
TASARRUFUN İPTALİ DAVASINA KONU MENKUL ÜÇÜNCÜ KİŞİ TARAFINDAN RIZAEN ELDEN ÇIKARILMIŞSA ÜÇÜNCÜ KİŞİ BORÇLU OLARAK YORUMLANARAK İİK 24 HÜKMÜ UYGULANABİLİR.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2022/2242
KARAR NO : 2023/1756
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 9. İCRA HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/07/2022
SAYISI : 2022/440 Esas, 2022/495 Karar
TALEP : ŞİKAYET
KARAR TARİHİ : 15/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/06/2023
İzmir 9. İcra Hukuk Mahkemesinin 2022/440 Esas, 2022/495 Karar sayılı dosyasında verilen davanın kabulü kararına karşı, davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilen ve heyetçe incelenen dosyada;
İSTEM : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; takip alacaklısı şirketler tarafından 3. kişi müvekkili şirket ile takip borçlusu aleyhine açılan ve İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2017/286 E- ve 2018/649 K- sayılı dosyası ile birleştirilerek görülen tasarrufun iptali davaları ve bozmadan sonra yapılan yargılama neticesinde, son olarak İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi'nin 2021/1148-2022/270 sayılı kararı ile ilamda yazılı balıkların davalı borçlu T. Su Ürünleri San. Ve Tic. A.Ş. Tarafından davalı 3. kişi K. Balıkçılık İhracat Ltd. Şti. Ne satışı ile ilgili tasarrufun davacı yönünden iptali ile İİK'nın 283/1. maddesi uyarınca tasarrufa konu bu balıklar üzerinde tahsilde tekerrür olmamak üzere davacıya cebri icra yetkisi tanınmasına karar verildiğini, bu karar uyarınca alacaklılar vekilinin talebi üzerine İzmir 21. İcra Müdürlüğünün 2017/1458, 2017/1947, 2017/2358, 2017/4116, 2017/4981, 2017/5438, 2017/3974 Esas sayılı dosyalarından Urla İcra Müdürlüğünün 2017/170, 2019/456, 2019/454, 2017/166, 2019/452, 2017/165, 2019/457 Talimat sayılı dosyalarına haciz müzekkereleri yazıldığını, Urla İcra Müdürlüğünün bahse konu dosyalarından 28/02/2022 tarihinde müvekkili şirkete ait adreste karara konu canlı balıkların arandığını ve bulunamadığını, alacaklılar vekilinin 21/03/2022 tarihli talel evrakı ile icra takip dosyalarına talepte bulunarak mahkemece tasarrufun iptaline karar verilen Seri A-Seri no:26555 sayılı 06/09/2016 tarihli faturaya konu balıkların, 28/02/2022 tarihli haciz esnasında 3. kişi müvekkili şirket elinde olmadığının tespit edildiğini, bu nedenle seri A no: 26555 tarih ve 06/09/2016 tarihli faturaya konu ve karara konu balıklar/menkuller yönünden İİK 24/IV-VI hükümleri uygulanarak müdürlük tarafından tespit edilecek değerin haciz yolu ile davalı 3. kişi müvekkili şirketten tahsilini talep ettiğini, müdürlükçe anılan takip dosyalarından 07/04/2022 tarihli karar ile talep kabul edilerek İİK 24. maddesi gereğince balıkların/menkullerin kıymet takdirlerinin yapılmasına, kıymet takdiri tamamlandıktan sonra Seri A no:26555 sayılı 06/09/2016 tarihli faturaya konu menkullerin değerinin 3. kişi müvekkili şirketten tahsiline karar verildiğini, bu kararlardan 28/06/2022 tarihli kıymet takdiri esnasında haberdar olunduğunu, tasarrufun iptali davaları bakımından İİK 24. maddesinin uygulanmasının mümkün olmadığını, bu nedenle memurluk kararının hatalı olduğunu beyanla, davanın kabulü ile 07/04/2022 tarihli memurluk kararlarının iptaline karar verilmesini istemiştir.
YANIT : Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; iptaline kararı verilen ve hacze konu balıkların elinde bulunmadığını açıkça beyan ettiğinden İİK m.283/2 ile İİK m.24 uyarınca balıkların kıymetinin şikayetçiden tahsiline karar verilmesinde yasaya aykırılık bulunmadığını, aksi halde; İİK' nın 283/2 maddesi hükmü ile alacaklıya tanınan hak yok edilerek tasarrufun iptali hükmünün infazının hiçbir zaman mümkün olmayacağını, iptaline karar verilen malı, hükmün infazı sırasında elinden çıkardığı anlaşılan 3. şahsın ise mahkeme hükmüne rağmen olarak haksız menfaat elde edeceğini, tasarrufun iptali davalarına ilişkin çeşitli görüşlerde mal takip sırasında davalı üçüncü kişi elinde bulunmazsa İİK 24/4 ve 24/5 md hükümleri uygulanarak malın değerinin 3.kişiden haciz yoluyla tahsil edileceğinin belirtildiğini savunarak, şikayetin reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, şikayetçinin talebinin kabulüne, İcra müdürlüğünün alacaklı vekilinin “… fatura ve karara konu balıklar yönünden İİK.m.24/IV-VI hükümleri uygulanarak müdürlük tarafından tespit edilecek değerin, haciz yolu ile davalı 3. kişi K. … Ltd.Şti'den tahsili” talebinin kabulüne ilişkin kararları ve sonraki işlemlerinin iptaline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki beyan ve savunmalarını tekrar ile tasarrufun iptaline konu menkullerin 28/02/2022 tarihli haciz işleminde, hükmün infazı aşamasında ilamda belirtilen menkullerin elinde olmadığının tasarrufun iptali davasının davalısı 3. kişi tarafından açıkça kabul edildiğini, bu durumda ilamda yazılı menkuller yönünden İİK 283/11 ve 283/IV-VI hükümleri uygulanarak icra müdürlüğünce tespit edilecek değerin icra dosyasındaki alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere haciz yolu ile 3. kişi şirketten tahsiline karar verilmesinden başka yol kalmadığını; nitekim İİK 283/2. maddesinde " ... İptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değeri taalluk ediyorsa bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere ) mahkum edilir" hükmüne yer verildiğini, nitekim Av. Talih Uyar'ın "Tasarrufun İptali" adlı eserinin iadenin şumulü başlıklı bölümünde, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi Başkanı Ali Güneren'in "Tasarrufun İptali Davaları" adlı eserinde ve Yargıtay Üyesi Mahmut Coşkun'un "İtirazın İptali, Menfi Tespit, İstirdat, Tasarrufun İptali Davaları" adlı eserinde tasarrufun iptali davasına konu malın takip sırasında davalı 3. kişi elinde bulunmaması halinde malın değerinin üçüncü kişiden haciz yolu ile alınacağı görüşüne yer verildiğini, mahkemece verilen kararın hatalı olduğunu beyanla, istinaf talebinin kabulü ile kararın kaldırılmasını ve şikayetin reddini istemiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesine dayalı memur işlemini şikayete ilişkindir.
İzmir BAM 5. Hukuk Dairesinin 2021/1148 Esas, 2022/270 Karar sayılı ilamı ile davacı M. Tarım ve Deniz Ürünleri Yat. Ve Paz. San. A.Ş. Tarafından açılan tasarrufun iptali talepli dava ve birleşen davaların kısmen kabulü ile Seri A-sıra no:26555 sayılı 06/09/2016 tarihli faturaya konu ......balığının davalı borçlu T. Su Ürünleri San. Ve Tic. A.Ş. Tarafından davalı 3. kişi K. Balıkçılık İhracat Ltd. Şti. Ne satışı ile ilgili tasarrufun davacı yönünden iptali ile İİK'nın 283/1 maddesi uyarınca tasarrufa konu balıklar üzerinde İzmir 21. İcra Müdürlüğünün 2017/1458 Esas, 2017/1947 Esas, 2017/3974 Esas sayılı takip dosyalarındaki alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere (birleşen İzmir 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/293 Esas sayılı dava dosyasına konu, İzmir 21. İcra Müdürlüğünün 2017/2358 Esas, 2017/4116 Esas ve 2017/5438 Esas sayılı takip dosyaları yönünden ve birleşen İzmir 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/284 Esas sayılı dava dosyasına konu, İzmir 21. İcra Müdürlüğünün 2017/4572 Esas ve 2017/4981 Esas sayılı takip dosyaları yönünden tahsilde tekerrür olmamak üzere) davacıya cebri icra yetkisi tanınmasına karar verilmiştir.
Alacaklı vekilince dava konusu esas takip dosyalarına 21/03/2022 tarihinde talep açılarak tasarrufun iptali davasına konu balıkların haczi ve muhafazası için 3. şahıs adresine 25/02/2022 tarihinde (dava dilekçesinde ve esas icra müdürlüğü kararlarında haciz için gidilen tarih 28/02/2022 olarak yazılmış ise de, esas takip dosyaları kapsamındaki Urla İcra Müdürlüklerinin 28/02/2022 tarihli üst yazıları ekindeki tutanakların 25/02/2022 tarihli oldukları anlaşılmaktadır) hacze gidildiğinde seri A-sıra no:26555 sayılı 06/09/2016 tarihli faturaya konu menkullerin 3. şahıs K. Balıkçılık Ltd. Şti.nin elinde bulunmadığının tutanak altına alındığından bahisle haczin gerçekleştirildiği 28/02/2022 tarihi itibarı ile faturaya konu taşınır malların değerinin İzmir Ticaret Odası ve Ticaret Borsasından sorulması, menkullerin değerinin alacak ve ferileri ile sınırlı olacak şekilde ve ilamda belirtilen dosyalar ile tahsilde tekerrür olmamak üzere haciz yolu ile tahsilinin talep edildiği, ilgili icra müdürlüklerince 07/04/2022 tarihli karar ile 28/02/2022 tarihli haciz tutanakları ile tasarrufun iptaline karar verilen fatura konusu menkullerin 3. şahıs K. Balıkçılık Ltd. Şti. Elinde bulunmadığının tespit edildiğinden haciz tarihi olan 28/02/2022 tarihi itibarı ile kıymetlerinin İzmir Ticaret Odası ve İzmir Ticaret Borsasından sorulmasına, kıymet takdirlerinin mümkün olmadığının bildirilmesi halinde malların kıymet takdiri için müdürlükçe bilirkişi görevlendirilmesine, kıymet takdiri tamamlandıktan sonra takip alacağı ve ferileri ile sınırlı ve tahsilde tekerrür olmamak üzere haciz yoluyla tahsiline anlaşılmaktadır.
İİK'nın 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da iyiniyet kurallarına aykırılık nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını önlemek ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
İİK'nun 283/1 maddesi gereğince 3. kişinin açtığı tasarrufun iptali davasının sabit olması halinde, adı geçen davaya konu teşkil eden mal üzerinde cebri icra yoluyla hakkını almak yetkisini elde eder. Davanın konusu taşınmazlar ise davalı 3. kişi üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir.
İİK'nun 283/2. maddesi gereğince de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nisbetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkum edilir.
İİK 24. maddesinde taşınır teslimine ilişkin düzenlemeye yer verilmiştir. İİK 24. maddesi hükmünce bir taşınırın teslimine dair olan ilam icra dairesine verilince icra memuru bir icra emri tebliği suretiyle borçluya yedi gün içinde o şeyin teslimini emreder. Yedinde bulunmazsa ilamda yazılı değeri alınır. Vermezse ayrıca icra emri tebliğine hacet kalmaksızın haciz yoluyla tahsil olunur. Taşınır malın değeri ilamda yazılı olmadığı veya ihtilaflı bulunduğu takdirde icra memuru tarafından haczin yapıldığı tarihteki rayice göre takdir olunur. Hükmolunan taşınırın değeri borsa veya ticaret odalarından, olmayan yerlerde icra memuru tarafından seçilecek bilirkişiden sorulup alınacak cevaba göre tayin olunur. İlgililerin bu hususta icra mahkemesine şikayet hakları vardır.
Medeni Kanunun 1. maddesine göre "Kanun, sözüyle ve özüyle değindiği bütün konularda uygulanır. Kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa hakim, örf ve adet hukukuna göre, bu da yoksa kendisi kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idi ise ona göre karar verir. Hakim karar verirken bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanır"
Hakimin hukuk yaratırken başvuracağı ilk imkan, kanunun benzer durumları düzenlemek için koyduğu fakat önündeki olayı kapsamayan bir hükümden kıyas (örnekseme) yolundan yararlanmaktır.
Herhangi bir eylem, davranış veya ilişkinin çözümlenmesine yarayacak bir hükmün bulunmadığı durumlar boşluk olarak tanımlanır. Hakim önüne gelen bir uyuşmazlıkta somut olaya uygulanacak bir hükmün bulunup bulunmadığını yani boşluk olup olmadığını yorum yoluyla tespit eder.
Kıyas, belli bir hukuki ilişki veya durum için konulmuş olan kanun hükmünün, hakkında kural bulunmayan ancak benzer olan başka bir hukuki ilişki veya duruma uygulanmasıdır. Ancak kıyas yoluna başvurabilmek için hukuki ilişkiler arasında kabul edilebilir bir benzerliğin bulunması gereklidir.
Belli olgulara uygulanmak üzere getirilmiş bir hükmün, kuralın amacına giren diğer olgulara da öncelikle uygulanmasına evleviyetle uygulanma denilir.
Dava ve takip süreci kişilerin ihlal edilen ve temelinde maddi hukukça tanınan haklarının korunması ve sağlanması amacına hizmet eder. Kişilerin ihlal edilen hakkının, bireye en kısa zamanda, en az masrafla ve en basit şekilde tekrar sağlanması amacına hizmet eden usul ekonomisi ilkesi, icra hukukumuz açısından takip ekonomisi şeklinde ortaya çıkmaktadır. İcra hukukunda da ihlal edilen hakkın, kişiye en kısa zaman içerisinde, en az masrafla ve en basit şekilde sağlanması gereği, aynı zamanda adil yargılanma hakkının da vazgeçilmez bir unsurudur.
İcra hukukunda da tarafların takibin sağlıklı bir şekilde işleyişini sağlamak için yerine getirmekle yükümlü oldukları bir takım ödevleri bulunmaktadır. Bu yükümlülüklerden başlıcaları, doğruyu söyleme ödevi ve dürüst davranma ilkesidir. Dürüstlük ödevi sadece takibin tarafları ile ilgili olmayıp üçüncü kişilere de yükümlülük olarak yüklendiği İcra ve İflas Kanunu'nun çeşitli hükümlerinden anlaşılmaktadır.
Somut durumda İzmir BAM 5. Hukuk Dairesinin 2021/1148 Esas, 2022/270 Karar sayılı ilamı ile davacı M. Tarım ve Deniz Ürünleri Yat. Ve Paz. San. A.Ş. Tarafından açılan tasarrufun iptali talepli dava ve birleşen davaların kısmen kabulü ile Seri A-sıra no:26555 sayılı 06/09/2016 tarihli faturaya konu ......balığının davalı borçlu T. Su Ürünleri San. Ve Tic. A.Ş. Tarafından davalı 3. kişi K. Balıkçılık İhracat Ltd. Şti. Ne satışı ile ilgili tasarrufun davacı yönünden iptali ile İİK'nın 283/1 maddesi uyarınca tasarrufa konu balıklar üzerinde davacıya cebri icra yetkisi tanınmasına karar verildiği açıktır.
Dava konusu esas icra takiplerinin talimatı üzerine 25/02/2022 tarihinde 3. kişi davacı adresine hacze gidildiğinde tasarrufun iptali davasına konu menkuller bulunamamıştır. Alacaklı vekili tarafından başka bir adreste olup olmadıklarının sorulması talep edilmiş, davacı 3. kişi vekili tarafından menkuller müvekkiline teslim edilmediği için müvekkiline ait Urla İlçe sınırları içinde başkaca bir adreste de bulunmadığı bildirilmiştir. Davacının menkullerin müvekkiline teslim edilmediği iddiası ancak tasarrufun iptali davasında dinlenilebilir nitelikte olup davacı tasarrufun iptali ilamı gereğince faturaya konu balıklar üzerindeki cebri icra yetkisine ilişkin işlemler yönünden takibin sağlıklı bir şekilde işleyişini sağlamak ve bu anlamda yükümlü olduğu ödevleri yerine getirmek zorundadır.
Diğer taraftan takip hukukunda asıl olan alacağın tahsilidir.
İİK 283. maddesi dikkate alındığında davadan önce ya da davanın görülmesi sırasında iptal istemine konu malları üçüncü şahsın elinden çıkarması durumuna ilişkin düzenleme öngörüldüğü ve bu durumda iptal davasının üçüncü şahsın elinden çıkardığı mallar yerine geçen değere taalluk edeceği bildirildiği halde 3. Şahsın karardan sonra karara konu malların elinden çıkarması durumunda izlenmesi gereken yola ilişkin hüküm öngörülmediği açık olup bu yönden yasada bir boşluk olduğundan söz edilebilir.
Doğrudan ya da atıf sureti ile yasal bir düzenlemenin bulunmaması halinde takip ekonomisi ilkesi, MK 2. ve 3. maddeleri, yukarıda açıklanan hususlar dikkate alındığında kıyas yolu ile anılan durumda İİK 24. madde hükmünün uygulanması gerekir. İİK'da, İİK 24. madde hükmü dışında yasal boşluğu dolduracak hüküm bulunmamaktadır. Aksinin kabulü alacaklının uzun emek ve uğraşlar sonucu aldığı kararın işlevsiz kalması ve kötüniyetin korunması sonucunu doğuracaktır. Diğer taraftan İİK 24. madde hükmünün uygulanması halinde ilama aykırı işlem yapıldığından da söz edilmeyecek olup yasal boşluğun kıyas yolu ile doldurulması söz konusu olacaktır.
Somut durumda tasarrufun iptali davasına konu malların cebri icra yolu ile satılması söz konusu olmayıp iptal edilen tasarrufun tarafı olan 3. kişi tarafından rızaen elden çıkarılmış olması nedeni ile alacaklının haklarının üstün tutulması gerektiği açıktır.
İİK 24. maddesinde malın borçlu tarafından teslim edilmesi halinden söz edilmekte ise de, borçlu tabirinin geniş yorumlanması ve tasarrufun iptali kararı üzerine malı rızaen elinden çıkaran 3. kişinin de borçlu olarak değerlendirilmesi gerekir.
Tüm bu hususlar gözetildiğinde davalı vekili istinaf talebinde haklı olup davalı vekilinin istinaf talebi kabul edilerek HMK 353/1-b/2. maddesi gereğince kararın kaldırılması ve şikayetin reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) 1- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK'nun 353/1-b/2 maddesi uyarınca İzmir 9. İcra Hukuk Mahkemesinin 2022/440 Esas, 2022/495 Karar sayılı dosyasında verilen 18/07/2022 tarihli kararın KALDIRILMASINA,
- Şikayetin REDDİNE,
2- Alınması gerekli 179,90 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 80,70 TL harç indirilerek, kalan 99,20 TL harcın davacıdan alınmasına,
3- Davalılar davada vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 2.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
- Davalılar tarafından herhangi bir masraf yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
B) İstinaf yargılaması yönünden;
1- Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde istek halinde davalıya geri verilmesine,
2- Duruşma açılmadığından, davalılar lehine vekalet ücreti takdirine gerek bulunmadığına,
3- Davalılar tarafından yapılan 220,70 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4- HMK'nın 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde artan gider avansının yatıran tarafa geri verilmesine,
İlişkin, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, İİK'nın 364/1 maddesi ve HMK'nın 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 15/06/2023
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/6524
KARAR NO : 2024/4910
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 15/06/2023
NUMARASI : 2022/2242 - 2023/1756
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Armağan Keskin Sarıbaş tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 5311 Sayılı Kanun ile değişik İİK'nin 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 Sayılı HMK'nin 370. maddeleri uyarınca ONANMASINA, alınması gereken 427,60 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline, 16.05.2024 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
A. TUNCAL M. ÇAMUR Dr. Ş. KELEŞ M. T. UYAR A. AYAN
TASARRUFUN İPTALİ DAVASINA KONU MENKUL ÜÇÜNCÜ KİŞİ TARAFINDAN RIZAEN ELDEN ÇIKARILMIŞSA ÜÇÜNCÜ KİŞİ BORÇLU OLARAK YORUMLANARAK İİK 24 HÜKMÜ UYGULANABİLİR.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2022/2242
KARAR NO : 2023/1756
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 9. İCRA HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/07/2022
SAYISI : 2022/440 Esas, 2022/495 Karar
TALEP : ŞİKAYET
KARAR TARİHİ : 15/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/06/2023
İzmir 9. İcra Hukuk Mahkemesinin 2022/440 Esas, 2022/495 Karar sayılı dosyasında verilen davanın kabulü kararına karşı, davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilen ve heyetçe incelenen dosyada;
İSTEM : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; takip alacaklısı şirketler tarafından 3. kişi müvekkili şirket ile takip borçlusu aleyhine açılan ve İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2017/286 E- ve 2018/649 K- sayılı dosyası ile birleştirilerek görülen tasarrufun iptali davaları ve bozmadan sonra yapılan yargılama neticesinde, son olarak İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi'nin 2021/1148-2022/270 sayılı kararı ile ilamda yazılı balıkların davalı borçlu T. Su Ürünleri San. Ve Tic. A.Ş. Tarafından davalı 3. kişi K. Balıkçılık İhracat Ltd. Şti. Ne satışı ile ilgili tasarrufun davacı yönünden iptali ile İİK'nın 283/1. maddesi uyarınca tasarrufa konu bu balıklar üzerinde tahsilde tekerrür olmamak üzere davacıya cebri icra yetkisi tanınmasına karar verildiğini, bu karar uyarınca alacaklılar vekilinin talebi üzerine İzmir 21. İcra Müdürlüğünün 2017/1458, 2017/1947, 2017/2358, 2017/4116, 2017/4981, 2017/5438, 2017/3974 Esas sayılı dosyalarından Urla İcra Müdürlüğünün 2017/170, 2019/456, 2019/454, 2017/166, 2019/452, 2017/165, 2019/457 Talimat sayılı dosyalarına haciz müzekkereleri yazıldığını, Urla İcra Müdürlüğünün bahse konu dosyalarından 28/02/2022 tarihinde müvekkili şirkete ait adreste karara konu canlı balıkların arandığını ve bulunamadığını, alacaklılar vekilinin 21/03/2022 tarihli talel evrakı ile icra takip dosyalarına talepte bulunarak mahkemece tasarrufun iptaline karar verilen Seri A-Seri no:26555 sayılı 06/09/2016 tarihli faturaya konu balıkların, 28/02/2022 tarihli haciz esnasında 3. kişi müvekkili şirket elinde olmadığının tespit edildiğini, bu nedenle seri A no: 26555 tarih ve 06/09/2016 tarihli faturaya konu ve karara konu balıklar/menkuller yönünden İİK 24/IV-VI hükümleri uygulanarak müdürlük tarafından tespit edilecek değerin haciz yolu ile davalı 3. kişi müvekkili şirketten tahsilini talep ettiğini, müdürlükçe anılan takip dosyalarından 07/04/2022 tarihli karar ile talep kabul edilerek İİK 24. maddesi gereğince balıkların/menkullerin kıymet takdirlerinin yapılmasına, kıymet takdiri tamamlandıktan sonra Seri A no:26555 sayılı 06/09/2016 tarihli faturaya konu menkullerin değerinin 3. kişi müvekkili şirketten tahsiline karar verildiğini, bu kararlardan 28/06/2022 tarihli kıymet takdiri esnasında haberdar olunduğunu, tasarrufun iptali davaları bakımından İİK 24. maddesinin uygulanmasının mümkün olmadığını, bu nedenle memurluk kararının hatalı olduğunu beyanla, davanın kabulü ile 07/04/2022 tarihli memurluk kararlarının iptaline karar verilmesini istemiştir.
YANIT : Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; iptaline kararı verilen ve hacze konu balıkların elinde bulunmadığını açıkça beyan ettiğinden İİK m.283/2 ile İİK m.24 uyarınca balıkların kıymetinin şikayetçiden tahsiline karar verilmesinde yasaya aykırılık bulunmadığını, aksi halde; İİK' nın 283/2 maddesi hükmü ile alacaklıya tanınan hak yok edilerek tasarrufun iptali hükmünün infazının hiçbir zaman mümkün olmayacağını, iptaline karar verilen malı, hükmün infazı sırasında elinden çıkardığı anlaşılan 3. şahsın ise mahkeme hükmüne rağmen olarak haksız menfaat elde edeceğini, tasarrufun iptali davalarına ilişkin çeşitli görüşlerde mal takip sırasında davalı üçüncü kişi elinde bulunmazsa İİK 24/4 ve 24/5 md hükümleri uygulanarak malın değerinin 3.kişiden haciz yoluyla tahsil edileceğinin belirtildiğini savunarak, şikayetin reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, şikayetçinin talebinin kabulüne, İcra müdürlüğünün alacaklı vekilinin “… fatura ve karara konu balıklar yönünden İİK.m.24/IV-VI hükümleri uygulanarak müdürlük tarafından tespit edilecek değerin, haciz yolu ile davalı 3. kişi K. … Ltd.Şti'den tahsili” talebinin kabulüne ilişkin kararları ve sonraki işlemlerinin iptaline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki beyan ve savunmalarını tekrar ile tasarrufun iptaline konu menkullerin 28/02/2022 tarihli haciz işleminde, hükmün infazı aşamasında ilamda belirtilen menkullerin elinde olmadığının tasarrufun iptali davasının davalısı 3. kişi tarafından açıkça kabul edildiğini, bu durumda ilamda yazılı menkuller yönünden İİK 283/11 ve 283/IV-VI hükümleri uygulanarak icra müdürlüğünce tespit edilecek değerin icra dosyasındaki alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere haciz yolu ile 3. kişi şirketten tahsiline karar verilmesinden başka yol kalmadığını; nitekim İİK 283/2. maddesinde " ... İptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değeri taalluk ediyorsa bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere ) mahkum edilir" hükmüne yer verildiğini, nitekim Av. Talih Uyar'ın "Tasarrufun İptali" adlı eserinin iadenin şumulü başlıklı bölümünde, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi Başkanı Ali Güneren'in "Tasarrufun İptali Davaları" adlı eserinde ve Yargıtay Üyesi Mahmut Coşkun'un "İtirazın İptali, Menfi Tespit, İstirdat, Tasarrufun İptali Davaları" adlı eserinde tasarrufun iptali davasına konu malın takip sırasında davalı 3. kişi elinde bulunmaması halinde malın değerinin üçüncü kişiden haciz yolu ile alınacağı görüşüne yer verildiğini, mahkemece verilen kararın hatalı olduğunu beyanla, istinaf talebinin kabulü ile kararın kaldırılmasını ve şikayetin reddini istemiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesine dayalı memur işlemini şikayete ilişkindir.
İzmir BAM 5. Hukuk Dairesinin 2021/1148 Esas, 2022/270 Karar sayılı ilamı ile davacı M. Tarım ve Deniz Ürünleri Yat. Ve Paz. San. A.Ş. Tarafından açılan tasarrufun iptali talepli dava ve birleşen davaların kısmen kabulü ile Seri A-sıra no:26555 sayılı 06/09/2016 tarihli faturaya konu ......balığının davalı borçlu T. Su Ürünleri San. Ve Tic. A.Ş. Tarafından davalı 3. kişi K. Balıkçılık İhracat Ltd. Şti. Ne satışı ile ilgili tasarrufun davacı yönünden iptali ile İİK'nın 283/1 maddesi uyarınca tasarrufa konu balıklar üzerinde İzmir 21. İcra Müdürlüğünün 2017/1458 Esas, 2017/1947 Esas, 2017/3974 Esas sayılı takip dosyalarındaki alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere (birleşen İzmir 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/293 Esas sayılı dava dosyasına konu, İzmir 21. İcra Müdürlüğünün 2017/2358 Esas, 2017/4116 Esas ve 2017/5438 Esas sayılı takip dosyaları yönünden ve birleşen İzmir 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/284 Esas sayılı dava dosyasına konu, İzmir 21. İcra Müdürlüğünün 2017/4572 Esas ve 2017/4981 Esas sayılı takip dosyaları yönünden tahsilde tekerrür olmamak üzere) davacıya cebri icra yetkisi tanınmasına karar verilmiştir.
Alacaklı vekilince dava konusu esas takip dosyalarına 21/03/2022 tarihinde talep açılarak tasarrufun iptali davasına konu balıkların haczi ve muhafazası için 3. şahıs adresine 25/02/2022 tarihinde (dava dilekçesinde ve esas icra müdürlüğü kararlarında haciz için gidilen tarih 28/02/2022 olarak yazılmış ise de, esas takip dosyaları kapsamındaki Urla İcra Müdürlüklerinin 28/02/2022 tarihli üst yazıları ekindeki tutanakların 25/02/2022 tarihli oldukları anlaşılmaktadır) hacze gidildiğinde seri A-sıra no:26555 sayılı 06/09/2016 tarihli faturaya konu menkullerin 3. şahıs K. Balıkçılık Ltd. Şti.nin elinde bulunmadığının tutanak altına alındığından bahisle haczin gerçekleştirildiği 28/02/2022 tarihi itibarı ile faturaya konu taşınır malların değerinin İzmir Ticaret Odası ve Ticaret Borsasından sorulması, menkullerin değerinin alacak ve ferileri ile sınırlı olacak şekilde ve ilamda belirtilen dosyalar ile tahsilde tekerrür olmamak üzere haciz yolu ile tahsilinin talep edildiği, ilgili icra müdürlüklerince 07/04/2022 tarihli karar ile 28/02/2022 tarihli haciz tutanakları ile tasarrufun iptaline karar verilen fatura konusu menkullerin 3. şahıs K. Balıkçılık Ltd. Şti. Elinde bulunmadığının tespit edildiğinden haciz tarihi olan 28/02/2022 tarihi itibarı ile kıymetlerinin İzmir Ticaret Odası ve İzmir Ticaret Borsasından sorulmasına, kıymet takdirlerinin mümkün olmadığının bildirilmesi halinde malların kıymet takdiri için müdürlükçe bilirkişi görevlendirilmesine, kıymet takdiri tamamlandıktan sonra takip alacağı ve ferileri ile sınırlı ve tahsilde tekerrür olmamak üzere haciz yoluyla tahsiline anlaşılmaktadır.
İİK'nın 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da iyiniyet kurallarına aykırılık nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını önlemek ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
İİK'nun 283/1 maddesi gereğince 3. kişinin açtığı tasarrufun iptali davasının sabit olması halinde, adı geçen davaya konu teşkil eden mal üzerinde cebri icra yoluyla hakkını almak yetkisini elde eder. Davanın konusu taşınmazlar ise davalı 3. kişi üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir.
İİK'nun 283/2. maddesi gereğince de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nisbetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkum edilir.
İİK 24. maddesinde taşınır teslimine ilişkin düzenlemeye yer verilmiştir. İİK 24. maddesi hükmünce bir taşınırın teslimine dair olan ilam icra dairesine verilince icra memuru bir icra emri tebliği suretiyle borçluya yedi gün içinde o şeyin teslimini emreder. Yedinde bulunmazsa ilamda yazılı değeri alınır. Vermezse ayrıca icra emri tebliğine hacet kalmaksızın haciz yoluyla tahsil olunur. Taşınır malın değeri ilamda yazılı olmadığı veya ihtilaflı bulunduğu takdirde icra memuru tarafından haczin yapıldığı tarihteki rayice göre takdir olunur. Hükmolunan taşınırın değeri borsa veya ticaret odalarından, olmayan yerlerde icra memuru tarafından seçilecek bilirkişiden sorulup alınacak cevaba göre tayin olunur. İlgililerin bu hususta icra mahkemesine şikayet hakları vardır.
Medeni Kanunun 1. maddesine göre "Kanun, sözüyle ve özüyle değindiği bütün konularda uygulanır. Kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa hakim, örf ve adet hukukuna göre, bu da yoksa kendisi kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idi ise ona göre karar verir. Hakim karar verirken bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanır"
Hakimin hukuk yaratırken başvuracağı ilk imkan, kanunun benzer durumları düzenlemek için koyduğu fakat önündeki olayı kapsamayan bir hükümden kıyas (örnekseme) yolundan yararlanmaktır.
Herhangi bir eylem, davranış veya ilişkinin çözümlenmesine yarayacak bir hükmün bulunmadığı durumlar boşluk olarak tanımlanır. Hakim önüne gelen bir uyuşmazlıkta somut olaya uygulanacak bir hükmün bulunup bulunmadığını yani boşluk olup olmadığını yorum yoluyla tespit eder.
Kıyas, belli bir hukuki ilişki veya durum için konulmuş olan kanun hükmünün, hakkında kural bulunmayan ancak benzer olan başka bir hukuki ilişki veya duruma uygulanmasıdır. Ancak kıyas yoluna başvurabilmek için hukuki ilişkiler arasında kabul edilebilir bir benzerliğin bulunması gereklidir.
Belli olgulara uygulanmak üzere getirilmiş bir hükmün, kuralın amacına giren diğer olgulara da öncelikle uygulanmasına evleviyetle uygulanma denilir.
Dava ve takip süreci kişilerin ihlal edilen ve temelinde maddi hukukça tanınan haklarının korunması ve sağlanması amacına hizmet eder. Kişilerin ihlal edilen hakkının, bireye en kısa zamanda, en az masrafla ve en basit şekilde tekrar sağlanması amacına hizmet eden usul ekonomisi ilkesi, icra hukukumuz açısından takip ekonomisi şeklinde ortaya çıkmaktadır. İcra hukukunda da ihlal edilen hakkın, kişiye en kısa zaman içerisinde, en az masrafla ve en basit şekilde sağlanması gereği, aynı zamanda adil yargılanma hakkının da vazgeçilmez bir unsurudur.
İcra hukukunda da tarafların takibin sağlıklı bir şekilde işleyişini sağlamak için yerine getirmekle yükümlü oldukları bir takım ödevleri bulunmaktadır. Bu yükümlülüklerden başlıcaları, doğruyu söyleme ödevi ve dürüst davranma ilkesidir. Dürüstlük ödevi sadece takibin tarafları ile ilgili olmayıp üçüncü kişilere de yükümlülük olarak yüklendiği İcra ve İflas Kanunu'nun çeşitli hükümlerinden anlaşılmaktadır.
Somut durumda İzmir BAM 5. Hukuk Dairesinin 2021/1148 Esas, 2022/270 Karar sayılı ilamı ile davacı M. Tarım ve Deniz Ürünleri Yat. Ve Paz. San. A.Ş. Tarafından açılan tasarrufun iptali talepli dava ve birleşen davaların kısmen kabulü ile Seri A-sıra no:26555 sayılı 06/09/2016 tarihli faturaya konu ......balığının davalı borçlu T. Su Ürünleri San. Ve Tic. A.Ş. Tarafından davalı 3. kişi K. Balıkçılık İhracat Ltd. Şti. Ne satışı ile ilgili tasarrufun davacı yönünden iptali ile İİK'nın 283/1 maddesi uyarınca tasarrufa konu balıklar üzerinde davacıya cebri icra yetkisi tanınmasına karar verildiği açıktır.
Dava konusu esas icra takiplerinin talimatı üzerine 25/02/2022 tarihinde 3. kişi davacı adresine hacze gidildiğinde tasarrufun iptali davasına konu menkuller bulunamamıştır. Alacaklı vekili tarafından başka bir adreste olup olmadıklarının sorulması talep edilmiş, davacı 3. kişi vekili tarafından menkuller müvekkiline teslim edilmediği için müvekkiline ait Urla İlçe sınırları içinde başkaca bir adreste de bulunmadığı bildirilmiştir. Davacının menkullerin müvekkiline teslim edilmediği iddiası ancak tasarrufun iptali davasında dinlenilebilir nitelikte olup davacı tasarrufun iptali ilamı gereğince faturaya konu balıklar üzerindeki cebri icra yetkisine ilişkin işlemler yönünden takibin sağlıklı bir şekilde işleyişini sağlamak ve bu anlamda yükümlü olduğu ödevleri yerine getirmek zorundadır.
Diğer taraftan takip hukukunda asıl olan alacağın tahsilidir.
İİK 283. maddesi dikkate alındığında davadan önce ya da davanın görülmesi sırasında iptal istemine konu malları üçüncü şahsın elinden çıkarması durumuna ilişkin düzenleme öngörüldüğü ve bu durumda iptal davasının üçüncü şahsın elinden çıkardığı mallar yerine geçen değere taalluk edeceği bildirildiği halde 3. Şahsın karardan sonra karara konu malların elinden çıkarması durumunda izlenmesi gereken yola ilişkin hüküm öngörülmediği açık olup bu yönden yasada bir boşluk olduğundan söz edilebilir.
Doğrudan ya da atıf sureti ile yasal bir düzenlemenin bulunmaması halinde takip ekonomisi ilkesi, MK 2. ve 3. maddeleri, yukarıda açıklanan hususlar dikkate alındığında kıyas yolu ile anılan durumda İİK 24. madde hükmünün uygulanması gerekir. İİK'da, İİK 24. madde hükmü dışında yasal boşluğu dolduracak hüküm bulunmamaktadır. Aksinin kabulü alacaklının uzun emek ve uğraşlar sonucu aldığı kararın işlevsiz kalması ve kötüniyetin korunması sonucunu doğuracaktır. Diğer taraftan İİK 24. madde hükmünün uygulanması halinde ilama aykırı işlem yapıldığından da söz edilmeyecek olup yasal boşluğun kıyas yolu ile doldurulması söz konusu olacaktır.
Somut durumda tasarrufun iptali davasına konu malların cebri icra yolu ile satılması söz konusu olmayıp iptal edilen tasarrufun tarafı olan 3. kişi tarafından rızaen elden çıkarılmış olması nedeni ile alacaklının haklarının üstün tutulması gerektiği açıktır.
İİK 24. maddesinde malın borçlu tarafından teslim edilmesi halinden söz edilmekte ise de, borçlu tabirinin geniş yorumlanması ve tasarrufun iptali kararı üzerine malı rızaen elinden çıkaran 3. kişinin de borçlu olarak değerlendirilmesi gerekir.
Tüm bu hususlar gözetildiğinde davalı vekili istinaf talebinde haklı olup davalı vekilinin istinaf talebi kabul edilerek HMK 353/1-b/2. maddesi gereğince kararın kaldırılması ve şikayetin reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) 1- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK'nun 353/1-b/2 maddesi uyarınca İzmir 9. İcra Hukuk Mahkemesinin 2022/440 Esas, 2022/495 Karar sayılı dosyasında verilen 18/07/2022 tarihli kararın KALDIRILMASINA,
- Şikayetin REDDİNE,
2- Alınması gerekli 179,90 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 80,70 TL harç indirilerek, kalan 99,20 TL harcın davacıdan alınmasına,
3- Davalılar davada vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 2.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
- Davalılar tarafından herhangi bir masraf yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
B) İstinaf yargılaması yönünden;
1- Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde istek halinde davalıya geri verilmesine,
2- Duruşma açılmadığından, davalılar lehine vekalet ücreti takdirine gerek bulunmadığına,
3- Davalılar tarafından yapılan 220,70 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4- HMK'nın 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde artan gider avansının yatıran tarafa geri verilmesine,
İlişkin, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, İİK'nın 364/1 maddesi ve HMK'nın 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 15/06/2023
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/6524
KARAR NO : 2024/4910
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 15/06/2023
NUMARASI : 2022/2242 - 2023/1756
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Armağan Keskin Sarıbaş tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 5311 Sayılı Kanun ile değişik İİK'nin 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 Sayılı HMK'nin 370. maddeleri uyarınca ONANMASINA, alınması gereken 427,60 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline, 16.05.2024 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
A. TUNCAL M. ÇAMUR Dr. Ş. KELEŞ M. T. UYAR A. AYAN