KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

KIZGINLIKLA SÖYLENDİĞİ BELİRTİLEN, SEBEP VE SAİKİ TAM OLARAK AÇIKLANAMAYAN BİR SÖZ KUSUR OLARAK KABUL EDİLEMEZ.

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2023/6453
Karar No      : 2024/4164

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       : 
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
TARİHİ                                 : 06.06.2023
SAYISI                                 : 2022/827 E., 2023/908 K.

Taraflar arasındaki kadın tarafından açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; erkeğin evliliği boyunca ekonomik, fiziksel ve psikolojik şiddet başta olmak üzere küfür, hakaret, aşağılama ve kötü muameleye, agresif ve gergin tavırlara, azarlamaya, bağırmaya maruz kaldığını, davalının şiddet dolu davranışlarının olduğunu, birlik görevlerini yerine getirmediğini, eşi ve çocuğuna ilgi ve sevgi göstermediğini, ihtiyaçları karşılamadığını ailesiyle ve arkadaşlarıyla görüşmesini engellediğini, inancını ve ibadetlerini sorguladığını, 22.05.2009 tarihinde ortak konutu terk ettiğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocuk ve kadın yararına ayrı ayrı aylık 1.500,00 TL tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına faizi ile birlikte 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, sürekli ailesine gittiğini, kızgınlıkla eşyalara zarar vermesinin nedeni şiddete karşı olması ve kadına şiddet uygulamamak için olduğunu, kadını sevmediğini, saygısının kalmadığını söylemesinin nedeni son tartışmada yanlışlıkla ağzından çıktığını, ailesinin evliliğe müdahale ettiğini, kadının birlik görevlerini yerine getirmediğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın ispat edilemediğinden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin ve davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, erkeğin cevap dilekçesinde dahi kusurlarını ikrar ettiğini, ortada sürdürülebilir bir evliliğin kalmadığını ileri sürerek kararın tümü yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı asılın cevap dilekçesinde ayrılmaları ile sonuçlanan son olayda maddî vakıa ikrarı niteliğinde davacı eşine zaten seni sevmiyorum, sana saygım da kalmadı dediğini kabul ettiği, kadının ise usulünce dayanılan ve ispatlanan bir kusuru bulunmadığı, erkeğin tam kusurlu olduğu, bu hale göre taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olduğu, yetersiz gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) nci alt bendi gereğince davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle hükmün kaldırılmasına, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, kadın ve çocuk yararına ayrı ayrı aylık 700,00 TL tedbir ve 1.250,00 TL iştirak ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 40.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kanuna aykırı bir değerlendirme yapıldığını, erkeğin dilekçesinde duygu durumunu anlatmaya çalıştığını, Bölge Adliye Mahkemesince bu beyanların hatalı değerlendirildiğini, kadın tanığının beyanının duyumdan aktarım olduğunu, boşanmaya karar verilmesi için yeterli olmadığını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının tümü yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, hakimin maddî vakıa ikrarı ile davanın kabulüne karar vermesinin 4721 sayılı Kanun’un temel prensiplerine uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi, 184 üncü maddesi, 330 uncu maddesi. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Davacı kadın, erkeğin kendisine fiziksel, psikolojik ve ekonomik şiddet uyguladığını iddia ederek boşanma davası açtığı, İlk Derece Mahkemesince davanın ispat edilemediği gerekçesi ile reddine karar verilmiş olduğu, davacının istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle davanın kabul edildiği görülmüştür.

2. 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesinde "(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. (2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır." hükmü düzenlenmiştir. 6100 sayılı Kanun'un 188 inci maddesinde "(1) Tarafların veya vekillerinin mahkeme önünde ikrar ettikleri vakıalar, çekişmeli olmaktan çıkar ve ispatı gerekmez." hükmü düzenlenmiştir.

3. 4721 sayılı Kanun'un 184 üncü maddesinde boşanmada yargılama, bu maddedeki kurallar saklı kalmak kaydıyla Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'na tâbidir denilmektedir. 4721 sayılı Kanun'un 184 üncü maddesinin birinci fıkrasının üçüncü bendinde "Tarafların bu konudaki her türlü ikrarları hakimi bağlamaz." hükmü düzenlenmiş olup bu hükmün tarafın boşanmayı kabul etmesi yada vakıayı ikrar etmesinin tek başına hakimi bağlamayacağı şeklinde anlamak gerekmektedir. Zira aynı maddenin birinci fıkrasının ilk bendinde "Hâkim, boşanma veya ayrılık davasının dayandığı olguların varlığına vicdanen kanaat getirmedikçe, bunları ispatlanmış sayamaz."; dördüncü bendinde ise "Hâkim, kanıtları serbestçe takdir eder." hükmü yer almakta olup madde bir bütün olarak değerlendirildiğinde, ikrarın delil olma özelliğini ortadan kaldırmadığı gibi hakime dosyanın bütününü serbestçe değerlendirebilme hak ve yetkisi sunduğu sabittir.

4. Yukarıda anlatılanlar ışığında; Bölge Adliye Mahkemesince davalı erkeğin cevap dilekçesinde "...bir tartışma sonrasında zaten seni sevmiyorum ve sana saygım kalmadı kelimesinin ağzından istem dışı çıktığını, anlık kızgınlıkla söylenen gerçeği yansıtmayan bir beyan..." olduğunu belirtmesi nedeniyle maddî vakı'anın ikrar edildiği ve davacının iddialarının ispatlandığı belirtilerek dava kabul edilmiş ise de TMK m. 184/3 gereğince tarafların boşanma davalarında her türlü ikrarlarının hakimi bağlamayacağı gibi kızgınlıkla söylendiği belirtilen, sebep ve saiki tam olarak açıklanamayan bir sözün kusur olarak kabul edilemeyeceğinden davacının iddiaları ispatlanmış sayılamaz. Davacı iddialarını başka delillerle de ispatlamış değildir. Hal böyle iken Bölge Adliye Mahkemesince davanın reddi kararı kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

03.06.2024 tarihinde oy birliği ile karar verilmiştir.

Başkan                          Üye                             Üye                        Üye                       Üye
Mehmet Kasım Çetin     A. Albayrak Doğan     Sedat Demirtaş      Erdem Şimşek      Şaban Kazdal