SÖZLÜ YARGILAMA İÇİN SÜRE VERİLMESİ TALEBİNİN REDDEDİLEREK AYNI CELSEDE YARGILAMANIN SONLANDIRILMASI ADİL YARGILANMA HAKKININ KISITLANMASI MAHİYETİNDEDİR.
T.C.
YARGITAY
7. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2022/3219
Karar No : 2023/5379
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 08.04.2022
SAYISI : 2022/553 E., 2022/529 K.
Taraflar arasındaki ön alım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 07.11.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde temyiz eden davalı vekili Av. M.E.K. ile karşı taraftan davacı vekili Av. S.B.S. geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra açık duruşmanın bittiği bildirildi. İşin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin paydaşı olduğu dava konusu 1252 ada 2 parsel sayılı taşınmazda önceki paydaş Recep'in hissesini aleyhine icra takibi başlatılmasının hemen ardından 09.02.2021 tarihinde davalıya satış yoluyla devrettiğini belirterek, ön alım hakkı nedeniyle davalı adına kayıtlı payın müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı cevap dilekçesinde; satıcının dava konusu hisseyi davacıya satmayı teklif ettiğini ancak davacının kabul etmeyerek icra takibi başlattığını, kendisinin söz konusu hisseyi bedelini ödeyerek satın aldığını, davacının kötü niyetle eldeki davayı açtığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı vekili duruşmada; müvekkili ile satıcının icra takibi nedeniyle muvazaalı işlem yaptıklarını, bu nedenle ön alım hakkının kullanılamayacağını, bu iddianın dinlenmemesi halinde taşınmazın satış tarihindeki gerçek değerinin depo edilmesine karar verilmesini istediklerini beyan etmiştir.
3. Davalı vekili 10.09.2021 tarihli beyan dilekçesinde; satıcı ile alıcı arasındaki devrin muvazaalı olduğunu, davacı ve satıcı arasında düzenlenen 10.03.2020 tarihli sözleşmede davacı ve satıcı arasında gayrimenkul ortaklığı bulunduğunun, satıcının davacıya 274.000,00 TL borcunun bulunduğunun, satıcının davacıya bu borç nedeniyle senet verdiğinin düzenlendiğini, davacının bu senede dayalı olarak satıcı aleyhine icra takibi başlattığını, satıcının İcra Müdürlüğü'nce değerinden düşük satılmasına engel olmak amacıyla taşınmazı muvazaalı olarak davalıya devrettiğini, davacının tasarrufun iptali davası açacağı yerde kötü niyetli olarak eldeki davayı açtığını beyan ederek davanın reddini savunmuş ve bedelde muvazaa iddiasında bulunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne dava konusu 1252 ada 2 parsel sayılı taşınmazda davalı adına kayıtlı 1/2 hissenin davacı adına tesciline, ön alım bedeli 484.500,00 TL ön alım bedelinin karar kesinleştiğinde davalıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; sözlü yargılama için süre taleplerinin reddedildiğini, 10.09.2021 tarihli beyan dilekçelerinin değerlendirilmediğini, kararın gerekçesiz olduğunu, satıcı ile alıcı arasındaki devrin muvazaalı olduğunu, resmi senette gösterilen satış bedelinin muvazaalı olduğunu, ön alım bedelinin tapuda gösterilen bedel olduğunun kabulü halinde müvekkilinin zarara uğrayacağını beyan ederek ve re'sen gözetilecek sebeplerle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile sözlü yargılama için süre verilmesi talebinin yargılamayı uzatmaya yönelik olduğu, talebin kabul edilmemesinin savunma hakkını kısıtlamadığı, davalı vekilinin süresinden sonra verdiği dilekçede, davalı Selçuk Ülger ile Recep İzgi arasındaki işlemin muvazaalı bir işlem olduğunu, gerçek bir satış işlemi olmadığını iddia etmesinin savunmanın genişletilmesi kapsamında kaldığı, kaldı ki bu hususun da ispatlanamadığı, satış işleminin tarafı olan davalının davacıya karşı bedelde muvazaa iddiasında bulunamayacağı, davanın kabulüne karar verilmiş olmasının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebeplerle, önceki beyanlarını tekrarlayarak ve satıcı ile davalı arasındaki muvazaalı işlemin gerçekte inanç sözleşmesine dayalı olduğunu, satıcı ile davalı arasında sıkı dostluk bulunması nedeniyle davalının 20.03.1957 tarihli ve 1956/12 Esas, 1957/2 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararından yararlanması gerektiğini, gerçek bir satış olmadığını beyan ederek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
1. Ülkemizin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 6 ıncı maddesinde adil yargılanma hakkı ayrıntılı yer almış olup gerek Anayasa gerekse AİHS düzenlemelerine koşut olarak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 27 nci maddesinde de hukuki dinlenilme hakkı düzenlenmiştir.
2. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Hak Arama Hürriyeti” başlıklı 36 ıncı maddesi;
"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.
Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz." hükmünü içermektedir.
3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun);
a) "Hukuki dinlenilme hakkı" kenar başlıklı 27 nci maddesi:
"(1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.
(2) Bu hak;
a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını,
b) Açıklama ve ispat hakkını,
c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir."
b) "Sözlü yargılama" kenar başlıklı 186 ncı maddesi;
"(1) (Değişik:22/7/2020-7251/20 md.) Mahkeme, tahkikatın bittiğini tefhim ettikten sonra aynı duruşmada sözlü yargılama aşamasına geçer. Bu durumda taraflardan birinin talebi üzerine duruşma iki haftadan az olmamak üzere ertelenir. Hazır bulunsun veya bulunmasın sözlü yargılama için taraflara ayrıca davetiye gönderilmez.
(2) Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/20 md.) Şu kadar ki, 150 nci madde hükmü saklıdır."
c. "Hükmün kapsamı" kenar başlıklı 297 nci maddesinin ikinci fıkrası;
"(2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." şeklinde düzenlenmiştir.
2. Değerlendirme
1. Anayasa'nın 36 ncı maddesine göre herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Adil yargılanma hakkı hak arama özgürlüğünün uygulamaya yönelik uzantısı niteliğindedir. 6100 sayılı Kanun'un 27 nci maddesi uyarınca taraflar dinlenmeden, iddia ve savunmalarını beyan etmeleri için usulüne uygun davet edilmeden hüküm kurulması savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğundan adil yargılanma hakkı ve hukuki dinlenilme hakkına aykırıdır. 6100 sayılı Kanun'un 27 nci maddesinde düzenlenen "hukuki dinlenilme hakkı" tarafların, yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit olarak kullanabilmelerini; yargı organlarının da, bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, 27.01.2022 tarihli celsede davalı vekili sözlü yargılama için makul bir süre verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince, davalı vekilinin bu talebini davayı uzatmaya matuf olduğu gerekçesiyle reddedilmiş ve aynı celse davanın kabulüne karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin bu yöndeki istinaf talepleri, davalının sözlü yargılama için süre talebinin dosyayı sürünmecede bırakmaya yönelik ve usul ekonomisine aykırı olduğu, İlk Derece Mahkemesince davalı tarafa süre verilmemesinin savunma hakkını kısıtlamadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, 6100 sayılı Kanun'un 186 ncı maddesine aykırı olarak davalı vekilinin sözlü yargılama için süre verilmesi talebinin reddedilerek aynı celsede yargılamanın sonlandırılması; iddia, savunma ve adil yargılanma hakkının kısıtlanması mahiyetinde olup 6100 sayılı Kanun'un 27 nci maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkına da aykırıdır.
Hâl böyle olunca; anılan yasal düzenlemeler gözetilerek ve usulü hükümler yerine getirilerek ondan sonra hüküm oluşturulması gerekirken usul ve yasaya aykırı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
2. Diğer taraftan; davacı, dava dilekçesinde 09.02.2021 tarih ve 2365 yevmiye numaralı satış işlemine karşı ön alım hakkını kullanmıştır. Tarih ve yevmiye numarası belirtilen resmi senette davalıya 1252 ada 2 parsel sayılı taşınmazda C Blok Zemin Kat 1 Numaralı depolu dükkan vasıflı taşınmazın 1/2 hissesi satıldığı halde; İlk Derece Mahkemesinin hüküm sonucunda, 1252 ada 2 parsel sayılı taşınmazda davalı adına kayıtlı 1/2 payın iptali ile davacı adına tesciline karar vermek suretiyle infaza elverişsiz hüküm kurulması da yasaya aykırıdır.
Mahkemece, değinilen hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
3. Kabule göre de; İlk Derece Mahkemesince, ön alım bedelinin vadeli banka hesabına yatırtılması gerekirken, vadesiz banka hesabına depo ettirilmiş olması da isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Bozma sebebine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Yargıtay duruşma vekalet ücreti 17.100,00 TL'nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Hikmet Onat Ayşe Tartıcı Çevikbaş Sevinç Türközmen Suat Arslan Mustafa Erol
SÖZLÜ YARGILAMA İÇİN SÜRE VERİLMESİ TALEBİNİN REDDEDİLEREK AYNI CELSEDE YARGILAMANIN SONLANDIRILMASI ADİL YARGILANMA HAKKININ KISITLANMASI MAHİYETİNDEDİR.
T.C.
YARGITAY
7. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2022/3219
Karar No : 2023/5379
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 08.04.2022
SAYISI : 2022/553 E., 2022/529 K.
Taraflar arasındaki ön alım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 07.11.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde temyiz eden davalı vekili Av. M.E.K. ile karşı taraftan davacı vekili Av. S.B.S. geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra açık duruşmanın bittiği bildirildi. İşin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin paydaşı olduğu dava konusu 1252 ada 2 parsel sayılı taşınmazda önceki paydaş Recep'in hissesini aleyhine icra takibi başlatılmasının hemen ardından 09.02.2021 tarihinde davalıya satış yoluyla devrettiğini belirterek, ön alım hakkı nedeniyle davalı adına kayıtlı payın müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı cevap dilekçesinde; satıcının dava konusu hisseyi davacıya satmayı teklif ettiğini ancak davacının kabul etmeyerek icra takibi başlattığını, kendisinin söz konusu hisseyi bedelini ödeyerek satın aldığını, davacının kötü niyetle eldeki davayı açtığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı vekili duruşmada; müvekkili ile satıcının icra takibi nedeniyle muvazaalı işlem yaptıklarını, bu nedenle ön alım hakkının kullanılamayacağını, bu iddianın dinlenmemesi halinde taşınmazın satış tarihindeki gerçek değerinin depo edilmesine karar verilmesini istediklerini beyan etmiştir.
3. Davalı vekili 10.09.2021 tarihli beyan dilekçesinde; satıcı ile alıcı arasındaki devrin muvazaalı olduğunu, davacı ve satıcı arasında düzenlenen 10.03.2020 tarihli sözleşmede davacı ve satıcı arasında gayrimenkul ortaklığı bulunduğunun, satıcının davacıya 274.000,00 TL borcunun bulunduğunun, satıcının davacıya bu borç nedeniyle senet verdiğinin düzenlendiğini, davacının bu senede dayalı olarak satıcı aleyhine icra takibi başlattığını, satıcının İcra Müdürlüğü'nce değerinden düşük satılmasına engel olmak amacıyla taşınmazı muvazaalı olarak davalıya devrettiğini, davacının tasarrufun iptali davası açacağı yerde kötü niyetli olarak eldeki davayı açtığını beyan ederek davanın reddini savunmuş ve bedelde muvazaa iddiasında bulunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne dava konusu 1252 ada 2 parsel sayılı taşınmazda davalı adına kayıtlı 1/2 hissenin davacı adına tesciline, ön alım bedeli 484.500,00 TL ön alım bedelinin karar kesinleştiğinde davalıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; sözlü yargılama için süre taleplerinin reddedildiğini, 10.09.2021 tarihli beyan dilekçelerinin değerlendirilmediğini, kararın gerekçesiz olduğunu, satıcı ile alıcı arasındaki devrin muvazaalı olduğunu, resmi senette gösterilen satış bedelinin muvazaalı olduğunu, ön alım bedelinin tapuda gösterilen bedel olduğunun kabulü halinde müvekkilinin zarara uğrayacağını beyan ederek ve re'sen gözetilecek sebeplerle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile sözlü yargılama için süre verilmesi talebinin yargılamayı uzatmaya yönelik olduğu, talebin kabul edilmemesinin savunma hakkını kısıtlamadığı, davalı vekilinin süresinden sonra verdiği dilekçede, davalı Selçuk Ülger ile Recep İzgi arasındaki işlemin muvazaalı bir işlem olduğunu, gerçek bir satış işlemi olmadığını iddia etmesinin savunmanın genişletilmesi kapsamında kaldığı, kaldı ki bu hususun da ispatlanamadığı, satış işleminin tarafı olan davalının davacıya karşı bedelde muvazaa iddiasında bulunamayacağı, davanın kabulüne karar verilmiş olmasının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebeplerle, önceki beyanlarını tekrarlayarak ve satıcı ile davalı arasındaki muvazaalı işlemin gerçekte inanç sözleşmesine dayalı olduğunu, satıcı ile davalı arasında sıkı dostluk bulunması nedeniyle davalının 20.03.1957 tarihli ve 1956/12 Esas, 1957/2 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararından yararlanması gerektiğini, gerçek bir satış olmadığını beyan ederek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
1. Ülkemizin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 6 ıncı maddesinde adil yargılanma hakkı ayrıntılı yer almış olup gerek Anayasa gerekse AİHS düzenlemelerine koşut olarak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 27 nci maddesinde de hukuki dinlenilme hakkı düzenlenmiştir.
2. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Hak Arama Hürriyeti” başlıklı 36 ıncı maddesi;
"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.
Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz." hükmünü içermektedir.
3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun);
a) "Hukuki dinlenilme hakkı" kenar başlıklı 27 nci maddesi:
"(1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.
(2) Bu hak;
a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını,
b) Açıklama ve ispat hakkını,
c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir."
b) "Sözlü yargılama" kenar başlıklı 186 ncı maddesi;
"(1) (Değişik:22/7/2020-7251/20 md.) Mahkeme, tahkikatın bittiğini tefhim ettikten sonra aynı duruşmada sözlü yargılama aşamasına geçer. Bu durumda taraflardan birinin talebi üzerine duruşma iki haftadan az olmamak üzere ertelenir. Hazır bulunsun veya bulunmasın sözlü yargılama için taraflara ayrıca davetiye gönderilmez.
(2) Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/20 md.) Şu kadar ki, 150 nci madde hükmü saklıdır."
c. "Hükmün kapsamı" kenar başlıklı 297 nci maddesinin ikinci fıkrası;
"(2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." şeklinde düzenlenmiştir.
2. Değerlendirme
1. Anayasa'nın 36 ncı maddesine göre herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Adil yargılanma hakkı hak arama özgürlüğünün uygulamaya yönelik uzantısı niteliğindedir. 6100 sayılı Kanun'un 27 nci maddesi uyarınca taraflar dinlenmeden, iddia ve savunmalarını beyan etmeleri için usulüne uygun davet edilmeden hüküm kurulması savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğundan adil yargılanma hakkı ve hukuki dinlenilme hakkına aykırıdır. 6100 sayılı Kanun'un 27 nci maddesinde düzenlenen "hukuki dinlenilme hakkı" tarafların, yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit olarak kullanabilmelerini; yargı organlarının da, bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, 27.01.2022 tarihli celsede davalı vekili sözlü yargılama için makul bir süre verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince, davalı vekilinin bu talebini davayı uzatmaya matuf olduğu gerekçesiyle reddedilmiş ve aynı celse davanın kabulüne karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin bu yöndeki istinaf talepleri, davalının sözlü yargılama için süre talebinin dosyayı sürünmecede bırakmaya yönelik ve usul ekonomisine aykırı olduğu, İlk Derece Mahkemesince davalı tarafa süre verilmemesinin savunma hakkını kısıtlamadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, 6100 sayılı Kanun'un 186 ncı maddesine aykırı olarak davalı vekilinin sözlü yargılama için süre verilmesi talebinin reddedilerek aynı celsede yargılamanın sonlandırılması; iddia, savunma ve adil yargılanma hakkının kısıtlanması mahiyetinde olup 6100 sayılı Kanun'un 27 nci maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkına da aykırıdır.
Hâl böyle olunca; anılan yasal düzenlemeler gözetilerek ve usulü hükümler yerine getirilerek ondan sonra hüküm oluşturulması gerekirken usul ve yasaya aykırı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
2. Diğer taraftan; davacı, dava dilekçesinde 09.02.2021 tarih ve 2365 yevmiye numaralı satış işlemine karşı ön alım hakkını kullanmıştır. Tarih ve yevmiye numarası belirtilen resmi senette davalıya 1252 ada 2 parsel sayılı taşınmazda C Blok Zemin Kat 1 Numaralı depolu dükkan vasıflı taşınmazın 1/2 hissesi satıldığı halde; İlk Derece Mahkemesinin hüküm sonucunda, 1252 ada 2 parsel sayılı taşınmazda davalı adına kayıtlı 1/2 payın iptali ile davacı adına tesciline karar vermek suretiyle infaza elverişsiz hüküm kurulması da yasaya aykırıdır.
Mahkemece, değinilen hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
3. Kabule göre de; İlk Derece Mahkemesince, ön alım bedelinin vadeli banka hesabına yatırtılması gerekirken, vadesiz banka hesabına depo ettirilmiş olması da isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Bozma sebebine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Yargıtay duruşma vekalet ücreti 17.100,00 TL'nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Hikmet Onat Ayşe Tartıcı Çevikbaş Sevinç Türközmen Suat Arslan Mustafa Erol