TAKİPTE BELLİ BİR ORANDAN AZ OLMAMAK ÜZERE ARTAN ORANLARDA FAİZ TALEP EDİLDİĞİNDEN BELİRTİLEN ORANDAN AZ FAİZ HESAPLANAMAZ.
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/12-750
KARAR NO : 2021/1048
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul 11. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 03/06/2016
NUMARASI : 2016/38 - 2016/578
DAVACI-BORÇLU : B. Fon Bankası A.Ş. vekili Av. G.P.T.
DAVALI-ALACAKLI : G. Yatırım Holding A.Ş. vekili Av. F.K.
1. Taraflar arasındaki “şikâyet” isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, İstanbul 11. İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen şikâyetin kısmen kabulüne ilişkin karar borçlu vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına direnilmiştir.
2. Direnme kararı borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. İNCELEME SÜRECİ
Borçlu İstemi:
4. Borçlu vekili şikâyet dilekçesinde; müvekkili aleyhine başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız takipte müvekkilinin ödeme emrine itiraz etmesi üzerine açılan itirazın iptali davasında İstanbul 26. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.06.2014 tarihli ve 2013/169 E., 2014/177 K. sayılı kararı ile “davalının İstanbul 3. İcra Müdürlüğü'nün 2013/18.96 E. sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin takip tarihi itibariyle 645.686,69 TL asıl alacak miktarı üzerinden devamına” karar verilerek davacı (alacaklı) yararına 38.834,75 TL vekâlet ücreti ile 67 TL yargılama giderine hükmedildiğini, mahkeme kararını tehir-i icra ve duruşma talepli olarak temyiz ettiklerini, alacaklı vekilinin talebi ile icra dosyasında yapılan 27.11.2014 tarihli dosya hesabına göre müvekkiline gönderilen 10.12.2014 tarihli borç muhtırasında 842.125 TL’nin ödenmesinin talep edildiğini, ancak itirazın iptaline ilişkin mahkeme kararında herhangi bir faiz oranına hükmedilmemiş olduğundan faiz hesabı yapılmasının hatalı ve ilama aykırı olduğunu, mahkeme kararında sadece “takibin takip tarihi itibariyle 645.686,69 TL asıl alacak üzerinden devamına” karar verildiğini, mahkeme kararında uygulanacak bir faiz oranına hükmedilmemiş olmasına rağmen icra müdürü tarafından (hesaplama tablosunda bir orana yer verilmemiş olmakla birlikte) takip tarihinden itibaren % 13,75 üzerinden faiz hesabı yapıldığını, faiz hesabının hatalı olduğunu, alacaklının faiz talep etme hakkı olduğu kabul edilse dahi mahkeme kararında herhangi bir faiz oranına ve faiz başlangıç tarihine hükmedilmemiş olduğundan takip tarihinden itibaren faiz işletilemeyeceğini, karar tarihinden itibaren yasal faiz talep edilmesinin mümkün olabileceğini, icra müdürünün faiz hesabının bu bakımdan da yasaya ve ilama aykırılık oluşturduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere alacaklının avans faizi veya ticari faiz talep etme hakkı olduğu kabul edilse dahi icra müdürünün hesabının yine de fahiş ve hatalı olduğunu, icra takibinde talep edilen faiz oranını kabul anlamına gelmemek üzere söz konusu faiz oranının avans faiz oranı olduğunun kabulü hâlinde takip tarihi olan 02.08.2013 tarihi itibari ile avans faiz oranının %11 olup %13,75 faiz oranının dayanağının anlaşılamadığını, yine kabul anlamına gelmemek üzere talep edilecek faiz oranının ticari temerrüt faiz oranı olduğunun kabul edilmesi durumunda ise bu faiz oranlarının 01.01.2013-31.12.2013 arası %13,75, 01.01.2014 tarihinden itibaren ise %11,75 olduğunu, mahkeme kararında faiz oranı ve faiz başlangıç tarihine hükmedilmemiş olması karşısında öncelikle takip tarihinden itibaren ve %13,75 oran üzerinden faiz hesaplaması yapılmasının usul, yasa ve ilama aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere takip tarihinden itibaren asıl alacağa avans veya ticari temerrüt faizi işletilmesi durumunda dahi yapılan hesaplamanın fahiş ve hatalı olduğunu, müvekkili bankanın 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 140. maddesi hükmüne göre her türlü harçtan muaf olup dosya hesabında tahsil harcı hesaplanmış ise de harç muafiyeti gözetilerek hesaplamadan çıkarıldığını ancak başvurma harcının hesaplamaya dahil edildiğini, muhtıranın ve dosya hesabının bu yönden de usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek 10.12.2014 tarihli borç muhtırasının ve muhtıra dayanağı olan 27.11.2014 tarihli dosya hesabının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararı:
5. İstanbul 11. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 09.02.2015 tarihli ve 2014/808 E., 2015/114 K. sayılı kararı ile; faiz hesabı yönünden alınan uzman bilirkişi raporunda kapak (dosya) hesabının yapıldığı 27.11.2014 tarihi itibariyle takip konusu edilen ve şikâyete konu olan asıl alacak için tahakkuk eden faizin 105.565,35 TL olduğu, icra müdürlüğünce 117.058,40 TL olarak hesaplandığı, raporun yerinde ve yeterli görüldüğü, denetime elverişli bulunduğu gerekçesi ile davacının (borçlunun) şikâyetinin kısmen kabulü ile kapak (dosya) hesabında tahakkuk eden faizin 105.566,35 TL olarak düzeltilmesine dosya üzerinden karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
6. İstanbul 11. İcra (Hukuk) Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
7. Yargıtay 12. Hukuk Dairesince 29.06.2015 tarihli ve 2015/8628 E., 2015/18322 K. sayılı kararı ile;
“… 1- İşin niteliği bakımından temyiz tetkikatının duruşmalı olarak yapılmasına HUMK’nun 438. ve İİK’nun 366. maddeleri hükümleri müsait bulunmadığından borçlunun bu yoldaki isteğinin reddi oybirliğiyle kararlaştırıldıktan sonra temyiz isteminin esası incelendi;
2- Alacaklı tarafından yapılan genel haciz yoluyla takipte 645.686,69 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %13,75 ticari faiz talep edilmiş, borçlu tarafından borca ve faize itiraz edilmesi üzerine İstanbul 26. Asliye Ticaret Mahkemesince itirazın iptali ile takibin takip tarihi itibari ile 645.686,69 TL üzerinden devamına karar verilmiştir.
Borçlunun icra müdürlüğüne itirazında borca ve faize itiraz ettiğine ve takip konusu alacağın vergi ödemesine ilişkin olduğunun anlaşılması üzerine, takip tarihinden itibaren asıl alacağa yasal faiz işletilerek kapak hesabı yapılması gerekirken, avans faizi oranı esas alınarak hazırlanan bilirkişi raporunun esas alınması isabetsizdir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
8. İstanbul 11. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 03.06.2016 tarihli ve 2016/38 E., 2016/578 K. sayılı kararı ile; kapak (dosya) hesabında tahakkuk eden faizin belirlenmesinde avans (faiz) oranlarının gözetildiği, alacaklının giriştiği takipte yıllık % 13,75 oranında ticari faiz yürütülmesini talep ettiği, ancak Kanunda ticari faiz adı altında bir faiz türünün bulunmadığı, T.C. Merkez Bankasınca belirlenen avans faiz oranının takip tarihinde talep edilen oranın altında olduğu, tacir olan alacaklının avans faizi talebinde bulunabileceği, bu nedenle 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un 2/2. maddesine göre talep edilen oranı aşmamak kaydı ile alacağa avans faizi yürütülmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, alınan bilirkişi raporunda bu esasa riayet edildiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
9. Direnme kararı süresi içinde borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
10. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; genel haciz yolu ile ilamsız takipte borçlunun borca, faize ve diğer fer’îlerine itirazı üzerine duran takibin devamını sağlamak üzere alacaklı tarafından açılan itirazın iptali davasında asliye ticaret mahkemesince davanın kabulüne, davalının İstanbul 3. İcra Dairesinin 2013/18.96 E. sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin takip tarihi itibariyle 645.686,69 TL asıl alacak miktarı üzerinden devamına karar verilmiş olması karşısında asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle mi yoksa takip talebinde talep edilen oranı aşmamak kaydı ile 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un 2/2. maddesine göre avans faizi işletilmek suretiyle mi dosya hesabının yapılması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
11. Ödeme emrine itirazla birlikte asıl borç ve işlemiş yahut işleyecek faiz gibi fer’i taleplerle birlikte tümden duran takibin devamını sağlamak isteyen alacaklının itirazı hükümden düşürebilmek için 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 67. maddesine göre açtığı itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklardır. İtirazın iptali davası sonucunda verilen karar uyarınca ilamsız icra takibinin başlatıldığı dosya üzerinden, takipte istenip de mahkemece takibin devamına karar verilen asıl alacak ve faizi hakkında takibe devam edilebilir.
12. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.10.1997 tarihli ve 1997/12-517 E. 1997/776 K.; 22.03.2006 tarihli ve 2006/12-92 E. - 2006/85 K.; 25.06.2008 tarihli ve 2008/12-451 E. - 2008/453 K. ile 28.05.2019 tarihli ve 2017/8-1916 E., 2019/616 K. sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere ilamların infaz edilecek kısmı, hüküm bölümü olup, hükmün içeriğinin aynen infazı zorunludur. Gerek icra dairesi ve gerekse sınırlı yetkili icra mahkemesi itirazın iptaline ilişkin ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile belirleme yetkisine sahip değildir.
13. Somut olayda; alacaklı tarafından 02.08.2013 tarihinde başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız takibe ilişkin takip talebinde 645.686,69 TL asıl alacağa icra gideri, vekalet ücreti ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yıllık %13,75 (ticari) oranından az olmamak üzere artan oranlarda faizi ile tahsil talebinin bulunduğu, borçlunun borca, faize ve diğer fer’îlerine itirazı üzerine alacaklının duran takibin devamını sağlamak üzere açtığı itirazın iptali davasında İstanbul 26. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.06.2014 tarihli ve 2013/169 E., 2014/177 K. sayılı kararı ile; “1- Davanın kabulüne, 2- Davalının İstanbul 3. İcra Müdürlüğü'nün 2013/18.96 Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin takip tarihi itibariyle 645.686,69 TL asıl alacak miktarı üzerinden devamına,” karar verildiği, itirazın iptali ilamının icra dairesine sunulması üzerine icra dairesince 27.11.2014 tarihinde yapılan dosya hesabında takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek faizin 117.058,40 TL hesaplandığı ve borçluya 10.12.2014 tarihli 842.125 TL miktarlı borç muhtırasının gönderildiği, borçlu vekilinin şikâyeti üzerine icra mahkemesince alınan 02.02.2015 tarihli bilirkişi raporunda değişen oranlarda avans faiz oranlarının uygulanarak takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek faiz miktarının 105.565,35 TL hesaplandığı, icra mahkemesince bilirkişi raporunun hükme esas alınarak şikâyetin kısmen kabulüne karar verildiği ve direnme kararının borçlu vekili tarafından temyiz edildiği anlaşılmaktadır.
14. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.02.2021 tarihli ve 2017/(13)3-773 E., 2021/102 K. sayılı kararında da benimsendiği üzere duran takibe ilişkin olarak itirazın iptali davasında verilen “takibin devamı” kararının işleyecek faiz oranını da içerdiğinin kabulü gerekir. Takip talebinde asıl alacağa işleyecek faiz yıllık %13,75 (ticari) oranından az olmamak üzere artan oranlarda faizi ile tahsili talep edilmiş olup, buna göre asıl alacağa takipten sonrası için yıllık %13,75 oranından az olmamak üzere artan oranlarda 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un 2/2. maddesine göre ticari temerrüt faizi olan avans faiz oranlarının uygulanması gerekir. Bu durumda T.C. Merkez Bankasının resmî internet sitesinde ilan edilen oranlara göre 02.08.2013 takip tarihi ile dosya hesabının yapıldığı 27.11.2014 tarihleri arasında avans faiz oranları %13,75’in altına düştüğünden ve takip talebinde artan oranların uygulanması talep edilip, azalan oranların uygulanması talep edilmediğinden dosya hesabında asıl alacağa işleyecek faizin %13,75 oranı üzerinden hesaplanması gerekir. Ancak ne var ki mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda değişen oranlarda avans faizi oranlarına göre 02.08.2013 ile 01.01.2014 tarihi arasında %13,75 oranı, 01.01.2014 ile 27.11.2014 tarihi arasında %11,75 oranı uygulanmış olup, direnme kararı da borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.
15. O hâlde mahkemece ek rapor alınarak asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek faizin yıllık %13,75 oranı üzerinden şikâyet konusu olan 27.11.2014 tarihli dosya hesabı tarihine göre hesaplattırılarak, direnme kararının borçlu tarafından temyiz edildiği de gözetilerek oluşacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
16. Diğer taraftan şikâyet tarihinden sonra itirazın iptali kararının davalı-borçlu vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 03.12.2015 tarihli ve 2014/20378 E., 2015/16210 K. sayılı kararı ile düzeltilerek onanmasına karar verildiği anlaşılmıştır. İtirazın iptali kararının düzeltilerek onanmasına ilişkin ilamın icra dairesine sunularak yeniden dosya hesabı yapılması mümkündür.
17. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; takip talebinde ticari faiz ibaresine yer verilmiş ise de istenen orana göre bunun ticari temerrüt faizi olan avans faizi olarak anlaşılması gerektiği, artan oranların uygulanması istenmiş ancak azalan oranların uygulanması belirtilmemiş ise de avans faiziyle tahsil talebinde icra müdürünün azalan oranları da dikkate alarak hesaplama yapması gerektiği, mahkeme kararında istenen oranın avans faizinin altında olduğundan söz edildiği ancak avans faizini esas alarak hesaplama yapan rapora göre karar verildiği, oysa ki bilirkişi raporunda takibe uygun biçimde hesaplama yapıldığı, talep edilen oranın geçerli faiz oranı altında kalmadığı gerekçesi ile direnme kararının bu değişik gerekçe ile onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
18. Hâl böyle olunca direnme kararının yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulması gerekmiştir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı BOZULMASINA,
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun'un 29. maddesi ile eklenen Geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nın 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.09.2021 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Davacı takip talebinde 645.686,69 TL alacağın (yıllık % 13,75 (ticari) oranından az olmamak üzere artan oranlarda faiziyle tahsili talebinde bulunmuştur.
Mahkemece itirazın iptaline, takibin takip tarihi itibarıyla 645.686,69 TL asıl alacak miktarı üzerinden devamına karar verilmiştir.
Borçlunun şikayeti üzerine mahkemece bilirkişi raporu alınarak icra müdürünce tahakkuk eden faizin yanlış hesaplandığı belirtilerek tahakkuk eden faizin 105.566,35 TL olarak düzeltilmesine karar verilmiştir.
Karara esas alınan bilirkişi raporunda takip tarihinden 2013 yılı için % 13,75 oranında, 2014 yılı için % 11,75 oranında olmak üzere hesaplama yapılmıştır.
3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunun 2. maddesine göre; Bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1'inci maddede belirlenen orana göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur. (2/2) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranı, yukarıda açıklanan miktardan fazla ise, arada sözleşme olmasa bile ticari işlerde temerrüt faizi bu oran üzerinden istenebilir. Söz konusu avans faiz oranı, 30 Haziran günü önceki yılın 31 Aralık günü uygulanan avans faiz oranından beş puan veya daha çok farklı ise yılın ikinci yarısında bu oran geçerli olur (2/3).
Bu hüküm gereğince takip tarihi itibarıyla geçerli olan avans faiz oranı %13,75’dir. Takip talebinde ticari faiz ibaresine yer verilmiş ise de istenen orana göre bunun ticari temerrüt faizi olan avans faizi olarak anlaşılması gerektiği açıktır. Takip talebinde artan oranların uygulanması istenmiş ancak azalan oranların uygulanması belirtilmemiş ise de avans faiziyle tahsil talebinde icra müdürünün azalan oranları da dikkate alarak hesaplama yapması gerekir.
Bilirkişi raporunda da bu esaslara göre avans faiziyle hesaplama yapılmış ve rapora göre karar verilmiş olmasına göre takibin devamına ilişkin mahkeme kararına uygun biçimde yapılan hesaplamayla karar verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkeme kararında istenen oranın avans faizinin altında olduğundan söz edilmiş ancak avans faizini esas alarak hesaplama yapan rapora göre karar verilmiştir. Oysa ki bilirkişi raporunda da takibe uygun biçimde takip tarihindeki avans faizi oranının % 13,75 olduğu kabul edilmiş ve faiz miktarı da değişen sonraki oran da uygulanarak hesaplanmıştır. Merkez Bankasınca avans faizi oranı 20.12.2012 tarihinde % 13,75 oranında belirlenmiş ve bu oran 21.06.2013 tarihinde % 11 oranında, 27.12.2013 tarihinde ise % 11,75 olarak değiştirilmiştir. 30 Haziran 2013 tarihindeki oranda beş puan veya fazla bir değişiklik olmadığından 2013 yılında geçerli oran % 13,75 dir. 01.01.2014 tarihinden itibaren ise temerrüt faizine esas geçerli oran %11,75 dir. Görüldüğü gibi talep edilen oran geçerli faiz oranının altında da değildir. O tarihte Merkez Bankasınca ilan edilen geçerli oranlar farklı olsa da uygulanacak temerrüt faiz oranı 3095 sayılı Kanunun 2. maddesinde belirtilen tarihler esas alınarak belirleneceğinden alacaklının talebinin geçerli temerrüt faiz oranının altında olduğundan söz edilemez.
Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme kararının gerekçesi düzeltilerek onanması gerektiği görüşünde olduğumuzdan değişik bozma yönünde oluşan değerli çoğunluk görüşüne katılamıyoruz.
Hafize Gülgün VURALOĞLU Fadime AKBABA Fatma Feyza ŞAHİN
Üye Üye Üye
Hüseyin TUZTAŞ Zeki GÖZÜTOK Şahin ÇİL
Üye Üye Üye
TAKİPTE BELLİ BİR ORANDAN AZ OLMAMAK ÜZERE ARTAN ORANLARDA FAİZ TALEP EDİLDİĞİNDEN BELİRTİLEN ORANDAN AZ FAİZ HESAPLANAMAZ.
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/12-750
KARAR NO : 2021/1048
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul 11. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 03/06/2016
NUMARASI : 2016/38 - 2016/578
DAVACI-BORÇLU : B. Fon Bankası A.Ş. vekili Av. G.P.T.
DAVALI-ALACAKLI : G. Yatırım Holding A.Ş. vekili Av. F.K.
1. Taraflar arasındaki “şikâyet” isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, İstanbul 11. İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen şikâyetin kısmen kabulüne ilişkin karar borçlu vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına direnilmiştir.
2. Direnme kararı borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. İNCELEME SÜRECİ
Borçlu İstemi:
4. Borçlu vekili şikâyet dilekçesinde; müvekkili aleyhine başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız takipte müvekkilinin ödeme emrine itiraz etmesi üzerine açılan itirazın iptali davasında İstanbul 26. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.06.2014 tarihli ve 2013/169 E., 2014/177 K. sayılı kararı ile “davalının İstanbul 3. İcra Müdürlüğü'nün 2013/18.96 E. sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin takip tarihi itibariyle 645.686,69 TL asıl alacak miktarı üzerinden devamına” karar verilerek davacı (alacaklı) yararına 38.834,75 TL vekâlet ücreti ile 67 TL yargılama giderine hükmedildiğini, mahkeme kararını tehir-i icra ve duruşma talepli olarak temyiz ettiklerini, alacaklı vekilinin talebi ile icra dosyasında yapılan 27.11.2014 tarihli dosya hesabına göre müvekkiline gönderilen 10.12.2014 tarihli borç muhtırasında 842.125 TL’nin ödenmesinin talep edildiğini, ancak itirazın iptaline ilişkin mahkeme kararında herhangi bir faiz oranına hükmedilmemiş olduğundan faiz hesabı yapılmasının hatalı ve ilama aykırı olduğunu, mahkeme kararında sadece “takibin takip tarihi itibariyle 645.686,69 TL asıl alacak üzerinden devamına” karar verildiğini, mahkeme kararında uygulanacak bir faiz oranına hükmedilmemiş olmasına rağmen icra müdürü tarafından (hesaplama tablosunda bir orana yer verilmemiş olmakla birlikte) takip tarihinden itibaren % 13,75 üzerinden faiz hesabı yapıldığını, faiz hesabının hatalı olduğunu, alacaklının faiz talep etme hakkı olduğu kabul edilse dahi mahkeme kararında herhangi bir faiz oranına ve faiz başlangıç tarihine hükmedilmemiş olduğundan takip tarihinden itibaren faiz işletilemeyeceğini, karar tarihinden itibaren yasal faiz talep edilmesinin mümkün olabileceğini, icra müdürünün faiz hesabının bu bakımdan da yasaya ve ilama aykırılık oluşturduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere alacaklının avans faizi veya ticari faiz talep etme hakkı olduğu kabul edilse dahi icra müdürünün hesabının yine de fahiş ve hatalı olduğunu, icra takibinde talep edilen faiz oranını kabul anlamına gelmemek üzere söz konusu faiz oranının avans faiz oranı olduğunun kabulü hâlinde takip tarihi olan 02.08.2013 tarihi itibari ile avans faiz oranının %11 olup %13,75 faiz oranının dayanağının anlaşılamadığını, yine kabul anlamına gelmemek üzere talep edilecek faiz oranının ticari temerrüt faiz oranı olduğunun kabul edilmesi durumunda ise bu faiz oranlarının 01.01.2013-31.12.2013 arası %13,75, 01.01.2014 tarihinden itibaren ise %11,75 olduğunu, mahkeme kararında faiz oranı ve faiz başlangıç tarihine hükmedilmemiş olması karşısında öncelikle takip tarihinden itibaren ve %13,75 oran üzerinden faiz hesaplaması yapılmasının usul, yasa ve ilama aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere takip tarihinden itibaren asıl alacağa avans veya ticari temerrüt faizi işletilmesi durumunda dahi yapılan hesaplamanın fahiş ve hatalı olduğunu, müvekkili bankanın 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 140. maddesi hükmüne göre her türlü harçtan muaf olup dosya hesabında tahsil harcı hesaplanmış ise de harç muafiyeti gözetilerek hesaplamadan çıkarıldığını ancak başvurma harcının hesaplamaya dahil edildiğini, muhtıranın ve dosya hesabının bu yönden de usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek 10.12.2014 tarihli borç muhtırasının ve muhtıra dayanağı olan 27.11.2014 tarihli dosya hesabının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararı:
5. İstanbul 11. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 09.02.2015 tarihli ve 2014/808 E., 2015/114 K. sayılı kararı ile; faiz hesabı yönünden alınan uzman bilirkişi raporunda kapak (dosya) hesabının yapıldığı 27.11.2014 tarihi itibariyle takip konusu edilen ve şikâyete konu olan asıl alacak için tahakkuk eden faizin 105.565,35 TL olduğu, icra müdürlüğünce 117.058,40 TL olarak hesaplandığı, raporun yerinde ve yeterli görüldüğü, denetime elverişli bulunduğu gerekçesi ile davacının (borçlunun) şikâyetinin kısmen kabulü ile kapak (dosya) hesabında tahakkuk eden faizin 105.566,35 TL olarak düzeltilmesine dosya üzerinden karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
6. İstanbul 11. İcra (Hukuk) Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
7. Yargıtay 12. Hukuk Dairesince 29.06.2015 tarihli ve 2015/8628 E., 2015/18322 K. sayılı kararı ile;
“… 1- İşin niteliği bakımından temyiz tetkikatının duruşmalı olarak yapılmasına HUMK’nun 438. ve İİK’nun 366. maddeleri hükümleri müsait bulunmadığından borçlunun bu yoldaki isteğinin reddi oybirliğiyle kararlaştırıldıktan sonra temyiz isteminin esası incelendi;
2- Alacaklı tarafından yapılan genel haciz yoluyla takipte 645.686,69 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %13,75 ticari faiz talep edilmiş, borçlu tarafından borca ve faize itiraz edilmesi üzerine İstanbul 26. Asliye Ticaret Mahkemesince itirazın iptali ile takibin takip tarihi itibari ile 645.686,69 TL üzerinden devamına karar verilmiştir.
Borçlunun icra müdürlüğüne itirazında borca ve faize itiraz ettiğine ve takip konusu alacağın vergi ödemesine ilişkin olduğunun anlaşılması üzerine, takip tarihinden itibaren asıl alacağa yasal faiz işletilerek kapak hesabı yapılması gerekirken, avans faizi oranı esas alınarak hazırlanan bilirkişi raporunun esas alınması isabetsizdir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
8. İstanbul 11. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 03.06.2016 tarihli ve 2016/38 E., 2016/578 K. sayılı kararı ile; kapak (dosya) hesabında tahakkuk eden faizin belirlenmesinde avans (faiz) oranlarının gözetildiği, alacaklının giriştiği takipte yıllık % 13,75 oranında ticari faiz yürütülmesini talep ettiği, ancak Kanunda ticari faiz adı altında bir faiz türünün bulunmadığı, T.C. Merkez Bankasınca belirlenen avans faiz oranının takip tarihinde talep edilen oranın altında olduğu, tacir olan alacaklının avans faizi talebinde bulunabileceği, bu nedenle 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un 2/2. maddesine göre talep edilen oranı aşmamak kaydı ile alacağa avans faizi yürütülmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, alınan bilirkişi raporunda bu esasa riayet edildiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
9. Direnme kararı süresi içinde borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
10. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; genel haciz yolu ile ilamsız takipte borçlunun borca, faize ve diğer fer’îlerine itirazı üzerine duran takibin devamını sağlamak üzere alacaklı tarafından açılan itirazın iptali davasında asliye ticaret mahkemesince davanın kabulüne, davalının İstanbul 3. İcra Dairesinin 2013/18.96 E. sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin takip tarihi itibariyle 645.686,69 TL asıl alacak miktarı üzerinden devamına karar verilmiş olması karşısında asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle mi yoksa takip talebinde talep edilen oranı aşmamak kaydı ile 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un 2/2. maddesine göre avans faizi işletilmek suretiyle mi dosya hesabının yapılması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
11. Ödeme emrine itirazla birlikte asıl borç ve işlemiş yahut işleyecek faiz gibi fer’i taleplerle birlikte tümden duran takibin devamını sağlamak isteyen alacaklının itirazı hükümden düşürebilmek için 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 67. maddesine göre açtığı itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklardır. İtirazın iptali davası sonucunda verilen karar uyarınca ilamsız icra takibinin başlatıldığı dosya üzerinden, takipte istenip de mahkemece takibin devamına karar verilen asıl alacak ve faizi hakkında takibe devam edilebilir.
12. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.10.1997 tarihli ve 1997/12-517 E. 1997/776 K.; 22.03.2006 tarihli ve 2006/12-92 E. - 2006/85 K.; 25.06.2008 tarihli ve 2008/12-451 E. - 2008/453 K. ile 28.05.2019 tarihli ve 2017/8-1916 E., 2019/616 K. sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere ilamların infaz edilecek kısmı, hüküm bölümü olup, hükmün içeriğinin aynen infazı zorunludur. Gerek icra dairesi ve gerekse sınırlı yetkili icra mahkemesi itirazın iptaline ilişkin ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile belirleme yetkisine sahip değildir.
13. Somut olayda; alacaklı tarafından 02.08.2013 tarihinde başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız takibe ilişkin takip talebinde 645.686,69 TL asıl alacağa icra gideri, vekalet ücreti ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yıllık %13,75 (ticari) oranından az olmamak üzere artan oranlarda faizi ile tahsil talebinin bulunduğu, borçlunun borca, faize ve diğer fer’îlerine itirazı üzerine alacaklının duran takibin devamını sağlamak üzere açtığı itirazın iptali davasında İstanbul 26. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.06.2014 tarihli ve 2013/169 E., 2014/177 K. sayılı kararı ile; “1- Davanın kabulüne, 2- Davalının İstanbul 3. İcra Müdürlüğü'nün 2013/18.96 Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin takip tarihi itibariyle 645.686,69 TL asıl alacak miktarı üzerinden devamına,” karar verildiği, itirazın iptali ilamının icra dairesine sunulması üzerine icra dairesince 27.11.2014 tarihinde yapılan dosya hesabında takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek faizin 117.058,40 TL hesaplandığı ve borçluya 10.12.2014 tarihli 842.125 TL miktarlı borç muhtırasının gönderildiği, borçlu vekilinin şikâyeti üzerine icra mahkemesince alınan 02.02.2015 tarihli bilirkişi raporunda değişen oranlarda avans faiz oranlarının uygulanarak takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek faiz miktarının 105.565,35 TL hesaplandığı, icra mahkemesince bilirkişi raporunun hükme esas alınarak şikâyetin kısmen kabulüne karar verildiği ve direnme kararının borçlu vekili tarafından temyiz edildiği anlaşılmaktadır.
14. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.02.2021 tarihli ve 2017/(13)3-773 E., 2021/102 K. sayılı kararında da benimsendiği üzere duran takibe ilişkin olarak itirazın iptali davasında verilen “takibin devamı” kararının işleyecek faiz oranını da içerdiğinin kabulü gerekir. Takip talebinde asıl alacağa işleyecek faiz yıllık %13,75 (ticari) oranından az olmamak üzere artan oranlarda faizi ile tahsili talep edilmiş olup, buna göre asıl alacağa takipten sonrası için yıllık %13,75 oranından az olmamak üzere artan oranlarda 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un 2/2. maddesine göre ticari temerrüt faizi olan avans faiz oranlarının uygulanması gerekir. Bu durumda T.C. Merkez Bankasının resmî internet sitesinde ilan edilen oranlara göre 02.08.2013 takip tarihi ile dosya hesabının yapıldığı 27.11.2014 tarihleri arasında avans faiz oranları %13,75’in altına düştüğünden ve takip talebinde artan oranların uygulanması talep edilip, azalan oranların uygulanması talep edilmediğinden dosya hesabında asıl alacağa işleyecek faizin %13,75 oranı üzerinden hesaplanması gerekir. Ancak ne var ki mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda değişen oranlarda avans faizi oranlarına göre 02.08.2013 ile 01.01.2014 tarihi arasında %13,75 oranı, 01.01.2014 ile 27.11.2014 tarihi arasında %11,75 oranı uygulanmış olup, direnme kararı da borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.
15. O hâlde mahkemece ek rapor alınarak asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek faizin yıllık %13,75 oranı üzerinden şikâyet konusu olan 27.11.2014 tarihli dosya hesabı tarihine göre hesaplattırılarak, direnme kararının borçlu tarafından temyiz edildiği de gözetilerek oluşacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
16. Diğer taraftan şikâyet tarihinden sonra itirazın iptali kararının davalı-borçlu vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 03.12.2015 tarihli ve 2014/20378 E., 2015/16210 K. sayılı kararı ile düzeltilerek onanmasına karar verildiği anlaşılmıştır. İtirazın iptali kararının düzeltilerek onanmasına ilişkin ilamın icra dairesine sunularak yeniden dosya hesabı yapılması mümkündür.
17. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; takip talebinde ticari faiz ibaresine yer verilmiş ise de istenen orana göre bunun ticari temerrüt faizi olan avans faizi olarak anlaşılması gerektiği, artan oranların uygulanması istenmiş ancak azalan oranların uygulanması belirtilmemiş ise de avans faiziyle tahsil talebinde icra müdürünün azalan oranları da dikkate alarak hesaplama yapması gerektiği, mahkeme kararında istenen oranın avans faizinin altında olduğundan söz edildiği ancak avans faizini esas alarak hesaplama yapan rapora göre karar verildiği, oysa ki bilirkişi raporunda takibe uygun biçimde hesaplama yapıldığı, talep edilen oranın geçerli faiz oranı altında kalmadığı gerekçesi ile direnme kararının bu değişik gerekçe ile onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
18. Hâl böyle olunca direnme kararının yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulması gerekmiştir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı BOZULMASINA,
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun'un 29. maddesi ile eklenen Geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nın 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.09.2021 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Davacı takip talebinde 645.686,69 TL alacağın (yıllık % 13,75 (ticari) oranından az olmamak üzere artan oranlarda faiziyle tahsili talebinde bulunmuştur.
Mahkemece itirazın iptaline, takibin takip tarihi itibarıyla 645.686,69 TL asıl alacak miktarı üzerinden devamına karar verilmiştir.
Borçlunun şikayeti üzerine mahkemece bilirkişi raporu alınarak icra müdürünce tahakkuk eden faizin yanlış hesaplandığı belirtilerek tahakkuk eden faizin 105.566,35 TL olarak düzeltilmesine karar verilmiştir.
Karara esas alınan bilirkişi raporunda takip tarihinden 2013 yılı için % 13,75 oranında, 2014 yılı için % 11,75 oranında olmak üzere hesaplama yapılmıştır.
3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunun 2. maddesine göre; Bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1'inci maddede belirlenen orana göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur. (2/2) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranı, yukarıda açıklanan miktardan fazla ise, arada sözleşme olmasa bile ticari işlerde temerrüt faizi bu oran üzerinden istenebilir. Söz konusu avans faiz oranı, 30 Haziran günü önceki yılın 31 Aralık günü uygulanan avans faiz oranından beş puan veya daha çok farklı ise yılın ikinci yarısında bu oran geçerli olur (2/3).
Bu hüküm gereğince takip tarihi itibarıyla geçerli olan avans faiz oranı %13,75’dir. Takip talebinde ticari faiz ibaresine yer verilmiş ise de istenen orana göre bunun ticari temerrüt faizi olan avans faizi olarak anlaşılması gerektiği açıktır. Takip talebinde artan oranların uygulanması istenmiş ancak azalan oranların uygulanması belirtilmemiş ise de avans faiziyle tahsil talebinde icra müdürünün azalan oranları da dikkate alarak hesaplama yapması gerekir.
Bilirkişi raporunda da bu esaslara göre avans faiziyle hesaplama yapılmış ve rapora göre karar verilmiş olmasına göre takibin devamına ilişkin mahkeme kararına uygun biçimde yapılan hesaplamayla karar verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkeme kararında istenen oranın avans faizinin altında olduğundan söz edilmiş ancak avans faizini esas alarak hesaplama yapan rapora göre karar verilmiştir. Oysa ki bilirkişi raporunda da takibe uygun biçimde takip tarihindeki avans faizi oranının % 13,75 olduğu kabul edilmiş ve faiz miktarı da değişen sonraki oran da uygulanarak hesaplanmıştır. Merkez Bankasınca avans faizi oranı 20.12.2012 tarihinde % 13,75 oranında belirlenmiş ve bu oran 21.06.2013 tarihinde % 11 oranında, 27.12.2013 tarihinde ise % 11,75 olarak değiştirilmiştir. 30 Haziran 2013 tarihindeki oranda beş puan veya fazla bir değişiklik olmadığından 2013 yılında geçerli oran % 13,75 dir. 01.01.2014 tarihinden itibaren ise temerrüt faizine esas geçerli oran %11,75 dir. Görüldüğü gibi talep edilen oran geçerli faiz oranının altında da değildir. O tarihte Merkez Bankasınca ilan edilen geçerli oranlar farklı olsa da uygulanacak temerrüt faiz oranı 3095 sayılı Kanunun 2. maddesinde belirtilen tarihler esas alınarak belirleneceğinden alacaklının talebinin geçerli temerrüt faiz oranının altında olduğundan söz edilemez.
Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme kararının gerekçesi düzeltilerek onanması gerektiği görüşünde olduğumuzdan değişik bozma yönünde oluşan değerli çoğunluk görüşüne katılamıyoruz.
Hafize Gülgün VURALOĞLU Fadime AKBABA Fatma Feyza ŞAHİN
Üye Üye Üye
Hüseyin TUZTAŞ Zeki GÖZÜTOK Şahin ÇİL
Üye Üye Üye