile mühletin kaldırılması talebinin reddine ilişkin kararlara karşı kanun yolunun kapalı olduğu (2004 sayılı Kanun md. 293/1) görülmektedir.

28. Komiserlerin tasdik talebine ilişkin nihai raporu ve dosyayı mahkemeye sunmasına kadar geçen süreçte alacaklının öncesinde, teklif edilen konkordato projesine ret oyu kullanması, herhangi bir hususta komisere ya da doğrudan mahkemeye dilekçe vermesi, tasdik talebini inceleyen mahkeme bakımından hiçbir anlam ifade etmemektedir. Alacaklının, ancak tasdik talebine ilişkin nihai raporun ve dosyanın mahkemeye sunulmasından sonra tasdik raporuna karşı duruşma gününden üç gün öncesine kadar itirazlarını bildirmesi hâlinde mahkemece dikkate alınacaktır. Henüz tasdik talebine ilişkin komiser raporunun sunulmadığı aşamada verilen dilekçeler, mahkemece verilecek tasdik kararına karşı yasa yollarına başvuru imkânı tanımayacaktır.

29. Bu yasal düzenlemelerden hareketle, 2004 sayılı Kanun'un 308/a maddesinde kanun yoluna başvuru hakkı tanınan “itiraz eden alacaklı” deyiminden, “tasdik duruşmasından önce itirazlarını bildiren alacaklı” olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir.

30. Ramazan Arslan, Ejder Yılmaz, Sema Taşpınar Ayvaz ve Emel Hanağası’nın İcra ve İflas Kanunu ve İlgili Mevzuat (8.b., Ankara 2022, md. 308/a, s. 291) adlı eserinde, kanun yollarına ilişkin 308/a maddesinde itiraz eden ibaresinin yanına 304/1 inci maddesine atıf yapıldığını gösterecek şekilde bu maddenin numarası yazılarak 2004 sayılı Kanun'un 308/a maddesindeki itirazın, 2004 sayılı Kanun'un 304/1 inci maddesinde düzenlenen itiraz olduğuna işaret etmişlerdir.

31. İcra İflas Kanunu’nun 304 üncü maddesinin gerekçesine bakıldığında, duruşmaya gelecek olanları “yargılamanın uzayacağı” endişesi ile sınırlayan yasa koyucunun aynı yasanın 308 inci maddesinde temyiz yoluna gelecek olanları sınırlamadığını kabul etmek konkordatonun sistemine de aykırıdır.

32. Kanunun öngörmediği bir yasa yolu ve yasa yoluna başvuru hakkı yorum yoluyla da olsa kabul edilemez. 2004 sayılı Kanun'un 308/a maddesindeki düzenleme de 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın (Anayasa) kabul ettiği anlamda temel hak niteliğindeki hak arama özgürlüğünü kullanmayı "itiraz" şartına bağlamıştır ve bu durum da Anayasa’ya uygun bir sınırlama yöntemi olup, “itiraz eden alacaklı” deyiminden 2004 sayılı Kanun'un 304 üncü maddesinde belirtilen alacaklıları kabul etmek, hak arama özgürlüğünün ihlâli olarak değerlendirilemez.

33. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 10.03.2022 tarihli ve 2021/(15)6-966 Esas, 2022/283 Karar; 10.03.2022 tarihli ve 2022/(15)6-71 Esas, 2022/284 Karar; 19.10.2022 tarihli ve 2022/6-628 Esas, 2022/1339 Karar; 19.10.2022 tarihli ve 2022/6-661 Esas, 2022/1319 Karar; 09.11.2022 tarihli ve 2022/6-855 Esas, 2022/1471 Karar; 08.12.2022 tarihli ve 2022/6-1089 Esas, 2022/1707 Karar ile 08.03.2023 tarihli ve 2023/6-149 Esas, 2023/170 Karar sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.

34. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince, konkordato talebinde bulunan şirketin konkordato projesi, İlk Derece Mahkemesince nisaba dâhil edilecek alacaklar belirlendikten sonra komiser tarafından düzenlenen rapor ve 2004 sayılı Kanun'un 302 nci maddesinde belirlenen alacaklı sayısı ve alacak miktarına ilişkin nisabın oluşup oluşmadığı ve 2004 sayılı Kanun'un 305 inci maddesinde düzenlenen tasdik şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği yönünden değerlendirme yapılarak tasdik isteminin kabulüne karar verilmiştir.

35. Dosya içerisinde yer alan belgelere göre 04.11.2019 tarihinde alacaklılar toplantısı yapıldığı, alacaklı Türk Ekonomi Bankası A.Ş. vekili tarafından alacaklılar toplantısında, talep eden şirket tarafından sunulan konkordato projesine ret oyu kullanıldığı, komiser tarafından 07.09.2020 tarihinde nihai raporun sunulduğu, tasdik duruşmasının ise 27.05.2022 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır.

36. Her ne kadar alacaklı Türk Ekonomi Bankası A.Ş. tarafından alacaklılar toplantısında konkordato projesine "ret" oyu verilmiş ise de 2004 sayılı Kanun'un 304/1 inci maddesi uyarınca itiraz sebeplerini tasdik duruşmasından en az üç gün önce ve yazılı olarak bildirilmediği anlaşılmaktadır. Buna göre 2004 sayılı Kanun'un 308/a maddesi uyarınca mahkemece verilen tasdik kararını istinaf hakkı bulunmadığından Bölge Adliye Mahkemesince alacaklı Türk Ekonomi Bankası A.Ş. vekilinin istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesi yerindedir.

37. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; 2004 sayılı Kanun'un 308/a maddesinde belirtilen “itiraz eden alacaklı” deyiminden sadece tasdik duruşmasından önce itirazlarını yazılı olarak bildirerek tasdik duruşmasına katılan alacaklıların kastedilmediği, alacaklılar toplantısında ya da yedi günlük iltihak süresi içinde “Ret” oyu veren alacaklıların da kararı istinaf edebileceği, 2004 sayılı Kanun'un 308/a maddesinde konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklının kararın tebliğinden; itiraz eden diğer alacaklıların ise, tasdik kararının ilânından itibaren istinaf yoluna başvurabileceğinin düzenlendiği, alacaklılar yönünden kanun yoluna başvuru süresi ilândan itibaren başladığına göre, itiraz eden alacaklının tasdik duruşmasına katılma şartının aranmadığı, bu nedenlerle alacaklılar toplantısında ya da iltihak süresi içinde olumsuz oy kullanarak iradesini belli eden alacaklının kanun yoluna başvuru hakkının kabulünün gerektiği, direnme kararının Özel Daire bozma kararında belirtilen gerekçe ve nedenlerle bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

38. Hâl böyle olunca Bölge Adliye Mahkemesince verilen direnme kararı onanmalıdır.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Alacaklı Türk Ekonomi Bankası A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçe ile ONANMASINA,

Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

24.01.2024 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.

''K A R Ş I  O Y''

Uyuşmazlık; konkordato hakkında verilen karara karşı 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 304/1 inci maddesi uyarınca, istinaf kanun yoluna başvurabilmek için tasdik duruşmasından önce alacaklının itiraz sebeplerini bildirmesinin gerekip gerekmediği, tasdik duruşmasından önce itiraz sebeplerini bildirmediği hâlde, konkordato teklifine karşı olumsuz oy kullanan alacaklının istinaf kanun yoluna başvurma hakkının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

Talepte bulunan Ç. Tarım Alet ve Makinaları San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından, konkordato teklifinin tasdikine karar verilmesi talep edilmiş, İlk Derece Mahkemesince, talep eden şirketin konkordato projesinin alacaklılar toplantısında ve iltihak süresi içerisinde 2004 sayılı Kanun'un 302/2 nci maddesinde aranan nisabın üzerinde adi alacaklılar tarafından kabul edildiği, konkordato projesinin gerçekleşmesi için 2004 sayılı Kanun'un 305 inci maddesindeki konkordato tasdik şartlarının oluştuğu gerekçesiyle teklif edilen konkordato projesinin tasdikine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı alacaklı Türk Ekonomi Bankası A.Ş. vekili, istinaf yoluna başvurarak konkordato projesinin tasdik talebinin reddine karar verilmesini talep etmiş, Bölge Adliye Mahkemesince, Türk Ekonomi Bankası A.Ş. vekilinin istinaf nedenleri yönünden; adı geçen alacaklı banka vekilinin konkordato projesinin onaylanması oylamasında ret oyu kullanmış olmasına rağmen tasdik duruşmasından üç gün öncesine itirazlarını yazılı olarak bildirmemesi nedeniyle istinaf yasa yoluna başvurma hakkı bulunmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 352/(1)-ç maddesi uyarınca alacaklı Türk Ekonomi Bankası A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmiştir.

İcra ve İflas Kanunu'nun 285/1 inci maddesinde, vadesi geldiği hâlde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlunun, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflâstan kurtulmak için konkordato talep edebileceği düzenlenmiştir.

İcra ve İflas Kanunu'nun 302 nci maddesinde ise, alacaklılar toplantısının ne şekilde yapılacağı; konkordato projesinin oylanmasında oylamaya kimlerin katılabileceği, nisabın ne şekilde olması gerektiği düzenlenmiştir. 2004 sayılı Kanun'un 302/4 üncü maddesinde ise oylamada sadece konkordato projesinden etkilenen alacaklıların oy kullanabileceği, 2004 sayılı Kanun'un 304/6 ncı maddesinde de, çekişmeli veya geciktirici koşula bağlı yahut belirli olmayan bir vadeye tabi alacakların hesaba katılıp katılmamasına ve ne oranda katılacağına mahkemece karar verileceği düzenlenmiştir.

Konkordato projesinin müzakereleri sonucunda oluşturulan konkordato tutanağı, kabul ve ret oylarını içerecek şekilde imzalanması gerekmekte olup, bununla birlikte 2004 sayılı Kanun'un 302/7 nci maddesinde, toplantının bitimini takip eden yedi gün içinde gerçekleşen iltihakların da kabul edileceği düzenlenmiştir.

İcra ve İflas Kanunu'nun 304 üncü maddesinde, komiserin gerekçeli raporunu ve dosyayı tevdi alan mahkemenin, konkordato hakkında karar vermek üzere yargılamaya başlayacağı, mahkemenin, komiseri dinledikten sonra kısa bir zamanda ve her hâlde kesin mühlet içinde kararını vermek zorunda olduğu, karar vermek için tayin olunan duruşma gününün, 2004 sayılı Kanun'un 288 inci madde uyarınca ilân edileceği, itiraz edenlerin, itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabileceklerinin de ilâna yazılacağı düzenlenmiştir.

Anılan madde uyarınca kanun koyucunun, itiraz edenlerin itiraz sebeplerinin üç gün önce bildirmesini düzenlemesinin nedeni, yargılamanın çabuk bitirilmesine ve hangi alacaklıların duruşmada hazır bulunabileceklerinin belirlenmesine yöneliktir. Mahkemece konkordato talep eden hakkında hakkında mühlet kararı verilmesiyle başlayan süreç bir bütün kabul edilmelidir. Nihayetinde konkordato başvurusu bir çekişmesiz yargı işi olup, tasdik yargılaması, mühlet ile başlayan faaliyetten bağımsız bir başvuru meydana getirmemektedir. Geçici veya kesin mühlet kararına itiraz eden ya da mühletin kaldırılmasını talep edip de bu yöndeki başvurusu reddedilen, alacaklılar toplantısında ya da iltihak süresi içerisinde ret oyu kullanan, ancak itirazlarını tasdik duruşmasından üç gün önce mahkemeye bildirmemiş bir alacaklıya kanun yollarının kapatılmaması gerekir.

İtiraz eden alacaklıyla kastedilen, salt tasdik duruşmasından en geç üç gün içinde mahkemeye başvurarak itirazlarını yazılı olarak bildiren alacaklılar ile sınırlı olmayıp geçici mühletin ilânından itibaren itirazlarını dile getirmiş olan tüm alacaklılar da bu imkâna sahip kabul edilmelidir (Barış Toraman, Konkordato Müessesi Hakkında 7101 sayılı Kanunla Getirilen Yeniliklerin Kanun Yollarına İlişkin Hükümleri Bakımından Değerlendirilmesi, 7101 sayılı Kanun Çerçevesinde Konkordato MİHBİR Türk Medeni Usul ve İcra İflas Hukukları Birliği 16. Antalya Toplantısı, 5-6 Ekim 2018, Ankara 2019, s. 221).

İcra ve İflas Kanunu'nun 308/a maddesi kanun yolları başlığı altında düzenlenmiş olup, konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu ya da konkordato talep eden alacaklının karar tebliğinden itibaren, itiraz eden diğer alacaklıların ise tasdik kararının ilânından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurulabileceği, Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı on gün içinde temyiz yoluna başvurulabileceği düzenlenmiştir.

Somut olayda, İlk Derece Mahkemesince verilen kararı istinaf eden alacaklı Türk Ekonomi Bankası A.Ş. vekilinin tasdik duruşmasından üç gün öncesine kadar itirazlarını bildirmemiş ise de 04.11.2019 tarihinde yapılan alacaklılar toplantısında ret oyu kullandığı görülmektedir. Bu durumda alacaklı Türk Ekonomi Bankası A.Ş.'nin, sunulan konkordato projesine karşı görüşünün olumsuz olduğu anlaşılmaktadır.

Konkordatoya itiraz eden alacaklının tasdik kararına karşı kanun yoluna başvurmasında hukukî yararı bulunmaktadır. 7101 sayılı Kanun değişikliğinden önce konkordato tasdik kararına karşı kanun yoluna gitmek isteyen alacaklıların konkordato tasdik duruşmasına gelerek itiraz etmiş olmaları gerektiği, daha önce ret oyu kullansa bile duruşmaya gelmemiş olan alacaklıların kanun yoluna gitme yetkilerinin bulunmadığı, bunun nedeni ise kanun yollarına başvuru süresinin tefhimden itibaren başladığı, oysa 7101 sayılı Kanun ile, itiraz eden alacaklılar için kanun yollarına başvurusu süresi ilândan itibaren işletmeye başlamakla tasdik kararına karşı daha önce alacaklılar toplantısında veya iltihak süresi içinde ret oyu vermiş alacaklıların da tasdik kararının ilânından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurması mümkündür.

İcra ve İflas Kanunu'nun 308/a maddesi "Kanun yolları" başlığı altında, münferiden düzenlenmiştir. Alacaklı Türk Ekonomi Bankası A.Ş. konkordato tasdik duruşmasından önce alacaklılar toplantısında ret oyu kullanarak konkordatoyu kabul etmediğini bildirmiş olup, anılan bankanın duruşmadan üç gün öncesine kadar itirazlarını bildirmediğinden bahisle itiraz etmiş sayılmayacağına ilişkin tespit “hak arama özgürlüğünün” ihlâline de neden olmaktadır.

Kanun koyucu kanun yollarına kimlerin başvurabileceğini ayrı bir başlık altında düzenlemiştir. Konkordato süreci şekli olmakla birlikte, 2004 sayılı Kanun'un 304/1 inci maddesindeki tasdik duruşmasına kimlerin nasıl katılabileceğine ilişkin düzenleme yargılamanın daha seri sürdürülmesi bakımından yapılmış, ancak 2004 sayılı Kanun'un 308/a maddesi, “hak arama özgürlüğü” de düşünülerek kanun yolları başlığı altında ayrıca düzenlenmiştir. Bu nedenle alacaklılar toplantısında ya da alacaklılar toplantısına katılmamakla birlikte yedi günlük iltihak süresinde konkordato projesini kabul etmediğine ilişkin iradesini ortaya koyan alacaklı, konkordatoya itiraz eden alacaklı olup süresi içinde istinaf yoluna başvurabileceği düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluk görüşüne katılmıyorum. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın bozulması gerektiği düşüncesindeyim.

Birinci Başkanvekili
Adem Albayrak

BİLGİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nda bulunan 25 üyenin 20’si ONAMA, 5’i ise BOZMA yönünde oy kullanmışlardır.