KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

REDDEDİLEN HUKUKİ SEBEBİN ÖNCELİKLE KABUL EDİLMESİ GEREKTİĞİ YÖNÜNDE KARAR İSTİNAF EDİLMİŞSE GENEL SEBEBE DAYALI BOŞANMA DAVASININ KESİNLEŞTİĞİNDEN SÖZ EDİLEMEZ

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2023/4064
Karar No      : 2024/1585

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       :
 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
TARİHİ                                 : 07.02.2023
SAYISI                                 : 2020/2580 E., 2023/208 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının zinaya dayalı davasının reddine, her iki tarafın evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı boşanma davalarının kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin, F. isimli bir kadın, müvekkilinin abisinin eşi olan Amele ile ve başka kadınlarla zina fiilini gerçekleştirdiğini, ortak haneye karşı sorumluluklarını yerine getirmediğini, hakaret edip aşağıladığım, tehditler savurduğunu, her tartışma sonrası evi terk ettiğini ileri sürerek tarafların zina nedenine dayalı olarak boşanmalarına, bu mümkün değil ise tarafların evlilik birliğinin temelden sarsılmış olması sebebiyle boşanmalarına, velâyetin anneye tevdiine, aylık 3.850,00 TL tedbir ve iştirak, müvekkili için aylık 3.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakalara ÜFE oranında artış yapılmasına, faizi ile 500.000,00 TL maddî, 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının her fırsatta müvekkilimi maddî durumundan dolayı aşağıladığını, hakaret ettiğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini, aşırı kıskanç ve baskıcı davrandığını, arabaya ses kayıt cihazı yerleştirdiğini, müvekkilin ailesini beğenmediğini, eve gelmesini istemediğini, zina iddiasının çirkin bir iftira olduğunu belirterek kadının davasının reddine, karşı davanın kabulü ile, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, velâyetin babaya tevdii ile 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı getirtilen otel kayıtlarına göre davalı-davacının başka bir kadınla otelde aynı odada konakladığı tespit edilmiş ise de, dava dilekçesinin 7. sayfasında 7.a bendinde davalı-davacının, davacı-davalı kadının abisinin eşi ve yine F. isimli kadınla zina ettiğinin belirtildiği, talebin bu şekilde nitelendirildiği, ön inceleme duruşmasında da iddiayı genişletme talebinde bulunulmadığı, F. isimli kadınla olan birlikteliğin ortak çocuk henüz 1 yaşında iken gerçekleştiği, tarafların bunun üzerine yıllar boyunca birlikte yaşadıkları, evlilik birliğini devam ettirdikleri, bu eylemi affeden davacı-davalının artık buna dayalı olarak zina sebebine dayalı boşanma davası açamayacağı, yine davalı-davacı ile A. arasında cinsel münasebetin gerçekleştiği ya da cinsel münasebetin gerçekleştiğine işaret edecek bir durumun da bulunduğunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle zinaya dayalı davanın reddine, ancak tüm dosya kapsamına göre erkeğin başka kadınlarla görüştüğü, güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, kadını beğenmediği, sinirli davrandığı, bağırıp çağırdığı, çocuğa karşı ilgisiz olduğu, ortak evi terk ederek birlikte yaşama yükümlülüğüne aykırı davrandığı, kadının ise erkeğin arabasına gizlice ses kaydedici koyduğu, sürekli kıskançlık yaptığı, erkeği ailesi ve arkadaşlarıyla görüştürmediği, erkeğin ailesini ortak eve istemediği, erkek ve ailesini aşağılayıp küçümsediği, hakaret ettiği, erkeğin ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki boşanma davasının 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca boşanmalarına, velâyetin anneye tevdiine, aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, nafakanın ÜFE oranında artırılmasına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, faizi ile 30.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı-karşı davalı kadın vekili özetle; zinaya dayalı davanın reddi, erkeğin davasının kabulü, kusur tespiti, tazminat ve iştirak nafakasının miktarı ile reddedilen yoksulluk nafakası yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Davalı-karşı davacı erkek vekili özetle; boşanma kararı hariç, kusur tespiti, kadın lehine hükmedilen tazminatlar ve tedbir nafakası ile erkeğin reddedilen manevî tazminat talebi yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı-karşı davalı kadının dava dilekçesinde zina sebebiyle boşanma talebine ilişkin vakıaları beyan ederken, davalı eşinin F. adındaki kişi ve abisinin eşi A. ile olan ilişkisinin yanı sıra konu kısmında genel olarak dava dışı kadınlarla zina ilişkisi içine girdiğini ifade ettiği, toplanan deliller uyarınca erkeğin 04.06.2017 tarihinde Buse Ç. adlı dava dışı kadınla aynı odada konakladığının sabit olduğu, bu durumda kadının zina sebebine dayalı boşanma davasının kabulünün gerektiği, kadın yararına hükmedilen tazminatların ve çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarının az olduğu, kadının 14.01.2019 tarihi itibariyle çalışmaya başlaması nedeni ile tedbir nafakasının bu tarih itibariyle kaldırılması gerektiği belirtilerek davacı-karşı davalı kadının, zinaya dayalı boşanma davasının reddi, iştirak nafakası ve tazminatların miktarı ile davalı karşı davacı erkeğin tedbir nafakasına yönelik istinaf talebinin kabulüne, bu hususlarda yeniden hüküm tesisine, "İlk derece mahkemesi kararı boşanma hükmü yönünden kesinleştiğinden zina sebebine dayalı boşanma davası yönünden karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuk yararına aylık l.500,00 TL iştirak nafakasına, iştirak nafakasının her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında artırılmasına, kadın yararına boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 80.000,00 TL maddî ve 70.000,00 TL manevî tazminata, kadın için 06.03.2019 tarihli ara karar ile aylık 750,00 TL olarak hükmolunan daha sonra 14.05.2019 tarihli ara karar ile aylık 300,00 TL'ye düşürülen tedbir nafakasının 14.01.2019 itibariyle kaldırılmasına", tarafların sair istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı-karşı davalı kadın vekili özetle; zinaya dayalı davasında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar, erkeğin davasının kabulü, kusur tespiti, tazminat ve iştirak nafakasının miktarı ile reddedilen yoksulluk nafakası yönünden kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı-karşı davacı erkek vekili özetle; kusur tespiti, kadın lehine hükmedilen tazminatlar ve tedbir nafakası ile erkeğin reddedilen manevî tazminat talebi yönünden kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadının zinaya dayalı davasının kabulünün gerekip gerekmediği, karşılıklı açılan 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesine dayalı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte davalıdan kaynaklanan bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin davasının kabulüne karar verilmesinin yerinde olup olmadığı, kadın yararına tazminat ve nafaka takdirinin gerekip gerekmediği ve kadın yararına hükmedilen tazminat ve tedbir nafakası miktarlarının hakkaniyete ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü, 6 ncı, 161 inci ve 166 ncı, 169 uncu, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi ile 182 nci 327 nci, 328 inci, 329 uncu, 330 uncu maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Davacı-karşı davalı kadın dava dilekçesinde; öncelikle zina hukuki nedenine, bunun kabul edilmemesi halinde evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı olarak boşanma kararı verilmesini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince kadının zinaya dayalı davasının reddine, tarafların karşılıklı evlilik birliğinin temelinden sarsılması (4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası) nedeni ile boşanma taleplerinin ise kabulüne, tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer’îlerine karar verilmiştir. Hüküm, her iki tarafça istinaf edilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinde erkeğin zinasının sübut bulduğu ve zinaya dayalı davanın kabul edilmesi gerektiği belirtilmiş ne var ki, "İlk Derece Mahkemesi kararının boşanma hükmü yönünden kesinleştiği gerekçesiyle zina hukuki sebebine dayalı boşanma davası yönünden karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmiştir.

2. Davacı-karşı davalı kadının davasının yukarıda açıklandığı üzere terditli hukuki sebepleri içeren boşanma davası olduğu açıktır. Bu taleplerden özel boşanma sebebi olan zinaya dayalı davanın reddedilmesi üzerine, kararın "reddedilen hukuki sebebin öncelikle kabul edilmesi gerektiği yönünde istinaf edilmesi halinde", genel hukuki sebebe dayalı boşanma davasında verilen boşanma kararının kesinleştiğinden söz edilemez. Nitekim davacı karşı davalı kadın da zinaya dayalı davasının reddinin hatalı olduğu gerekçesiyle istinaf yoluna başvurduğuna göre, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından boşanma kararının kesinleştiği belirtilerek zina hukuki sebebine dayalı boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. O halde, bozma sebebine göre davacı karşı davalı kadının her iki hukuki sebebe dayalı boşanma davası hakkında tümüyle yeniden değerlendirme yapılarak bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

IV. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan, Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Bozma sebebine göre tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıranlara geri verilmesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan                           Üye                  Üye                 Üye                 Üye
Mehmet Kasım Çetin     Rıza Sarıtaş     Çetin Durak     Harun Can      Hatıran Alper