MAHKEME KARARLARININ KESİNLEŞTİRİLMESİYLE İLGİLİ İŞ VE İŞLEMLERİ YERİNE GETİRME GÖREVİ İLK DERECE MAHKEMESİNE AİTTİR.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2022/9555
Karar No : 2023/247
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 09.09.2022
SAYISI : 2021/968 E., 2022/1234 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların evlilik birliğinin sarsıldığını belirterek, öncelikle adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesini, devamla tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müşterek çocukların velâyetinin müvekkili anneye verilmesine, çocuklar lehine aylık 300,00 TL tedbir/iştirak nafakasına müvekkili lehine aylık 350,00 TL tedbir/yoksulluk nafakasına, 13.11.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile de müvekkili lehine 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini adli yardım talepli olarak talep ve dava etmiş, İlk Derece Mahkemesinin 04.11.2019 tarihli tensip ara kararı ile davacı kadının adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddialarını kabul etmediklerini beyanla haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın ve tüm taleplerin reddine karar verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise müşterek çocukların velâyetlerinin müvekkili babaya verilmesini talep ve beyan etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; yapılan yargılama ve toplanan delillerden boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı kadına ve müşterek çocuklara fiziksel şiddet uygulayan, öldürmekle tehdit eden, evin ve çocukların ihtiyaçlarını karşılamayan, başka bir kadınla davacıyı aldatmak suretiyle sadakat yükümlülüğünü ihlal eden davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının boşanmayı gerektirecek bir kusurunun varlığının ispat edilemediği gerekçesi ile açılan davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müşterek çocukların velâyetinin davacı anneye verilmesine, sosyal inceleme raporu dikkate alınarak müşterek çocuklarla davalı baba arasında kişisel ilişki kurulmamasına, davacı kadın lehine aylık 200,00 TL tedbir/yoksulluk nafakasına, velâyetleri anneye verilen müşterek çocuklar lehine aylık 200,00'er TL tedbir/iştirak nafakasına, davacı kadın lehine 20.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; davacının evlilik süresince yaşadığı, psikolojik, fiziksel şiddet, müşterek çocukların özel bakım ihtiyaçları, dinlenen tanık beyanları ve yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırmaları birlikte değerlendirildiğinde İlk Derece Mahkemesince hükmedilen tedbir/iştirak nafakası, tedbir/yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğunu beyanla, nafakaların ve tazminatların miktarı yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların tespit olunan ekonomik ve sosyal durumları, paranın satın alma gücü ve hakkaniyet ilkesi ile, müşterek çocuğun yaşı ve ihtiyaçları dikkate alındığında davacı kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ile çocuklar yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarlarının az olduğu, yine tarafların tespit olunan ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu oluşu, evlilikte geçen süre, paranın satın alma gücü ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında, boşanmakla en azından davalı eşinin maddî desteğinden yoksun kalacak olan ve davalının kusurlu davranışları neticesinde kişilik hakları zedelenen davacı kadın yararına hüküm altına alınan tazminatların az olduğu gerekçesiyle, davacı kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasından ilgili bölümlerinin kaldırılarak bu yönlerden yeniden hüküm tesisi ile, davacı kadın lehine boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren aylık 350,00 TL yoksulluk nafakasına, velâyeti anneye verilen ortak çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 300,00 TL iştirak nafakasına, davacı kadın yararına 30.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, davacı kadının miktar yönünden fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkili lehine hükmedilen tazminatların Bölge Adliye Mahkemesince artırılmış hâlinin dahi günün ekonomik koşulları karşısında yetersiz kaldığını, ayrıca İlk Derece Mahkemesince verilen boşanma kararının taraflarca istinaf edilmeyerek kesinleşmiş olmasına rağmen kararın boşanma hükmü yönünden kesinleştirilmesi taleplerinin İlk Derece Mahkemesince reddine karar verildiğini beyanla, müvekkili yararına hükmedilen maddî-manevî tazminat miktarları yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve hukuki nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının dosya kapsamı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları yönünden uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 302 nci maddesinin dördüncü ve beşinci fıkrası, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri, Bölge Adliye ve Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdarî ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik'in (Yönetmelik) 169 uncu maddesinin 3 üncü fıkrasının c bendi, 216 ncı maddesinin 6 ncı fıkrası hükümleri.
3. Değerlendirme
1. Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesince verilen boşanma kararının taraflarca istinaf edilmeyerek kesinleşmiş olmasına rağmen kararın boşanma hükmü yönünden kesinleştirilmesi taleplerinin İlk Derece Mahkemesince reddine karar verildiğini belirterek boşanma kararın kesinleştirilmesini talep etmiş ise de; 6100 sayılı Kanun'un 302 nci maddesinin 4 üncü fıkrasında "Hükmün kesinleştiği, ilamın altına veya arkasına yazılıp, tarih ve mahkeme mührü konmak ve başkan veya hâkim tarafından imzalanmak suretiyle belirtilir.", 302 nci maddesinin 5 inci fıkrasında ise "Kanun yollarından geçmek suretiyle kesinleşen kararların kesinleşme kaydı ile kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimler de İlk Derece Mahkemesince yapılır." şeklinde düzenlemelere yer verilmiştir. Ayrıca Bölge Adliye ve Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdarî ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik'in (Yönetmelik) 169 uncu maddesinin 3 üncü fıkrasının c bendi uyarınca kesinleştirme işlemlerini yapmak mahkeme yazı işleri müdürünün görevleri arasında sayılmıştır. Yönetmeliğin 216 ncı maddesinin 6 ncı fıkrasında da "Hükmün kesinleştiği, ilâmın altına veya arkasına yazılıp, tarih ve mahkeme mührü konmak ve başkan ya da hâkim tarafından imzalanmak suretiyle belirtilir." hükmüne yer verilmiştir. Anılan kanun ve yönetmelik hükümleri karşısında mahkeme kararlarının kesinleştirilmesiyle ilgili iş ve işlemleri yerine getirme görevi İlk Derece Mahkemesine ait olmakla birlikte kesinleştirme işlemleri, her zaman düzeltilmesi mümkün olan idâri işlemler niteliğinde olup temyiz edilebilirliği bulunmadığından bu husus bozma sebebi yapılmamıştır.
2. Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Ömer Uğur Gençcan Sedat Demirtaş Sevil Kartal M.Kasım Çetin Erdem Şimşek
MAHKEME KARARLARININ KESİNLEŞTİRİLMESİYLE İLGİLİ İŞ VE İŞLEMLERİ YERİNE GETİRME GÖREVİ İLK DERECE MAHKEMESİNE AİTTİR.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2022/9555
Karar No : 2023/247
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 09.09.2022
SAYISI : 2021/968 E., 2022/1234 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların evlilik birliğinin sarsıldığını belirterek, öncelikle adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesini, devamla tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müşterek çocukların velâyetinin müvekkili anneye verilmesine, çocuklar lehine aylık 300,00 TL tedbir/iştirak nafakasına müvekkili lehine aylık 350,00 TL tedbir/yoksulluk nafakasına, 13.11.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile de müvekkili lehine 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini adli yardım talepli olarak talep ve dava etmiş, İlk Derece Mahkemesinin 04.11.2019 tarihli tensip ara kararı ile davacı kadının adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddialarını kabul etmediklerini beyanla haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın ve tüm taleplerin reddine karar verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise müşterek çocukların velâyetlerinin müvekkili babaya verilmesini talep ve beyan etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; yapılan yargılama ve toplanan delillerden boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı kadına ve müşterek çocuklara fiziksel şiddet uygulayan, öldürmekle tehdit eden, evin ve çocukların ihtiyaçlarını karşılamayan, başka bir kadınla davacıyı aldatmak suretiyle sadakat yükümlülüğünü ihlal eden davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının boşanmayı gerektirecek bir kusurunun varlığının ispat edilemediği gerekçesi ile açılan davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müşterek çocukların velâyetinin davacı anneye verilmesine, sosyal inceleme raporu dikkate alınarak müşterek çocuklarla davalı baba arasında kişisel ilişki kurulmamasına, davacı kadın lehine aylık 200,00 TL tedbir/yoksulluk nafakasına, velâyetleri anneye verilen müşterek çocuklar lehine aylık 200,00'er TL tedbir/iştirak nafakasına, davacı kadın lehine 20.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; davacının evlilik süresince yaşadığı, psikolojik, fiziksel şiddet, müşterek çocukların özel bakım ihtiyaçları, dinlenen tanık beyanları ve yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırmaları birlikte değerlendirildiğinde İlk Derece Mahkemesince hükmedilen tedbir/iştirak nafakası, tedbir/yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğunu beyanla, nafakaların ve tazminatların miktarı yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların tespit olunan ekonomik ve sosyal durumları, paranın satın alma gücü ve hakkaniyet ilkesi ile, müşterek çocuğun yaşı ve ihtiyaçları dikkate alındığında davacı kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ile çocuklar yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarlarının az olduğu, yine tarafların tespit olunan ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu oluşu, evlilikte geçen süre, paranın satın alma gücü ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında, boşanmakla en azından davalı eşinin maddî desteğinden yoksun kalacak olan ve davalının kusurlu davranışları neticesinde kişilik hakları zedelenen davacı kadın yararına hüküm altına alınan tazminatların az olduğu gerekçesiyle, davacı kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasından ilgili bölümlerinin kaldırılarak bu yönlerden yeniden hüküm tesisi ile, davacı kadın lehine boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren aylık 350,00 TL yoksulluk nafakasına, velâyeti anneye verilen ortak çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 300,00 TL iştirak nafakasına, davacı kadın yararına 30.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, davacı kadının miktar yönünden fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkili lehine hükmedilen tazminatların Bölge Adliye Mahkemesince artırılmış hâlinin dahi günün ekonomik koşulları karşısında yetersiz kaldığını, ayrıca İlk Derece Mahkemesince verilen boşanma kararının taraflarca istinaf edilmeyerek kesinleşmiş olmasına rağmen kararın boşanma hükmü yönünden kesinleştirilmesi taleplerinin İlk Derece Mahkemesince reddine karar verildiğini beyanla, müvekkili yararına hükmedilen maddî-manevî tazminat miktarları yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve hukuki nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının dosya kapsamı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları yönünden uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 302 nci maddesinin dördüncü ve beşinci fıkrası, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri, Bölge Adliye ve Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdarî ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik'in (Yönetmelik) 169 uncu maddesinin 3 üncü fıkrasının c bendi, 216 ncı maddesinin 6 ncı fıkrası hükümleri.
3. Değerlendirme
1. Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesince verilen boşanma kararının taraflarca istinaf edilmeyerek kesinleşmiş olmasına rağmen kararın boşanma hükmü yönünden kesinleştirilmesi taleplerinin İlk Derece Mahkemesince reddine karar verildiğini belirterek boşanma kararın kesinleştirilmesini talep etmiş ise de; 6100 sayılı Kanun'un 302 nci maddesinin 4 üncü fıkrasında "Hükmün kesinleştiği, ilamın altına veya arkasına yazılıp, tarih ve mahkeme mührü konmak ve başkan veya hâkim tarafından imzalanmak suretiyle belirtilir.", 302 nci maddesinin 5 inci fıkrasında ise "Kanun yollarından geçmek suretiyle kesinleşen kararların kesinleşme kaydı ile kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimler de İlk Derece Mahkemesince yapılır." şeklinde düzenlemelere yer verilmiştir. Ayrıca Bölge Adliye ve Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdarî ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik'in (Yönetmelik) 169 uncu maddesinin 3 üncü fıkrasının c bendi uyarınca kesinleştirme işlemlerini yapmak mahkeme yazı işleri müdürünün görevleri arasında sayılmıştır. Yönetmeliğin 216 ncı maddesinin 6 ncı fıkrasında da "Hükmün kesinleştiği, ilâmın altına veya arkasına yazılıp, tarih ve mahkeme mührü konmak ve başkan ya da hâkim tarafından imzalanmak suretiyle belirtilir." hükmüne yer verilmiştir. Anılan kanun ve yönetmelik hükümleri karşısında mahkeme kararlarının kesinleştirilmesiyle ilgili iş ve işlemleri yerine getirme görevi İlk Derece Mahkemesine ait olmakla birlikte kesinleştirme işlemleri, her zaman düzeltilmesi mümkün olan idâri işlemler niteliğinde olup temyiz edilebilirliği bulunmadığından bu husus bozma sebebi yapılmamıştır.
2. Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Ömer Uğur Gençcan Sedat Demirtaş Sevil Kartal M.Kasım Çetin Erdem Şimşek