MAL REJİMİNİN SONA ERDİĞİNDEKİ MEVCUT MALLAR, SONA ERMESİ ANINDAKİ DURUMLARINA GÖRE DEĞERLENDİRİLİR.
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/15695
KARAR NO : 2016/13500
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 12. Aile Mahkemesi
TARİHİ : 10/07/2014
NUMARASI : 2011/206 - 2014/556
DAVACI : A.Z.Ö.
DAVALI : T.B.
DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı
Ayferi Zehra Ö. ile Turusan B. aralarındaki katılma alacağı davasının kabulüne dair İstanbul Anadolu 12. Aile Mahkemesi'nden verilen 10.07.2014 gün ve 206/556 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Ayferi Zehra Ö. vekili, evlilik birliği içinde edinilen taşınmazlar ile şirket hisseleri ve karı nedeniyle 10.000,00 TL alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 19.04.2011 tarihli ıslah dilekçesi ile, talep miktarını artırarak toplam 600.000,00 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.
Davalı Turusan B. vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile, davacının Göktürk'teki eve ilişkin 301.000,00 TL, Şişli'deki taşınmaza ilişkin 388.571,43 TL, T. Sigorta Aracılık Hizmetleri Ltd. Şti. hissesinden elde edilen kar payına ilişkin 22.152,49 TL olmak üzere 711.723,92 TL katılma alacağı bulunduğu gerekçesiyle taleple bağlı kalınarak 600.000,00 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, banka kayıtlarına, tarafların beyanlarına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Somut olaya gelince; eşler, 07.05.2000 tarihinde evlenmiş, 22.05.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı m. TKM 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın m. 10, TMK m. 202). Tasfiyeye konu 1.1 ada 1 parsel 8 nolu bağımsız bölüm (Göktürk'teki taşınmaz), eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 17.10.2008 tarihinde tam hissesi; 615 ada 9 parsel sayılı taşınmaz (Şişli'deki taşınmaz), eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 15.03.2007 tarihinde 510/1050 hissesi satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiştir, Tasfiyeye konu T. Sigorta Aracılık Hizmetleri Limited Şirketi ise, eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 08.06.1998 tarihinde kurulmuştur ve kişisel maldır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK m. 179).
a) Tasfiyeye konu taşınmazın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. 4721 sayılı TMK'nun 202/1.maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacak hakları doğabilecektir. Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu taşınmazın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, dosya içeriğine, toplanan delillere, taraf beyanlarına, bilirkişi raporlarına, taşınmazın edinilmesi için kullanılan kredi ödeme tablosu ve bilgilerine göre; tasfiyeye konusu 1.1 ada 1 parsel 8 nolu bağımsız bölümün (Göktürk'teki taşınmaz) edinilmesinde İşbankası'ndan 72 ay vadeli 500.000,00 TL kredi kullanıldığı, mal rejiminin geçerli olduğu süre içinde (boşanma dava tarihine kadar) 7 taksidin ödendiği, 65 taksidin ise, mal rejiminin sona erdiği 22.05.2009 tarihinde taşınmazın borcu olarak kaldığı anlaşılmaktadır. Aynı şekilde tasfiyeye konu 6.5 ada 9 parsel sayılı taşınmazın 510/1050 hissesinin de (Şişli'deki taşınmaz) edinilmesinde İşbankası'ndan 60 ay vadeli 300.000,00 TL kredi kullanıldığı, mal rejiminin geçerli olduğu süre içinde (boşanma dava tarihine kadar) 26 taksidin ödendiği, 34 taksidinin ise, mal rejiminin sona erdiği 22.05.2009 tarihinde taşınmazın borcu olarak kaldığı anlaşılmaktadır.
Tüm bu açıklamalar ve yukarda açıklanan Dairemiz ilke ve uygulamalarına göre, Mahkemece, tasfiyeye konu taşınmazların satın alma bedeli, bunun kredi ile ve varsa kredi dışında eşlerin kendi imkanları ile karşıladıkları miktarlar ve oranları ile tasfiye (karara en yakın) tarihindeki sürüm(rayiç) değeri ayrı ayrı belirlenerek; kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosunun ilgili bankadan getirtilerek, kredilerinin mal rejiminin sona erdiği tarihten (boşanma dava tarihi) sonrasına sarkan bölümünün taşınmazın TMK 230/2. maddesi gereğince, edinilmiş malın borcu olarak düşümünün yapılması; taşınmazın karar tarihine yakın tarihteki değerinin hesaplanması için yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak rapor alınması, daha sonra açıklanan nedenlerle denetime elverişli hesap yapılabilmesi için konusunda uzman bilirkişi ve bilirkişilerden hesap raporu alınarak karar verilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden kredi borçları gözönünde bulundurulmaksızın hesaplama yapan bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup kararın bozulması gerekmiştir.
b) Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan malvarlığı değerleri, o eşin kişisel malıdır (4721 s.lı TMK'nun m. 220/2) Aksi mal rejimi sözleşmesiyle kararlaştırılmamışsa kişisel malların gelirleri edinilmiş maldır (TMK'nun m. 219/4 ve 221/2).
Mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut edinilmiş mallar tasfiye edilir (4721 s.lı TMK’nun m. 235/1). Malvarlıkları, mal rejiminin sonra ermesi anındaki durumlarına (nitelik, seviye, aşama vs.) göre değerlendirilir (TMK’nun m. 228/1). Bu malların, kural olarak tasfiye anındaki (TMK’nun m. 227/1 ve 235/1), sürüm (rayiç) değerleri (TMK’nun m. 232, 239/1) hesaba katılır. Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir. Mahkemece, tasfiye konusu malın karara en yakın tarihteki sürüm değeri belirlenmelidir.
Kişisel mal niteliğindeki şirket üzerinde davacı eşin mal rejiminin tasfiyesi sonucu oluşacak alacak hakkı bulunmamaktadır. Ne var ki; aksi kararlaştırılmadığından şirket geliri edinilmiş mal olduğundan, mevcut ise tasfiye davasının konusu olabilir.
Mahkemece yapılacak iş; öncelikle yukarıda açıklanan yasal düzenleme, ilke ve esaslar çerçevesinde, 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden mal rejiminin sona erdiği 22.05.2009 tarihine kadar, dava konusu şirketin kar edip etmediğinin, kar etmişse davalı eşe şirket kar payı (temettü=kazanç) ödenip ödenmediğinin, ödenmişse mevcut olup olmadığının ya da her hangi bir yatırıma dönüştürülüp dönüştürülmediğinin, kar payı ödemesi yapılmamışsa karın şirkete yatırım olarak kullanılıp kullanılmadığının araştırılıp belirlenmesidir. Kar payı ödemesi yapılmış veya karın şirkete yatırım olarak kullanılması durumunda, bu miktarların mal rejiminin sona erdiği tarih itibarıyla ulaştığı reel değer belirlenerek mal rejiminin tasfiyesinde göz önünde bulundurulmalıdır.
Ödenmiş kar payının mal rejiminin sona erdiği tarihte mevcut olmaması durumunda ise; iddia ve savunma doğrultusunda toplanan tüm deliller, ailenin ekonomik ve sosyal statüsü, yaşam standardı ve hayatın olağan akışına göre aile harcamasında kullanıldığı kabul edilen makul miktar belirlenip çıkarıldıktan sonra, kalan miktarın mal rejiminin tasfiyesinde gözetilmesi gerekir.
Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi geçen gerek görülürse mali müşavir, bankacı ve hesap bilirkişi veya bilirkişilerinden de yardım alınmalıdır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalının T. Sigorta Aracılık Hizmetleri Limited Şirketi'ndeki hissesinden elde edilen kar payına ilişkin olarak dava konusu şirketin kar edip etmediğinin, kar etmişse davalı eşe şirket kar payı (temettü=kazanç) ödenip ödenmediğinin, ödenmişse mevcut olup olmadığının ya da her hangi bir yatırıma dönüştürülüp dönüştürülmediğinin, kar payı ödemesi yapılmamışsa karın şirkete yatırım olarak kullanılıp kullanılmadığının araştırılması gerekir. Mahkemece bu yön gözetilmeksizin gerekli inceleme ve araştırma yapılmadan bilirkişi raporu hükme esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda 2.a. ve 2.b. bentlerinde gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA; diğer temyiz itirazlarının yukarda 1. bentte gösterilen sebeplerle reddine, taraflarca HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 10.246,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 10.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
F. AKÇİN N. ŞİMŞEK N. BEYAZITOĞLU N. TAŞ F. EROĞLU
KUŞÇUOĞLU
İÇTİHAT YORUMU : Yargıtay 8. Hukuk Dairesi söz konusu içtihatı ile davalı eş aleyhine oluşan hakkaniyete aykırı durumlara son vermiştir. Şöyle ki, mal rejiminin sona erme tarihindeki (boşanma dava tarihindeki) mevcut mala iyileştirme yaparak değer katan davalı eşin, bu iyileştirmeden kaynaklı olarak malın değer kazanmasından dolayı, söz konusu malın değeri yükselmekte ve davacı eşin katılma ve/veya değer artış payı alacağı da buna bağlı olarak adaletsiz bir biçimde artmaktaydı. Söz konusu içtihata göre, artık davalı eşin mal rejiminin sona erme tarihindeki tasfiyeye tabi mala yapmış olduğu iyileştirmeler dikkate alınmadan, tasfiyeye konu malın, mal rejiminin sona erme tarihindeki durumuna göre ancak tasfiye tarihindeki sürüm değeri üzerinden hesaplama yapılacaktır.
MAL REJİMİNİN SONA ERDİĞİNDEKİ MEVCUT MALLAR, SONA ERMESİ ANINDAKİ DURUMLARINA GÖRE DEĞERLENDİRİLİR.
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/15695
KARAR NO : 2016/13500
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 12. Aile Mahkemesi
TARİHİ : 10/07/2014
NUMARASI : 2011/206 - 2014/556
DAVACI : A.Z.Ö.
DAVALI : T.B.
DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı
Ayferi Zehra Ö. ile Turusan B. aralarındaki katılma alacağı davasının kabulüne dair İstanbul Anadolu 12. Aile Mahkemesi'nden verilen 10.07.2014 gün ve 206/556 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Ayferi Zehra Ö. vekili, evlilik birliği içinde edinilen taşınmazlar ile şirket hisseleri ve karı nedeniyle 10.000,00 TL alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 19.04.2011 tarihli ıslah dilekçesi ile, talep miktarını artırarak toplam 600.000,00 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.
Davalı Turusan B. vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile, davacının Göktürk'teki eve ilişkin 301.000,00 TL, Şişli'deki taşınmaza ilişkin 388.571,43 TL, T. Sigorta Aracılık Hizmetleri Ltd. Şti. hissesinden elde edilen kar payına ilişkin 22.152,49 TL olmak üzere 711.723,92 TL katılma alacağı bulunduğu gerekçesiyle taleple bağlı kalınarak 600.000,00 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, banka kayıtlarına, tarafların beyanlarına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Somut olaya gelince; eşler, 07.05.2000 tarihinde evlenmiş, 22.05.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı m. TKM 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın m. 10, TMK m. 202). Tasfiyeye konu 1.1 ada 1 parsel 8 nolu bağımsız bölüm (Göktürk'teki taşınmaz), eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 17.10.2008 tarihinde tam hissesi; 615 ada 9 parsel sayılı taşınmaz (Şişli'deki taşınmaz), eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 15.03.2007 tarihinde 510/1050 hissesi satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiştir, Tasfiyeye konu T. Sigorta Aracılık Hizmetleri Limited Şirketi ise, eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 08.06.1998 tarihinde kurulmuştur ve kişisel maldır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK m. 179).
a) Tasfiyeye konu taşınmazın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. 4721 sayılı TMK'nun 202/1.maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacak hakları doğabilecektir. Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu taşınmazın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, dosya içeriğine, toplanan delillere, taraf beyanlarına, bilirkişi raporlarına, taşınmazın edinilmesi için kullanılan kredi ödeme tablosu ve bilgilerine göre; tasfiyeye konusu 1.1 ada 1 parsel 8 nolu bağımsız bölümün (Göktürk'teki taşınmaz) edinilmesinde İşbankası'ndan 72 ay vadeli 500.000,00 TL kredi kullanıldığı, mal rejiminin geçerli olduğu süre içinde (boşanma dava tarihine kadar) 7 taksidin ödendiği, 65 taksidin ise, mal rejiminin sona erdiği 22.05.2009 tarihinde taşınmazın borcu olarak kaldığı anlaşılmaktadır. Aynı şekilde tasfiyeye konu 6.5 ada 9 parsel sayılı taşınmazın 510/1050 hissesinin de (Şişli'deki taşınmaz) edinilmesinde İşbankası'ndan 60 ay vadeli 300.000,00 TL kredi kullanıldığı, mal rejiminin geçerli olduğu süre içinde (boşanma dava tarihine kadar) 26 taksidin ödendiği, 34 taksidinin ise, mal rejiminin sona erdiği 22.05.2009 tarihinde taşınmazın borcu olarak kaldığı anlaşılmaktadır.
Tüm bu açıklamalar ve yukarda açıklanan Dairemiz ilke ve uygulamalarına göre, Mahkemece, tasfiyeye konu taşınmazların satın alma bedeli, bunun kredi ile ve varsa kredi dışında eşlerin kendi imkanları ile karşıladıkları miktarlar ve oranları ile tasfiye (karara en yakın) tarihindeki sürüm(rayiç) değeri ayrı ayrı belirlenerek; kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosunun ilgili bankadan getirtilerek, kredilerinin mal rejiminin sona erdiği tarihten (boşanma dava tarihi) sonrasına sarkan bölümünün taşınmazın TMK 230/2. maddesi gereğince, edinilmiş malın borcu olarak düşümünün yapılması; taşınmazın karar tarihine yakın tarihteki değerinin hesaplanması için yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak rapor alınması, daha sonra açıklanan nedenlerle denetime elverişli hesap yapılabilmesi için konusunda uzman bilirkişi ve bilirkişilerden hesap raporu alınarak karar verilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden kredi borçları gözönünde bulundurulmaksızın hesaplama yapan bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup kararın bozulması gerekmiştir.
b) Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan malvarlığı değerleri, o eşin kişisel malıdır (4721 s.lı TMK'nun m. 220/2) Aksi mal rejimi sözleşmesiyle kararlaştırılmamışsa kişisel malların gelirleri edinilmiş maldır (TMK'nun m. 219/4 ve 221/2).
Mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut edinilmiş mallar tasfiye edilir (4721 s.lı TMK’nun m. 235/1). Malvarlıkları, mal rejiminin sonra ermesi anındaki durumlarına (nitelik, seviye, aşama vs.) göre değerlendirilir (TMK’nun m. 228/1). Bu malların, kural olarak tasfiye anındaki (TMK’nun m. 227/1 ve 235/1), sürüm (rayiç) değerleri (TMK’nun m. 232, 239/1) hesaba katılır. Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir. Mahkemece, tasfiye konusu malın karara en yakın tarihteki sürüm değeri belirlenmelidir.
Kişisel mal niteliğindeki şirket üzerinde davacı eşin mal rejiminin tasfiyesi sonucu oluşacak alacak hakkı bulunmamaktadır. Ne var ki; aksi kararlaştırılmadığından şirket geliri edinilmiş mal olduğundan, mevcut ise tasfiye davasının konusu olabilir.
Mahkemece yapılacak iş; öncelikle yukarıda açıklanan yasal düzenleme, ilke ve esaslar çerçevesinde, 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden mal rejiminin sona erdiği 22.05.2009 tarihine kadar, dava konusu şirketin kar edip etmediğinin, kar etmişse davalı eşe şirket kar payı (temettü=kazanç) ödenip ödenmediğinin, ödenmişse mevcut olup olmadığının ya da her hangi bir yatırıma dönüştürülüp dönüştürülmediğinin, kar payı ödemesi yapılmamışsa karın şirkete yatırım olarak kullanılıp kullanılmadığının araştırılıp belirlenmesidir. Kar payı ödemesi yapılmış veya karın şirkete yatırım olarak kullanılması durumunda, bu miktarların mal rejiminin sona erdiği tarih itibarıyla ulaştığı reel değer belirlenerek mal rejiminin tasfiyesinde göz önünde bulundurulmalıdır.
Ödenmiş kar payının mal rejiminin sona erdiği tarihte mevcut olmaması durumunda ise; iddia ve savunma doğrultusunda toplanan tüm deliller, ailenin ekonomik ve sosyal statüsü, yaşam standardı ve hayatın olağan akışına göre aile harcamasında kullanıldığı kabul edilen makul miktar belirlenip çıkarıldıktan sonra, kalan miktarın mal rejiminin tasfiyesinde gözetilmesi gerekir.
Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi geçen gerek görülürse mali müşavir, bankacı ve hesap bilirkişi veya bilirkişilerinden de yardım alınmalıdır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalının T. Sigorta Aracılık Hizmetleri Limited Şirketi'ndeki hissesinden elde edilen kar payına ilişkin olarak dava konusu şirketin kar edip etmediğinin, kar etmişse davalı eşe şirket kar payı (temettü=kazanç) ödenip ödenmediğinin, ödenmişse mevcut olup olmadığının ya da her hangi bir yatırıma dönüştürülüp dönüştürülmediğinin, kar payı ödemesi yapılmamışsa karın şirkete yatırım olarak kullanılıp kullanılmadığının araştırılması gerekir. Mahkemece bu yön gözetilmeksizin gerekli inceleme ve araştırma yapılmadan bilirkişi raporu hükme esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda 2.a. ve 2.b. bentlerinde gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA; diğer temyiz itirazlarının yukarda 1. bentte gösterilen sebeplerle reddine, taraflarca HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 10.246,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 10.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
F. AKÇİN N. ŞİMŞEK N. BEYAZITOĞLU N. TAŞ F. EROĞLU
KUŞÇUOĞLU
İÇTİHAT YORUMU : Yargıtay 8. Hukuk Dairesi söz konusu içtihatı ile davalı eş aleyhine oluşan hakkaniyete aykırı durumlara son vermiştir. Şöyle ki, mal rejiminin sona erme tarihindeki (boşanma dava tarihindeki) mevcut mala iyileştirme yaparak değer katan davalı eşin, bu iyileştirmeden kaynaklı olarak malın değer kazanmasından dolayı, söz konusu malın değeri yükselmekte ve davacı eşin katılma ve/veya değer artış payı alacağı da buna bağlı olarak adaletsiz bir biçimde artmaktaydı. Söz konusu içtihata göre, artık davalı eşin mal rejiminin sona erme tarihindeki tasfiyeye tabi mala yapmış olduğu iyileştirmeler dikkate alınmadan, tasfiyeye konu malın, mal rejiminin sona erme tarihindeki durumuna göre ancak tasfiye tarihindeki sürüm değeri üzerinden hesaplama yapılacaktır.