KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

SORUMLULUĞA ESAS İŞLEM AYRICA TARTIŞILMADIKÇA VE BİLANÇODA GÖSTERİLMEDİKÇE İBRA GEÇERLİ OLAMAZ.

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2017/23-874
KARAR NO   : 2020/832

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ              : 
Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                        : 29/06/2015
NUMARASI                : 2015/122 - 2015/185
DAVACILAR               : E.D. ve diğerleri vekilleri Av. H.B.
DAVALILAR               : 1- B.A., 2- O.A., 3- İ.A. vekilleri Av. U.Y., 4- İ.G.

1. Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil, tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın bir kısım davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı bir kısım davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. 

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin S.S. K. Yapı Kooperatifinin bir kısım üyeleri olduklarını, davalılardan Bahattin A., Osman A. ve İlhami A.'ın kooperatifin yönetim kurulu üyesi, diğer davalı İsmet G.'in ise muhasebecisi olduğunu, davalı yönetim kurulu üyelerince kooperatife ait olan 53.0 ada 1 parsel sayılı taşınmazın, kooperatifin binalarını yapan yüklenici tarafından açılan davadan dolayı tedbir konulacağı iddiasıyla üyelerin hile ile kandırılmak suretiyle, genel kurulda taşınmazın satışı için kendilerine yetki verdirildiğini ve kooperatife ait olan taşınmazın davalı İsmet G.'e muvazaalı olarak satıldığını, dava dışı İbrahim O.’nın kooperatife ait olan taşınmazı İsmet G.'den 70.000 Alman Markı nakit ve kendisine ait olan 33.8 ada 5 parseldeki 9 nolu daireyi de İsmet G. adına satış yaparak aldığını ileri sürerek davalılara nakit olarak verilen 70.000 Alman Markı karşılığı olan 66.000 TL'den müvekkillerinin hissesine düşen 42.000 TL ile gayrimenkul olarak davalılardan İsmet G.'e verilen 33.8 ada 5 parseldeki 9 nolu bağımsız bölümün tapusunun iptali ile müvekkilleri adına tesciline karar verilmesini, olmadığı takdirde 9 nolu bölümün değeri olan 35.000 Euro'nun müvekkillerinin hissesi oranında davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş, 06.10.2010 tarihli ıslah dilekçesi ile dava tarihinden 14.10.2010 tarihine kadar 36.065 TL işlemiş faizin de davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalılar Cevabı:

5.1. Davalı Bahattin A. vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin kooperatifin yönetim kurulu üyelerinden olmadığını, kooperatifin tasfiye halinde olduğunu, diğer davalı İsmet G.'in ise kooperatifte muhasebeci olmadığını, davacıların 22.06.2002 tarihinde yapılan olağan genel kurulunda söz konusu taşınmazın asgari 10.000 TL bedelle satılması için yönetim kuruluna yetki verdiklerini, arsanın 27.06.2002 tarihinde İsmet G.’e satıldığını, müvekkilinin diğer davalı İsmet G. ile gizli ortak olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

5.2. Davalı Osman A. ve İlhami A. vekili cevap dilekçesinde; müvekkillerinin kooperatifin yönetim kurulu üyelerinden olmadığını, kooperatifin tasfiye halinde olduğunu, diğer davalı İsmet G.'in ise kooperatifte muhasebeci olmadığını, davacıların 22.06.2002 tarihinde yapılan olağan genel kurulunda söz konusu taşınmazın asgari 10.000 TL bedelle satılması için yönetim kuruluna yetki verdiklerini, arsanın 27.06.2002 tarihinde İsmet G.’e satıldığını, 08.02.2003 tarihinde yapılan genel kurulda yönetim kurulunun oy çokluğu ile ibra edildiğini buna rağmen dava açılmasının doğru olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

5.3. Davalı İsmet G. vekili cevap dilekçesinde; satış işleminin yasal olduğunu, kooperatif genel kurulunun yönetim kuruluna verdiği yetkiye dayanarak satış işleminin yapıldığını, müvekkilinden satış bedeli olarak alınan paranın üyelere dağıtıldığını ve kimsenin karşı çıkmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme Kararı:

6. Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.02.2013 tarihli ve 2004/686 E., 2013/70 K. sayılı kararı ile; kooperatifin 22.06.2002 tarihli 2001 yılı olağan genel kurulunda, davaya konu edilen arsanın 10.000 TL üzerinden asgari bedel belirlenmek suretiyle satışı için yönetim kuruluna yetki verildiği, kararın oy birliği ile alındığı, 2002 yılı olağan genel kurulunun yapıldığı 08.02.2003 tarihli genel kurulda da bilançonun okunarak yönetim ve denetim kurullarının ibralarının oylamaya sunulduğu, yönetim kurulu ibrasının oy çokluğu ile gerçekleştiği, satış bedelinin de kooperatif üyelerine dağıtıldığı anlaşılmakla, ibra edilen o dönemin yönetim kurulu üyeleri aleyhine tazminat davası açılamayacağı, davalıların kooperatifi zarara uğrattıklarının söylenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı: 

7. Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde bir kısım davacılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Yargıtay 23. Hukuk Dairesince 23.06.2014 tarihli ve 2014/2718 E., 2014/4806 K. sayılı kararı ile; “… Dava dışı S.S. K. Konut Yapı Kooperatifi'nin 22.06.2002 tarihli genel kurulunda kooperatife ait 53.0 ada 1 parsel sayılı taşınmazın asgari 10.000,00 TL bedelle ve pazarlık usulü ile satılması için yönetim kuruluna yetki verilmiştir. 02.10.2002 tarihinde anılan taşınmazın 10.000,00 TL bedelle davalılardan İsmet G.'e, 10.09.2003 tarihinde de yine 10.000,00 TL bedelle dava dışı İbrahim O.'ya satıldığı anlaşılmakta ise de, gerek temyize konu dava dosyası gerekse de Kayseri 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2009/7.0 esas, 2009/5.0 karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sırasındaki beyanlar ve alınan bilirkişi raporları içeriğine göre taşınmazın satışlarının yapıldığı 02.10.2002 ve 10.09.2003 tarihlerinde tapuda satış bedeli olarak gösterilen miktarın taşınmazın mahalli rayiç değerlerine oranla çok düşük olduğu tespit edilmiştir. Öte yandan, kooperatif kayıtlarına göre alıcı İsmet G.'e satış sonrası kooperatif kasasına sadece 10.000,00 TL girdiği ve daha sonra da bu paranın ortaklara dağıtıldığı anlaşılmıştır. Kooperatifin 22.06.2002 tarihli genel kurulunun 9. maddesi ile alınan “kooperatife ait bulunan 53.0 ada 1 parsel sayılı taşınmazın asgari 10.000,00 TL bedelle satılmasına” ilişkin kararda belirtilen asgari satış bedeli en az satış tutarını ifade etmektedir. Buna göre, yönetim kurulunca sergilenmesi gereken olağan ve gerekli davranış, taşınmazın satış tarihindeki mahalli rayiçlere göre satılması hususunda azamî özen ve titizlikle hareket etmektir (Koop. K. 62. m.). Az yukarıda izah edildiği üzere, taşınmazın gerçek satış bedeli tapudaki satış bedelinden çok fazladır. Satış bedelinin düşük olmasını gerektirir başka bir sebep ileri sürülüp kanıtlanmış değildir. Şu halde, kooperatif genel kurulunca yetkili kılınan yönetim kurulunun yetkisini titizlikle kullanmayarak ve genel kurul kararındaki miktara şeklen bağlı kalarak satışı gerçekleştirdiği sabittir. Daha sonra yapılan genel kurulda alınan ibra kararı ise, belirlenen işlem yönünden gerekli yasal koşulları taşımadığından hukuki sonuç doğurmaz. Bu durumda, mahkemece, yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak, yukarıda açıklanan olgu ve ilkelerden hareketle taşınmazın satış tarihindeki gerçek piyasa değerinin, Kayseri 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2009/7.0 esas sayılı dosyasında alınan raporlardan da yararlanmak ve gerektiğinde mahallinde keşif yapmak suretiyle tespit edilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır,…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.06.2015 tarihli ve 2015/122 E., 2015/185 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeler yanında, ceza dosyasında alınan bilirkişi raporlarının davalıların kusurlarını değerlendiren raporlar olmadığı, sadece taşınmazla ilgili değer tespiti yapıldığı, eldeki dosyada alınan bilirkişi raporu da değerlendirildiğinde, kooperatif genel kurulunca 22.06.2002 tarihli 2001 yılı genel kurulunda davaya konu edilen arsanın yönetim kurulu kararı ile 10.000 TL üzerinden asgari bedel belirlenmek suretiyle satışı için yönetim kuruluna yetki verildiği, kararın oy birliği ile alındığı, 2002 yılı olağan genel kurulunun yapıldığı 08.02.2003 tarihli genel kurulda da bilançonun okunarak yönetim ve denetim kurullarının ibralarının oylamaya sunulduğu, yönetim kurulu ibrasının oy çokluğu ile gerçekleştiği, ibraya ilişkin genel kurul kararının iptaline yönelik davanın söz konusu olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde bir kısım davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, kooperatif genel kurulu tarafından yönetim kuruluna verilen yetki gereğince davalı İsmet G.’e yapılan satış işleminin usulüne uygun olup olmadığı, 08.02.2003 tarihli genel kurulda yönetim kurulunun ibra edildiği de dikkate alındığında davalılara atfedilecek bir sorumluluk bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

12. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konu ile yasal düzenlemelerin irdelenmesinde fayda bulunmaktadır.

13. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun (1163 sayılı Kanun) “Üyelerin titizlik derecesi ve sorumlulukları” başlığını taşıyan 62. maddesi: “Yönetim Kurulu, kooperatif işlerinin yönetim için gereken titizliği gösterir ve kooperatifin başarısı ve gelişmesi yolunda bütün gayretini sarf eder.

Yönetim Kurulu, kendi tutanakları ile Genel Kurul tutanaklarının, gerekli defterlerin ve ortak listelerinin muntazam hazırlanıp, tutulup, saklanmasından ve işletme hesabiyle, yıllık bilonçonun kanuni hükümlere uygun olarak hazırlanıp tetkik olunmak üzere denetleme kuruluna verilmesinden sorumludur.

Yönetim Kurulu üyeleri ve kooperatif memurları, kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludurlar. Bunların suç teşkil eden fiil ve hareketlerinden ve özellikle kooperatifin para ve malları bilanço, tutanak, rapor ve başka evrak, defter ve belgeleri üzerinde işledikleri suçlardan dolayı kamu görevlisi gibi cezalandırılır.” şeklinde düzenlenmiştir.

14. Anılan maddede, yönetim kurulu üyelerinin görevleri belirtilmiş ve yönetim kurulunun, kooperatif amaçlarının gerçekleşmesi ve ortakların çıkarlarının korunması ile ilgili olarak yasalara, ana sözleşme hükümlerine ve genel kurul kararlarına göre, işleri titizlikle ve en iyi şekilde yürütmekle ve kooperatifin başarısı ve gelişmesi yolunda gereken çabayı göstermekle görevli oldukları açıklanmış, ayrıca kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumlu oldukları da ifade edilmiştir.

15. 1163 sayılı Kanun ve ana sözleşmede, yönetim kurulu üyelerinin bu sorumluluklarının niteliği yönünden açık bir hüküm mevcut değilse de, Kanunun 98. maddesi, kanunda aksine açıklama olmayan hususlarda, mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'ndaki (eTTK) anonim şirketlere ait hükümlerin uygulanacağını düzenlediğinden, anonim şirketlerle ilgili hükümlere bakmak gerekmektedir.

16. Anonim şirketlere ilişkin olarak 6762 sayılı eTTK'nın 336/1 ve 5. fıkralarında ise, kanun ve ana sözleşmenin kendilerine yüklediği vazifeleri kasten veya ihmâl neticesi olarak yapmayan yönetim kurulu üyelerinin müteselsilen sorumlu bulundukları belirtilmiştir. Bu tür sorumluluğun neticesi olarak, yönetim kurulu üyelerinin bütün kooperatif işlerine titizlikle ilgi göstermek, yönetim kurulu adına yapılan işlemleri ve harcamaları kontrol etmek görevini kasıt veya ihmâl sonucu yerine getirmemeleri halinde birlikte ve müteselsilen sorumlu olacakları tabiidir.

17. 6762 sayılı eTTK'nın 336 ve 338. maddelerine göre, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu, kusura dayanan bir sorumluluktur. Bu maddelere göre, yönetim kurulu üyelerinin sorumlu tutulabilmesi için kusurlu eylemlerinin bulunduğunun sabit olması gerekir. Ancak, kooperatiflerde de uygulanma olanağı bulunan eTTK'nın 338. maddesi, yönetim kurulu üyeleri aleyhine bir kusur karinesi kabul etmiştir. Yani, bir zarar doğmuş ise, bu zararın yönetim kurulu üyelerinin kusurlu eylemleri sonucu oluştuğunun kabulü asıldır. Şu hâlde, yönetim kurulu üyelerinin, kusursuz olduklarını ispat etmeleri gerekir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.01.2014 tarihli ve 2013/11-158 E., 2014/33 K. sayılı kararında da aynı ilke benimsenmiştir.

18. Öte yandan, 6762 sayılı eTTK’nın 380. maddesinde düzenlenen ibra, yönetim kurulu üyeleri ve denetçilerin ortaklığın bir yıllık hesap dönemi içindeki çalışmalarından dolayı sorumluluklarının doğmayacağı, işlem ve faaliyetlerinin kanun ve ana sözleşme hükümlerine uygun bulunduğuna yönelik genel kurulun bir irade açıklamasıdır. Ancak geçerli bir ibranın söz konusu olabilmesi için, başka bir anlatımla ibranın geçerli şekilde sonuç doğurabilmesi için, sorumluluğa esas işlem veya faaliyetin genel kurulda ayrıca ve açıkça tartışılması, normal düzeydeki bir ortağın anlayacağı şekilde ortaya konulması veya bilançoda gösterilmesi gerekir. Aksi halde, ilgililerin sorumluluğu söz konusudur.

19. Bu ilke ve açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dava dışı kooperatifin 22.06.2002 tarihli olağan genel kurulunda, kooperatife ait 53.0 ada 1 parsel sayılı taşınmazın asgari 10.000 TL bedelle ve pazarlık usulü ile satılması için yönetim kuruluna yetki verildiği anlaşılmaktadır. Anılan taşınmaz, kooperatif yönetim kurulunca 28.06.2002 tarihinde 10.000 TL bedelle davalılardan İsmet G.'e, bu davalı tarafından da 02.10.2002 tarihinde yine aynı bedelle dava dışı İbrahim O.'ya satılmış ancak eldeki dava dosyasında alınan 19.07.2010 tarihli bilirkişi raporunda taşınmazın dava tarihindeki değerinin 66.865,75 TL olduğu belirlenmiştir.

20. Kayseri 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 19.06.2009 tarihli ve 2009/7.0 E., 2009/5.0 K. sayılı dosyasında alınan 26.04.2005 tarihli bilirkişi raporunda, taşınmazın dava dışı İbrahim O.’ya satışının yapıldığı 02.10.2002 tarihinde değerinin en az 98.000 TL olduğu belirtilmiş, 17.10.2005 tarihli bilirkişi raporunda ise taşınmazın davalı İsmet G.’e satıldığı 28.06.2002 tarihindeki değerinin 47.026,94 TL olduğu belirlenmiştir. 

21. Görülmektedir ki, gerek eldeki dava dosyası gerekse de ceza dosyasında yer alan beyanlar ve alınan bilirkişi raporlarına göre taşınmazın satışlarının yapıldığı 28.06.2002 ve 02.10.2002 tarihlerinde tapuda satış bedeli olarak gösterilen miktarın taşınmazın rayiç değerlerine oranla çok düşük olduğu anlaşılmaktadır.

22. Dava dışı kooperatifin 22.06.2002 tarihli genel kurulunun 9. maddesi ile alınan ve kooperatife ait bulunan 53.0 ada 1 parsel sayılı taşınmazın asgari 10.000 TL bedelle satılmasına ilişkin kararda belirtilen asgari satış bedeli en az satış tutarını ifade etmektedir. Buna göre, kooperatif amaçlarının gerçekleşmesi ve ortakların çıkarlarının korunması ile ilgili olarak yönetim kurulunun işleri titizlikle ve en iyi şekilde yürütmekle ve kooperatifin başarısı ve gelişmesi yolunda gereken çabayı göstermekle görevli oldukları dikkate alındığında yönetim kurulunca sergilenmesi gereken olağan ve gerekli davranış, taşınmazın satış tarihindeki mahalli rayiçlere göre satılması hususunda azamî özen ve titizlik göstermektir.

23. Her ne kadar kooperatifin 08.02.2003 tarihli olağan genel kurulunda bilançonun oy birliği ile kabul edildiği ve yönetim kurulunun oy çokluğu ile ibra edildiği kararı alınmış ise de, geçerli bir ibranın söz konusu olabilmesi ve sonuç doğurabilmesi için, sorumluluğa esas işlem veya faaliyetin genel kurulda ayrıca ve açıkça tartışılması, ortaya konulması veya bilançoda gösterilmesi gerekmekte olup, ibra kararı 6762 sayılı eTTK’nın 380. maddesi uyarınca gerekli koşulları taşımadığından hukuki sonuç doğurmaz.

24. Bu durumda, mahkemece, yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak taşınmazın satış tarihindeki rayiç değerinin, ceza dosyasında alınan raporlar da dikkate alınarak ve gerektiğinde mahallinde keşif yapmak suretiyle tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.

25. Hâl böyle olunca tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

26. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

IV. SONUÇ :

Açıklanan nedenlerle;

Bir kısım davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine,

Aynı Kanun'un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 03.11.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.