ŞİRKET ORTAĞI, ŞİRKETE OLAN ŞAHSİ BORCUNDAN DOLAYI ŞİRKETE GÖRE ÜÇÜNCÜ KİŞİ SAYILIR.
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/12-725
KARAR NO : 2019/470
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul 11. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 05/03/2015
NUMARASI : 2014/822 - 2015/138
DAVACI/Borçlu : H.H. vekili Av. A.M.
DAVALI/Alacaklı : E. Dayanıklı Tüketim Mamülleri San ve Tic A.Ş. vekili Av. D.A.
Taraflar arasındaki “haciz ihbarnamelerinin şikâyet yoluyla iptali" talebinden dolayı yapılan inceleme sonunda İstanbul 11. İcra (Hukuk) Mahkemesince şikâyetin kabulüne dair verilen 11.10.2013 tarihli ve 2013/129 E., 2013/746 K. sayılı karar, alacaklı vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 24.03.2014 tarihli ve 2014/4950 E., 2014/8368 K. sayılı kararı ile;
"... Alacaklı tarafından borçlu anonim şirket aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatılmış, borçlu şirketin ortağı olan Hüseyin H.'na haciz ihbarnamesi gönderilmiş, şirket ortağının şikâyet yoluna başvurması üzerine İcra Mahkemesi'nce şirket ortağının 3. kişi sayılamayacağından bahisle şikâyetin kabulüne ve haciz ihbarnamelerinin iptaline karar verilmiştir.
Kendisine haciz ihbarnamesi gönderilen Hüseyin H. borçlu şirketin ortağı konumundadır. Şirketin borcundan dolayı şirket ortağından olan alacağı ile ilgili olarak haciz ihbarnamesi gönderilmesinin bazı şartları vardır.
Eğer anonim şirketin şirket ortağından olan alacağı, TTK'nun 480 ve müteakip maddeleri uyarınca pay bedeli gibi şirketle ortak arasındaki ortaklık ilişkisinden kaynaklanıyorsa, bu alacağın haczi için şirket ortağına haciz ihbarnamesi gönderilemez ve bu husus İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca süresiz şikâyet konusu yapılabilir.
Ancak anonim şirketin şirket ortağından olan alacağı, ortaklık ilişkisinin dışında başka bir hukuki ilişkiden kaynaklanıyorsa (kira, satım, vb...) bu alacağın haczi için haciz ihbarnamesi gönderilebilir. Bu husustaki itiraz ise İİK'nun 89/2. maddesi uyarınca yasal 7 günlük sürede yapılabilir.
O halde mahkemece borçlu şirketin şirket ortağından olan alacağının niteliği araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, herhangi bir ayırım yapılmaksızın şirket ortağına haciz ihbarnamesi gönderilemeyeceğinden bahisle eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir..."
gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Alacaklı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
İstem, haciz ihbarnamelerinin şikâyet yoluyla iptaline ilişkindir.
Şikâyetçi üçüncü kişi vekili; alacaklı tarafından H. Turizm İşletmecilik San. ve Tic. A.Ş. aleyhine yapılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte, müvekkiline İİK'nın 89. maddesine göre haciz ihbarnamesi gönderilerek müvekkilinin takip borçlusu hâline getirildiğini, İİK'nın 89. maddesinin borçlunun üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının haczini düzenlediğini, Türk Ticaret Kanunu ile İcra ve İflas Kanunu'nda şirket ortağının, şirkete göre üçüncü şahıs olarak düzenlenmediğini, bu nedenle şirket ortağına haciz ihbarnamesi gönderilemeyeceğini ve müvekkilinin takip borçlusu haline getirilemeyeceğini ileri sürerek müvekkili aleyhine gönderilen tüm haciz ihbarnamelerinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Yerel Mahkemece; Alanya Ticaret Sicil Müdürlüğü'ne yazılan yazıya verilen cevapta borçlu H. Turizm İşletmecilik San. ve Tic. A.Ş.'nin son genel kurul hazirun cetveline göre Hüseyin H.'nun şirket ortağı olduğu ve bu tarihten sonra şirket dosyasına başkaca bir tescilin bulunmadığı, dolayısıyla şikâyetçinin ortaklığının sürdüğü, ne var ki şirket ortakları, borçlu şirket yönünden üçüncü kişi sayılamayacağından haciz ihbarnamelerinin hukuki sonuç doğurmayacağı, yasaya aykırı işlem yapılmış olması nedeni ile işlemin süresiz şikâyete tabi olduğu, şikâyetçinin borçlu şirketin ortağı olduğu hususunun ticaret sicil kayıtları kapsamında kanıtlandığı gerekçesiyle şikâyetin kabulü ile şikâyetçi adına gönderilen tüm haciz ihbarnamelerinin iptaline evrak üzerinden karar verilmiştir.
Alacaklı vekilinin temyiz itirazları üzerine Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
Yerel Mahkemece önceki gerekçelere ek olarak; alacaklının İİK'nın 89/1. maddesine göre haciz ihbarnamesi gönderilmesine yönelik talebinde ortağın şirkete olan borcu konusunda herhangi bir sebep ve dayanak gösterilmediği, icra mahkemesinin icra dosyasında ve sunulan deliller arasında yer almayan ve tamamen şirketler hukuku bünyesinde genel mahkemelerce inceleme konusu yapılacak nitelikte farklı teknik hususlarla sonuca gidilmesine İİK'nın 89. madde hükmü çerçevesinde olanak bulunmadığı, kaldı ki mahkemece şikâyetin kabulü yönünde verilen pek çok kararın Özel Daire tarafından onandığı, benimsenen daire kararlarında da şirket yönünden ortakların üçüncü kişi sayılamayacakları hususunun açıkça ifade edildiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı alacaklı vekili tarafından temyize getirilmektedir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; borçlu anonim şirket aleyhine yapılan icra takibinde borçlu şirketin, ortağından ortaklık ilişkisi dışında kalan alacakları yönünden ortağın üçüncü kişi sayılıp haciz ihbarnamesi gönderilip gönderilemeyeceği, bu bağlamda borçlu şirketin ortağında olan alacağının niteliğinin araştırılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki; Özel Dairenin bozma kararı kapsamı dikkate alındığında yerel mahkeme ve Özel Daire arasında borçlu anonim şirketin, şikâyetçi şirket ortağında olan TTK'nun 480 ve müteakip maddeleri uyarınca pay bedeli gibi şirketle ortak arasındaki ortaklık ilişkisinden kaynaklanan alacağının haczi yönünden şirket ortağının şirkete göre üçüncü kişi sayılamayacağı ve dolayısıyla şirket ortağına haciz ihbarnamesi gönderilemeyeceği noktasında bir görüş ayrılığı bulunmadığından bu husus uyuşmazlık konusu değildir.
Şikâyet, haciz ihbarnamesinin iptaline yönelik olduğundan öncelikle haciz ihbarnamesi ile ilgili açıklama yapılması gerekmektedir.
Şikâyetçi üçüncü kişinin iptalini talep ettiği haciz ihbarnameleri 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (İİK) 89. maddesinde düzenlenmiştir. Alacaklının talebi üzerine borçlunun üçüncü kişilerdeki mal ve alacakları haciz tutanağının düzenlenmesi üzerine haczedilmiş olur. İİK'nın 88. maddesinin üst başlığında da açıkça belirtildiği gibi üçüncü kişiye haciz ihbarnamesi gönderilmesi haczi tamamlayan bir işlem değil üçüncü kişi elinde bulunan mal veya alacağın borçluya teslimini veya ödenmesini önleyen muhafaza tedbiridir. Üçüncü kişiye gönderilen İİK'nın 89. maddesinin 1. ve 2. fıkralarında yer alan haciz ihbarnamelerinin hukukî sonuç doğurabilmesi için İİK'nın 89. maddesi ve İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliği'nin 42. maddesinde yazılı unsurları içermesi gereklidir. İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliği'nin 42. maddesine göre alacak tutarı ile faiz ve giderlerinin, haczin neye ilişkin olduğunun ve haczin hangi miktar için yapıldığının yazılı olması gerekir. Aksi halde borcun, itiraz etmeyen üçüncü kişinin zimmetinde sayılmasına imkân yoktur. Takip alacaklısı, takip borçlusu ile üçüncü kişi arasındaki hukukî ilişkiye yabancı olduğundan, haczin neye ilişkin olduğu ve hangi miktar için yapıldığı belirtilmese dahi takip konusu alacağın haciz ihbarnamesinde gösterilmesi kural olarak yeterlidir. Ancak haciz ihbarnamesi ile haczedilemeyecek hak ve alacaklar haciz ihbarnamesinde yer almış ise üçüncü kişi haciz ihbarnamelerine itiraz etmiş olsa dahi icra müdürünün yasaya uygun olmayan işleminin kaldırılmasını şikâyet yolu ile talep edebilir. Zira üçüncü kişinin İİK'nın 89. maddesinin 4. fıkrası ve 338. maddeleri gereğince kendisinden tazminat istenmesini ve cezalandırılması yönünde talepte bulunulmasını önlemek için temelde yanlış olan memurluk işleminin iptalini talep etmekte hukukî yararı bulunmaktadır. Öte yandan üçüncü kişi haciz ihbarnamesine itiraz etmediği takdirde ihbarnamede yazılı alacağın üçüncü kişi zimmetinde sayılacağı ve İİK'nın 89. maddesinin 3. fıkrası gereğince çıkarılan haciz ihbarnamesi ile süresinde menfi tespit davası açmaması hâlinde ise zimmetinde sayılan borcu ödemeye zorlanacağı için usul ve yasaya aykırı haciz ihbarnamelerinin iptalini veya düzeltilmesini şikâyet yoluyla talep edebilir. Uygulamada haciz ihbarnamesinde haczin neye ilişkin olduğu belirtilmeksizin "borçlunun nezdinizde doğmuş ve doğacak hak ve alacaklarından borca yetecek miktarının haczi" ifadeleri eklenerek bu sorun geçiştirilmektedir. Oysa örneğin müstakbel (beklenen yada doğacak) alacaklar yönünden haciz ihbarnamesi gönderilebilmesi için takip borçlusu ile üçüncü kişi arasında süregelen bir hukukî ilişkinin varlığı ve bu ilişki nedeniyle borçluya ödenecek ve devamlılık gösteren bir alacağın bulunması gereklidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.02.2019 tarihli 2017-12-369 E., 2019/130 K. sayılı ilamında da herhangi bir hukukî ilişkiden söz edilmeden "... doğmuş ve doğacak her türlü hak ve alacakların ..." üzerine konulan haciz ihbarnamelerinde yazılı "ve doğacak" ibaresinin iptali suretiyle düzeltilmesi gerektiği görüşü benimsenmiştir.
Somut olayda borçlu şirketin ortağı olan şikâyetçiye çıkarılan İİK'nın 89. maddesinin 1. ve 2. fıkralarına göre düzenlenen birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerinde haczin neye taalluk ettiği kısmına "borçlunun nezdinizdeki hak ve alacaklarının haczine" ifadelerinin yazıldığı ve ne miktar için haciz edildiği kısmının boş bırakılıp takip konusu alacağın ihbarnamelerde belirtilmesiyle yetinildiği, şikâyetçinin icra mahkemesine başvurarak borçlu şirketin ortağı olduğundan, borçlu şirket yönünden ortakların üçüncü kişi sayılamayacağından bahisle haciz ihbarnamelerinin iptali talep ettiği, bu talebin yerel mahkemece kabul edilerek haciz ihbarnamelerinin iptaline karar verildiği, alacaklı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece borçlu anonim şirketin ortağında olan alacağı ortaklık ilişkisi dışında başka bir hukukî ilişkiden kaynaklanıyor ise bu alacağın haciz için haciz ihbarnamesi gönderilebileceği, mahkemece borçlu şirketin ortağında olan alacağının niteliği araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulduğu anlaşılmaktadır. Şu hâle göre yerel mahkeme ile özel daire arasında borçlu şirketin şikâyetçi ortakla, ortaklık ilişkisinden kaynaklanan alacakları yönünden ortağın üçüncü kişi sayılamayacağı ve haciz ihbarnamesi gönderilemeyeceği konusunda görüş ayrılığı bulunmadığından bu husus Hukuk Genel Kurulu'nca değerlendirilmemiştir.
Şirket ortağı, ortağı olduğu takip borçlusu şirket tüzel kişiliğinden ayrı bir kişiliğe sahip olduğundan, şirkete olan şahsi borcundan dolayı şirkete göre üçüncü kişi sayılır. Borçlu şirketin, üçüncü kişi şirket ortağı nezdinde özel hukuktan kaynaklanan ve paraya çevrilmesi mümkün olan İİK'nın 89. maddesi kapsamında haczedilebilecek nitelikteki hak ve alacaklarının haczi için haciz ihbarnameleri çıkarılabileceğinden Özel Dairenin bu yöndeki bozma kararı usul ve yasaya uygun ise de yerel mahkemece borçlu şirketin ortağında olan alacağının niteliği araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesinde isabet bulunmamaktadır. Şöyle ki; şikâyet icra takibinin taraflarına veya hukukî yararı bulunan diğer kişilere tanınmış ve bu yolla icra ve iflas dairelerinin (veya diğer icra organlarının) kanuna veya uygun olmayan işlemlerinin iptalini veya düzeltilmesini ya da geciktirdikleri işlemlerin yapılmasını sağlayan hukukî çaredir (Pekcanıtez, H./ Simil, C.: İcra ve İflas Hukukunda Şikâyet 2. B., İstanbul 2017, s. 49).
Şikâyetçi şirket ortağı borçlu şirkete göre üçüncü kişi sayılamayacağı gerekçesiyle kendisine gönderilen haciz ihbarnamesinin iptalini talep etmesi nedeniyle icra mahkemesi ileri sürülen şikâyet nedenine göre inceleme yapmak durumundadır. Borçlunun üçüncü kişi nezdinde hak ve alacağının bulunup bulunmadığı ve niteliğinin tespiti ancak üçüncü kişinin haciz ihbarnamesine itirazı üzerine alacaklının İİK'nın 89. maddesinin 4. fıkrası uyarınca açacağı tazminat ve ceza davasında genel hükümlere göre yapılabilir. Dolayısıyla bu yönde yapılacak araştırmanın şikâyetin sonucunda verilecek karara bir etkisi bulunmamaktadır. İcra mahkemesince yapılacak iş şikâyetçiye çıkarılan haciz ihbarnameleri karşısında şikâyetçinin üçüncü kişi konumunda olup olmadığı, haciz ihbarnamelerinin İİK'nın 89. maddesi ve İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliğinin 42. maddesinde yazılı usule uygun olup olmadığıyla sınırlı olup, yapılacak incelemenin sonucuna göre İİK'nın 17. maddesine göre bir karar vermekten ibarettir.
Yukarıda belirtilen ilke ve kurallar ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık göz önüne alındığında yerel mahkemece şikâyetçiye gönderilen İİK'nın 89. maddesinin 1. ve 2. fıkraları gereğince çıkarılan haciz ihbarnamelerinin "borçlunun nezdinizdeki ortaklık ilişkisinden kaynaklanan alacaklar dışındaki hak ve alacaklarının haczine" şeklinde düzeltilmesine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekmektedir. Bu şekilde düzeltilen haciz ihbarnameleri borçlu şirketin üçüncü kişi nezdindeki ortaklık ilişkisi dışındaki hak ve alacakları yönünden hüküm ve sonuç doğurur.
Açıklanan bu değişik gerekçe ile usul ve yasaya aykırı olan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun’un 29. maddesi ile eklenen Geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nun 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 17.04.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
BİLGİ : "Limited şirketin şahsi alacaklılar, ortağın sermaye koyma borcu için haciz gönderebilir" şeklindeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 11 Mayıs 2016 tarihli kararı için bkz.
ŞİRKET ORTAĞI, ŞİRKETE OLAN ŞAHSİ BORCUNDAN DOLAYI ŞİRKETE GÖRE ÜÇÜNCÜ KİŞİ SAYILIR.
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/12-725
KARAR NO : 2019/470
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul 11. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 05/03/2015
NUMARASI : 2014/822 - 2015/138
DAVACI/Borçlu : H.H. vekili Av. A.M.
DAVALI/Alacaklı : E. Dayanıklı Tüketim Mamülleri San ve Tic A.Ş. vekili Av. D.A.
Taraflar arasındaki “haciz ihbarnamelerinin şikâyet yoluyla iptali" talebinden dolayı yapılan inceleme sonunda İstanbul 11. İcra (Hukuk) Mahkemesince şikâyetin kabulüne dair verilen 11.10.2013 tarihli ve 2013/129 E., 2013/746 K. sayılı karar, alacaklı vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 24.03.2014 tarihli ve 2014/4950 E., 2014/8368 K. sayılı kararı ile;
"... Alacaklı tarafından borçlu anonim şirket aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatılmış, borçlu şirketin ortağı olan Hüseyin H.'na haciz ihbarnamesi gönderilmiş, şirket ortağının şikâyet yoluna başvurması üzerine İcra Mahkemesi'nce şirket ortağının 3. kişi sayılamayacağından bahisle şikâyetin kabulüne ve haciz ihbarnamelerinin iptaline karar verilmiştir.
Kendisine haciz ihbarnamesi gönderilen Hüseyin H. borçlu şirketin ortağı konumundadır. Şirketin borcundan dolayı şirket ortağından olan alacağı ile ilgili olarak haciz ihbarnamesi gönderilmesinin bazı şartları vardır.
Eğer anonim şirketin şirket ortağından olan alacağı, TTK'nun 480 ve müteakip maddeleri uyarınca pay bedeli gibi şirketle ortak arasındaki ortaklık ilişkisinden kaynaklanıyorsa, bu alacağın haczi için şirket ortağına haciz ihbarnamesi gönderilemez ve bu husus İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca süresiz şikâyet konusu yapılabilir.
Ancak anonim şirketin şirket ortağından olan alacağı, ortaklık ilişkisinin dışında başka bir hukuki ilişkiden kaynaklanıyorsa (kira, satım, vb...) bu alacağın haczi için haciz ihbarnamesi gönderilebilir. Bu husustaki itiraz ise İİK'nun 89/2. maddesi uyarınca yasal 7 günlük sürede yapılabilir.
O halde mahkemece borçlu şirketin şirket ortağından olan alacağının niteliği araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, herhangi bir ayırım yapılmaksızın şirket ortağına haciz ihbarnamesi gönderilemeyeceğinden bahisle eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir..."
gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Alacaklı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
İstem, haciz ihbarnamelerinin şikâyet yoluyla iptaline ilişkindir.
Şikâyetçi üçüncü kişi vekili; alacaklı tarafından H. Turizm İşletmecilik San. ve Tic. A.Ş. aleyhine yapılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte, müvekkiline İİK'nın 89. maddesine göre haciz ihbarnamesi gönderilerek müvekkilinin takip borçlusu hâline getirildiğini, İİK'nın 89. maddesinin borçlunun üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının haczini düzenlediğini, Türk Ticaret Kanunu ile İcra ve İflas Kanunu'nda şirket ortağının, şirkete göre üçüncü şahıs olarak düzenlenmediğini, bu nedenle şirket ortağına haciz ihbarnamesi gönderilemeyeceğini ve müvekkilinin takip borçlusu haline getirilemeyeceğini ileri sürerek müvekkili aleyhine gönderilen tüm haciz ihbarnamelerinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Yerel Mahkemece; Alanya Ticaret Sicil Müdürlüğü'ne yazılan yazıya verilen cevapta borçlu H. Turizm İşletmecilik San. ve Tic. A.Ş.'nin son genel kurul hazirun cetveline göre Hüseyin H.'nun şirket ortağı olduğu ve bu tarihten sonra şirket dosyasına başkaca bir tescilin bulunmadığı, dolayısıyla şikâyetçinin ortaklığının sürdüğü, ne var ki şirket ortakları, borçlu şirket yönünden üçüncü kişi sayılamayacağından haciz ihbarnamelerinin hukuki sonuç doğurmayacağı, yasaya aykırı işlem yapılmış olması nedeni ile işlemin süresiz şikâyete tabi olduğu, şikâyetçinin borçlu şirketin ortağı olduğu hususunun ticaret sicil kayıtları kapsamında kanıtlandığı gerekçesiyle şikâyetin kabulü ile şikâyetçi adına gönderilen tüm haciz ihbarnamelerinin iptaline evrak üzerinden karar verilmiştir.
Alacaklı vekilinin temyiz itirazları üzerine Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
Yerel Mahkemece önceki gerekçelere ek olarak; alacaklının İİK'nın 89/1. maddesine göre haciz ihbarnamesi gönderilmesine yönelik talebinde ortağın şirkete olan borcu konusunda herhangi bir sebep ve dayanak gösterilmediği, icra mahkemesinin icra dosyasında ve sunulan deliller arasında yer almayan ve tamamen şirketler hukuku bünyesinde genel mahkemelerce inceleme konusu yapılacak nitelikte farklı teknik hususlarla sonuca gidilmesine İİK'nın 89. madde hükmü çerçevesinde olanak bulunmadığı, kaldı ki mahkemece şikâyetin kabulü yönünde verilen pek çok kararın Özel Daire tarafından onandığı, benimsenen daire kararlarında da şirket yönünden ortakların üçüncü kişi sayılamayacakları hususunun açıkça ifade edildiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı alacaklı vekili tarafından temyize getirilmektedir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; borçlu anonim şirket aleyhine yapılan icra takibinde borçlu şirketin, ortağından ortaklık ilişkisi dışında kalan alacakları yönünden ortağın üçüncü kişi sayılıp haciz ihbarnamesi gönderilip gönderilemeyeceği, bu bağlamda borçlu şirketin ortağında olan alacağının niteliğinin araştırılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki; Özel Dairenin bozma kararı kapsamı dikkate alındığında yerel mahkeme ve Özel Daire arasında borçlu anonim şirketin, şikâyetçi şirket ortağında olan TTK'nun 480 ve müteakip maddeleri uyarınca pay bedeli gibi şirketle ortak arasındaki ortaklık ilişkisinden kaynaklanan alacağının haczi yönünden şirket ortağının şirkete göre üçüncü kişi sayılamayacağı ve dolayısıyla şirket ortağına haciz ihbarnamesi gönderilemeyeceği noktasında bir görüş ayrılığı bulunmadığından bu husus uyuşmazlık konusu değildir.
Şikâyet, haciz ihbarnamesinin iptaline yönelik olduğundan öncelikle haciz ihbarnamesi ile ilgili açıklama yapılması gerekmektedir.
Şikâyetçi üçüncü kişinin iptalini talep ettiği haciz ihbarnameleri 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (İİK) 89. maddesinde düzenlenmiştir. Alacaklının talebi üzerine borçlunun üçüncü kişilerdeki mal ve alacakları haciz tutanağının düzenlenmesi üzerine haczedilmiş olur. İİK'nın 88. maddesinin üst başlığında da açıkça belirtildiği gibi üçüncü kişiye haciz ihbarnamesi gönderilmesi haczi tamamlayan bir işlem değil üçüncü kişi elinde bulunan mal veya alacağın borçluya teslimini veya ödenmesini önleyen muhafaza tedbiridir. Üçüncü kişiye gönderilen İİK'nın 89. maddesinin 1. ve 2. fıkralarında yer alan haciz ihbarnamelerinin hukukî sonuç doğurabilmesi için İİK'nın 89. maddesi ve İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliği'nin 42. maddesinde yazılı unsurları içermesi gereklidir. İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliği'nin 42. maddesine göre alacak tutarı ile faiz ve giderlerinin, haczin neye ilişkin olduğunun ve haczin hangi miktar için yapıldığının yazılı olması gerekir. Aksi halde borcun, itiraz etmeyen üçüncü kişinin zimmetinde sayılmasına imkân yoktur. Takip alacaklısı, takip borçlusu ile üçüncü kişi arasındaki hukukî ilişkiye yabancı olduğundan, haczin neye ilişkin olduğu ve hangi miktar için yapıldığı belirtilmese dahi takip konusu alacağın haciz ihbarnamesinde gösterilmesi kural olarak yeterlidir. Ancak haciz ihbarnamesi ile haczedilemeyecek hak ve alacaklar haciz ihbarnamesinde yer almış ise üçüncü kişi haciz ihbarnamelerine itiraz etmiş olsa dahi icra müdürünün yasaya uygun olmayan işleminin kaldırılmasını şikâyet yolu ile talep edebilir. Zira üçüncü kişinin İİK'nın 89. maddesinin 4. fıkrası ve 338. maddeleri gereğince kendisinden tazminat istenmesini ve cezalandırılması yönünde talepte bulunulmasını önlemek için temelde yanlış olan memurluk işleminin iptalini talep etmekte hukukî yararı bulunmaktadır. Öte yandan üçüncü kişi haciz ihbarnamesine itiraz etmediği takdirde ihbarnamede yazılı alacağın üçüncü kişi zimmetinde sayılacağı ve İİK'nın 89. maddesinin 3. fıkrası gereğince çıkarılan haciz ihbarnamesi ile süresinde menfi tespit davası açmaması hâlinde ise zimmetinde sayılan borcu ödemeye zorlanacağı için usul ve yasaya aykırı haciz ihbarnamelerinin iptalini veya düzeltilmesini şikâyet yoluyla talep edebilir. Uygulamada haciz ihbarnamesinde haczin neye ilişkin olduğu belirtilmeksizin "borçlunun nezdinizde doğmuş ve doğacak hak ve alacaklarından borca yetecek miktarının haczi" ifadeleri eklenerek bu sorun geçiştirilmektedir. Oysa örneğin müstakbel (beklenen yada doğacak) alacaklar yönünden haciz ihbarnamesi gönderilebilmesi için takip borçlusu ile üçüncü kişi arasında süregelen bir hukukî ilişkinin varlığı ve bu ilişki nedeniyle borçluya ödenecek ve devamlılık gösteren bir alacağın bulunması gereklidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.02.2019 tarihli 2017-12-369 E., 2019/130 K. sayılı ilamında da herhangi bir hukukî ilişkiden söz edilmeden "... doğmuş ve doğacak her türlü hak ve alacakların ..." üzerine konulan haciz ihbarnamelerinde yazılı "ve doğacak" ibaresinin iptali suretiyle düzeltilmesi gerektiği görüşü benimsenmiştir.
Somut olayda borçlu şirketin ortağı olan şikâyetçiye çıkarılan İİK'nın 89. maddesinin 1. ve 2. fıkralarına göre düzenlenen birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerinde haczin neye taalluk ettiği kısmına "borçlunun nezdinizdeki hak ve alacaklarının haczine" ifadelerinin yazıldığı ve ne miktar için haciz edildiği kısmının boş bırakılıp takip konusu alacağın ihbarnamelerde belirtilmesiyle yetinildiği, şikâyetçinin icra mahkemesine başvurarak borçlu şirketin ortağı olduğundan, borçlu şirket yönünden ortakların üçüncü kişi sayılamayacağından bahisle haciz ihbarnamelerinin iptali talep ettiği, bu talebin yerel mahkemece kabul edilerek haciz ihbarnamelerinin iptaline karar verildiği, alacaklı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece borçlu anonim şirketin ortağında olan alacağı ortaklık ilişkisi dışında başka bir hukukî ilişkiden kaynaklanıyor ise bu alacağın haciz için haciz ihbarnamesi gönderilebileceği, mahkemece borçlu şirketin ortağında olan alacağının niteliği araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulduğu anlaşılmaktadır. Şu hâle göre yerel mahkeme ile özel daire arasında borçlu şirketin şikâyetçi ortakla, ortaklık ilişkisinden kaynaklanan alacakları yönünden ortağın üçüncü kişi sayılamayacağı ve haciz ihbarnamesi gönderilemeyeceği konusunda görüş ayrılığı bulunmadığından bu husus Hukuk Genel Kurulu'nca değerlendirilmemiştir.
Şirket ortağı, ortağı olduğu takip borçlusu şirket tüzel kişiliğinden ayrı bir kişiliğe sahip olduğundan, şirkete olan şahsi borcundan dolayı şirkete göre üçüncü kişi sayılır. Borçlu şirketin, üçüncü kişi şirket ortağı nezdinde özel hukuktan kaynaklanan ve paraya çevrilmesi mümkün olan İİK'nın 89. maddesi kapsamında haczedilebilecek nitelikteki hak ve alacaklarının haczi için haciz ihbarnameleri çıkarılabileceğinden Özel Dairenin bu yöndeki bozma kararı usul ve yasaya uygun ise de yerel mahkemece borçlu şirketin ortağında olan alacağının niteliği araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesinde isabet bulunmamaktadır. Şöyle ki; şikâyet icra takibinin taraflarına veya hukukî yararı bulunan diğer kişilere tanınmış ve bu yolla icra ve iflas dairelerinin (veya diğer icra organlarının) kanuna veya uygun olmayan işlemlerinin iptalini veya düzeltilmesini ya da geciktirdikleri işlemlerin yapılmasını sağlayan hukukî çaredir (Pekcanıtez, H./ Simil, C.: İcra ve İflas Hukukunda Şikâyet 2. B., İstanbul 2017, s. 49).
Şikâyetçi şirket ortağı borçlu şirkete göre üçüncü kişi sayılamayacağı gerekçesiyle kendisine gönderilen haciz ihbarnamesinin iptalini talep etmesi nedeniyle icra mahkemesi ileri sürülen şikâyet nedenine göre inceleme yapmak durumundadır. Borçlunun üçüncü kişi nezdinde hak ve alacağının bulunup bulunmadığı ve niteliğinin tespiti ancak üçüncü kişinin haciz ihbarnamesine itirazı üzerine alacaklının İİK'nın 89. maddesinin 4. fıkrası uyarınca açacağı tazminat ve ceza davasında genel hükümlere göre yapılabilir. Dolayısıyla bu yönde yapılacak araştırmanın şikâyetin sonucunda verilecek karara bir etkisi bulunmamaktadır. İcra mahkemesince yapılacak iş şikâyetçiye çıkarılan haciz ihbarnameleri karşısında şikâyetçinin üçüncü kişi konumunda olup olmadığı, haciz ihbarnamelerinin İİK'nın 89. maddesi ve İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliğinin 42. maddesinde yazılı usule uygun olup olmadığıyla sınırlı olup, yapılacak incelemenin sonucuna göre İİK'nın 17. maddesine göre bir karar vermekten ibarettir.
Yukarıda belirtilen ilke ve kurallar ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık göz önüne alındığında yerel mahkemece şikâyetçiye gönderilen İİK'nın 89. maddesinin 1. ve 2. fıkraları gereğince çıkarılan haciz ihbarnamelerinin "borçlunun nezdinizdeki ortaklık ilişkisinden kaynaklanan alacaklar dışındaki hak ve alacaklarının haczine" şeklinde düzeltilmesine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekmektedir. Bu şekilde düzeltilen haciz ihbarnameleri borçlu şirketin üçüncü kişi nezdindeki ortaklık ilişkisi dışındaki hak ve alacakları yönünden hüküm ve sonuç doğurur.
Açıklanan bu değişik gerekçe ile usul ve yasaya aykırı olan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun’un 29. maddesi ile eklenen Geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nun 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 17.04.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
BİLGİ : "Limited şirketin şahsi alacaklılar, ortağın sermaye koyma borcu için haciz gönderebilir" şeklindeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 11 Mayıs 2016 tarihli kararı için bkz.