KİRALANANIN KULLANILMAYA DEVAM EDİLİP EDİLMEDİĞİ, BU SÜRE İÇERİSİNDE KİRANIN ÖDENMESİNİN GEREKİP GEREKMEDİĞİ GİBİ HUSUSLAR GENEL MAHKEMEDE YARGILAMAYI GEREKTİRİR.
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas No : 2023/12-932
Karar No : 2024/380
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara 13. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 28.02.2023
SAYISI : 2022/666 E., 2023/165 K.
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 22.09.2022 tarihli ve 2022/7873 Esas,
2022/9195 Karar sayılı BOZMA kararı
Taraflar arasındaki itirazın kaldırılması isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda İlk Derece Mahkemesince istemin reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, İlk Derece Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. TALEP
Alacaklı vekili; Kastamonu Üniversitesi Yerleşkesindeki üst hakkı müvekkiline ait olan binanın yüksek öğrenim yurdu olarak kullanılmak üzere borçlu Kuruma kiraya verildiğini, borçlu Kurum aleyhine kira bedellerinin tahsili için başlattıkları ilâmsız takibe borçlu Kurumun itiraz ettiğini, borçlunun takip konusu 28.09.2015 tarihli kira sözleşmesindeki imzaya itiraz etmediğini, bu nedenle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 269 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kira ilişkisinin ve borç miktarının kesinleştiğini, borçlu Kurum tarafından kira sözleşmesine konu taşınmazın yeterli deprem performansına sahip olmadığından bahisle kira sözleşmesinin 12 nci maddesindeki düzenleme gerekçe gösterilerek borca itiraz edildiğini, borçlunun kiralanan taşınmazı boşaltmadığını ve kira ilişkisini sonlandırmadığını, itiraz dilekçesinde ayrıca yurt binalarının boşaltılmaması nedeniyle 02.11.2020 dönemine kadar kira bedellerini ödediklerini, ancak bu tarihten itibaren herhangi bir kira ödemesi yapılmadığını ikrar ettiğini, bu nedenle borçlu Kurumun 2020 yılı Kasım ve Aralık ayı kiralarını ödemediğinin sabit olduğunu, takibe konu 2020 yılı Ağustos ve Eylül aylarına ait kira farklarının 05.08.2020 ve 02.09.2020 tarihli faturalarda KDV oranının eksik uygulanmasından kaynaklandığını, Hazine ve Maliye Bakanlığının Yurt Kiralarında KDV indirimi uygulanmayacağına ilişkin görüşü gereği düzeltmeye gidilerek ek fatura tanzim edildiğini, borçlunun itirazını 2004 sayılı Kanun’un 269/c maddesinde belirtilen belgelerle ispatlaması gerektiğini, borçlunun ödeme belgesi de sunmadığını ileri sürerek itirazın kaldırılmasına ve borçlu aleyhine %20 oranında icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Borçlu vekili; Kastamonu Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü ile alacaklı şirket arasında imzalanan sözleşme, 2018 ve 2019 tarihli Sayıştay raporları, Deprem Yönetmeliği uyarınca İTÜ İnşaat Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerine hazırlatılan teknik rapor ve alacaklı şirket ile Kastamonu Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü arasında yapılan yazışmalara ilişkin belgelerin 2004 sayılı Kanun’un 269/c maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, Sayıştay raporu ve teknik raporlara göre yurt binaları depreme dayanıklı olmadığından takibe konu kira sözleşmesinin 12 nci maddesi gereğince binaların yapımından kaynaklanan zararların kiraya veren tarafından karşılanacağını ve bu süre için kira ödemesinin yapılmayacağını, Kastamonu Üniversitesi Rektörlüğü Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanlığının Kastamonu Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne gönderdiği 22.05.2020 tarih ve E.2614 sayılı yazıda Sayıştay tarafından hazırlanan Kastamonu Üniversitesi 2019 yılı denetim raporunda bulgu 14 başlığında irtifak hakkı sözleşmesi ile yaptırılan söz konusu yurt binalarıyla ilgili hususların uzman ve yetkili kurumlarca hukuki, idari ve ilgili yönetmeliklerin hükümleri gereğince detaylı olarak incelenmesi kanaatine varıldığını, aynı raporun ilgili bölümünün sonuç kısmında ise 18.01.2008 tarihli Teknik İnceleme Raporuna ilişkin yapılması gereken ve Kastamonu Üniversitesi 2018 yılı Sayıştay Denetim Raporunda da bulgu konusu edilen işlemlerin tanı olarak gerçekleştirilmediği ve yurt binaları için yeni bir Deprem Performansı Analiz Raporunun düzenlenmediği tespitinde bulunulduğunu, İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi İnşaat Mühendisliği bölümü öğretim üyelerine hazırlatılan 17.04.2020 tarih ve 710572 sayılı teknik raporda söz konusu yurt binalarının hem TDY 2007 ve hem de TBDY 2018'e göre yeterli deprem performansına sahip olmadıklarının belirtildiğini, kira sözleşmesine konu öğrenci yurdu binasının Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği Kapsamında Yapılacak Binalarla İlgili Uygulama Esaslarına Dair Tebliğe uygunluğu açısından İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerine hazırlatılan teknik raporda söz konusu öğrenci yurdunun taşıyıcı siteminin gerek Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binaları Hakkında Yönetmelik gerekse Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği hükümlerine göre yeterli deprem performansına sahip olmadığının tespit edildiğini ve inceleme konusu yurt bloklarının güvenle servis verebilmesi için bu hususlarda güçlendirme ve iyileştirme çalışması yapılması gerektiğinin belirtildiğini, bu raporun Kastamonu Üniversitesi Rektörlüğüne bildirilerek gerekli güçlendirme ve iyileştirme çalışmalarının yapılmasının istenildiğini, Kastamonu Üniversitesinin 22.05.2020 tarih ve E.2614 sayılı yazıyla söz konusu binayla ilgili olarak Selni İnşaat Akaryakıt Sanayi Ltd. Şti. ile üniversite arasında imzalanmış olan sözleşme çerçevesinde yapılacak güçlendirme, iyileştirme vb. çalışmalara ait projelendirme, uygulama süresi ve hukuki süreçler dikkate alınarak 2020-2021 eğitim-öğretim yılına ait yurt planlamasının yapılacağının bildirildiğini, alacaklı şirket tarafından 23.06.2020 ve 14.10.2020 tarihlerinde Kastamonu Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne gönderilen yazının "...hızlı bir şekilde faaliyetlere başlanarak en kısa süre içerisinde güçlendirme projeleri ve raporlara göre gerekli güçlendirme ve iyileştirme çalışmalarının tamamlanacağı, Kastamonu Üniversitesi revize akademik takvime kadar tarafımızca ikmal edileceğini beyan ve taahhüt ederiz” şeklinde olduğunu, yurt binalarının depreme dayanıklı olmadığı hususu alacaklı şirket tarafından ikrar edilmiş olup 2004 sayılı Kanun’un 269/c maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, Kastamonu Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünce yazılan 18.06.2020 tarihli ve E.618733 sayılı yazıyla alacaklı şirkete İTÜ raporunda belirtilen performans yetersizliklerinin giderilerek binaların güvenli servis verebilmesi için gerekli güçlendirme, iyileştirme vb. iş ve işlemlerin yapılması gerektiğinin tebliğ edildiğini ve kira sözleşmesinin 12 nci maddesi gereğince kira ödemesi yapılmayacağından düzenlenen faturaların 11.11.2020 tarih ve E.l 125827 sayılı yazıyla iade edildiğini, alacaklı şirkete borçlarının bulunmadığını, alacağın varlığının ve miktarının yargılamayı gerektirdiğini belirterek istemin reddini savunmuş, 23.09.2021 tarihli dilekçesiyle alacaklı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 28.09.2021 tarihli ve 2021/99 Esas, 2021/564 Karar sayılı kararı ile; borçlu kira akdini açık ve kesin olarak reddetmediğinden 2004 sayılı Kanun’un 269 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kira sözleşmesinin ve kiracılık sıfatının kesinleştiği, kira akdinin varlığının uyuşmazlık konusu da olmadığı, 28.09.2015 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin 12 nci maddesinde mücbir sebeplerle meydana gelecek zararların kim tarafından karşılanacağı, bu süre içerisinde kira ödemesi yapılamayacağı, kira sözleşmesinin yanında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 301 ve devamı maddeleri uyarınca kiralananın ayıplı olması hâlinde ayıpların giderilmesi ve ne şekilde ve ne oranda kira bedelinden indirim yapılması düzenlendiğine göre, takibe konu binada mücbir sebeplerle güçlendirme ve iyileştirme çalışmasının yapılmasının gerekip gerekmediği, gerekiyorsa borçlu tarafından ne gibi çalışmalar yapıldığı ve bu çalışmaların değeri, alacaklının iddiası doğrultusunda çalışma dönemi içerisinde kiralananın kullanılmaya devam edilip edilmediği, zorunlu çalışma bedelinin kira bedelinden düşülmesinin gerekip gerekmediği, gerekiyorsa oranı genel mahkemede yargılamayı gerektirmekte olup dar yetkili icra mahkemesince çözülemeyeceği gerekçesiyle alacaklı vekilinin itirazının kaldırılması talebinin reddine, itirazın kaldırılması talebi esasa ilişkin nedenlerle reddedilmediğinden borçlu vekilinin ıslah dilekçesi ile talep ettiği kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 13.04.2022 tarihli ve 2022/1102 Esas, 2022/937 Karar sayılı kararı ile; taraflar arasındaki kira sözleşmesinin 12 nci maddesine ve yurt binası olarak kullanılacak taşınmazın taşıyıcı sisteminin ilgili yönetmeliğine göre yeterli deprem performansına sahip olmadığı, kira sözleşmesine konu binada mücbir sebeplerle güçlendirme ve iyileştirme çalışmalarının yapılmasının gerekip gerekmediği, gerekiyor ise borçlu tarafından ne gibi çalışmalar yapıldığı, bu çalışmaların değeri, çalışma dönemi içerisinde kiralananın kullanılmaya devam edilip edilmediği, zorunlu çalışma bedelinin kira bedelinden düşülmesinin gerekip gerekmediği, gerekiyor ise oranın ne olacağı hususlarının dar yetkili icra mahkemesinde değil, genel mahkemede yapılacak yargılama sonucu çözümlenebileceği gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ İNCELEME SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
“… İcra ve İflas Kanunu'nun 269/2. maddesi hükmü gereğince ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde itiraz sebeplerini aynı yasanın 62. maddesi hükümleri dâhilinde icra dairesine bildirmeye mecburdur. Borçlu itirazında kira akdini ve varsa buna ait mukavelenamedeki imzasını açık ve kesin olarak reddetmez ise akdi kabul etmiş sayılır. İcra ve İflas Kanunu'nun 269/c maddesine göre borçlu akdi reddetmeyip kiranın ödendiğini veya sair bir sebeple istenemeyeceğini bildirerek itiraz etmiş ise itiraz sebeplerini ve isteğini noterlikçe re'sen tanzim veya imzası tasdik edilmiş veya alacaklı tarafından ikrar olunmuş bir belge ile ispat etmeye mecburdur.
Somut olayda; taraflar arasında 28.09.2015 başlangıç tarihli, 10 yıl süreli kira sözleşmesinin varlığı hususunda uyuşmazlık yoktur. Kira sözleşmesinin 12. maddesinde yer alan '' Binada mücbir sebeplerle meydana gelebilecek deprem, dışarıdan gelecek yangın, su baskını ve benzeri afetler ile binanın yapımından kaynaklanan zararlar kiralayan tarafından giderilerek, kullanılır hale getirilecektir. Bu süre için kira ödemesi yapılmayacaktır. Binanın kullanıldığı müddetçe kullanımdan kaynaklanan hasarlar kurum tarafından yaptırılacaktır.'' şeklindeki düzenlemeye dayanılarak borçlu kiracı tarafından; kiralanana ait uzman raporları dosyaya sunulmak suretiyle, sözleşmeye konu yurt binasının deprem yönetmeliğine uygunluğu açısından hazırlatılan teknik raporda binanın taşıyıcı sisteminin yeterli performansa sahip olmadığının tespit edilmesine rağmen kiralayan tarafından yapılması gereken güçlendirme çalışmasının yapılmadığı nedenle kiralayana herhangi bir borçlarının bulunmadığı belirtilerek borca itiraz edildiği görülmektedir.
Buna göre; borçlunun kira ilişkisine ve kira miktarına açıkça karşı çıkmaması karşısında İİK'nun 269/2. maddesi gereğince kira ilişkisinin ve aylık kira miktarının kesinleştiğinin kabulü gerekir. Bu durumda davalı borçlu kiranın ödendiğini veya sair bir sebeple istenemeyeceğini İİK’nun 269/c maddesinde belirtilen belgelerle kanıtlamak durumunda olmakla, kira sözleşmesinin 12.maddesinde "meydana gelebilecek" bir afet durumundaki sorumluluk düzenlenmiş olup somut olayda kira sözleşmesinden sonra gerçekleşmiş bir afetten söz edilemeyeceği, sözleşmenin bu şartı ileri sürülerek kira borcunun bulunmadığına yönelik iddiaların olaya uygulanabilirliğinin mümkün olmadığı anlaşmakla mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın reddi yönünde yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir...” gerekçesiyle karar bozulmuş, bozma nedenine göre borçlunun temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki gerekçenin yanında kira sözleşmesinden sonra gerçekleşmiş bir afetten söz edilemez ise de sözleşmesinin 12 nci maddesinde "binanın yapımından kaynaklanan zararların" da kiracı tarafından giderileceğinin yazılı olduğu, borçlu vekili cevap dilekçesinde değişik kurumlar tarafından yapılan incelemeler, düzenlenen teknik raporlar ve yazışmalar neticesinde kira sözleşmesine konu binanın yeterli deprem performansına sahip olmadığının tespit edildiğini belirttiği, cevap dilekçesine eklenen raporlarda belirtilen hususların binanın yapımından kaynaklanan zararlardan olduğu, bu zararın tespitinin genel mahkemede yargılamayı gerektirdiği, aynı yönde daha önce verilen kararların Özel Dairece onandığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Alacaklı vekili; somut olayda deprem, su baskını gibi afetler ya da binanın yapımından kaynaklanan herhangi bir zararın söz konusu olmadığını, borçlunun bu yönde bir iddiasının bulunmadığını, borçlunun zararın giderilmesi için geçen süre yönünden değil, sadece binada güçlendirme yapılması gerektiği iddiasıyla kira bedelini ödemekten kaçındığını, borçlunun iddialarının yargılamayı gerektirmesinin düşünülmesi hâlinde dahi kira bedelinin sair bir sebeple istenemeyeceği iddiasının 2004 sayılı Kanun’un 269/c maddesi gereğince ispatlanamadığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Borçlu vekili; müvekkili lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın düzelterek onanmasını talep etmiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kira alacağının tahsili ve tahliye talepli başlatılan ilâmsız icra takibinde, borçlunun itiraz dilekçesi içeriğine ve uyuşmazlık konusu olmayan takip konusu kira sözleşmesinin 12 nci maddesine göre itirazın kaldırılması isteminin kabulünün gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
2004 sayılı Kanun'un 269, 269/b, 269/c ve 269/d maddeleri.
2. Değerlendirme
1. 2004 sayılı Kanun'un 269-269/d maddeleri arasında kira bedelinin ödenmemesi nedeniyle ilâmsız tahliye takibi düzenlenmiştir. Kiraya veren ödenmemiş kiranın tahsili için yaptığı ilâmsız takip talebinde, kiracıya (ödeme emri ile) 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 260 veya 288 inci (6098 sayılı Kanun'un 315 veya 362 nci] maddelerinde yazılı ihtarın da yapılmasını isteyebilir. Böylece kiracının kira borcunu ödemede geciktiği hâlde kiraya veren aynı takipte hem ödenmeyen kira bedellerini hem de borçlunun temerrüt nedeniyle tahliyesini talep edebilir.
2. Alacaklının (kiraya verenin) ilâmsız tahliye takip talebini alan icra dairesi, borçluya ihtarlı (örnek 13 nolu) ödeme emri gönderir. Bu ödeme emrinde diğer kayıtlarla birlikte borçlunun (kiracının) kural olarak yedi gün içinde ödeme emrine itiraz edebileceği, itiraz süresi içinde kira sözleşmesini ve varsa yazılı kira sözleşmesindeki imzasını açık ve kesin olarak reddetmezse (inkâr etmezse) kira sözleşmesini kabul etmiş sayılacağı, kira borcunu ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren 818 sayılı Kanun'un 260 veya 288 inci (6098 sayılı Kanun'un 315 veya 362 nci) maddelerinde belirtilen (on, otuz veya altmış gün) belli bir süre içinde ödemesi, itiraz süresi içinde (2004 sayılı Kanun md. 62'ye göre) ödeme emrine itiraz etmez ve ödeme süresi içinde borcu (kirayı) ödemez ise kiraya verenin (alacaklının) kesinleşen kira alacağı için haciz isteyebileceği (2004 sayılı Kanun md.78 vd) ve icra mahkemesinden (kiracının) kiralanan taşınmazdan tahliyesini isteyebileceği ihtar edilir.
3. Borçlu-kiracı ödeme emrine itiraz etmek isterse ödeme emrinin tebliğinden itibaren (2004 sayılı Kanun 269/son fıkrasında yazılı istisna hariç) yedi gün içinde itiraz sebeplerini icra dairesine bildirmelidir. İtiraz genel haciz yoluyla takip hükümlerine göre (2004 sayılı Kanun md. 62 ve 269/2) yapılır. Ödeme emrine itiraz sebepleri kira sözleşmesine itiraz veya kira sözleşmesi dışındaki itirazlar şeklinde ikiye ayrılır.
4. Borçlunun kira sözleşmesi dışındaki itirazı ile de ilâmsız tahliye takibi durur (2004 sayılı Kanun md. 269/3, c. l). Alacaklı kiraya veren, borçlunun itirazı üzerine (tahliye istemeden) yalnız itirazın kaldırılmasını (icra mahkemesinden) isteyebilir. Yani, alacaklı, itiraz üzerine duran ilâmsız takibe devamla borçlunun mallarının haczini sağlayabilmek için itirazın kaldırılmasını ve tahliyeyi birlikte istemek zorunda olmayıp, yalnız itirazın kaldırılmasını talep etmekle yetinebilir. Alacaklının, yalnız itirazın kaldırılmasını talep edebilmesi için (on, otuz veya altmış günlük) ödeme (ihtar) süresinin geçmesini beklemesine gerek yoktur; alacaklı, itiraz üzerine hemen (icra mahkemesinden) itirazın kaldırılmasını isteyebilir (Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara, 2013, s.840).
5. 2004 sayılı Kanun'un 269/b-1 maddesinde kira sözleşmesine itiraz ve sonuçları düzenlenmiştir. Kira sözleşmesine itiraz, borçlunun (alacaklının iddia ettiği) kira sözleşmesinin varlığını inkâr etmesidir, yani kabul etmemesidir. Alacaklı sözlü bir kira sözleşmesinin varlığını iddia ediyorsa, borçlunun böyle bir (sözlü) kira sözleşmesini inkâr etmesi, kira sözleşmesine itirazdır. Alacaklı yazılı bir kira sözleşmesine dayanmakta ise borçlu kiracının bu sözleşmede kendisine izafe olunan imzayı inkâr etmesi kira sözleşmesine itirazdır (2004 sayılı Kanun md.. 269/b,1). Borçlu, itirazında kira sözleşmesini inkâr ettiğini, yani kira sözleşmesini ve varsa buna ait yazılı kira sözleşmesindeki imzasını kabul etmediğini açık ve kesin olarak bildirmelidir; aksi hâlde, borçlu kiracı, kira sözleşmesini kabul etmiş sayılır (2004 sayılı Kanun md. 269/2, c.2) (Kuru, s.837).
6. Kira akdi dışındaki itirazlar ise 2004 sayılı Kanun'un 269/c maddesinde düzenlenmiştir. Borçlunun (kiracının), kira sözleşmesine itiraz etmeyip (bilâkis kira sözleşmesini kabul ederek; 2004 sayılı Kanun md. 269/2, c. 2), kiranın daha az olduğu, ödendiği, muaccel olmadığı, takas veya kiralananı tahliye ettim gibi bir sebeple ödeme emrine itiraz etmesine kira sözleşmesi dışındaki itirazlar denir. Kira sözleşmesi dışındaki itiraz ile de ilâmsız tahliye takibi durur. Takibe devam edilebilmesi için alacaklının icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını ve tahliye istemesi gerekir. Burada da itirazın kesin kaldırılması söz konusudur. Yani burada da itirazın geçici kaldırılması müessesesinin yeri yoktur. Çünkü borçlu kira sözleşmesini kabul etmiş durumdadır. Artık bu durumda, kira sözleşmesinin mevcut olup olmadığı araştırılmaz; yalnız borçlunun ödeme ve takas gibi kira sözleşmesi dışındaki itirazları incelenir. Borçlu, itirazında kira sözleşmesine açıkça itiraz etmeyip kira sözleşmesi dışında bir itirazda (meselâ ödeme itirazında) bulunduğu için bununla kira sözleşmesini kabul etmiş sayılır (2004 sayılı Kanun md. 269/2, c.2). Bu nedenle, icra mahkemesinde artık kira sözleşmesinin mevcut olup olmadığı hakkında bir inceleme yapılamaz (Kuru, s.838, 846, 847).
7. Yapılan bu genel açıklamalardan sonra somut olay incelendiğinde; alacaklı vekili tarafından başlatılan kira alacağının tahsili ve tahliye talepli ilâmsız takipte (örnek 13) nolu ödeme emrinin borçlu Kuruma tebliği üzerine borçlu Kurum vekili yasal süresinde verdiği itiraz dilekçesinde sözleşmeye konu yurt binasının deprem yönetmeliğine uygunluğu açısından hazırlatılan teknik raporda binanın taşıyıcı sisteminin yeterli deprem performansına sahip olmadığının tespit edilmesine rağmen kiraya veren tarafından yapılması gereken güçlendirme çalışmasının yapılmadığını, takibe dayanak kira sözleşmesinin 12 nci maddesi gereğince kiraya veren herhangi bir borçlarının bulunmadığını ileri sürerek borca itiraz edilmiş ve İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümü öğretim üyelerince hazırlanan teknik raporlar sunulmuştur.
8. Taraflar arasında varlığı hususunda uyuşmazlık bulunmayan 28.09.2015 tarihli kira sözleşmesinin 12 nci maddesi "Binada mücbir sebeplerle meydana gelebilecek deprem, dışarıdan gelecek yangın, su baskını ve benzeri afetler ile binanın yapımından kaynaklanan zararlar kiralayan tarafından giderilerek, kullanılır hale getirilecektir. Bu süre için kira ödemesi yapılmayacaktır. Binanın kullanıldığı müddetçe kullanımdan kaynaklanan hasarlar kurum tarafından yaptırılacaktır.'' şeklindedir. Bu maddede binada mücbir sebeplerle meydana gelebilecek deprem, dışarıdan gelecek yangın, su baskını ve benzeri afetler hâlinin yanında ayrıca binanın yapımından kaynaklanan zarar hâli de düzenlenmiştir.
9. Borçlu vekilince sunulan kiraya veren şirket tarafından Kastamonu Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne hitaben yazılan 23.06.2020 tarihli ve 14.10.2020 tarihli yazılarda performans yetersizliğinin giderilmesi için gerekli güçlendirme ve iyileştirme çalışmalarının yapılacağı belirtilmiştir.
10. Bu durumda kira sözleşmesinin 12 nci maddesi kapsamında kiralanan binada güçlendirme ve iyileştirme çalışmasının yapılmasının gerekip gerekmediği, kiraya verenin iddiası doğrultusunda çalışma dönemi içerisinde kiralananın kullanılmaya devam edilip edilmediği, bu süre içerisinde kiranın ödenmesinin gerekip gerekmediği gibi hususlar genel mahkemede yargılamayı gerektirmektedir.
11. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; kira sözleşmesinin 16 ncı maddesi uyarınca kiraya veren tarafından deprem yönetmeliğine uygun olduğu ibaresini taşıyan raporun ilgili bölge müdürlüğüne verilmesini müteakip binanın teslim alınacağının belirtildiği, kira sözleşmesinden sonra meydana gelen bir afetin bulunmadığı, kiracının binayı kullanmaya devam ettiği ve bir zarar oluştuğunu da ileri sürmediği, takip konusu Ağustos ve Eylül ayı kiraları yönünden borçlunun ödeme iddiasında bulunması sebebiyle alacağın varlığının yargılamayı gerektirmediği gerekçesiyle direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş, Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
12. Hâl böyle olunca usul ve yasaya uygun olan direnme kararı onanmalıdır.
13. Ne var ki, borçlu vekilinin temyiz itirazları Özel Dairece incelenmediğinden bu konuda inceleme yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1- Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA, oy çokluğuyla,
2- Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, oy birliğiyle,
10.07.2024 tarihinde kesin olarak karar verildi.
BİLGİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nda bulunan 25 üyenin 17’si ONAMA, 8’i ise BOZMA yönünde oy kullanmışlardır.
KİRALANANIN KULLANILMAYA DEVAM EDİLİP EDİLMEDİĞİ, BU SÜRE İÇERİSİNDE KİRANIN ÖDENMESİNİN GEREKİP GEREKMEDİĞİ GİBİ HUSUSLAR GENEL MAHKEMEDE YARGILAMAYI GEREKTİRİR.
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas No : 2023/12-932
Karar No : 2024/380
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara 13. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 28.02.2023
SAYISI : 2022/666 E., 2023/165 K.
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 22.09.2022 tarihli ve 2022/7873 Esas,
2022/9195 Karar sayılı BOZMA kararı
Taraflar arasındaki itirazın kaldırılması isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda İlk Derece Mahkemesince istemin reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, İlk Derece Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. TALEP
Alacaklı vekili; Kastamonu Üniversitesi Yerleşkesindeki üst hakkı müvekkiline ait olan binanın yüksek öğrenim yurdu olarak kullanılmak üzere borçlu Kuruma kiraya verildiğini, borçlu Kurum aleyhine kira bedellerinin tahsili için başlattıkları ilâmsız takibe borçlu Kurumun itiraz ettiğini, borçlunun takip konusu 28.09.2015 tarihli kira sözleşmesindeki imzaya itiraz etmediğini, bu nedenle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 269 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kira ilişkisinin ve borç miktarının kesinleştiğini, borçlu Kurum tarafından kira sözleşmesine konu taşınmazın yeterli deprem performansına sahip olmadığından bahisle kira sözleşmesinin 12 nci maddesindeki düzenleme gerekçe gösterilerek borca itiraz edildiğini, borçlunun kiralanan taşınmazı boşaltmadığını ve kira ilişkisini sonlandırmadığını, itiraz dilekçesinde ayrıca yurt binalarının boşaltılmaması nedeniyle 02.11.2020 dönemine kadar kira bedellerini ödediklerini, ancak bu tarihten itibaren herhangi bir kira ödemesi yapılmadığını ikrar ettiğini, bu nedenle borçlu Kurumun 2020 yılı Kasım ve Aralık ayı kiralarını ödemediğinin sabit olduğunu, takibe konu 2020 yılı Ağustos ve Eylül aylarına ait kira farklarının 05.08.2020 ve 02.09.2020 tarihli faturalarda KDV oranının eksik uygulanmasından kaynaklandığını, Hazine ve Maliye Bakanlığının Yurt Kiralarında KDV indirimi uygulanmayacağına ilişkin görüşü gereği düzeltmeye gidilerek ek fatura tanzim edildiğini, borçlunun itirazını 2004 sayılı Kanun’un 269/c maddesinde belirtilen belgelerle ispatlaması gerektiğini, borçlunun ödeme belgesi de sunmadığını ileri sürerek itirazın kaldırılmasına ve borçlu aleyhine %20 oranında icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Borçlu vekili; Kastamonu Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü ile alacaklı şirket arasında imzalanan sözleşme, 2018 ve 2019 tarihli Sayıştay raporları, Deprem Yönetmeliği uyarınca İTÜ İnşaat Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerine hazırlatılan teknik rapor ve alacaklı şirket ile Kastamonu Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü arasında yapılan yazışmalara ilişkin belgelerin 2004 sayılı Kanun’un 269/c maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, Sayıştay raporu ve teknik raporlara göre yurt binaları depreme dayanıklı olmadığından takibe konu kira sözleşmesinin 12 nci maddesi gereğince binaların yapımından kaynaklanan zararların kiraya veren tarafından karşılanacağını ve bu süre için kira ödemesinin yapılmayacağını, Kastamonu Üniversitesi Rektörlüğü Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanlığının Kastamonu Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne gönderdiği 22.05.2020 tarih ve E.2614 sayılı yazıda Sayıştay tarafından hazırlanan Kastamonu Üniversitesi 2019 yılı denetim raporunda bulgu 14 başlığında irtifak hakkı sözleşmesi ile yaptırılan söz konusu yurt binalarıyla ilgili hususların uzman ve yetkili kurumlarca hukuki, idari ve ilgili yönetmeliklerin hükümleri gereğince detaylı olarak incelenmesi kanaatine varıldığını, aynı raporun ilgili bölümünün sonuç kısmında ise 18.01.2008 tarihli Teknik İnceleme Raporuna ilişkin yapılması gereken ve Kastamonu Üniversitesi 2018 yılı Sayıştay Denetim Raporunda da bulgu konusu edilen işlemlerin tanı olarak gerçekleştirilmediği ve yurt binaları için yeni bir Deprem Performansı Analiz Raporunun düzenlenmediği tespitinde bulunulduğunu, İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi İnşaat Mühendisliği bölümü öğretim üyelerine hazırlatılan 17.04.2020 tarih ve 710572 sayılı teknik raporda söz konusu yurt binalarının hem TDY 2007 ve hem de TBDY 2018'e göre yeterli deprem performansına sahip olmadıklarının belirtildiğini, kira sözleşmesine konu öğrenci yurdu binasının Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği Kapsamında Yapılacak Binalarla İlgili Uygulama Esaslarına Dair Tebliğe uygunluğu açısından İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerine hazırlatılan teknik raporda söz konusu öğrenci yurdunun taşıyıcı siteminin gerek Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binaları Hakkında Yönetmelik gerekse Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği hükümlerine göre yeterli deprem performansına sahip olmadığının tespit edildiğini ve inceleme konusu yurt bloklarının güvenle servis verebilmesi için bu hususlarda güçlendirme ve iyileştirme çalışması yapılması gerektiğinin belirtildiğini, bu raporun Kastamonu Üniversitesi Rektörlüğüne bildirilerek gerekli güçlendirme ve iyileştirme çalışmalarının yapılmasının istenildiğini, Kastamonu Üniversitesinin 22.05.2020 tarih ve E.2614 sayılı yazıyla söz konusu binayla ilgili olarak Selni İnşaat Akaryakıt Sanayi Ltd. Şti. ile üniversite arasında imzalanmış olan sözleşme çerçevesinde yapılacak güçlendirme, iyileştirme vb. çalışmalara ait projelendirme, uygulama süresi ve hukuki süreçler dikkate alınarak 2020-2021 eğitim-öğretim yılına ait yurt planlamasının yapılacağının bildirildiğini, alacaklı şirket tarafından 23.06.2020 ve 14.10.2020 tarihlerinde Kastamonu Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne gönderilen yazının "...hızlı bir şekilde faaliyetlere başlanarak en kısa süre içerisinde güçlendirme projeleri ve raporlara göre gerekli güçlendirme ve iyileştirme çalışmalarının tamamlanacağı, Kastamonu Üniversitesi revize akademik takvime kadar tarafımızca ikmal edileceğini beyan ve taahhüt ederiz” şeklinde olduğunu, yurt binalarının depreme dayanıklı olmadığı hususu alacaklı şirket tarafından ikrar edilmiş olup 2004 sayılı Kanun’un 269/c maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, Kastamonu Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünce yazılan 18.06.2020 tarihli ve E.618733 sayılı yazıyla alacaklı şirkete İTÜ raporunda belirtilen performans yetersizliklerinin giderilerek binaların güvenli servis verebilmesi için gerekli güçlendirme, iyileştirme vb. iş ve işlemlerin yapılması gerektiğinin tebliğ edildiğini ve kira sözleşmesinin 12 nci maddesi gereğince kira ödemesi yapılmayacağından düzenlenen faturaların 11.11.2020 tarih ve E.l 125827 sayılı yazıyla iade edildiğini, alacaklı şirkete borçlarının bulunmadığını, alacağın varlığının ve miktarının yargılamayı gerektirdiğini belirterek istemin reddini savunmuş, 23.09.2021 tarihli dilekçesiyle alacaklı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 28.09.2021 tarihli ve 2021/99 Esas, 2021/564 Karar sayılı kararı ile; borçlu kira akdini açık ve kesin olarak reddetmediğinden 2004 sayılı Kanun’un 269 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kira sözleşmesinin ve kiracılık sıfatının kesinleştiği, kira akdinin varlığının uyuşmazlık konusu da olmadığı, 28.09.2015 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin 12 nci maddesinde mücbir sebeplerle meydana gelecek zararların kim tarafından karşılanacağı, bu süre içerisinde kira ödemesi yapılamayacağı, kira sözleşmesinin yanında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 301 ve devamı maddeleri uyarınca kiralananın ayıplı olması hâlinde ayıpların giderilmesi ve ne şekilde ve ne oranda kira bedelinden indirim yapılması düzenlendiğine göre, takibe konu binada mücbir sebeplerle güçlendirme ve iyileştirme çalışmasının yapılmasının gerekip gerekmediği, gerekiyorsa borçlu tarafından ne gibi çalışmalar yapıldığı ve bu çalışmaların değeri, alacaklının iddiası doğrultusunda çalışma dönemi içerisinde kiralananın kullanılmaya devam edilip edilmediği, zorunlu çalışma bedelinin kira bedelinden düşülmesinin gerekip gerekmediği, gerekiyorsa oranı genel mahkemede yargılamayı gerektirmekte olup dar yetkili icra mahkemesince çözülemeyeceği gerekçesiyle alacaklı vekilinin itirazının kaldırılması talebinin reddine, itirazın kaldırılması talebi esasa ilişkin nedenlerle reddedilmediğinden borçlu vekilinin ıslah dilekçesi ile talep ettiği kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 13.04.2022 tarihli ve 2022/1102 Esas, 2022/937 Karar sayılı kararı ile; taraflar arasındaki kira sözleşmesinin 12 nci maddesine ve yurt binası olarak kullanılacak taşınmazın taşıyıcı sisteminin ilgili yönetmeliğine göre yeterli deprem performansına sahip olmadığı, kira sözleşmesine konu binada mücbir sebeplerle güçlendirme ve iyileştirme çalışmalarının yapılmasının gerekip gerekmediği, gerekiyor ise borçlu tarafından ne gibi çalışmalar yapıldığı, bu çalışmaların değeri, çalışma dönemi içerisinde kiralananın kullanılmaya devam edilip edilmediği, zorunlu çalışma bedelinin kira bedelinden düşülmesinin gerekip gerekmediği, gerekiyor ise oranın ne olacağı hususlarının dar yetkili icra mahkemesinde değil, genel mahkemede yapılacak yargılama sonucu çözümlenebileceği gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ İNCELEME SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
“… İcra ve İflas Kanunu'nun 269/2. maddesi hükmü gereğince ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde itiraz sebeplerini aynı yasanın 62. maddesi hükümleri dâhilinde icra dairesine bildirmeye mecburdur. Borçlu itirazında kira akdini ve varsa buna ait mukavelenamedeki imzasını açık ve kesin olarak reddetmez ise akdi kabul etmiş sayılır. İcra ve İflas Kanunu'nun 269/c maddesine göre borçlu akdi reddetmeyip kiranın ödendiğini veya sair bir sebeple istenemeyeceğini bildirerek itiraz etmiş ise itiraz sebeplerini ve isteğini noterlikçe re'sen tanzim veya imzası tasdik edilmiş veya alacaklı tarafından ikrar olunmuş bir belge ile ispat etmeye mecburdur.
Somut olayda; taraflar arasında 28.09.2015 başlangıç tarihli, 10 yıl süreli kira sözleşmesinin varlığı hususunda uyuşmazlık yoktur. Kira sözleşmesinin 12. maddesinde yer alan '' Binada mücbir sebeplerle meydana gelebilecek deprem, dışarıdan gelecek yangın, su baskını ve benzeri afetler ile binanın yapımından kaynaklanan zararlar kiralayan tarafından giderilerek, kullanılır hale getirilecektir. Bu süre için kira ödemesi yapılmayacaktır. Binanın kullanıldığı müddetçe kullanımdan kaynaklanan hasarlar kurum tarafından yaptırılacaktır.'' şeklindeki düzenlemeye dayanılarak borçlu kiracı tarafından; kiralanana ait uzman raporları dosyaya sunulmak suretiyle, sözleşmeye konu yurt binasının deprem yönetmeliğine uygunluğu açısından hazırlatılan teknik raporda binanın taşıyıcı sisteminin yeterli performansa sahip olmadığının tespit edilmesine rağmen kiralayan tarafından yapılması gereken güçlendirme çalışmasının yapılmadığı nedenle kiralayana herhangi bir borçlarının bulunmadığı belirtilerek borca itiraz edildiği görülmektedir.
Buna göre; borçlunun kira ilişkisine ve kira miktarına açıkça karşı çıkmaması karşısında İİK'nun 269/2. maddesi gereğince kira ilişkisinin ve aylık kira miktarının kesinleştiğinin kabulü gerekir. Bu durumda davalı borçlu kiranın ödendiğini veya sair bir sebeple istenemeyeceğini İİK’nun 269/c maddesinde belirtilen belgelerle kanıtlamak durumunda olmakla, kira sözleşmesinin 12.maddesinde "meydana gelebilecek" bir afet durumundaki sorumluluk düzenlenmiş olup somut olayda kira sözleşmesinden sonra gerçekleşmiş bir afetten söz edilemeyeceği, sözleşmenin bu şartı ileri sürülerek kira borcunun bulunmadığına yönelik iddiaların olaya uygulanabilirliğinin mümkün olmadığı anlaşmakla mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın reddi yönünde yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir...” gerekçesiyle karar bozulmuş, bozma nedenine göre borçlunun temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki gerekçenin yanında kira sözleşmesinden sonra gerçekleşmiş bir afetten söz edilemez ise de sözleşmesinin 12 nci maddesinde "binanın yapımından kaynaklanan zararların" da kiracı tarafından giderileceğinin yazılı olduğu, borçlu vekili cevap dilekçesinde değişik kurumlar tarafından yapılan incelemeler, düzenlenen teknik raporlar ve yazışmalar neticesinde kira sözleşmesine konu binanın yeterli deprem performansına sahip olmadığının tespit edildiğini belirttiği, cevap dilekçesine eklenen raporlarda belirtilen hususların binanın yapımından kaynaklanan zararlardan olduğu, bu zararın tespitinin genel mahkemede yargılamayı gerektirdiği, aynı yönde daha önce verilen kararların Özel Dairece onandığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Alacaklı vekili; somut olayda deprem, su baskını gibi afetler ya da binanın yapımından kaynaklanan herhangi bir zararın söz konusu olmadığını, borçlunun bu yönde bir iddiasının bulunmadığını, borçlunun zararın giderilmesi için geçen süre yönünden değil, sadece binada güçlendirme yapılması gerektiği iddiasıyla kira bedelini ödemekten kaçındığını, borçlunun iddialarının yargılamayı gerektirmesinin düşünülmesi hâlinde dahi kira bedelinin sair bir sebeple istenemeyeceği iddiasının 2004 sayılı Kanun’un 269/c maddesi gereğince ispatlanamadığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Borçlu vekili; müvekkili lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın düzelterek onanmasını talep etmiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kira alacağının tahsili ve tahliye talepli başlatılan ilâmsız icra takibinde, borçlunun itiraz dilekçesi içeriğine ve uyuşmazlık konusu olmayan takip konusu kira sözleşmesinin 12 nci maddesine göre itirazın kaldırılması isteminin kabulünün gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
2004 sayılı Kanun'un 269, 269/b, 269/c ve 269/d maddeleri.
2. Değerlendirme
1. 2004 sayılı Kanun'un 269-269/d maddeleri arasında kira bedelinin ödenmemesi nedeniyle ilâmsız tahliye takibi düzenlenmiştir. Kiraya veren ödenmemiş kiranın tahsili için yaptığı ilâmsız takip talebinde, kiracıya (ödeme emri ile) 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 260 veya 288 inci (6098 sayılı Kanun'un 315 veya 362 nci] maddelerinde yazılı ihtarın da yapılmasını isteyebilir. Böylece kiracının kira borcunu ödemede geciktiği hâlde kiraya veren aynı takipte hem ödenmeyen kira bedellerini hem de borçlunun temerrüt nedeniyle tahliyesini talep edebilir.
2. Alacaklının (kiraya verenin) ilâmsız tahliye takip talebini alan icra dairesi, borçluya ihtarlı (örnek 13 nolu) ödeme emri gönderir. Bu ödeme emrinde diğer kayıtlarla birlikte borçlunun (kiracının) kural olarak yedi gün içinde ödeme emrine itiraz edebileceği, itiraz süresi içinde kira sözleşmesini ve varsa yazılı kira sözleşmesindeki imzasını açık ve kesin olarak reddetmezse (inkâr etmezse) kira sözleşmesini kabul etmiş sayılacağı, kira borcunu ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren 818 sayılı Kanun'un 260 veya 288 inci (6098 sayılı Kanun'un 315 veya 362 nci) maddelerinde belirtilen (on, otuz veya altmış gün) belli bir süre içinde ödemesi, itiraz süresi içinde (2004 sayılı Kanun md. 62'ye göre) ödeme emrine itiraz etmez ve ödeme süresi içinde borcu (kirayı) ödemez ise kiraya verenin (alacaklının) kesinleşen kira alacağı için haciz isteyebileceği (2004 sayılı Kanun md.78 vd) ve icra mahkemesinden (kiracının) kiralanan taşınmazdan tahliyesini isteyebileceği ihtar edilir.
3. Borçlu-kiracı ödeme emrine itiraz etmek isterse ödeme emrinin tebliğinden itibaren (2004 sayılı Kanun 269/son fıkrasında yazılı istisna hariç) yedi gün içinde itiraz sebeplerini icra dairesine bildirmelidir. İtiraz genel haciz yoluyla takip hükümlerine göre (2004 sayılı Kanun md. 62 ve 269/2) yapılır. Ödeme emrine itiraz sebepleri kira sözleşmesine itiraz veya kira sözleşmesi dışındaki itirazlar şeklinde ikiye ayrılır.
4. Borçlunun kira sözleşmesi dışındaki itirazı ile de ilâmsız tahliye takibi durur (2004 sayılı Kanun md. 269/3, c. l). Alacaklı kiraya veren, borçlunun itirazı üzerine (tahliye istemeden) yalnız itirazın kaldırılmasını (icra mahkemesinden) isteyebilir. Yani, alacaklı, itiraz üzerine duran ilâmsız takibe devamla borçlunun mallarının haczini sağlayabilmek için itirazın kaldırılmasını ve tahliyeyi birlikte istemek zorunda olmayıp, yalnız itirazın kaldırılmasını talep etmekle yetinebilir. Alacaklının, yalnız itirazın kaldırılmasını talep edebilmesi için (on, otuz veya altmış günlük) ödeme (ihtar) süresinin geçmesini beklemesine gerek yoktur; alacaklı, itiraz üzerine hemen (icra mahkemesinden) itirazın kaldırılmasını isteyebilir (Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara, 2013, s.840).
5. 2004 sayılı Kanun'un 269/b-1 maddesinde kira sözleşmesine itiraz ve sonuçları düzenlenmiştir. Kira sözleşmesine itiraz, borçlunun (alacaklının iddia ettiği) kira sözleşmesinin varlığını inkâr etmesidir, yani kabul etmemesidir. Alacaklı sözlü bir kira sözleşmesinin varlığını iddia ediyorsa, borçlunun böyle bir (sözlü) kira sözleşmesini inkâr etmesi, kira sözleşmesine itirazdır. Alacaklı yazılı bir kira sözleşmesine dayanmakta ise borçlu kiracının bu sözleşmede kendisine izafe olunan imzayı inkâr etmesi kira sözleşmesine itirazdır (2004 sayılı Kanun md.. 269/b,1). Borçlu, itirazında kira sözleşmesini inkâr ettiğini, yani kira sözleşmesini ve varsa buna ait yazılı kira sözleşmesindeki imzasını kabul etmediğini açık ve kesin olarak bildirmelidir; aksi hâlde, borçlu kiracı, kira sözleşmesini kabul etmiş sayılır (2004 sayılı Kanun md. 269/2, c.2) (Kuru, s.837).
6. Kira akdi dışındaki itirazlar ise 2004 sayılı Kanun'un 269/c maddesinde düzenlenmiştir. Borçlunun (kiracının), kira sözleşmesine itiraz etmeyip (bilâkis kira sözleşmesini kabul ederek; 2004 sayılı Kanun md. 269/2, c. 2), kiranın daha az olduğu, ödendiği, muaccel olmadığı, takas veya kiralananı tahliye ettim gibi bir sebeple ödeme emrine itiraz etmesine kira sözleşmesi dışındaki itirazlar denir. Kira sözleşmesi dışındaki itiraz ile de ilâmsız tahliye takibi durur. Takibe devam edilebilmesi için alacaklının icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını ve tahliye istemesi gerekir. Burada da itirazın kesin kaldırılması söz konusudur. Yani burada da itirazın geçici kaldırılması müessesesinin yeri yoktur. Çünkü borçlu kira sözleşmesini kabul etmiş durumdadır. Artık bu durumda, kira sözleşmesinin mevcut olup olmadığı araştırılmaz; yalnız borçlunun ödeme ve takas gibi kira sözleşmesi dışındaki itirazları incelenir. Borçlu, itirazında kira sözleşmesine açıkça itiraz etmeyip kira sözleşmesi dışında bir itirazda (meselâ ödeme itirazında) bulunduğu için bununla kira sözleşmesini kabul etmiş sayılır (2004 sayılı Kanun md. 269/2, c.2). Bu nedenle, icra mahkemesinde artık kira sözleşmesinin mevcut olup olmadığı hakkında bir inceleme yapılamaz (Kuru, s.838, 846, 847).
7. Yapılan bu genel açıklamalardan sonra somut olay incelendiğinde; alacaklı vekili tarafından başlatılan kira alacağının tahsili ve tahliye talepli ilâmsız takipte (örnek 13) nolu ödeme emrinin borçlu Kuruma tebliği üzerine borçlu Kurum vekili yasal süresinde verdiği itiraz dilekçesinde sözleşmeye konu yurt binasının deprem yönetmeliğine uygunluğu açısından hazırlatılan teknik raporda binanın taşıyıcı sisteminin yeterli deprem performansına sahip olmadığının tespit edilmesine rağmen kiraya veren tarafından yapılması gereken güçlendirme çalışmasının yapılmadığını, takibe dayanak kira sözleşmesinin 12 nci maddesi gereğince kiraya veren herhangi bir borçlarının bulunmadığını ileri sürerek borca itiraz edilmiş ve İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümü öğretim üyelerince hazırlanan teknik raporlar sunulmuştur.
8. Taraflar arasında varlığı hususunda uyuşmazlık bulunmayan 28.09.2015 tarihli kira sözleşmesinin 12 nci maddesi "Binada mücbir sebeplerle meydana gelebilecek deprem, dışarıdan gelecek yangın, su baskını ve benzeri afetler ile binanın yapımından kaynaklanan zararlar kiralayan tarafından giderilerek, kullanılır hale getirilecektir. Bu süre için kira ödemesi yapılmayacaktır. Binanın kullanıldığı müddetçe kullanımdan kaynaklanan hasarlar kurum tarafından yaptırılacaktır.'' şeklindedir. Bu maddede binada mücbir sebeplerle meydana gelebilecek deprem, dışarıdan gelecek yangın, su baskını ve benzeri afetler hâlinin yanında ayrıca binanın yapımından kaynaklanan zarar hâli de düzenlenmiştir.
9. Borçlu vekilince sunulan kiraya veren şirket tarafından Kastamonu Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne hitaben yazılan 23.06.2020 tarihli ve 14.10.2020 tarihli yazılarda performans yetersizliğinin giderilmesi için gerekli güçlendirme ve iyileştirme çalışmalarının yapılacağı belirtilmiştir.
10. Bu durumda kira sözleşmesinin 12 nci maddesi kapsamında kiralanan binada güçlendirme ve iyileştirme çalışmasının yapılmasının gerekip gerekmediği, kiraya verenin iddiası doğrultusunda çalışma dönemi içerisinde kiralananın kullanılmaya devam edilip edilmediği, bu süre içerisinde kiranın ödenmesinin gerekip gerekmediği gibi hususlar genel mahkemede yargılamayı gerektirmektedir.
11. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; kira sözleşmesinin 16 ncı maddesi uyarınca kiraya veren tarafından deprem yönetmeliğine uygun olduğu ibaresini taşıyan raporun ilgili bölge müdürlüğüne verilmesini müteakip binanın teslim alınacağının belirtildiği, kira sözleşmesinden sonra meydana gelen bir afetin bulunmadığı, kiracının binayı kullanmaya devam ettiği ve bir zarar oluştuğunu da ileri sürmediği, takip konusu Ağustos ve Eylül ayı kiraları yönünden borçlunun ödeme iddiasında bulunması sebebiyle alacağın varlığının yargılamayı gerektirmediği gerekçesiyle direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş, Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
12. Hâl böyle olunca usul ve yasaya uygun olan direnme kararı onanmalıdır.
13. Ne var ki, borçlu vekilinin temyiz itirazları Özel Dairece incelenmediğinden bu konuda inceleme yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1- Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA, oy çokluğuyla,
2- Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, oy birliğiyle,
10.07.2024 tarihinde kesin olarak karar verildi.
BİLGİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nda bulunan 25 üyenin 17’si ONAMA, 8’i ise BOZMA yönünde oy kullanmışlardır.