TERCİH HAKKI TÜRK LİRASI ÜZERİNDEN KULLANILDIKTAN SONRA BU TERCİHTEN DÖNÜP YABANCI PARA ÜZERİNDEN TAHSİL İSTENEMEZ.
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/9125
KARAR NO : 2021/6983
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi ve davacı vekilince duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 25/03/2021 Perşembe günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına vekili Avukat T.G. ile karşı taraf adına vekili Avukat A.A. geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; davalının Cidde/Suudi Arabistan'da bulunan şantiyede 01/08/2012 - 12/06/2016 tarihleri arasında 11,000 USD net maaş ile inşaat mühendisi/inşaat müdür yardımcısı olarak çalıştığını, ödenmeyen fazla çalışma ücreti alacağı bulunduğunu ileri sürerek 20,000,00 TL fazla çalışma ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacıya çalışma süresi içerisinde doğan tüm haklarının eksiksiz olarak ödendiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, tanık beyanlarına göre davacının haftanın 6 günü 07:00-18:00 saatleri arasında çalıştığı kabul edilerek 1 saat ara dinlenme süresi düşüldükten sonra günde 10 saat ve haftada 60 saat çalıştığı, buna göre davacının haftada 15 saat fazla çalışma yaptığı, dava dilekçesinde, 20.000,00 TL üzerinden fazla çalışma alacağı talep edildiği ve bilirkişi tarafından yapılan hesaplamadan sonra ortaya çıkan miktar USD’ye çevrilerek ıslahta bulunulduğu, dava dilekçesi ile talep edilen miktarın dava tarihindeki USD efektif satış kuru üzerinden USD'ye çevrilmesi sonucunda ortaya çıkan 5.705,00 USD'nin, hesaplama neticesinde ortaya çıkan ve ıslah tarihi itibarıyla USD efektif satış kuru üzerinden USD'ye çevrilen miktardan düşülmesi ile bakiye miktarın hüküm altına alınması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı taraf vekilleri süresinde temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1- Dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, tarafların sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan yönleri usul ve kanuna uygun görülmüştür.
2- Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 99. maddesi (818 sayılı BK'nın 83. maddesi) uyarınca yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde alacaklı, bu borcun vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödenmesini isteyebilir. Bu şekilde talepte bulunan alacaklının artık bu tercihinden dönerek borcun yabancı para olarak aynen ifasını istemesi mümkün değildir.
Somut uyuşmazlıkta; davacı taraf dava dilekçesiyle davada tercih hakkını kullanmış ve borcun Türk Lirası üzerinden ödenmesini istemiş, 27/03/2018 tarihli dilekçesiyle ise talebini HMK'nın 107. maddesi gereğince 79.341,00 USD olarak arttırmış böylece alacağın yabancı para üzerinden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince davacı tarafın, dava dilekçesiyle tercih hakkını kullandığı ve borcun Türk Lirası üzerinden ödenmesini istediği, bundan sonra tercihinden dönüp yabancı para üzerinden tahsil isteyemeyeceği gözetilerek TL üzerinden hüküm kurulması gerekirken alacağın yabancı para cinsinden davalıdan tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiş, Bölge Adliye Mahkemesince de bu hususun gözardı edilmesi hatalı bulunmuştur. Davalının temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüştür.
3- Hükme esas alınan raporda bilirkişi, davacının çalışma süresi boyunca aynı ücret ile çalıştığı gerekçesiyle, USD para cinsinden alınan ücreti önce dava tarihindeki satış kuruna göre TL para cinsine çevirerek tüm hesaplama dönemini bulduğu tutar üzerinden hesaplamıştır. Ne var ki; fazla çalışma alacağının dönemsel olarak hesabı gerektiğinden bu hesaplama yöntemi hatalı olmuştur. Yapılması gereken; ya tüm dönemin USD para cinsi üzerinden hesaplanmasının ardından bulunan miktarın dava tarihindeki satış kuruna göre TL para cinsine çevrilmesi ya da USD para cinsinden alınan ücretin her hesaplama dönemi için ilgili dönemin satış kuruna göre TL para cinsine çevrilerek her dönem için alacak miktarının ayrı ayrı hesaplanmasıdır. Bu husus gözetilmeden karar verilmesi hatalıdır. Davalının temyiz itirazları bu yönüyle de yerindedir.
4- Kabul şekline göre, İlk Derece Mahkemesi fazla çalışma alacağını 93.946,30 USD kabul ederek bu miktardan %30 indirim yapmış ve 65.762,41 USD olarak hüküm altına almıştır. İlk Derece Mahkemesi gerekçesi ve hüküm altına alınan alacak miktarı dikkate alındığında; mahkemenin sehven dava dilekçesinde talep edilen tutarı hiç dikkate almadan sadece talep arttırım dilekçesinde arttırılan miktara göre hüküm kurduğu anlaşılmıştır. Bu husus hatalı olduğundan davacının temyizi de yerinde bulunmuştur.
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda yeniden hesaplama yapılarak sonucuna göre karar verilmelidir.
Sonuç:
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ve bu karara karşı istinaf başvurusunu esastan reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, davacı yararına takdir edilen 3.050,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine, davalı yararına takdir edilen 3.050,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 25/03/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan V. Üye Üye Üye Üye
T. ERTURAN F. ERNALBANT S. TÜRE B. AZİZAĞAOĞLU H. SARIKAMIŞ
BİLGİ : "Türk Lirası talebinden ıslahla vazgeçilerek döviz üzerinden alacağın tahsili istenemez" şeklindeki Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 12 Kasım 2019 tarihli kararı için bkz.
AYNI YÖNDE KARAR:
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/12219
KARAR NO : 2022/535
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı vekilince istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 18/01/2022 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına vekili Avukat E.K.Ö. ile karşı taraf adına vekili Avukat A.Ö. geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin Aşkaabat başta olmak üzere Türkmenistan'daki projelerinin genel jeneratör amiri ve sorumlusu olarak 02.05.2011-08.11.2016 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin işverence feshedildiğini, ücretinin aylık 3.250,00 ABD Doları olduğunu ve tazminatlarının eksik ödendiğini beyanla kıdem tazminatı farkı, ihbar tazminatı farkı, fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil, hafta tatili ve yıllık ücretli izin alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının müvekkili şirket nezdinde 02.05.2011-08.11.2016 tarihleri arasında elektrik teknisyeni olarak çalıştığını, son ücretinin aylık 1.806,00 ABD Doları olduğunu, davacıya 7.482,00 ABD Doları kıdem tazminatı ile 2.299,00 ABD Doları ihbar tazminatı ödediklerini, taleplerin zamanaşımına uğradığını ve diğer iddiaların doğru olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
Gerekçe:
1- Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, taraflar arasındaki sözleşmeye, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 99’uncu maddesi uyarınca; borç ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ise borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesini isteyebilir. Dolayısıyla, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklıya tanınan seçimlik bir hak sözkonusu olup hakkın kullanılması bozucu yenilik doğurucu nitelikte olduğundan talep hakkını kullanan alacaklının artık bu tercihinden dönmesi mümkün değildir.
Somut uyuşmazlıkta; dava konusu ihbar tazminatının ödeme gününde tam olarak ödenmemesi üzerine davacı taraf dava dilekçesiyle tercih hakkını kullanmış ve dava konusu ihbar tazminatının “Türk Lirası” üzerinden ödenmesini istemiştir. Her ne kadar davacı taraf, 21.09.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile dava konusu işçilik alacaklarının tamamını ABD Doları olarak arttırmış ise de ıslahın ABD Doları üzerinden yapılması, dava dilekçesindeki tercihten dönülmesi mümkün olmadığından geçerli değildir.
Davacının dava dilekçesiyle tercih hakkını kullandığı, dava konusu ihbar tazminatının “Türk Lirası” üzerinden ödenmesini istediği ve bu talebe değer verilmesi gerektiği gözetilmeden dava konusu ihbar tazminatının ABD Doları üzerinden hükmedilmesi isabetsizdir.
3- Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda ise işçinin ihtirazi kayıt ileri sürmesi beklenemeyeceğinden, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının her türlü delil ile ispatı mümkündür.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Aynı ispat kuralları hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücret alacakları için de geçerlidir.
Çalışma sürelerinin ispatı noktasında işverene karşı dava açan tanıkların beyanlarına ihtiyatla yaklaşılması gerekir. Fazla çalışma, hafta ve genel tatili alacaklarının ispatında salt husumetli tanık beyanlarıyla sonuca gidilemez. Bununla birlikte yan delil ya da olgularla desteklenen husumetli tanık beyanlarına itibar edilmelidir. Bu çerçevede; işin ve işyerinin özellikleri, davalı tanıklarının anlatımları, iş müfettişinin düzenlediği tutanak veya raporlar ve aynı çalışma dönemi ile ilgili olarak söz konusu alacakların varlığına ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararları gibi hususlar yan delil ya da olgular olarak değerlendirilebilir.
Somut olayda, dava konusu fazla mesai alacağı davacının bir hafta 7 gün bir hafta 6 gün olmak üzere ara dinlenme sonrası günlük 3 saat ve haftalık ortalama 19,5 saat fazla çalıştığı kabul edilerek hesaplanmıştır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda, dosya içerisinde, işyerindeki çalışma düzenini gösterir işyeri kayıtlarının bulunmadığı ve davacının fazla çalışmalarının tanık beyanlarına göre tespit edildiği görülmüştür. Dosya kapsamında dinlenen tanıkların beyanları, yapılan işin niteliği ve özellikle davacı tanığı B.D.’in; “davacı haftanın 6 günü, çalıştığı bu günlerde sabah 08:00 akşam 19:00 saatleri arasında çalışırdı. Ayda 2 pazar günü sabah saat 08:00 akşam 17:00 saatleri arasında çalışırdı.” şeklindeki beyanları birlikte değerlendirildiğinde davacının fazla mesaisini 6 gün çalıştığı hafta; 08.00-19.00 saatleri arası yasal ara dinlenme ile haftalık 15 saat, 7 gün çalıştığı hafta ise; davacı lehine hükmedilen hafta tatili alacağı gözetilerek haftanın 6 günü 08.00-19.00 saatleri arası, pazar günü 08.00-17.00 saatleri arası yasal ara dinlenme ile haftalık 15,5 saatle sınırlı olarak ispatladığı gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
Anılan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme sonucunda İlk Derece Mahkemesince yazılı şekilde hüküm tesisi ve bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddi kararı hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, davalı yararına takdir edilen 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.01.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Dr. S. GÖKTAŞ Ö. F. HERDEM B. AZİZAĞAOĞLU H. AYDINLI H. SARIKAMIŞ
AYNI YÖNDE KARAR:
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2023/2698
Karar No : 2024/1603
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 01.02.2023
SAYISI : 2023/88 D.İş, 2023/88 Karar
Taraflar arasındaki sigorta tahkim yargılaması sonunda, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetince itirazın reddine karar verilmiştir.
İtiraz Hakem Heyeti kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı sigorta şirketine 28.07.2021–28.07.2022 vadeli 52422934 numaralı Yat Sigorta Poliçesi ile sigortalı, başvuru sahibine ait L.S. isimli Bavaria 42 model yelkenli teknenin, Muğla/Marmaris mevkiindeki seyri esnasında maruz kaldığı fırtına sebebiyle yelken direğinde ve armasında meydana geldiği iddia edilen zarar nedeniyle 150.000,00 TL (ıslah ile 12.743,23 euro) tazminatın 19.12.2021 tarihinden itibaren devlet bankalarının euro ile açılmış bir yıl vadeli mevduata ödediği en yüksek faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; başvurunun teminat kapsamı dışında olduğunu savunarak başvurunun reddini istemiştir.
III. UYUŞMAZLIK HAKEM HEYETİ KARARI
Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetinin 13.10.2022 tarih, 2022/102471 E. ve 2022/242492 K. sayılı ile dava konusu edilen hasar, sigortalı teknenin Gökova Koyu, Muğla/Marmaris mevkiindeki seyri esnasında maruz kaldığı fırtına sırasında, alüminyum direğinin, baş istralya furling tamburu altındaki bağlantı lamasının fırtına nedeniyle kopması sonucu kıç güverte üzerine (geriye) devrilmesi suretiyle meydana geldiği, “FIRTINA”nın bir deniz tehlikesi olduğu, hasarın fırtına nedeniyle meydana gelmesi ve teknenin hasara uğradığı sırada yarış halinde bulunmaması nedenleriyle, sigortalı teknesinde meydana gelen riziko ve hasarın, "Tekne Sigorta Poliçesi Genel Şartları” ve “Enstitü Yat Klozları 1.11.85 CL.328” hükümleri gereğince teminat kapsamı dahilinde bulunduğu gerekçesiyle başvuranın başvurusunun kısmen kabululü ile, KDV dahil 11.266,19 Euro'nun 19.12.2021 tarihinden itibaren devlet bankalarının Euro cinsinden açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranıyla birlikte G. Sigorta A.Ş.'den alınarak başvurana ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, başvuran tarafından yapılmış bulunan 2.250,00 TL başvuru ücreti ve 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, toplamı 3.750,00 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre hesap ve takdir edilen 315,34 TL nın aleyhine başvuru yapılan sigorta şirketinden tahsili ile başvurana ödenmesine, artan kısmın kendi üzerinde bırakılmasına, başvuran vekil ile temsil edildiğinden karar tarihindeki AAÜT madde 17/2 ye göre hesap ve takdir edilen 17.629,75 TL avukatlık ücretinin sigorta şirketinden alınarak başvurana ödenmesine, aleyhine başvuru yapılan sigorta şirketi vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde geçerli AAÜT ile 5684 Sigortacılık Kanunu’nun (5684 sayılı Kanun) 30 uncu maddesi hükmü uyarınca reddedilen kısım üzerinden hesaplanan 1.840,00 TL tutarındaki vekâlet ücretinin başvurandan tahsili ile aleyhine başvuru yapılan sigorta şirketine ödenmesine, karar verilmiş, bu karara taraf vekilleri tarafından süresi içinde itiraz edilmiştir.
IV. İTİRAZ HAKEM HEYETİ KARARI
Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli, dosya kapsamıyla uyumlu ve hüküm kurmaya yeterli olduğu gerekçesiyle davalının hasarın poliçe teminatı kapsamında olmadığına yönelik itirazının reddine ve aynı gerekçeyle başvurucunun zararın eksik hesaplandığı itirazının da reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; zararın eksik hesaplandığını, elektrik aksamı onarımı ve marina bağlama ücretinin eksik hesaplandığını bu hususlarda sigorta eksperinin bilgilendirildiğini ve itiraz edilmediğini, poliçede de bu hususlara ilişkin aksi bir madde bulunmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; hasarın sigorta poliçe teminatı kapsamı dışında olduğunu, hasarın deniz tehlikesinden kaynaklanmadığı, paslanma ve korozyon nedeniyle hasarın oluştuğunu, başvurucunun dilekçesinde TL olarak talepte bulunduğu hasar bedelini ıslah dilekçesi ile döviz cinsinden talep edemeyeceğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki Yat Sigorta Poliçesi kapsamında fırtına nedeniyle hasarlanan teknenin uğramış olduğu zararın tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30 uncu maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 99 uncu maddesi (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 83 üncü maddesi).
3. Değerlendirme
1. Davacı başvuru dilekçesinde, meydana geldiği iddia edilen zarar nedeniyle 150.000,00 TL talep etmiş ve 27.08.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile talebinin 12.743,23 euro olduğunu belirterek, alacağın yabancı para üzerinden tahsilini talep etmiştir. Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6098 sayılı Kanun’un 99 uncu maddesi (818 sayılı Kanun’un 83 üncü maddesi) uyarınca yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde alacaklı bu borcun vade vaya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödenmesini isteyebilir. Bu şekilde seçimlik hakkını kullanan alacaklının artık bu tercihten dönerek borcun yabancı para alarak aynen ifasını istemesi mümkün değildir. Sigorta Tahkim Komisyonunca davacının başvuru dilekçesiyle tercih hakkını kullandığı ve borcun Türk Lirası üzerinden ödenmesini istediği, bundan sonra tercih hakkından dönerek yabancı para üzerinden tahsil isteyemeyeceği gözetilerek TL üzerinden hüküm kurulması gerekirken alacağın yabancı para cinsinden tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2. Bozma sebebine göre taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar verilmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA,
2. Bozma sebebine göre taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harçlarının istekleri hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
28.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan V. Üye Üye Üye Üye
Mehmet Cebeci Dr. Orhan Sekmen Mehmet Tunç Mikail Özdemir Döndü Deniz Bilir
TERCİH HAKKI TÜRK LİRASI ÜZERİNDEN KULLANILDIKTAN SONRA BU TERCİHTEN DÖNÜP YABANCI PARA ÜZERİNDEN TAHSİL İSTENEMEZ.
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/9125
KARAR NO : 2021/6983
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi ve davacı vekilince duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 25/03/2021 Perşembe günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına vekili Avukat T.G. ile karşı taraf adına vekili Avukat A.A. geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; davalının Cidde/Suudi Arabistan'da bulunan şantiyede 01/08/2012 - 12/06/2016 tarihleri arasında 11,000 USD net maaş ile inşaat mühendisi/inşaat müdür yardımcısı olarak çalıştığını, ödenmeyen fazla çalışma ücreti alacağı bulunduğunu ileri sürerek 20,000,00 TL fazla çalışma ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacıya çalışma süresi içerisinde doğan tüm haklarının eksiksiz olarak ödendiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, tanık beyanlarına göre davacının haftanın 6 günü 07:00-18:00 saatleri arasında çalıştığı kabul edilerek 1 saat ara dinlenme süresi düşüldükten sonra günde 10 saat ve haftada 60 saat çalıştığı, buna göre davacının haftada 15 saat fazla çalışma yaptığı, dava dilekçesinde, 20.000,00 TL üzerinden fazla çalışma alacağı talep edildiği ve bilirkişi tarafından yapılan hesaplamadan sonra ortaya çıkan miktar USD’ye çevrilerek ıslahta bulunulduğu, dava dilekçesi ile talep edilen miktarın dava tarihindeki USD efektif satış kuru üzerinden USD'ye çevrilmesi sonucunda ortaya çıkan 5.705,00 USD'nin, hesaplama neticesinde ortaya çıkan ve ıslah tarihi itibarıyla USD efektif satış kuru üzerinden USD'ye çevrilen miktardan düşülmesi ile bakiye miktarın hüküm altına alınması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı taraf vekilleri süresinde temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1- Dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, tarafların sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan yönleri usul ve kanuna uygun görülmüştür.
2- Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 99. maddesi (818 sayılı BK'nın 83. maddesi) uyarınca yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde alacaklı, bu borcun vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödenmesini isteyebilir. Bu şekilde talepte bulunan alacaklının artık bu tercihinden dönerek borcun yabancı para olarak aynen ifasını istemesi mümkün değildir.
Somut uyuşmazlıkta; davacı taraf dava dilekçesiyle davada tercih hakkını kullanmış ve borcun Türk Lirası üzerinden ödenmesini istemiş, 27/03/2018 tarihli dilekçesiyle ise talebini HMK'nın 107. maddesi gereğince 79.341,00 USD olarak arttırmış böylece alacağın yabancı para üzerinden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince davacı tarafın, dava dilekçesiyle tercih hakkını kullandığı ve borcun Türk Lirası üzerinden ödenmesini istediği, bundan sonra tercihinden dönüp yabancı para üzerinden tahsil isteyemeyeceği gözetilerek TL üzerinden hüküm kurulması gerekirken alacağın yabancı para cinsinden davalıdan tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiş, Bölge Adliye Mahkemesince de bu hususun gözardı edilmesi hatalı bulunmuştur. Davalının temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüştür.
3- Hükme esas alınan raporda bilirkişi, davacının çalışma süresi boyunca aynı ücret ile çalıştığı gerekçesiyle, USD para cinsinden alınan ücreti önce dava tarihindeki satış kuruna göre TL para cinsine çevirerek tüm hesaplama dönemini bulduğu tutar üzerinden hesaplamıştır. Ne var ki; fazla çalışma alacağının dönemsel olarak hesabı gerektiğinden bu hesaplama yöntemi hatalı olmuştur. Yapılması gereken; ya tüm dönemin USD para cinsi üzerinden hesaplanmasının ardından bulunan miktarın dava tarihindeki satış kuruna göre TL para cinsine çevrilmesi ya da USD para cinsinden alınan ücretin her hesaplama dönemi için ilgili dönemin satış kuruna göre TL para cinsine çevrilerek her dönem için alacak miktarının ayrı ayrı hesaplanmasıdır. Bu husus gözetilmeden karar verilmesi hatalıdır. Davalının temyiz itirazları bu yönüyle de yerindedir.
4- Kabul şekline göre, İlk Derece Mahkemesi fazla çalışma alacağını 93.946,30 USD kabul ederek bu miktardan %30 indirim yapmış ve 65.762,41 USD olarak hüküm altına almıştır. İlk Derece Mahkemesi gerekçesi ve hüküm altına alınan alacak miktarı dikkate alındığında; mahkemenin sehven dava dilekçesinde talep edilen tutarı hiç dikkate almadan sadece talep arttırım dilekçesinde arttırılan miktara göre hüküm kurduğu anlaşılmıştır. Bu husus hatalı olduğundan davacının temyizi de yerinde bulunmuştur.
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda yeniden hesaplama yapılarak sonucuna göre karar verilmelidir.
Sonuç:
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ve bu karara karşı istinaf başvurusunu esastan reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, davacı yararına takdir edilen 3.050,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine, davalı yararına takdir edilen 3.050,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 25/03/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan V. Üye Üye Üye Üye
T. ERTURAN F. ERNALBANT S. TÜRE B. AZİZAĞAOĞLU H. SARIKAMIŞ
BİLGİ : "Türk Lirası talebinden ıslahla vazgeçilerek döviz üzerinden alacağın tahsili istenemez" şeklindeki Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 12 Kasım 2019 tarihli kararı için bkz.
AYNI YÖNDE KARAR:
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/12219
KARAR NO : 2022/535
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı vekilince istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 18/01/2022 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına vekili Avukat E.K.Ö. ile karşı taraf adına vekili Avukat A.Ö. geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin Aşkaabat başta olmak üzere Türkmenistan'daki projelerinin genel jeneratör amiri ve sorumlusu olarak 02.05.2011-08.11.2016 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin işverence feshedildiğini, ücretinin aylık 3.250,00 ABD Doları olduğunu ve tazminatlarının eksik ödendiğini beyanla kıdem tazminatı farkı, ihbar tazminatı farkı, fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil, hafta tatili ve yıllık ücretli izin alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının müvekkili şirket nezdinde 02.05.2011-08.11.2016 tarihleri arasında elektrik teknisyeni olarak çalıştığını, son ücretinin aylık 1.806,00 ABD Doları olduğunu, davacıya 7.482,00 ABD Doları kıdem tazminatı ile 2.299,00 ABD Doları ihbar tazminatı ödediklerini, taleplerin zamanaşımına uğradığını ve diğer iddiaların doğru olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
Gerekçe:
1- Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, taraflar arasındaki sözleşmeye, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 99’uncu maddesi uyarınca; borç ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ise borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesini isteyebilir. Dolayısıyla, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklıya tanınan seçimlik bir hak sözkonusu olup hakkın kullanılması bozucu yenilik doğurucu nitelikte olduğundan talep hakkını kullanan alacaklının artık bu tercihinden dönmesi mümkün değildir.
Somut uyuşmazlıkta; dava konusu ihbar tazminatının ödeme gününde tam olarak ödenmemesi üzerine davacı taraf dava dilekçesiyle tercih hakkını kullanmış ve dava konusu ihbar tazminatının “Türk Lirası” üzerinden ödenmesini istemiştir. Her ne kadar davacı taraf, 21.09.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile dava konusu işçilik alacaklarının tamamını ABD Doları olarak arttırmış ise de ıslahın ABD Doları üzerinden yapılması, dava dilekçesindeki tercihten dönülmesi mümkün olmadığından geçerli değildir.
Davacının dava dilekçesiyle tercih hakkını kullandığı, dava konusu ihbar tazminatının “Türk Lirası” üzerinden ödenmesini istediği ve bu talebe değer verilmesi gerektiği gözetilmeden dava konusu ihbar tazminatının ABD Doları üzerinden hükmedilmesi isabetsizdir.
3- Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda ise işçinin ihtirazi kayıt ileri sürmesi beklenemeyeceğinden, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının her türlü delil ile ispatı mümkündür.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Aynı ispat kuralları hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücret alacakları için de geçerlidir.
Çalışma sürelerinin ispatı noktasında işverene karşı dava açan tanıkların beyanlarına ihtiyatla yaklaşılması gerekir. Fazla çalışma, hafta ve genel tatili alacaklarının ispatında salt husumetli tanık beyanlarıyla sonuca gidilemez. Bununla birlikte yan delil ya da olgularla desteklenen husumetli tanık beyanlarına itibar edilmelidir. Bu çerçevede; işin ve işyerinin özellikleri, davalı tanıklarının anlatımları, iş müfettişinin düzenlediği tutanak veya raporlar ve aynı çalışma dönemi ile ilgili olarak söz konusu alacakların varlığına ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararları gibi hususlar yan delil ya da olgular olarak değerlendirilebilir.
Somut olayda, dava konusu fazla mesai alacağı davacının bir hafta 7 gün bir hafta 6 gün olmak üzere ara dinlenme sonrası günlük 3 saat ve haftalık ortalama 19,5 saat fazla çalıştığı kabul edilerek hesaplanmıştır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda, dosya içerisinde, işyerindeki çalışma düzenini gösterir işyeri kayıtlarının bulunmadığı ve davacının fazla çalışmalarının tanık beyanlarına göre tespit edildiği görülmüştür. Dosya kapsamında dinlenen tanıkların beyanları, yapılan işin niteliği ve özellikle davacı tanığı B.D.’in; “davacı haftanın 6 günü, çalıştığı bu günlerde sabah 08:00 akşam 19:00 saatleri arasında çalışırdı. Ayda 2 pazar günü sabah saat 08:00 akşam 17:00 saatleri arasında çalışırdı.” şeklindeki beyanları birlikte değerlendirildiğinde davacının fazla mesaisini 6 gün çalıştığı hafta; 08.00-19.00 saatleri arası yasal ara dinlenme ile haftalık 15 saat, 7 gün çalıştığı hafta ise; davacı lehine hükmedilen hafta tatili alacağı gözetilerek haftanın 6 günü 08.00-19.00 saatleri arası, pazar günü 08.00-17.00 saatleri arası yasal ara dinlenme ile haftalık 15,5 saatle sınırlı olarak ispatladığı gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
Anılan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme sonucunda İlk Derece Mahkemesince yazılı şekilde hüküm tesisi ve bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddi kararı hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, davalı yararına takdir edilen 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.01.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Dr. S. GÖKTAŞ Ö. F. HERDEM B. AZİZAĞAOĞLU H. AYDINLI H. SARIKAMIŞ
AYNI YÖNDE KARAR:
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2023/2698
Karar No : 2024/1603
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 01.02.2023
SAYISI : 2023/88 D.İş, 2023/88 Karar
Taraflar arasındaki sigorta tahkim yargılaması sonunda, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetince itirazın reddine karar verilmiştir.
İtiraz Hakem Heyeti kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı sigorta şirketine 28.07.2021–28.07.2022 vadeli 52422934 numaralı Yat Sigorta Poliçesi ile sigortalı, başvuru sahibine ait L.S. isimli Bavaria 42 model yelkenli teknenin, Muğla/Marmaris mevkiindeki seyri esnasında maruz kaldığı fırtına sebebiyle yelken direğinde ve armasında meydana geldiği iddia edilen zarar nedeniyle 150.000,00 TL (ıslah ile 12.743,23 euro) tazminatın 19.12.2021 tarihinden itibaren devlet bankalarının euro ile açılmış bir yıl vadeli mevduata ödediği en yüksek faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; başvurunun teminat kapsamı dışında olduğunu savunarak başvurunun reddini istemiştir.
III. UYUŞMAZLIK HAKEM HEYETİ KARARI
Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetinin 13.10.2022 tarih, 2022/102471 E. ve 2022/242492 K. sayılı ile dava konusu edilen hasar, sigortalı teknenin Gökova Koyu, Muğla/Marmaris mevkiindeki seyri esnasında maruz kaldığı fırtına sırasında, alüminyum direğinin, baş istralya furling tamburu altındaki bağlantı lamasının fırtına nedeniyle kopması sonucu kıç güverte üzerine (geriye) devrilmesi suretiyle meydana geldiği, “FIRTINA”nın bir deniz tehlikesi olduğu, hasarın fırtına nedeniyle meydana gelmesi ve teknenin hasara uğradığı sırada yarış halinde bulunmaması nedenleriyle, sigortalı teknesinde meydana gelen riziko ve hasarın, "Tekne Sigorta Poliçesi Genel Şartları” ve “Enstitü Yat Klozları 1.11.85 CL.328” hükümleri gereğince teminat kapsamı dahilinde bulunduğu gerekçesiyle başvuranın başvurusunun kısmen kabululü ile, KDV dahil 11.266,19 Euro'nun 19.12.2021 tarihinden itibaren devlet bankalarının Euro cinsinden açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranıyla birlikte G. Sigorta A.Ş.'den alınarak başvurana ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, başvuran tarafından yapılmış bulunan 2.250,00 TL başvuru ücreti ve 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, toplamı 3.750,00 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre hesap ve takdir edilen 315,34 TL nın aleyhine başvuru yapılan sigorta şirketinden tahsili ile başvurana ödenmesine, artan kısmın kendi üzerinde bırakılmasına, başvuran vekil ile temsil edildiğinden karar tarihindeki AAÜT madde 17/2 ye göre hesap ve takdir edilen 17.629,75 TL avukatlık ücretinin sigorta şirketinden alınarak başvurana ödenmesine, aleyhine başvuru yapılan sigorta şirketi vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde geçerli AAÜT ile 5684 Sigortacılık Kanunu’nun (5684 sayılı Kanun) 30 uncu maddesi hükmü uyarınca reddedilen kısım üzerinden hesaplanan 1.840,00 TL tutarındaki vekâlet ücretinin başvurandan tahsili ile aleyhine başvuru yapılan sigorta şirketine ödenmesine, karar verilmiş, bu karara taraf vekilleri tarafından süresi içinde itiraz edilmiştir.
IV. İTİRAZ HAKEM HEYETİ KARARI
Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli, dosya kapsamıyla uyumlu ve hüküm kurmaya yeterli olduğu gerekçesiyle davalının hasarın poliçe teminatı kapsamında olmadığına yönelik itirazının reddine ve aynı gerekçeyle başvurucunun zararın eksik hesaplandığı itirazının da reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; zararın eksik hesaplandığını, elektrik aksamı onarımı ve marina bağlama ücretinin eksik hesaplandığını bu hususlarda sigorta eksperinin bilgilendirildiğini ve itiraz edilmediğini, poliçede de bu hususlara ilişkin aksi bir madde bulunmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; hasarın sigorta poliçe teminatı kapsamı dışında olduğunu, hasarın deniz tehlikesinden kaynaklanmadığı, paslanma ve korozyon nedeniyle hasarın oluştuğunu, başvurucunun dilekçesinde TL olarak talepte bulunduğu hasar bedelini ıslah dilekçesi ile döviz cinsinden talep edemeyeceğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki Yat Sigorta Poliçesi kapsamında fırtına nedeniyle hasarlanan teknenin uğramış olduğu zararın tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30 uncu maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 99 uncu maddesi (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 83 üncü maddesi).
3. Değerlendirme
1. Davacı başvuru dilekçesinde, meydana geldiği iddia edilen zarar nedeniyle 150.000,00 TL talep etmiş ve 27.08.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile talebinin 12.743,23 euro olduğunu belirterek, alacağın yabancı para üzerinden tahsilini talep etmiştir. Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6098 sayılı Kanun’un 99 uncu maddesi (818 sayılı Kanun’un 83 üncü maddesi) uyarınca yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde alacaklı bu borcun vade vaya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödenmesini isteyebilir. Bu şekilde seçimlik hakkını kullanan alacaklının artık bu tercihten dönerek borcun yabancı para alarak aynen ifasını istemesi mümkün değildir. Sigorta Tahkim Komisyonunca davacının başvuru dilekçesiyle tercih hakkını kullandığı ve borcun Türk Lirası üzerinden ödenmesini istediği, bundan sonra tercih hakkından dönerek yabancı para üzerinden tahsil isteyemeyeceği gözetilerek TL üzerinden hüküm kurulması gerekirken alacağın yabancı para cinsinden tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2. Bozma sebebine göre taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar verilmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA,
2. Bozma sebebine göre taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harçlarının istekleri hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
28.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan V. Üye Üye Üye Üye
Mehmet Cebeci Dr. Orhan Sekmen Mehmet Tunç Mikail Özdemir Döndü Deniz Bilir