PARSELLERİN BİRLİKTE YÖNETİMİNE DAİR BİR DÜZENLEME BULUNMAYAN YÖNETİM PLANLARININ SADECE İLGİLİ PARSELDEKİ BAĞIMSIZ BÖLÜM MALİKLERİNİ BAĞLAYICI ETKİSİ BULUNMAKTADIR.
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas No : 2023/5-572
Karar No : 2024/351
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 24.05.2022
SAYISI : 2022/1029 E., 2022/1084 K.
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 02.03.2022 tarihli ve 2021/15173 Esas,
2022/3397 Karar sayılı BOZMA kararı
Taraflar arasında birleştirilerek görülen kat malikleri toplantısı ve kararların geçersizliği davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiştir.
Kararın asıl ve birleşen dosyalarda davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, asıl ve birleşen dosyalarda davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurularak asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl ve birleşen dosyalarda davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı asıl ve birleşen dosyalarda davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. ASIL DAVA
1. Davacı vekili asıl dava dilekçesinde; G.C. site yöneticiliğini temsilen Ayşe Mine K. tarafından Sarıyer 1. Noterliğinin 23.11.2016 tarihli ihbarnamesi ile site 2016 yılı genel kurulunun 08.01.2017 tarihinde, toplantı yeter sayısı oluşmadığı takdirde 15.01.2017 tarihinde belirtilen gündem ile toplanacağı hususunun ihbar edildiğini, Kat Mülkiyeti Kanunu'na göre toplantıya çağrılmış ise de G.C. Sitesinde kat mülkiyetinin mevcut olmadığını, İstanbul ili Sarıyer ilçesi D. Mahallesi G.C. Sitesi 107, 108, 171 ve 172 parsellerin birlikte toplu yapıya geçme talebinin Sarıyer Tapu Müdürlüğünce reddedildiğini, 107 parselde Ma….a Sitesi, 108 parselde Mi…a Sitesi bulunduğunu, 172 parsele ise İstanbul 12. Sulh Hukuk Mahkemesince yönetici atandığını, İstanbul 24. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından aynı yönetimin yapmış olduğu 14.07.2013 tarihli genel kurul toplantısının geçersizliğine karar verildiğini, bu kararın Yargıtayca onandığını, Kat Mülkiyeti Kanunu’un 35 inci maddesine göre notere beyanda bulunarak, imza sirküleri çıkartılmak suretiyle kat mülkiyeti varmış gibi gündem tayin edilip, toplantı düzenlemenin kanuna aykırı ve yok hükmünde olduğunu ileri sürerek yapılmak istenen G.C. Sitesi 2016 yılı olağan genel kurul toplantısının yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalılar vekili cevap dilekçesinde; dört parselden oluşan G.C. Sitesinin 1994 yılından beri dört parsel olarak birlikte yönetildiğini, bu durumun G.C. Sitesi karar defteri ve işletme defterleriyle sabit olduğunu, G.C. Sitesinin her yıl olağan ve olağanüstü malikler kurulu toplantıları yapmakta olduğunu, davacıların da bu toplantılara yıllarca katıldığını, genellikle de olumlu oy kullandıklarını, ayrıca Hamdi Y.’ın G.C. Sitesi yöneticiliğinde yer aldığını, denetçilik ve yönetim kurulu üyeliği de yaptığını, 21.06.2009 tarihli olağan toplantıda sitenin anagayrimenkul halinde yönetilmesine karar verildiğini, G.C. Sitesi genel kurul toplantılarında hiçbir zaman parseller halinde yönetilmeye ilişkin bir karar alınmadığını, toplu yönetime geçememiş birden fazla parselde ortaya çıkan uyuşmazlıkların Kat Mülkiyeti Kanunu hükümleri uygulanamayacağından anılan Kanun'un 9 uncu maddesine göre öncelikle sözleşme niteliğindeki yönetim planlarına, yönetim planlarında gerekli düzenlemeler yok ise genel hükümlere ve Türk Medeni Kanunu’na göre çözümlenmesi gerektiğini, tapuya kaydedilmiş güncel yönetim planlarının tüm kat maliklerini bağlayıcı bir sözleşme niteliğinde olduğunu, 08.01.2017 tarihli genel kurul toplantısının sözleşme niteliğindeki yönetim planlarına göre usule ve gerekli nisaba uygun gerçekleştirildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
II. BİRLEŞEN DAVALAR
1. Birleşen İstanbul 24. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/470 Esas sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde; G.C. Sitesinin 2016 yılı olağan genel kurulunun 08.01.2017 tarihinde belirtilen gündem ile toplanacağının ihbar edildiğini, G.C. Sitesinde kat mülkiyeti bulunmadığını, 107, 108, 171 ve 172 parsellerde toplu yapının tesis edilmediğini ve bu parseller arasında herhangi bir müşterekliğin (paylı mülkiyetin) bulunmadığını ileri sürerek yapılmak istenilen G.C. Sitesi 2016 yılı olağan genel kurul toplantısının yok hükmünde olduğunun tespitini, bu toplantının ihtiyati tedbir yolu ile önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Birleşen İstanbul 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/494 Esas sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde; G.C. Sitesinin 08.01.2017 tarihinde, bu toplantıda yeter sayı sağlanamadığı takdirde 15.01.2017 tarihinde yapılmak istenilen toplantının geçersizliğinin tespiti ile muarazanın men'i ve yapılmak istenilen usulsüz ve kanunsuz toplantının tedbiren durdurulmasını talep etmiştir.
3. Birleşen İstanbul 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/129 Esas sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde; 171, 172, 107 ve 108 parseller arasında kat mülkiyeti bulunmadığını, dört parseli kapsayan toplu yapı olmadığı için Kat Mülkiyeti Kanunu anlamında bir yönetimin de bulunmadığını, kat mülkiyeti tesis edilmediği için dört parseli kapsayan karar alınmasının hukuken mümkün olmadığını ileri sürerek G.C. Sitesi 2016 yılı olağan genel kurul toplantısının ve bu toplantıda alınan kararların yok hükmünde bulunduğunun tespitini talep etmiştir.
4. Birleşen davalarda davalılar vekili cevap dilekçelerinde; İstanbul 24. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/470 Esas sayılı, İstanbul 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/494 Esas sayılı, İstanbul 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/129 Esas sayılı dava dosyalarının; İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2016/468 esas dava dosyası ile birleştirilmesini, ayrıca işbu dava dosyalarının da reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 05.12.2018 tarihli ve 2016/468 Esas, 2018/498 Karar sayılı kararı ile; sitede toplu yapıya geçilmemiş olmasına rağmen sanki toplu yapıya geçilmiş gibi toplantı yapıldığı, her parselde ayrı yönetim planları bulunmakla tek bir kat mülkiyeti varmış gibi değerlendirme yapılarak karar alınmasının yasal dayanağının bulunmadığı, parseller arasında paylı mülkiyet söz konusu olmadığı, dört ayrı yönetim planı bulunduğundan her parsel yönünden sözleşmesel hükümlerin bağlılığından bahsedilemeyeceği, parsellerde toplu yapıya geçilemediğinden her parselde ayrı ayrı kat mülkiyetinin devam ettiği, her parsel bakımından ayrı kat mülkiyetinin bulunması sebebiyle toplantı yeter sayısının ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların kabulüne, 08.01.2017 tarihinde yapılan kat malikleri toplantısının ve bu toplantıda alınan kararların iptaline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen dosyalarda davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 20.09.2021 tarihli ve 2019/1441 Esas, 2021/1767 Karar sayılı kararı ile; davacıların, siteyi oluşturan 107, 108, 171, 172 No.lu parseller üzerinde bulunan taşınmazda kat maliki oldukları, birden çok parsel üzerinde kurulu olan sitede 22 tane villanın bulunduğu, bir tanesinin ortak alana ayrıldığı, 107, 108, 171 No.lu parseller üzerine 1994 tarihli, 172 parsel üzerinde ise 1993 tarihli işlemler ile yönetim planı ve kat irtifakının tescil edildiği, 07.08.1998 tarihinde ise tüm parsellerde kat mülkiyetine geçiş yapıldığı, yönetim planlarında ana gayrimenkulün malikler kurulu tarafından yönetileceğinin kararlaştırıldığı, dava konusu sitenin dört parsel üzerinde toplam 21 bağımsız bölümden oluştuğu, her bir parselin tescil edilmiş ayrı ayrı yönetim planları olduğu, ancak sitede toplu yapıya geçilmediği, bu durumda Kat Mülkiyeti Kanunu hükümleri yerine genel hükümlerin uygulanacağı, toplu yapıya geçilmediği için genel hükümlere tâbi olan sitede tüm yönetim planlarının aynı olması, bağımsız bölümlerin aynı usul ve esaslara tâbi olması, söz konusu yönetim planlarının hiçbir değişiklik olmadan kabul edilerek hazırlanması ve tapuya kaydedilmiş olması nedeniyle tarafların birlikte yönetim için ortak irade sahibi olduğu ve aralarında bir mutabakat bulunduğunun açık göstergesi olduğundan yönetim planlarının bağımsız bölüm malikleri arasında yapılmış bir sözleşme olarak kabul edilmesinin gerekeceği, bu kapsamda iptali talep edilen toplantının yönetim planına uygun olarak yapıldığı gerekçesiyle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, asıl ve birleşen davaların ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen dosyalarda davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"... Dava konusu taşınmazların 107-108-171-172 parsellerden oluştuğu, her birinin ayrı ayrı yönetim planlarının bulunduğu ve yönetim planlarında parsellerin birlikte yönetimine ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı, taşınmazların tapu kaydında ise 107 parsel 3 nolu bağımsız bölümün 108-171-172 parsellerin müşterek medhalidir, 107 parsel 3 nolu bağımsız bölümün tapu kaydında ise 107-108-171-172 parsellerin müşterek medhalidir yazılı olduğu, buna göre 107 parsel 3 nolu bağımsız bölümün dört ayrı parselin ortak yeri olduğu, iptali istenen toplantının dört ayrı parsel kat maliklerin toplantısı olarak yapıldığı ve dört ayrı parsel yönünden kararlar alındığı anlaşılmakla; dört ayrı parsel maliklerinin genel hükümlere göre yalnızca ortak yer olan bağımsız bölümün yönetimi için toplantı yapıp karar alabilecekleri, yönetim planlarında parsellerin birlikte yönetime ilişkin bir düzenleme, diğer bir değiş ile parsellerin birlikte yönetimine dair bir yönetim planı bulunmadığına göre, her bir parselin yönetim planına aykırı yapılan toplantının ve kararlarının geçersizliğinin tespiti ile davaların kabulüne karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile davaların ayrı ayrı reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki karardaki gerekçe ile direnme kararı verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen dosyalarda davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Asıl ve birleşen dosyalarda davacılar vekili, yönetim planının klasik anlamda sözleşme olmadığını, dört ayrı parselde 1998 yılında kat mülkiyetinin ayrı ayrı Ece Vardar İnşaat tarafından kurulduğunu, yönetim planlarının dördünün de bu şirket tarafından imzalandığını, dolayısıyla dört ayrı parselin öncesinde tek malik Ece Vardar İnşaat olduğu için bir sözleşmenin söz konusu olmadığını, dört parsel bağlamında toplu yapının bulunmadığını, G.C.’nin hukuki varlığı bulunmayıp fiili bir oluşum olduğunu, her parselde ayrı ayrı bağımsız kat mülkiyetinin bulunduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kat malikleri toplantısı ve kararlarının geçersizliği istemine ilişkin eldeki asıl ve birleşen davalarda; birden çok parsel üzerinde kurulu olan ancak toplu yapıya geçmeyen site genel kurulunun 08.01.2017 tarihli toplantısının ve alınan kararların geçersizliğinin tespitine karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun (634 sayılı Kanun) 3, 9, 28, 66 ncı maddeleri,
2. Değerlendirme
1. Ülkemizde nüfusun hızla çoğalması, kırsal kesimlerden kentlere göçün artması, özellikle büyük yerleşim merkezlerinde gerek işyeri gerekse konut gereksinimini karşılayacak yer temininde güçlük ve arsa fiyatlarının yüksekliği gibi nedenler bir arsa üzerinde tek katlı yapılar yerine, birçok kişinin yararlanabileceği çok katlı yapıların yapılmasını zorunlu kılmıştır. Bu durum kişilerin aynı yapının (kat, daire, iş bürosu, dükkan gibi) bağımsız bölümlerinde bir arada yaşamalarını beraberinde getirmiş, anayapının yönetimi, bağımsız bölümler üzerindeki mülkiyet hakkı, ortak yerler ve onlardan yararlanma, ortak giderlere katılma, maliklerin hakları, borçları ve sorumlulukları gibi konularda yasal düzenlemeler yapılması kaçınılmaz olmuştur.
2. Türk hukukunda kat mülkiyeti, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) taşınmaz mallara ilişkin genel hükümlerinden ayrı olarak, 02.01.1966 tarihinde yürürlüğe giren 634 sayılı Kanun ile düzenlenerek mevzuatın özel yasaları arasında yerini almıştır. 634 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında "kat mülkiyeti, arsa payı ve ana taşınmazdaki ortak yerlerle bağlantılı özel bir mülkiyettir" şeklinde tanımlanarak kat mülkiyetinin 4721 sayılı Kanun'da düzenlenen taşınmaz mülkiyeti türlerinden ayrı, kendine özgü bir mülkiyet türü olduğu vurgulanmıştır.
3. Kat Mülkiyeti Kanunu hazırlanırken, bağımsız bölümler üzerindeki mülkiyet hakkı, ortak yerler ve onlardan yararlanma, ana taşınmazın yönetimi, ortak giderlere katılma gibi hususların düzenlenmesinde belli bir arsa (tek parsel) ve tek yapı esas alınmışken, 13.04.1983 tarihli ve 2814 sayılı Kanun'la eklenen Ek 3 üncü madde (14.11.2007 tarihli ve 5711 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesi ile mülga olmuştur) ile aynı arsa üzerinde olması koşuluyla birden çok yapı veya blok yapılarda kat irtifakı ya da kat mülkiyeti kurulabilmesine olanak tanınmış ancak nüfusun hızla artması, iş ve ticaret yaşamındaki gelişmeler, büyük ticaret merkezlerine duyulan gereksinimin karşılanması ihtiyacı bir arsa üzerinde birden çok yapı yapılması sınırını da aşmış, birden çok ada ve parsel üzerinde toplu yapıların yapılmasına neden olmuştur.
4. Birden çok imar parseli üzerinde kurulmuş bulunan toplu yapı uygulamasının (özellikle ortak yer ve tesisleriyle bağlantılı birden çok yapının yönetimi, ortak giderleri, bağımsız bölüm malikleri arasındaki ilişkileri açısından) ortaya çıkardığı çok yönlü sorunların çözümlenmesi amacıyla 14.11.2007 tarihli ve 5711 sayılı Kanun'la 634 sayılı Kanun'a "Toplu Yapıya İlişkin Özel Hükümler" eklenmiş, böylece birden çok imar parseli üzerindeki toplu yapılar da Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamına alınmıştır.
5. 14.11.2007 tarihli ve 5711 sayılı Kanun'la 634 sayılı Kanuna eklenen 66 ncı maddesinde “Toplu yapı, bir veya birden çok imar parseli üzerinde, belli bir onaylı yerleşim plânına göre yapılmış veya yapılacak, alt yapı tesisleri, ortak kullanım yerleri, sosyal tesis ve hizmetler ile bunların yönetimi bakımından birbirleriyle bağlantılı birden çok yapıyı ifade eder.
Toplu yapı kapsamındaki imar parsellerinin bitişik veya komşu olmaları şarttır. Ancak bu parseller arasında kalan ve imar plânına göre yol, meydan, yeşil alan, park, otopark gibi kamuya ayrılan yerler için bu şart aranmaz. Toplu yapı kapsamındaki her imar parseli, kat irtifakının veya kat mülkiyetinin tesisinde ayrı ayrı dikkate alınır. Ancak, toplu yapı birden fazla imar parselini içeriyorsa, münferit parseller üzerinde toplu yapı hükümlerine tâbi olacak şekilde kat mülkiyeti ilişkisi kurulamaz.
Yapılar tamamlandıkça, tamamlanan yapılara ilişkin kat irtifakları kat mülkiyetine çevrilebilir” düzenlemesine yer verilmiştir.
6. Aynı Kanun’un 70 inci maddesi ise “Toplu yapı kapsamındaki yapı ve yerler için tamamını kapsayan bir tek yönetim plânı düzenlenir. Yönetim plânı, toplu yapı kapsamındaki bütün kat maliklerini bağlar. Yönetim plânının değiştirilebilmesi için, toplu yapı temsilciler kurulu üyelerinin temsil ettikleri bağımsız bölümlerin tamsayısının beşte dördünün oyu şarttır.
Geçici yönetimle ilgili yönetim plânı hükümleri, toplu yapı alanındaki bağımsız bölüm maliklerinin beşte dördünün oylarıyla değiştirilebilir” hükmünü içermektedir.
7. Söz konusu yasal düzenlemelerden anlaşıldığı üzere; bir veya birden çok imar parseli üzerinde, belli bir onaylı yerleşim planına uygun yapılmış veya yapılacak altyapı tesisleri, ortak kullanım yerleri, sosyal tesis ve hizmetler ile bunların yönetimi bakımından birbirleriyle bağlantılı birden çok yapı olarak tanımlanan toplu yapı için, birbirine bitişik veya komşu bir ya da birden çok imar parseli üzerinde yapılmış (veya yapılacak) birden fazla yapı bulunması, yapıların belli bir onaylı yerleşim planına ve mimari projesine göre yapılmış (veya yapılacak) olması, yapıların alt yapı tesisleri, ortak kullanım yerleri, sosyal tesis ve hizmetler ile bunların yönetimi bakımından birbirleriyle bağlantılarının bulunması gerekmektedir.
8. Somut olay ve dosya kapsamına göre; dava konusu Sarıyer ilçesi D. Mahallesi 107, 108, 171 ve 172 parsel sayılı taşınmazlarda 1998 tarihinde ayrı ayrı kat mülkiyeti kurulmuş olup, her birinin ayrı yönetim planları bulunmaktadır. G.C. Sitesinin 14.07.2013 tarihli toplu yapıya geçilmesine yönelik kat malikleri kurulu kararı, İstanbul 24. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/242 Esas, 2015/23 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiş olup, mahkeme kararı Yargıtay denetiminden geçmek suretiyle 20.02.2018 tarihinde kesinleşmiştir. G.C. Yönetimi dört parsel ile ilgili olarak toplu yapıya geçmek amacıyla Sarıyer Tapu Müdürlüğüne başvurmuş ise de, Sarıyer Tapu Müdürlüğünün 26.02.2016 tarihli kararı ile toplu yapıya geçiş talebi de reddedilmiştir. Dolayısıyla dört parsel yönünden toplu yapı tesis edilememiş ve sözkonusu dört parselde bağımsız dört ayrı yönetim planı ile ayrı ayrı kat mülkiyeti rejiminin devam ettiği anlaşılmıştır.
9. Davacılar dava konusu parsellerde kat maliki olup, taşınmazların tapu kayıtlarının incelenmesinde, 107 parsel 3 No.lu bağımsız bölümün 108-171-172 parsellerin müşterek medhalidir, 107 parsel 3 No.lu bağımsız bölümün tapu kaydında ise 107-108-171-172 parsellerin müşterek medhalidir yazılı olduğu, buna göre 107 parsel 3 No.lu bağımsız bölümün dört ayrı parselin ortak yeri olduğu görülmüş, iptali istenilen 08.01.2017 tarihli toplantıya dört parselin toplamı 21 bağımsız bölüm maliklerinden 12 bağımsız bölüm maliki katılmış, dört parselin tümü hakkında kararlar alınmıştır.
10. Yönetim planı kat mülkiyetine konu olan bir taşınmazın yönetim esaslarını ve yöntemini, yönetici ve denetçilerin hak ve yetkileri ile başkaca konuları düzenleyen sözleşmedir (Türk Hukuk Lügatı, Cilt I, Ankara 2021, s.1234). Anagayrimenkulün yönetim tarzı, kullanım maksat ve şekline ilişkin anlaşmazlıkların çözümünde öncelikle yönetim planında mevcut hükümlerin uygulanması gerekmektedir. Somut olayda her parselde ayrı ayrı kat mülkiyeti kurulduğu için tapuya ayrı tescil ettirilen ve parsellerin birlikte yönetimine ilişkin bir düzenleme bulunmayan yönetim planlarının sadece ilgili parseldeki bağımsız bölüm maliklerini bağlayıcı etkisi bulunmaktadır.
11. Dolayısıyla 107, 108, 171 ve 172 parsellerde toplu yapıya geçilmediği sabit olmakla her parselde ayrı ayrı kat mülkiyetinin devam ettiği, dört ayrı parsel maliklerinin genel hükümlere göre yalnızca ortak yer olan bağımsız bölümün yönetimi için toplantı yapıp karar alabilecekleri, parsellerin birlikte yönetimine dair bir yönetim planı bulunmadığına göre her bir parselin yönetim planına aykırı yapılan toplantının ve kararların geçersizliğinin tespiti ile asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmesi gerekmektedir.
12. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki hükümde direnilmesi doğru olmamıştır.
13. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Asıl ve birleşen dosyalarda davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine,
Dosyanın 6100 sayılı Kanun’un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.07.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.
PARSELLERİN BİRLİKTE YÖNETİMİNE DAİR BİR DÜZENLEME BULUNMAYAN YÖNETİM PLANLARININ SADECE İLGİLİ PARSELDEKİ BAĞIMSIZ BÖLÜM MALİKLERİNİ BAĞLAYICI ETKİSİ BULUNMAKTADIR.
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas No : 2023/5-572
Karar No : 2024/351
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 24.05.2022
SAYISI : 2022/1029 E., 2022/1084 K.
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 02.03.2022 tarihli ve 2021/15173 Esas,
2022/3397 Karar sayılı BOZMA kararı
Taraflar arasında birleştirilerek görülen kat malikleri toplantısı ve kararların geçersizliği davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiştir.
Kararın asıl ve birleşen dosyalarda davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, asıl ve birleşen dosyalarda davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurularak asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl ve birleşen dosyalarda davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı asıl ve birleşen dosyalarda davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. ASIL DAVA
1. Davacı vekili asıl dava dilekçesinde; G.C. site yöneticiliğini temsilen Ayşe Mine K. tarafından Sarıyer 1. Noterliğinin 23.11.2016 tarihli ihbarnamesi ile site 2016 yılı genel kurulunun 08.01.2017 tarihinde, toplantı yeter sayısı oluşmadığı takdirde 15.01.2017 tarihinde belirtilen gündem ile toplanacağı hususunun ihbar edildiğini, Kat Mülkiyeti Kanunu'na göre toplantıya çağrılmış ise de G.C. Sitesinde kat mülkiyetinin mevcut olmadığını, İstanbul ili Sarıyer ilçesi D. Mahallesi G.C. Sitesi 107, 108, 171 ve 172 parsellerin birlikte toplu yapıya geçme talebinin Sarıyer Tapu Müdürlüğünce reddedildiğini, 107 parselde Ma….a Sitesi, 108 parselde Mi…a Sitesi bulunduğunu, 172 parsele ise İstanbul 12. Sulh Hukuk Mahkemesince yönetici atandığını, İstanbul 24. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından aynı yönetimin yapmış olduğu 14.07.2013 tarihli genel kurul toplantısının geçersizliğine karar verildiğini, bu kararın Yargıtayca onandığını, Kat Mülkiyeti Kanunu’un 35 inci maddesine göre notere beyanda bulunarak, imza sirküleri çıkartılmak suretiyle kat mülkiyeti varmış gibi gündem tayin edilip, toplantı düzenlemenin kanuna aykırı ve yok hükmünde olduğunu ileri sürerek yapılmak istenen G.C. Sitesi 2016 yılı olağan genel kurul toplantısının yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalılar vekili cevap dilekçesinde; dört parselden oluşan G.C. Sitesinin 1994 yılından beri dört parsel olarak birlikte yönetildiğini, bu durumun G.C. Sitesi karar defteri ve işletme defterleriyle sabit olduğunu, G.C. Sitesinin her yıl olağan ve olağanüstü malikler kurulu toplantıları yapmakta olduğunu, davacıların da bu toplantılara yıllarca katıldığını, genellikle de olumlu oy kullandıklarını, ayrıca Hamdi Y.’ın G.C. Sitesi yöneticiliğinde yer aldığını, denetçilik ve yönetim kurulu üyeliği de yaptığını, 21.06.2009 tarihli olağan toplantıda sitenin anagayrimenkul halinde yönetilmesine karar verildiğini, G.C. Sitesi genel kurul toplantılarında hiçbir zaman parseller halinde yönetilmeye ilişkin bir karar alınmadığını, toplu yönetime geçememiş birden fazla parselde ortaya çıkan uyuşmazlıkların Kat Mülkiyeti Kanunu hükümleri uygulanamayacağından anılan Kanun'un 9 uncu maddesine göre öncelikle sözleşme niteliğindeki yönetim planlarına, yönetim planlarında gerekli düzenlemeler yok ise genel hükümlere ve Türk Medeni Kanunu’na göre çözümlenmesi gerektiğini, tapuya kaydedilmiş güncel yönetim planlarının tüm kat maliklerini bağlayıcı bir sözleşme niteliğinde olduğunu, 08.01.2017 tarihli genel kurul toplantısının sözleşme niteliğindeki yönetim planlarına göre usule ve gerekli nisaba uygun gerçekleştirildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
II. BİRLEŞEN DAVALAR
1. Birleşen İstanbul 24. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/470 Esas sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde; G.C. Sitesinin 2016 yılı olağan genel kurulunun 08.01.2017 tarihinde belirtilen gündem ile toplanacağının ihbar edildiğini, G.C. Sitesinde kat mülkiyeti bulunmadığını, 107, 108, 171 ve 172 parsellerde toplu yapının tesis edilmediğini ve bu parseller arasında herhangi bir müşterekliğin (paylı mülkiyetin) bulunmadığını ileri sürerek yapılmak istenilen G.C. Sitesi 2016 yılı olağan genel kurul toplantısının yok hükmünde olduğunun tespitini, bu toplantının ihtiyati tedbir yolu ile önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Birleşen İstanbul 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/494 Esas sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde; G.C. Sitesinin 08.01.2017 tarihinde, bu toplantıda yeter sayı sağlanamadığı takdirde 15.01.2017 tarihinde yapılmak istenilen toplantının geçersizliğinin tespiti ile muarazanın men'i ve yapılmak istenilen usulsüz ve kanunsuz toplantının tedbiren durdurulmasını talep etmiştir.
3. Birleşen İstanbul 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/129 Esas sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde; 171, 172, 107 ve 108 parseller arasında kat mülkiyeti bulunmadığını, dört parseli kapsayan toplu yapı olmadığı için Kat Mülkiyeti Kanunu anlamında bir yönetimin de bulunmadığını, kat mülkiyeti tesis edilmediği için dört parseli kapsayan karar alınmasının hukuken mümkün olmadığını ileri sürerek G.C. Sitesi 2016 yılı olağan genel kurul toplantısının ve bu toplantıda alınan kararların yok hükmünde bulunduğunun tespitini talep etmiştir.
4. Birleşen davalarda davalılar vekili cevap dilekçelerinde; İstanbul 24. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/470 Esas sayılı, İstanbul 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/494 Esas sayılı, İstanbul 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/129 Esas sayılı dava dosyalarının; İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2016/468 esas dava dosyası ile birleştirilmesini, ayrıca işbu dava dosyalarının da reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 05.12.2018 tarihli ve 2016/468 Esas, 2018/498 Karar sayılı kararı ile; sitede toplu yapıya geçilmemiş olmasına rağmen sanki toplu yapıya geçilmiş gibi toplantı yapıldığı, her parselde ayrı yönetim planları bulunmakla tek bir kat mülkiyeti varmış gibi değerlendirme yapılarak karar alınmasının yasal dayanağının bulunmadığı, parseller arasında paylı mülkiyet söz konusu olmadığı, dört ayrı yönetim planı bulunduğundan her parsel yönünden sözleşmesel hükümlerin bağlılığından bahsedilemeyeceği, parsellerde toplu yapıya geçilemediğinden her parselde ayrı ayrı kat mülkiyetinin devam ettiği, her parsel bakımından ayrı kat mülkiyetinin bulunması sebebiyle toplantı yeter sayısının ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların kabulüne, 08.01.2017 tarihinde yapılan kat malikleri toplantısının ve bu toplantıda alınan kararların iptaline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen dosyalarda davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 20.09.2021 tarihli ve 2019/1441 Esas, 2021/1767 Karar sayılı kararı ile; davacıların, siteyi oluşturan 107, 108, 171, 172 No.lu parseller üzerinde bulunan taşınmazda kat maliki oldukları, birden çok parsel üzerinde kurulu olan sitede 22 tane villanın bulunduğu, bir tanesinin ortak alana ayrıldığı, 107, 108, 171 No.lu parseller üzerine 1994 tarihli, 172 parsel üzerinde ise 1993 tarihli işlemler ile yönetim planı ve kat irtifakının tescil edildiği, 07.08.1998 tarihinde ise tüm parsellerde kat mülkiyetine geçiş yapıldığı, yönetim planlarında ana gayrimenkulün malikler kurulu tarafından yönetileceğinin kararlaştırıldığı, dava konusu sitenin dört parsel üzerinde toplam 21 bağımsız bölümden oluştuğu, her bir parselin tescil edilmiş ayrı ayrı yönetim planları olduğu, ancak sitede toplu yapıya geçilmediği, bu durumda Kat Mülkiyeti Kanunu hükümleri yerine genel hükümlerin uygulanacağı, toplu yapıya geçilmediği için genel hükümlere tâbi olan sitede tüm yönetim planlarının aynı olması, bağımsız bölümlerin aynı usul ve esaslara tâbi olması, söz konusu yönetim planlarının hiçbir değişiklik olmadan kabul edilerek hazırlanması ve tapuya kaydedilmiş olması nedeniyle tarafların birlikte yönetim için ortak irade sahibi olduğu ve aralarında bir mutabakat bulunduğunun açık göstergesi olduğundan yönetim planlarının bağımsız bölüm malikleri arasında yapılmış bir sözleşme olarak kabul edilmesinin gerekeceği, bu kapsamda iptali talep edilen toplantının yönetim planına uygun olarak yapıldığı gerekçesiyle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, asıl ve birleşen davaların ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen dosyalarda davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"... Dava konusu taşınmazların 107-108-171-172 parsellerden oluştuğu, her birinin ayrı ayrı yönetim planlarının bulunduğu ve yönetim planlarında parsellerin birlikte yönetimine ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı, taşınmazların tapu kaydında ise 107 parsel 3 nolu bağımsız bölümün 108-171-172 parsellerin müşterek medhalidir, 107 parsel 3 nolu bağımsız bölümün tapu kaydında ise 107-108-171-172 parsellerin müşterek medhalidir yazılı olduğu, buna göre 107 parsel 3 nolu bağımsız bölümün dört ayrı parselin ortak yeri olduğu, iptali istenen toplantının dört ayrı parsel kat maliklerin toplantısı olarak yapıldığı ve dört ayrı parsel yönünden kararlar alındığı anlaşılmakla; dört ayrı parsel maliklerinin genel hükümlere göre yalnızca ortak yer olan bağımsız bölümün yönetimi için toplantı yapıp karar alabilecekleri, yönetim planlarında parsellerin birlikte yönetime ilişkin bir düzenleme, diğer bir değiş ile parsellerin birlikte yönetimine dair bir yönetim planı bulunmadığına göre, her bir parselin yönetim planına aykırı yapılan toplantının ve kararlarının geçersizliğinin tespiti ile davaların kabulüne karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile davaların ayrı ayrı reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki karardaki gerekçe ile direnme kararı verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen dosyalarda davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Asıl ve birleşen dosyalarda davacılar vekili, yönetim planının klasik anlamda sözleşme olmadığını, dört ayrı parselde 1998 yılında kat mülkiyetinin ayrı ayrı Ece Vardar İnşaat tarafından kurulduğunu, yönetim planlarının dördünün de bu şirket tarafından imzalandığını, dolayısıyla dört ayrı parselin öncesinde tek malik Ece Vardar İnşaat olduğu için bir sözleşmenin söz konusu olmadığını, dört parsel bağlamında toplu yapının bulunmadığını, G.C.’nin hukuki varlığı bulunmayıp fiili bir oluşum olduğunu, her parselde ayrı ayrı bağımsız kat mülkiyetinin bulunduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kat malikleri toplantısı ve kararlarının geçersizliği istemine ilişkin eldeki asıl ve birleşen davalarda; birden çok parsel üzerinde kurulu olan ancak toplu yapıya geçmeyen site genel kurulunun 08.01.2017 tarihli toplantısının ve alınan kararların geçersizliğinin tespitine karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun (634 sayılı Kanun) 3, 9, 28, 66 ncı maddeleri,
2. Değerlendirme
1. Ülkemizde nüfusun hızla çoğalması, kırsal kesimlerden kentlere göçün artması, özellikle büyük yerleşim merkezlerinde gerek işyeri gerekse konut gereksinimini karşılayacak yer temininde güçlük ve arsa fiyatlarının yüksekliği gibi nedenler bir arsa üzerinde tek katlı yapılar yerine, birçok kişinin yararlanabileceği çok katlı yapıların yapılmasını zorunlu kılmıştır. Bu durum kişilerin aynı yapının (kat, daire, iş bürosu, dükkan gibi) bağımsız bölümlerinde bir arada yaşamalarını beraberinde getirmiş, anayapının yönetimi, bağımsız bölümler üzerindeki mülkiyet hakkı, ortak yerler ve onlardan yararlanma, ortak giderlere katılma, maliklerin hakları, borçları ve sorumlulukları gibi konularda yasal düzenlemeler yapılması kaçınılmaz olmuştur.
2. Türk hukukunda kat mülkiyeti, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) taşınmaz mallara ilişkin genel hükümlerinden ayrı olarak, 02.01.1966 tarihinde yürürlüğe giren 634 sayılı Kanun ile düzenlenerek mevzuatın özel yasaları arasında yerini almıştır. 634 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında "kat mülkiyeti, arsa payı ve ana taşınmazdaki ortak yerlerle bağlantılı özel bir mülkiyettir" şeklinde tanımlanarak kat mülkiyetinin 4721 sayılı Kanun'da düzenlenen taşınmaz mülkiyeti türlerinden ayrı, kendine özgü bir mülkiyet türü olduğu vurgulanmıştır.
3. Kat Mülkiyeti Kanunu hazırlanırken, bağımsız bölümler üzerindeki mülkiyet hakkı, ortak yerler ve onlardan yararlanma, ana taşınmazın yönetimi, ortak giderlere katılma gibi hususların düzenlenmesinde belli bir arsa (tek parsel) ve tek yapı esas alınmışken, 13.04.1983 tarihli ve 2814 sayılı Kanun'la eklenen Ek 3 üncü madde (14.11.2007 tarihli ve 5711 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesi ile mülga olmuştur) ile aynı arsa üzerinde olması koşuluyla birden çok yapı veya blok yapılarda kat irtifakı ya da kat mülkiyeti kurulabilmesine olanak tanınmış ancak nüfusun hızla artması, iş ve ticaret yaşamındaki gelişmeler, büyük ticaret merkezlerine duyulan gereksinimin karşılanması ihtiyacı bir arsa üzerinde birden çok yapı yapılması sınırını da aşmış, birden çok ada ve parsel üzerinde toplu yapıların yapılmasına neden olmuştur.
4. Birden çok imar parseli üzerinde kurulmuş bulunan toplu yapı uygulamasının (özellikle ortak yer ve tesisleriyle bağlantılı birden çok yapının yönetimi, ortak giderleri, bağımsız bölüm malikleri arasındaki ilişkileri açısından) ortaya çıkardığı çok yönlü sorunların çözümlenmesi amacıyla 14.11.2007 tarihli ve 5711 sayılı Kanun'la 634 sayılı Kanun'a "Toplu Yapıya İlişkin Özel Hükümler" eklenmiş, böylece birden çok imar parseli üzerindeki toplu yapılar da Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamına alınmıştır.
5. 14.11.2007 tarihli ve 5711 sayılı Kanun'la 634 sayılı Kanuna eklenen 66 ncı maddesinde “Toplu yapı, bir veya birden çok imar parseli üzerinde, belli bir onaylı yerleşim plânına göre yapılmış veya yapılacak, alt yapı tesisleri, ortak kullanım yerleri, sosyal tesis ve hizmetler ile bunların yönetimi bakımından birbirleriyle bağlantılı birden çok yapıyı ifade eder.
Toplu yapı kapsamındaki imar parsellerinin bitişik veya komşu olmaları şarttır. Ancak bu parseller arasında kalan ve imar plânına göre yol, meydan, yeşil alan, park, otopark gibi kamuya ayrılan yerler için bu şart aranmaz. Toplu yapı kapsamındaki her imar parseli, kat irtifakının veya kat mülkiyetinin tesisinde ayrı ayrı dikkate alınır. Ancak, toplu yapı birden fazla imar parselini içeriyorsa, münferit parseller üzerinde toplu yapı hükümlerine tâbi olacak şekilde kat mülkiyeti ilişkisi kurulamaz.
Yapılar tamamlandıkça, tamamlanan yapılara ilişkin kat irtifakları kat mülkiyetine çevrilebilir” düzenlemesine yer verilmiştir.
6. Aynı Kanun’un 70 inci maddesi ise “Toplu yapı kapsamındaki yapı ve yerler için tamamını kapsayan bir tek yönetim plânı düzenlenir. Yönetim plânı, toplu yapı kapsamındaki bütün kat maliklerini bağlar. Yönetim plânının değiştirilebilmesi için, toplu yapı temsilciler kurulu üyelerinin temsil ettikleri bağımsız bölümlerin tamsayısının beşte dördünün oyu şarttır.
Geçici yönetimle ilgili yönetim plânı hükümleri, toplu yapı alanındaki bağımsız bölüm maliklerinin beşte dördünün oylarıyla değiştirilebilir” hükmünü içermektedir.
7. Söz konusu yasal düzenlemelerden anlaşıldığı üzere; bir veya birden çok imar parseli üzerinde, belli bir onaylı yerleşim planına uygun yapılmış veya yapılacak altyapı tesisleri, ortak kullanım yerleri, sosyal tesis ve hizmetler ile bunların yönetimi bakımından birbirleriyle bağlantılı birden çok yapı olarak tanımlanan toplu yapı için, birbirine bitişik veya komşu bir ya da birden çok imar parseli üzerinde yapılmış (veya yapılacak) birden fazla yapı bulunması, yapıların belli bir onaylı yerleşim planına ve mimari projesine göre yapılmış (veya yapılacak) olması, yapıların alt yapı tesisleri, ortak kullanım yerleri, sosyal tesis ve hizmetler ile bunların yönetimi bakımından birbirleriyle bağlantılarının bulunması gerekmektedir.
8. Somut olay ve dosya kapsamına göre; dava konusu Sarıyer ilçesi D. Mahallesi 107, 108, 171 ve 172 parsel sayılı taşınmazlarda 1998 tarihinde ayrı ayrı kat mülkiyeti kurulmuş olup, her birinin ayrı yönetim planları bulunmaktadır. G.C. Sitesinin 14.07.2013 tarihli toplu yapıya geçilmesine yönelik kat malikleri kurulu kararı, İstanbul 24. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/242 Esas, 2015/23 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiş olup, mahkeme kararı Yargıtay denetiminden geçmek suretiyle 20.02.2018 tarihinde kesinleşmiştir. G.C. Yönetimi dört parsel ile ilgili olarak toplu yapıya geçmek amacıyla Sarıyer Tapu Müdürlüğüne başvurmuş ise de, Sarıyer Tapu Müdürlüğünün 26.02.2016 tarihli kararı ile toplu yapıya geçiş talebi de reddedilmiştir. Dolayısıyla dört parsel yönünden toplu yapı tesis edilememiş ve sözkonusu dört parselde bağımsız dört ayrı yönetim planı ile ayrı ayrı kat mülkiyeti rejiminin devam ettiği anlaşılmıştır.
9. Davacılar dava konusu parsellerde kat maliki olup, taşınmazların tapu kayıtlarının incelenmesinde, 107 parsel 3 No.lu bağımsız bölümün 108-171-172 parsellerin müşterek medhalidir, 107 parsel 3 No.lu bağımsız bölümün tapu kaydında ise 107-108-171-172 parsellerin müşterek medhalidir yazılı olduğu, buna göre 107 parsel 3 No.lu bağımsız bölümün dört ayrı parselin ortak yeri olduğu görülmüş, iptali istenilen 08.01.2017 tarihli toplantıya dört parselin toplamı 21 bağımsız bölüm maliklerinden 12 bağımsız bölüm maliki katılmış, dört parselin tümü hakkında kararlar alınmıştır.
10. Yönetim planı kat mülkiyetine konu olan bir taşınmazın yönetim esaslarını ve yöntemini, yönetici ve denetçilerin hak ve yetkileri ile başkaca konuları düzenleyen sözleşmedir (Türk Hukuk Lügatı, Cilt I, Ankara 2021, s.1234). Anagayrimenkulün yönetim tarzı, kullanım maksat ve şekline ilişkin anlaşmazlıkların çözümünde öncelikle yönetim planında mevcut hükümlerin uygulanması gerekmektedir. Somut olayda her parselde ayrı ayrı kat mülkiyeti kurulduğu için tapuya ayrı tescil ettirilen ve parsellerin birlikte yönetimine ilişkin bir düzenleme bulunmayan yönetim planlarının sadece ilgili parseldeki bağımsız bölüm maliklerini bağlayıcı etkisi bulunmaktadır.
11. Dolayısıyla 107, 108, 171 ve 172 parsellerde toplu yapıya geçilmediği sabit olmakla her parselde ayrı ayrı kat mülkiyetinin devam ettiği, dört ayrı parsel maliklerinin genel hükümlere göre yalnızca ortak yer olan bağımsız bölümün yönetimi için toplantı yapıp karar alabilecekleri, parsellerin birlikte yönetimine dair bir yönetim planı bulunmadığına göre her bir parselin yönetim planına aykırı yapılan toplantının ve kararların geçersizliğinin tespiti ile asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmesi gerekmektedir.
12. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki hükümde direnilmesi doğru olmamıştır.
13. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Asıl ve birleşen dosyalarda davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine,
Dosyanın 6100 sayılı Kanun’un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.07.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.