ÖNCEKİ TEBLİGATLARDA USULSÜZLÜĞÜN İDDİA EDİLMEMESİ SATIŞ İLANI TEBLİGATININ USULSÜZLÜĞÜNÜ KAPSAYAMAZ.
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/12-757
KARAR NO : 2017/970
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 3. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 08/10/2015
NUMARASI : 2015/413 - 2015/790
DAVACI/BORÇLU : H.G. vekili Av. A.D.
DAVALI/ALACAKLI : 1- BA. vekili Av. A.A.
2- K.T.K. Bankası A.Ş. vekili Av. T.A.
Taraflar arasındaki “ihalenin feshi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İstanbul Anadolu 3. İcra (Hukuk) Mahkemesince şikayetin reddine dair verilen 05.12.2014 gün ve 2014/835 E., 2014/936 K. sayılı kararın temyizen incelenmesinin şikayetçi (borçlu) vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 22.04.2015 gün ve 2015/8686 E., 2015/10934 K. sayılı kararı ile,
(… Şikayetçi vekili, kıymet takdiri raporu ve satış ilanının müvekkiline tebliğ edilmediği ve usulsüz tebliğ edildiğini, satış ilanı tebligatı yapılan Ersin İ.ali’yi tanımadığını, bu şahıs ile akrabalık ve yakınlığının bulunmadığını, adı geçenin tebligatın yapıldığı site yakınlarında oturan bir kimse olduğunu ileri sürerek ihalenin feshine karar verilmesi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu; mahkemece, esas icra dosyasında icra emri ve kıymet takdiri raporunun da şikayetçinin aynı adresinde soyadı “İ.ali” olan şahıslara yapıldığını ve bu tebligatlarla ilgili şikayetçinin herhangi bir usulsüzlük iddiasında bulunmadığını, adresin mernis adresi olup feshi gerektiren bir neden bulunmadığı gerekçe gösterilerek şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 16. maddesi ile Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 25. maddesine göre; "kendisine tebligat yapılacak şahıs, adresinde bulunmazsa tebliğ, aynı konutta oturan kimselere veya hizmetçilerden birine yapılır." 4829 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle Tebligat Kanunu'nun 16. maddesinde yer alan "birlikte oturan ailesi efradı" ibaresi "aynı konutta oturan kişiler" şeklinde değiştirildiğinden, muhatap adına kendilerine tebligat yapılacak aynı konutta oturan kişiler, aile fertleri, yakın ve uzak akrabalar veya hizmetçilerden biri olabileceği gibi bu kimseler dışında kalan ancak muhatapla birlikte oturan diğer kimseler de olabileceklerdir. Muhatapla birlikte oturma şartının gerçekleşmiş sayılabilmesi için muhatapla aynı çatı altında oturmak yetmeyip, aynı daireyi paylaşmış olmak gerekir.
Tebligat Kanunu ve Tebligat Yönetmeliği, tebliğ belgesindeki işlemin aksinin iddia edilmesi halinde bunun tahkik şeklini ve yöntemini göstermemiştir. Mahkemece, her somut olayın özelliği, cereyan şekli, gerçekleşen maddi olgular en ufak ayrıntılarına kadar gözönünde bulundurup iddia tahkik edilmelidir. H.G.K.nun 7.4.1982 tarih ve 1377-337 sayılı kararında da benimsendiği üzere, tebligat parçasında yazılı olan hususun aksi her türlü delille ispatlanabilir.
Usule aykırı tebliğin hükmü ise 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesinde ve Tebligat Yönetmeliği'nin 53. maddesinde düzenlenmiş; tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatap tebliğe muttali olmuş ise geçerli sayılıp, muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edileceği belirtilmiştir. Şikayetçinin bildirdiği öğrenme tarihi esas olup bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. Hukuk Genel Kurulunun 12.02.1969 tarih ve 1967/172-107 sayılı kararında da benimsendiği üzere beyan edilen öğrenme tarihinin aksi tanık beyanıyla ispat edilemez.
Somut olayda, icra dosyası kapsamından taşınmaz maliki olan ipotek borçlusu Hüsamettin G.’e yapılan tebligatların tamamının mernis adresi olan, “C. Mah. Çınarcık Yalova Yolu Cad. No:3. İç Kapı No:3. Koru Merkez Çınarcık/Yalova" adresine yapıldığı anlaşılmaktadır. Aynı adrese gönderilen satış ilanı tebligat evrakının incelenmesinde; “Muhatabın çarşıda olduğunu beyan eden birlikte sürekli ikamet eden tebliğe ehil yeğeni Ersin İ.al imzasına tebliğ edildi” şerhi verilerek TK’nun 16. maddesine göre tebliğ edilmek istendiği anlaşılmaktadır. Şikayetçi, tebligat yapılan Ersin İ.ali’yi tanımadığını, site yakınlarında oturduğunu beyan etmekte olup bu beyanın, tebligat mazbatasında geçen ve Ersin’in “yeğeni” olduğu ve birlikte ikamet ettiklerine yönelik tespitin gerçeğe uygun olmadığı iddiasını da içerdiğinin kabulü gerekir. İcra dosyasında icra emri ve kıymet takdiri raporunun da şikayetçinin aynı adresinde soyadı “İ.ali” olan şahıslara yapılması ve bu tebligatlarla ilgili şikayetçinin herhangi bir usulsüzlük iddiasında bulunmaması borçlunun satış ilanı tebligatının usulsüzlüğünü de ileri süremeyeceği anlamında yorumlanamaz. Kaldı ki, borçlu kıymet takdiri raporunun da kendine tebliğ edilmediğini öne sürdüğü gibi evvelce mahkemece yapıldığı kabul edilen tebligatların hiçbirisi satış ilanı tebligatı yapılan “Ersin İ.ali” ye yapılmamıştır.
İİK'nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi Dairemizin süreklilik arzeden içtihatlarına göre başlı başına ihalenin feshi sebebidir.
O halde mahkemece; şikayetçi, tebligat mazbatasında belirtilen maddi olguların aksini iddia ettiğine göre, HGK kararı uyarınca borçlunun ileri sürdüğü hususlarla ilgili deliller toplanarak ispatlamasına imkan tanınmalı, satış ilanı tebligatı yapılan tarih itibarı ile tebligat yapılan adreste Ersin İ.ali ile birlikte oturup oturmadıkları, aynı daireyi paylaşıp paylaşmadıkları araştırılmalı ve varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Şikayetçi (borçlu) vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Talep, ihalenin feshi istemine ilişkindir.
Şikayetçi (borçlu) vekili müvekkilinin maliki olduğu taşınmazın İstanbul Anadolu 10. İcra Dairesinin 2014/3. Talimat sayılı dosyası ile ihale alıcısına ihale yolu ile satıldığını, taşınmaza ilişkin kıymet takdiri raporunun, satış ilanının, açık arttırma ilanının tebliğ edilmediğini, satış ilanı tebligatının Çınarcık-Yalova'daki müvekkili ile ilgisi bulunmayan, müvekkilinin tanımadığı Ersin İ.ali adlı şahsa, müvekkiline verilmek üzere tebliğ edildiğini, Ersin İ.ali'nin tebliğ zarfını iade ettiğini, iade evrakının İcra Dairesince teslim alındığını ancak dosyaya konulmadığını, tebliğ işleminin usul ve yasaya aykırı olduğunu, tebliğ evrakından satış işleminin yapılacağı günden bir gün önce haberdar olduklarını ileri sürerek ihalenin feshine karar verilmesini şikayet yolu ile talep etmiştir.
Şikayet olunan (alacaklı) ile şikayet olunan (ihale alıcısı) vekilleri, ayrı ayrı şikâyetin reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece esas icra dosyasında icra emri ve kıymet takdiri raporunun da şikayetçinin aynı adresinde soyadı “İ.ali” olan şahıslara yapıldığı ve bu tebligatlarla ilgili şikayetçinin herhangi bir usulsüzlük iddiasında bulunmadığı, adresin mernis adresi olup feshi gerektiren bir neden bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiş, verilen karar şikayetçi (borçlu) vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece önceki gerekçeler tekrarlanmak suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı, şikayetçi (borçlu) vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; şikayetçi (borçlu) Hüsamettin G.’e satış ilanının usulüne uygun olarak tebliğ edilip edilmediği, burada varılacak sonuca göre İİK'nun 127. maddesi gereğince ihalenin feshine karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Şikayetçi (borçlu) vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 24.05.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.
ÖNCEKİ TEBLİGATLARDA USULSÜZLÜĞÜN İDDİA EDİLMEMESİ SATIŞ İLANI TEBLİGATININ USULSÜZLÜĞÜNÜ KAPSAYAMAZ.
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/12-757
KARAR NO : 2017/970
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 3. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 08/10/2015
NUMARASI : 2015/413 - 2015/790
DAVACI/BORÇLU : H.G. vekili Av. A.D.
DAVALI/ALACAKLI : 1- BA. vekili Av. A.A.
2- K.T.K. Bankası A.Ş. vekili Av. T.A.
Taraflar arasındaki “ihalenin feshi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İstanbul Anadolu 3. İcra (Hukuk) Mahkemesince şikayetin reddine dair verilen 05.12.2014 gün ve 2014/835 E., 2014/936 K. sayılı kararın temyizen incelenmesinin şikayetçi (borçlu) vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 22.04.2015 gün ve 2015/8686 E., 2015/10934 K. sayılı kararı ile,
(… Şikayetçi vekili, kıymet takdiri raporu ve satış ilanının müvekkiline tebliğ edilmediği ve usulsüz tebliğ edildiğini, satış ilanı tebligatı yapılan Ersin İ.ali’yi tanımadığını, bu şahıs ile akrabalık ve yakınlığının bulunmadığını, adı geçenin tebligatın yapıldığı site yakınlarında oturan bir kimse olduğunu ileri sürerek ihalenin feshine karar verilmesi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu; mahkemece, esas icra dosyasında icra emri ve kıymet takdiri raporunun da şikayetçinin aynı adresinde soyadı “İ.ali” olan şahıslara yapıldığını ve bu tebligatlarla ilgili şikayetçinin herhangi bir usulsüzlük iddiasında bulunmadığını, adresin mernis adresi olup feshi gerektiren bir neden bulunmadığı gerekçe gösterilerek şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 16. maddesi ile Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 25. maddesine göre; "kendisine tebligat yapılacak şahıs, adresinde bulunmazsa tebliğ, aynı konutta oturan kimselere veya hizmetçilerden birine yapılır." 4829 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle Tebligat Kanunu'nun 16. maddesinde yer alan "birlikte oturan ailesi efradı" ibaresi "aynı konutta oturan kişiler" şeklinde değiştirildiğinden, muhatap adına kendilerine tebligat yapılacak aynı konutta oturan kişiler, aile fertleri, yakın ve uzak akrabalar veya hizmetçilerden biri olabileceği gibi bu kimseler dışında kalan ancak muhatapla birlikte oturan diğer kimseler de olabileceklerdir. Muhatapla birlikte oturma şartının gerçekleşmiş sayılabilmesi için muhatapla aynı çatı altında oturmak yetmeyip, aynı daireyi paylaşmış olmak gerekir.
Tebligat Kanunu ve Tebligat Yönetmeliği, tebliğ belgesindeki işlemin aksinin iddia edilmesi halinde bunun tahkik şeklini ve yöntemini göstermemiştir. Mahkemece, her somut olayın özelliği, cereyan şekli, gerçekleşen maddi olgular en ufak ayrıntılarına kadar gözönünde bulundurup iddia tahkik edilmelidir. H.G.K.nun 7.4.1982 tarih ve 1377-337 sayılı kararında da benimsendiği üzere, tebligat parçasında yazılı olan hususun aksi her türlü delille ispatlanabilir.
Usule aykırı tebliğin hükmü ise 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesinde ve Tebligat Yönetmeliği'nin 53. maddesinde düzenlenmiş; tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatap tebliğe muttali olmuş ise geçerli sayılıp, muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edileceği belirtilmiştir. Şikayetçinin bildirdiği öğrenme tarihi esas olup bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. Hukuk Genel Kurulunun 12.02.1969 tarih ve 1967/172-107 sayılı kararında da benimsendiği üzere beyan edilen öğrenme tarihinin aksi tanık beyanıyla ispat edilemez.
Somut olayda, icra dosyası kapsamından taşınmaz maliki olan ipotek borçlusu Hüsamettin G.’e yapılan tebligatların tamamının mernis adresi olan, “C. Mah. Çınarcık Yalova Yolu Cad. No:3. İç Kapı No:3. Koru Merkez Çınarcık/Yalova" adresine yapıldığı anlaşılmaktadır. Aynı adrese gönderilen satış ilanı tebligat evrakının incelenmesinde; “Muhatabın çarşıda olduğunu beyan eden birlikte sürekli ikamet eden tebliğe ehil yeğeni Ersin İ.al imzasına tebliğ edildi” şerhi verilerek TK’nun 16. maddesine göre tebliğ edilmek istendiği anlaşılmaktadır. Şikayetçi, tebligat yapılan Ersin İ.ali’yi tanımadığını, site yakınlarında oturduğunu beyan etmekte olup bu beyanın, tebligat mazbatasında geçen ve Ersin’in “yeğeni” olduğu ve birlikte ikamet ettiklerine yönelik tespitin gerçeğe uygun olmadığı iddiasını da içerdiğinin kabulü gerekir. İcra dosyasında icra emri ve kıymet takdiri raporunun da şikayetçinin aynı adresinde soyadı “İ.ali” olan şahıslara yapılması ve bu tebligatlarla ilgili şikayetçinin herhangi bir usulsüzlük iddiasında bulunmaması borçlunun satış ilanı tebligatının usulsüzlüğünü de ileri süremeyeceği anlamında yorumlanamaz. Kaldı ki, borçlu kıymet takdiri raporunun da kendine tebliğ edilmediğini öne sürdüğü gibi evvelce mahkemece yapıldığı kabul edilen tebligatların hiçbirisi satış ilanı tebligatı yapılan “Ersin İ.ali” ye yapılmamıştır.
İİK'nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi Dairemizin süreklilik arzeden içtihatlarına göre başlı başına ihalenin feshi sebebidir.
O halde mahkemece; şikayetçi, tebligat mazbatasında belirtilen maddi olguların aksini iddia ettiğine göre, HGK kararı uyarınca borçlunun ileri sürdüğü hususlarla ilgili deliller toplanarak ispatlamasına imkan tanınmalı, satış ilanı tebligatı yapılan tarih itibarı ile tebligat yapılan adreste Ersin İ.ali ile birlikte oturup oturmadıkları, aynı daireyi paylaşıp paylaşmadıkları araştırılmalı ve varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Şikayetçi (borçlu) vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Talep, ihalenin feshi istemine ilişkindir.
Şikayetçi (borçlu) vekili müvekkilinin maliki olduğu taşınmazın İstanbul Anadolu 10. İcra Dairesinin 2014/3. Talimat sayılı dosyası ile ihale alıcısına ihale yolu ile satıldığını, taşınmaza ilişkin kıymet takdiri raporunun, satış ilanının, açık arttırma ilanının tebliğ edilmediğini, satış ilanı tebligatının Çınarcık-Yalova'daki müvekkili ile ilgisi bulunmayan, müvekkilinin tanımadığı Ersin İ.ali adlı şahsa, müvekkiline verilmek üzere tebliğ edildiğini, Ersin İ.ali'nin tebliğ zarfını iade ettiğini, iade evrakının İcra Dairesince teslim alındığını ancak dosyaya konulmadığını, tebliğ işleminin usul ve yasaya aykırı olduğunu, tebliğ evrakından satış işleminin yapılacağı günden bir gün önce haberdar olduklarını ileri sürerek ihalenin feshine karar verilmesini şikayet yolu ile talep etmiştir.
Şikayet olunan (alacaklı) ile şikayet olunan (ihale alıcısı) vekilleri, ayrı ayrı şikâyetin reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece esas icra dosyasında icra emri ve kıymet takdiri raporunun da şikayetçinin aynı adresinde soyadı “İ.ali” olan şahıslara yapıldığı ve bu tebligatlarla ilgili şikayetçinin herhangi bir usulsüzlük iddiasında bulunmadığı, adresin mernis adresi olup feshi gerektiren bir neden bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiş, verilen karar şikayetçi (borçlu) vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece önceki gerekçeler tekrarlanmak suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı, şikayetçi (borçlu) vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; şikayetçi (borçlu) Hüsamettin G.’e satış ilanının usulüne uygun olarak tebliğ edilip edilmediği, burada varılacak sonuca göre İİK'nun 127. maddesi gereğince ihalenin feshine karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Şikayetçi (borçlu) vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 24.05.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.