KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

KAZANDIĞI SINAV İLE YENİ BİR MESLEĞE BAŞLAYABİLME İMKANINA SAHİP OLMASI NEDENİ İLE EŞİN YOKSULLUĞA DÜŞMEYECEĞİNİN KABULÜ GEREKİR.

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2024/217
Karar No      : 2024/795

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       :
 Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
TARİHİ                                 : 23.11.2023
SAYISI                                 : 2023/1008 E., 2023/1564 K.

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası yönünden araştırılması gerektiği gerekçesi ile bozulmasına, sair temyiz itirazlarının reddi ile kararın bozma kapsamı dışında kalan bölümlerin onanmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, kadın yararına yoksulluk nafakasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalının ailesine olan düşkünlüğü nedeniyle sürekli ailesinin yanına gittiğini ve hafta sonlarını bile davalının ailesiyle birlikte geçirdiklerini, bu nedenle hiçbir zaman karı koca yaşantılarının olmadığını, evlilik birliğinin kendisine yüklediği yükümlülükleri yerine getirmediğini, tarafların ortak kazançlarını ailesine gönderdiğini, müvekkiline karşı sevgisiz ve soğuk davranıp eşini görmezden geldiğini, sosyal paylaşım sitesi olan facebook üzerinden evlilik birliği devam ederken evlilik birliğine ve sadakat yükümlülüğüne sığmayacak şekilde bayanlarla arkadaşlıktan öte samimiyet kurduğunu, davalıdan ve ailesinden gerekli saygı ve değeri görmediğini, davalının ailesinin müvekkiline sürekli hakaretlerde bulunduklarını, davalının babası tarafından tehdit edildiğini, büyü yaptırmakla suçlandığını, müvekkilinin işinden istifa etmek istediğinde davalının müvekkilinin koluna yumruk attığını, davalının müvekkili ile olan ortak hesaplarından defalarca ailesine para gönderdiğini belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, müvekkili yararına aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile , 75.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir..

II. CEVAP

Davalı erkek cevap dilekçesinde özetle; davacının iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davacının geçimsiz yapısının olduğunu, bipolar bozukluğunun olduğunu, defalarca müvekkilini ölümle tehdit ettiğini, davacının ısrarları üzerine müvekkilinin yurt dışına gitmeyi kabul ettiğini ve Fransa’ya yerleştiklerini, Fransa’da müvekkilinin aşçı olarak davacının ise sözleşmeli işçi olarak işe başladığını, davacının sürekli yaşadığı hayattan şikayetçi olduğunu, sürekli bir kıskançlık içinde olduğunu, ev içerisinde çıkardığı sebepsiz kavgalarla müvekkiline hayatı zindan ettiğini, müvekkilinin mail adresinden müvekkilinin ailesine bizi rahat bırakın, bizi aramayın gibi mesajlar attığını, tarafların izin için Ankara’ya döndükleri 2014 mayıs ayında davacının Bordo’ya dönmeyeceğini bildirdiğini, bu çerçevede istifa dilekçesini çalıştığı iş yerine götürmek yerine Ankara’daki Dışişleri Bakanlığına verdiğini, müvekkilinin mecburen Bordo’daki işine dönmek zorunda olduğundan 2014 mayıs ayı sonunda Ankara’dan ayrıldığını, davacının kendini iyi hissetmediği için Ankara’da kalmak istediğini beyan ettiğini, müvekkilinin 2014 yılı temmuz ayında izinli olarak Ankara’ya gelerek davacı ile görüşmeye çalıştığını, ancak aşırı asabi durumu nedeni ile davacı ile anlaşamadıklarını, müvekkili ile de ortak ikametgaha dönmeyen davacının iş bu davayı açtığını belirterek davanın reddine ve müvekkili lehine 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1. İlk Derece Mahkemesinin 16.06.2017 tarih ve 2015/256 Esas, 2017/1095 Karar sayılı kararı ile davalının kusuru ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı süresi içinde davacı kadın vekili tarafından davasının reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 12.12.2018 tarih ve 2017/2125 Esas, 2017/2125 Karar sayılı kararı ile davacı kadının vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediğinin araştırılması gerektiği, davacı kadının ziynetlere ilişkin harcının tamamlanmadan yargılamaya devam edilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

2. İlk Derece Mahkemesinin 18.07.2022 tarihli 2018/2065 Esas, 2022/466 Karar sayılı kararı ile davacının ziynet talebine ilişkin davasının tefrikine, davalının kusuru ispatlanamadığından boşanma davasının reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin 18.07.2022 tarihli kararına kararına karşı davacı kadın vekili; davanın reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 09.11.2022 tarih, 2022/11537 Esas, 2023/2452 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince davacı tarafından sunulan sosyal paylaşım sitesi mesajları hukuka aykırı delil kabul edilmek suretiyle hükme esas alınmamış ise de davalı erkeğin sosyal medya hesabının kendisine ait olmadığına, davacı kadın tarafından oluşturulduğuna yönelik herhangi bir iddiasının olmadığı, davalı erkeğe ait olduğu belirtilen sosyal medya hesabında yer alan fotoğraftaki kişi ile erkek tarafından sunulan vekâletnamede yer alan fotoğraftaki kişinin aynı olduğu, sunulan sosyal medya hesabındaki yazışma içeriklerinden de davalı erkekle aynı kurumda çalıştığı anlaşılan bir kişinin davalı erkek ile sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarının boşanma davasında aleyhine kullanılmaması için silinmesi konusunda yazıştığı, hal böyle olunca sosyal medya hesabının davalı erkeğe ait olduğu ve hukuka aykırı yollarla elde edildiğine ilişkin bir iddia bulunmayan bu sosyal medya hesabındaki yazışmaların hükme esas alınması gerektiği, davalı erkeğin sosyal medya hesabından başka bayanlarla yazışmak suretiyle güven sarsıcı davranışta bulunduğu, buna mukabil davalı erkek tanıklarının beyanlarında geçen bir kısım olayların önceye ait olup boşanma hükmüne esas alınamayacağı, bir kısım olayların ise sebep ve saiki açıklanmayan soyut açıklamalardan ibaret olduğu, buna göre davacı kadının usulünce dayanılan ve ispatlanan bir kusurunun bulunmadığı, evlilik birliğinin sarsılmasında güven sarsıcı davranışlarda bulunan erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, kadın lehine aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı erkek vekili tarafından müvekkilinin kusurunun ispatlanmadığını, davacı kadının duruşmada çalıştığını beyan etmesi karşısında İlk Derece Mahkemesince tedbir nafakasının kaldırıldığını ileri sürerek hükmün tamamı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Dairemizin 17.05.2023 tarihli ilamı ile kadının işinin sürekli mahiyette olup olmadığı, gelir elde edip etmediği, gelirinin düzenli, kendisini yoksulluktan kurtaracak yeterlilikte olup olmadığı hususu yeniden araştırılarak yoksulluk nafakası istemi hakkında karar verilmesi yönünden hükmün bozulmasına, davalı erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile hükmün bozma kapsamı dışında kalan bölümlerinin onanmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla bozma ilamına uyulmakla, kadının özel okulda öğretmen olduğu, aylık 4.500,00 TL maaş aldığı, kendisine ait evde oturduğu, Özel Ankara Fen Koleji'ne yazılan müzekkere cevabında ise davacı Zeycan Özkan'ın okullarında 11.09.2023-30.09.2023 tarihleri arasında ders saat ücretli kimya öğretmeni olarak görev yaptığı, Eylül ayında girdiği ders ücreti olarak 3.426,84 TL ödeme yapıldığı, 30.09.2023 tarihi itibariyle istifa ettiğinin bildirildiği, davalı erkeğin Antananarivo Büyükelçiliğinde sözleşmeli aşçı olarak çalıştığı, 2.074,68 dolar maaş aldığı anlaşıldığı, kadının işinin her an sonlanabilecek nitelikte olması, hali hazırda çalışmaması, çalıştığı dönemlerde ise asgari ücret düzeyinin de altında gelir elde etmesi, asgari ücret düzeyinde gelir elde etmenin yoksulluk nafakası takdirine engel olmaması ve davalı erkeğin geliri ile davacı kadının çalıştığı dönemlerde elde ettiği gelir arasında ciddi fark bulunması gözetildiğinde davacı kadının boşanma sebebiyle yoksulluğa düşeceğinin değerlendirildiği gerekçesi ile kadın yararına aylık 750,00TLyoksulluk nafakasına karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle: kadının çalıştığı okuldan gelen yazıda 30.09.2023 tarihinde istifa ettiğinin bildirildiğini, 28.09.2023 tarihli ekonomik ve sosyal durum araştırmasında kadının evinin kira olmadığı, bakmakla yükümlü olduğu kimse bulunmadığı, üniversite mezunu olduğu çalıştığı kendi geçimini sağladığının bildirildiğini, kadının kötü niyetli olarak Mahkeme yazısından sonra istifa ettiği ve karar sonrası tekrar işe başlayacağının sabit olduğunu belirterek davanın kabulü, kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, bozma ilamının gereğinin yerine getirilip getirip getirilmediği, kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin dosya kapsamına uygun olup olmadığı, kesinleşen yönlerden tekrar inceleme yapılıp yapılmayacağı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 175 inci ve 176 ncı maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, Mahkemece bozma ilamına uygun inceleme ve araştırma yapılmış olduğu, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; davalı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Bölge Adliye Mahkemesince, bozmaya uyularak yapılan ekonomik ve sosyal durum araştırması sonucunda, kadının ders saati ücretli kimya öğretmeni olarak görev yaptığı, 30.09.2023 tarihi itibariyle istifa ettiği, erkeğin maddî durumuna göre kadının aldığı ücretin az olduğu ve işinin her an sonlanabilecek nitelikte olduğu, halihazırda çalışmadığı, çalıştığı dönemlerde elde ettiği gelirin kadını yoksulluktan kurtarmayacağı gerekçesi ile kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmiş ise de; kadının çalıştığı okulu bildirmesi üzerine okuldan gelen cevabi yazıda, kadının kısa süreli çalışmasının olduğu ve sonrasında istifa ettiği, bunun yanında dosya kapsamından ve kadının duruşmadaki beyanından kadının zabıt katipliği sınavını kazandığı anlaşılmakla, kadının istifa ederek iş yerinden ayrılması ve kazandığı sınav ile yeni bir mesleğe başlayabilme imkanına sahip olması nedeni ile yoksulluğa düşmeyeceğinin kabulü gerekir. Bu nedenle kadının yoksulluk nafakası talebinin reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası yönünden davalı erkek yararına BOZULMASINA,

2. Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan                           Üye                    Üye                  Üye                  Üye
Mehmet Kasım Çetin     Rıza Sarıtaş       Çetin Durak      Harun  Can      Hatıran Alper