KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

TEMYİZ EDİLSE BİLE CEZA DOSYASINDAKİ DELİLLERE GÖRE İSPATA YÖNELİK DELİL OLMADIĞINDAN SONUÇ DEĞİŞMEYECEĞİNDEN TAZMİNATIN REDDİ GEREKİR.

T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2022/1315
KARAR NO    : 2022/3978

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ              :
İSTANBUL ANADOLU 1. TÜKETİCİ MAHKEMESİ
TARİHİ                        : 07/12/2021
NUMARASI                : 2021/45 - 2021/1192
DAVACILAR               : 1- H.D.A., 2- P.K.A., 3- Z. Ç. VEK. AV. O.K.
DAVALI                      : O.K. VEK. AV. H.G.

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y   K A R A R I

Davacılar; avukat olduklarını, yine avukat olan davalının kendilerini Kadıköy 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/3.0 Esas 2011/9. Karar sayılı dosyasında vekil olarak temsil ettiğini ve yapılan yargılama sonunda dava dışı kişiye karşı resmi görevlilere görevlerinden dolayı hakaret suçundan dolayı ayrı ayrı 2.475 'er Türk Lirası adli para cezasına mahkum edildiklerini ve cezalarının ertelendiğini, bu kararın kendilerinin yokluğunda ve "sanıklar müdafisi" sıfatına haiz davalının yüzüne karşı verildiğini, ancak davalı tarafından kararın temyiz edilmemesi nedeniyle, 04/05/2011 tarihinde kesinleştiğini, bu karar üzerine karşı tarafın İstanbul Anadolu 16. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2011/5.5 Esas sayılı dosyası ile manevi tazminat davası açtığını, bu aşamada davalıyı vekalet görevlerinden azlettiklerini, yargılama sonunda ayrı ayrı 7.500'er Türk Lirası ödemek zorunda kaldıklarını, ceza mahkemesince verilen hükmün temyiz edilmemesi sonucu yasa yollarına başvurma haklarını yitirdiklerini, avukat olmasına karşın ilgili ilamdaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmamış olduğunu ve cezanın sabıkalarına işlendiğini ileri sürerek; İstanbul Anadolu 16. Asliye Hukuk Mahkemesindeki yargılama sonunda ödenmek zorunda kalınan tazminat bedeli toplamı olan 22.500 TL'nin maddi tazminat olarak tahsili ile bu bedele her bir 7.500 TL için fiili ödeme tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine, her biri için 10.000 TL olmak üzere 30.000 TL manevi tazminat bedelinin zararın meydana geldiği 04/05/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmişlerdir.

Davalı; süresinde cevap dilekçesi vermemiş, beyanlarında davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece; maddi tazminat talebinin reddine, davacılar için ayrı ayrı 5.000'er TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine dair verilen karar, tarafların temyizi üzerine, Dairece verilen 07/10/2020 tarihli ve 2020/4448 E. 2020/5578 K. sayılı kararla; "... somut uyuşmazlıkta taraflar arasında hukuken geçerli bir vekalet ilişkisinin kurulmuş olduğu, davalının davacıları Kadıköy 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/3.0 Esas 2011/9. Karar sayılı dosyasında müdafii olarak savunduğu, verilen ceza kararını temyiz etmeyerek kararın kesinleşmesine sebebiyet vermek suretiyle, özen ve sadakat borcuna aykırı davrandığı hususunun çekişmesiz olduğu, bu noktada öncelikle davalı avukatın ihmali ile müvekkili davacıların uğradığı zarar arasında uygun nedensellik bağı bulunup bulunmadığının saptanması gerektiği, mahkemece, Kadıköy 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/3.0 Esas 2011/9. Karar sayılı dosyasında kararın temyiz edilmesi halinde kararın davacılar lehine sonuçlanıp sonuçlanmayacağının gerektiğinde bilirkişi deliline başvurularak tespit edilmesi, bu tespit ile tarafların varsa kusur oranları değerlendirilerek hüküm kurulması gerektiği...’’ gerekçesiyle bozulmuştur.

Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; alınan bilirkişi raporu ile Kadıköy 1. Ağır Ceza Mahkemesinin kararı süresinde temyiz edilse dahi ceza dosyasındaki davacıların imzasını taşıyan yazılı belgelerin aksinin ispatı için yeni bir delil bulunmasının mümkün olmadığı, ayrıca davacıların her ne kadar temyiz süresi geçmiş olsa da hatalı verilen bir karar ya da yeni bir delilin ortaya çıkması durumunda yararlanılması gereken olağanüstü kanun yolu olan yazılı emirle bozma talep hakkının da bulunduğu düşünüldüğünde davalının temyiz süresinin kaçırılmasının talep edilen maddi zararla nedensellik bağının kurulmasının mümkün olmadığı görüşü hükme esas alınarak; davanın maddi tazminat yönünden reddine, davacılar için ayrı ayrı 5.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Haksız eylemin unsurlarından birisi ve en önemlisi de illiyet (nedensenlik) bağıdır. Zararla eylem arasında nedensellik bağının mevcut olması demek; zararın eylemin bir sonucu olarak ortaya çıkması, eylem olmadan zararın meydana gelmeyeceğinin muhakkak olarak görülmesi demektir. Diğer bir deyimle, verilen zararın tazmin borcu doğurabilmesi için zararın, kendisine tazmin mükellefiyeti bağlanan olayın bir sonucu olarak görünmesi, bu ikisi arasında uygun bir neden-sonuç bağı bulunması gerekir. Eylemle zarar arasında böyle bir bağın var olup olmadığı genel hayat tecrübelerine, olayların doğal akışına, objektif ihtimale, mantık kurallarına göre belirlenir. Diğer bir deyimle sonuç, niteliği itibariyle eyleme ve olaya uygun olmalı, onun uygun bir sonucu olarak görünmelidir. Eğer sonuç, olayların doğal akımına ve hayat denemelerine göre beklenilmeyecek bir nitelikte ise, mantıki anlamda bir illiyet bulunmasına rağmen eylemi işleyen bu türden anormal, atipik, illete uygun olmayan sonuçtan dolayı sorumlu tutulamaz. O halde, zararın gerçekte başka şekilde meydana geldiği ispat edilirse, illiyet bağının kesilmesi söz konusu olur. Çünkü tazmin borcu, illiyet bağının dışına çıkamaz.

Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davalının, davacıları Kadıköy 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada müdafii olarak savunduğu, verilen ceza kararını temyiz etmeyerek kararın kesinleşmesine sebebiyet verdiği Dairece verilen 07/10/2020 tarihli ve 2020/4448 E. 2020/5578 K. sayılı kararla sabit ise de, alınan bilirkişi raporunda da vurgulandığı üzere, mahkeme kararı yasal süresi içinde temyiz edilmiş olsa dahi ceza dosyasında yer alan ve davacıların imzasını taşıyan yazılı belgelerin aksinin ispatına yönelik yeni delil bulunmadığından ceza dosyasında verilen sonucun değişmeyeceği, davacıların manevi tazminat istemleri yönünden illiyet bağı kesilmiş olduğu gözetilerek, bu yöne ilişkin talebin de reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile davacılar lehine manevi tazminata hükmedilmiş olması, doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan           Üye                  Üye                Üye             Üye 
M. DUMAN      A. ÇOLAK       Ş. BOZER     M. ÖZER     F. TEMEL