VEKİL KENDİ BORCUNU GÜVENCE ALTINA ALMAK İÇİN MÜVEKKİLİNİN TAŞINMAZI ÜZERİNDE İPOTEK KURACAKSA VEKÂLETNAMEDE BU YETKİNİN VERİLDİĞİ AÇIKÇA BELİRTİLMELİDİR.
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas No : 2022/7-679
Karar No : 2023/896
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ordu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 03.03.2022
SAYISI : 2022/17 E., 2022/76 K.
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 12.10.2021 tarihli ve 2021/818 Esas
ve 2021/1759 Karar sayılı BOZMA kararı
Taraflar arasındaki ipoteğin fekki davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda oy çokluğu ile bozulmuş, İlk Derece Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Ordu ili Altınordu ilçesi Karacaömer Mahallesinde bulunan 1.4 ada 2 parsel sayılı taşınmazın müvekkiline ait olduğunu, müvekkilinin taşınmazın bir kısmına bina yaptırmak istediğini, davalı Erdem Ö.'ün ise kendisinin inşaat yaptığını söyleyerek müvekkilinde güven oluşturduğunu ve inşaatın yapımı ile ilgili olarak müvekkilinden Ordu 5. Noterliği tarafından düzenlenen 27.07.2016 tarihli ve 03279 yevmiye nolu vekâletname aldığını, yaklaşık 1 ay sonra davalı Erdem'in yeni bir vekâletname gerektiğini bildirmesi üzerine yeni vekâletname düzenlendiğini, davacı müvekkilinin inşaat ile ilgili iş ve işlemler için ilk vekâletnamenin yeterli olduğunu ve ikinci vekâletin gerekmediğini ve ikinci vekâletin iyiniyetle alınmış olamayacağını ve kötüye kullanılabileceğinin çevreden uyarılması ve inşaatla ilgili herhangi bir işleme başlanmadığını öğrenmesi üzerine vekâletnameden 6 gün sonra Ordu 4. Noterliğinden düzenlenen 29.08.2016 tarihli ve 4736 yevmiye nolu azilname ile Alanya 5. Noterliğinden düzenlenen 23.08.2016 tarihli 25146 yevmiye nolu vekâletten azlettiğini, inşaatla ilgili faaliyete başlanacağını beklerken aradan geçen zaman içinde hiçbir işlem yapılmadığını, Alanya Noterliğinden verilen vekâletname ile davalılardan Erdem’in davacıya ait taşınmaz üzerine vekâletnameden 3 gün gibi kısa bir süre sonra ve azilnameden önce kötüniyetli ipotek işlemi tesis ettirdiğini, dayanak vekâletnamenin bu şekilde bir ipotek tesisine imkan vermediğini ileri sürerek dava konusu taşınmaz üzerine 26.08.2016 tarihli ve 15767 yevmiye numarası ile davalı Murat Tolga T. lehine konulan ipoteğin fekkine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının ipotek tesis edilmesine ilişkin verdiği vekâletnameye istinaden davalının iyiniyetli olarak ipotek tesis ettiğini, davanın haksız olduğunu belirterek reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 10.10.2019 tarihli ve 2018/131 Esas, 2019/212 Karar sayılı kararıyla; davacı tarafından verilen ve açıkça ipotek tesisini de içeren vekâletname uyarınca vekil Erdem'in davalı Murat lehine ipotek tesis ettiği, davacının, vekil Erdem'e verdiği resmi belge niteliğindeki vekâletnamede açıkça ifadesini bulan ipotek tesis etme yetkisine itibar edilerek Erdem ile Murat’ın hukuki işlemi gerçekleştirdiği, davacı tarafın lehine ipotek tesis edilen davalı Murat’ın kötüniyetli olduğunu ve vekil Erdem ile çıkar ve iş birliği içerisinde hareket ettiğini ispat etmek zorunda olduğu, somut olayda ispat külfeti kendisinde bulunan davacı tarafın bu külfeti yerine getiremediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 02.12.2019 tarihli ve 2019/2663 Esas, 2019/2548 Karar sayılı kararıyla; taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
''... 1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Somut olayda,
23.08.2016 tarihli vekaletnameye göre vekil edenin davacı Cihan A., vekilin davalı Erdem Ö. olduğu, vekaletname içeriğinde " ... taşınmazlardaki hak ve hisselerim üzerinde dilediği gerçek ve tüzel 3. kişilerin, kurum ve kuruşların, şirketlerin bankaların veya finans kurumlarının lehine dilediği bedel, vade, sıra ve derecede halen mevcut veya doğacak borçlarımın, banka veya finans kurumlarından kullandığım veya kullanacağım her türlü krediler veya teminat mektuplarının karşılığını oluşturmak üzere ipotek tesis ettirmeye, ipoteğin lehtarı adına tescilini kabule..." şeklinde vekile yetki verildiği anlaşılmıştır.
Bu vekaletnameye dayanılarak, dava konusu taşınmaza 26.08.2016 tarihinde Cihan A.'a vekaleten Erdem Ö. tarafından, Murat Tolga T. lehine 250.000.-TL bedelli ipotek konulmuştur.
Davacının verdiği vekaletnameler ile vekile borçlanma yetkisi verilmemiş, vekil eden davacının mevcut borçları ve ileride kendisi tarafından borç altına girilmesi halinde bu borçlara teminat olmak üzere ipotek tesis ettirmeye dair yetki verilmiştir. Davalı, kendi borcu için davacının taşınmazı üzerine ipotek tesis ettirmiştir. Vekaletnameyle böyle bir yetki vekile verilmemiştir.
Vekaletnamede, vekil edenin kendisini borçlandırabileceğine yönelik, vekili yetkilendirdiğine ilişkin bir ibareye yer verilmediğinden, vekile verilen yetkinin karz (ödünç) temini işlemini kapsadığı söylenemez. Bu nedenle davalı vekil, davacı vekil edeni borç altına sokamayacağından, diğer davalıya yapılan borçlanmadan davacı sorumlu tutulamaz; bu borca karşı teminat oluşturmak amacıyla davacı taşınmazına konulan ipoteğin bu gerekçelerle hukuki dayanağı bulunmadığından yolsuz tescil hükmündedir. Davacıyı bağlayacağını söyleme imkanı yoktur.
Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir...’’ gerekçesiyle bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına oyçokluğu ile karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Alanya 5. Noterliği tarafından düzenlenen 23.08.2016 tarihli vekaletnâmenin ipotek tesis etme yetkisini de içerdiği, davalı Murat’ın iyiniyetli olarak ve tapu kaydına güvenerek davacının verdiği yetki kapsamında lehine ipotek tesis edildiğinden bu ipoteğin iptalinin mümkün olmadığı, davalının kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığı, davacının vekâletnameye aykırı hareket ettiğini iddia ettiği vekili olan Erdem'e yönelik tazminat talebinde bulunup bulunamayacağının ise ayrı bir yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; mahkemece bozma kararına uyulup uyulmayacağı hususunda karar verilmeden doğrudan hüküm kurulduğunu, davalı tarafın cevap dilekçesinde davacı ile hiçbir hukuki ilişkisi bulunmadığını kabul ve ikrar ettiğini, isticvap beyanları ve 24.04.2018 tarihli tutanak içeriği dikkate alındığında davalının kötüniyetli olduğunun ispat edildiğini ileri sürerek direnme kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; ipoteğin fekki istemine ilişkin eldeki davada, Alanya 5. Noterliği tarafından düzenlenen 23.08.2016 tarihli vekaletnâmenin, vekile borçlanma yetkisi verip vermediği, buradan varılacak sonuca göre anılan vekaletnameye dayanarak dava konusu taşınmaza 26.08.2016 tarihinde davacı Cihan A.'a vekâleten Erdem Ö. tarafından, Murat Tolga T. lehine konulan 250.000,00 TL bedelli ipoteğin kaldırılmasının gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.
D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 881 vd. maddeleri,
2. Değerlendirme
1. Alacakların güvence altına alınması özel hukukun temel amaçları arasında yer alır. Bu amaç doğrultusunda ortaya çıkan güvence araçları özel hukukta şahsi ve ayni güvence olmak üzere ikiye ayrılır. Ayni güvencede şahsi güvenceden farklı olarak güvencenin içeriğini kişiler değil malvarlığı oluşturmaktadır. Hukukumuzda alacağa bu tür bir güvenceyi sağlayan ayni güvence rehin hakkıdır. Rehin hakkı, taşınır ve taşınmaz rehni şeklinde gerçekleşebilir. Taşınmaz rehni kendi içerisinde ipotek, ipotekli borç senedi ve irat senedi olmak üzere üçe ayrılır (Yavuz Selim Şener: Türk Hukukunda İpotek ve Uygulaması, Ankara 2010, s. 1).
2. Doktrinde ipotek kavramı, kişisel bir alacağı güvence altına alma amacını güden, kıymetli evraka bağlı olmayan ve bir taşınmazın değerinden alacaklının alacağını elde etmesi olanağını sağlayan sınırlı ayni hak olarak tanımlanmaktadır (Jale Akipek/Turgut Akıntürk: Eşya Hukuku, İstanbul 2009, s. 786; Kemal T. Gürsoy/Fikret Eren/Erol Cansel: Türk Eşya Hukuku, Ankara 1984, s. 1032; Lale Sirmen, Eşya Hukuku, Ankara 2017, s. 572; A. Tahir Öğütçü, M. Edip Doğrusöz, Rehin Hukuku, Ankara 1982, s. 195). Bu şekilde, ayni teminat sağlayan sınırlı bir ayni hak niteliğindeki ipotek; belirli bir borcun ifasının teminat altına alınması amacını güder ve alacaklıya, teminatın konusunu oluşturan taşınmazın paraya çevrilmesi suretiyle alacağını elde etme yetkisi sunar (Bülent Köprülü/Selim Kaneti: Sınırlı Ayni Haklar, İstanbul 1983, s. 252).
3. İpoteğin amacı alacağı teminat altına almaktır. Bu yüzden de ipotek, teminat altına aldığı alacağa bağlıdır. Teminat altına alınacak bir alacak kesin olarak mevcut değilse, ipotek hakkı da alacağa bağlılığı dolayısıyla mevcut değildir (M. Kemal Oğuzman, Özer Seliçi, Saibe Oktay Özdemir; Eşya Hukuku İstanbul 2017, S. 966)
4. Somut olay ve dosya kapsamına göre; davacının mülkiyetinde bulunan Ordu ili Altınordu ilçesi Karacaömer Mahallesinde bulunan 1.4 ada 2 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak davacı ile Erdem Ö. arasında Ordu 5. Noterliğinin 27.07.2016 tarihli ve 03279 yevmiye numaralı vekâletnamesi ile inşaat yapımı konusunda vekâletname düzenlenmiştir.
5. Yine davacı ile Erdem Ö. arasında Alanya 5. Noterliğinin 23.08.2016 tarihli ve 25146 yevmiye numaralı vekâletname tanzim edilmiş olup, anılan vekâletname; "Sahibi bulunduğum Ordu ili, ilçeleri, köyleri, mahalleleri, kasabaları, mülhakatları hudutları dahilinde bulunan bilimum taşınmazdaki /taşınmazlardaki hak ve hisselerim üzerinde dilediği gerçek ve tüzel 3. kişilerin, kurum ve kuruluşların, şirketlerin bankaların veya finans kurumlarının lehine dilediği bedel, vade, sıra ve derecede halen mevcut veya doğacak borçlarımın, bankalar veya finans kurumlarından kullandığım veya kullanacağım her türlü krediler veya teminat mektuplarının karşılığını oluşturmak üzere ipotekler tesis ettirmeye, ipoteğin lehdarı adına tescilini kabule, ipoteğin sıra ve derecesini değiştirmeye, aynı derecede tesis olunacak diğer ipotekler için gerekli muvafakatı vermeye, serbest dereceler bırakmaya, ipoteği başka taşınmazlarım üzerine kaydırmaya, vadelerini yenilemeye, uzatmaya, borç ödendiğinde ipoteğin fek takrirlerini kabule, ipotek karşılığı, borç, kredi veya teminat mektuplarını almaya, ahzu kapza, tebliğ ve tebellüğe, sulh ve ibraya, tapu kayıt defter ve sicilini imzaya, tapu, nüfus ve diğer kayıtlardaki yanlışlıkları idari yollardan düzelttirmeye, ihtar ve ihbarlar keşide etmeye, her türlü beyanname, taahhüt, muvafakat ve dilekçeler tanzim ve imzaya, vergi ve harçları ödemeye, fazlalarını geri almaya, bu konuda halen yürürlükte bulunan ve bundan sonra yürürlüğe girecek olan mevzuat hükümleri uyarınca yapılması gereken her türlü iş ve işlemleri yapmaya, takip etmeye ve imzası ile neticelendirmeye, yetkili olmak üzere ... Erdem Ö. tarafımdan vekil tayin edildi.." şeklinde açıklama içermektedir.
6. Alanya 5. Noterliğinin vekâletnamesine dayanılarak dava konusu taşınmaza 26.08.2016 tarihinde davacı Cihan A.'a vekâleten Erdem Ö. tarafından, Murat Tolga T. lehine 250.000,00 TL bedelli ipotek konulmuştur.
7. Ordu 4. Noterliğinin 29.08.2016 tarihli ve 4736 yevmiye numaralı azilnamesi ile de davacı tarafından Erdem Ö. vekâletten azledilmiştir.
8. Davacı vekili bahsi geçen vekâletnamelere göre böyle bir ipotek tesisinin mümkün olmadığını belirterek Murat Tolga T. ve Erdem Ö. aleyhine ipoteğin fekkine karar verilmesini talep etmiş, ilk derece mahkemesinin 10.10.2019 tarihli celsesinde vekil Erdem Ö. aleyhine açılan davanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesine karar verilmiştir.
9. Bu aşamada sözleşme ile ilgili genel açıklamaların yapılmasında yarar bulunmaktadır.
10. Bilindiği üzere sözleşme genellikle birbirinden farklı menfaat ve amaçla hareket eden kişiler arasında hukuki bir sonuç doğurmak ve özellikle bir borç ilişkisi kurmak, mevcut bir borçta değişiklik yapmak ya da büsbütün ortadan kaldırmak için yapılan anlaşmadır (Selâhattin Sulhi Tekinay, Sermet Akman, Halûk Burcuoğlu, Atillâ Altop, Tekinay Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 7. Bası, İstanbul 1993, s. 51).
11. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) sistematiğinde genel olarak sözleşmelerde; sözleşmenin kurulması, ifası ve sona ermesine ilişkin krolojik bir sıra bulunmaktadır. Bu kapsamda 23.08.2016 tarihli vekâletnamede yer alan açıklamaların nitelik ve kapsamını yorumlamak önem arzetmektedir.
12. Dosyada mevcut ve ipoteğe dayanak alınan Alanya 5. Noterliğinin 23.08.2016 tarihli ve 25146 yevmiye numaralı vekâletnamesi bir bütün olarak incelendiğinde, vekâlete ilişkin sözleşmenin kurulmasına ilişkin hükümlerin " ...taşınmazlardaki hak ve hisselerim üzerinde dilediği gerçek ve tüzel 3. kişilerin, kurum ve kuruşların, şirketlerin bankaların veya finans kurumlarının lehine dilediği bedel, vade, sıra ve derecede halen mevcut veya doğacak borçlarımın, bankalar veya finans kurumlarından kullandığım veya kullanacağım her türlü krediler veya teminat mektuplarının karşılığını oluşturmak üzere ipotek tesis ettirmeye,..." şeklinde olan bölümde yer aldığı, sonraki açıklamaların (§5) ise sözleşmenin ifasına veya sona ermesine ilişkin hükümler içerdiği, bu bağlamda vekâletnamenin ilk bölümünde yer alan "hâlen mevcut veya doğacak borçlarımın" ifadesiyle vekil eden davacının, mevcut borçları ve ileride kendisi tarafından borç altına girilmesi hâlinde bu borçlara teminat olmak üzere ipotek tesis ettirmeye dair yetki verildiği görülmüştür. Başka bir anlatımla vekâletnamede sözü edilen yetkinin, vekil edenin nam ve hesabına yapılacak işlemlere taalluk ettiği, işbu vekâletnamenin ayrıca vekil lehine de ipotek tesis edilebileceğine ilişkin bir kayıt ve açıklığı kapsamadığı sonucuna varılmıştır.
13. Dolayısıyla dava dışı vekil Erdem Ö., kendi borcu için davacının taşınmazı üzerine ipotek tesis ettirmiş ise de, vekâletnameyle böyle bir yetki vekile verilmemiştir. Zira vekil, müvekkilinin değilde kendi borcunu güvence altına almak için müvekkiline ait taşınmaz üzerinde ipotek kuracaksa, vekâletnamede vekile böyle bir yetkinin verildiği açıkça belirtilmelidir (Şener, s. 91). Başka bir deyişle bu nitelikteki kayıtların hiç bir tereddüde yer vermeyecek şekilde açık ve sarih olması lazımdır.
14. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, 23.08.2016 tarihli vekâletnamede vekile ipotek karşılığı taşınmaz üzerinde ipotek tesis etme yetkisi verildiği, bu nedenle hükmün onanması gerektiği yönünde görüş ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
15. Hâl böyle olunca, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle anılan vekâletname uyarınca davalı Murat Tolga T.'a yapılan borçlanmadan davacının sorumlu tutulamayacağı, bu borca karşı teminat oluşturmak amacıyla davacı taşınmazına konulan ipoteğin hukuki dayanağının bulunmadığı ve yolsuz tescil hükmünde olduğu cihetle Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki hükümde direnilmesi doğru olmamıştır.
16. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Dosyanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.10.2023 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.
BİLGİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nda bulunan 25 üyenin 21’i BOZMA, 4’ü ise ONAMA yönünde oy kullanmışlardır.
VEKİL KENDİ BORCUNU GÜVENCE ALTINA ALMAK İÇİN MÜVEKKİLİNİN TAŞINMAZI ÜZERİNDE İPOTEK KURACAKSA VEKÂLETNAMEDE BU YETKİNİN VERİLDİĞİ AÇIKÇA BELİRTİLMELİDİR.
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas No : 2022/7-679
Karar No : 2023/896
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ordu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 03.03.2022
SAYISI : 2022/17 E., 2022/76 K.
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 12.10.2021 tarihli ve 2021/818 Esas
ve 2021/1759 Karar sayılı BOZMA kararı
Taraflar arasındaki ipoteğin fekki davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda oy çokluğu ile bozulmuş, İlk Derece Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Ordu ili Altınordu ilçesi Karacaömer Mahallesinde bulunan 1.4 ada 2 parsel sayılı taşınmazın müvekkiline ait olduğunu, müvekkilinin taşınmazın bir kısmına bina yaptırmak istediğini, davalı Erdem Ö.'ün ise kendisinin inşaat yaptığını söyleyerek müvekkilinde güven oluşturduğunu ve inşaatın yapımı ile ilgili olarak müvekkilinden Ordu 5. Noterliği tarafından düzenlenen 27.07.2016 tarihli ve 03279 yevmiye nolu vekâletname aldığını, yaklaşık 1 ay sonra davalı Erdem'in yeni bir vekâletname gerektiğini bildirmesi üzerine yeni vekâletname düzenlendiğini, davacı müvekkilinin inşaat ile ilgili iş ve işlemler için ilk vekâletnamenin yeterli olduğunu ve ikinci vekâletin gerekmediğini ve ikinci vekâletin iyiniyetle alınmış olamayacağını ve kötüye kullanılabileceğinin çevreden uyarılması ve inşaatla ilgili herhangi bir işleme başlanmadığını öğrenmesi üzerine vekâletnameden 6 gün sonra Ordu 4. Noterliğinden düzenlenen 29.08.2016 tarihli ve 4736 yevmiye nolu azilname ile Alanya 5. Noterliğinden düzenlenen 23.08.2016 tarihli 25146 yevmiye nolu vekâletten azlettiğini, inşaatla ilgili faaliyete başlanacağını beklerken aradan geçen zaman içinde hiçbir işlem yapılmadığını, Alanya Noterliğinden verilen vekâletname ile davalılardan Erdem’in davacıya ait taşınmaz üzerine vekâletnameden 3 gün gibi kısa bir süre sonra ve azilnameden önce kötüniyetli ipotek işlemi tesis ettirdiğini, dayanak vekâletnamenin bu şekilde bir ipotek tesisine imkan vermediğini ileri sürerek dava konusu taşınmaz üzerine 26.08.2016 tarihli ve 15767 yevmiye numarası ile davalı Murat Tolga T. lehine konulan ipoteğin fekkine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının ipotek tesis edilmesine ilişkin verdiği vekâletnameye istinaden davalının iyiniyetli olarak ipotek tesis ettiğini, davanın haksız olduğunu belirterek reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 10.10.2019 tarihli ve 2018/131 Esas, 2019/212 Karar sayılı kararıyla; davacı tarafından verilen ve açıkça ipotek tesisini de içeren vekâletname uyarınca vekil Erdem'in davalı Murat lehine ipotek tesis ettiği, davacının, vekil Erdem'e verdiği resmi belge niteliğindeki vekâletnamede açıkça ifadesini bulan ipotek tesis etme yetkisine itibar edilerek Erdem ile Murat’ın hukuki işlemi gerçekleştirdiği, davacı tarafın lehine ipotek tesis edilen davalı Murat’ın kötüniyetli olduğunu ve vekil Erdem ile çıkar ve iş birliği içerisinde hareket ettiğini ispat etmek zorunda olduğu, somut olayda ispat külfeti kendisinde bulunan davacı tarafın bu külfeti yerine getiremediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 02.12.2019 tarihli ve 2019/2663 Esas, 2019/2548 Karar sayılı kararıyla; taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
''... 1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Somut olayda,
23.08.2016 tarihli vekaletnameye göre vekil edenin davacı Cihan A., vekilin davalı Erdem Ö. olduğu, vekaletname içeriğinde " ... taşınmazlardaki hak ve hisselerim üzerinde dilediği gerçek ve tüzel 3. kişilerin, kurum ve kuruşların, şirketlerin bankaların veya finans kurumlarının lehine dilediği bedel, vade, sıra ve derecede halen mevcut veya doğacak borçlarımın, banka veya finans kurumlarından kullandığım veya kullanacağım her türlü krediler veya teminat mektuplarının karşılığını oluşturmak üzere ipotek tesis ettirmeye, ipoteğin lehtarı adına tescilini kabule..." şeklinde vekile yetki verildiği anlaşılmıştır.
Bu vekaletnameye dayanılarak, dava konusu taşınmaza 26.08.2016 tarihinde Cihan A.'a vekaleten Erdem Ö. tarafından, Murat Tolga T. lehine 250.000.-TL bedelli ipotek konulmuştur.
Davacının verdiği vekaletnameler ile vekile borçlanma yetkisi verilmemiş, vekil eden davacının mevcut borçları ve ileride kendisi tarafından borç altına girilmesi halinde bu borçlara teminat olmak üzere ipotek tesis ettirmeye dair yetki verilmiştir. Davalı, kendi borcu için davacının taşınmazı üzerine ipotek tesis ettirmiştir. Vekaletnameyle böyle bir yetki vekile verilmemiştir.
Vekaletnamede, vekil edenin kendisini borçlandırabileceğine yönelik, vekili yetkilendirdiğine ilişkin bir ibareye yer verilmediğinden, vekile verilen yetkinin karz (ödünç) temini işlemini kapsadığı söylenemez. Bu nedenle davalı vekil, davacı vekil edeni borç altına sokamayacağından, diğer davalıya yapılan borçlanmadan davacı sorumlu tutulamaz; bu borca karşı teminat oluşturmak amacıyla davacı taşınmazına konulan ipoteğin bu gerekçelerle hukuki dayanağı bulunmadığından yolsuz tescil hükmündedir. Davacıyı bağlayacağını söyleme imkanı yoktur.
Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir...’’ gerekçesiyle bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına oyçokluğu ile karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Alanya 5. Noterliği tarafından düzenlenen 23.08.2016 tarihli vekaletnâmenin ipotek tesis etme yetkisini de içerdiği, davalı Murat’ın iyiniyetli olarak ve tapu kaydına güvenerek davacının verdiği yetki kapsamında lehine ipotek tesis edildiğinden bu ipoteğin iptalinin mümkün olmadığı, davalının kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığı, davacının vekâletnameye aykırı hareket ettiğini iddia ettiği vekili olan Erdem'e yönelik tazminat talebinde bulunup bulunamayacağının ise ayrı bir yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; mahkemece bozma kararına uyulup uyulmayacağı hususunda karar verilmeden doğrudan hüküm kurulduğunu, davalı tarafın cevap dilekçesinde davacı ile hiçbir hukuki ilişkisi bulunmadığını kabul ve ikrar ettiğini, isticvap beyanları ve 24.04.2018 tarihli tutanak içeriği dikkate alındığında davalının kötüniyetli olduğunun ispat edildiğini ileri sürerek direnme kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; ipoteğin fekki istemine ilişkin eldeki davada, Alanya 5. Noterliği tarafından düzenlenen 23.08.2016 tarihli vekaletnâmenin, vekile borçlanma yetkisi verip vermediği, buradan varılacak sonuca göre anılan vekaletnameye dayanarak dava konusu taşınmaza 26.08.2016 tarihinde davacı Cihan A.'a vekâleten Erdem Ö. tarafından, Murat Tolga T. lehine konulan 250.000,00 TL bedelli ipoteğin kaldırılmasının gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.
D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 881 vd. maddeleri,
2. Değerlendirme
1. Alacakların güvence altına alınması özel hukukun temel amaçları arasında yer alır. Bu amaç doğrultusunda ortaya çıkan güvence araçları özel hukukta şahsi ve ayni güvence olmak üzere ikiye ayrılır. Ayni güvencede şahsi güvenceden farklı olarak güvencenin içeriğini kişiler değil malvarlığı oluşturmaktadır. Hukukumuzda alacağa bu tür bir güvenceyi sağlayan ayni güvence rehin hakkıdır. Rehin hakkı, taşınır ve taşınmaz rehni şeklinde gerçekleşebilir. Taşınmaz rehni kendi içerisinde ipotek, ipotekli borç senedi ve irat senedi olmak üzere üçe ayrılır (Yavuz Selim Şener: Türk Hukukunda İpotek ve Uygulaması, Ankara 2010, s. 1).
2. Doktrinde ipotek kavramı, kişisel bir alacağı güvence altına alma amacını güden, kıymetli evraka bağlı olmayan ve bir taşınmazın değerinden alacaklının alacağını elde etmesi olanağını sağlayan sınırlı ayni hak olarak tanımlanmaktadır (Jale Akipek/Turgut Akıntürk: Eşya Hukuku, İstanbul 2009, s. 786; Kemal T. Gürsoy/Fikret Eren/Erol Cansel: Türk Eşya Hukuku, Ankara 1984, s. 1032; Lale Sirmen, Eşya Hukuku, Ankara 2017, s. 572; A. Tahir Öğütçü, M. Edip Doğrusöz, Rehin Hukuku, Ankara 1982, s. 195). Bu şekilde, ayni teminat sağlayan sınırlı bir ayni hak niteliğindeki ipotek; belirli bir borcun ifasının teminat altına alınması amacını güder ve alacaklıya, teminatın konusunu oluşturan taşınmazın paraya çevrilmesi suretiyle alacağını elde etme yetkisi sunar (Bülent Köprülü/Selim Kaneti: Sınırlı Ayni Haklar, İstanbul 1983, s. 252).
3. İpoteğin amacı alacağı teminat altına almaktır. Bu yüzden de ipotek, teminat altına aldığı alacağa bağlıdır. Teminat altına alınacak bir alacak kesin olarak mevcut değilse, ipotek hakkı da alacağa bağlılığı dolayısıyla mevcut değildir (M. Kemal Oğuzman, Özer Seliçi, Saibe Oktay Özdemir; Eşya Hukuku İstanbul 2017, S. 966)
4. Somut olay ve dosya kapsamına göre; davacının mülkiyetinde bulunan Ordu ili Altınordu ilçesi Karacaömer Mahallesinde bulunan 1.4 ada 2 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak davacı ile Erdem Ö. arasında Ordu 5. Noterliğinin 27.07.2016 tarihli ve 03279 yevmiye numaralı vekâletnamesi ile inşaat yapımı konusunda vekâletname düzenlenmiştir.
5. Yine davacı ile Erdem Ö. arasında Alanya 5. Noterliğinin 23.08.2016 tarihli ve 25146 yevmiye numaralı vekâletname tanzim edilmiş olup, anılan vekâletname; "Sahibi bulunduğum Ordu ili, ilçeleri, köyleri, mahalleleri, kasabaları, mülhakatları hudutları dahilinde bulunan bilimum taşınmazdaki /taşınmazlardaki hak ve hisselerim üzerinde dilediği gerçek ve tüzel 3. kişilerin, kurum ve kuruluşların, şirketlerin bankaların veya finans kurumlarının lehine dilediği bedel, vade, sıra ve derecede halen mevcut veya doğacak borçlarımın, bankalar veya finans kurumlarından kullandığım veya kullanacağım her türlü krediler veya teminat mektuplarının karşılığını oluşturmak üzere ipotekler tesis ettirmeye, ipoteğin lehdarı adına tescilini kabule, ipoteğin sıra ve derecesini değiştirmeye, aynı derecede tesis olunacak diğer ipotekler için gerekli muvafakatı vermeye, serbest dereceler bırakmaya, ipoteği başka taşınmazlarım üzerine kaydırmaya, vadelerini yenilemeye, uzatmaya, borç ödendiğinde ipoteğin fek takrirlerini kabule, ipotek karşılığı, borç, kredi veya teminat mektuplarını almaya, ahzu kapza, tebliğ ve tebellüğe, sulh ve ibraya, tapu kayıt defter ve sicilini imzaya, tapu, nüfus ve diğer kayıtlardaki yanlışlıkları idari yollardan düzelttirmeye, ihtar ve ihbarlar keşide etmeye, her türlü beyanname, taahhüt, muvafakat ve dilekçeler tanzim ve imzaya, vergi ve harçları ödemeye, fazlalarını geri almaya, bu konuda halen yürürlükte bulunan ve bundan sonra yürürlüğe girecek olan mevzuat hükümleri uyarınca yapılması gereken her türlü iş ve işlemleri yapmaya, takip etmeye ve imzası ile neticelendirmeye, yetkili olmak üzere ... Erdem Ö. tarafımdan vekil tayin edildi.." şeklinde açıklama içermektedir.
6. Alanya 5. Noterliğinin vekâletnamesine dayanılarak dava konusu taşınmaza 26.08.2016 tarihinde davacı Cihan A.'a vekâleten Erdem Ö. tarafından, Murat Tolga T. lehine 250.000,00 TL bedelli ipotek konulmuştur.
7. Ordu 4. Noterliğinin 29.08.2016 tarihli ve 4736 yevmiye numaralı azilnamesi ile de davacı tarafından Erdem Ö. vekâletten azledilmiştir.
8. Davacı vekili bahsi geçen vekâletnamelere göre böyle bir ipotek tesisinin mümkün olmadığını belirterek Murat Tolga T. ve Erdem Ö. aleyhine ipoteğin fekkine karar verilmesini talep etmiş, ilk derece mahkemesinin 10.10.2019 tarihli celsesinde vekil Erdem Ö. aleyhine açılan davanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesine karar verilmiştir.
9. Bu aşamada sözleşme ile ilgili genel açıklamaların yapılmasında yarar bulunmaktadır.
10. Bilindiği üzere sözleşme genellikle birbirinden farklı menfaat ve amaçla hareket eden kişiler arasında hukuki bir sonuç doğurmak ve özellikle bir borç ilişkisi kurmak, mevcut bir borçta değişiklik yapmak ya da büsbütün ortadan kaldırmak için yapılan anlaşmadır (Selâhattin Sulhi Tekinay, Sermet Akman, Halûk Burcuoğlu, Atillâ Altop, Tekinay Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 7. Bası, İstanbul 1993, s. 51).
11. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) sistematiğinde genel olarak sözleşmelerde; sözleşmenin kurulması, ifası ve sona ermesine ilişkin krolojik bir sıra bulunmaktadır. Bu kapsamda 23.08.2016 tarihli vekâletnamede yer alan açıklamaların nitelik ve kapsamını yorumlamak önem arzetmektedir.
12. Dosyada mevcut ve ipoteğe dayanak alınan Alanya 5. Noterliğinin 23.08.2016 tarihli ve 25146 yevmiye numaralı vekâletnamesi bir bütün olarak incelendiğinde, vekâlete ilişkin sözleşmenin kurulmasına ilişkin hükümlerin " ...taşınmazlardaki hak ve hisselerim üzerinde dilediği gerçek ve tüzel 3. kişilerin, kurum ve kuruşların, şirketlerin bankaların veya finans kurumlarının lehine dilediği bedel, vade, sıra ve derecede halen mevcut veya doğacak borçlarımın, bankalar veya finans kurumlarından kullandığım veya kullanacağım her türlü krediler veya teminat mektuplarının karşılığını oluşturmak üzere ipotek tesis ettirmeye,..." şeklinde olan bölümde yer aldığı, sonraki açıklamaların (§5) ise sözleşmenin ifasına veya sona ermesine ilişkin hükümler içerdiği, bu bağlamda vekâletnamenin ilk bölümünde yer alan "hâlen mevcut veya doğacak borçlarımın" ifadesiyle vekil eden davacının, mevcut borçları ve ileride kendisi tarafından borç altına girilmesi hâlinde bu borçlara teminat olmak üzere ipotek tesis ettirmeye dair yetki verildiği görülmüştür. Başka bir anlatımla vekâletnamede sözü edilen yetkinin, vekil edenin nam ve hesabına yapılacak işlemlere taalluk ettiği, işbu vekâletnamenin ayrıca vekil lehine de ipotek tesis edilebileceğine ilişkin bir kayıt ve açıklığı kapsamadığı sonucuna varılmıştır.
13. Dolayısıyla dava dışı vekil Erdem Ö., kendi borcu için davacının taşınmazı üzerine ipotek tesis ettirmiş ise de, vekâletnameyle böyle bir yetki vekile verilmemiştir. Zira vekil, müvekkilinin değilde kendi borcunu güvence altına almak için müvekkiline ait taşınmaz üzerinde ipotek kuracaksa, vekâletnamede vekile böyle bir yetkinin verildiği açıkça belirtilmelidir (Şener, s. 91). Başka bir deyişle bu nitelikteki kayıtların hiç bir tereddüde yer vermeyecek şekilde açık ve sarih olması lazımdır.
14. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, 23.08.2016 tarihli vekâletnamede vekile ipotek karşılığı taşınmaz üzerinde ipotek tesis etme yetkisi verildiği, bu nedenle hükmün onanması gerektiği yönünde görüş ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
15. Hâl böyle olunca, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle anılan vekâletname uyarınca davalı Murat Tolga T.'a yapılan borçlanmadan davacının sorumlu tutulamayacağı, bu borca karşı teminat oluşturmak amacıyla davacı taşınmazına konulan ipoteğin hukuki dayanağının bulunmadığı ve yolsuz tescil hükmünde olduğu cihetle Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki hükümde direnilmesi doğru olmamıştır.
16. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Dosyanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.10.2023 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.
BİLGİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nda bulunan 25 üyenin 21’i BOZMA, 4’ü ise ONAMA yönünde oy kullanmışlardır.