TASDİK EDİLEN KONKORDATO PROJESİ TENZİLAT VE VADE KONKORDATOSUNUN BİR ARAYA GETİRİLMESİYLE TEŞEKKÜL EDEN KARMA YANİ BİLEŞİK KONKORDATO NİTELİĞİNDEDİR.
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas No : 2023/6-1044
Karar No : 2024/71
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 11.05.2023
EK KARAR TARİHİ : 18.07.2022
SAYISI : 2023/444 E., 2023/484 K.
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 08.03.2023 tarihli ve 2023/631 Esas,
2023/932 Karar sayılı BOZMA kararı
Konkordato isteminden dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince talep eden İ.A. Dayanıklı Tüketim Malları Elektronik Tekstil İnşaat ve İletişim Hizmetleri San. Tic. Ltd. Şti.'nin konkordato tasdik talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Kararın alacaklılar Yapı ve Kredi Bankası A.Ş., T.C. Ziraat Bankası A.Ş., T.C. Ziraat Katılım Bankası A.Ş., Odea Bank A.Ş. ve Türkiye Halk Bankası A.Ş. vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince yapılan inceleme sonucunda alacaklılar vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı alacaklılar Yapı ve Kredi Bankası A.Ş., T.C. Ziraat Bankası A.Ş., T.C. Ziraat Katılım Bankası A.Ş., Odea Bank A.Ş. ve Türkiye Halk Bankası A.Ş. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, İlk Derece Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı alacaklılar Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, Yapı ve Kredi Bankası A.Ş., T.C. Ziraat Bankası A.Ş., T.C. Ziraat Katılım Bankası A.Ş., Odea Bank A.Ş. ve Türkiye Halk Bankası A.Ş. vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. TALEP
Konkordato talep edenler vekili dilekçesinde; müvekkili İ.A. Dayanıklı Tüketim Malları Elektronik Tekstil İnşaat ve İletişim Hizmetleri San. Tic. Ltd. Şti.’nin ana grup şirket olarak 2003 yılında kurulduğunu, diğer şirketlerin grup şirket olduğunu, gerçek kişilerin ise müvekkili şirketlerin ortakları olduğunu ve şirketlerin kullandığı kredilere müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduklarını, müvekkillerinin ödeme güçlüğü içinde bulunduğunu, sunulan konkordato projesi kapsamında borçların ödenebileceğini ileri sürerek 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 285 ve devamı maddeleri gereğince teklif edilen konkordato projesinin tasdikine karar verilmesini talep etmiştir.
II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 30.06.2022 tarihli ve 2022/490 Esas, 2022/703 Karar sayılı kararı ile; konkordato projesine ilişkin 2004 sayılı Kanun'un 305 inci maddesindeki tasdik şartlarının gerçekleştiği, enflasyonist ortam, paranın alım gücünün azalması borcun faizsiz olarak da ödendiği ve borçlunun üç yıla yakın konkordato kurumundan yararlandığı dikkate alınarak tasdik incelemesine konu bilirkişi raporu ve komiser heyetinin tasdike ilişkin ek raporunda ödeme süresinin uzun olduğu yönünde görüşleri karşısında talep eden şirket tarafından dosyaya sunulan ödeme takviminin revize edildiği gerekçesiyle talep eden İ.A. Dayanıklı Tüketim Malları Elektronik Tekstil İnşaat ve İletişim Hizmetleri San. Tic. Ltd. Şti. yönünden tasdik talebinin kabulü ile konkordatoya tabi borçlarını 31.10.2022 (bu tarih dahil) tarihinden başlamak üzere birinci taksit olarak 10.569.170,93 TL ve her yıl Ekim, Ocak, Nisan ve Temmuz aylarının son iş gününde yılda belirtilen aylarda eşit taksitler hâlinde ödeme yapılarak toplamda yirmi eşit taksitle beş yılda ödenmesi suretiyle 211.383.418,66 TL toplam borcun ödenmesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince 08.07.2022 tarihli ek karar ile, diğer grup şirketler ve gerçek kişiler hakkında sehven olumlu ya da olumsuz hüküm kurulmadığı gerekçesiyle diğer konkordato talep edenler yönünden tasdik taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
III. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklılar Yapı ve Kredi Bankası A.Ş., T.C. Ziraat Bankası A.Ş., T.C. Ziraat Katılım Bankası A.Ş., Odea Bank A.Ş. ve Türkiye Halk Bankası A.Ş. vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 24.11.2022 tarihli ve 2022/1419 Esas, 2022/1446 Karar sayılı kararı ile;
İlk Derece Mahkemesince verilen tasdik kararında usul ve esas bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle alacaklılar vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklılar Yapı ve Kredi Bankası A.Ş., T.C. Ziraat Bankası A.Ş., T.C. Ziraat Katılım Bankası A.Ş., Odea Bank A.Ş. ve Türkiye Halk Bankası A.Ş. vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 08.03.2023 tarihli ve 2023/631 Esas, 2023/932 Karar sayılı kararı ile,
".... Konkordato vade verilmesi, tenzilat yapılması ve bu ikisinin birlikte istendiği karma konkordato şeklinde olabilir.
İİK’nın 305/1-b maddesi uyarınca borçlunun teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile uyumlu olması gereklidir.
Konkordato mehli talebi ile birlikte mahkemelerce kanundan kaynaklanan birtakım tedbirler alınmakta ve bu tedbirler tasdik kararı verilmesine kadar devam etmektedir. Bu süreler kanun koyucu tarafından kesin olarak belirlenmiş olup bu konuda oldukça cimri davranılmıştır. Mahkemelerce tasdik kararı verilmesinden sonra ödemesiz dönemin kabul ediliyor olması tedbirlerin bu süre kadar uzamasına sebep olacaktır ki böyle bir sonuç kanun koyucunun amacına uygun düşmez. Mahkemelerin projeye alacaklıların lehine bu konuda müdahale etmesi mümkündür.
Somut olayda ilk derece mahkemesinin davacı şirketlerden İ.A. Dayanıklı Tüketim Malları Elek. Teks. İnş. ve İletişim Hiz. San. Tic. Ltd. Şti.'nin 1 yıl ödemesiz 20 eşit taksitte toplam 6 yılda ödeme teklifinin kabulü ile konkordatonun tasdikine ilişkin 09.09.2021 tarihli kararının Bölge Adliye mahkemesince; konkordato projesinin tüm alacaklılar bakımından hakkaniyete uygun ve adil hale gelmesini sağlamak bakımından projede öngörülen kullanılamaz derecedeki uzun vadelerin kısaltılması ve kefaletten kaynaklanan alacak miktarlarının yeniden değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle kaldırıldığı, Bölge Adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra davacı şirket projesini revize ederek bu kez konkordatoya tabi borçlarının tamamını faizsiz olarak tasdik tarihinden itibaren 3 ay ödemesiz süreden sonra 20 eşit taksitte 5 yılda ödemeyi teklif etmiştir. Faizsiz ödeme teklifi tenzilat konkordatosu kapsamında değerlendirilmesi gerekir. Tasdik kararından itibaren ilave olarak 3 ay ödemesiz dönem kararlaştırılmış olması geçici ve kesin mühletlerden yararlanan şirketin tedbir kararlarından mevzuatta olmayan yeni bir süreden yararlandırma anlamına gelir. Bu hususun kabulü konkordatonun ruhuna uygun olmadığı gibi borca batık olmayan ödeme gücü olan şirketin faizsiz ödeme yani tenzilat konkordatosu talebini kabul etmek İİK’nın 305/1-b maddesinde ifade edilen teklifin borçlunun kaynakları ile orantılı olması şartına aykırılık teşkil eder. Bu durumda borca batık olmayan davacı İ.A. Dayanıklı Tüketim Malları Elek. Teks. İnş. Ve İletişim Hiz. San. Tic. Ltd. Şti. hakkında davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir,…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki karar gerekçesi yanında borçlunun aciz hâlinde olup da borca batık durumda olmadığı hâllerde dahi borçluya tenzilat konkordatosu yapma imkânının verilmesi ve bu kapsamda alacaklılarına faizsiz ödeme imkânının sağlanması gerektiği, likidite sıkıntısı içindeki borçluya sadece vade konkordatosu imkânının verilmesinin ödemelerin zamanında yapılamaması ihtimalini doğuracağı, bu durumun da tasdik edilmiş bir konkordatonun feshine yol açabileceği, borçluyu sadece vade konkordatosuyla sınırlandırarak ödemeleri uzun dönemlere yayma zorunluluğunda tutmanın alacaklıların muhalefetine neden olabileceği ve uzun vadeli ödemelere razı olmayan alacaklılar nedeniyle projenin alacaklılar toplantısında reddedilme riskiyle karşı karşıya kalınacağı, Kanun koyucunun yasada hangi hâllerde vade konkordatosu hangi hâllerde tenzilat konkordatosu olacağına ilişkin açık bir düzenlemeye yer vermediği, salt borçlunun aktifinin pasifini aştığından hareketle borca batık olmayan borçlunun tenzilat konkordatosu isteyemeyeceğini kabul etmenin isabetli olmadığı, mal varlığı ve kaynak kavramlarının birbirinden farklı olduğu, kaynak kavramı borçlunun nakit kaynağını da kapsayan bir ifade olup bu bağlamda nakit kaynağı yetersiz olmakla beraber satıldığında borca yetecek miktarda malvarlığı olan bir borçlunun, borcunu ödemesi için mallarını satmaya zorlanmasının doğru olmadığı, nitekim adi konkordatonun amacının borçlunun mallarının tasfiyesi olmadığı, borca batık durumda olmayan borçlunun hiçbir durumda tenzilat konkordatosu yapamayacağı ve projesinde mutlaka faize yer vermesi gerektiğini baştan kabul etmenin doğru olmadığı, borca batık durumda olmayan borçlunun bu şartları sağlamayan ancak alacaklılar tarafından kabul edilen projesinin her durumda alacaklıların menfaatine aykırı olmayabileceği, somut olaya göre borca batık durumda olmayan borçlunun mevcuduna göre faiz ödemeksizin sadece vade konkordatosuna imkân sağlanması gerektiği, faiz ödeme zorunluluğunda kalan borçlunun işletmesinin faaliyetinin devamını sağlayacak ticari faaliyeti için önemli olan malları elden çıkarmak durumunda bırakılmaması gerektiği, aksi durumun konkordatonun amacına aykırı olacağı, Özel Dairenin bozma kararında ödemesiz sürenin öngörülmesinin geçici mühlet ve kesin mühlet haricinde kanunda öngörülmeyen bir süreden borçlunun yararlandırılması olarak değerlendirildiği, ancak konkordatonun tasdik kararıyla birlikte 2004 sayılı Kanun'un 308/c maddesi çerçevesinde tasdik edilmiş olan konkordatonun sonuçlarının ortaya çıktığı, projenin 2004 sayılı Kanun'un 302 nci maddesindeki çoğunluk şartlarını taşıyarak kabul edildiği, bu durumda alacaklıların iradesine üstünlük tanınması gerektiği, kayyım raporlarına göre de borçlunun ödeme kabiliyetinin devam ettiği, faal bir şirket olduğu ve ödemelerini aksatmadan yaptığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde alacaklılar Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, Yapı ve Kredi Bankası A.Ş., T.C. Ziraat Bankası A.Ş., T.C. Ziraat Katılım Bankası A.Ş., Odea Bank A.Ş. ve Türkiye Halk Bankası A.Ş. vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Alacaklı Türkiye Halk Bankası A.Ş. vekili, talep eden şirketin konkordato projesinin kaynakları ile orantılı olmadığını, alacaklıları zarara uğratmak ve alacakların tahsil edilmesini engellemek amacına yönelik olduğunu, kayyım raporundaki tespitlerin de bu durumu doğruladığını, talep eden şirketin geçici mühlet kararının verildiği tarihten temyiz dilekçesinin verildiği tarihe kadar yaklaşık üç yıllık süreyi ödemesiz geçirdiğini, talep eden şirketin projesinin tasdik edilmesi hâlinde toplam ödeme süresinin sekiz, dokuz yılı bulacağını, kayyım tarafından düzenlenen son rapora göre, talep eden şirketin satışlarından çok düşük kâr elde ettiğini ve elde edilen kâr ile projenin başarıya ulaşmasının mümkün olmadığını, şirketin taşınmaz satışları ile kaynak sağlayarak borçlarını ödeme yoluna gittiğini, mahkeme tarafından kabul edilen üç aylık ödemesiz dönem ve sonrasında beş yıllık ödeme planının mevcut piyasa koşulları ve enflasyonist ortamda paranın değer kaybı da dikkate alındığında müvekkili bankanın alacağına kavuşmasının mümkün olmadığını ileri sürerek direnme kararının bozulmasını talep etmiştir.
2. Alacaklı T.C. Ziraat Bankası A.Ş. vekili, müvekkili bankanın alacaklı olduğu miktarın nisaba dahil edilen miktardan fazla olmasına rağmen alacak kaydı dilekçelerinde, itiraz dilekçelerinde belirttikleri miktarların, kesinleşmiş mahkeme kararlarının nisapta dikkate alınmadığını, müvekkili bankanın rehinli alacak miktarını aşan kısım yönünden adi alacaklılar oylamasına dâhil edilmemesinin ve mahkemece, çekişmeli hâle gelen gayri nakdi alacaklar için işleyecek faiziyle birlikte depo kararı verilmemesinin hatalı olduğunu, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/902 Esas ve 2022/24 Karar sayılı kararı ile müvekkili bankanın talep eden şirketten 11.960.150,19 TL alacaklı olduğunun tespitine karar verilmekle bu bedelin de konkordato projesine dahil edilmesi gerektiğini ileri sürerek direnme kararının bozulması talep etmiştir.
3. Alacaklı T.C. Ziraat Katılım Bankası A.Ş. vekili, borçlunun konkordato projesinin kaynakları ile orantılı olmadığını, borçlunun konkordato teklifinde bulunmasının alacaklıları zarara uğratmak ve alacaklarını tahsil etmelerini engellemek amacıyla olduğunu, her ne kadar direnme kararında projenin revize edildiği belirtilmiş ise de önceki ödeme planı ve sürelerde bir değişiklik yapılmadığını, direnme kararından önce dosyaya sunulan kayyım raporlarının dikkate alınmadığını, konkordato mühletinden yararlanan borçlu için tasdik kararında uzun vadelere rağmen ayrıca ödemesiz dönem kararlaştırılmasının hatalı olduğunu, ödemeler için beş yıllık süre tanınması hâlinde paranın alım gücünün hızla azalması nedeniyle, bu süreçte faiz ödemesinin de yapılmaması dikkate alındığında alacaklıların zararına bir proje olduğunu, nisaba dâhil edilen müvekkil banka alacağının yanlış hesaplandığını ileri sürerek direnme kararının bozulmasını talep etmiştir.
4. Alacaklı Odea Bank A.Ş. vekili, borçlunun konkordato teklifi ve projesinin kaynakları ile orantılı olmadığını, teklifin alacaklıları zarara uğratmak amacına yönelik olduğunu, direnme kararından önce dosyaya sunulan kayyım raporundaki tespitlerin de bu durumu doğruladığını, İlk Derece Mahkemesince verilen tasdik kararına göre borçlunun borçlarını yirmi eşit taksitle ve beş yılda ödemesi öngörülmüş olup öncesinde dört yıl boyunca ödemesiz dönemin geçmesi dikkate alındığında toplam ödeme süresinin dokuz yılı bulacağını, ayrıca bu süre içerisinde alacaklılara faiz ödemesi de kararlaştırılmadığını, bu durumda konkordatonun tasdiki şartlarını düzenleyen 2004 sayılı Kanun'un 305 inci maddesinde öngörülen konkordatoda teklif edilen tutarın borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağı şartını sağlamadığını, talep eden şirketin 2022 yılında satışlarından kâr elde edemediğini, sürdürülebilir nakit akışı görünmeyen şirketin, mülkiyetindeki taşınmazların satışı yoluna gittiğini, İlk Derece Mahkemesince grup şirketlerin sahip oldukları alacak miktarlarının nisapta dikkate alınmasının hatalı olduğunu ileri sürerek direnme kararının bozulmasını talep etmiştir.
5. Alacaklı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili, 2004 sayılı Kanun'un 308/c maddesi uyarınca 6183 sayılı Kanun kapsamındaki amme alacaklarının konkordatoya tabi olmadan tam olarak ödeneceğini, ancak kurumun 6183 sayılı Kanun kapsamı dışında kalan alacakları da olduğunu, hiç değilse amme alacakları dışında bulunan alacakların proje kapsamına alınarak ödenmesinin temininin gerektiğini ileri sürerek direnme kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda konkordato talep eden İ.A. Dayanıklı Tüketim Malları Elektronik Tekstil İnşaat ve İletişim Hizmetleri San. Tic. Ltd. Şti. yönünden konkordatoya tabi borçlarının tamamını faizsiz olarak tasdik tarihinden itibaren üç ay ödemesiz süreden sonra yirmi eşit taksitte beş yılda ödenmesine karar verilmesi, talep eden şirketin geçici ve kesin mühletten yararlanması karşısında tasdik kararından itibaren ayrıca üç ay ödemesiz dönem kararlaştırılmış olmasının konkordatonun amacına uygun olup olmadığı, borca batık olmayan şirketin tenzilat konkordatosu talebinin kabulünün konkordatonun tasdiki şartlarını düzenleyen ve 2004 sayılı Kanun'un 305/1-b maddesinde belirtilen “teklifin borçlunun kaynakları ile orantılı olması” şartına aykırı olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre İlk Derece Mahkemesince talep eden şirketin tasdik talebinin kabulüne karar verilmesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 285 ilâ 308 inci maddeleri.
2. Değerlendirme
A) Alacaklı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan değerlendirmede
Hukuki yarar dava şartı olduğu gibi, temyiz istemi için de gerekli bir şarttır. İlk Derece Mahkemesinin 30.06.2022 tarihli ve 2022/490 Esas, 2022/703 Karar sayılı kararı ile Bölge Adliye Mahkemesinin 24.11.2022 tarihli ve 2022/1419 Esas, 2022/1446 Karar sayılı kararı, alacaklı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekilince istinaf ve temyiz edilmemiş, Özel Dairenin 08.03.2023 tarihli ve 2023/631 Esas, 2023/932 Karar sayılı kararı ile diğer bir kısım alacaklılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Bu durumda İlk Derece Mahkemesince verilen karar alacaklı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından istinaf ve temyiz edilmediğinden ve Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının direnme kararını temyizde hukuki yararı bulunmadığından temyiz itirazının hukuki yarar yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.
B) Alacaklı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan değerlendirmede
1. Alacaklı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekili 27.12.2023 tarihinde verdiği dilekçe ile temyiz isteminden feragat etmiştir.
2. Dosyaya sunulan vekâletname kapsamından alacaklı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekilinin temyiz isteminden feragat yetkisinin bulunduğu anlaşılmıştır.
3. O hâlde, alacaklı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekilinin temyiz isteminin feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
C) Diğer alacaklılar vekillerinin temyiz itirazları yönünden yapılan değerlendirmede
1. Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konkordatoya ilişkin açıklama yapılmasında yarar bulunmaktadır.
2. Konkordato, borçlarını vadesi geldiği hâlde ödeyemeyen ya da herhangi bir borçlunun, borcun belirli koşullarda ödenmesi için alacaklılarıyla anlaştığı ve yetkili ticaret mahkemesinin onayı ile geçerlilik kazanan hukuki çözüm işlemidir (Türk Hukuk Lûgatı, Türk Hukuk Kurumu, Cilt I, Ankara 2021, s. 709).
3. Konkordato 2004 sayılı Kanun'da tanımlanmamış ise de; öğretide konkordato, dürüst bir borçlunun belli bir zaman kesiti içerisindeki bütün adi borçlarının alacaklılar tarafından kanunda gösterilen nitelikli çoğunlukla kabul edilmesi ve yetkili makamın (mahkemenin) onayı ile gerçekleşen ve borçlunun borcun bir kesiminden kurtulmasını ve/veya ödeme şeklinin borçlu yararına değişmesini sağlayan, haciz ve iflâs gibi klasik ve borçlu bakımından sert cebri icra yöntemlerinin yerine ikame edilmiş bir kolektif icra biçimidir (Baki Kuru, İcra İflas Hukuku, C. IV, İstanbul 1997, s. 3585; Süha Tanrıver, Adnan Deynekli, Konkordatonun Tasdiki, Ankara 1996, s. 29; Serdar Kale, Sorularla Konkordato (İflas Dışı ve İflas İçi Adi Konkordato), İstanbul 2017, s. 2; Hakan Pekcanıtez, Güray Erdönmez, 7101 Sayılı Kanun Çerçevesinde Konkortado, İstanbul 2018, s. 4; Sümer Altay, Ali Eskiocak, Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku, İstanbul 2019, s. 10, 15).
4. Konkordato kurumu ile ilgili farklı ayrımlar yapılmaktadır. Bunlardan ilki, mahkeme dışı ve mahkeme içi konkordato ayrımıdır. Mahkeme içi konkordato içeriğine göre vade, tenzilat ve karma konkordato olarak ayrılmaktadır. Sözü geçen sınıflandırmaya göre, borçlunun borcunu tam olarak ödemeyi vaat etmesi ve bunun için alacaklıların borçluya ödeme süresi tanımaları veya borcun itfasını takside bağlamaları hâlinde vade konkordatosu; borçlunun borçlarının belli bir yüzdesini ödemeyi taahhüt ettiği ve alacaklıların da kalan alacaklarından vazgeçtiği durumda tenzilat konkordatosu; tenzilat ve vade konkordatosunun bir araya getirilmesiyle teşekkül eden konkordatoya ise karma (bileşik) konkordato denilmektedir. Yapıldığı zamana göre ise; iflâsa tabi olmayan borçlular ile iflâsa tabi borçlulardan henüz iflâsına karar verilmeyenlerle yapılan konkordatoya iflâs dışı konkordato; müflisin teklif ettiği konkordatoya ise iflâs içi konkordato denilmektedir.
5. Konkordato konusunda yapılan diğer bir ayrım ise, adi (alelade) konkordato ve mal varlığının terki suretiyle konkordatodur. Mal varlığının terki suretiyle konkordato türünde, borçlunun mali durumunun iyileşmesi ve işletmenin faaliyetine devam etmesi amaçlanmaz. Mal varlığının terki suretiyle konkordatonun iki şekilde yapılacağı kabul edilmektedir. Bunlardan ilki, borçlunun mal varlığı üzerindeki tasarruf yetkisini alacaklılara bırakması ve alacaklıların da borçlunun mal varlığını satarak ele geçen paradan alacaklarını tahsil etmeleridir. Mal varlığının terki suretiyle konkordatonun diğer bir görünüm şekli ise, belirli vadelerde alacaklılara ödeme yapması kaydıyla, mal varlığının tamamının ve bir kısmının üçüncü kişiye devredilmesidir. Bu ihtimalde, alacaklılar alacaklarını borçlunun mal varlığının üçüncü kişiye devrinden elde edilen parayla tahsil etmektedirler. Mal varlığının terki suretiyle konkordatoda borçlu borçlarını belli şartlar dâhilinde ödemeyi değil, mal varlığının aktifi üzerindeki tasarruf yetkisini alacaklılara (veya üçüncü kişiye) devretmeyi teklif etmektedir. Mal varlığının terki suretiyle konkordatoya niteliğine aykırı düşmedikçe adi konkordatonun hükümleri (2004 sayılı Kanun md. 285 ilâ 308/g) uygulanır (Pekcanitez/Erdönmez s. 6 vd.).
6. Mahkeme içi adi konkordato 2004 sayılı Kanun'un 285 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş ve konkordatoya başvurabilecek kişiler 2004 sayılı Kanun'un 285 inci maddesinde “herhangi bir borçlu” denilerek açıklanmıştır. Kanunun bu ifadesi karşısında tüzel kişiler ile tacir olup olmadığına bakılmaksızın bütün gerçek kişilerin konkordatoya başvurabileceği anlaşılmaktadır. 2004 sayılı Kanun'un 285/2 nci maddesindeki düzenleme uyarınca konkordatoya başvuru imkânı sadece borçluya tanınmamıştır. İflâs talebinde bulunabilecek her alacaklı da gerekçeli bir dilekçe ile borçlu hakkında konkordato işlemlerinin başlatılmasını isteyebilir.
7. Konkordato talep eden borçlu veya iflâsını isteyebileceği borçlusu hakkında konkordato talep eden alacaklı, bir nüsha olarak düzenlenen dilekçe, konkordato ön projesi, ayrıntılı bilanço, gelir tablosu ve 2004 sayılı Kanun'un 286 ncı maddesinde sayılan diğer belgeler ile birlikte asliye ticaret mahkemesine başvurarak üç aylık geçici konkordato mühleti verilmesi ister (2004 sayılı Kanun md. 285-287). Asliye ticaret mahkemesi 286 ncı maddede sayılan belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu belirlediği takdirde borçluya derhâl geçici üç aylık mühleti verir ve bir veya işin kapsamına göre üç kişiden oluşan komiser veya komiserler kurulu oluşturulur (2004 sayılı Kanun md. 287).
8. Borçlu, konkordato mühletinin kapsadığı ve mühlet hükümlerinin devam ettiği dönem içerisinde komiserin denetimi altında 7101 sayılı Kanun ile değişik 2004 sayılı Kanun'un 297 nci maddesinin öngördüğü sınırlamalar içerisinde mal varlığı üzerinde tasarrufta bulunmak imkânını kural olarak muhafaza eder.
9. Asliye ticaret mahkemesi komiserin veya borçlunun makul sebeplere dayalı talebi üzerine geçici mühleti en fazla iki ay daha uzatarak, geçici mühlet süresini beş aya yükseltebilir.
10. Geçici mühletin ilanı ve ilgili kurumlara bildirilmesinden itibaren, alacaklılar ilandan başlayarak yedi gün içerisinde borçluya kesin mühlet verilmesini gerektiren durum bulunmadığını delilleri ile birlikte ileri sürerek konkordato talebinin reddini isteyebilirler (2004 sayılı Kanun md. 288).
11. Geçici mühlet içinde mahkeme borçluyu ve varsa konkordato talep eden alacaklıyı duruşmaya davet eder. Bu süreçte geçici komiser duruşmadan önce raporunu mahkemeye ibraz eder. Mahkeme yapacağı değerlendirmede itiraz eden alacaklıların dilekçelerinde ileri sürdükleri itiraz sebeplerini de dikkate alır (2004 sayılı Kanun md. 289/2).
12. Konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün görülmesi hâlinde borçluya bir yıllık kesin mühlet verilir (2004 sayılı Kanun md. 289/3). Gerekiyorsa geçici komiser veya komiserler değiştirilerek yeni bir görevlendirme yapılabilir veya geçici komiserlerin görevine devam etmesine karar verilerek dosya komisere teslim edilir.
13. Konkordatonun geçici mühlet içerisinde başarıya ulaşmayacağına kanaat getirilmişse, borçluya kesin mühlet verilmez ve konkordato talebinin reddi doğrultusunda karar oluşturulur. Kesin mühlet verilmesine, kesin mühletin uzatılmasına ve kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine dair kararlar 2004 sayılı Kanun'un 288 inci maddesi uyarınca ilan edilir ve ilgili yerlere bildirilir.
14. Güçlük arz eden özel durumlarda kesin mühlet, komiserin bu durumu açıklayan gerekçeli raporu ve talebi üzerine mahkemece altı ay daha uzatılabilir (2004 sayılı Kanun md. 289/5).
15. Mahkemece, kesin mühlet içinde uygun görülecek bir zamanda yedi alacaklıyı geçmemek, herhangi bir ücret takdir edilmemek ve tek sayıda olmak koşuluyla ayrıca bir alacaklılar kurulu oluşturulabilir. Bu durumda, alacaklıları hukuki nitelik itibariyle birbirinden farklı alacaklı sınıfları ve varsa rehinli alacaklılar, alacaklılar kurulunda hakkaniyete uygun şekilde temsil edilir. Bu konuda komiserin de görüşü alınır (2004 sayılı Kanun md. 289/4).
16. Kesin mühlet içerisinde komiser, konkordatonun hazırlanmasına ilişkin işlemleri gerçekleştirir. Kısaca belirtmek gerekirse, bunlar aktif ve pasifin tespit edilerek aktif defterlerinin tutulması ve değerlerinin takdiri, alacakların bildirilmesi için 2004 sayılı Kanun'un 288 inci maddesine göre ilan yapılması, borçlunun yazdırılan alacaklara tamamen veya kısmen kabul veya red şeklinde beyanlarının alınması (2004 sayılı Kanun md. 299), çekişmeli alacaklar hakkında dosyanın asliye ticaret mahkemesine sunularak bu alacaklar hakkında konkordato oylamasına katılıp katılmayacakları bakımından karar alınması, rehinli alacak müzakerelerinin yapılması, alacaklılar toplantısı ve oylamaların tutanakla tespiti (2004 sayılı Kanun md. 302), alacakların geçerli ve sağlıklı olup olmadıklarının borçlunun ticari defterlerinin incelenmesi suretiyle tespiti ve bu konuda oluşan kanaatin ticaret mahkemesine sunulan raporda belirtilmesi ve konkordato mühleti içerisinde dosyanın asliye ticaret mahkemesine konkordatonun tasdiki veya reddine karar verilmek üzere sunulması ve sonuçta asliye ticaret mahkemesinin duruşma günü ilan ederek, komiseri dinleyerek, gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırarak, tasdik veya red kararı vermesidir. Bununla birlikte belirtmek gerekir ki, borçlu iflâsa tabi ise, konkordatonun reddi ve doğrudan iflâs sebeplerinin varlığı hâlinde borçlunun iflâsının açılmasına da karar verilecektir.
17. Konkordatonun tasdiki için aranan şartlar 2004 sayılı Kanun'un 305 inci maddesinde belirtilmiş olup, buna göre; konkordato projesinin 2004 sayılı Kanun'un 302 nci maddesinde öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş olması (kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını veya kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini aşan çoğunluk) ile birlikte teklif edilen tutarın borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması, konkordatoda teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması, 2004 sayılı Kanun'un 206 ncı maddesinin 1 inci fıkrasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması ve konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın tasdik kararından önce mahkeme veznesine depo edilmesi gerekir.
18. Konkordatonun tasdikine ilişkin karar İİK’nın 288 inci maddesi uyarınca ilan edilecek ve kesin ödeme projesinin tasdik ilanı gereğince onun yönetiminde uygulanması için bir kayyım atanabilecektir (2004 sayılı Kanun md. 306).
19. Asliye ticaret mahkemesince kabul edilerek tasdik edilen konkordato, konkordato prosedürüne katılmayanlar (alacak kaydı yaptırmayanlar) da dâhil olmak koşuluyla tüm alacaklıları bağlar. Bu temel ilke “konkordatonun bütün alacaklılar için kural olarak zorunlu olması” şeklinde de ifade edilmektedir. Ancak rehinli alacaklarla bazı imtiyazlı ve kamusal alacaklar ve komiserin izniyle mühletten sonra doğan alacaklar bu kuralın istisnasını teşkil etmektedir (2004 sayılı Kanun md. 308/c-III). Bu kategoriye giren alacaklar konkordatodan kesinlikle etkilenmeyip tümüyle ödenmesi gerekir. Çünkü Kanun, konkordatonun borçlu ile alacağı rüçhanlı olmayan alacaklılar arasında akdedilebileceğini öngörmüş, rüçhanlı alacaklıları konkordatodan istisna tutmuştur.
20. Konkordatonun taraflar için bağlayıcı hâle gelmesi, geçici mühlet kararından önce başlamış takiplerde konulan ve henüz paraya çevrilmemiş olan hacizleri hükümden düşürür (2004 sayılı Kanun md. 308/ç). Borçlu mühletten önce doğan borçlarını, mahkemece tasdik edilen konkordato projesinde öngörülen ödeme planı çerçevesinde ödemek imkânına kavuşur. Bu itibarla konkordato, borcun yenilenmesini gerektirmemekte, ancak ödeme şekil ve şartlarında önemli değişiklikler meydana getirmektedir. Bu değişikliğin şeklini ve içeriğini, asliye ticaret mahkemesince tasdik edilerek kesinleşen konkordato ödeme projesi belirler. Bu açıklamalara göre borçlu, mühletten önce doğan borçları için artık takip edilmemekte ve borçlarını ödeme konusunda fevkalâde elverişli bir hukuki statüye kavuşmaktadır. Bu bağlamda belirtmek gerekir ki, mühletten sonraki dönemde komiserin onayı olmadan borçlunun üstlendiği borçlar da konkordatoya tâbidir [(2004 sayılı Kanun md. 308/c-II) Altay/Eskiocak s. 44 vd.].
21. İcra ve İflas Kanunu’nun 305 inci maddesinde belirtilen konkordatonun tasdiki için aranan şartların yanında mahkemece Kanun’un öngördüğü iki ilkenin de dikkate alınması gerekmektedir. Bu ilkelerden birincisi 2004 sayılı Kanun'un 308/d maddesinde belirtilen ve borçlu tarafından alacaklılardan birine konkordato projesinde öngörülenden fazla olarak yapılan vaatlerin hükümsüz olmasıdır. Bu düzenleme alacaklılar arasında eşitlik ilkesinin dayanağını oluşturmaktadır (Kuru, s. 3818; Üstündağ, Saim: İflas Hukuku (İflas, Konkordato, İptal Davaları), İstanbul 2009, s. 261; Pekcanıtez/Erdönmez, s. 159; Altay/Eskiocak, s. 15).
22. Hükümsüzlük için borçlunun alacaklılarından birisini ya da bir kısmını konkordato projesine göre daha iyi konuma getirmeyi taahhüt etmesi gereklidir. Bunun klasik görünümü borçlu tarafından alacaklılarından birine konkordato projesinde öngörülenden fazla veya daha önce ödeme yapılacağı yönündeki vaat şeklinde gerçekleşir. Bu hükmün konuluş nedeni konkordatoda tüm alacaklılara eşit davranılması ve alacaklıları borçlunun mallarından alacaklarını eşit olarak tahsil edebilmelerini teminat altına almaktır (Pekcanıtez/Erdönmez, s. 159). Alacaklılar arasındaki eşitlik ilkesi uyarınca hiçbir alacaklı diğerinin aleyhine öncelik veya ayrıcalık elde edemeyecek, bu şekilde konkordatonun nisabında oyların manipüle edilmesinin önüne geçilmiş olacaktır.
23. Konkordatonun tasdiki sırasında mahkemece dikkate alınması gereken bir diğer ilke ise, konkordatonun kötüniyetle sakatlanmamasıdır. 2004 sayılı Kanun'un “konkordatonun tamamen feshi” başlıklı 308/f maddesinde her alacaklının kötüniyetle sakatlanmış konkordatonun feshini tasdik kararını vermiş olan mahkemeden isteyebileceği düzenlenmiştir. Buna göre konkordatonun tasdikinden sonra kötüniyetin anlaşılması hâlinde konkordatonun feshi mümkün olup, bu durumda mahkemece konkordato isteminde bulunanın, tasdik aşamasında da iyiniyetli davranıp davranmadığı denetlenmeli, istemde bulunanın tasdik aşamasında kötüniyetli davranış içerisinde bulunduğunun tespit edilmesi durumunda mahkemece konkordato tasdik edilmemelidir.
24. Nitekim aynı ilkelere Hukuk Genel Kurulunun 11.10.2023 tarihli ve 2023/6-591 Esas, 2023/940 Karar, 03.03.2022 tarihli ve 2021/(15)6-772 Esas, 2022/240 Karar sayılı kararlarında da değinilmiştir.
25. Somut uyuşmazlıkla ilgili olarak konkordatonun tasdiki için aranan şartları düzenleyen 2004 sayılı Kanun'un 305/1-b maddesinde belirtilen "teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması" şartına değinmek gerekmektedir.
26. 4949 sayılı Kanun'la değişiklikten önce bu şart "borçlunun serveti ile mütenasip bulunmak" şeklindeydi ve bu durumda en az iflâsı hâlinde elde edebileceği meblağı teklif etmiş olması şartı aranmaktaydı. Serveti (mevcudu ile) orantılı olma şartı yerine kaynakları ile orantılı olma şartı getirildiğinden ve kaynak kavramı ödeme araçları ve temin edilebilecek her türlü finansal kaynağı ifade ettiğinden, teklifin borçlunun finansal kaynakları ile orantılı olup olmadığının araştırılması gerekir.
27. Burada belirtilen "orantılılık" şartı ile borçlunun mali imkânlarıyla borçlarını, tüm alacaklıların alacaklarına adil ve uygun zamanda kavuşmalarını sağlamak amaçlanmaktadır. Konkordato talebi ile birlikte mühlet hükümlerinin devreye girmesi ve bu süreçte alacaklıların alacaklarını tahsil edememeleri nedeniyle katlandıkları sürecin karşılığı olarak borçlunun da mümkün olan surette kaynakları ile borçlarını ödemesi beklenmektedir.
28. Borçlunun alacaklılara daha kısa zamanda ve daha fazla miktarda ödeme yapma imkânı varken, alacaklıların aleyhine bir ödeme planının tasdiki uygun değildir. Nitekim konkordato kurumu, borçlunun faaliyetlerine devamını sağlamak ile birlikte alacaklıların da tatmini yolu olup, borçluya konkordatonun amacı dışında bir finansman enstrümanı niteliğinde projenin tasdik edilmesi mümkün değildir.
29. Burada ayrıca uygulamada karıştırılan "varlık" ve "kaynak" kavramlarına değinmek gerekmektedir. Kaynak, borçlunun mevcut ve gelecekte elde edeceği (beklenen kâr gibi) ve borcunu ödeyebileceği her türlü unsurdur. Varlık ise borçlunun hali hazırda para ile ölçülebilen bütün değerleridir. Borçlunun bazı varlıklarının borcun ödenmesinde de kullanılabilmesi mümkün olduğundan aynı zamanda kaynak niteliğindedir. Örneğin borçlunun birden çok taşınmazı olup ta bunlardan biri işletmenin devamlılığı için gerekli ise bu taşınmaz borcun ödenmesinde bir kaynak olarak ifade edilemez ise de borçlunun ticari faaliyetlerinde kullanılmayan diğer taşınmazları kaynak olarak borcun ödenmesinde bir değer ifade edecektir. Bu nedenle her somut olayda borçlunun varlıkları ile kaynaklarının neler olduğunun ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir.
30. 2004 sayılı Kanun'un 285 inci maddesinin gerekçesinde de borca batık olmamakla birlikte borç ödemeden aciz hâlinde bulunan bir borçlunun vade konkordatosu istemesinin mümkün olduğu, mevcudu borçlarının tamamını ödeyebilecek durumda olan bir borçlunun mallarını o anda satarak vadesi gelmiş bütün borçlarını ödemesi mümkün değilse, o zaman borçlunun borçlarını yüzde yüz, yani tamamen ödeme taahhüdünde bulunarak alacaklılardan kendisine bir mühlet verilmesini isteyebileceği (vade konkordatosu), bu durumdaki bir borçlunun normal olarak tenzilat konkordatosu isteyebilmesinin mümkün olmadığı, zira böyle bir teklifin "teklif edilen meblağın borçlunun kaynakları ile orantılı olması" şartına uygun düşmeyeceği, ancak mahkemelerin somut olayın özelliğine göre değerlendirme yapmalarına imkân vermek için Kanun'da bu yönde bir sınırlama getirilmesinden kaçınıldığı belirtilmiştir.
31. Borçlunun vade konkordatosu talep ederken de büyük bir hareket alanına sahip olduğundan söz edilemez. Borçluya vade konkordatosu yoluyla da olsa uzun yıllar faizden kurtulmasını sağlayacak biçimde konkordato imkânının tanınmayacağı açık olup, özellikle yüksek tutarlı borçları kapsayan konkordatoda borçlunun çalışarak borçlarını ödemesi uzun yıllara bağlıdır. Borçluya uzun ödeme süreleri sağlayan bir konkordatonun aktifin borçları tamamen karşılığı durumlarda kabulü söz konusu olamaz. Bu gibi durumlarda borçluya aktifini paraya çevirerek borçlarını ödeyebilmesi için gerekli olan sürenin verilmesi daha makul olacağından, uzun ödeme süresini içeren faizsiz ödeme tekliflerinin kabulüne imkân yoktur (Selçuk Öztek, Ali Cem Budak, Müjgan Tunç Yücel, Serdar Kale, Bilgehan Yeşilova, Yeni Konkordato Hukuku, Ankara 2023, s. 188).
32. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; İlk Derece Mahkemesince, İ.A. Dayanıklı Tüketim Malları Elektronik Tekstil İnşaat ve İletişim Hizmetleri San. Tic. Ltd. Şti. tarafından teklif edilen konkordato talebi üzerine talep eden şirketin konkordato projesinin tasdik talebinin kabulü ile konkordatoya tabi borçların 31.10.2022 (bu tarih dahil) tarihinden başlamak üzere birinci taksit olarak 10.569.170,93 TL ve her yıl Ekim, Ocak, Nisan ve Temmuz aylarının son iş gününde yılda belirtilen aylarda eşit taksitler hâlinde toplamda yirmi eşit taksitle beş yılda ödenmesi suretiyle toplam 211.383.418,66 TL borcun ödenmesine karar verilmiş olup, tasdik edilen konkordato projesi tenzilat ve vade konkordatosunun bir araya getirilmesiyle teşekkül eden karma (bileşik) konkordato niteliğindedir.
33. Dosya içerisinde yer alan komiser heyeti raporlarına göre talep eden borçlunun borca batık olmadığı ve ödeme gücü bulunduğu anlaşılmakla, tasdik edilen projenin faiz içermemesi, projede hem üç ay ödemesiz dönem kararlaştırılması hem de ödemelerin beş yıl gibi uzun vadeye yayılması dikkate alındığında, konkordato talebinden sonra mühlet hükümlerinin sağladığı hukuki korumadan yararlanan borçlunun yeni bir süreden yararlandırılması anlamında olup yerinde olmadığı gibi alacaklıları mağdur edecek ve konkordatonun amacı dışında finansman türü niteliğinde görülmekle tasdik edilen proje 2004 sayılı Kanun'un 305/1-b maddesinde yer alan teklifin borçlunun kaynakları ile orantılı olması şartını taşımamaktadır.
34. Bu durumda İlk Derece Mahkemesince borca batık olmayan şirket hakkında talebin reddine karar verilmesi gerekirken kabul edilmesi yerinde değildir.
35. Hâl böyle olunca direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda açıklanan genişletilmiş gerekçe ve nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1-A) bendinde belirtilen nedenlerle alacaklı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekilinin temyiz itirazlarının hukuki yarar yokluğundan REDDİNE,
2-B) bendinde (§1-3) belirtilen nedenlerle alacaklı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekilinin temyiz isteminin feragat nedeniyle REDDİNE,
3-C) bendinde (§1-31) belirtilen nedenlerle diğer alacaklılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda açıklanan genişletilmiş gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harçlarının yatıranlara geri verilmesine,
Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.02.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.
BİLGİ : "Adi alacaklıların anapara kısmı hariç faiz ve diğer bütün fer’ilerinden feragat etmiş sayılmaları bir tenzilat konkordatosu örneğidir" şeklindeki Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 31 Ekim 2022 tarihli kararı için bkz.
TASDİK EDİLEN KONKORDATO PROJESİ TENZİLAT VE VADE KONKORDATOSUNUN BİR ARAYA GETİRİLMESİYLE TEŞEKKÜL EDEN KARMA YANİ BİLEŞİK KONKORDATO NİTELİĞİNDEDİR.
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas No : 2023/6-1044
Karar No : 2024/71
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 11.05.2023
EK KARAR TARİHİ : 18.07.2022
SAYISI : 2023/444 E., 2023/484 K.
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 08.03.2023 tarihli ve 2023/631 Esas,
2023/932 Karar sayılı BOZMA kararı
Konkordato isteminden dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince talep eden İ.A. Dayanıklı Tüketim Malları Elektronik Tekstil İnşaat ve İletişim Hizmetleri San. Tic. Ltd. Şti.'nin konkordato tasdik talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Kararın alacaklılar Yapı ve Kredi Bankası A.Ş., T.C. Ziraat Bankası A.Ş., T.C. Ziraat Katılım Bankası A.Ş., Odea Bank A.Ş. ve Türkiye Halk Bankası A.Ş. vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince yapılan inceleme sonucunda alacaklılar vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı alacaklılar Yapı ve Kredi Bankası A.Ş., T.C. Ziraat Bankası A.Ş., T.C. Ziraat Katılım Bankası A.Ş., Odea Bank A.Ş. ve Türkiye Halk Bankası A.Ş. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, İlk Derece Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı alacaklılar Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, Yapı ve Kredi Bankası A.Ş., T.C. Ziraat Bankası A.Ş., T.C. Ziraat Katılım Bankası A.Ş., Odea Bank A.Ş. ve Türkiye Halk Bankası A.Ş. vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. TALEP
Konkordato talep edenler vekili dilekçesinde; müvekkili İ.A. Dayanıklı Tüketim Malları Elektronik Tekstil İnşaat ve İletişim Hizmetleri San. Tic. Ltd. Şti.’nin ana grup şirket olarak 2003 yılında kurulduğunu, diğer şirketlerin grup şirket olduğunu, gerçek kişilerin ise müvekkili şirketlerin ortakları olduğunu ve şirketlerin kullandığı kredilere müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduklarını, müvekkillerinin ödeme güçlüğü içinde bulunduğunu, sunulan konkordato projesi kapsamında borçların ödenebileceğini ileri sürerek 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 285 ve devamı maddeleri gereğince teklif edilen konkordato projesinin tasdikine karar verilmesini talep etmiştir.
II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 30.06.2022 tarihli ve 2022/490 Esas, 2022/703 Karar sayılı kararı ile; konkordato projesine ilişkin 2004 sayılı Kanun'un 305 inci maddesindeki tasdik şartlarının gerçekleştiği, enflasyonist ortam, paranın alım gücünün azalması borcun faizsiz olarak da ödendiği ve borçlunun üç yıla yakın konkordato kurumundan yararlandığı dikkate alınarak tasdik incelemesine konu bilirkişi raporu ve komiser heyetinin tasdike ilişkin ek raporunda ödeme süresinin uzun olduğu yönünde görüşleri karşısında talep eden şirket tarafından dosyaya sunulan ödeme takviminin revize edildiği gerekçesiyle talep eden İ.A. Dayanıklı Tüketim Malları Elektronik Tekstil İnşaat ve İletişim Hizmetleri San. Tic. Ltd. Şti. yönünden tasdik talebinin kabulü ile konkordatoya tabi borçlarını 31.10.2022 (bu tarih dahil) tarihinden başlamak üzere birinci taksit olarak 10.569.170,93 TL ve her yıl Ekim, Ocak, Nisan ve Temmuz aylarının son iş gününde yılda belirtilen aylarda eşit taksitler hâlinde ödeme yapılarak toplamda yirmi eşit taksitle beş yılda ödenmesi suretiyle 211.383.418,66 TL toplam borcun ödenmesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince 08.07.2022 tarihli ek karar ile, diğer grup şirketler ve gerçek kişiler hakkında sehven olumlu ya da olumsuz hüküm kurulmadığı gerekçesiyle diğer konkordato talep edenler yönünden tasdik taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
III. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklılar Yapı ve Kredi Bankası A.Ş., T.C. Ziraat Bankası A.Ş., T.C. Ziraat Katılım Bankası A.Ş., Odea Bank A.Ş. ve Türkiye Halk Bankası A.Ş. vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 24.11.2022 tarihli ve 2022/1419 Esas, 2022/1446 Karar sayılı kararı ile;
İlk Derece Mahkemesince verilen tasdik kararında usul ve esas bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle alacaklılar vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklılar Yapı ve Kredi Bankası A.Ş., T.C. Ziraat Bankası A.Ş., T.C. Ziraat Katılım Bankası A.Ş., Odea Bank A.Ş. ve Türkiye Halk Bankası A.Ş. vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 08.03.2023 tarihli ve 2023/631 Esas, 2023/932 Karar sayılı kararı ile,
".... Konkordato vade verilmesi, tenzilat yapılması ve bu ikisinin birlikte istendiği karma konkordato şeklinde olabilir.
İİK’nın 305/1-b maddesi uyarınca borçlunun teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile uyumlu olması gereklidir.
Konkordato mehli talebi ile birlikte mahkemelerce kanundan kaynaklanan birtakım tedbirler alınmakta ve bu tedbirler tasdik kararı verilmesine kadar devam etmektedir. Bu süreler kanun koyucu tarafından kesin olarak belirlenmiş olup bu konuda oldukça cimri davranılmıştır. Mahkemelerce tasdik kararı verilmesinden sonra ödemesiz dönemin kabul ediliyor olması tedbirlerin bu süre kadar uzamasına sebep olacaktır ki böyle bir sonuç kanun koyucunun amacına uygun düşmez. Mahkemelerin projeye alacaklıların lehine bu konuda müdahale etmesi mümkündür.
Somut olayda ilk derece mahkemesinin davacı şirketlerden İ.A. Dayanıklı Tüketim Malları Elek. Teks. İnş. ve İletişim Hiz. San. Tic. Ltd. Şti.'nin 1 yıl ödemesiz 20 eşit taksitte toplam 6 yılda ödeme teklifinin kabulü ile konkordatonun tasdikine ilişkin 09.09.2021 tarihli kararının Bölge Adliye mahkemesince; konkordato projesinin tüm alacaklılar bakımından hakkaniyete uygun ve adil hale gelmesini sağlamak bakımından projede öngörülen kullanılamaz derecedeki uzun vadelerin kısaltılması ve kefaletten kaynaklanan alacak miktarlarının yeniden değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle kaldırıldığı, Bölge Adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra davacı şirket projesini revize ederek bu kez konkordatoya tabi borçlarının tamamını faizsiz olarak tasdik tarihinden itibaren 3 ay ödemesiz süreden sonra 20 eşit taksitte 5 yılda ödemeyi teklif etmiştir. Faizsiz ödeme teklifi tenzilat konkordatosu kapsamında değerlendirilmesi gerekir. Tasdik kararından itibaren ilave olarak 3 ay ödemesiz dönem kararlaştırılmış olması geçici ve kesin mühletlerden yararlanan şirketin tedbir kararlarından mevzuatta olmayan yeni bir süreden yararlandırma anlamına gelir. Bu hususun kabulü konkordatonun ruhuna uygun olmadığı gibi borca batık olmayan ödeme gücü olan şirketin faizsiz ödeme yani tenzilat konkordatosu talebini kabul etmek İİK’nın 305/1-b maddesinde ifade edilen teklifin borçlunun kaynakları ile orantılı olması şartına aykırılık teşkil eder. Bu durumda borca batık olmayan davacı İ.A. Dayanıklı Tüketim Malları Elek. Teks. İnş. Ve İletişim Hiz. San. Tic. Ltd. Şti. hakkında davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir,…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki karar gerekçesi yanında borçlunun aciz hâlinde olup da borca batık durumda olmadığı hâllerde dahi borçluya tenzilat konkordatosu yapma imkânının verilmesi ve bu kapsamda alacaklılarına faizsiz ödeme imkânının sağlanması gerektiği, likidite sıkıntısı içindeki borçluya sadece vade konkordatosu imkânının verilmesinin ödemelerin zamanında yapılamaması ihtimalini doğuracağı, bu durumun da tasdik edilmiş bir konkordatonun feshine yol açabileceği, borçluyu sadece vade konkordatosuyla sınırlandırarak ödemeleri uzun dönemlere yayma zorunluluğunda tutmanın alacaklıların muhalefetine neden olabileceği ve uzun vadeli ödemelere razı olmayan alacaklılar nedeniyle projenin alacaklılar toplantısında reddedilme riskiyle karşı karşıya kalınacağı, Kanun koyucunun yasada hangi hâllerde vade konkordatosu hangi hâllerde tenzilat konkordatosu olacağına ilişkin açık bir düzenlemeye yer vermediği, salt borçlunun aktifinin pasifini aştığından hareketle borca batık olmayan borçlunun tenzilat konkordatosu isteyemeyeceğini kabul etmenin isabetli olmadığı, mal varlığı ve kaynak kavramlarının birbirinden farklı olduğu, kaynak kavramı borçlunun nakit kaynağını da kapsayan bir ifade olup bu bağlamda nakit kaynağı yetersiz olmakla beraber satıldığında borca yetecek miktarda malvarlığı olan bir borçlunun, borcunu ödemesi için mallarını satmaya zorlanmasının doğru olmadığı, nitekim adi konkordatonun amacının borçlunun mallarının tasfiyesi olmadığı, borca batık durumda olmayan borçlunun hiçbir durumda tenzilat konkordatosu yapamayacağı ve projesinde mutlaka faize yer vermesi gerektiğini baştan kabul etmenin doğru olmadığı, borca batık durumda olmayan borçlunun bu şartları sağlamayan ancak alacaklılar tarafından kabul edilen projesinin her durumda alacaklıların menfaatine aykırı olmayabileceği, somut olaya göre borca batık durumda olmayan borçlunun mevcuduna göre faiz ödemeksizin sadece vade konkordatosuna imkân sağlanması gerektiği, faiz ödeme zorunluluğunda kalan borçlunun işletmesinin faaliyetinin devamını sağlayacak ticari faaliyeti için önemli olan malları elden çıkarmak durumunda bırakılmaması gerektiği, aksi durumun konkordatonun amacına aykırı olacağı, Özel Dairenin bozma kararında ödemesiz sürenin öngörülmesinin geçici mühlet ve kesin mühlet haricinde kanunda öngörülmeyen bir süreden borçlunun yararlandırılması olarak değerlendirildiği, ancak konkordatonun tasdik kararıyla birlikte 2004 sayılı Kanun'un 308/c maddesi çerçevesinde tasdik edilmiş olan konkordatonun sonuçlarının ortaya çıktığı, projenin 2004 sayılı Kanun'un 302 nci maddesindeki çoğunluk şartlarını taşıyarak kabul edildiği, bu durumda alacaklıların iradesine üstünlük tanınması gerektiği, kayyım raporlarına göre de borçlunun ödeme kabiliyetinin devam ettiği, faal bir şirket olduğu ve ödemelerini aksatmadan yaptığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde alacaklılar Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, Yapı ve Kredi Bankası A.Ş., T.C. Ziraat Bankası A.Ş., T.C. Ziraat Katılım Bankası A.Ş., Odea Bank A.Ş. ve Türkiye Halk Bankası A.Ş. vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Alacaklı Türkiye Halk Bankası A.Ş. vekili, talep eden şirketin konkordato projesinin kaynakları ile orantılı olmadığını, alacaklıları zarara uğratmak ve alacakların tahsil edilmesini engellemek amacına yönelik olduğunu, kayyım raporundaki tespitlerin de bu durumu doğruladığını, talep eden şirketin geçici mühlet kararının verildiği tarihten temyiz dilekçesinin verildiği tarihe kadar yaklaşık üç yıllık süreyi ödemesiz geçirdiğini, talep eden şirketin projesinin tasdik edilmesi hâlinde toplam ödeme süresinin sekiz, dokuz yılı bulacağını, kayyım tarafından düzenlenen son rapora göre, talep eden şirketin satışlarından çok düşük kâr elde ettiğini ve elde edilen kâr ile projenin başarıya ulaşmasının mümkün olmadığını, şirketin taşınmaz satışları ile kaynak sağlayarak borçlarını ödeme yoluna gittiğini, mahkeme tarafından kabul edilen üç aylık ödemesiz dönem ve sonrasında beş yıllık ödeme planının mevcut piyasa koşulları ve enflasyonist ortamda paranın değer kaybı da dikkate alındığında müvekkili bankanın alacağına kavuşmasının mümkün olmadığını ileri sürerek direnme kararının bozulmasını talep etmiştir.
2. Alacaklı T.C. Ziraat Bankası A.Ş. vekili, müvekkili bankanın alacaklı olduğu miktarın nisaba dahil edilen miktardan fazla olmasına rağmen alacak kaydı dilekçelerinde, itiraz dilekçelerinde belirttikleri miktarların, kesinleşmiş mahkeme kararlarının nisapta dikkate alınmadığını, müvekkili bankanın rehinli alacak miktarını aşan kısım yönünden adi alacaklılar oylamasına dâhil edilmemesinin ve mahkemece, çekişmeli hâle gelen gayri nakdi alacaklar için işleyecek faiziyle birlikte depo kararı verilmemesinin hatalı olduğunu, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/902 Esas ve 2022/24 Karar sayılı kararı ile müvekkili bankanın talep eden şirketten 11.960.150,19 TL alacaklı olduğunun tespitine karar verilmekle bu bedelin de konkordato projesine dahil edilmesi gerektiğini ileri sürerek direnme kararının bozulması talep etmiştir.
3. Alacaklı T.C. Ziraat Katılım Bankası A.Ş. vekili, borçlunun konkordato projesinin kaynakları ile orantılı olmadığını, borçlunun konkordato teklifinde bulunmasının alacaklıları zarara uğratmak ve alacaklarını tahsil etmelerini engellemek amacıyla olduğunu, her ne kadar direnme kararında projenin revize edildiği belirtilmiş ise de önceki ödeme planı ve sürelerde bir değişiklik yapılmadığını, direnme kararından önce dosyaya sunulan kayyım raporlarının dikkate alınmadığını, konkordato mühletinden yararlanan borçlu için tasdik kararında uzun vadelere rağmen ayrıca ödemesiz dönem kararlaştırılmasının hatalı olduğunu, ödemeler için beş yıllık süre tanınması hâlinde paranın alım gücünün hızla azalması nedeniyle, bu süreçte faiz ödemesinin de yapılmaması dikkate alındığında alacaklıların zararına bir proje olduğunu, nisaba dâhil edilen müvekkil banka alacağının yanlış hesaplandığını ileri sürerek direnme kararının bozulmasını talep etmiştir.
4. Alacaklı Odea Bank A.Ş. vekili, borçlunun konkordato teklifi ve projesinin kaynakları ile orantılı olmadığını, teklifin alacaklıları zarara uğratmak amacına yönelik olduğunu, direnme kararından önce dosyaya sunulan kayyım raporundaki tespitlerin de bu durumu doğruladığını, İlk Derece Mahkemesince verilen tasdik kararına göre borçlunun borçlarını yirmi eşit taksitle ve beş yılda ödemesi öngörülmüş olup öncesinde dört yıl boyunca ödemesiz dönemin geçmesi dikkate alındığında toplam ödeme süresinin dokuz yılı bulacağını, ayrıca bu süre içerisinde alacaklılara faiz ödemesi de kararlaştırılmadığını, bu durumda konkordatonun tasdiki şartlarını düzenleyen 2004 sayılı Kanun'un 305 inci maddesinde öngörülen konkordatoda teklif edilen tutarın borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağı şartını sağlamadığını, talep eden şirketin 2022 yılında satışlarından kâr elde edemediğini, sürdürülebilir nakit akışı görünmeyen şirketin, mülkiyetindeki taşınmazların satışı yoluna gittiğini, İlk Derece Mahkemesince grup şirketlerin sahip oldukları alacak miktarlarının nisapta dikkate alınmasının hatalı olduğunu ileri sürerek direnme kararının bozulmasını talep etmiştir.
5. Alacaklı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili, 2004 sayılı Kanun'un 308/c maddesi uyarınca 6183 sayılı Kanun kapsamındaki amme alacaklarının konkordatoya tabi olmadan tam olarak ödeneceğini, ancak kurumun 6183 sayılı Kanun kapsamı dışında kalan alacakları da olduğunu, hiç değilse amme alacakları dışında bulunan alacakların proje kapsamına alınarak ödenmesinin temininin gerektiğini ileri sürerek direnme kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda konkordato talep eden İ.A. Dayanıklı Tüketim Malları Elektronik Tekstil İnşaat ve İletişim Hizmetleri San. Tic. Ltd. Şti. yönünden konkordatoya tabi borçlarının tamamını faizsiz olarak tasdik tarihinden itibaren üç ay ödemesiz süreden sonra yirmi eşit taksitte beş yılda ödenmesine karar verilmesi, talep eden şirketin geçici ve kesin mühletten yararlanması karşısında tasdik kararından itibaren ayrıca üç ay ödemesiz dönem kararlaştırılmış olmasının konkordatonun amacına uygun olup olmadığı, borca batık olmayan şirketin tenzilat konkordatosu talebinin kabulünün konkordatonun tasdiki şartlarını düzenleyen ve 2004 sayılı Kanun'un 305/1-b maddesinde belirtilen “teklifin borçlunun kaynakları ile orantılı olması” şartına aykırı olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre İlk Derece Mahkemesince talep eden şirketin tasdik talebinin kabulüne karar verilmesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 285 ilâ 308 inci maddeleri.
2. Değerlendirme
A) Alacaklı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan değerlendirmede
Hukuki yarar dava şartı olduğu gibi, temyiz istemi için de gerekli bir şarttır. İlk Derece Mahkemesinin 30.06.2022 tarihli ve 2022/490 Esas, 2022/703 Karar sayılı kararı ile Bölge Adliye Mahkemesinin 24.11.2022 tarihli ve 2022/1419 Esas, 2022/1446 Karar sayılı kararı, alacaklı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekilince istinaf ve temyiz edilmemiş, Özel Dairenin 08.03.2023 tarihli ve 2023/631 Esas, 2023/932 Karar sayılı kararı ile diğer bir kısım alacaklılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Bu durumda İlk Derece Mahkemesince verilen karar alacaklı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından istinaf ve temyiz edilmediğinden ve Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının direnme kararını temyizde hukuki yararı bulunmadığından temyiz itirazının hukuki yarar yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.
B) Alacaklı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan değerlendirmede
1. Alacaklı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekili 27.12.2023 tarihinde verdiği dilekçe ile temyiz isteminden feragat etmiştir.
2. Dosyaya sunulan vekâletname kapsamından alacaklı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekilinin temyiz isteminden feragat yetkisinin bulunduğu anlaşılmıştır.
3. O hâlde, alacaklı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekilinin temyiz isteminin feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
C) Diğer alacaklılar vekillerinin temyiz itirazları yönünden yapılan değerlendirmede
1. Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konkordatoya ilişkin açıklama yapılmasında yarar bulunmaktadır.
2. Konkordato, borçlarını vadesi geldiği hâlde ödeyemeyen ya da herhangi bir borçlunun, borcun belirli koşullarda ödenmesi için alacaklılarıyla anlaştığı ve yetkili ticaret mahkemesinin onayı ile geçerlilik kazanan hukuki çözüm işlemidir (Türk Hukuk Lûgatı, Türk Hukuk Kurumu, Cilt I, Ankara 2021, s. 709).
3. Konkordato 2004 sayılı Kanun'da tanımlanmamış ise de; öğretide konkordato, dürüst bir borçlunun belli bir zaman kesiti içerisindeki bütün adi borçlarının alacaklılar tarafından kanunda gösterilen nitelikli çoğunlukla kabul edilmesi ve yetkili makamın (mahkemenin) onayı ile gerçekleşen ve borçlunun borcun bir kesiminden kurtulmasını ve/veya ödeme şeklinin borçlu yararına değişmesini sağlayan, haciz ve iflâs gibi klasik ve borçlu bakımından sert cebri icra yöntemlerinin yerine ikame edilmiş bir kolektif icra biçimidir (Baki Kuru, İcra İflas Hukuku, C. IV, İstanbul 1997, s. 3585; Süha Tanrıver, Adnan Deynekli, Konkordatonun Tasdiki, Ankara 1996, s. 29; Serdar Kale, Sorularla Konkordato (İflas Dışı ve İflas İçi Adi Konkordato), İstanbul 2017, s. 2; Hakan Pekcanıtez, Güray Erdönmez, 7101 Sayılı Kanun Çerçevesinde Konkortado, İstanbul 2018, s. 4; Sümer Altay, Ali Eskiocak, Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku, İstanbul 2019, s. 10, 15).
4. Konkordato kurumu ile ilgili farklı ayrımlar yapılmaktadır. Bunlardan ilki, mahkeme dışı ve mahkeme içi konkordato ayrımıdır. Mahkeme içi konkordato içeriğine göre vade, tenzilat ve karma konkordato olarak ayrılmaktadır. Sözü geçen sınıflandırmaya göre, borçlunun borcunu tam olarak ödemeyi vaat etmesi ve bunun için alacaklıların borçluya ödeme süresi tanımaları veya borcun itfasını takside bağlamaları hâlinde vade konkordatosu; borçlunun borçlarının belli bir yüzdesini ödemeyi taahhüt ettiği ve alacaklıların da kalan alacaklarından vazgeçtiği durumda tenzilat konkordatosu; tenzilat ve vade konkordatosunun bir araya getirilmesiyle teşekkül eden konkordatoya ise karma (bileşik) konkordato denilmektedir. Yapıldığı zamana göre ise; iflâsa tabi olmayan borçlular ile iflâsa tabi borçlulardan henüz iflâsına karar verilmeyenlerle yapılan konkordatoya iflâs dışı konkordato; müflisin teklif ettiği konkordatoya ise iflâs içi konkordato denilmektedir.
5. Konkordato konusunda yapılan diğer bir ayrım ise, adi (alelade) konkordato ve mal varlığının terki suretiyle konkordatodur. Mal varlığının terki suretiyle konkordato türünde, borçlunun mali durumunun iyileşmesi ve işletmenin faaliyetine devam etmesi amaçlanmaz. Mal varlığının terki suretiyle konkordatonun iki şekilde yapılacağı kabul edilmektedir. Bunlardan ilki, borçlunun mal varlığı üzerindeki tasarruf yetkisini alacaklılara bırakması ve alacaklıların da borçlunun mal varlığını satarak ele geçen paradan alacaklarını tahsil etmeleridir. Mal varlığının terki suretiyle konkordatonun diğer bir görünüm şekli ise, belirli vadelerde alacaklılara ödeme yapması kaydıyla, mal varlığının tamamının ve bir kısmının üçüncü kişiye devredilmesidir. Bu ihtimalde, alacaklılar alacaklarını borçlunun mal varlığının üçüncü kişiye devrinden elde edilen parayla tahsil etmektedirler. Mal varlığının terki suretiyle konkordatoda borçlu borçlarını belli şartlar dâhilinde ödemeyi değil, mal varlığının aktifi üzerindeki tasarruf yetkisini alacaklılara (veya üçüncü kişiye) devretmeyi teklif etmektedir. Mal varlığının terki suretiyle konkordatoya niteliğine aykırı düşmedikçe adi konkordatonun hükümleri (2004 sayılı Kanun md. 285 ilâ 308/g) uygulanır (Pekcanitez/Erdönmez s. 6 vd.).
6. Mahkeme içi adi konkordato 2004 sayılı Kanun'un 285 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş ve konkordatoya başvurabilecek kişiler 2004 sayılı Kanun'un 285 inci maddesinde “herhangi bir borçlu” denilerek açıklanmıştır. Kanunun bu ifadesi karşısında tüzel kişiler ile tacir olup olmadığına bakılmaksızın bütün gerçek kişilerin konkordatoya başvurabileceği anlaşılmaktadır. 2004 sayılı Kanun'un 285/2 nci maddesindeki düzenleme uyarınca konkordatoya başvuru imkânı sadece borçluya tanınmamıştır. İflâs talebinde bulunabilecek her alacaklı da gerekçeli bir dilekçe ile borçlu hakkında konkordato işlemlerinin başlatılmasını isteyebilir.
7. Konkordato talep eden borçlu veya iflâsını isteyebileceği borçlusu hakkında konkordato talep eden alacaklı, bir nüsha olarak düzenlenen dilekçe, konkordato ön projesi, ayrıntılı bilanço, gelir tablosu ve 2004 sayılı Kanun'un 286 ncı maddesinde sayılan diğer belgeler ile birlikte asliye ticaret mahkemesine başvurarak üç aylık geçici konkordato mühleti verilmesi ister (2004 sayılı Kanun md. 285-287). Asliye ticaret mahkemesi 286 ncı maddede sayılan belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu belirlediği takdirde borçluya derhâl geçici üç aylık mühleti verir ve bir veya işin kapsamına göre üç kişiden oluşan komiser veya komiserler kurulu oluşturulur (2004 sayılı Kanun md. 287).
8. Borçlu, konkordato mühletinin kapsadığı ve mühlet hükümlerinin devam ettiği dönem içerisinde komiserin denetimi altında 7101 sayılı Kanun ile değişik 2004 sayılı Kanun'un 297 nci maddesinin öngördüğü sınırlamalar içerisinde mal varlığı üzerinde tasarrufta bulunmak imkânını kural olarak muhafaza eder.
9. Asliye ticaret mahkemesi komiserin veya borçlunun makul sebeplere dayalı talebi üzerine geçici mühleti en fazla iki ay daha uzatarak, geçici mühlet süresini beş aya yükseltebilir.
10. Geçici mühletin ilanı ve ilgili kurumlara bildirilmesinden itibaren, alacaklılar ilandan başlayarak yedi gün içerisinde borçluya kesin mühlet verilmesini gerektiren durum bulunmadığını delilleri ile birlikte ileri sürerek konkordato talebinin reddini isteyebilirler (2004 sayılı Kanun md. 288).
11. Geçici mühlet içinde mahkeme borçluyu ve varsa konkordato talep eden alacaklıyı duruşmaya davet eder. Bu süreçte geçici komiser duruşmadan önce raporunu mahkemeye ibraz eder. Mahkeme yapacağı değerlendirmede itiraz eden alacaklıların dilekçelerinde ileri sürdükleri itiraz sebeplerini de dikkate alır (2004 sayılı Kanun md. 289/2).
12. Konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün görülmesi hâlinde borçluya bir yıllık kesin mühlet verilir (2004 sayılı Kanun md. 289/3). Gerekiyorsa geçici komiser veya komiserler değiştirilerek yeni bir görevlendirme yapılabilir veya geçici komiserlerin görevine devam etmesine karar verilerek dosya komisere teslim edilir.
13. Konkordatonun geçici mühlet içerisinde başarıya ulaşmayacağına kanaat getirilmişse, borçluya kesin mühlet verilmez ve konkordato talebinin reddi doğrultusunda karar oluşturulur. Kesin mühlet verilmesine, kesin mühletin uzatılmasına ve kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine dair kararlar 2004 sayılı Kanun'un 288 inci maddesi uyarınca ilan edilir ve ilgili yerlere bildirilir.
14. Güçlük arz eden özel durumlarda kesin mühlet, komiserin bu durumu açıklayan gerekçeli raporu ve talebi üzerine mahkemece altı ay daha uzatılabilir (2004 sayılı Kanun md. 289/5).
15. Mahkemece, kesin mühlet içinde uygun görülecek bir zamanda yedi alacaklıyı geçmemek, herhangi bir ücret takdir edilmemek ve tek sayıda olmak koşuluyla ayrıca bir alacaklılar kurulu oluşturulabilir. Bu durumda, alacaklıları hukuki nitelik itibariyle birbirinden farklı alacaklı sınıfları ve varsa rehinli alacaklılar, alacaklılar kurulunda hakkaniyete uygun şekilde temsil edilir. Bu konuda komiserin de görüşü alınır (2004 sayılı Kanun md. 289/4).
16. Kesin mühlet içerisinde komiser, konkordatonun hazırlanmasına ilişkin işlemleri gerçekleştirir. Kısaca belirtmek gerekirse, bunlar aktif ve pasifin tespit edilerek aktif defterlerinin tutulması ve değerlerinin takdiri, alacakların bildirilmesi için 2004 sayılı Kanun'un 288 inci maddesine göre ilan yapılması, borçlunun yazdırılan alacaklara tamamen veya kısmen kabul veya red şeklinde beyanlarının alınması (2004 sayılı Kanun md. 299), çekişmeli alacaklar hakkında dosyanın asliye ticaret mahkemesine sunularak bu alacaklar hakkında konkordato oylamasına katılıp katılmayacakları bakımından karar alınması, rehinli alacak müzakerelerinin yapılması, alacaklılar toplantısı ve oylamaların tutanakla tespiti (2004 sayılı Kanun md. 302), alacakların geçerli ve sağlıklı olup olmadıklarının borçlunun ticari defterlerinin incelenmesi suretiyle tespiti ve bu konuda oluşan kanaatin ticaret mahkemesine sunulan raporda belirtilmesi ve konkordato mühleti içerisinde dosyanın asliye ticaret mahkemesine konkordatonun tasdiki veya reddine karar verilmek üzere sunulması ve sonuçta asliye ticaret mahkemesinin duruşma günü ilan ederek, komiseri dinleyerek, gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırarak, tasdik veya red kararı vermesidir. Bununla birlikte belirtmek gerekir ki, borçlu iflâsa tabi ise, konkordatonun reddi ve doğrudan iflâs sebeplerinin varlığı hâlinde borçlunun iflâsının açılmasına da karar verilecektir.
17. Konkordatonun tasdiki için aranan şartlar 2004 sayılı Kanun'un 305 inci maddesinde belirtilmiş olup, buna göre; konkordato projesinin 2004 sayılı Kanun'un 302 nci maddesinde öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş olması (kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını veya kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini aşan çoğunluk) ile birlikte teklif edilen tutarın borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması, konkordatoda teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması, 2004 sayılı Kanun'un 206 ncı maddesinin 1 inci fıkrasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması ve konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın tasdik kararından önce mahkeme veznesine depo edilmesi gerekir.
18. Konkordatonun tasdikine ilişkin karar İİK’nın 288 inci maddesi uyarınca ilan edilecek ve kesin ödeme projesinin tasdik ilanı gereğince onun yönetiminde uygulanması için bir kayyım atanabilecektir (2004 sayılı Kanun md. 306).
19. Asliye ticaret mahkemesince kabul edilerek tasdik edilen konkordato, konkordato prosedürüne katılmayanlar (alacak kaydı yaptırmayanlar) da dâhil olmak koşuluyla tüm alacaklıları bağlar. Bu temel ilke “konkordatonun bütün alacaklılar için kural olarak zorunlu olması” şeklinde de ifade edilmektedir. Ancak rehinli alacaklarla bazı imtiyazlı ve kamusal alacaklar ve komiserin izniyle mühletten sonra doğan alacaklar bu kuralın istisnasını teşkil etmektedir (2004 sayılı Kanun md. 308/c-III). Bu kategoriye giren alacaklar konkordatodan kesinlikle etkilenmeyip tümüyle ödenmesi gerekir. Çünkü Kanun, konkordatonun borçlu ile alacağı rüçhanlı olmayan alacaklılar arasında akdedilebileceğini öngörmüş, rüçhanlı alacaklıları konkordatodan istisna tutmuştur.
20. Konkordatonun taraflar için bağlayıcı hâle gelmesi, geçici mühlet kararından önce başlamış takiplerde konulan ve henüz paraya çevrilmemiş olan hacizleri hükümden düşürür (2004 sayılı Kanun md. 308/ç). Borçlu mühletten önce doğan borçlarını, mahkemece tasdik edilen konkordato projesinde öngörülen ödeme planı çerçevesinde ödemek imkânına kavuşur. Bu itibarla konkordato, borcun yenilenmesini gerektirmemekte, ancak ödeme şekil ve şartlarında önemli değişiklikler meydana getirmektedir. Bu değişikliğin şeklini ve içeriğini, asliye ticaret mahkemesince tasdik edilerek kesinleşen konkordato ödeme projesi belirler. Bu açıklamalara göre borçlu, mühletten önce doğan borçları için artık takip edilmemekte ve borçlarını ödeme konusunda fevkalâde elverişli bir hukuki statüye kavuşmaktadır. Bu bağlamda belirtmek gerekir ki, mühletten sonraki dönemde komiserin onayı olmadan borçlunun üstlendiği borçlar da konkordatoya tâbidir [(2004 sayılı Kanun md. 308/c-II) Altay/Eskiocak s. 44 vd.].
21. İcra ve İflas Kanunu’nun 305 inci maddesinde belirtilen konkordatonun tasdiki için aranan şartların yanında mahkemece Kanun’un öngördüğü iki ilkenin de dikkate alınması gerekmektedir. Bu ilkelerden birincisi 2004 sayılı Kanun'un 308/d maddesinde belirtilen ve borçlu tarafından alacaklılardan birine konkordato projesinde öngörülenden fazla olarak yapılan vaatlerin hükümsüz olmasıdır. Bu düzenleme alacaklılar arasında eşitlik ilkesinin dayanağını oluşturmaktadır (Kuru, s. 3818; Üstündağ, Saim: İflas Hukuku (İflas, Konkordato, İptal Davaları), İstanbul 2009, s. 261; Pekcanıtez/Erdönmez, s. 159; Altay/Eskiocak, s. 15).
22. Hükümsüzlük için borçlunun alacaklılarından birisini ya da bir kısmını konkordato projesine göre daha iyi konuma getirmeyi taahhüt etmesi gereklidir. Bunun klasik görünümü borçlu tarafından alacaklılarından birine konkordato projesinde öngörülenden fazla veya daha önce ödeme yapılacağı yönündeki vaat şeklinde gerçekleşir. Bu hükmün konuluş nedeni konkordatoda tüm alacaklılara eşit davranılması ve alacaklıları borçlunun mallarından alacaklarını eşit olarak tahsil edebilmelerini teminat altına almaktır (Pekcanıtez/Erdönmez, s. 159). Alacaklılar arasındaki eşitlik ilkesi uyarınca hiçbir alacaklı diğerinin aleyhine öncelik veya ayrıcalık elde edemeyecek, bu şekilde konkordatonun nisabında oyların manipüle edilmesinin önüne geçilmiş olacaktır.
23. Konkordatonun tasdiki sırasında mahkemece dikkate alınması gereken bir diğer ilke ise, konkordatonun kötüniyetle sakatlanmamasıdır. 2004 sayılı Kanun'un “konkordatonun tamamen feshi” başlıklı 308/f maddesinde her alacaklının kötüniyetle sakatlanmış konkordatonun feshini tasdik kararını vermiş olan mahkemeden isteyebileceği düzenlenmiştir. Buna göre konkordatonun tasdikinden sonra kötüniyetin anlaşılması hâlinde konkordatonun feshi mümkün olup, bu durumda mahkemece konkordato isteminde bulunanın, tasdik aşamasında da iyiniyetli davranıp davranmadığı denetlenmeli, istemde bulunanın tasdik aşamasında kötüniyetli davranış içerisinde bulunduğunun tespit edilmesi durumunda mahkemece konkordato tasdik edilmemelidir.
24. Nitekim aynı ilkelere Hukuk Genel Kurulunun 11.10.2023 tarihli ve 2023/6-591 Esas, 2023/940 Karar, 03.03.2022 tarihli ve 2021/(15)6-772 Esas, 2022/240 Karar sayılı kararlarında da değinilmiştir.
25. Somut uyuşmazlıkla ilgili olarak konkordatonun tasdiki için aranan şartları düzenleyen 2004 sayılı Kanun'un 305/1-b maddesinde belirtilen "teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması" şartına değinmek gerekmektedir.
26. 4949 sayılı Kanun'la değişiklikten önce bu şart "borçlunun serveti ile mütenasip bulunmak" şeklindeydi ve bu durumda en az iflâsı hâlinde elde edebileceği meblağı teklif etmiş olması şartı aranmaktaydı. Serveti (mevcudu ile) orantılı olma şartı yerine kaynakları ile orantılı olma şartı getirildiğinden ve kaynak kavramı ödeme araçları ve temin edilebilecek her türlü finansal kaynağı ifade ettiğinden, teklifin borçlunun finansal kaynakları ile orantılı olup olmadığının araştırılması gerekir.
27. Burada belirtilen "orantılılık" şartı ile borçlunun mali imkânlarıyla borçlarını, tüm alacaklıların alacaklarına adil ve uygun zamanda kavuşmalarını sağlamak amaçlanmaktadır. Konkordato talebi ile birlikte mühlet hükümlerinin devreye girmesi ve bu süreçte alacaklıların alacaklarını tahsil edememeleri nedeniyle katlandıkları sürecin karşılığı olarak borçlunun da mümkün olan surette kaynakları ile borçlarını ödemesi beklenmektedir.
28. Borçlunun alacaklılara daha kısa zamanda ve daha fazla miktarda ödeme yapma imkânı varken, alacaklıların aleyhine bir ödeme planının tasdiki uygun değildir. Nitekim konkordato kurumu, borçlunun faaliyetlerine devamını sağlamak ile birlikte alacaklıların da tatmini yolu olup, borçluya konkordatonun amacı dışında bir finansman enstrümanı niteliğinde projenin tasdik edilmesi mümkün değildir.
29. Burada ayrıca uygulamada karıştırılan "varlık" ve "kaynak" kavramlarına değinmek gerekmektedir. Kaynak, borçlunun mevcut ve gelecekte elde edeceği (beklenen kâr gibi) ve borcunu ödeyebileceği her türlü unsurdur. Varlık ise borçlunun hali hazırda para ile ölçülebilen bütün değerleridir. Borçlunun bazı varlıklarının borcun ödenmesinde de kullanılabilmesi mümkün olduğundan aynı zamanda kaynak niteliğindedir. Örneğin borçlunun birden çok taşınmazı olup ta bunlardan biri işletmenin devamlılığı için gerekli ise bu taşınmaz borcun ödenmesinde bir kaynak olarak ifade edilemez ise de borçlunun ticari faaliyetlerinde kullanılmayan diğer taşınmazları kaynak olarak borcun ödenmesinde bir değer ifade edecektir. Bu nedenle her somut olayda borçlunun varlıkları ile kaynaklarının neler olduğunun ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir.
30. 2004 sayılı Kanun'un 285 inci maddesinin gerekçesinde de borca batık olmamakla birlikte borç ödemeden aciz hâlinde bulunan bir borçlunun vade konkordatosu istemesinin mümkün olduğu, mevcudu borçlarının tamamını ödeyebilecek durumda olan bir borçlunun mallarını o anda satarak vadesi gelmiş bütün borçlarını ödemesi mümkün değilse, o zaman borçlunun borçlarını yüzde yüz, yani tamamen ödeme taahhüdünde bulunarak alacaklılardan kendisine bir mühlet verilmesini isteyebileceği (vade konkordatosu), bu durumdaki bir borçlunun normal olarak tenzilat konkordatosu isteyebilmesinin mümkün olmadığı, zira böyle bir teklifin "teklif edilen meblağın borçlunun kaynakları ile orantılı olması" şartına uygun düşmeyeceği, ancak mahkemelerin somut olayın özelliğine göre değerlendirme yapmalarına imkân vermek için Kanun'da bu yönde bir sınırlama getirilmesinden kaçınıldığı belirtilmiştir.
31. Borçlunun vade konkordatosu talep ederken de büyük bir hareket alanına sahip olduğundan söz edilemez. Borçluya vade konkordatosu yoluyla da olsa uzun yıllar faizden kurtulmasını sağlayacak biçimde konkordato imkânının tanınmayacağı açık olup, özellikle yüksek tutarlı borçları kapsayan konkordatoda borçlunun çalışarak borçlarını ödemesi uzun yıllara bağlıdır. Borçluya uzun ödeme süreleri sağlayan bir konkordatonun aktifin borçları tamamen karşılığı durumlarda kabulü söz konusu olamaz. Bu gibi durumlarda borçluya aktifini paraya çevirerek borçlarını ödeyebilmesi için gerekli olan sürenin verilmesi daha makul olacağından, uzun ödeme süresini içeren faizsiz ödeme tekliflerinin kabulüne imkân yoktur (Selçuk Öztek, Ali Cem Budak, Müjgan Tunç Yücel, Serdar Kale, Bilgehan Yeşilova, Yeni Konkordato Hukuku, Ankara 2023, s. 188).
32. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; İlk Derece Mahkemesince, İ.A. Dayanıklı Tüketim Malları Elektronik Tekstil İnşaat ve İletişim Hizmetleri San. Tic. Ltd. Şti. tarafından teklif edilen konkordato talebi üzerine talep eden şirketin konkordato projesinin tasdik talebinin kabulü ile konkordatoya tabi borçların 31.10.2022 (bu tarih dahil) tarihinden başlamak üzere birinci taksit olarak 10.569.170,93 TL ve her yıl Ekim, Ocak, Nisan ve Temmuz aylarının son iş gününde yılda belirtilen aylarda eşit taksitler hâlinde toplamda yirmi eşit taksitle beş yılda ödenmesi suretiyle toplam 211.383.418,66 TL borcun ödenmesine karar verilmiş olup, tasdik edilen konkordato projesi tenzilat ve vade konkordatosunun bir araya getirilmesiyle teşekkül eden karma (bileşik) konkordato niteliğindedir.
33. Dosya içerisinde yer alan komiser heyeti raporlarına göre talep eden borçlunun borca batık olmadığı ve ödeme gücü bulunduğu anlaşılmakla, tasdik edilen projenin faiz içermemesi, projede hem üç ay ödemesiz dönem kararlaştırılması hem de ödemelerin beş yıl gibi uzun vadeye yayılması dikkate alındığında, konkordato talebinden sonra mühlet hükümlerinin sağladığı hukuki korumadan yararlanan borçlunun yeni bir süreden yararlandırılması anlamında olup yerinde olmadığı gibi alacaklıları mağdur edecek ve konkordatonun amacı dışında finansman türü niteliğinde görülmekle tasdik edilen proje 2004 sayılı Kanun'un 305/1-b maddesinde yer alan teklifin borçlunun kaynakları ile orantılı olması şartını taşımamaktadır.
34. Bu durumda İlk Derece Mahkemesince borca batık olmayan şirket hakkında talebin reddine karar verilmesi gerekirken kabul edilmesi yerinde değildir.
35. Hâl böyle olunca direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda açıklanan genişletilmiş gerekçe ve nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1-A) bendinde belirtilen nedenlerle alacaklı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekilinin temyiz itirazlarının hukuki yarar yokluğundan REDDİNE,
2-B) bendinde (§1-3) belirtilen nedenlerle alacaklı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekilinin temyiz isteminin feragat nedeniyle REDDİNE,
3-C) bendinde (§1-31) belirtilen nedenlerle diğer alacaklılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda açıklanan genişletilmiş gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harçlarının yatıranlara geri verilmesine,
Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.02.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.
BİLGİ : "Adi alacaklıların anapara kısmı hariç faiz ve diğer bütün fer’ilerinden feragat etmiş sayılmaları bir tenzilat konkordatosu örneğidir" şeklindeki Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 31 Ekim 2022 tarihli kararı için bkz.