
MUVAZAAYA DAYALI İPTAL DAVASI, MAL REJİMİNİN TASFİYESİNDEN KAYNAKLI DAVAYI BEKLETİCİ SORUN YAPMALIDIR.
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/2012
KARAR NO : 2022/6837
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul 24. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 19/03/2015
NUMARASI : 2013/217 - 2015/100
Davacılar Bilal Habeşi Y. ile davalılar Mehtap Y. ve Sevda C. ile aralarındaki dava hakkında İstanbul 24. Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen 19/02/2015 gün ve 2013/217 Esas 2015/100 sayılı kararın Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 26/09/2018 gün ve 2016/2848-2018/8260 sayılı kararı ile onanmasına karar verilmiş olup, süresi içinde davalı Mehtap Y. ve Sevda C. vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, müvekkilinin davalı Mehtap Y. aleyhine boşanma davası açtığını, evlilik birliği içinde alınan ve Mehtap Y. adına tescil edilen dava konusu taşınmazın müvekkilinden mal kaçırma amacı ile muvazaalı olarak davalı Sevda C.'e devredildiğini belirterek bu muvazaalı işlemin iptalini talep etmiştir.
Mahkemenin, davanın kabulü ile taşınmazın tapusunun iptali ile davalı Mehtap Y. adına tesciline ilişkin kararı Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 26/09/2018 gün ve 2016/2848-2018/8260 sayılı ilamı ile davalı Mehtap Y.’ın temyizinin harç eksikliğinden reddine ilişkin ek kararın ve mahkemenin esas hakkındaki kararının onanmasına karar verilmiş, davalı Mehtap Y. ve Sevda C. vekilleri bozma kararının hatalı olduğundan bahisle karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dosyanın yeniden yapılan incelemesi sonunda:
1. Davalı Mehtap Y. ve Sevda C. zorunlu dava arkadaşı olduğundan, Sevda C.'in yatırdığı nisbi harç yeterli olup, davalı Mehtap Y. tarafından da maktu harç yatırılmış bulunmasına göre, harç eksikliğinden red kararı verilmesi ve buna ilişkin ek kararın onanması hatalı olmuştur.
2. Dava, TBK’nın 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkindir.
Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3. kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler.
3. kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir.
Somut olayda, dava TBK'nın 19. maddesine dayalı olarak açılmıştır. Davacı ile davalı Mehtap Y. arasındaki boşanma davası İstanbul 1. Aile Mahkemesinin 2013/42 Esas 2014/371 Karar sayılı ilamı ile sonuçlanmış, tarafların boşanmalarına karar verilmiş, ancak davacı lehine herhangi bir mali hakka hükmedilmemiştir. Ancak davacı ile davalı Mehtap Y. arasında İstanbul 11. Aile Mahkemesinin 2013/72 Esas sayılı dosyasından mal rejiminden kaynaklanan katılma alacağı davası bulunmaktadır. Bu davanın devam ettiği anlaşılmaktadır.
Bu halde, mahkemece, İstanbul 11. Aile Mahkemesinin 2013/.2 Esas sayılı davasının sonucunun bekletici mesele yapılarak, bu dava sonunda davacının bir alacağı olmadığının anlaşılması halinde davanın reddine, aksi durumda yani bir alacağın varlığı halinde ise TBK’nın 19. maddesine göre muvazaa olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılarak, muvazaanın ispatı durumunda davanın kabulü ile bu alacağı için İİK 283/1. maddesinin kıyasen uygulanarak davacıya haciz ve satış isteme yetkisi verilmesine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, mahkeme kararının bu nedenlerle bozulması gerekirken, maddi yanılgı sonucu onanmasına karar verilmesi hatalı olmuştur.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin karar düzeltme isteklerinin kabulü ile Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 26/09/2018 gün ve 2016/2848-2018/8260 sayılı onama kararının kaldırılarak, mahkeme kararının BOZULMASINA, tashihi karar peşin harcının ve temyiz peşin harcının istek halinde karar düzeltme isteyen davalılar Mehtap Y. ve Sevda C.'e geri verilmesine 05/04/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
A.Ş.Sertkaya K.Özerdoğan Y.Yılmaz Ö.F.Aydıner M.Arı
MUVAZAAYA DAYALI İPTAL DAVASI, MAL REJİMİNİN TASFİYESİNDEN KAYNAKLI DAVAYI BEKLETİCİ SORUN YAPMALIDIR.
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/2012
KARAR NO : 2022/6837
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul 24. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 19/03/2015
NUMARASI : 2013/217 - 2015/100
Davacılar Bilal Habeşi Y. ile davalılar Mehtap Y. ve Sevda C. ile aralarındaki dava hakkında İstanbul 24. Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen 19/02/2015 gün ve 2013/217 Esas 2015/100 sayılı kararın Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 26/09/2018 gün ve 2016/2848-2018/8260 sayılı kararı ile onanmasına karar verilmiş olup, süresi içinde davalı Mehtap Y. ve Sevda C. vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, müvekkilinin davalı Mehtap Y. aleyhine boşanma davası açtığını, evlilik birliği içinde alınan ve Mehtap Y. adına tescil edilen dava konusu taşınmazın müvekkilinden mal kaçırma amacı ile muvazaalı olarak davalı Sevda C.'e devredildiğini belirterek bu muvazaalı işlemin iptalini talep etmiştir.
Mahkemenin, davanın kabulü ile taşınmazın tapusunun iptali ile davalı Mehtap Y. adına tesciline ilişkin kararı Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 26/09/2018 gün ve 2016/2848-2018/8260 sayılı ilamı ile davalı Mehtap Y.’ın temyizinin harç eksikliğinden reddine ilişkin ek kararın ve mahkemenin esas hakkındaki kararının onanmasına karar verilmiş, davalı Mehtap Y. ve Sevda C. vekilleri bozma kararının hatalı olduğundan bahisle karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dosyanın yeniden yapılan incelemesi sonunda:
1. Davalı Mehtap Y. ve Sevda C. zorunlu dava arkadaşı olduğundan, Sevda C.'in yatırdığı nisbi harç yeterli olup, davalı Mehtap Y. tarafından da maktu harç yatırılmış bulunmasına göre, harç eksikliğinden red kararı verilmesi ve buna ilişkin ek kararın onanması hatalı olmuştur.
2. Dava, TBK’nın 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkindir.
Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3. kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler.
3. kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir.
Somut olayda, dava TBK'nın 19. maddesine dayalı olarak açılmıştır. Davacı ile davalı Mehtap Y. arasındaki boşanma davası İstanbul 1. Aile Mahkemesinin 2013/42 Esas 2014/371 Karar sayılı ilamı ile sonuçlanmış, tarafların boşanmalarına karar verilmiş, ancak davacı lehine herhangi bir mali hakka hükmedilmemiştir. Ancak davacı ile davalı Mehtap Y. arasında İstanbul 11. Aile Mahkemesinin 2013/72 Esas sayılı dosyasından mal rejiminden kaynaklanan katılma alacağı davası bulunmaktadır. Bu davanın devam ettiği anlaşılmaktadır.
Bu halde, mahkemece, İstanbul 11. Aile Mahkemesinin 2013/.2 Esas sayılı davasının sonucunun bekletici mesele yapılarak, bu dava sonunda davacının bir alacağı olmadığının anlaşılması halinde davanın reddine, aksi durumda yani bir alacağın varlığı halinde ise TBK’nın 19. maddesine göre muvazaa olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılarak, muvazaanın ispatı durumunda davanın kabulü ile bu alacağı için İİK 283/1. maddesinin kıyasen uygulanarak davacıya haciz ve satış isteme yetkisi verilmesine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, mahkeme kararının bu nedenlerle bozulması gerekirken, maddi yanılgı sonucu onanmasına karar verilmesi hatalı olmuştur.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin karar düzeltme isteklerinin kabulü ile Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 26/09/2018 gün ve 2016/2848-2018/8260 sayılı onama kararının kaldırılarak, mahkeme kararının BOZULMASINA, tashihi karar peşin harcının ve temyiz peşin harcının istek halinde karar düzeltme isteyen davalılar Mehtap Y. ve Sevda C.'e geri verilmesine 05/04/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
A.Ş.Sertkaya K.Özerdoğan Y.Yılmaz Ö.F.Aydıner M.Arı