KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

KONKORDATONUN AMACI DIŞINDA FİNANSMAN TÜRÜ NİTELİĞİNDE GÖRÜLMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR.

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU

Esas No        : 2023/6-1045
Karar No       : 2024/139

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                :
 Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ                          : 22.03.2023
SAYISI                          : 2022/1409 E., 2023/442 K.
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 19.10.2022 tarihli ve 2022/3601 Esas,
                                        2022/4819 Karar  sayılı BOZMA kararı

Konkordato isteminden dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince talep eden E.-N. Çocuk Giyim ve Araç Gereçleri Konfeksiyon Tekstil Itriyat Paz. San. ve Tic. A.Ş.nin konkordato tasdik talebinin kabulüne karar verilmiştir.

Kararın alacaklılar V. Dış Ticaret A.Ş., Yapı ve Kredi Bankası A.Ş., Türkiye İş Bankası A.Ş., Garanti Bankası A.Ş., Türkiye Halk Bankası A.Ş. ve QNB Finans Faktöring A.Ş. vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince yapılan inceleme sonucunda alacaklı QNB Finans Faktöring A.Ş. vekilinin istinaf başvuru dilekçesinin reddine, diğer alacaklılar vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı alacaklılar V. Dış Ticaret A.Ş., S. Kargo Lojistik A.Ş., Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. ve Türkiye İş Bankası A.Ş. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, İlk Derece Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

Direnme kararı alacaklılar V. Dış Ticaret A.Ş., Yapı ve Kredi Bankası A.Ş., Türkiye Halk Bankası A.Ş., Türkiye İş Bankası A.Ş. ve E. Varlık Yönetim A.Ş. vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. TALEP

Konkordato talep edenler vekili dilekçesinde; müvekkili şirketin çocuk ve bebek mağazası konusunda faaliyet gösterdiğini, sattığı malların döviz cinsinden ve yurt dışından ithal edildiğini, 2018 yılında dövizin aşırı değerlenmesinin ve faiz artışlarının sektörde daralmaya neden olduğunu, şirketin gelir gider ve nakit akışı dengesinin bozulduğunu, ekonomik sıkıntılar nedeniyle ödemelerde güçlük çektiğini, AVM kiralarının yüksek olması nedeniyle şubelerin zarar ettiğini, müvekkili Erdinç Ş.’in ise şirketin sahibi olduğunu, şirket için şahsi kefalet verdiğini, sunulan konkordato projesi kapsamında borçların ödenebileceğini ileri sürerek 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 285 ve devamı maddeleri gereğince teklif edilen konkordato projesinin tasdikine karar verilmesini talep etmiştir.                                                                                 

II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 28.05.2021 tarihli ve 2019/91 Esas, 2021/562 Karar sayılı kararı ile;

Talep eden Erdinç Ş. yönünden, teklif edilen konkordatonun tasdik şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle konkordato talebinin reddine,

E.-N. Çocuk Giyim ve Araç Gerekçeleri Konfeksiyon Tekstil Itriyat Paz. San. ve Tic. Ltd. Şti. yönünden, talep eden şirketin 2021 ile 2027 yılları arasında 5.000.000,00 TL’den başlayarak artan grafikle en sonunda 13.000.000,00 TL satış rakamlarını hedeflediği, şirketin konkordatodan önceki dönemlerde 2021-2022-2023 yıllarında hedeflenen satış rakamlarına ulaşabildiğinin görüldüğü, talep eden şirket her ne kadar 2016-2017 yıllarındaki satış rakamlarına rağmen 2016 yılında zarar 2017 yılında ise düşük bir kâr elde etmiş ise de bunun nedenlerinin 2016 yılında davacının Nilüfer mağazasının kuruluşunda yapılan yatırım tutarının yüksekliği ve faaliyette olan AVM mağazalarının yüksek giderleri olduğu, 2018 yılında da AVM kiralarındaki dövizden kaynaklı artışların etken olduğu, konkordatoya girilen süreçten sonra şirketin AVM’de bulunan mağazasının kapatıldığı ve kira maliyetinden kurtulduğu, yine Nilüfer mağazasının da kapatılarak bu şekilde maliyetlerin en aşağı seviyeye çekildiği, şirketin çocuk giyimi ve konfeksiyon dışında mühlet içerisinde mobilya satışına da ağırlık verdiği, mobilya satışının kâr marjı %30-35 civarında olup henüz mal teslim edilmeden müşteriden peşin alınan belirli bir kısmın şirketin finansmanına olumlu yönde etki ettiği, bu nedenle şirketin 2021-2027 yılları arasındaki satış rakamları ve kârlılık tablolarında gösterilen tutarlara ulaşabileceği, şirketin konkordato dönemi içerisinde pandemi nedeniyle tedbir ve yasaklardan dolayı satış rakamlarının etkilendiği, komiserden bu hususla ilgili aylar itibariyle ayrıntılı gösteren tabloları raporunda yer vermesinin istendiği, bu tablodan da anlaşılacağı üzere tam kapanmanın veya hafta sonu kapanmalarının olduğu dönemlerde satış rakamlarının etkilendiği, ancak kapanmanın olmadığı dönemlerde ise satış rakamlarının önemli ölçüde arttığının görüldüğü, kapanmanın olmadığı süreçlerdeki satış tutarları dikkate alındığında şirketin 2021-2027 arası dönemde hedeflenen kârlılık ve satış rakamlarına ulaşabileceğinin kabul edildiği, konkordato projesinin 2004 sayılı Kanun’un 305 inci maddesindeki diğer tasdik şartlarını sağladığı gerekçesiyle talep eden şirketin konkordato projesinin tasdik talebinin kabulü ile konkordatoya tabi olan ve faiz içermeyen asıl alacağa ilişkin borcun ilk taksiti, tasdik kararından itibaren sekiz ay sonra başlamak üzere ilk yıl borcun %5'lik, borcun ikinci yıl %10'luk, üçüncü yıl %15'lik, dördüncü yıl %20'lik, beşinci yıl %25'lik ve altıncı yıl %25'lik kısmının alacaklılara garameten ödenmesine karar verilmiştir.

III. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklılar V. Dış Ticaret A.Ş., Yapı ve Kredi Bankası A.Ş., Türkiye İş Bankası A.Ş., Garanti Bankası A.Ş., Türkiye Halk Bankası A.Ş. ve QNB Finans Faktöring A.Ş. vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 28.04.2022 tarihli ve 2022/561 Esas, 2022/622 Karar sayılı kararı ile;

1. Alacaklı QNB Finans Faktöring A.Ş. yönünden, süresinde istinaf talebinde bulunulmadığı gerekçesiyle istinaf başvuru dilekçesinin reddine,

2. Alacaklı V. Dış Ticaret A.Ş. yönünden, alacaklı vekilinin süre tutum dilekçesi verdiği ancak gerekçeli istinaf dilekçesinin sunulmadığı, istinaf incelemesinin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle yapılacağı, kararda kamu düzenine aykırı durum da bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine,

3. Diğer alacaklılar yönünden ise, İlk Derece Mahkemesince verilen tasdik kararında esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle alacaklıların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklılar V. Dış Ticaret A.Ş., S. Kargo Lojistik A.Ş., Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. ve Türkiye İş Bankası A.Ş. vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 19.10.2022 tarihli ve 2022/3601 Esas, 2022/4819 Karar sayılı kararı ile,

".... Dava, İİK’nın 285. vd. maddeleri uyarınca geçici ve kesin mühlet kararları verilmesi ve konkordato projesinin tasdiki istemine ilişkindir.

Konkordato, borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlunun, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulmak için başvurabileceği kendine özgü bir cebri icra kurumudur. Konkordatoda amaç, elinde olmayan nedenlerle işleri iyi gitmeyen, mali durumu bozulmuş olan ve borçlarını ödeyip faaliyetlerini devam ettirmek isteyen dürüst borçluyu koruyarak mali durumunun iyileşmesini sağlamak ve alacaklıların, borçlunun muhtemel bir iflasına nazaran, daha fazla ölçüde alacaklarına kavuşma olanağı yaratmaktır. Konkordato ile alacaklılar, alacaklarının bir kısmından vazgeçerler ve/veya borçluya, ödeme konusunda belirli bir vade tanırlar. Bu durumdaki bir borçlunun iflas etmesi, faaliyetlerinin tümüyle sona ermesine ve alacaklıların alacaklarını büyük oranda tahsil edememelerine neden olur. İçinde bulunduğu mali koşullara göre borçluya borçlarını belirli bir oran veya vadeyle ödeme imkanı verilmesi hem borçlu bakımından ve hem de alacaklılar bakımından olumlu sonuçlar doğurur. Alacaklılar arasında eşitlik esasına dayalı bir ödeme sağlanır ve borçlu iktisadi faaliyetlerine devam eder. Böylece borçlu, piyasadaki varlığını sürdürürken, piyasadaki istikrar ve istihdam imkanları da korunmuş olur.

Konkordato projesinin kabule değer olup olmadığının değerlendirilmesinde, borçlunun proje kapsamında borçlarını öngördüğü plan çerçevesinde ödeyebilme imkanının olup olmadığı hususu mahkemece değerlendirilecektir. Konkordato talepleri yargılama sırasında değişen ekonomik parametrelere göre değerlendirilebileceğinden, bu haliyle dava teorisinden ayrılır. Komiser raporları ve atanmış kayyım raporları çerçevesinde konkordato tasdiki sonrası gelişmeler de dahil olmak üzere borçlunun davranışları verilecek karar üzerinde etkili olacaktır.

Projede; kaynak olarak gösterilen 2020-2027 yılları arasında 5 milyondan başlayarak artan grafikle en sonunda 13 milyonluk satış kârı hedeflenmiştir. Bilirkişinin hedeflenen satış rakamlarına ulaşılabileceği tespiti, soyut kalmıştır. Kaldı ki davacı şirket, 2020-2021 döneminde 2 milyon satış rakamına ancak ulaşabilmiştir. Bu halde proje uygulanabilir ve gerçekçi değildir. Bu şartlarda konkordato projesinin tasdikinin mümkün olmadığına karar vermek gerekir.

Bu durumda, mahkemece davacı şirketin rapor tarihi itibariyle rayiç değerlere göre borca batık olup olmadığının tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlenerek borca batık ise iflasına, değil ise konkordato talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, eksik ve hatalı değerlendirmelerle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır,…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. İlk Derece Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki karar gerekçesi yanında şirketin konkordato süreci içerisinde pandemi dönemini yaşadığı, tedbir ve yasaklardan dolayı satış rakamlarının etkilendiği, tam kapanmanın veya hafta sonu kapanmalarının olduğu dönemlerde şirketin satış rakamlarının etkilendiği, şirketin faaliyet alanı düşünüldüğünde sokağa çıkma yasaklarının olduğu ve toplumda salgın kaygısının bulunduğu dönemde insanların zorunlu ihtiyaçlarına yönelerek bunun dışındaki ihtiyaçlarını ertelediği, bu durumun satış rakamlarına yansıdığı, tam kapanma dönemlerindeki satış tutarlarının işletmenin gerçek durumunu yansıtmadığı, bu da pandemi sona erdiğinde şirketin gerçek satış rakamlarının projenin uygulanabilirliğine olanak verdiğini gösterdiği, şirketin işletme giderlerinin ana nedeninin 2016 yılında davacının Nilüfer mağazasının kuruluşunda yapılan yatırım tutarının yüksekliği ve faaliyette olan AVM mağazalarının yüksek giderleri olduğu, konkordatonun uygulanmasından itibaren mahkeme denetiminde işletme giderlerine neden olan olguların değiştirilerek azaltıldığı, tüm bu hususlar dikkate alınarak şirketin projedeki taahhüdünü yerine getirebileceği tespit edilerek konkordatonun tasdik edildiği, talep eden şirketin alacaklı çoğunluğunun %59,2'si ve alacak çoğunluğunun %56,76'sı ile konkordato projesinin alacaklılar tarafından kabul edilmiş olmasına rağmen alacaklarını proje kapsamında tahsil ederek tamamına kavuşmak isteyen alacaklıları onların yararına olmadığı belli olan iflas tasfiyesine maruz bırakmanın doğru olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde alacaklılar V. Dış Ticaret A.Ş., Yapı ve Kredi Bankası A.Ş., Türkiye Halk Bankası A.Ş., Türkiye İş Bankası A.Ş. ve E. Varlık Yönetim A.Ş. vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Alacaklı V. Dış Ticaret A.Ş. vekili, talep eden şirketin pandeminin etkilerinin tamamen bitmesinden sonra dahi borca batıklık miktarında çok az azalma olduğunu, şirketin tasdik kararından sonra dahi hedeflenen satış rakamlarına ulaşamadığını, şirketin ilerleyen dönemde ödemesi gereken borç miktarı artacağından bu miktarda ödemeleri yapmasının mümkün olmadığını, tasdik kararından sonra kayyım tarafından düzenlenen raporlarda soyut değerlendirmelerin yer aldığını, teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olmadığını, borcun bu kadar uzun dönem içerisinde ödenmesine karar verilmesinin borçlu ile alacaklılar arasındaki menfaat dengesine zarar verdiğini, ödeme planının faiz içermemesi nedeniyle uzun vadede alacaklıların aleyhine olduğunu ileri sürerek direnme kararının bozulmasını talep etmiştir.

2. Alacaklı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekili, müvekkili bankanın alacak miktarının konkordato nisabında eksik hesaplandığını, komiser tarafından düzenlenen nihai raporda talep eden şirketin borca batık olduğunun belirlendiğini, şirketin sunduğu projenin gerçekçi ve uygulanabilir olmadığını, projenin tasdik edilmesinin alacaklıların zararına neden olacağını ileri sürerek direnme kararının bozulması talep etmiştir.

C. Uyuşmazlık

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, talep eden şirket yönünden proje kapsamında borçlarını öngördüğü plan çerçevesinde ödeyebilme imkânının olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre İlk Derece Mahkemesince talep eden şirketin tasdik talebinin kabulüne karar verilmesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

D. Gerekçe

1. İlgili Hukuk

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 285 ilâ 308 inci maddeleri.

2. Değerlendirme

A) Alacaklılar Türkiye Halk Bankası A.Ş. ve E. Varlık Yönetim A.Ş. vekillerinin temyiz itirazları yönünden yapılan değerlendirmede:

1. Hukuki yarar dava şartı olduğu gibi, temyiz istemi için de gerekli bir şarttır. İlk Derece Mahkemesince verilen ilk karar alacaklı Türkiye Halk Bankası A.Ş. vekilince istinaf edilmiş ise de Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar temyiz edilmemiş, Özel Dairenin 19.10.2022 tarihli ve 2022/3601 Esas, 2022/4819 Karar sayılı kararı ile diğer bir kısım alacaklılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Bu durumda İlk Derece Mahkemesince verilen ilk karar alacaklı Türkiye Halk Bankası A.Ş. tarafından temyiz edilmediğinden ve direnme kararını temyizde hukuki yararı bulunmadığından temyiz itirazının hukuki yarar yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.

2. İlk Derece Mahkemesince verilen ilk karar alacaklı E. Varlık Yönetim A.Ş. vekili tarafından istinaf ve temyiz edilmemiş, Özel Dairenin 19.10.2022 tarihli ve 2022/3601 Esas, 2022/4819 Karar sayılı kararı ile diğer bir kısım alacaklılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Bu durumda İlk Derece Mahkemesince verilen karar alacaklı E. Varlık Yönetim A.Ş. tarafından temyiz edilmediğinden ve direnme kararını temyizde hukuki yararı bulunmadığından temyiz itirazının hukuki yarar yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.

B) Alacaklı Türkiye İş Bankası A.Ş. vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan değerlendirmede:

1. Alacaklı Türkiye İş Bankası A.Ş. vekili 23.10.2023 tarihinde verdiği dilekçe ile temyiz isteminden feragat etmiştir.

2. Dosyaya sunulan vekâletname kapsamından alacaklı Türkiye İş Bankası A.Ş. vekilinin temyiz isteminden feragat yetkisinin bulunduğu anlaşılmıştır.

3. O hâlde, alacaklı Türkiye İş Bankası A.Ş. vekilinin temyiz isteminin feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.

C) Diğer alacaklılar vekillerinin temyiz itirazları yönünden yapılan değerlendirmede:

1. Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konkordatoya ilişkin açıklama yapılmasında yarar bulunmaktadır.

2. Konkordato, borçlarını vadesi geldiği hâlde ödeyemeyen ya da herhangi bir borçlunun, borcun belirli koşullarda ödenmesi için alacaklılarıyla anlaştığı ve yetkili ticaret mahkemesinin onayı ile geçerlilik kazanan hukuki çözüm işlemidir (Türk Hukuk Lûgatı, Türk Hukuk Kurumu, Cilt I, Ankara 2021, s. 709).

3. Konkordato 2004 sayılı Kanun'da tanımlanmamış ise de; öğretide konkordato, dürüst bir borçlunun belli bir zaman kesiti içerisindeki bütün adi borçlarının alacaklılar tarafından kanunda gösterilen nitelikli çoğunlukla kabul edilmesi ve yetkili makamın (mahkemenin) onayı ile gerçekleşen ve borçlunun borcun bir kesiminden kurtulmasını ve/veya ödeme şeklinin borçlu yararına değişmesini sağlayan, haciz ve iflâs gibi klasik ve borçlu bakımından sert cebri icra yöntemlerinin yerine ikame edilmiş bir kolektif icra biçimidir (Baki Kuru, İcra İflas Hukuku, C. IV, İstanbul 1997, s. 3585; Süha Tanrıver, Adnan Deynekli, Konkordatonun Tasdiki, Ankara 1996, s. 29; Serdar Kale, Sorularla Konkordato (İflas Dışı ve İflas İçi Adi Konkordato), İstanbul 2017, s. 2; Hakan Pekcanıtez, Güray Erdönmez, 7101 Sayılı Kanun Çerçevesinde Konkortado, İstanbul 2018, s. 4; Sümer Altay, Ali Eskiocak, Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku, İstanbul 2019, s. 10, 15).

4. Konkordato kurumu ile ilgili farklı ayrımlar yapılmaktadır. Bunlardan ilki, mahkeme dışı ve mahkeme içi konkordato ayrımıdır. Mahkeme içi konkordato içeriğine göre vade, tenzilat ve karma konkordato olarak ayrılmaktadır. Sözü geçen sınıflandırmaya göre, borçlunun borcunu tam olarak ödemeyi vaat etmesi ve bunun için alacaklıların borçluya ödeme süresi tanımaları veya borcun itfasını takside bağlamaları hâlinde vade konkordatosu; borçlunun borçlarının belli bir yüzdesini ödemeyi taahhüt ettiği ve alacaklıların da kalan alacaklarından vazgeçtiği durumda tenzilat konkordatosu; tenzilat ve vade konkordatosunun bir araya getirilmesiyle teşekkül eden konkordatoya ise karma (bileşik) konkordato denilmektedir. Yapıldığı zamana göre ise; iflâsa tâbi olmayan borçlular ile iflâsa tâbi borçlulardan henüz iflâsına karar verilmeyenlerle yapılan konkordatoya iflâs dışı konkordato; müflisin teklif ettiği konkordatoya ise iflâs içi konkordato denilmektedir.

5. Konkordato konusunda yapılan diğer bir ayrım ise, adi (alelade) konkordato ve mal varlığının terki suretiyle konkordatodur. Mal varlığının terki suretiyle konkordato türünde, borçlunun mali durumunun iyileşmesi ve işletmenin faaliyetine devam etmesi amaçlanmaz. Mal varlığının terki suretiyle konkordatonun iki şekilde yapılacağı kabul edilmektedir. Bunlardan ilki, borçlunun mal varlığı üzerindeki tasarruf yetkisini alacaklılara bırakması ve alacaklıların da borçlunun mal varlığını satarak ele geçen paradan alacaklarını tahsil etmeleridir. Mal varlığının terki suretiyle konkordatonun diğer bir görünüm şekli ise, belirli vadelerde alacaklılara ödeme yapması kaydıyla, mal varlığının tamamının ve bir kısmının üçüncü kişiye devredilmesidir. Bu ihtimalde, alacaklılar alacaklarını borçlunun mal varlığının üçüncü kişiye devrinden elde edilen parayla tahsil etmektedirler. Mal varlığının terki suretiyle konkordatoda borçlu borçlarını belli şartlar dâhilinde ödemeyi değil, mal varlığının aktifi üzerindeki tasarruf yetkisini alacaklılara (veya üçüncü kişiye) devretmeyi teklif etmektedir. Mal varlığının terki suretiyle konkordatoya niteliğine aykırı düşmedikçe adi konkordatonun hükümleri (2004 sayılı Kanun md. 285 ilâ 308/g) uygulanır (Pekcanitez/Erdönmez s. 6 vd.).

6. Mahkeme içi adi konkordato 2004 sayılı Kanun'un 285 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş ve konkordatoya başvurabilecek kişiler 2004 sayılı Kanun'un 285 inci maddesinde “herhangi bir borçlu” denilerek açıklanmıştır. Kanunun bu ifadesi karşısında tüzel kişiler ile tacir olup olmadığına bakılmaksızın bütün gerçek kişilerin konkordatoya başvurabileceği anlaşılmaktadır. 2004 sayılı Kanun'un 285/2 inci maddesindeki düzenleme uyarınca konkordatoya başvuru imkânı sadece borçluya tanınmamıştır. İflâs talebinde bulunabilecek her alacaklı da gerekçeli bir dilekçe ile borçlu hakkında konkordato işlemlerinin başlatılmasını isteyebilir.

7. Konkordato talep eden borçlu veya iflâsını isteyebileceği borçlusu hakkında konkordato talep eden alacaklı, bir nüsha olarak düzenlenen dilekçe, konkordato ön projesi, ayrıntılı bilanço, gelir tablosu ve 2004 sayılı Kanun'un 286 ncı maddesinde sayılan diğer belgeler ile birlikte asliye ticaret mahkemesine başvurarak üç aylık geçici konkordato mühleti verilmesi ister (2004 sayılı Kanun md. 285-287). Asliye ticaret mahkemesi 286 ncı maddede sayılan belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu belirlediği takdirde borçluya derhâl geçici üç aylık mühleti verir ve bir veya işin kapsamına göre üç kişiden oluşan komiser veya komiserler kurulu oluşturulur (2004 sayılı Kanun md. 287).

8. Borçlu, konkordato mühletinin kapsadığı ve mühlet hükümlerinin devam ettiği dönem içerisinde komiserin denetimi altında 7101 sayılı Kanun ile değişik 2004 sayılı Kanun'un 297 nci maddesinin öngördüğü sınırlamalar içerisinde mal varlığı üzerinde tasarrufta bulunmak imkânını kural olarak muhafaza eder.

9. Asliye ticaret mahkemesi komiserin veya borçlunun makul sebeplere dayalı talebi üzerine geçici mühleti en fazla iki ay daha uzatarak, geçici mühlet süresini beş aya yükseltebilir.

10. Geçici mühletin ilanı ve ilgili kurumlara bildirilmesinden itibaren, alacaklılar ilândan başlayarak yedi gün içerisinde borçluya kesin mühlet verilmesini gerektiren durum bulunmadığını delilleri ile birlikte ileri sürerek konkordato talebinin reddini isteyebilirler (2004 sayılı Kanun md. 288).

11. Geçici mühlet içinde mahkeme borçluyu ve varsa konkordato talep eden alacaklıyı duruşmaya davet eder. Bu süreçte geçici komiser duruşmadan önce raporunu mahkemeye ibraz eder. Mahkeme yapacağı değerlendirmede itiraz eden alacaklıların dilekçelerinde ileri sürdükleri itiraz sebeplerini de dikkate alır (2004 sayılı Kanun md. 289/2).

12. Konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün görülmesi hâlinde borçluya bir yıllık kesin mühlet verilir (2004 sayılı Kanun md. 289/3). Gerekiyorsa geçici komiser veya komiserler değiştirilerek yeni bir görevlendirme yapılabilir veya geçici komiserlerin görevine devam etmesine karar verilerek dosya komisere teslim edilir.

13. Konkordatonun geçici mühlet içerisinde başarıya ulaşmayacağına kanaat getirilmişse, borçluya kesin mühlet verilmez ve konkordato talebinin reddi doğrultusunda karar oluşturulur. Kesin mühlet verilmesine, kesin mühletin uzatılmasına ve kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine dair kararlar 2004 sayılı Kanun'un 288 inci maddesi uyarınca ilân edilir ve ilgili yerlere bildirilir.

14. Güçlük arz eden özel durumlarda kesin mühlet, komiserin bu durumu açıklayan gerekçeli raporu ve talebi üzerine mahkemece altı ay daha uzatılabilir (2004 sayılı Kanun md. 289/5).

15. Mahkemece, kesin mühlet içinde uygun görülecek bir zamanda yedi alacaklıyı geçmemek, herhangi bir ücret takdir edilmemek ve tek sayıda olmak koşuluyla ayrıca bir alacaklılar kurulu oluşturulabilir. Bu durumda, alacaklıları hukukî nitelik itibariyle birbirinden farklı alacaklı sınıfları ve varsa rehinli alacaklılar, alacaklılar kurulunda hakkaniyete uygun şekilde temsil edilir. Bu konuda komiserin de görüşü alınır (2004 sayılı Kanun md. 289/4).

16. Kesin mühlet içerisinde komiser, konkordatonun hazırlanmasına ilişkin işlemleri gerçekleştirir. Kısaca belirtmek gerekirse, bunlar aktif ve pasifin tespit edilerek aktif defterlerinin tutulması ve değerlerinin takdiri, alacakların bildirilmesi için 2004 sayılı Kanun'un 288 inci maddesine göre ilân yapılması, borçlunun yazdırılan alacaklara tamamen veya kısmen kabul veya red şeklinde beyanlarının alınması (2004 sayılı Kanun md. 299), çekişmeli alacaklar hakkında dosyanın asliye ticaret mahkemesine sunularak bu alacaklar hakkında konkordato oylamasına katılıp katılmayacakları bakımından karar alınması, rehinli alacak müzakerelerinin yapılması, alacaklılar toplantısı ve oylamaların tutanakla tespiti (2004 sayılı Kanun md. 302), alacakların geçerli ve sağlıklı olup olmadıklarının borçlunun ticari defterlerinin incelenmesi suretiyle tespiti ve bu konuda oluşan kanaatin ticaret mahkemesine sunulan raporda belirtilmesi ve konkordato mühleti içerisinde dosyanın asliye ticaret mahkemesine konkordatonun tasdiki veya reddine karar verilmek üzere sunulması ve sonuçta asliye ticaret mahkemesinin duruşma günü ilân ederek, komiseri dinleyerek, gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırarak, tasdik veya red kararı vermesidir. Bununla birlikte belirtmek gerekir ki, borçlu iflâsa tabi ise, konkordatonun reddi ve doğrudan iflâs sebeplerinin varlığı hâlinde borçlunun iflâsının açılmasına da karar verilecektir.

17. Konkordatonun tasdiki için aranan şartlar 2004 sayılı Kanun'un 305 inci maddesinde belirtilmiş olup, buna göre; konkordato projesinin 2004 sayılı Kanun'un 302 nci maddesinde öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş olması (kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını veya kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini aşan çoğunluk) ile birlikte teklif edilen tutarın borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması, konkordatoda teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması, 2004 sayılı Kanun'un 206 ncı maddesinin 1 inci fıkrasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması ve konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın tasdik kararından önce mahkeme veznesine depo edilmesi gerekir.

18. Konkordatonun tasdikine ilişkin karar İİK’nın 288 inci maddesi uyarınca ilan edilecek ve kesin ödeme projesinin tasdik ilânı gereğince onun yönetiminde uygulanması için bir kayyım atanabilecektir (2004 sayılı Kanun md. 306).

19. Asliye ticaret mahkemesince kabul edilerek tasdik edilen konkordato, konkordato prosedürüne katılmayanlar (alacak kaydı yaptırmayanlar) da dâhil olmak koşuluyla tüm alacaklıları bağlar. Bu temel ilke “konkordatonun bütün alacaklılar için kural olarak zorunlu olması” şeklinde de ifade edilmektedir. Ancak rehinli alacaklarla bazı imtiyazlı ve kamusal alacaklar ve komiserin izniyle mühletten sonra doğan alacaklar bu kuralın istisnasını teşkil etmektedir (2004 sayılı Kanun md. 308/c-III). Bu kategoriye giren alacaklar konkordatodan kesinlikle etkilenmeyip tümüyle ödenmesi gerekir. Çünkü Kanun, konkordatonun borçlu ile alacağı rüçhanlı olmayan alacaklılar arasında akdedilebileceğini öngörmüş, rüçhanlı alacaklıları konkordatodan istisna tutmuştur.

20. Konkordatonun taraflar için bağlayıcı hâle gelmesi, geçici mühlet kararından önce başlamış takiplerde konulan ve henüz paraya çevrilmemiş olan hacizleri hükümden düşürür (2004 sayılı Kanun md. 308/ç). Borçlu mühletten önce doğan borçlarını, mahkemece tasdik edilen konkordato projesinde öngörülen ödeme planı çerçevesinde ödemek imkânına kavuşur. Bu itibarla konkordato, borcun yenilenmesini gerektirmemekte, ancak ödeme şekil ve şartlarında önemli değişiklikler meydana getirmektedir. Bu değişikliğin şeklini ve içeriğini, asliye ticaret mahkemesince tasdik edilerek kesinleşen konkordato ödeme projesi belirler. Bu açıklamalara göre borçlu, mühletten önce doğan borçları için artık takip edilmemekte ve borçlarını ödeme konusunda fevkalâde elverişli bir hukuki statüye kavuşmaktadır. Bu bağlamda belirtmek gerekir ki, mühletten sonraki dönemde komiserin onayı olmadan borçlunun üstlendiği borçlar da konkordatoya tâbidir [(2004 sayılı Kanun md. 308/c-II) Altay/Eskiocak s. 44 vd.].

21. İcra ve İflas Kanunu’nun 305 inci maddesinde belirtilen konkordatonun tasdiki için aranan şartların yanında mahkemece Kanun’un öngördüğü iki ilkenin de dikkate alınması gerekmektedir. Bu ilkelerden birincisi 2004 sayılı Kanun'un 308/d maddesinde belirtilen ve borçlu tarafından alacaklılardan birine konkordato projesinde öngörülenden fazla olarak yapılan vaatlerin hükümsüz olmasıdır. Bu düzenleme alacaklılar arasında eşitlik ilkesinin dayanağını oluşturmaktadır [Kuru, s. 3818; Üstündağ, Saim: İflas Hukuku (İflas, Konkordato, İptal Davaları), İstanbul 2009, s. 261; Pekcanıtez/Erdönmez, s. 159; Altay/Eskiocak, s. 15].

22. Hükümsüzlük için borçlunun alacaklılarından birisini ya da bir kısmını konkordato projesine göre daha iyi konuma getirmeyi taahhüt etmesi gereklidir. Bunun klasik görünümü borçlu tarafından alacaklılarından birine konkordato projesinde öngörülenden fazla veya daha önce ödeme yapılacağı yönündeki vaat şeklinde gerçekleşir. Bu hükmün konuluş nedeni konkordatoda tüm alacaklılara eşit davranılması ve alacaklıları borçlunun mallarından alacaklarını eşit olarak tahsil edebilmelerini teminat altına almaktır (Pekcanıtez/Erdönmez, s. 159). Alacaklılar arasındaki eşitlik ilkesi uyarınca hiçbir alacaklı diğerinin aleyhine öncelik veya ayrıcalık elde edemeyecek, bu şekilde konkordatonun nisabında oyların manipüle edilmesinin önüne geçilmiş olacaktır.

23. Konkordatonun tasdiki sırasında mahkemece dikkate alınması gereken bir diğer ilke ise, konkordatonun kötüniyetle sakatlanmamasıdır. 2004 sayılı Kanun'un “konkordatonun tamamen feshi” başlıklı 308/f maddesinde her alacaklının kötüniyetle sakatlanmış konkordatonun feshini tasdik kararını vermiş olan mahkemeden isteyebileceği düzenlenmiştir. Buna göre konkordatonun tasdikinden sonra kötüniyetin anlaşılması hâlinde konkordatonun feshi mümkün olup, bu durumda mahkemece konkordato isteminde bulunanın, tasdik aşamasında da iyiniyetli davranıp davranmadığı denetlenmeli, istemde bulunanın tasdik aşamasında kötüniyetli davranış içerisinde bulunduğunun tespit edilmesi durumunda mahkemece konkordato tasdik edilmemelidir.

24. Nitekim aynı ilkelere Hukuk Genel Kurulunun 11.10.2023 tarihli ve 2023/6-591 Esas, 2023/940 Karar, 03.03.2022 tarihli ve 2021/(15)6-772 Esas, 2022/240 Karar sayılı kararlarında da değinilmiştir.

25. Somut uyuşmazlıkla ilgili olarak konkordatonun tasdiki için aranan şartları düzenleyen 2004 sayılı Kanun'un 305/1-b maddesinde belirtilen "teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması" şartına değinmek gerekmektedir.

26. 4949 sayılı Kanun'la değişiklikten önce bu şart "borçlunun serveti ile mütenasip bulunmak" şeklindeydi ve bu durumda en az iflâsı hâlinde elde edebileceği meblağı teklif etmiş olması şartı aranmaktaydı. Serveti (mevcudu ile) orantılı olma şartı yerine kaynakları ile orantılı olma şartı getirildiğinden ve kaynak kavramı ödeme araçları ve temin edilebilecek her türlü finansal kaynağı ifade ettiğinden, teklifin borçlunun finansal kaynakları ile orantılı olup olmadığının araştırılması gerekir.

27. Burada belirtilen "orantılılık" şartı ile borçlunun mali imkânlarıyla, tüm alacaklıların alacaklarına adil ve uygun zamanda kavuşmalarını sağlamak amaçlanmaktadır. Konkordato talebi ile birlikte mühlet hükümlerinin devreye girmesi ve bu süreçte alacaklıların alacaklarını tahsil edememeleri nedeniyle katlandıkları sürecin karşılığı olarak borçlunun da mümkün olan surette kaynakları ile borçlarını ödemesi beklenmektedir.

28. Borçlunun alacaklılara daha kısa zamanda ve daha fazla miktarda ödeme yapma imkânı varken, alacaklıların aleyhine bir ödeme planının tasdiki uygun değildir. Nitekim konkordato kurumu, borçlunun faaliyetlerine devamını sağlamak ile birlikte alacaklıların da tatmini yolu olup, borçluya konkordatonun amacı dışında bir finansman enstrümanı niteliğinde projenin tasdik edilmesi mümkün değildir.

29. Bununla birlikte borçlunun vade konkordatosu talep ederken de büyük bir hareket alanına sahip olduğundan söz edilemez. Borçluya vade konkordatosu yoluyla da olsa uzun yıllar faizden kurtulmasını sağlayacak biçimde konkordato imkânının tanınmayacağı açıktır.

30. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; İlk Derece Mahkemesince, E.-N. Çocuk Giyim ve Araç Gereçleri Konfeksiyon Tekstil Itriyat Paz. San. ve Tic. A.Ş. tarafından teklif edilen konkordato talebi üzerine talep eden şirketin konkordato projesinin tasdik talebinin kabulü ile konkordatoya tabi olan ve faiz içermeyen asıl alacağa ilişkin borcun ilk taksiti, tasdik kararından itibaren sekiz ay sonra başlamak üzere ilk yıl borcun %5'lik, borcun ikinci yıl %10'luk, üçüncü yıl %15'lik, dördüncü yıl %20'lik, beşinci yıl %25'lik ve altıncı yıl %25'lik kısmının alacaklılara garameten ödenmesine karar verilmiş olup, tasdik edilen konkordato projesi tenzilat ve vade konkordatosunun bir araya getirilmesiyle teşekkül eden karma (bileşik) konkordato niteliğindedir.

31. Dosya içerisinde yer alan projeye göre talep eden şirketin 2020-2027 yılları arasında 5.000.000,00 TL'den başlayarak her yıl beklenen satış rakamları yükseltilerek nihayetinde 2027 yılında 13.000.000,00 TL'lik satış rakamı belirlenmiş ise de nihai raporda bu rakamlara ulaşılabileceğine dair somut tespitlere yer verilmediği gibi, tasdik edilen projenin faiz içermemesi, projede hem sekiz ay ödemesiz dönem kararlaştırılması hem de ödemelerin altı yıl gibi uzun vadeye yayılması dikkate alındığında, konkordato talebinden sonra mühlet hükümlerinin sağladığı hukuki korumadan faydalanan borçlunun yeni bir süreden yararlandırılması anlamında olup yerinde olmadığı gibi tespit edilen ödeme süresi alacaklıları mağdur edecek ve konkordatonun amacı dışında finansman türü niteliğinde görülmekle söz konusu projesinin tasdikine karar verilmesi de doğru olmamıştır.

32. Bu durumda İlk Derece Mahkemesince talep eden şirketin borca batık olup olmadığı belirlendikten sonra 2004 sayılı Kanun'un 308 inci maddesi uyarınca şirketin borca batık olması hâlinde iflasına, aksi hâlde konkordato talebinin reddine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken tasdik talebinin kabul edilmesi yerinde değildir.

33. Hâl böyle olunca direnme kararının Özel Daire bozma kararında belirtilen nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1-A) bendinde (§1-2) belirtilen nedenlerle alacaklılar Türkiye Halk Bankası A.Ş. ve E. Varlık Yönetim A.Ş. vekillerinin temyiz itirazlarının hukuki yarar yokluğundan REDDİNE,

2-B) bendinde (§1-3) belirtilen nedenlerle alacaklı Türkiye İş Bankası A.Ş. vekilinin temyiz isteminin feragat nedeniyle REDDİNE,

3-C) bendinde (§1-33) belirtilen nedenlerle diğer alacaklılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine,

Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

28.02.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.