KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

MAHKEMECE HER DAVACI İÇİN AYRI AYRI BELİRLENEN TEMİNAT MİKTARI, ŞİRKETİN MUHTEMEL ZARARINA KIYASLA HAK ARAMA ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KISITLAYACAK NİTELİKTEDİR.

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2022/1713
Karar No      : 2023/5408

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       :
 Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
TARİHİ                                 : 15.12.2021
SAYISI                                 : 2021/1961 Esas, 2021/2153 Karar

Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacıların B. Tekstil San. ve Tic. A.Ş.'de hissedarlar olduklarını, Kayseri 2. Sulh Ceza Hakimliğince 18.08.2016 tarihinde B. Teksil San. ve Tic. A.Ş.'ne kayyım atandığını, B. Tekstil San. ve Tic. A.Ş'nin kayyımlık görevinin Kanun Hükmünde Kararname uyarınca Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na (TMSF) geçtiğini, çıkartılan 694 sayılı Ohal Kanun Hükmünde Kararname ile TMSF'nin kayyımlık görevi yaptığı şirketlerde genel kurul yetkilerinin fonun ilişkili olduğu bakan tarafından kullanılabileceği şeklinde düzenlendiğini, TMSF'nin 20.06.2019 tarih ve 2019/348 sayılı kararı ile B. Tekstil San. ve Tic. A.Ş.'yi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 saılı Kanun) 159 ve devamı maddelerinde düzenlenen bölünme yolu ile 3 yavru şirket kurulması kararı aldığını, bu kararın da 21.06.2019 tarihli genel kurul kararı ile onaylandığını, ancak kanunun açık düzenlemesi uyarınca yeni kurulan 3 şirkette de davacılara ve diğer pay sahiplerine aynı oranda pay verilmesi gerekirken bunun yapılmadığını, açıkça kanuna aykırı hareket edildiğini, bunun yanı sıra onaylama işleminin de ilgili bakan tarafından yapılmayıp doğrudan TMSF tarafından yapıldığını, genel kurul kararının bu iki sebepten açıkça kanuna aykırı olduğunu bildirerek 21.06.2019 tarihli genel kurul kararlarının batıl olduğunun tespiti ile iptaline, mahkeme aksi kanaatte ise genel kurul kararlarının kanuna aykırı olması nedeniyle iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; kanun hükmünde kararname ile tanınan yetki çerçevesinde davalı şirkete yönetim kayyımları atanmış bulunmakta olduğunu, davalı şirket yönetimi, kanun hükmünde kararname gereğince verilen yetki çerçevesinde, TMSF Fon Kurulu tarafından atanan kayyım yönetim kurulu üyeleri tarafından yönetildiğini, davacıların davalı şirkette sahip oldukları hisseler de dahil olmak üzere, B. Holding A.Ş. bünyesine dahil olan ve mahkeme kararında yazılı olan şirketlerdeki hisselerinin müsaderesine karar verildiğini, davacıların davacı taraf sıfatı bulunmadığını, 6102 sayılı Kanun'un 446 ncı maddesinin (b) bendi hükmünde yazılı olan dava açma hakkının, genel kurula katılma hakkına sahip olmaya ve genel kurul sürecinde bulunma hakkına sahip olmaya yönelik haklardan olduğunu, Kanun Hükmünde Kararname hükmü gereğince, davacıların genel kurula katılma hak ve yetkileri bulunmaması sebebiyle, yasanın bu hükmü kapsamında dava açma hakkına sahip olmalarının da söz konusu olamayacağını, bu nedenlerle davacıların davasının iptal davası açma yönünde, davacı taraf ehliyetlerinin bulunmaması sebebine dayalı olarak işin esasına girilmeksizin reddine karar verilmesi gerektiğini, davacılar tarafından açılan davanın usulden ve esastan reddine, 6102 sayılı Kanun'un 448 inci maddesinin üçüncü fıkrası gereğince, davacıların şirket sermayesinin %20'sinden az olmayacak şekilde nakit veya banka teminat mektubu teminat göstermelerinin istenmesine, bu teminat tutarının dava şartı olarak öngörülmesine ve dava şartı teminatın yatırılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 6102 sayılı Kanun'un 622 nci maddesine göre; "Bu kanunun anonim şirket genel kurul kararlarının butlanına ve iptaline ilişkin hükümleri kıyas yoluyla limited şirketlere de uygulanır." 6102 sayılı Kanun'un 448 inci üçüncü fıkrası gereğince; ortaklar kurulu kararının iptali davası açılması halinde; "Mahkeme şirketin istemi üzerine muhtemel zararlarına karşı davacıların teminat göstermesine karar verebilir. Teminatın nitelik ve miktarını Mahkeme belirler." hükmü uyarınca davalı şirket davacılardan teminat alınmasını istediğinden, 17.11.2020 tarihli celsede, 6102 sayılı Kanun'un 448 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca davalı şirketin teminat alınması talebi bulunduğu dikkate alınarak dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna göre tüm davacılar yönünden dava tarihi itibari ile davalı şirketin sermayesi olan 150.000.000,00 TL'nin takdiren %5'i olan 7.500.000,00 TL nakdi teminatı veya aynı miktarlı süresiz banka teminat mektubunu sunmaları için davacılara kesin süre verilmiş ve kesin süreye uyulmadığı takdirde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'un (6100 sayılı Kanun) 88 inci maddesinin birinci fıkrası, 114 üncü maddesi birinci fıkrası (ğ) bendi ve 115 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince davanın usulden reddine karar verileceği davacılar vekiline usulünce ihtar edildiği, davacıların, kesin süre içerisinde teminat yatırmayarak bu dava şartını yerine getirmediği gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; teminat ödenmesine verilen ara karar nedeniyle adli yardım talebinde bulunulduğunu, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından adli yardım taleplerinin, dosyada yeterli belge bulunmadığı ve ayrıca davacıların kendilerini vekil ile temsil ettirmeleri, vekalet ücreti ödeyebilecek durumda olduklarının anlaşıldığı gerekçesi ile reddedildiğini, adli yardın talebinin reddine ilişkin karara itiraz edildiğini, itirazın da reddedildiğini, ret gerekçelerinin hukuka aykırı olduğunu, davacıların tüm malvarlıklarına el konulduğuna dair mahkeme kararlarının sunulduğunu, 6102 sayılı Kanun'un 448 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca davacılardan teminat gösterilmesine karar verilebilmesi için öncelikle davalı şirketin muhtemel zararını ortaya koyması gerektiğini, davalı şirketin muhtemel zararı bulunmuyor ise veya bu yönde bir iddiada bulunulmamış ise mahkemece davacılardan teminat gösterilmesinin istenilmesinin mümkün olmadığını, teminatın ön şarta bağlı olduğunu, davalı şirketin ise ne cevap dilekçesinde ne de yargılama aşamasında hiçbir zaman muhtemel zarara uğrayacağını iddia etmediğini, sadece teminat gösterilmesi talebinde bulunduğunu, talep edilen teminat tutarının davacıların paylarına orantılı olması gerektiğini, tüm davacıları aynı tutardaki teminattan sorumlu tutmasının adil yargılanma hakkı ile adalete ulaşma hakkının açıkça ihlali niteliğinde olduğunu düşündüklerini, davacılardan teminat talep edilmesinin hukuken hatalı olup, teminat talep ediliyor olsa dahi adli yardım talebinin kabul edilerek yargılamaya devam edilmesi gerektiğini belirterek istinaf talebinde bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamında toplanan deliller, İlk Derece Mahkemesinin olay nitelendirilmesi ve gerekçesi nazara alındığında; adli yardım talebinin reddine ilişkin kararlara karşı itiraz mercinin verdiği kararların kesin nitelikte olması nedeniyle inceleme konusu yapılamayacak olup asıl talep yönünden yapılan incelemede ise 6102 sayılı Kanun'un 448 inci maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında davacının davalı şirketin muhtemel zararlarını karşılayacak bir teminat gösterilmesinin mahkemece talep edilmesine rağmen belirtilen kesin sürede teminat gösterilmesine ilişkin kararın yerine getirilmemesi nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verildiği anlaşıldığından verilen kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere göre istinaf edilen kararda usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden bir isabetsizlik ve aykırılık bulunmadığı, bu nedenlerle davacıların istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, kararın hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,

3. Değerlendirme

6102 sayılı Kanun'un 448 inci maddesinin üçüncü fıkrasında mahkemenin şirketin istemi üzerine muhtemel zararlarına karşı davacıların teminat göstermesine karar verebileceği düzenlenmekle teminatın nitelik ve miktarını tayin yetkisi mahkemeye bırakılmıştır. Teminatın mahiyet ve miktarının tayininde, herhalde davacının dava hakkını kullanmasına ve dolayısıyla yargı denetiminin gerçekleşmesine engel olmayacak biçimde ve iptali istenen genel kurul kararının önemi ve niteliği de göz önünde tutulmak sureti ile takdir hakkının kullanılması gerekir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin emsal nitelikteki 19.04.1983 tarih, 1401 E., 2033 K., 17.12.2015 tarih 4295 E., 13595 K. sayılı kararları)

Somut olayda Mahkemece her davacı için ayrı ayrı belirlenen teminat miktarı, şirketin muhtemel zararına kıyasla hak arama özgürlüğünü kısıtlayacak ve yargıya ulaşım hakkını engelleyecek derecede fahiş olup daha makul miktarda bir teminatın yatırılmasına karar verilmesi gerekir. Bu nedenle mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Bozma sebebine davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

28.09.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

Başkan V.                           Üye                             Üye                      Üye                    Üye
Hafize Gülgün Vuraloğlu     Eyüp Sabri Baydar      Mikail Özdemir     İsmail Yavuz      Döndü Deniz Bilir
                                            (Karşı Oy)

KARŞI OY

Dava, davalı şirketin bölünmesi suretiyle yeni kurulan 3. şirkette davacılara aynı oranda pay verilmemesi nedeniyle 21.06.2019 tarihli genel kurul kararının yokluk ve butlanla malul olduğunun tespiti veya iptali istemidir.

Uyuşmazlık, açılan dava nedeniyle davacılardan 6102 sayılı TTK 448 maddesinde ifade edilen teminatın istenip istenemeyeceğine ilişkindir.

6102 sayılı TTK 134 maddesinde "Ticaret şirketlerinin, bölünmelerine ve tür değiştirmelerine 134 ila 194. madde hükümlerinin uygulanacağı" öngörülmüş,

Yasa'nın 159 ila 174 maddelerinde Bölünmeye ilişkin hükümler vaz edilmiş,

Ortak hükümler başlıklı 192. madde de "Birleşmenin, bölünmenin ve tür değiştirmenin iptali ve eksikliklerin sonuçları" düzenlenmiştir.

Şirketlerin bölünmelerine ilişkin dava, 6102 sayılı TTK 447 vd. maddeleri ile 622 maddesinde düzenlenen genel iptal davasından farklı TTK 192 maddesinde düzenlenen özel bir dava türü olup, TTK 445 maddesi hükmünden ayrı değişikliklerin niteliklerine uygun iptal hükümleri öngörmektedir (Ünal Tekinalp [Poray-Çamoğlu]-Ortaklıklar 1. Sh. 204 vd).

6102 sayılı TTK 192 maddesi "134 ilâ 190 ıncı maddelerin ihlali hâlinde, birleşme, bölünme ve tür değiştirme kararına olumlu oy vermemiş ve bunu tutanağa geçirmiş bulunan birleşmeye, bölünmeye veya tür değiştirmeye katılan şirketlerin ortakları; bu kararın Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilanından itibaren iki ay içinde iptal davası açabilirler. İlanın gerekmediği hâllerde süre tescil tarihinden başlar. (2) Kararın bir yönetim organı tarafından verilmesi hâlinde de bu dava açılabilir. (3) Birleşme, bölünme ve tür değiştirmeye ilişkin işlemlerde herhangi bir eksikliğin varlığı hâlinde, mahkeme taraflara bunun giderilmesi için süre verir. Hukuki sakatlık, verilen süre içinde giderilemiyorsa veya giderilememişse mahkeme kararı iptal eder ve gerekli önlemleri alır." hükmünü haizdir.

Somut uyuşmazlık, davalı şirketin bölünmesine ilişkin Genel Kurul Kararına yönelik olup, uyuşmazlıkta özel nitelikteki TTK 134 ila 194 maddesi hükümlerinin uygulanmasının gerektiği, açıklanan yasal düzenlemede açılan dava nedeniyle teminat alınacağına ilişkin bir hüküm bulunmadığı, özel düzenleme nedeniyle uyuşmazlıkta 6102 sayılı TTK 448 maddesi hükmünün uygulanma alanı olmadığından, Bölge Adliye Mahkemesi kararının açıklanan gerekçe ile bozulması gerektiği halde yazılı gerekçe ile bozulması doğru değildir (Dairenin 07.02.2023 gün 2021/5696 Esas, 2023/651 Karar sayılı kararı).

Maruz nedenle çoğunluk görüşüne karşıyım.

Eyüp Sabri Baydar
Üye