KİRA SÖZLEŞMESİNDE FESHİN HAKLI OLUP OLMADIĞI YANİ TAKİBE KONU CEZA KOŞULU ALACAĞININ TAYİNİ YARGILAMAYI GEREKTİRDİĞİNDEN LİKİT BİR ALACAKTAN BAHSEDİLEMEZ.
T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2023/1341
Karar No : 2023/3391
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 08.12.2022
SAYISI : 2020/2069 E., 2022/2634 K.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; taraflar arasında düzenlenen 07.12.2012 tarihli kira sözleşmesinin 5 yıl süreli olduğunu ancak davalı şirketin kiralananı süresinden önce tahliye ettiğini, kira sözleşmesinin 13.5 inci maddesinde kiracının sözleşmeyi süresinden önce feshetmesi halinde 12 aylık garanti edilen asgari kira bedelini ve genel gider ve reklam katkı payı toplamını cezai şart olarak ödeyeceğinin belirlendiğini, kira sözleşmesinden kaynaklanan cezai şart bedeline ilişkin davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini ileri sürerek; takibe vaki itirazın iptali ile lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; müvekkili şirketin 07.12.2012 tarihli sözleşme ile kiraladığı mecurun zemin, tavan, aydınlatma, dış cephe ve dekorasyon işlerinin tamamını kendi imkanları doğrultusunda yaptığını ve Alışveriş Merkezinin açılış tarihi olan 29.03.2013 tarihinde faaliyete geçtiğini, iş yeri açma ruhsatı için başvurduğunu ancak kiralanandan kaynaklanan sebepler nedeniyle iş yeri çalışma ruhsatı alamadığını, 22.04.2014 tarihli ihtarname keşide edilerek iskan belgesinin 3 gün içinde verilmesi aksi halde sözleşmenin 02.05.2014 tarihinde feshedileceğinin beyan edildiğini, ihtarnamenin davacıya 24.04.2014 tarihinde tebliğ olduğunu ancak iskan belgesi sunulmadığını, iskanının da fesih ihtarnamesinin tebliğinden yaklaşık 6 ay sonra 24.11.2014 tarihinde alındığını, kiralananın kullanılabilmesi için bir zorunluluk olan iskanının alınmasının kiraya verenlerin yükümlülüğünde olduğunu, bu sebeple feshin haklı nedenlere dayandığı gibi davacının cezai şart talebinin yerinde olmadığını, talep edilen cezai şartın oldukça yüksek olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalının kiralananda ticari faaliyetine başlamış olup fesih tarihine kadar olan süreçte mevcut hali ile kullandığı, davalının kiralananın kendisine tesliminden itibaren makul bir sürede ayıp ihbarında bulunmadığı, sözleşmenin fesih tarihinden kısa bir süre önce bildirimde bulunduğu, kiralananın tacir olan davacı kiracıya teslim edildiği, kiracı tarafından kiralananda tadilata başlandığı yani sözleşmenin ifa sürecine geçildiği, davacı kiracının basiretli bir tacir gibi davranıp kiralananla ilgili gerekli araştırmaları yaptıktan sonra kira sözleşmesini imzaladığının kabulü gerektiği, bu durum karşısında feshin haklı gerekçeye dayanmadığı, sözleşmenin süresinden önce feshi nedeniyle kiralayanın uğradığı kayıpların tazmini gerektiği, bilirkişi raporuna göre cezai şart bedelinin 171.162,20 TL olup davalı şirketin ekonomik mahvına sebep olmayacağı, alacağın sözleşme ile belirlenmesi nedeniyle likit nitelikte olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, davalının itirazın kısmen iptali ile takibin 171.162,20 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, kabul edilen asıl alacağın % 20'si olan 34.232,44 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; hükme esas alınan bilirkişi raporunda kira bedeli belirlenirken KDV'nin hesaba dahil edilmediğini ileri sürerek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Davalı vekili; kiralananın AVM bünyesinde olup proje aşamasında kiralandığını, natamam olarak müvekkiline teslim edildiğini, kira sözleşmesinde iskan ve kiracıdan istenebilecek çalışma izni ile resmi belgeler için istenecek her türlü evrakın sağlanmasının kiraya verenin yükümlülüğünde olduğunun belirtildiğini, iskan belgesi olmadığından çalışma ruhsatı alınamadığını, müvekkili şirketin iskan belgesinin alınmasından 6 ay önce yaptığı feshin haklı olduğunu, müvekkili şirketin cezai şart ile ilgili bir sorumluluğunun olmadığını, bilirkişi raporunda müvekkili şirket tarafından kiraya veren lehine düzenlenen cezai şartın tamamı açısından değerlendirildiğinde müvekkili şirketin mahvına sebebiyet vereceği açıkça tespit edilmesine rağmen Mahkemenin hakkaniyet indirimi yapmadan hüküm kurmasının hatalı olduğunu, cezai şartın varlığı yargılama neticesinde tespit edileceğinden inkar tazminatına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının icra takibinde avans faiz talebini % 10,50 oranında sınırlamasına rağmen Mahkemenin %10,50 oranını geçmemek kaydıyla avans faiz ibaresini belirtmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kira sözleşmesinde kiracı aleyhine cezai şartın düzenlendiği, tarafların tacir olduğu dikkate alındığında sözleşme maddesinin geçerli ve tarafları bağlayan bir madde olduğu, davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle, istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ceza koşulu alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 179 uncu maddesi,
2. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun) 67 nci maddesinin ikinci fıkrası
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarının doğru şekilde belirlendiği, davalının feshinin haklı nedene dayanmadığı ve sözleşme gereği ceza koşulu olarak belirlenen tutardan sorumlu olduğunun anlaşılmasına göre, davalının aşağıdaki paragrafın kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2. 2004 sayılı Kanun'un 67 nci maddesindeki düzenlemeye göre, davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi için; davaya konu alacağın gerçek miktarın belli olması veya belirlenebilmesi için bütün unsurlarının borçlu tarafından bilinebilecek nitelikte bulunması, hakimin takdirine bağlı olmaması gerekir. Davalının, kira sözleşmesine aykırı davranıp davranmadığı, kira sözleşmesini feshinin haklı olup olmadığı yani takibe konu edilen ceza koşulu alacağının tayini yargılamayı gerektirdiğinden, takip tarihi itibariyle davalı tarafından hesaplanabilir ve likit bir alacağın söz konusu olmadığının kabulü gerekir. Hal böyle olunca İlk Derece Mahkemesince; davacının icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucunda bu konudaki talebin kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalının sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 3. bendinde yer alan “3-Kabul edilen asıl alacağın % 20 'si olan 34.232,44 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” ibaresinin çıkartılarak yerine ''3-Alacak yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine,” ibaresinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Ömer Kerkez Adviye Füsun Ayaz Mustafa Özer Hikmet Kanık Ferhan Temel
KİRA SÖZLEŞMESİNDE FESHİN HAKLI OLUP OLMADIĞI YANİ TAKİBE KONU CEZA KOŞULU ALACAĞININ TAYİNİ YARGILAMAYI GEREKTİRDİĞİNDEN LİKİT BİR ALACAKTAN BAHSEDİLEMEZ.
T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2023/1341
Karar No : 2023/3391
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 08.12.2022
SAYISI : 2020/2069 E., 2022/2634 K.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; taraflar arasında düzenlenen 07.12.2012 tarihli kira sözleşmesinin 5 yıl süreli olduğunu ancak davalı şirketin kiralananı süresinden önce tahliye ettiğini, kira sözleşmesinin 13.5 inci maddesinde kiracının sözleşmeyi süresinden önce feshetmesi halinde 12 aylık garanti edilen asgari kira bedelini ve genel gider ve reklam katkı payı toplamını cezai şart olarak ödeyeceğinin belirlendiğini, kira sözleşmesinden kaynaklanan cezai şart bedeline ilişkin davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini ileri sürerek; takibe vaki itirazın iptali ile lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; müvekkili şirketin 07.12.2012 tarihli sözleşme ile kiraladığı mecurun zemin, tavan, aydınlatma, dış cephe ve dekorasyon işlerinin tamamını kendi imkanları doğrultusunda yaptığını ve Alışveriş Merkezinin açılış tarihi olan 29.03.2013 tarihinde faaliyete geçtiğini, iş yeri açma ruhsatı için başvurduğunu ancak kiralanandan kaynaklanan sebepler nedeniyle iş yeri çalışma ruhsatı alamadığını, 22.04.2014 tarihli ihtarname keşide edilerek iskan belgesinin 3 gün içinde verilmesi aksi halde sözleşmenin 02.05.2014 tarihinde feshedileceğinin beyan edildiğini, ihtarnamenin davacıya 24.04.2014 tarihinde tebliğ olduğunu ancak iskan belgesi sunulmadığını, iskanının da fesih ihtarnamesinin tebliğinden yaklaşık 6 ay sonra 24.11.2014 tarihinde alındığını, kiralananın kullanılabilmesi için bir zorunluluk olan iskanının alınmasının kiraya verenlerin yükümlülüğünde olduğunu, bu sebeple feshin haklı nedenlere dayandığı gibi davacının cezai şart talebinin yerinde olmadığını, talep edilen cezai şartın oldukça yüksek olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalının kiralananda ticari faaliyetine başlamış olup fesih tarihine kadar olan süreçte mevcut hali ile kullandığı, davalının kiralananın kendisine tesliminden itibaren makul bir sürede ayıp ihbarında bulunmadığı, sözleşmenin fesih tarihinden kısa bir süre önce bildirimde bulunduğu, kiralananın tacir olan davacı kiracıya teslim edildiği, kiracı tarafından kiralananda tadilata başlandığı yani sözleşmenin ifa sürecine geçildiği, davacı kiracının basiretli bir tacir gibi davranıp kiralananla ilgili gerekli araştırmaları yaptıktan sonra kira sözleşmesini imzaladığının kabulü gerektiği, bu durum karşısında feshin haklı gerekçeye dayanmadığı, sözleşmenin süresinden önce feshi nedeniyle kiralayanın uğradığı kayıpların tazmini gerektiği, bilirkişi raporuna göre cezai şart bedelinin 171.162,20 TL olup davalı şirketin ekonomik mahvına sebep olmayacağı, alacağın sözleşme ile belirlenmesi nedeniyle likit nitelikte olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, davalının itirazın kısmen iptali ile takibin 171.162,20 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, kabul edilen asıl alacağın % 20'si olan 34.232,44 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; hükme esas alınan bilirkişi raporunda kira bedeli belirlenirken KDV'nin hesaba dahil edilmediğini ileri sürerek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Davalı vekili; kiralananın AVM bünyesinde olup proje aşamasında kiralandığını, natamam olarak müvekkiline teslim edildiğini, kira sözleşmesinde iskan ve kiracıdan istenebilecek çalışma izni ile resmi belgeler için istenecek her türlü evrakın sağlanmasının kiraya verenin yükümlülüğünde olduğunun belirtildiğini, iskan belgesi olmadığından çalışma ruhsatı alınamadığını, müvekkili şirketin iskan belgesinin alınmasından 6 ay önce yaptığı feshin haklı olduğunu, müvekkili şirketin cezai şart ile ilgili bir sorumluluğunun olmadığını, bilirkişi raporunda müvekkili şirket tarafından kiraya veren lehine düzenlenen cezai şartın tamamı açısından değerlendirildiğinde müvekkili şirketin mahvına sebebiyet vereceği açıkça tespit edilmesine rağmen Mahkemenin hakkaniyet indirimi yapmadan hüküm kurmasının hatalı olduğunu, cezai şartın varlığı yargılama neticesinde tespit edileceğinden inkar tazminatına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının icra takibinde avans faiz talebini % 10,50 oranında sınırlamasına rağmen Mahkemenin %10,50 oranını geçmemek kaydıyla avans faiz ibaresini belirtmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kira sözleşmesinde kiracı aleyhine cezai şartın düzenlendiği, tarafların tacir olduğu dikkate alındığında sözleşme maddesinin geçerli ve tarafları bağlayan bir madde olduğu, davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle, istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ceza koşulu alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 179 uncu maddesi,
2. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun) 67 nci maddesinin ikinci fıkrası
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarının doğru şekilde belirlendiği, davalının feshinin haklı nedene dayanmadığı ve sözleşme gereği ceza koşulu olarak belirlenen tutardan sorumlu olduğunun anlaşılmasına göre, davalının aşağıdaki paragrafın kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2. 2004 sayılı Kanun'un 67 nci maddesindeki düzenlemeye göre, davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi için; davaya konu alacağın gerçek miktarın belli olması veya belirlenebilmesi için bütün unsurlarının borçlu tarafından bilinebilecek nitelikte bulunması, hakimin takdirine bağlı olmaması gerekir. Davalının, kira sözleşmesine aykırı davranıp davranmadığı, kira sözleşmesini feshinin haklı olup olmadığı yani takibe konu edilen ceza koşulu alacağının tayini yargılamayı gerektirdiğinden, takip tarihi itibariyle davalı tarafından hesaplanabilir ve likit bir alacağın söz konusu olmadığının kabulü gerekir. Hal böyle olunca İlk Derece Mahkemesince; davacının icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucunda bu konudaki talebin kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalının sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 3. bendinde yer alan “3-Kabul edilen asıl alacağın % 20 'si olan 34.232,44 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” ibaresinin çıkartılarak yerine ''3-Alacak yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine,” ibaresinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Ömer Kerkez Adviye Füsun Ayaz Mustafa Özer Hikmet Kanık Ferhan Temel