TEVKİL EDİLEN AVUKATIN İSTİFA ETMESİ, İLGİLİ VEKALETNAMEYE DAYANILARAK VERİLEN YETKİ BELGESİNİ MENFİ YÖNDE ETKİLER ANCAK ASIL VEKALET İLİŞKİSİNE HALEL GETİRMEZ.
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2023/3975
Karar No : 2024/1602
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 20.09.2022
SAYISI : 2019/233 Esas, 2022/634 Karar
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda Mahkemece asıl ve birleşen davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Mahkeme kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı şirket arasında 2001 tarihinde yetkili acentelik sözleşmesi imzalandığını, diğer davalının da cari hesap ilişkisine teminat teşkil etmek üzere taşınmazı üzerinde müvekkili lehine ipotek tesis ettirdiğini, davalı şirketin ihtarına rağmen acentelik sözleşmesine dayalı borcun ödenmediğini, bunun üzerine müvekkilince davalılar aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığını, ancak davalıların itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline ve davalıların icra inkar tazminatına mahkum edilmelerine karar verilmesini talep etmiş, birleşen davada ise aynı borç için tahsilde tekerrür olmamak üzere davalı şirket aleyhine genel haciz yoluyla başlatılan takibe de itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptalini ve davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Asıl davada davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacının hangi poliçeler dolayısı ile alacaklı olduğunu belgelendirmek zorunda olduğunu savunarak davanın reddini istemiş, birleşen davada da davalı vekili aynı savunmada bulunarak davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARLARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Mahkemece Verilen İlk Karar
Mahkemece 05.03.2013 tarih, 2011/348 E. ve 2013/58 K. sayılı kararı ile asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın kabulüne karar verilmiş, davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
B. Birinci Bozma Kararı
Dairemizin 09.10.2014 tarih, 2013/10506 E. ve 2014/15314 K. sayılı kararıyla Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dava konusu alacağın uzun dönemleri kapsadığı, 2001-2010 yıllarına ilişkin davacı kayıtlarının örnekseme metodu ile gözlendiği belirtilerek davacının alacaklı olduğu açıklanmış ise de davalı tarafça, davacının dosyaya sunduğu kaynak ekstresindeki poliçelerden birinin ödendiği, poliçe listesindeki bir kısım poliçelerin kendileri tarafından düzenlenmediği yönünde savunmada bulunulduğu halde, bilirkişi raporunda bu savunma doğrultusunda bir incelemeye yer verilmediği gibi tek başına davacı defterlerinin incelenmesi sonucunda örnekseme metodu ile oluşturulmuş rapora dayalı olarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Bu durumda, özellikle taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin 11.maddesinde, davalıya istihsal veya iptal konusu olan tüm poliçelerle ilgili kanuni defterleri tutma yükümlülüğü yüklendiği ve aylık mutakabatname düzenleneceği öngörüldüğü de gözetilerek, tarafların tüm kayıtları incelenerek ve davalının davacı tarafından sunulan kayıtlara somut itirazları da değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gereğine işaret edilerek bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 29.11.2016 tarih, 2015/200 E. ve 2016/617 K. sayılı kararı ile 17.11.2015 havale tarihli bilirkişi raporunda davalı tarafın ticari defterleri ve dava dosyası kapsamına göre takip ve dava konusu edilen davacı alacağın mevcudiyetinin tespitinin mümkün olmadığının, davacının ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılacak detaylı incelemelerden sonra netlik kazanacağının belirtildiği, talimat yolu ile alınan 10.06.2016 tarihli bilirkişi raporunda da davacının davalı şirketten olan poliçe alacaklarının hangi poliçelere dayalı oldukları yönünde poliçe bazında bir takip sisteminin bulunmadığının, davacı tarafça sunulan 23.10.2009 tarihli davalı şirketin kaşesini içeren özet ekstresi ve mutabakat formunun aslının dosyaya sunulmadığının ve takip öncesindeki 1 yıla ilişkin olduğunun, bu nedenle davacının alacağının kendi ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemede saptanamadığının belirtildiği, davacı tarafından asıl ve birleşen davanın ispat edilemediği gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların ayrı ayrı reddine karar verilmiş, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
D. İkinci Bozma Kararı
Dairemizin 25.02.2019 tarih, 2017/4631 E. ve 2019/1514 K. sayılı kararıyla Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, şirket kayıtları üzerindeki incelemenin yerinde yapılmadığı, bu nedenle davacı tarafça iddia edilen borca ilişkin olarak muavin hesap kayıtlarının, taraflar arasındaki ilişkinin başından itibaren dikkate alınarak detaylı bir şekilde incelenmesi, dosyada fotokopisi bulunan mutabakat belgesinin aslının davacıdan istenerek dosyaya kazandırılması sonrasında, davalıların bu belgeye karşı beyanlarının uygunluğunun tespit edilmesi halinde, mutabakat tarihinden sonrasına ilişkin değerlendirmeyle sonuca ulaşılması gereğine işaret edilerek bozulmuştur.
E. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı vekili tarafından açılan davada, duruşma gün ve saatinden haberdar olmasına rağmen duruşmaya mazeretsiz olarak katılmadığı ve dosyanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 150 nci maddesinin birinci fıkrası gereğince yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verildiği, dosyanın işlemden kaldırıldığı 08.06.2022 tarihinden itibaren 3 aylık yenileme süresi içerisinde yenilenmediği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; 08.06.2022 tarihli işlemden kaldırma kararının taraflarına tebliğ edilmediğini, bu nedenle davanın açılmamış sayılması kararının hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl ve birleşen dava, acentelik sözleşmesine dayalı alacağın tahsili için başlatılan takiplere yapılan itirazların iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 67 nci maddesi, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Dosyadaki yazılara, Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2. Davacı vekili olan Avukat H.D. tarafından 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 56 ncı maddesi hükmü uyarınca Avukat S.Y.'ın yetki belgesi ile tevkil edildiği, tevkil edilen avukatın vekillikten istifa ettiği ve Mahkemeye sunduğu 17.03.2022 tarihli dilekçesi ile tebligatların asile yapılmasını beyan ettiği anlaşılmıştır.
3. Mahkemece, 08.06.2022 tarihinde yapılacak olan duruşmayı bildirir tebligatın davacı asile yapıldığı, 08.06.2022 tarihinde yapılan duruşmada ise, davacılar ve vekilinin mazeret bildirmeksizin duruşma salonunda hazır olmadıkları gerekçesiyle 6100 sayılı Kanun'un 150 nci maddesinin birinci fıkrası gereğince dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği, Mahkemenin temyize konu 20.09.2022 tarihli kararında da süresi içinde yenilenmediğinden asıl ve birleşen davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği görülmüştür.
4. Yetki belgesine dayanak vekalet ilişkisinde yetki belgesi ile tevkil edilen avukatın istifa etmesinin ilgili vekaletnameye dayanılarak verilen yetki belgesini menfi yönde etkileyeceği, ancak asıl vekalet ilişkisine halel getirmeyeceği çok açıktır. Kaldı ki yetki veren avukatın vekaletnamesi dosyada bulunmakta olup geçerlidir. Bu durumda, 7201 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi hükmü uyarınca; vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması gerektiğinden, Mahkemece yapılan tebligat geçersizdir. Bu itibarla, dosyanın işlemden kaldırılması ve sonrasında davaların açılmamış sayılması yönünde verilen karar doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Mahkeme kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
28.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan V. Üye Üye Üye Üye
Mehmet Cebeci Dr. Orhan Sekmen Mehmet Tunç Mikail Özdemir Döndü Deniz Bilir
TEVKİL EDİLEN AVUKATIN İSTİFA ETMESİ, İLGİLİ VEKALETNAMEYE DAYANILARAK VERİLEN YETKİ BELGESİNİ MENFİ YÖNDE ETKİLER ANCAK ASIL VEKALET İLİŞKİSİNE HALEL GETİRMEZ.
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2023/3975
Karar No : 2024/1602
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 20.09.2022
SAYISI : 2019/233 Esas, 2022/634 Karar
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda Mahkemece asıl ve birleşen davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Mahkeme kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı şirket arasında 2001 tarihinde yetkili acentelik sözleşmesi imzalandığını, diğer davalının da cari hesap ilişkisine teminat teşkil etmek üzere taşınmazı üzerinde müvekkili lehine ipotek tesis ettirdiğini, davalı şirketin ihtarına rağmen acentelik sözleşmesine dayalı borcun ödenmediğini, bunun üzerine müvekkilince davalılar aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığını, ancak davalıların itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline ve davalıların icra inkar tazminatına mahkum edilmelerine karar verilmesini talep etmiş, birleşen davada ise aynı borç için tahsilde tekerrür olmamak üzere davalı şirket aleyhine genel haciz yoluyla başlatılan takibe de itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptalini ve davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Asıl davada davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacının hangi poliçeler dolayısı ile alacaklı olduğunu belgelendirmek zorunda olduğunu savunarak davanın reddini istemiş, birleşen davada da davalı vekili aynı savunmada bulunarak davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARLARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Mahkemece Verilen İlk Karar
Mahkemece 05.03.2013 tarih, 2011/348 E. ve 2013/58 K. sayılı kararı ile asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın kabulüne karar verilmiş, davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
B. Birinci Bozma Kararı
Dairemizin 09.10.2014 tarih, 2013/10506 E. ve 2014/15314 K. sayılı kararıyla Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dava konusu alacağın uzun dönemleri kapsadığı, 2001-2010 yıllarına ilişkin davacı kayıtlarının örnekseme metodu ile gözlendiği belirtilerek davacının alacaklı olduğu açıklanmış ise de davalı tarafça, davacının dosyaya sunduğu kaynak ekstresindeki poliçelerden birinin ödendiği, poliçe listesindeki bir kısım poliçelerin kendileri tarafından düzenlenmediği yönünde savunmada bulunulduğu halde, bilirkişi raporunda bu savunma doğrultusunda bir incelemeye yer verilmediği gibi tek başına davacı defterlerinin incelenmesi sonucunda örnekseme metodu ile oluşturulmuş rapora dayalı olarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Bu durumda, özellikle taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin 11.maddesinde, davalıya istihsal veya iptal konusu olan tüm poliçelerle ilgili kanuni defterleri tutma yükümlülüğü yüklendiği ve aylık mutakabatname düzenleneceği öngörüldüğü de gözetilerek, tarafların tüm kayıtları incelenerek ve davalının davacı tarafından sunulan kayıtlara somut itirazları da değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gereğine işaret edilerek bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 29.11.2016 tarih, 2015/200 E. ve 2016/617 K. sayılı kararı ile 17.11.2015 havale tarihli bilirkişi raporunda davalı tarafın ticari defterleri ve dava dosyası kapsamına göre takip ve dava konusu edilen davacı alacağın mevcudiyetinin tespitinin mümkün olmadığının, davacının ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılacak detaylı incelemelerden sonra netlik kazanacağının belirtildiği, talimat yolu ile alınan 10.06.2016 tarihli bilirkişi raporunda da davacının davalı şirketten olan poliçe alacaklarının hangi poliçelere dayalı oldukları yönünde poliçe bazında bir takip sisteminin bulunmadığının, davacı tarafça sunulan 23.10.2009 tarihli davalı şirketin kaşesini içeren özet ekstresi ve mutabakat formunun aslının dosyaya sunulmadığının ve takip öncesindeki 1 yıla ilişkin olduğunun, bu nedenle davacının alacağının kendi ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemede saptanamadığının belirtildiği, davacı tarafından asıl ve birleşen davanın ispat edilemediği gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların ayrı ayrı reddine karar verilmiş, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
D. İkinci Bozma Kararı
Dairemizin 25.02.2019 tarih, 2017/4631 E. ve 2019/1514 K. sayılı kararıyla Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, şirket kayıtları üzerindeki incelemenin yerinde yapılmadığı, bu nedenle davacı tarafça iddia edilen borca ilişkin olarak muavin hesap kayıtlarının, taraflar arasındaki ilişkinin başından itibaren dikkate alınarak detaylı bir şekilde incelenmesi, dosyada fotokopisi bulunan mutabakat belgesinin aslının davacıdan istenerek dosyaya kazandırılması sonrasında, davalıların bu belgeye karşı beyanlarının uygunluğunun tespit edilmesi halinde, mutabakat tarihinden sonrasına ilişkin değerlendirmeyle sonuca ulaşılması gereğine işaret edilerek bozulmuştur.
E. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı vekili tarafından açılan davada, duruşma gün ve saatinden haberdar olmasına rağmen duruşmaya mazeretsiz olarak katılmadığı ve dosyanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 150 nci maddesinin birinci fıkrası gereğince yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verildiği, dosyanın işlemden kaldırıldığı 08.06.2022 tarihinden itibaren 3 aylık yenileme süresi içerisinde yenilenmediği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; 08.06.2022 tarihli işlemden kaldırma kararının taraflarına tebliğ edilmediğini, bu nedenle davanın açılmamış sayılması kararının hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl ve birleşen dava, acentelik sözleşmesine dayalı alacağın tahsili için başlatılan takiplere yapılan itirazların iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 67 nci maddesi, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Dosyadaki yazılara, Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2. Davacı vekili olan Avukat H.D. tarafından 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 56 ncı maddesi hükmü uyarınca Avukat S.Y.'ın yetki belgesi ile tevkil edildiği, tevkil edilen avukatın vekillikten istifa ettiği ve Mahkemeye sunduğu 17.03.2022 tarihli dilekçesi ile tebligatların asile yapılmasını beyan ettiği anlaşılmıştır.
3. Mahkemece, 08.06.2022 tarihinde yapılacak olan duruşmayı bildirir tebligatın davacı asile yapıldığı, 08.06.2022 tarihinde yapılan duruşmada ise, davacılar ve vekilinin mazeret bildirmeksizin duruşma salonunda hazır olmadıkları gerekçesiyle 6100 sayılı Kanun'un 150 nci maddesinin birinci fıkrası gereğince dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği, Mahkemenin temyize konu 20.09.2022 tarihli kararında da süresi içinde yenilenmediğinden asıl ve birleşen davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği görülmüştür.
4. Yetki belgesine dayanak vekalet ilişkisinde yetki belgesi ile tevkil edilen avukatın istifa etmesinin ilgili vekaletnameye dayanılarak verilen yetki belgesini menfi yönde etkileyeceği, ancak asıl vekalet ilişkisine halel getirmeyeceği çok açıktır. Kaldı ki yetki veren avukatın vekaletnamesi dosyada bulunmakta olup geçerlidir. Bu durumda, 7201 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi hükmü uyarınca; vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması gerektiğinden, Mahkemece yapılan tebligat geçersizdir. Bu itibarla, dosyanın işlemden kaldırılması ve sonrasında davaların açılmamış sayılması yönünde verilen karar doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Mahkeme kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
28.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan V. Üye Üye Üye Üye
Mehmet Cebeci Dr. Orhan Sekmen Mehmet Tunç Mikail Özdemir Döndü Deniz Bilir