MÜTERAFİK KUSUR İNDİRİMİ, HAKKANİYET İNDİRİMİ OLMADIĞINDAN MAHKEMECE KUSUR İNDİRİMİ YAPILMASI DURUMUNDA KISMEN KABULE İLİŞKİN VEKÂLET ÜCRETİ HESAPLANMALIDIR.
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2023/4134
Karar No : 2024/2655
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Aydın 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 10.03.2023
SAYISI : 2021/70 Esas, 2023/71 Karar
Taraflar arasındaki alacak davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonucunda Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilince davalı bankada açtırılan vadesiz mevduat hesabından para çekme ve yatırma konusunda kızının da yetkilendirildiğini, bankaca herhangi bir işlem ve bu arada borsada işlem yapma konusunda hiç kimseye yetki ve vekâlet vermediğini, muhtelif zamanlarda yatırılan paralarla hesabın 240.789,00 TL’ye ulaştığını ve kızı tarafından da 21.724,00 TL'nin çekildiğini, bu durumda 219.065,00 TL para bulunması gerekir iken usulsüz işlemler sonucunda hesapta davacının borçlu göründüğünü ileri sürerek fazlası saklı kalmak kaydıyla şimdilik 219.065,00 TL’nin 12.03.2002 tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının 28.01.2000 tarihinde açtığı mevduat hesabını aynı zamanda davalının acenteliğini yürüttüğü Toprak Menkul Kıymetler A.Ş. ile menkul kıymet alım/satım aracılık sözleşmesi imzalayarak irtibatlı hale getirdiğini, bu hesaplarda bankacı olan kızına verdiği yetki ile kızı tarafından yapılan talimatlı işlemler kapsamında menkul kıymet alım satımları yapıldığını, yapılan işlemlerin davacının kızı tarafından müfettişe verilen yazılı beyan ile de kabul edildiğini, davacının kızının yaptığı işlemlerden haberdar olmamasının yaşamın doğal akışına uygun düşmeyeceğini, davacının kızı tarafından verilen boş kasa tediye fişinin de Mehmet Salih Gültekin hesabından davacı hesabına haksız olarak aktarılan paraların iadesi amacıyla davacının kızından alındığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARLARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Mahkemece Verilen Karar
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda 07.12.2016 tarih, 2015/143 E. ve 2016/802 K. sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davalı Birleşik Fon Bankası A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
B. Bozma Kararı
Dairemiz 10.01.2019 tarih, 2017/740 E. ve 2019/235 K. sayılı kararı ile bozma ilamının davalı banka lehine usulü kazanılmış hak teşkil ettiği nazara alınmaksızın, davalı bankanın usulü kazanılmış hakkını ihlal edecek şekilde yapılan belirlemelere dayalı olarak hüküm tesisinin doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 10.03.2023 tarih, 2021/70 E. ve 2023/71 K. sayılı kararı ile bozma ilamı doğrultusunda bilirkişi rapor aldırıldığı, davacının hesabına 182.090,51 TL, para yatırılıp, bundan 21.724,00 TL'nin kızına verdiği talimat gereği kızı tarafından çekildiği, davacının yatırım hesabı açtırmamasına rağmen onun adına sahte imza ile yatırım hesabı açılıp borsada oynandığının banka kayıtları ve bilirkişi raporu ile sabit olduğu, davacının dava dışı kızı Fatma ya da bir başka kişiye bankada işlem yapması konusunda bir vekâletinin bulunmadığı, yalnızca dava dışı kızı Fatma'ya hesabına para yatırıp, çekmesi konusunda bankaya verilmiş bir talimatının bulunduğu, davacının hesabının hareketli bir hesap olduğu, bu konuda davacıya ne bilgi verildiği ne de ekstrelerin gönderildiği, davacının kendi hesap hareketlerinden haberdar olmadığı, dava konusu edilen dönemde bizzat davacı tarafından yapılan bir işlem bulunmadığı, işlemlerin tamamının davacının imzasını atan davalı banka da görevli personel tarafından yapıldığı, personel tarafından para aktarımları yapılarak hisse senedi alınıp satıldığı, bir kısım işlemlerin davacının kızının bilgisi ile yapıldığı ortada ise de bankaların güvenilirlik esasına göre çalışan işletmeler olduğu, her ne şekilde olursa olsun hesap sahiplerinin talimatları gereği işlem yapmakla yükümlü olup basiretli bir tacir gibi davranmaları gerektiği, davacının dava dışı kızına yalnızca para yatırıp çekme talimatı vermişken sahte imza ile parasının hisse senedi alınıp borsa da oynanarak yok edilmesinden bankanın sorumlu olduğu, davacının dava dışı kızına hisse senedi alınıp borsa da oynanması konusunda bir vekâletinin ve talimatının bulunmadığı bu nedenle davacının kızının bir takım eylemlerini de benimsediğinin kabul edilmeyeceği, bu nedenle daha önceki raporlarda belirlenen bedel gereği davacının talebinin kısmen kabulüne, davacının uzun süre hesabını arayıp sormaması, banka ile 3 yıl gibi bir süre iletişime geçmemesi nedeni ile müterafik kusurlu olduğu ve resen davacıya ödenmesi gereken bedelden %20 indirim yapılması gerektiği kanaatine varıldığı gerekçesiyle davalı TMSF hakkında husumet olmadığı yönündeki karar kesinleştiğinden bu konuda tekrar karar verilmesine yer olmadığına, davacının davalı Birleşik Fon Bankası A.Ş. adına açtığı davanın kısmen kabulüne, 160.360,15 TL asıl alacağa resen %20 müterafik kusur indirimi yapılarak 128.288,12 TL asıl alacak ile 7.170,65 TL faizin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazla talebin reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; somut olayda davalının kusurlu olduğunun açık olduğunu, davalı bankanın basiretli tacir gibi davranıp müvekkili tarafından verilen sınırlı yetkiyi dikkate alması gerektiğini, banka görevlisinin müvekkili ve kızının yazılı onayı ve imzası olmaksızın kendince işlemler yaparak hesaptaki parayı yok ettiğini, davalının da çalışanını işten çıkararak olaydaki sorumluluğunu zımnen kabul ettiğini, müvekkilinin yetkilendirdiği kızının yapılan işlemlerden haberdar olmadığı için kendisinin işlemleri benimsediğinin kabulünün hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, vekil açıkça yetkilendirilmediğinden yapılan işlemlerin vekil edeni bağlamayacağını, müvekkilinin kızına talimatın talep halinde kızına para ödenmesini sağlayacak bir yazılı talimat olmakla nakit para ödenmesi dışında bir yetki veya aktif işlem yapma izni verilmesinin söz konusu olmadığını, yazılı talimatın içerdiği yetkinin gayet net olup kapsamının yorum ile genişletilemeyeceğini, bu yazılı talimat dayanak yapılarak virman veya havale işlemi yapılmasının yasa hükümlerine aykırı olduğunu, sahte imzalarla yapılan işlemlerin müvekkili aleyhinde hukuki sonuç doğurmasının kabul edilemeyeceğini, resen takdir ile müvekkiline kusur izafe edilemeyeceğini, bankaya 2000 yılında emanet edilen paraya halen ulaşılamadığını belirterek davanın reddedilen kısmına ilişkin kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen gereklerinin yerine getirilmediğini, eksik inceleme ile oluşturulan bilirkişi raporunun hükme esas alındığını, davacı hesabının paravan hesap olup davacının yetkilendirdiği kızı talimatı ile yapılan işlemlerde davacının da zımni onayı olduğunu, davacı tarafından verilen yetkinin para çekme yetkisi olmakla virman, havale gibi işlemleri de kapsadığını, davacının bu işlemlerden 3 yıl boyunca haberdar olmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, tanık dinletme talepleri reddedilerek savunma haklarının engellendiğini, müvekkillerinin yapılan işlemde kusurlarının olmadığını, kusur indirimi belirlenme kriterlerinin açıkça belirlenmediğini, asıl alacaktan indirim yapılırken faizinden indirim yapılmamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, hatalı hesaplanan tutar esas alınarak hüküm kurulduğunu, hesaplama yapılırken yanlış temerrüt tarihinde hataya düşülerek müvekkile müracaat tarihinin dikkate alındığını, işlemiş faiz oranı hatalı olmakla reeskont faizi yerine kanuni faizden hüküm kurulması gerektiğini, müvekkil lehine ve davacı lehinde hükmedilen vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin yanlış hesaplandığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, alacak istemine ilişkin açılan davada davacının hesabından para çekmek üzere talimat ile görevlendirdiği kızının, hesaptan yapılan bu işlemlerin bir kısmını benimsemiş olması karşısında bu beyanın davacıyı bağlayıp bağlamayacağı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesi ve 5236 sayılı Kanun’un geçici 2 nci maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 5236 sayılı Kanun’un 16 ncı maddesi ile değiştirilmeden önceki 438 inci maddesinin yedinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1. Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2. Dava, davacının banka hesabında yapılan usulsüz işlemler sonucu zarara uğradığı iddiasına dayanan alacak istemine ilişkin olup yargılama sırasında hesaplanan asıl alacağa resen müterafik kusur indirimi yapılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, vekâlet ücreti hesaplamasında ise asıl alacak üzerinden davanın kabul ve ret miktarları dikkate alınarak hesaplama yapılmıştır. Müterafik kusur indirimi, hakkaniyet indirimi olmadığından mahkemece kusur indirimi yapılarak davanın kısmen kabulüne ve reddine karar verilen miktarlar üzerinden vekâlet ücreti hesaplaması yapılması gerekirken indirimsiz asıl alacak miktarı üzerinden hesaplama yapılarak vekâlet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesi ve 5236 sayılı Kanun’un geçici 2 nci maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 5236 sayılı Kanun’un 16 ncı maddesi ile değiştirilmeden önceki 438 inci maddesinin yedinci fıkrası gereğince mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilin tüm, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının hüküm fıkrasının (8) numaralı bendinde yer alan “25.054,02 TL” ibaresinin çıkartılarak yerine “20.243,22 TL ” ibaresinin ve mahkeme kararının hüküm fıkrasının (9) numaralı bendinde yer alan “9.392,88 TL” ibaresinin çıkartılarak yerine “14.524,30 TL ” ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacıya yükletilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
02.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan V. Üye Üye Üye Üye
Ali Orhan Dudu İrem Toros Mehmet Tunç Mikail Özdemir Okan Albayrak
MÜTERAFİK KUSUR İNDİRİMİ, HAKKANİYET İNDİRİMİ OLMADIĞINDAN MAHKEMECE KUSUR İNDİRİMİ YAPILMASI DURUMUNDA KISMEN KABULE İLİŞKİN VEKÂLET ÜCRETİ HESAPLANMALIDIR.
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2023/4134
Karar No : 2024/2655
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Aydın 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 10.03.2023
SAYISI : 2021/70 Esas, 2023/71 Karar
Taraflar arasındaki alacak davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonucunda Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilince davalı bankada açtırılan vadesiz mevduat hesabından para çekme ve yatırma konusunda kızının da yetkilendirildiğini, bankaca herhangi bir işlem ve bu arada borsada işlem yapma konusunda hiç kimseye yetki ve vekâlet vermediğini, muhtelif zamanlarda yatırılan paralarla hesabın 240.789,00 TL’ye ulaştığını ve kızı tarafından da 21.724,00 TL'nin çekildiğini, bu durumda 219.065,00 TL para bulunması gerekir iken usulsüz işlemler sonucunda hesapta davacının borçlu göründüğünü ileri sürerek fazlası saklı kalmak kaydıyla şimdilik 219.065,00 TL’nin 12.03.2002 tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının 28.01.2000 tarihinde açtığı mevduat hesabını aynı zamanda davalının acenteliğini yürüttüğü Toprak Menkul Kıymetler A.Ş. ile menkul kıymet alım/satım aracılık sözleşmesi imzalayarak irtibatlı hale getirdiğini, bu hesaplarda bankacı olan kızına verdiği yetki ile kızı tarafından yapılan talimatlı işlemler kapsamında menkul kıymet alım satımları yapıldığını, yapılan işlemlerin davacının kızı tarafından müfettişe verilen yazılı beyan ile de kabul edildiğini, davacının kızının yaptığı işlemlerden haberdar olmamasının yaşamın doğal akışına uygun düşmeyeceğini, davacının kızı tarafından verilen boş kasa tediye fişinin de Mehmet Salih Gültekin hesabından davacı hesabına haksız olarak aktarılan paraların iadesi amacıyla davacının kızından alındığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARLARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Mahkemece Verilen Karar
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda 07.12.2016 tarih, 2015/143 E. ve 2016/802 K. sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davalı Birleşik Fon Bankası A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
B. Bozma Kararı
Dairemiz 10.01.2019 tarih, 2017/740 E. ve 2019/235 K. sayılı kararı ile bozma ilamının davalı banka lehine usulü kazanılmış hak teşkil ettiği nazara alınmaksızın, davalı bankanın usulü kazanılmış hakkını ihlal edecek şekilde yapılan belirlemelere dayalı olarak hüküm tesisinin doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 10.03.2023 tarih, 2021/70 E. ve 2023/71 K. sayılı kararı ile bozma ilamı doğrultusunda bilirkişi rapor aldırıldığı, davacının hesabına 182.090,51 TL, para yatırılıp, bundan 21.724,00 TL'nin kızına verdiği talimat gereği kızı tarafından çekildiği, davacının yatırım hesabı açtırmamasına rağmen onun adına sahte imza ile yatırım hesabı açılıp borsada oynandığının banka kayıtları ve bilirkişi raporu ile sabit olduğu, davacının dava dışı kızı Fatma ya da bir başka kişiye bankada işlem yapması konusunda bir vekâletinin bulunmadığı, yalnızca dava dışı kızı Fatma'ya hesabına para yatırıp, çekmesi konusunda bankaya verilmiş bir talimatının bulunduğu, davacının hesabının hareketli bir hesap olduğu, bu konuda davacıya ne bilgi verildiği ne de ekstrelerin gönderildiği, davacının kendi hesap hareketlerinden haberdar olmadığı, dava konusu edilen dönemde bizzat davacı tarafından yapılan bir işlem bulunmadığı, işlemlerin tamamının davacının imzasını atan davalı banka da görevli personel tarafından yapıldığı, personel tarafından para aktarımları yapılarak hisse senedi alınıp satıldığı, bir kısım işlemlerin davacının kızının bilgisi ile yapıldığı ortada ise de bankaların güvenilirlik esasına göre çalışan işletmeler olduğu, her ne şekilde olursa olsun hesap sahiplerinin talimatları gereği işlem yapmakla yükümlü olup basiretli bir tacir gibi davranmaları gerektiği, davacının dava dışı kızına yalnızca para yatırıp çekme talimatı vermişken sahte imza ile parasının hisse senedi alınıp borsa da oynanarak yok edilmesinden bankanın sorumlu olduğu, davacının dava dışı kızına hisse senedi alınıp borsa da oynanması konusunda bir vekâletinin ve talimatının bulunmadığı bu nedenle davacının kızının bir takım eylemlerini de benimsediğinin kabul edilmeyeceği, bu nedenle daha önceki raporlarda belirlenen bedel gereği davacının talebinin kısmen kabulüne, davacının uzun süre hesabını arayıp sormaması, banka ile 3 yıl gibi bir süre iletişime geçmemesi nedeni ile müterafik kusurlu olduğu ve resen davacıya ödenmesi gereken bedelden %20 indirim yapılması gerektiği kanaatine varıldığı gerekçesiyle davalı TMSF hakkında husumet olmadığı yönündeki karar kesinleştiğinden bu konuda tekrar karar verilmesine yer olmadığına, davacının davalı Birleşik Fon Bankası A.Ş. adına açtığı davanın kısmen kabulüne, 160.360,15 TL asıl alacağa resen %20 müterafik kusur indirimi yapılarak 128.288,12 TL asıl alacak ile 7.170,65 TL faizin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazla talebin reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; somut olayda davalının kusurlu olduğunun açık olduğunu, davalı bankanın basiretli tacir gibi davranıp müvekkili tarafından verilen sınırlı yetkiyi dikkate alması gerektiğini, banka görevlisinin müvekkili ve kızının yazılı onayı ve imzası olmaksızın kendince işlemler yaparak hesaptaki parayı yok ettiğini, davalının da çalışanını işten çıkararak olaydaki sorumluluğunu zımnen kabul ettiğini, müvekkilinin yetkilendirdiği kızının yapılan işlemlerden haberdar olmadığı için kendisinin işlemleri benimsediğinin kabulünün hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, vekil açıkça yetkilendirilmediğinden yapılan işlemlerin vekil edeni bağlamayacağını, müvekkilinin kızına talimatın talep halinde kızına para ödenmesini sağlayacak bir yazılı talimat olmakla nakit para ödenmesi dışında bir yetki veya aktif işlem yapma izni verilmesinin söz konusu olmadığını, yazılı talimatın içerdiği yetkinin gayet net olup kapsamının yorum ile genişletilemeyeceğini, bu yazılı talimat dayanak yapılarak virman veya havale işlemi yapılmasının yasa hükümlerine aykırı olduğunu, sahte imzalarla yapılan işlemlerin müvekkili aleyhinde hukuki sonuç doğurmasının kabul edilemeyeceğini, resen takdir ile müvekkiline kusur izafe edilemeyeceğini, bankaya 2000 yılında emanet edilen paraya halen ulaşılamadığını belirterek davanın reddedilen kısmına ilişkin kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen gereklerinin yerine getirilmediğini, eksik inceleme ile oluşturulan bilirkişi raporunun hükme esas alındığını, davacı hesabının paravan hesap olup davacının yetkilendirdiği kızı talimatı ile yapılan işlemlerde davacının da zımni onayı olduğunu, davacı tarafından verilen yetkinin para çekme yetkisi olmakla virman, havale gibi işlemleri de kapsadığını, davacının bu işlemlerden 3 yıl boyunca haberdar olmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, tanık dinletme talepleri reddedilerek savunma haklarının engellendiğini, müvekkillerinin yapılan işlemde kusurlarının olmadığını, kusur indirimi belirlenme kriterlerinin açıkça belirlenmediğini, asıl alacaktan indirim yapılırken faizinden indirim yapılmamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, hatalı hesaplanan tutar esas alınarak hüküm kurulduğunu, hesaplama yapılırken yanlış temerrüt tarihinde hataya düşülerek müvekkile müracaat tarihinin dikkate alındığını, işlemiş faiz oranı hatalı olmakla reeskont faizi yerine kanuni faizden hüküm kurulması gerektiğini, müvekkil lehine ve davacı lehinde hükmedilen vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin yanlış hesaplandığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, alacak istemine ilişkin açılan davada davacının hesabından para çekmek üzere talimat ile görevlendirdiği kızının, hesaptan yapılan bu işlemlerin bir kısmını benimsemiş olması karşısında bu beyanın davacıyı bağlayıp bağlamayacağı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesi ve 5236 sayılı Kanun’un geçici 2 nci maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 5236 sayılı Kanun’un 16 ncı maddesi ile değiştirilmeden önceki 438 inci maddesinin yedinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1. Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2. Dava, davacının banka hesabında yapılan usulsüz işlemler sonucu zarara uğradığı iddiasına dayanan alacak istemine ilişkin olup yargılama sırasında hesaplanan asıl alacağa resen müterafik kusur indirimi yapılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, vekâlet ücreti hesaplamasında ise asıl alacak üzerinden davanın kabul ve ret miktarları dikkate alınarak hesaplama yapılmıştır. Müterafik kusur indirimi, hakkaniyet indirimi olmadığından mahkemece kusur indirimi yapılarak davanın kısmen kabulüne ve reddine karar verilen miktarlar üzerinden vekâlet ücreti hesaplaması yapılması gerekirken indirimsiz asıl alacak miktarı üzerinden hesaplama yapılarak vekâlet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesi ve 5236 sayılı Kanun’un geçici 2 nci maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 5236 sayılı Kanun’un 16 ncı maddesi ile değiştirilmeden önceki 438 inci maddesinin yedinci fıkrası gereğince mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilin tüm, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının hüküm fıkrasının (8) numaralı bendinde yer alan “25.054,02 TL” ibaresinin çıkartılarak yerine “20.243,22 TL ” ibaresinin ve mahkeme kararının hüküm fıkrasının (9) numaralı bendinde yer alan “9.392,88 TL” ibaresinin çıkartılarak yerine “14.524,30 TL ” ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacıya yükletilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
02.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan V. Üye Üye Üye Üye
Ali Orhan Dudu İrem Toros Mehmet Tunç Mikail Özdemir Okan Albayrak