SAĞ KALAN EŞİN KONUT ÜZERİNDE İNTİFA VEYA OTURMA HAKKI İSTEME KARARI
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/20764
KARAR NO : 2015/4805
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 1. Aile Mahkemesi
TARİHİ : 27/11/2012
NUMARASI : 2012/476 - 2012/1734
DAVACI : Ayşe A.
DAVALI : Zehra A. vs.
DAVA TÜRÜ : Katkı payı alacağı ve aile konutunun özgülenmesi
Ayşe A. ile Zehra A. ve müşterekleri aralarındaki katkı payı alacağı ve aile konutunun özgülenmesi davasının reddine dair İstanbul Anadolu 1. Aile Mahkemesi'nden verilen 27.11.2012 gün ve 476/1734 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü
K A R A R
Davacı vekili, muris Sait A.'ın 11.09.2009 tarihinde ölümüyle geriye sağ eş davacı ve murisin kardeşleri davalıların kaldığını, murise ait taşınmazdan oluşan mal varlığının evlilik birliği içinde davacının kişisel malı da kullanılarak edinildiğini ve mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan toplam 30.000 TL'nin davalılardan tahsiline ve dava konusu taşınmazın makul bedel karşılığı TMK'nun 255. maddesi gereğince sağ kalan eş davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan Süleyman A. davanın kabulüne, davalılar Mehmet A., Hasan A., Havva A. Acar, Emine A. K., Hanife A.Ö., Emine K. ve Zehra A. vekili ise davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Diğer davalılar Mustafa A., Erkan A., Metin A. ve Süleyman A. usulüne uygun yapılan tebligata rağmen cevap vermemiş ve duruşmalara katılmamıştır.
Mahkemece, taraflar arasında mal rejimi sözleşmesi bulunmadığı, bu bakımdan yasal mal rejiminin uygulanması gerektiği zamanaşımının da 1 yıl olduğu bu bakımdan süresinde açılmayan dava zamanaşımından davanın reddine karar verilmesi üzerine; Hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı ile davalılar murisi 10.10.1977 tarihinde evlenmiş ve evlilik birliği murisinin 11.09.2009 tarihinde ölümü ile son bulmuştur. TMK'nun 225. maddesinin 1. fıkrasına göre evliliğin ölüm ile sona erdirilmesi durumunda, eşler arasındaki mal rejimi ölüm tarihi itibariyle son bulur. Sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden eşler arasında evlenme tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı TKM’nin 170. maddesi gereğince mal ayrılığı, bu tarihten murisinin öldüğü 11.09.2009 tarihine kadar ise, 4721 sayılı TMK'nun 202. maddesi uyarınca yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir.
Dosya kapsamı, dava dilekçesindeki açıklamalar ve tapu kaydından dava konusu taşınmazın 20.08.1987 tarihinde edinildiği anlaşılmakla dava, katkı payı alacağı ve aile konutunun özgülenmesi isteğine ilişkindir.
TMK'nun 240/1. maddesi hükmüne göre; sağ kalan eş, eski yaşantısını devam ettirebilmesi için ölen eşine ait olup birlikte yaşadıkları konut üzerinde kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetersiz ise bedel eklenmek suretiyle intifa veya oturma hakkı tanınmasını isteyebilir. Aynı maddenin üçüncü fıkrasına göre de konut üzerinde mülkiyet hakkının tanınacağı düzenlenmiştir. Katılma alacağı 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı TMK'nın 231 vd. maddelerinde düzenlenmiş olup mal rejiminin tasfiyesi sonucu sahip olunan bir alacak hakkıdır. Başka bir anlatımla, katılma alacağı 4721 sayılı TMK'nun yürürlükte olduğu dönemde edinilen mal varlıkları hakkında doğar. 743 sayılı TKM'nin yürürlükte olduğu dönemde eşlerin herbirinin sahip olduğu malvarlıkları üzerinde katılma alacağı söz konusu olmaz. Dava konusu ev, eşler arasında 743 sayılı TKM'nin 170. maddesi uyarınca mal ayrılığının geçerli olduğu 20.08.1987 tarihinde edinilmiş olup, davacı eş lehine katılma alacağı oluşmadığından davacının konut üzerinde mülkiyet hakkı talebinde bulunması mümkün değildir. Davacının tescil talebinin bu gerekçeyle reddine karar verilmesi gerekir iken yazılı gerekçeyle reddi doğru değil ise de ret kararı sonuç itibarıyla doğru görüldüğünden bu husus ayrıca bozma nedeni yapılmamıştır.
Davacının mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğine yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Mahkemece davanın bir yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, bu görüşe katılma olanağı bulunmamaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki, Dairenin ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun istikrarlı içtihatlarında evliliğin ölüm nedeniyle sona ermesi halinde Borçlar Kanunu'nun genel hükümleri uyarınca uygulanacak zamanaşımı süresi TMK'nun 5. maddesi yoluyla 6098 sayılı TBK'nun 146. maddesinde yer alan 10 yıl (mülga BK.m.125.) olarak kabul edilmiştir. Buna karşılık evliliğin boşanma nedeniyle sona ermesi halinde Daire tarafından 1 yıl olarak kabul edilen zamanaşımı süresi, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 17.04.2013 tarih ve 2013/8-375 Esas, 2013/520 Karar sayılı kararıyla edinilmiş mallara katılma rejimi (katılma alacağı) bakımından TMK'nun 5. maddesi yoluyla 6098 sayılı TBK'nun 146. maddesinde yer alan 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmekle Daire tarafından da benimsenmiştir.
Somut olayda tarafların evli iken muris Sait A.'ın ölümü ile TMK'nun 599. maddesine göre mirası bir bütün halde alacak ve borçları ile birlikte kanun gereğince kazandıklarından mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davada uygulanması gereken zamanaşımı süresi yukarıda açıklandığı üzere 10 yıldır. Hal böyle iken tarafların murisleri arasındaki mal rejiminin sona erdiği 11.09.2009 tarihi ile eldeki davanın açıldığı 29.03.2012 tarihi arasında 10 yıllık süre geçmediğinden tarafların bildirdikleri deliller toplanıp sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı görülen hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre işin esasına yönelik hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 23.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
SAĞ KALAN EŞİN KONUT ÜZERİNDE İNTİFA VEYA OTURMA HAKKI İSTEME KARARI
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/20764
KARAR NO : 2015/4805
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 1. Aile Mahkemesi
TARİHİ : 27/11/2012
NUMARASI : 2012/476 - 2012/1734
DAVACI : Ayşe A.
DAVALI : Zehra A. vs.
DAVA TÜRÜ : Katkı payı alacağı ve aile konutunun özgülenmesi
Ayşe A. ile Zehra A. ve müşterekleri aralarındaki katkı payı alacağı ve aile konutunun özgülenmesi davasının reddine dair İstanbul Anadolu 1. Aile Mahkemesi'nden verilen 27.11.2012 gün ve 476/1734 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü
K A R A R
Davacı vekili, muris Sait A.'ın 11.09.2009 tarihinde ölümüyle geriye sağ eş davacı ve murisin kardeşleri davalıların kaldığını, murise ait taşınmazdan oluşan mal varlığının evlilik birliği içinde davacının kişisel malı da kullanılarak edinildiğini ve mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan toplam 30.000 TL'nin davalılardan tahsiline ve dava konusu taşınmazın makul bedel karşılığı TMK'nun 255. maddesi gereğince sağ kalan eş davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan Süleyman A. davanın kabulüne, davalılar Mehmet A., Hasan A., Havva A. Acar, Emine A. K., Hanife A.Ö., Emine K. ve Zehra A. vekili ise davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Diğer davalılar Mustafa A., Erkan A., Metin A. ve Süleyman A. usulüne uygun yapılan tebligata rağmen cevap vermemiş ve duruşmalara katılmamıştır.
Mahkemece, taraflar arasında mal rejimi sözleşmesi bulunmadığı, bu bakımdan yasal mal rejiminin uygulanması gerektiği zamanaşımının da 1 yıl olduğu bu bakımdan süresinde açılmayan dava zamanaşımından davanın reddine karar verilmesi üzerine; Hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı ile davalılar murisi 10.10.1977 tarihinde evlenmiş ve evlilik birliği murisinin 11.09.2009 tarihinde ölümü ile son bulmuştur. TMK'nun 225. maddesinin 1. fıkrasına göre evliliğin ölüm ile sona erdirilmesi durumunda, eşler arasındaki mal rejimi ölüm tarihi itibariyle son bulur. Sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden eşler arasında evlenme tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı TKM’nin 170. maddesi gereğince mal ayrılığı, bu tarihten murisinin öldüğü 11.09.2009 tarihine kadar ise, 4721 sayılı TMK'nun 202. maddesi uyarınca yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir.
Dosya kapsamı, dava dilekçesindeki açıklamalar ve tapu kaydından dava konusu taşınmazın 20.08.1987 tarihinde edinildiği anlaşılmakla dava, katkı payı alacağı ve aile konutunun özgülenmesi isteğine ilişkindir.
TMK'nun 240/1. maddesi hükmüne göre; sağ kalan eş, eski yaşantısını devam ettirebilmesi için ölen eşine ait olup birlikte yaşadıkları konut üzerinde kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetersiz ise bedel eklenmek suretiyle intifa veya oturma hakkı tanınmasını isteyebilir. Aynı maddenin üçüncü fıkrasına göre de konut üzerinde mülkiyet hakkının tanınacağı düzenlenmiştir. Katılma alacağı 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı TMK'nın 231 vd. maddelerinde düzenlenmiş olup mal rejiminin tasfiyesi sonucu sahip olunan bir alacak hakkıdır. Başka bir anlatımla, katılma alacağı 4721 sayılı TMK'nun yürürlükte olduğu dönemde edinilen mal varlıkları hakkında doğar. 743 sayılı TKM'nin yürürlükte olduğu dönemde eşlerin herbirinin sahip olduğu malvarlıkları üzerinde katılma alacağı söz konusu olmaz. Dava konusu ev, eşler arasında 743 sayılı TKM'nin 170. maddesi uyarınca mal ayrılığının geçerli olduğu 20.08.1987 tarihinde edinilmiş olup, davacı eş lehine katılma alacağı oluşmadığından davacının konut üzerinde mülkiyet hakkı talebinde bulunması mümkün değildir. Davacının tescil talebinin bu gerekçeyle reddine karar verilmesi gerekir iken yazılı gerekçeyle reddi doğru değil ise de ret kararı sonuç itibarıyla doğru görüldüğünden bu husus ayrıca bozma nedeni yapılmamıştır.
Davacının mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğine yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Mahkemece davanın bir yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, bu görüşe katılma olanağı bulunmamaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki, Dairenin ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun istikrarlı içtihatlarında evliliğin ölüm nedeniyle sona ermesi halinde Borçlar Kanunu'nun genel hükümleri uyarınca uygulanacak zamanaşımı süresi TMK'nun 5. maddesi yoluyla 6098 sayılı TBK'nun 146. maddesinde yer alan 10 yıl (mülga BK.m.125.) olarak kabul edilmiştir. Buna karşılık evliliğin boşanma nedeniyle sona ermesi halinde Daire tarafından 1 yıl olarak kabul edilen zamanaşımı süresi, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 17.04.2013 tarih ve 2013/8-375 Esas, 2013/520 Karar sayılı kararıyla edinilmiş mallara katılma rejimi (katılma alacağı) bakımından TMK'nun 5. maddesi yoluyla 6098 sayılı TBK'nun 146. maddesinde yer alan 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmekle Daire tarafından da benimsenmiştir.
Somut olayda tarafların evli iken muris Sait A.'ın ölümü ile TMK'nun 599. maddesine göre mirası bir bütün halde alacak ve borçları ile birlikte kanun gereğince kazandıklarından mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davada uygulanması gereken zamanaşımı süresi yukarıda açıklandığı üzere 10 yıldır. Hal böyle iken tarafların murisleri arasındaki mal rejiminin sona erdiği 11.09.2009 tarihi ile eldeki davanın açıldığı 29.03.2012 tarihi arasında 10 yıllık süre geçmediğinden tarafların bildirdikleri deliller toplanıp sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı görülen hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre işin esasına yönelik hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 23.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.