KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

SOMUT OLAY AÇISINDAN TÜZEL KİŞİLİK PERDESİNİN KALDIRILMASINI GEREKTİRİR KOŞULLAR BULUNMAKTADIR.

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2017/19-914
KARAR NO   : 2020/197

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                  : 
Konya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                            : 23/09/2014
NUMARASI                    : 2014/353 - 2014/530
DAVACI                          : M. Tıbbi ve End. Gaz. Ekipm. İml. Taah. Tic. Ve  San. A.Ş. vekili Av. S.D.
DAVALI                          : M.K. vekilleri Av. H.Ö., Av. B.A.
İLGİLİ KİŞİ                    : L.Ü.K.

1. Taraflar arasındaki davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, Konya 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü.

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:    

4. Davacı vekili 02.09.2010 tarihli dava dilekçesinde; davalı tarafından Konya 12. İcra Dairesinin 2010/6..7 takip sayılı dosyası üzerinden dava dışı borçlu K. Proje Üretim Lojistik İnşaat Taah. San. ve Tic. A.Ş aleyhine takip başlatıldığını, talimat ile de müvekkili şirkete ait fabrikaya hacze gelindiğini, bir kısım malların haczedildiğini, müvekkilinin fabrika içindeki malların kendisine ait olduğunu belirterek istihkak iddiasında bulunduğunu, bunun üzerine icra dairesinin istihkak iddiasını esas dosya üzerinden karara bağlamak koşuluyla haciz işlemi tesis ettiğini, davalı tarafın daha sonra bu hacizden vazgeçerek fabrikada bulunan ham maddenin haciz ve muhafazasını talep ettiğini, bu nedenle de müvekkilinin itiraz ve dava açma hakkını saklı tutarak dosya bedelini ödemek zorunda kaldığını, müvekkil şirket ile borçlu şirketin iki ayrı tüzel kişiliğe sahip olduğunu, iştigal konularının, muamele merkezlerinin ve muhasebe kayıtlarının farklı olduğunu belirterek ödedikleri 10.663,81TL'nin tahsilini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı vekili 22.10.2010 tarihli cevap dilekçesinde; davacı şirket ile dava dışı borçlu şirketin yaptıkları işin aynı olmasının ve dava dışı borçlu şirkete ait sigorta hizmet çıktısının davacı şirketin uhdesinde bulunmasının davacı şirket ile dava dışı borçlu şirket arasında organik bağın olduğunu gösterdiğini ve beraber hareket edildiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme Kararı:

6. Konya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin  31.05.2012 tarihli ve  2010/500 E., 2012/557 K. sayılı kararı ile; borçlu şirkete ait bir kısım belgelerin haciz sırasında davacı şirketin işyerinde olduğu, Seyfettin K., Lütfiye Ümran K. ve Alper Y.'ün her iki şirkette de kurucu ortak olduğu, şirketlerin aynı kişilere ait olup, faaliyet alanlarının ve adreslerinin de aynı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Konya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 

8. Yargıtay 19. Hukuk  Dairesince  20.02.2014  tarihli ve  2013/17519 E.,2014/3332 K. sayılı kararı ile; “… Keşideci ve davacı iki ayrı şirket olup, ayrı tüzel kişiliklere sahiptirler. Dosya içeriğinden, somut olayda tüzel kişilik perdesinin kaldırılmasını gerektirir hukuki nedenler bulunmadığından icra takibine konu bonoda sıfatı bulunmayan davacıdan icra tehdidi altında tahsilat yapılması yerinde görülmeyip, bu nedenle davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeler ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. Konya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.09.2014 tarihli ve 2014/353 E., 2014/530 K. sayılı kararı ile önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay bakımından tüzel kişilik perdesinin kaldırılması/aralanmasını gerektirir koşulların bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

12. Uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasında tüzel kişilik perdesinin kaldırılması kurumunun hukuki niteliği üzerinde durulmasında yarar vardır.

13. Temel hukuk kurallarının en önemlilerinden bir tanesi alacak haklarının nispiliği ilkesidir. Alacak hakkı ancak hukuki ilişkinin tarafları arasında ileri sürülebilir. Kural olarak borç ilişkinin dışında bir başka gerçek ya da tüzel kişiye karşı borç ilişkisinden doğan alacak hakkı ileri sürülemez. Ticaret şirketlerinde ise sınırlı sorumluluk ilkesi ayrı ve bağımsız malvarlığı oluşumunu yaratmaktadır. Tüzel kişi ile ortakları arasında malvarlığı ile sorumluluk ayrılmaktadır. Ticaret şirketlerinde sınırlı sorumluluk ya da ayrı malvarlığı ilkesinin alacaklıların menfaatlerine zarar verecek şekilde kötüye kullanılması durumunda alacaklıların hak ve menfaatlerini korumak için Kıta Avrupası ve Anglo-Sakson hukuk sistemlerinde “Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması Teorisi” geliştirilmiş ve tüzel kişiliğin arkasına sığınarak durumu kötüye kullanan ortakları sorumlu tutma imkânı getirilmiştir. Teorinin amacı, hakkaniyet gerektirdiği zaman tüzel kişilik perdesinin arkasına sığınılmasının önlenmesidir. Uygulama ve doktrinde benimsenen genel görüş perdenin kaldırılması kuramının hukuki temelini Türk Medeni Kanunu (TMK)’nun 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kurallarına aykırılığa ve hakkın kötüye kullanılmasına dayandırmaktadır.

14. Tüzel kişiliğin varlığı asıl olup borcun yükümlüsü olan bir tüzel kişilik bulunmakta iken şirketin ortaklarına ya da başka bir şirkete karşı bu borçtan dolayı yönelinemeyecektir. Ancak tüzel kişiliğin kötüye kullanıldığı bazı istisnai hâllerde tüzel kişilik perdesi aralanmak suretiyle gerçek ya da tüzel kişi ortakların sorumluluğu cihetine gidilebilecektir.

15. Başka bir anlatımla perdenin kaldırılması kuramı sadece tüzel kişilik perdesinin arkasına saklanan ve onu dürüstlük kurallarına aykırı biçimde bir kalkan olarak sorumluluktan kurtulmak amacıyla kullanan kişilerin sorumlu kılınması yöntemidir. Bununla birlikte perdenin kaldırılması kuramı kişiler hukukunun temel öğelerinden biri olan tüzel kişilik kavramının (o somut olayda) yok sayılması anlamına gelmektedir. Bu nedenle kuram, olayın özelliklerine göre istisnai hâllerde uygulama alanı bulabilir (Çamoğlu, E.,:“Ticaret Ortakları Bağlamında Perdenin Kaldırılması Kuramı ve Yargıtay Uygulaması”, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, Cilt:32 Sayı:2, Haziran 2016, s. 5-17).

16. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; alacaklı tarafından borçlular K. Proje Üretim Lojistik İnşaat Taah. San. ve Tic. A.Ş, Olgu Büro Malzemeleri…Ltd. Şti. ve Osman Uyanık aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi yapılmış, Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 27.05.2010 tarihli ve 2010/6.8 D. İş nolu kararı ile borçlu K.…A.Ş’nin menkul, gayrimenkul ve üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarına ihtiyati haciz konulmasına karar verilmiş, 18.08.2010 tarihinde Konya 12. İcra Dairesi tarafından Mersin İcra Dairesine haciz için talimat yazılmıştır. Mersin 7. İcra Dairesi tarafından 25.08.2010 tarihinde yapılan haciz sırasında borçlu K. Proje Üretim Lojistik İnşaat Taah. San. ve Tic. A.Ş’nin sigortalı hizmet listesi çıktısı, davacı M.....r Tıbbi ve End. Gaz. Ekipm. İml. Taah. Tic. ve San. A.Ş’nin işyerinde bulunmuştur. Dosya kapsamına göre ayrıca davacı M.....r Tıbbi ve End. Gaz. Ekipm. İml. Taah. Tic. ve San. A.Ş’nin vergi levhasında yazılı adresinin, borçlu K. Proje Üretim Lojistik İnşaat Taah. San. ve Tic. A.Ş’nin ticaret sicil adresi olduğu anlaşılmış, getirtilen ticaret sicil kayıtlarında Seyfettin K., Lütfiye Ümran K. ve Alper Y.'ün her iki şirkette de kurucu ortak olduğu görülmüştür. Yukarıda sayılan hususlar bir arada değerlendirildiğinde; davacı ile borçlu şirketlerin iç içe birlikte faaliyette bulundukları, şirketlerin alacaklılardan mal kaçırma amacıyla tüzel kişilik perdesinden yararlanmaya çalıştıkları, somut olay bakımından perdenin aralanması koşullarının oluştuğu kanaatine varılmıştır.

17. Hâl böyle olunca tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.

18. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında istirdat davasını sadece takip borçlusunun açabileceği, üçüncü şahıslar tarafından açılamayacağı, olayda haciz işlemi yapılmadığı için istihkak davasının da açılamayacağı, ayrıca alacaklının alacağını tahsil etmesinden dolayı sebepsiz zenginleşmediği, başka bir anlatımla istirdat davası yönünden davacının aktif husumet, sebepsiz zenginleşme davası yönünden pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı, istihkak davası yönünden de somut olayda haciz işlemi yapılmadığı, istihkak davasının mevcut durumda açılmasının mümkün olmadığı, bu nedenle direnme kararının değişik gerekçe ile onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

19. Öte yandan eldeki davada davacı unvanı “M.....r Tıbbi ve End. Gaz. Ekipm. İml. Taah. Tic. ve San.A.Ş” olmasına karşın, gerekçeli karar başlığında davacı olarak “M.....l Tıbbi ve End.Gaz.Ekipm.İml.Taah.Tic. ve San.A.Ş.” ismi yazılmış ise de; bu hususun mahkemesince her zaman mahallinde düzeltilebilecek maddi bir hata niteliğinde bulunduğu dikkate alınarak, esasa etkili görülmeyen bu hususa işaret olunmakla yetinilmiştir.

IV.  SONUÇ 

Açıklanan nedenlerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğince ONANMASINA, 

Gerekli temyiz ilam hârcı peşin alındığından başka harç alınmasına yer olmadığına,

Aynı Kanunun 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 25.02.2020 tarihinde yapılan ikinci görüşmede oy çokluğu ile ve kesin olarak karar verildi.

BİLGİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nda bulunan 19 üyenin 12’si ONAMA, 7’si ise DEĞİŞİK GEREKÇE İLE ONAMA yönünde oy kullanmışlardır.

BİLGİ : Tüzel kişilik teorisinin görünüm biçimleri ile ilgili açıklamalar için bkz. GÖGER, Yunus Emre, Sermaye Şirketlerinde Sınırlı Sorumluluk İlkesi ve Tüzel Kişilik Perdesinin Aralanması, Ankara, 2020, s. 97-107.