TASARRUFUN İPTALİ DAVASINA KONU OLAN YABANCI BOŞANMA İLAMI MAHKEMECE GETİRTİLMELİDİR.
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/17-1507
KARAR NO : 2020/525
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 06/05/2015
NUMARASI : 2015/72 - 2015/126
DAVACI : M.E. vekili Av. M.A.
DAVALILAR : 1- N.E. vekili Av. N.T.
2- S.Ö.
1. Taraflar arasındaki “tasarrufun iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen dava şartı yokluğundan davanın reddine ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 17. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili 04.02.2011 harç tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Necmettin E. aleyhine Fransa Mahkemelerinde boşanma davası açmasından sonra, davalının, kendisi aleyhine açılabilecek mal rejimi ve katılma alacağı davalarına karşı müvekkilinin alacağını engellemek ve müvekkilinden mal kaçırmak amacıyla, evlilik birliği içinde edinilen taşınmazı akrabası olan diğer davalı Sinan Ö.’e satış gibi göstererek devrettiğini, işbu dava ile birlikte aynı anda davalı Necmettin aleyhine aile mahkemelerinde mal rejiminin tasfiyesi ile ilgili dava açılacağını ileri sürerek satış işleminin iptali ile eski hâle getirilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Dava dilekçesi usulüne uygun olarak davalılara tebliğ edilmiştir.
5.1. Davalı Necmettin E. vekili 22.03.2011 havale tarihli cevap dilekçesinde; müvekkilinin dava konusu gayrimenkulü 2005 yılında davacının babasından satın aldığını, davacının gayrimenkul üzerinde hiçbir hakkı bulunmadığını, taşınmazın iki haftalık süreyle gazeteye verilen satılık ilanı sonucu satıldığını, diğer davalı ile Türk Medeni Kanunu anlamında bir akrabalığının bulunmadığını, taraflar arasında hâlen geçerli bir evlilik bulunduğunu, mal rejiminin tasfiyesi niteliğinde açılan eldeki dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
5.2. Davalı Sinan Ö. 22.03.2011 tarihli cevap dilekçesinde; taşınmazı gazete ilanı sonucu tapu kayıtlarına güvenerek aldığını, diğer davalı ile bir akrabalığının bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararı:
6. Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.04.2012 tarihli ve 2011/86 E., 2012/123 K. sayılı kararı ile; davacı tarafça dava dilekçesinde mal rejiminin tasfiyesi için dava açılacağının belirtilmesine, mahkemece delillerin toplanmış olmasına, üzerinden bir yıldan fazla süre geçmesine rağmen davacı vekilinin dava açmak için süre istediği görülmekle dava tarihi itibari ile ve gelinen bu aşamada tasarrufun iptali davası için dava ön şartı olan taraflar arasındaki evliliğin sonlandırılmasına ilişkin herhangi bir davanın açılmadığı ve ayrıca mal rejiminin tasfiyesi ile ilgili de davacı tarafça herhangi bir davanın açılmadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 17. Hukuk Dairesince 27.02.2014 tarihli ve 2012/16322 E., 2014/2617 K. sayılı kararı ile;
“… Mahkemece, yukarda yazılı nedenlerle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davacı taraf, dava dilekçesinde ve yargılama sırasında davalı Necmettin aleyhine Fransa'da boşanma davası açtığını bildirdiği halde bu davanın sonuçlanıp sonuçlanmadığı, sonuçlanmış ise buna ilişkin kararın ibrazı istenilmemiştir. Bu nedenle mahkemece Fransa'da açtığını bildirdiği boşanma davasının varsa kesinleşmiş karar örneği ile bu karar Türkiye'de tenfiz edilmiş ise buna ilişkin karar örneğinin getirtilmesi, kararda boşanmanın mali sonuçları ile ilgili hüküm olup olmadığının saptanması, ondan sonra davacının dava açmakta hukuki yararının olup olmadığının irdelenmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı olduğu üzere davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
9. Davalı Necmettin E. vekilinin karar düzeltme istemi Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 24.11.2014 tarihli ve 2014/12970 E., 2014/16686 K. sayılı kararı ile reddedilmiştir.
Direnme Kararı:
10. Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.05.2015 tarihli ve 2015/72 E., 2015/126 K. sayılı kararı ile; Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 09.05.2013 tarihli ve 2012/12664 E., 2013/6879 K. sayılı kararından da bahsetmek suretiyle, davanın muvazaa nedenine dayalı olmasına ve dava dilekçesinde mal rejimine dayalı dava açılacağı belirtilmiş olmasına rağmen mal rejiminin tasfiyesi nedeniyle açılmış bir davanın bulunmadığı, davacı tarafın da dava açıldığına ilişkin somut bir belge sunmadığı, davacı tarafın yapması gereken işlemlerin Yargıtay bozma ilamında belirtildiği şekilde mahkemeden yapılmasının istenmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
11. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
12. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; yerel mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre davacının Fransa'da açtığını bildirdiği boşanma davasının varsa kesinleşmiş karar örneği ile bu karar Türkiye'de tenfiz edilmiş ise buna ilişkin karar örneğinin getirtilmesi, kararda boşanmanın mali sonuçları ile ilgili hüküm olup olmadığının saptanması, ondan sonra davacının dava açmakta hukuki yararının olup olmadığının irdelenmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
13. Dava, muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak açılan tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
14. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan ve somut olaya uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 18. maddesinde genel muvazaa düzenlenmiş; maddenin 1. fıkrası ile “Bir akdin şekil ve şartlarını tayininde, iki tarafın gerek sehven gerek akitteki hakiki maksatlarını gizlemek için kullandıkları tabirlere ve isimlere bakılmıyarak, onların hakiki ve müşterek maksatlarını aramak lazımdır.” hükmü getirilmiştir.
15. Bilindiği üzere “tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacı ile gerçek durumu onlardan gizleyerek kendi gerçek iradelerine uymayan ve kendi aralarında geçerli olmayan bir hususta anlaşmalarına” muvazaa ve bu şekilde yapılan işlemlere de muvazaalı işlemler denir (Eren, F: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara, 2018, s. 367). Bir başka söyleyişle muvazaa açıklanan beyanlarının gerçek maksatlarına uymadıklarını bildikleri hâlde, tarafların kastettikleri durumdan başka bir ilişkide kendilerini anlaşmış gibi göstermeleri hâli, tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla kendi gerçek iradelerine uymayan haksız eylem niteliğinde anlaşmalarıdır (7.10.1953 tarih ve 8/7 Sayılı Yargıtay içtihadı Birleştirme Kararı).
16. Muvazaalı bir hukuki işlemden bahsedebilmek için;
a) Tarafların iradeleri ile beyanları arasında isteyerek yaratılmış bir uygunsuzluk,
b) Üçüncü kişileri aldatmak (muvazaa) niyeti,
c) Taraflar arasında gizli işlemi yaratan muvazaa sözleşmesi bulunmalıdır.
17. Kural olarak üçüncü kişiler anılan maddeye dayalı olarak, danışıklı işlem nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Çünkü danışıklı bir hukuki işlem ile üçüncü kişilere zarar verilmesi onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir. Ancak üçüncü kişilerin danışıklı işlem ile haklarının zarara uğratıldığının benimsenebilmesi için, onların, danışıklı işlemde bulunandan alacaklarının bulunması ve danışıklı işlem o alacağın ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış olması gerekmektedir.
18. Muvazaa davası, borçlunun yapmış olduğu işlemin gerçekte hiç yapılmamış olduğunun (işlemin temelinin geçersizliğinin) tespitini amaçladığından, görünürdeki satış işlemlerine karşı açılır. Muvazaaya dayalı tasarrufun iptali davalarında davacının icra takibine geçmesi ya da aciz belgesi almasına gerek yoktur.
19. Somut olayda; davacı, davalı eşinin boşanma davası açıldıktan sonra dava konusu taşınmazın danışıklı olarak davalı üçüncü kişiye devredildiği iddiasıyla eldeki davayı açmıştır. Davacının bu davayı açmaktaki amacı, açtığı dava sonucu hak kazanacağı alacağını alabilmeye yönelik olarak, danışıklı olduğunu ileri sürdüğü hukuki işlemlerin kendisi yönünden geçersizliğini sağlamaktadır. Yargılama sonunda davaya konu edilen satışın danışıklı olduğunun kanıtlanması hâlinde davacı, satışa konu edilen maldan da alacağının tahsili için yararlanabilecektir. Davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı ise boşanmanın mali sonuçları ile ilgili hüküm olup olmadığının ve davacının alacağının olduğunun saptanması ile mümkündür.
20. Yerel mahkemece; ilk kararda, dava tarihinde ve gelinen aşama itibariyle yargılamanın devamı süresince açılmış olan boşanma ve mal rejiminin tasfiyesine yönelik bir dava bulunmadığından dava ön şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiş ve direnme kararında da dava açıldığına ilişkin somut bir belge ya da delil sunulmadığı belirtilmiş ise de; davacının dava dilekçesinde eşi Necmettin aleyhine Fransa’da boşanma davası açtığını açıkladığı, dava dilekçesinin ekine tercümesi yapılmamış evrak eklediği, davalı Necmettin’in de cevap dilekçesinde boşanma ve mal rejimine yönelik olarak açılmış olan bir dava bulunduğunu doğruladığı hususu gözden kaçırılmıştır. Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme yeterli değildir. Eksik inceleme ve araştırma yapılarak tarafların Anayasa ile güvence altına alınmış olan hak arama özgürlüğünü zedeleyecek biçimde karar verilemez.
21. O hâlde mahkemece davacı tarafça Fransa'da açıldığı bildirilen ve davalı tarafça da doğrulanan boşanma davasının kesinleşmiş karar örneği, Türkiye'de tenfiz edilmiş ise buna ilişkin karar örneği getirtilmeli, kararda boşanmanın mali sonuçları ile ilgili hüküm olup olmadığı saptandıktan sonra davacının dava açmakta hukuki yararının olup olmadığı irdelenmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanunun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.07.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
TASARRUFUN İPTALİ DAVASINA KONU OLAN YABANCI BOŞANMA İLAMI MAHKEMECE GETİRTİLMELİDİR.
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/17-1507
KARAR NO : 2020/525
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 06/05/2015
NUMARASI : 2015/72 - 2015/126
DAVACI : M.E. vekili Av. M.A.
DAVALILAR : 1- N.E. vekili Av. N.T.
2- S.Ö.
1. Taraflar arasındaki “tasarrufun iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen dava şartı yokluğundan davanın reddine ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 17. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili 04.02.2011 harç tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Necmettin E. aleyhine Fransa Mahkemelerinde boşanma davası açmasından sonra, davalının, kendisi aleyhine açılabilecek mal rejimi ve katılma alacağı davalarına karşı müvekkilinin alacağını engellemek ve müvekkilinden mal kaçırmak amacıyla, evlilik birliği içinde edinilen taşınmazı akrabası olan diğer davalı Sinan Ö.’e satış gibi göstererek devrettiğini, işbu dava ile birlikte aynı anda davalı Necmettin aleyhine aile mahkemelerinde mal rejiminin tasfiyesi ile ilgili dava açılacağını ileri sürerek satış işleminin iptali ile eski hâle getirilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Dava dilekçesi usulüne uygun olarak davalılara tebliğ edilmiştir.
5.1. Davalı Necmettin E. vekili 22.03.2011 havale tarihli cevap dilekçesinde; müvekkilinin dava konusu gayrimenkulü 2005 yılında davacının babasından satın aldığını, davacının gayrimenkul üzerinde hiçbir hakkı bulunmadığını, taşınmazın iki haftalık süreyle gazeteye verilen satılık ilanı sonucu satıldığını, diğer davalı ile Türk Medeni Kanunu anlamında bir akrabalığının bulunmadığını, taraflar arasında hâlen geçerli bir evlilik bulunduğunu, mal rejiminin tasfiyesi niteliğinde açılan eldeki dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
5.2. Davalı Sinan Ö. 22.03.2011 tarihli cevap dilekçesinde; taşınmazı gazete ilanı sonucu tapu kayıtlarına güvenerek aldığını, diğer davalı ile bir akrabalığının bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararı:
6. Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.04.2012 tarihli ve 2011/86 E., 2012/123 K. sayılı kararı ile; davacı tarafça dava dilekçesinde mal rejiminin tasfiyesi için dava açılacağının belirtilmesine, mahkemece delillerin toplanmış olmasına, üzerinden bir yıldan fazla süre geçmesine rağmen davacı vekilinin dava açmak için süre istediği görülmekle dava tarihi itibari ile ve gelinen bu aşamada tasarrufun iptali davası için dava ön şartı olan taraflar arasındaki evliliğin sonlandırılmasına ilişkin herhangi bir davanın açılmadığı ve ayrıca mal rejiminin tasfiyesi ile ilgili de davacı tarafça herhangi bir davanın açılmadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 17. Hukuk Dairesince 27.02.2014 tarihli ve 2012/16322 E., 2014/2617 K. sayılı kararı ile;
“… Mahkemece, yukarda yazılı nedenlerle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davacı taraf, dava dilekçesinde ve yargılama sırasında davalı Necmettin aleyhine Fransa'da boşanma davası açtığını bildirdiği halde bu davanın sonuçlanıp sonuçlanmadığı, sonuçlanmış ise buna ilişkin kararın ibrazı istenilmemiştir. Bu nedenle mahkemece Fransa'da açtığını bildirdiği boşanma davasının varsa kesinleşmiş karar örneği ile bu karar Türkiye'de tenfiz edilmiş ise buna ilişkin karar örneğinin getirtilmesi, kararda boşanmanın mali sonuçları ile ilgili hüküm olup olmadığının saptanması, ondan sonra davacının dava açmakta hukuki yararının olup olmadığının irdelenmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı olduğu üzere davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
9. Davalı Necmettin E. vekilinin karar düzeltme istemi Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 24.11.2014 tarihli ve 2014/12970 E., 2014/16686 K. sayılı kararı ile reddedilmiştir.
Direnme Kararı:
10. Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.05.2015 tarihli ve 2015/72 E., 2015/126 K. sayılı kararı ile; Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 09.05.2013 tarihli ve 2012/12664 E., 2013/6879 K. sayılı kararından da bahsetmek suretiyle, davanın muvazaa nedenine dayalı olmasına ve dava dilekçesinde mal rejimine dayalı dava açılacağı belirtilmiş olmasına rağmen mal rejiminin tasfiyesi nedeniyle açılmış bir davanın bulunmadığı, davacı tarafın da dava açıldığına ilişkin somut bir belge sunmadığı, davacı tarafın yapması gereken işlemlerin Yargıtay bozma ilamında belirtildiği şekilde mahkemeden yapılmasının istenmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
11. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
12. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; yerel mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre davacının Fransa'da açtığını bildirdiği boşanma davasının varsa kesinleşmiş karar örneği ile bu karar Türkiye'de tenfiz edilmiş ise buna ilişkin karar örneğinin getirtilmesi, kararda boşanmanın mali sonuçları ile ilgili hüküm olup olmadığının saptanması, ondan sonra davacının dava açmakta hukuki yararının olup olmadığının irdelenmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
13. Dava, muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak açılan tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
14. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan ve somut olaya uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 18. maddesinde genel muvazaa düzenlenmiş; maddenin 1. fıkrası ile “Bir akdin şekil ve şartlarını tayininde, iki tarafın gerek sehven gerek akitteki hakiki maksatlarını gizlemek için kullandıkları tabirlere ve isimlere bakılmıyarak, onların hakiki ve müşterek maksatlarını aramak lazımdır.” hükmü getirilmiştir.
15. Bilindiği üzere “tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacı ile gerçek durumu onlardan gizleyerek kendi gerçek iradelerine uymayan ve kendi aralarında geçerli olmayan bir hususta anlaşmalarına” muvazaa ve bu şekilde yapılan işlemlere de muvazaalı işlemler denir (Eren, F: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara, 2018, s. 367). Bir başka söyleyişle muvazaa açıklanan beyanlarının gerçek maksatlarına uymadıklarını bildikleri hâlde, tarafların kastettikleri durumdan başka bir ilişkide kendilerini anlaşmış gibi göstermeleri hâli, tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla kendi gerçek iradelerine uymayan haksız eylem niteliğinde anlaşmalarıdır (7.10.1953 tarih ve 8/7 Sayılı Yargıtay içtihadı Birleştirme Kararı).
16. Muvazaalı bir hukuki işlemden bahsedebilmek için;
a) Tarafların iradeleri ile beyanları arasında isteyerek yaratılmış bir uygunsuzluk,
b) Üçüncü kişileri aldatmak (muvazaa) niyeti,
c) Taraflar arasında gizli işlemi yaratan muvazaa sözleşmesi bulunmalıdır.
17. Kural olarak üçüncü kişiler anılan maddeye dayalı olarak, danışıklı işlem nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Çünkü danışıklı bir hukuki işlem ile üçüncü kişilere zarar verilmesi onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir. Ancak üçüncü kişilerin danışıklı işlem ile haklarının zarara uğratıldığının benimsenebilmesi için, onların, danışıklı işlemde bulunandan alacaklarının bulunması ve danışıklı işlem o alacağın ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış olması gerekmektedir.
18. Muvazaa davası, borçlunun yapmış olduğu işlemin gerçekte hiç yapılmamış olduğunun (işlemin temelinin geçersizliğinin) tespitini amaçladığından, görünürdeki satış işlemlerine karşı açılır. Muvazaaya dayalı tasarrufun iptali davalarında davacının icra takibine geçmesi ya da aciz belgesi almasına gerek yoktur.
19. Somut olayda; davacı, davalı eşinin boşanma davası açıldıktan sonra dava konusu taşınmazın danışıklı olarak davalı üçüncü kişiye devredildiği iddiasıyla eldeki davayı açmıştır. Davacının bu davayı açmaktaki amacı, açtığı dava sonucu hak kazanacağı alacağını alabilmeye yönelik olarak, danışıklı olduğunu ileri sürdüğü hukuki işlemlerin kendisi yönünden geçersizliğini sağlamaktadır. Yargılama sonunda davaya konu edilen satışın danışıklı olduğunun kanıtlanması hâlinde davacı, satışa konu edilen maldan da alacağının tahsili için yararlanabilecektir. Davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı ise boşanmanın mali sonuçları ile ilgili hüküm olup olmadığının ve davacının alacağının olduğunun saptanması ile mümkündür.
20. Yerel mahkemece; ilk kararda, dava tarihinde ve gelinen aşama itibariyle yargılamanın devamı süresince açılmış olan boşanma ve mal rejiminin tasfiyesine yönelik bir dava bulunmadığından dava ön şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiş ve direnme kararında da dava açıldığına ilişkin somut bir belge ya da delil sunulmadığı belirtilmiş ise de; davacının dava dilekçesinde eşi Necmettin aleyhine Fransa’da boşanma davası açtığını açıkladığı, dava dilekçesinin ekine tercümesi yapılmamış evrak eklediği, davalı Necmettin’in de cevap dilekçesinde boşanma ve mal rejimine yönelik olarak açılmış olan bir dava bulunduğunu doğruladığı hususu gözden kaçırılmıştır. Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme yeterli değildir. Eksik inceleme ve araştırma yapılarak tarafların Anayasa ile güvence altına alınmış olan hak arama özgürlüğünü zedeleyecek biçimde karar verilemez.
21. O hâlde mahkemece davacı tarafça Fransa'da açıldığı bildirilen ve davalı tarafça da doğrulanan boşanma davasının kesinleşmiş karar örneği, Türkiye'de tenfiz edilmiş ise buna ilişkin karar örneği getirtilmeli, kararda boşanmanın mali sonuçları ile ilgili hüküm olup olmadığı saptandıktan sonra davacının dava açmakta hukuki yararının olup olmadığı irdelenmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanunun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.07.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.