YAYLA TARİFİ KULAĞINDA TADI DAMAĞINDA İBARELİ MARKA BAŞVURUSUYLA DAVACIYA AİT YAYLA ESAS UNSURLU MARKALAR ARASINDA BENZERLİK OLDUĞU KABUL EDİLMELİDİR.
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas No : 2023/11-878
Karar No : 2024/134
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 22.03.2023
SAYISI : 2022/2182 E., 2023/366 K.
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 03.10.2022 tarihli ve 2021/2350 Esas,
2022/6538 Karar sayılı BOZMA kararı
Taraflar arasındaki Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (YİDK) kararının iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkili şirketin çok sayıda “Yayla” esas ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin bu markalar ile karıştırılma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “Yayla Tarifi Kulağında Tadı Damağında” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere başvuruda bulunduğunu, 2016/68.28 sayılı marka başvurusuna karşı müvekkili tarafından yapılan itirazın reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak dava konusu YİDK kararıyla reddedildiğini, taraf markalarının ayırt edilemeyecek düzeyde benzer olduğunu ve YİDK kararının 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (556 sayılı KHK) 8/1-b maddesine aykırılık teşkil ettiğini, başvuru markasındaki diğer unsurların markaya yeterli düzeyde ayırt edicilik katmadığını, kazanılmış hak koşullarının gerçekleşmediğini, davalı şirketin marka başvurusunda müvekkilinin markalarına yanaşma amacında olduğunu ve kötüniyetli hareket ettiğini, müvekkiline ait markaların tanınmışlığından haksız yarar sağlama amacının mevcut olduğunu ileri sürerek 2018-M-1529 sayılı YİDK kararının iptaline, tescili hâlinde markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Kurum vekili; Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, resen yapılan inceleme sonucunda bazı mal ve hizmetlerinin başvuru markası kapsamından çıkarıldığını, davalı şirketin kalan mal ve hizmetler yönünden “Yayla” ibaresi yönünden kazanılmış hakkının mevcut olduğunu, anılan ibarenin aynı zamanda günlük kullanıma açık bir ibare olması sebebiyle her durumda davacıyı akla getirmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı şirket vekili; müvekkilinin eski tarihli “Yayla” esas ibareli birçok markaya sahip olduğunu, markalarının sektörde belirli bir güce sahip olduğunu, anılan ibare üzerinde kazanılmış hakkının mevcut olduğunu, aynı ibareyi içeren ve seri marka yaratma amacıyla çok sayıda marka başvurusunda bulunulduğunu, taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma tehlikesinin bulunmadığını, marka başvurusundaki diğer unsurlarında da yeterli düzeyde ayırt edici olduğunu, kötüniyet iddiasının kanıtlanamadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 26.02.2019 tarihli ve 2018/202 Esas, 2019/62 Karar sayılı kararı ile; taraf markalarındaki ibareler ile mal ve hizmetler arasında benzerliğin bulunduğu, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma ihtimalinin mevcut olduğu, ibareler arasındaki benzerliğin davalı Kurum kararında da kabul edildiği, marka başvurusunda yer alan “tarifi kulağında tadı damağında” ifadesinin bir slogan niteliğinde olduğu, marka işaretinde tali unsur olarak yer aldığı ve ayırt ediciliğe bir katkısının bulunmadığı, markanın esas ve ayırt edici unsurunun “Yayla” kelimesi olduğu, davalının “Yayla” ibareli önceki tarihli markalarının taraflar arasında çekişme konusu olmaktan çıktığı ve dava konusu marka kapsamında yer alan 29, 30, 32 ve 43 üncü sınıf emtiaların, davalının önceki tarihli markaları ile aynı/aynı tür olduğu, davalı şirketin bu markalarının esas ve ayırt edici unsurunun da “Yayla” ibaresi olduğu ve dava konusu markada bu esas unsurun korunduğu, bu sebeple davalı şirketin önceki tarihli markalarının dava konusu marka başvurusu bakımından müktesep hak teşkil ettiği, davalı şirketin markasını ilk tescil ettirdiği 1994 yılından bu yana kırmızı-mavi ya da sadece kırmızı renkleri markasında kullandığı, davalı şirketin “Yayla” markasını bir oval içinde ilk tescil ettirdiği yılın ise 2001 olduğu ve o tarihten sonra bazı markalarında aynı oval zemin içinde “Yayla” ibaresini marka olarak tescil ettirdiği, başvuru markası ise ovali andıracak şekilde kıvrılmış bir buğday başağı içinde “Yayla” ibaresini içerdiği, ancak özünde tüm bu markaların “Yayla” ibaresinden oluştuğu ve markanın esaslı unsurunda bir değişiklik yapılmaksızın markanın güncellendiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinin 25.12.2020 tarihli ve 2019/718 Esas, 2020/1216 Karar sayılı kararı ile; dava konusu markada, kırmızı harflerle yazılmış "Yayla" kelimesine vurgu yapıldığı, başvuruya konu markadaki diğer unsurların yardımcı (tali) konumunda olduğu, taraf markalarının asli, baskın ve ayırt edici unsur olarak müştereken "Yayla" ibaresini içermesi karşısında, görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlik taşıdıkları, davalının başvurusuna konu markada, "yayla" kelimesinin, birinin ucunda başak figürü bulunan iki adet yay şekli ile çerçevelenmesi ve ucunda başak figürü bulunan bu yay figürleri için lacivert rengin seçilmesinin, markayı davacının markalarına yakınlaştırdığı ve görsel benzerliği artırdığı, davacının itirazına mesnet markalarıyla müştereken aynı kelimeyi içeren davalı şirketin marka başvurusunun benzer şekil unsurunun kullanılması suretiyle davacı markasına yakınlaştığı, Özel Dairenin müktesep hak müessesesine ilişkin belirlediği kriterler çerçevesinde dava konusu markada müktesep hak iddia edilen tescilli markanın aslı unsuru olan "Yayla" kelimesinin muhafaza edildiği ancak marka örneğinin davacı markalarına yakınlaşma çabası ve iltibas tehlikesi içerdiği için davalının müktesep hak müessesesinden faydalanamayacağı, bu nedenle 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesi uyarınca davalının başvurusu ile davacının itirazına mesnet markaları arasında iltibas tehlikesinin bulunduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karar kaldırılarak davanın kabulü ile dava konusu YİDK kararının iptaline, davalı şirket adına tescil edilen 2016/68.28 sayılı “Yayla Tarifi Kulağında Tadı Damağında” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "... Dava, YİDK kararının iptali ve markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Davacı, davalı şirketin 2016/68.28 numaralı "Yayla Tarifi Kulağında Tadı Damağında+şekil" ibareli marka başvurusuna vaki itirazlarının davalı kurum tarafından reddedildiğini belirterek YİDK kararının iptaline ve markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiş, ilk derece mahkemesince davalının müktesep hakka sahip olduğu sınıflar yönünden markayı tescil ettirme hakkı bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince, davalının müktesep hakkı bulunmuş olsa da, davalının marka başvurusunda kullandığı şeklin davalının müktesep hakkına dayanak markalarından ziyade davanın itiraza dayanak markalarına yanaştığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı şirketin iş bu başvuruya konu işaretteki şekil ile aynı şekli kullanarak 2015/10.553 sayılı "Yayla Gurmem + şekil" ibareli marka başvurusuna yine davacının itirazının reddi üzerine Ankara 1. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/417 Esas sayılı dosya ile açılan YİDK kararının iptali ve hükümsüzlük istemli davada, mahkemece, davalı şirketin 2015/10.553 sayılı marka başvurusunun marka işareti değiştirilerek davacı Yıldız A.Ş. şirketi markalarına yanaşma durumunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, anılan kararın Dairemizin 01.03.2020 tarih, 2020/7019 Esas, 2022/1390 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verildiği anlaşılmış olup, bu durumda, davalı şirketin başvuruya konu işareti marka tescilinde kullanmış olmasının davalı markalarına yanaşma amacı taşımadığının taraflar arasında kesinleşen mahkeme ilamı ile tespit edildiği anlaşılmakla davanın reddine karar verilmesi gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesince hatalı değerlendirmeye dayalı olarak yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi isabetli olmamış olup, bu nedenle kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile önceki gerekçeye ilaveten; her ne kadar bozma kararında belirtilen davalı şirketin iş bu başvuruya konu işaretteki şekil ile aynı şekli kullanarak 2015/10.553 sayılı "Yayla Gurmem + şekil" ibareli marka başvurusuna yine davacının itirazının reddi üzerine açılan YİDK kararının iptali ve hükümsüzlük istemli davada İlk Derece Mahkemesince davalı şirketin 2015/10.553 sayılı marka başvurusunun marka işareti değiştirilerek davacı şirket markalarına yanaşma durumunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, anılan kararın Özel Dairenin 01.03.2020 tarihli ve 2020/7019 Esas, 2022/1390 Karar sayılı ilâmı ile onanmasına karar verildiğinden davalı şirketin başvuruya konu işareti marka tescilinde kullanmış olmasının davalı markalarına yanaşma amacı taşımadığının taraflar arasında kesinleşen mahkeme ilâmı ile tespit edildiği belirtilmiş ise de, Özel Dairenin sadece bir kararının bu doğrultuda olduğu, aynı taraflar arasındaki aynı türden uyuşmazlıklarda verdiği diğer tüm kararları aksi yönde tespitler içerdiği, bu kapsamda Özel Dairenin aynı taraflar arasında görülen davaya ilişkin verdiği, 2021/1231 Esas ve 2022/5145 Karar sayılı kararına konu uyuşmazlıkta davalının "yayla doğal beslen doğadan beslen" ibareli marka başvurusu ile davacının "Yayla" ibareli markaları arasında, başvuru markasının kapsamında yer alan 29 ve 30 uncu sınıftaki tüm mallar ile 43 üncü sınıfta bulunan tüm hizmetler yönünden biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve işitsel olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, dava konusu markada müktesep hak iddia edilen tescilli markanın asli unsuru olan “Yayla” kelimesinin muhafaza etmekle beraber bu marka şekil ve yazı örneğinin yazı rengi, tasarımı (yarım ay şeklindeki buğday başağı) davacı markalarına yakınlaşma çabası ve iltibas tehlikesi içerdiği için bazı markalarında da kapsamını genişletmesi nedeniyle davalının müktesep hak müessesesinden faydalanamayacağı gerekçesiyle verilen kararın onandığı, yine Özel Dairenin aynı taraflar arasında görülen davaya ilişkin verdiği, 2020/7902 Esas ve 2022/3506 Karar sayılı kararına konu uyuşmazlıkta, davalı şirketin "yayla Hemen ye 1 dakikada hazır" ibareli marka tescil başvurusu ile davacının "Yayla" ibareli markaları arasında başvuru markasının kapsamında yer alan ve mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilen mal ve hizmetler yönünden, 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik olduğu gibi davalı şirketin önceki tarihli tescilli markalarının, işbu davanın konusu olan başvuru yönünden davalıya kazanılmış hak yaratmasının da mümkün bulunmadığı, zira davacı markasıyla müştereken aynı kelimeyi içeren davalının başvurusuna konu markasında, önceki markalarında yer almayan şekilde "Yayla" ibaresini "y" harfinin altından ve "a" harfinin üzerinden başlayan, ucu açık iki adet yay figürü ile çerçevelemesinin, ayrıca bu yayların ucundaki başak figürü ile tamamen ilgisiz şekilde davacı markaları ile benzeyen lacivert rengin seçilmesi suretiyle davacının itirazına mesnet markalarında bulunan şekil unsurunun kullanılmasının davalının başvurusunu davacının markalarına yakınlaştırdığından kazanılmış hak koşullarının da davalı şirket yararına oluşmadığı gerekçesiyle verilen kararın onandığı, yine Özel Dairenin aynı taraflar arasında görülen davaya ilişkin verdiği, 2020/1793 Esas, 2021/1644 Karar sayılı kararına konu uyuşmazlıkta, davacının itirazına mesnet markalarının asli, baskın ve ayırt edici unsurunun "Yayla" ibaresi olduğu, davalı başvurusunda asli unsurun da aynı olduğu, davacı markasıyla müştereken aynı kelimeyi içeren davalının başvurusuna konu markasında, davacının itirazına mesnet markalarında bulunan şekil unsurunun kullanıldığı, davalının önceki markalarında bulunmayan bu şekil kullanımı ile davacının markalarına yakınlaştığı, dava konusu markada müktesep hak iddia edilen tescilli markanın asli unsuru olan "Yayla" kelimesinin muhafaza edildiği ancak marka örneğinin davacı markalarına yakınlaşma çabası ve iltibas tehlikesi içerdiği için davalının müktesep hak müessesesinden faydalanamayacağı gerekçesiyle verilen kararın onanmasına karar verildiği, tüm bu kararlar nazara alındığında davacının itirazına mesnet markalarıyla müştereken aynı kelimeyi içeren davalı şirketin dava konusu başvurusunda da müktesep hak iddia edilen tescilli markanın asli unsuru olan "Yayla" kelimesinin muhafaza edildiği, ancak davalının önceki markalarında yer almayan şekilde "Yayla" ibaresini "y" harfinin altından ve "a" harfinin üzerinden başlayan, ucu açık iki adet yay figürü ile çerçevelemesinin, ayrıca bu yayların ucundaki başak figürü ile tamamen ilgisiz şekilde, davacı markaları ile benzeyen lacivert rengin seçilmesinin, davalının başvurusunu davacı markasına yakınlaştırdığı, bu bağlamda Özel Dairenin aynı yönde verilmiş bulunan kararları kapsamında yine Özel Dairenin müktesep hak müessesesine ilişkin belirlediği kriterler çerçevesinde dava konusu başvurunun davacı markalarına yakınlaşma çabası ve iltibas tehlikesini içerdiği için davalının müktesep hak müessesesinden faydalanamayacağı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı şirket vekili; müvekkili ile davacı arasında devam eden bir çok davadan dört davanın kesinleştiğini, bunlardan üçünün müvekkili aleyhinde olmasının diğer kararların tümünün aksi yönde tespitler içerdiğini göstermediğini, bu durumun istikrarlı olarak devam ettiğinin kabul edilemeyeceğini, müvekkilinin marka başvurusunun davacı markalarına yakınlaşmadığını, önceki markalarındaki ibarelere benzer olduğunu, başvuruda kullanılan tüm unsurların önceki markalarda mevcut olduğunu ve bu başvuru ile müvekkilinin seri marka yaratma amacında olduğunu, somut olayda marka yönünden müktesep hak koşullarının oluştuğunu, ortaya konulan incelemenin hâkimlik mesleğinin gerektirdiği bilgi ile çözümlenemeyeceğini, tüm sürecin değerlendirilmesinin ve bir grafoloji uzmanından teknik rapor alınmasının talep edildiğini belirterek direnme kararını temyiz etmiştir.
Davalı Kurum vekili; davalı şirkete ait önceki tarihli markaların dava konusu marka başvurusu yönünden müktesep hak teşkil ettiğini, bu hususun bilirkişi raporunda da tespit edildiğini, davalı şirkete ait marka başvurusunun davacıya ait markalara yakınlaşma amacı taşımadığını belirterek direnme kararını temyiz etmiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalı şirkete ait dava konusu 2016/68.28 sayılı ve “Yayla Tarifi Kulağında Tadı Damağında” ibareli marka başvurusunun yine davalı şirketin davacının önceki markalarının asli unsuru olan “Yayla” ibaresini muhafaza eden bir marka başvurusu olarak mı yoksa davacı şirkete ait “Yayla” esas unsurlu markalardaki ibareye yakınlaşma/benzeme amacıyla yapılan bir başvurusu olarak mı nitelendirileceği, bu kapsamda davalı şirkete ait “Yayla” esas unsurlu önceki tarihli markaların dava konusu marka başvurusu yönünden müktesep hak teşkil edip etmediği, buradan varılacak sonuca göre davalı şirkete ait marka başvurusu ile davacıya ait itiraza mesnet markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma tehlikesinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
1. 556 sayılı KHK'nın 7, 8, 9, 35 ve 42 nci maddeleri.
2. Değerlendirme
1. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konuya ilişkin yasal düzenlemeler ile hukuki kavram ve kurumların ortaya konulmasında yarar bulunmaktadır.
2. Hemen belirtmek gerekir ki, tescilli bir markanın, ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınaî Mülkiyet Kanunu (6769 sayılı Kanun) ile düzenlenmiştir. Ancak somut olayda uyuşmazlığın çözümü için başvuru ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 556 sayılı KHK’nın uygulanması gerekmektedir.
3. Türk Hukukunda sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir. 556 sayılı KHK'nın 7 nci maddesinde bir marka tescil başvurusunun Türk Patent ve Marka Kurumu (Kurum) tarafından “mutlak ret nedenleri” kapsamında yapılacak inceleme sonucunda reddedilmesinin koşulları belirlenmiştir. Mutlak ret nedenlerinin ortak özelliği, marka olarak tescili talep olunan işaretin kamuyu ilgilendirmesi veya kamuya mal olmasıdır. Ret nedenlerinin mutlak karakteri icabı, herhangi bir kişinin ileri sürmesine gerek kalmaksızın Kurum ve mahkeme tarafından "resen" dikkate alınırlar. Zira mutlak ret nedenleri birer defi değil, itiraz sebebidir. Mutlak ret nedenlerini, mükellefiyetleri olmamasına rağmen, 556 sayılı KHK’nın 34 üncü maddesi gereği herkes Kurumun bilgisine arz edebilir ve ilgililer (tescil neticesinde menfaat kaybına uğrayabilecek kişiler) de 556 sayılı KHK’nın 35 inci maddesi çerçevesinde "itiraz" konusu yapabilirler. İlgililer bu itirazlarından feragat edemezler. İtiraza rağmen YİDK tarafından verilen kesinleşmiş tescil kararına karşı, 556 sayılı KHK’nın 53 üncü maddesi gereğince iptal davası ikame edilebilir. Bu davalarda, mutlak ret nedenleri mahkemece resen dikkate alınır. YİDK kararlarının iptali için açılan davalarda mutlak ret nedenleri hakkındaki inceleme ve değerlendirme başvuru tarihindeki koşullara göre yapılır. Mutlak ret nedenlerinden birinin varlığı dolayısıyla tescil olunmaması gerekirken her nasılsa tescil olunan bir markaya karşı 556 sayılı KHK’nın 42/1-a maddesi gereğince hükümsüzlük davası açılabilir. Böyle bir dava sonuçlanmadan tescili yolsuz da olsa bir markanın kullanımı engellenemez (Hakan Karan, Mehmet Kılıç, Markaların Korunması 556 sayılı KHK Şerhi ve İlgili Mevzuat, Ankara, 1. Baskı, 2004, s. 79-80).
4. 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesinde ise markanın tescili ile ilgili “nispi ret nedenleri” düzenlenmiştir. Bu nedenlerin ortak özelliği, tescili talep olunan marka üzerinde üçüncü bir kişinin üstün hak iddiasına dayanmasıdır. Mutlak ret nedenlerinden farklı olarak nispi ret nedenlerinin kamu menfaati ile herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır. Nispi ret nedenleri, mahkeme veya Kurum tarafından resen dikkate alınmazlar. Bunların mutlaka 556 sayılı KHK’nın 35 inci maddesi gereğince ilgili kişiler (yani daha önceki bir tarihte tescil edilmiş veya tescil başvurusunda bulunulmuş bir markanın sahibi ile tescilsiz markayı kullanarak bu işaret üzerinde daha eski bir tarihte hak kazanmış olan kişiler) tarafından “itiraz” olarak ileri sürülmesi gerekir. İlgili kişiler, itiraz hakkını kullanmaktan feragat edebilirler. Nispi ret nedenlerinden birinin varlığı dolayısıyla tescil olunmaması gerekirken her nasılsa tescil olunan bir markaya karşı 556 sayılı KHK’nın 47 ilâ 53 üncü maddeleri arasındaki prosedür takip edilerek kesinleşmiş YİDK kararı aleyhine iptal davası açılabileceği gibi, 556 sayılı KHK’nın 42/1-b maddesindeki şartlar dairesinde hükümsüzlük davası da ikame edilebilir.
5. Somut olay ile ilgisi bulunması bakımından nispi ret nedenlerinden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi üzerinde durulmasında yarar vardır.
6. 556 sayılı KHK’nın 8/1-a ve b maddesindeki düzenleme gereğince tescil için başvurusu yapılan marka ile tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka arasında halk tarafından karıştırılma ihtimalinden (iltibas) bahsetmek için hem karşılaştırmaya konu marka işaretleri arasında hem de işaretlerin tescil edileceği mal ve hizmetler arasında aynılık veya benzerlik olması gerekir.
7. 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi kapsamında markalara ait mal ve hizmet listelerinde yer alan mal ve hizmetlerin “aynı veya benzer” olup olmadığının değerlendirmesinde, sınıflandırmaya ilişkin ulusal ve uluslararası düzenlemelerin bağlayıcı kurallar içermediği dikkate alındığında, karşılaştırma konusu mal ve hizmetlerin ait oldukları sınıf numaraları ile bağlı kalınmamalıdır. Karşılaştırmaya konu mal veya hizmet farklı sınıflarda yer almakla birlikte, hammadde-mamul ilişkisi, pazarlama koşulları, amaçları, satış sonrası servis ve onarım süreçlerinde ortaya çıkan müşteri çevresindeki ayniyet, birinin diğeri yerine ikame edilebilmesi gibi birçok açıdan benzerlik içerebilmektedir. Bu itibarla karşılaştırmaya konu mal veya hizmet farklı sınıflarda olsa da “aynı veya benzer” olabilmektedir.
8. Tescil için başvurusu yapılan marka ile tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka arasında halk tarafından karıştırılma ihtimalinden bahsedebilmek için mal ve hizmetin aynı veya benzer olmasının yanında işaretlerin de “aynı veya benzer” olması gerekmektedir. İşaretler arasında benzerlik değerlendirmesi yapılırken işaretler arasında görsel, işitsel ve anlamsal benzerliğin yanında esas olarak halk (tüketici) nezdinde bir bütün olarak uyandırdığı izlenim esas alınmalıdır. Bir işaret, görsel, işitsel, anlamsal veya diğer bir açıdan farklı olsa bile, “bütünsel” bir açıdan kendisine yaklaşıldığında herhangi bir sebeple halk gözünde başka bir marka ile bağlantısı varmış intibaı oluşturarak onu çağrıştırıyorsa ve bu yüzden halkın mal veya hizmet tercihinde etkili oluyorsa, marka olarak tescili engellenebilir. Başka bir deyişle müşterilerin ihtiyaçları olan mal veya hizmetleri bunları ayırt etmek maksadıyla kullanılan işaretlerin birbirine yakınlığı dolayısıyla karıştırmaları ihtimal dâhilindeyse bir marka ile diğer bir işaret arasında “benzerlik” vardır (Karan, Kılıç, s. 199). Bu itibarla markanın bir bütün olarak algılanmasına etki eden bütün unsurlar her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmeli ve halk tarafından karıştırılma ihtimali buna göre belirlenmelidir. Burada belirtilen halk; işin ilgilisi veya uzmanı olmayan ancak doğrudan muhatabı olan ortalama tüketicidir.
9. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, tüketicilerin bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde ve herhangi bir sebeple bağlantı kurma ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım veya bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir. Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” bunların karıştırılabileceği yönünde ise iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir. Başka bir deyişle karıştırılma ihtimali; görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın asıl unsurları ve tamamlayıcı unsurları, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine tüketicilerin, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
10. Hemen belirtilmelidir ki; işaretlerin benzerliğinde ve karıştırılma ihtimalinde dikkate alınacak önemli bir unsur da, önceki markanın ayırt edici niteliğidir. Önceki markanın ayırt edici niteliği düşük ise küçük farklılıklarla dâhi karıştırılma ihtimali ortadan kaldırılabilir. Bu gibi hâllerde önceki marka ile başvuru arasında mevcut farklı unsurların veya ortak unsurlara yapılan ilavelerin ayırt ediciliği ve sonraki başvuruyu yeterince farklılaştırıp farklılaştırmadığı üzerinde durulmalıdır. Nitekim Avrupa Marka ve Tasarım Ağı Ortak Bildirgesinde de belirtildiği üzere, markalar düşük seviyede ayırt ediciliği olan bir unsuru paylaşıyorsa, karıştırılma ihtimali değerlendirmesinde örtüşmeyen bileşenlerin markaların genel izlenimi üzerindeki etkisine odaklanılacaktır (Rauf Karasu, Cahit Suluk, Temel Nal, Fikri Mülkiyet Hukuku, Ankara, 2018, s. 189). Başka bir deyişle önceki markanın ayırt edici niteliği düşük ise markaların örtüşmeyen bileşenlerinin benzerlikleri/farklılıkları ve ayırt edicilikleri ele alınarak sonuca gidilecektir.
11. Bununla birlikte 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi kapsamında önceki markanın tanınmış olması da işaretler arasında karıştırılma ihtimalini artıran bir unsurdur. Gerçekten de bir işaretle karşılaşan tüketici, bu işaretin tanınmış markanın sadece bir unsurunu içermesi hâlinde dahi bunlar arasında bir bağlantı kurabilmektedir. Zira tanınmış markayı oluşturan ibareler tüketici nezdinde yerleşmiş olduğundan, sonraki işaret görüldüğünde bu işaretteki bazı farklılıklar gözden kaçırılarak tanınmış marka ile bağlantı kurulabilmektedir. Ancak vurgulamak gerekir ki, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi kapsamında, önceki markanın tanınmış olması, tescil edilmek istenen markanın sadece aynı veya benzer mal ve hizmetler yönünden benzerlik değerlendirilmesinde dikkate alınmalıdır. Tanınmış markanın tescil edildiği mal ve hizmetlerden farklı mal ve hizmetlerde korunup korunamayacağına 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi kapsamında değil, 556 sayılı KHK’nın 8/4 üncü maddesi kapsamında yapılan değerlendirmeden sonra karar verilmelidir.
12. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davalı şirketin 29, 30, 32 ve 43 üncü sınıflardaki bir kısım mallarda "Yayla Tarifi Kulağında Tadı Damağında" ibareli marka başvurusuna karşı davacı tarafından "Yayla" esas unsurlu markalara dayalı olarak davalı Kurum nezdinde itiraz edildiği, bu itiraz neticesinde verilen dava konusu YİDK kararı ile taraf markaları benzer bulunmakla beraber davalı şirketin işbu dava konusu marka başvurusu öncesindeki "Yayla" esas unsurlu markaları sebebiyle müktesep hakka sahip olduğundan davacı itirazının nihai olarak reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
13. Davalı şirketin markası "Yayla Tarifi Kulağında Tadı Damağında" ibaresinden oluşmakta olup anılan ibaredeki "Yayla" ibaresinin beyaz zemin üzerinde, üst kısımda kırmızı harflerle yazılı olduğu, bu kelimenin koyu mavi renkli ve sağ üst ucu buğday başağı olarak tasarlanmış üst ve sol kısmın tamamı ile alt kısmın yarısını çevreleyen yarım elips çizgisi ile ön plana çıktığı, "Yayla" kelimesinin alt kısmında yer alan kırmızı zemin üzerine beyaz harflerle yazılı "Tarifi Kulağında" ibaresi ile onun hemen altındaki beyaz zemin üzerine koyu mavi harflerle yazılı "Tadı Damağında" ibaresinin tali unsur konumunda olduğu görülmüştür. Davacıya ait itiraza mesnet markaların bir kısmında da "Yayla" ibaresi esas unsur olarak yer almakla anılan kelime, baştaki "Y" harfinin sağ ucundan biri, ikinci "Y" harfinin alt ucundan diğeri olmak üzere zıt yöndeki iki ayrı elips çizgileri ile çevrelenmiş, renkli olarak tescil edilen bir kısım markalarda da kırmızı ve koyu mavi renkler ise hem kelimenin hem de kelimeyi çevreleyen elips şeklindeki çizgilerin tasarımında kullanılmıştır.
14. Öte yandan davalı şirket tarafından müktesep hakka dayanak olarak ileri sürülen eski tarihli markalarda işbu dava konusu marka başvurusundaki tasarımdan farklı olarak "Yayla" kelimesi elips içerisinde yer alacak şekilde kullanılmakla birlikte anılan kelime, kırmızı harflerle yarısı koyu mavi, yarısı ise açık mavi renklerle boyalı elips şeklindeki zemin üzerinde esas unsur konumlandırılmıştır. Bu hâliyle dava konusu olan marka başvurusunda yer alan ibaredeki esas unsura yönelik tasarım, davalı şirketin kazanılmış hakka dayanak olarak ileri sürdüğü markalara benzemekten ziyade davacı şirkete ait yukarıda detayları verilen "Yayla" esas unsurlu markalarda yer alan tertibatla benzerlik içermektedir.
15. Hemen belirtilmelidir ki, farklı kişiler adına sicile tescilli mükerrer markaların varlığı hâlinde, mükerrer marka sahiplerinden birisinin yaptığı ve tescilli markasının serisi niteliğindeki yeni bir başvurunun müktesep hak ilkesinden yararlanarak tescil edilebilmesi için; daha önceki markanın tescil ve kullanımıyla ilgili olarak mükerrer marka sahipleri arasında bir uyuşmazlık çıkartılmamış olması ve önceki markasının asli unsuru muhafaza edilerek marka sahibi ile bağlantısı ve tüketici nezdinde bıraktığı izlenim korunmak suretiyle seri marka oluşturmak amacı taşıması, öte yandan da diğer işletme adına tescilli mükerrer markaya yakınlaştırma, benzeştirme vb. şekillerde karıştırılma tehlikesini yol açılmaması ve bu yolla haksız yararlanma sonucunu doğurmaması gereklidir.
16. Bu bağlamda davalı şirketin benzer sınıflarda ve aynı esas unsurla tescilli eski tarihli markaları mevcut olmakla birlikte davaya konu marka başvurusundaki ibarenin bütünsel anlamda önceki markalara benzer şekilde seri marka olacak niteliği haiz olduğu söylenemez. Zira dava konusu marka başvurusundaki ibarenin tertip tarzı neticesinde davacıya ait "Yayla" esas unsurlu markaların düzenleniş tarzına yakınlaştığı, bu çerçevede önceki markalarından ziyade davacıya ait markalar ile karıştırılmaya neden olacak düzeyde benzerlik içerdiği açıktır. Başka bir anlatımla davalı şirketin marka başvurusundaki “Yayla” esas ibaresi, müktesep hakkına dayanak olan markalardaki kullanıma benzer olmayıp davacıya ait markalardaki ibarelere yakınlaşan/benzeyen niteliği haiz bir marka olarak kabul edilmelidir. Önemle belirtilmelidir ki; davalı şirketin asli unsuru muhafaza ederek seri marka oluşturma veya markasını gençleştirme hakkı, başkası adına tescilli markaya yakınlaşma, benzetme gibi tehlikelere yol açmaması kaydıyla korunur.
17. Ayrıca davalı şirkete ait dava konusu marka başvurusunda kullanılan “Yayla” esas ibaresindeki kompozisyona benzer şekilde tescil başvurularına karşı aynı markalara dayalı olarak yapılan davacı itirazları neticesinde açılan davalar sonucu verilen kararlara ilişkin yine Özel Dairece verilen bir çok kararda; davalı şirketin dava konusu marka başvurusundaki tasarımın aynısını içeren markaları yönünden davacı markalarına yakınlaştığı, bu sebeple önceki markalarına dayalı olarak müktesep hak kurumundan faydalanamayacağı teyit edilerek bu kararların bir kısmının kesinleşmesi neticesinde davalı şirketin dava konusu marka başvurusunda yer alan düzenleme ve tertip şekillerini içeren "Yayla" esas unsurlu marka başvurusu yönünden müktesep hakkının bulunmadığı belirlenmiştir.
18. Netice itibariyle davalı şirkete ait dava konusu 2016/68.28 sayılı ve “Yayla Tarifi Kulağında Tadı Damağında” ibareli marka başvurusunun davacı şirkete ait “Yayla” esas unsurlu markalardaki ibareye yakınlaşan/benzeyen bir marka başvurusu olarak kabul edilmesi gerekir. Dolayısıyla davalı şirkete ait “Yayla” esas unsurlu önceki tarihli markaların dava konusu marka başvurusu yönünden müktesep hak teşkil ettiği söylenemeyeceğinden davalı şirkete ait marka başvurusu ile davacıya ait itiraza mesnet markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi mevcuttur.
19. Hâl böyle olunca; Bölge Adliye Mahkemesince yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden usul ve yasaya uygun direnme kararının onanması gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA,
Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın 6100 sayılı Kanun’un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.02.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.
YAYLA TARİFİ KULAĞINDA TADI DAMAĞINDA İBARELİ MARKA BAŞVURUSUYLA DAVACIYA AİT YAYLA ESAS UNSURLU MARKALAR ARASINDA BENZERLİK OLDUĞU KABUL EDİLMELİDİR.
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas No : 2023/11-878
Karar No : 2024/134
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 22.03.2023
SAYISI : 2022/2182 E., 2023/366 K.
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 03.10.2022 tarihli ve 2021/2350 Esas,
2022/6538 Karar sayılı BOZMA kararı
Taraflar arasındaki Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (YİDK) kararının iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkili şirketin çok sayıda “Yayla” esas ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin bu markalar ile karıştırılma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “Yayla Tarifi Kulağında Tadı Damağında” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere başvuruda bulunduğunu, 2016/68.28 sayılı marka başvurusuna karşı müvekkili tarafından yapılan itirazın reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak dava konusu YİDK kararıyla reddedildiğini, taraf markalarının ayırt edilemeyecek düzeyde benzer olduğunu ve YİDK kararının 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (556 sayılı KHK) 8/1-b maddesine aykırılık teşkil ettiğini, başvuru markasındaki diğer unsurların markaya yeterli düzeyde ayırt edicilik katmadığını, kazanılmış hak koşullarının gerçekleşmediğini, davalı şirketin marka başvurusunda müvekkilinin markalarına yanaşma amacında olduğunu ve kötüniyetli hareket ettiğini, müvekkiline ait markaların tanınmışlığından haksız yarar sağlama amacının mevcut olduğunu ileri sürerek 2018-M-1529 sayılı YİDK kararının iptaline, tescili hâlinde markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Kurum vekili; Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, resen yapılan inceleme sonucunda bazı mal ve hizmetlerinin başvuru markası kapsamından çıkarıldığını, davalı şirketin kalan mal ve hizmetler yönünden “Yayla” ibaresi yönünden kazanılmış hakkının mevcut olduğunu, anılan ibarenin aynı zamanda günlük kullanıma açık bir ibare olması sebebiyle her durumda davacıyı akla getirmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı şirket vekili; müvekkilinin eski tarihli “Yayla” esas ibareli birçok markaya sahip olduğunu, markalarının sektörde belirli bir güce sahip olduğunu, anılan ibare üzerinde kazanılmış hakkının mevcut olduğunu, aynı ibareyi içeren ve seri marka yaratma amacıyla çok sayıda marka başvurusunda bulunulduğunu, taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma tehlikesinin bulunmadığını, marka başvurusundaki diğer unsurlarında da yeterli düzeyde ayırt edici olduğunu, kötüniyet iddiasının kanıtlanamadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 26.02.2019 tarihli ve 2018/202 Esas, 2019/62 Karar sayılı kararı ile; taraf markalarındaki ibareler ile mal ve hizmetler arasında benzerliğin bulunduğu, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma ihtimalinin mevcut olduğu, ibareler arasındaki benzerliğin davalı Kurum kararında da kabul edildiği, marka başvurusunda yer alan “tarifi kulağında tadı damağında” ifadesinin bir slogan niteliğinde olduğu, marka işaretinde tali unsur olarak yer aldığı ve ayırt ediciliğe bir katkısının bulunmadığı, markanın esas ve ayırt edici unsurunun “Yayla” kelimesi olduğu, davalının “Yayla” ibareli önceki tarihli markalarının taraflar arasında çekişme konusu olmaktan çıktığı ve dava konusu marka kapsamında yer alan 29, 30, 32 ve 43 üncü sınıf emtiaların, davalının önceki tarihli markaları ile aynı/aynı tür olduğu, davalı şirketin bu markalarının esas ve ayırt edici unsurunun da “Yayla” ibaresi olduğu ve dava konusu markada bu esas unsurun korunduğu, bu sebeple davalı şirketin önceki tarihli markalarının dava konusu marka başvurusu bakımından müktesep hak teşkil ettiği, davalı şirketin markasını ilk tescil ettirdiği 1994 yılından bu yana kırmızı-mavi ya da sadece kırmızı renkleri markasında kullandığı, davalı şirketin “Yayla” markasını bir oval içinde ilk tescil ettirdiği yılın ise 2001 olduğu ve o tarihten sonra bazı markalarında aynı oval zemin içinde “Yayla” ibaresini marka olarak tescil ettirdiği, başvuru markası ise ovali andıracak şekilde kıvrılmış bir buğday başağı içinde “Yayla” ibaresini içerdiği, ancak özünde tüm bu markaların “Yayla” ibaresinden oluştuğu ve markanın esaslı unsurunda bir değişiklik yapılmaksızın markanın güncellendiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinin 25.12.2020 tarihli ve 2019/718 Esas, 2020/1216 Karar sayılı kararı ile; dava konusu markada, kırmızı harflerle yazılmış "Yayla" kelimesine vurgu yapıldığı, başvuruya konu markadaki diğer unsurların yardımcı (tali) konumunda olduğu, taraf markalarının asli, baskın ve ayırt edici unsur olarak müştereken "Yayla" ibaresini içermesi karşısında, görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlik taşıdıkları, davalının başvurusuna konu markada, "yayla" kelimesinin, birinin ucunda başak figürü bulunan iki adet yay şekli ile çerçevelenmesi ve ucunda başak figürü bulunan bu yay figürleri için lacivert rengin seçilmesinin, markayı davacının markalarına yakınlaştırdığı ve görsel benzerliği artırdığı, davacının itirazına mesnet markalarıyla müştereken aynı kelimeyi içeren davalı şirketin marka başvurusunun benzer şekil unsurunun kullanılması suretiyle davacı markasına yakınlaştığı, Özel Dairenin müktesep hak müessesesine ilişkin belirlediği kriterler çerçevesinde dava konusu markada müktesep hak iddia edilen tescilli markanın aslı unsuru olan "Yayla" kelimesinin muhafaza edildiği ancak marka örneğinin davacı markalarına yakınlaşma çabası ve iltibas tehlikesi içerdiği için davalının müktesep hak müessesesinden faydalanamayacağı, bu nedenle 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesi uyarınca davalının başvurusu ile davacının itirazına mesnet markaları arasında iltibas tehlikesinin bulunduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karar kaldırılarak davanın kabulü ile dava konusu YİDK kararının iptaline, davalı şirket adına tescil edilen 2016/68.28 sayılı “Yayla Tarifi Kulağında Tadı Damağında” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "... Dava, YİDK kararının iptali ve markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Davacı, davalı şirketin 2016/68.28 numaralı "Yayla Tarifi Kulağında Tadı Damağında+şekil" ibareli marka başvurusuna vaki itirazlarının davalı kurum tarafından reddedildiğini belirterek YİDK kararının iptaline ve markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiş, ilk derece mahkemesince davalının müktesep hakka sahip olduğu sınıflar yönünden markayı tescil ettirme hakkı bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince, davalının müktesep hakkı bulunmuş olsa da, davalının marka başvurusunda kullandığı şeklin davalının müktesep hakkına dayanak markalarından ziyade davanın itiraza dayanak markalarına yanaştığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı şirketin iş bu başvuruya konu işaretteki şekil ile aynı şekli kullanarak 2015/10.553 sayılı "Yayla Gurmem + şekil" ibareli marka başvurusuna yine davacının itirazının reddi üzerine Ankara 1. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/417 Esas sayılı dosya ile açılan YİDK kararının iptali ve hükümsüzlük istemli davada, mahkemece, davalı şirketin 2015/10.553 sayılı marka başvurusunun marka işareti değiştirilerek davacı Yıldız A.Ş. şirketi markalarına yanaşma durumunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, anılan kararın Dairemizin 01.03.2020 tarih, 2020/7019 Esas, 2022/1390 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verildiği anlaşılmış olup, bu durumda, davalı şirketin başvuruya konu işareti marka tescilinde kullanmış olmasının davalı markalarına yanaşma amacı taşımadığının taraflar arasında kesinleşen mahkeme ilamı ile tespit edildiği anlaşılmakla davanın reddine karar verilmesi gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesince hatalı değerlendirmeye dayalı olarak yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi isabetli olmamış olup, bu nedenle kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile önceki gerekçeye ilaveten; her ne kadar bozma kararında belirtilen davalı şirketin iş bu başvuruya konu işaretteki şekil ile aynı şekli kullanarak 2015/10.553 sayılı "Yayla Gurmem + şekil" ibareli marka başvurusuna yine davacının itirazının reddi üzerine açılan YİDK kararının iptali ve hükümsüzlük istemli davada İlk Derece Mahkemesince davalı şirketin 2015/10.553 sayılı marka başvurusunun marka işareti değiştirilerek davacı şirket markalarına yanaşma durumunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, anılan kararın Özel Dairenin 01.03.2020 tarihli ve 2020/7019 Esas, 2022/1390 Karar sayılı ilâmı ile onanmasına karar verildiğinden davalı şirketin başvuruya konu işareti marka tescilinde kullanmış olmasının davalı markalarına yanaşma amacı taşımadığının taraflar arasında kesinleşen mahkeme ilâmı ile tespit edildiği belirtilmiş ise de, Özel Dairenin sadece bir kararının bu doğrultuda olduğu, aynı taraflar arasındaki aynı türden uyuşmazlıklarda verdiği diğer tüm kararları aksi yönde tespitler içerdiği, bu kapsamda Özel Dairenin aynı taraflar arasında görülen davaya ilişkin verdiği, 2021/1231 Esas ve 2022/5145 Karar sayılı kararına konu uyuşmazlıkta davalının "yayla doğal beslen doğadan beslen" ibareli marka başvurusu ile davacının "Yayla" ibareli markaları arasında, başvuru markasının kapsamında yer alan 29 ve 30 uncu sınıftaki tüm mallar ile 43 üncü sınıfta bulunan tüm hizmetler yönünden biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve işitsel olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, dava konusu markada müktesep hak iddia edilen tescilli markanın asli unsuru olan “Yayla” kelimesinin muhafaza etmekle beraber bu marka şekil ve yazı örneğinin yazı rengi, tasarımı (yarım ay şeklindeki buğday başağı) davacı markalarına yakınlaşma çabası ve iltibas tehlikesi içerdiği için bazı markalarında da kapsamını genişletmesi nedeniyle davalının müktesep hak müessesesinden faydalanamayacağı gerekçesiyle verilen kararın onandığı, yine Özel Dairenin aynı taraflar arasında görülen davaya ilişkin verdiği, 2020/7902 Esas ve 2022/3506 Karar sayılı kararına konu uyuşmazlıkta, davalı şirketin "yayla Hemen ye 1 dakikada hazır" ibareli marka tescil başvurusu ile davacının "Yayla" ibareli markaları arasında başvuru markasının kapsamında yer alan ve mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilen mal ve hizmetler yönünden, 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik olduğu gibi davalı şirketin önceki tarihli tescilli markalarının, işbu davanın konusu olan başvuru yönünden davalıya kazanılmış hak yaratmasının da mümkün bulunmadığı, zira davacı markasıyla müştereken aynı kelimeyi içeren davalının başvurusuna konu markasında, önceki markalarında yer almayan şekilde "Yayla" ibaresini "y" harfinin altından ve "a" harfinin üzerinden başlayan, ucu açık iki adet yay figürü ile çerçevelemesinin, ayrıca bu yayların ucundaki başak figürü ile tamamen ilgisiz şekilde davacı markaları ile benzeyen lacivert rengin seçilmesi suretiyle davacının itirazına mesnet markalarında bulunan şekil unsurunun kullanılmasının davalının başvurusunu davacının markalarına yakınlaştırdığından kazanılmış hak koşullarının da davalı şirket yararına oluşmadığı gerekçesiyle verilen kararın onandığı, yine Özel Dairenin aynı taraflar arasında görülen davaya ilişkin verdiği, 2020/1793 Esas, 2021/1644 Karar sayılı kararına konu uyuşmazlıkta, davacının itirazına mesnet markalarının asli, baskın ve ayırt edici unsurunun "Yayla" ibaresi olduğu, davalı başvurusunda asli unsurun da aynı olduğu, davacı markasıyla müştereken aynı kelimeyi içeren davalının başvurusuna konu markasında, davacının itirazına mesnet markalarında bulunan şekil unsurunun kullanıldığı, davalının önceki markalarında bulunmayan bu şekil kullanımı ile davacının markalarına yakınlaştığı, dava konusu markada müktesep hak iddia edilen tescilli markanın asli unsuru olan "Yayla" kelimesinin muhafaza edildiği ancak marka örneğinin davacı markalarına yakınlaşma çabası ve iltibas tehlikesi içerdiği için davalının müktesep hak müessesesinden faydalanamayacağı gerekçesiyle verilen kararın onanmasına karar verildiği, tüm bu kararlar nazara alındığında davacının itirazına mesnet markalarıyla müştereken aynı kelimeyi içeren davalı şirketin dava konusu başvurusunda da müktesep hak iddia edilen tescilli markanın asli unsuru olan "Yayla" kelimesinin muhafaza edildiği, ancak davalının önceki markalarında yer almayan şekilde "Yayla" ibaresini "y" harfinin altından ve "a" harfinin üzerinden başlayan, ucu açık iki adet yay figürü ile çerçevelemesinin, ayrıca bu yayların ucundaki başak figürü ile tamamen ilgisiz şekilde, davacı markaları ile benzeyen lacivert rengin seçilmesinin, davalının başvurusunu davacı markasına yakınlaştırdığı, bu bağlamda Özel Dairenin aynı yönde verilmiş bulunan kararları kapsamında yine Özel Dairenin müktesep hak müessesesine ilişkin belirlediği kriterler çerçevesinde dava konusu başvurunun davacı markalarına yakınlaşma çabası ve iltibas tehlikesini içerdiği için davalının müktesep hak müessesesinden faydalanamayacağı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı şirket vekili; müvekkili ile davacı arasında devam eden bir çok davadan dört davanın kesinleştiğini, bunlardan üçünün müvekkili aleyhinde olmasının diğer kararların tümünün aksi yönde tespitler içerdiğini göstermediğini, bu durumun istikrarlı olarak devam ettiğinin kabul edilemeyeceğini, müvekkilinin marka başvurusunun davacı markalarına yakınlaşmadığını, önceki markalarındaki ibarelere benzer olduğunu, başvuruda kullanılan tüm unsurların önceki markalarda mevcut olduğunu ve bu başvuru ile müvekkilinin seri marka yaratma amacında olduğunu, somut olayda marka yönünden müktesep hak koşullarının oluştuğunu, ortaya konulan incelemenin hâkimlik mesleğinin gerektirdiği bilgi ile çözümlenemeyeceğini, tüm sürecin değerlendirilmesinin ve bir grafoloji uzmanından teknik rapor alınmasının talep edildiğini belirterek direnme kararını temyiz etmiştir.
Davalı Kurum vekili; davalı şirkete ait önceki tarihli markaların dava konusu marka başvurusu yönünden müktesep hak teşkil ettiğini, bu hususun bilirkişi raporunda da tespit edildiğini, davalı şirkete ait marka başvurusunun davacıya ait markalara yakınlaşma amacı taşımadığını belirterek direnme kararını temyiz etmiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalı şirkete ait dava konusu 2016/68.28 sayılı ve “Yayla Tarifi Kulağında Tadı Damağında” ibareli marka başvurusunun yine davalı şirketin davacının önceki markalarının asli unsuru olan “Yayla” ibaresini muhafaza eden bir marka başvurusu olarak mı yoksa davacı şirkete ait “Yayla” esas unsurlu markalardaki ibareye yakınlaşma/benzeme amacıyla yapılan bir başvurusu olarak mı nitelendirileceği, bu kapsamda davalı şirkete ait “Yayla” esas unsurlu önceki tarihli markaların dava konusu marka başvurusu yönünden müktesep hak teşkil edip etmediği, buradan varılacak sonuca göre davalı şirkete ait marka başvurusu ile davacıya ait itiraza mesnet markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma tehlikesinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
1. 556 sayılı KHK'nın 7, 8, 9, 35 ve 42 nci maddeleri.
2. Değerlendirme
1. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konuya ilişkin yasal düzenlemeler ile hukuki kavram ve kurumların ortaya konulmasında yarar bulunmaktadır.
2. Hemen belirtmek gerekir ki, tescilli bir markanın, ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınaî Mülkiyet Kanunu (6769 sayılı Kanun) ile düzenlenmiştir. Ancak somut olayda uyuşmazlığın çözümü için başvuru ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 556 sayılı KHK’nın uygulanması gerekmektedir.
3. Türk Hukukunda sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir. 556 sayılı KHK'nın 7 nci maddesinde bir marka tescil başvurusunun Türk Patent ve Marka Kurumu (Kurum) tarafından “mutlak ret nedenleri” kapsamında yapılacak inceleme sonucunda reddedilmesinin koşulları belirlenmiştir. Mutlak ret nedenlerinin ortak özelliği, marka olarak tescili talep olunan işaretin kamuyu ilgilendirmesi veya kamuya mal olmasıdır. Ret nedenlerinin mutlak karakteri icabı, herhangi bir kişinin ileri sürmesine gerek kalmaksızın Kurum ve mahkeme tarafından "resen" dikkate alınırlar. Zira mutlak ret nedenleri birer defi değil, itiraz sebebidir. Mutlak ret nedenlerini, mükellefiyetleri olmamasına rağmen, 556 sayılı KHK’nın 34 üncü maddesi gereği herkes Kurumun bilgisine arz edebilir ve ilgililer (tescil neticesinde menfaat kaybına uğrayabilecek kişiler) de 556 sayılı KHK’nın 35 inci maddesi çerçevesinde "itiraz" konusu yapabilirler. İlgililer bu itirazlarından feragat edemezler. İtiraza rağmen YİDK tarafından verilen kesinleşmiş tescil kararına karşı, 556 sayılı KHK’nın 53 üncü maddesi gereğince iptal davası ikame edilebilir. Bu davalarda, mutlak ret nedenleri mahkemece resen dikkate alınır. YİDK kararlarının iptali için açılan davalarda mutlak ret nedenleri hakkındaki inceleme ve değerlendirme başvuru tarihindeki koşullara göre yapılır. Mutlak ret nedenlerinden birinin varlığı dolayısıyla tescil olunmaması gerekirken her nasılsa tescil olunan bir markaya karşı 556 sayılı KHK’nın 42/1-a maddesi gereğince hükümsüzlük davası açılabilir. Böyle bir dava sonuçlanmadan tescili yolsuz da olsa bir markanın kullanımı engellenemez (Hakan Karan, Mehmet Kılıç, Markaların Korunması 556 sayılı KHK Şerhi ve İlgili Mevzuat, Ankara, 1. Baskı, 2004, s. 79-80).
4. 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesinde ise markanın tescili ile ilgili “nispi ret nedenleri” düzenlenmiştir. Bu nedenlerin ortak özelliği, tescili talep olunan marka üzerinde üçüncü bir kişinin üstün hak iddiasına dayanmasıdır. Mutlak ret nedenlerinden farklı olarak nispi ret nedenlerinin kamu menfaati ile herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır. Nispi ret nedenleri, mahkeme veya Kurum tarafından resen dikkate alınmazlar. Bunların mutlaka 556 sayılı KHK’nın 35 inci maddesi gereğince ilgili kişiler (yani daha önceki bir tarihte tescil edilmiş veya tescil başvurusunda bulunulmuş bir markanın sahibi ile tescilsiz markayı kullanarak bu işaret üzerinde daha eski bir tarihte hak kazanmış olan kişiler) tarafından “itiraz” olarak ileri sürülmesi gerekir. İlgili kişiler, itiraz hakkını kullanmaktan feragat edebilirler. Nispi ret nedenlerinden birinin varlığı dolayısıyla tescil olunmaması gerekirken her nasılsa tescil olunan bir markaya karşı 556 sayılı KHK’nın 47 ilâ 53 üncü maddeleri arasındaki prosedür takip edilerek kesinleşmiş YİDK kararı aleyhine iptal davası açılabileceği gibi, 556 sayılı KHK’nın 42/1-b maddesindeki şartlar dairesinde hükümsüzlük davası da ikame edilebilir.
5. Somut olay ile ilgisi bulunması bakımından nispi ret nedenlerinden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi üzerinde durulmasında yarar vardır.
6. 556 sayılı KHK’nın 8/1-a ve b maddesindeki düzenleme gereğince tescil için başvurusu yapılan marka ile tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka arasında halk tarafından karıştırılma ihtimalinden (iltibas) bahsetmek için hem karşılaştırmaya konu marka işaretleri arasında hem de işaretlerin tescil edileceği mal ve hizmetler arasında aynılık veya benzerlik olması gerekir.
7. 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi kapsamında markalara ait mal ve hizmet listelerinde yer alan mal ve hizmetlerin “aynı veya benzer” olup olmadığının değerlendirmesinde, sınıflandırmaya ilişkin ulusal ve uluslararası düzenlemelerin bağlayıcı kurallar içermediği dikkate alındığında, karşılaştırma konusu mal ve hizmetlerin ait oldukları sınıf numaraları ile bağlı kalınmamalıdır. Karşılaştırmaya konu mal veya hizmet farklı sınıflarda yer almakla birlikte, hammadde-mamul ilişkisi, pazarlama koşulları, amaçları, satış sonrası servis ve onarım süreçlerinde ortaya çıkan müşteri çevresindeki ayniyet, birinin diğeri yerine ikame edilebilmesi gibi birçok açıdan benzerlik içerebilmektedir. Bu itibarla karşılaştırmaya konu mal veya hizmet farklı sınıflarda olsa da “aynı veya benzer” olabilmektedir.
8. Tescil için başvurusu yapılan marka ile tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka arasında halk tarafından karıştırılma ihtimalinden bahsedebilmek için mal ve hizmetin aynı veya benzer olmasının yanında işaretlerin de “aynı veya benzer” olması gerekmektedir. İşaretler arasında benzerlik değerlendirmesi yapılırken işaretler arasında görsel, işitsel ve anlamsal benzerliğin yanında esas olarak halk (tüketici) nezdinde bir bütün olarak uyandırdığı izlenim esas alınmalıdır. Bir işaret, görsel, işitsel, anlamsal veya diğer bir açıdan farklı olsa bile, “bütünsel” bir açıdan kendisine yaklaşıldığında herhangi bir sebeple halk gözünde başka bir marka ile bağlantısı varmış intibaı oluşturarak onu çağrıştırıyorsa ve bu yüzden halkın mal veya hizmet tercihinde etkili oluyorsa, marka olarak tescili engellenebilir. Başka bir deyişle müşterilerin ihtiyaçları olan mal veya hizmetleri bunları ayırt etmek maksadıyla kullanılan işaretlerin birbirine yakınlığı dolayısıyla karıştırmaları ihtimal dâhilindeyse bir marka ile diğer bir işaret arasında “benzerlik” vardır (Karan, Kılıç, s. 199). Bu itibarla markanın bir bütün olarak algılanmasına etki eden bütün unsurlar her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmeli ve halk tarafından karıştırılma ihtimali buna göre belirlenmelidir. Burada belirtilen halk; işin ilgilisi veya uzmanı olmayan ancak doğrudan muhatabı olan ortalama tüketicidir.
9. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, tüketicilerin bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde ve herhangi bir sebeple bağlantı kurma ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım veya bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir. Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” bunların karıştırılabileceği yönünde ise iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir. Başka bir deyişle karıştırılma ihtimali; görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın asıl unsurları ve tamamlayıcı unsurları, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine tüketicilerin, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
10. Hemen belirtilmelidir ki; işaretlerin benzerliğinde ve karıştırılma ihtimalinde dikkate alınacak önemli bir unsur da, önceki markanın ayırt edici niteliğidir. Önceki markanın ayırt edici niteliği düşük ise küçük farklılıklarla dâhi karıştırılma ihtimali ortadan kaldırılabilir. Bu gibi hâllerde önceki marka ile başvuru arasında mevcut farklı unsurların veya ortak unsurlara yapılan ilavelerin ayırt ediciliği ve sonraki başvuruyu yeterince farklılaştırıp farklılaştırmadığı üzerinde durulmalıdır. Nitekim Avrupa Marka ve Tasarım Ağı Ortak Bildirgesinde de belirtildiği üzere, markalar düşük seviyede ayırt ediciliği olan bir unsuru paylaşıyorsa, karıştırılma ihtimali değerlendirmesinde örtüşmeyen bileşenlerin markaların genel izlenimi üzerindeki etkisine odaklanılacaktır (Rauf Karasu, Cahit Suluk, Temel Nal, Fikri Mülkiyet Hukuku, Ankara, 2018, s. 189). Başka bir deyişle önceki markanın ayırt edici niteliği düşük ise markaların örtüşmeyen bileşenlerinin benzerlikleri/farklılıkları ve ayırt edicilikleri ele alınarak sonuca gidilecektir.
11. Bununla birlikte 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi kapsamında önceki markanın tanınmış olması da işaretler arasında karıştırılma ihtimalini artıran bir unsurdur. Gerçekten de bir işaretle karşılaşan tüketici, bu işaretin tanınmış markanın sadece bir unsurunu içermesi hâlinde dahi bunlar arasında bir bağlantı kurabilmektedir. Zira tanınmış markayı oluşturan ibareler tüketici nezdinde yerleşmiş olduğundan, sonraki işaret görüldüğünde bu işaretteki bazı farklılıklar gözden kaçırılarak tanınmış marka ile bağlantı kurulabilmektedir. Ancak vurgulamak gerekir ki, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi kapsamında, önceki markanın tanınmış olması, tescil edilmek istenen markanın sadece aynı veya benzer mal ve hizmetler yönünden benzerlik değerlendirilmesinde dikkate alınmalıdır. Tanınmış markanın tescil edildiği mal ve hizmetlerden farklı mal ve hizmetlerde korunup korunamayacağına 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi kapsamında değil, 556 sayılı KHK’nın 8/4 üncü maddesi kapsamında yapılan değerlendirmeden sonra karar verilmelidir.
12. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davalı şirketin 29, 30, 32 ve 43 üncü sınıflardaki bir kısım mallarda "Yayla Tarifi Kulağında Tadı Damağında" ibareli marka başvurusuna karşı davacı tarafından "Yayla" esas unsurlu markalara dayalı olarak davalı Kurum nezdinde itiraz edildiği, bu itiraz neticesinde verilen dava konusu YİDK kararı ile taraf markaları benzer bulunmakla beraber davalı şirketin işbu dava konusu marka başvurusu öncesindeki "Yayla" esas unsurlu markaları sebebiyle müktesep hakka sahip olduğundan davacı itirazının nihai olarak reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
13. Davalı şirketin markası "Yayla Tarifi Kulağında Tadı Damağında" ibaresinden oluşmakta olup anılan ibaredeki "Yayla" ibaresinin beyaz zemin üzerinde, üst kısımda kırmızı harflerle yazılı olduğu, bu kelimenin koyu mavi renkli ve sağ üst ucu buğday başağı olarak tasarlanmış üst ve sol kısmın tamamı ile alt kısmın yarısını çevreleyen yarım elips çizgisi ile ön plana çıktığı, "Yayla" kelimesinin alt kısmında yer alan kırmızı zemin üzerine beyaz harflerle yazılı "Tarifi Kulağında" ibaresi ile onun hemen altındaki beyaz zemin üzerine koyu mavi harflerle yazılı "Tadı Damağında" ibaresinin tali unsur konumunda olduğu görülmüştür. Davacıya ait itiraza mesnet markaların bir kısmında da "Yayla" ibaresi esas unsur olarak yer almakla anılan kelime, baştaki "Y" harfinin sağ ucundan biri, ikinci "Y" harfinin alt ucundan diğeri olmak üzere zıt yöndeki iki ayrı elips çizgileri ile çevrelenmiş, renkli olarak tescil edilen bir kısım markalarda da kırmızı ve koyu mavi renkler ise hem kelimenin hem de kelimeyi çevreleyen elips şeklindeki çizgilerin tasarımında kullanılmıştır.
14. Öte yandan davalı şirket tarafından müktesep hakka dayanak olarak ileri sürülen eski tarihli markalarda işbu dava konusu marka başvurusundaki tasarımdan farklı olarak "Yayla" kelimesi elips içerisinde yer alacak şekilde kullanılmakla birlikte anılan kelime, kırmızı harflerle yarısı koyu mavi, yarısı ise açık mavi renklerle boyalı elips şeklindeki zemin üzerinde esas unsur konumlandırılmıştır. Bu hâliyle dava konusu olan marka başvurusunda yer alan ibaredeki esas unsura yönelik tasarım, davalı şirketin kazanılmış hakka dayanak olarak ileri sürdüğü markalara benzemekten ziyade davacı şirkete ait yukarıda detayları verilen "Yayla" esas unsurlu markalarda yer alan tertibatla benzerlik içermektedir.
15. Hemen belirtilmelidir ki, farklı kişiler adına sicile tescilli mükerrer markaların varlığı hâlinde, mükerrer marka sahiplerinden birisinin yaptığı ve tescilli markasının serisi niteliğindeki yeni bir başvurunun müktesep hak ilkesinden yararlanarak tescil edilebilmesi için; daha önceki markanın tescil ve kullanımıyla ilgili olarak mükerrer marka sahipleri arasında bir uyuşmazlık çıkartılmamış olması ve önceki markasının asli unsuru muhafaza edilerek marka sahibi ile bağlantısı ve tüketici nezdinde bıraktığı izlenim korunmak suretiyle seri marka oluşturmak amacı taşıması, öte yandan da diğer işletme adına tescilli mükerrer markaya yakınlaştırma, benzeştirme vb. şekillerde karıştırılma tehlikesini yol açılmaması ve bu yolla haksız yararlanma sonucunu doğurmaması gereklidir.
16. Bu bağlamda davalı şirketin benzer sınıflarda ve aynı esas unsurla tescilli eski tarihli markaları mevcut olmakla birlikte davaya konu marka başvurusundaki ibarenin bütünsel anlamda önceki markalara benzer şekilde seri marka olacak niteliği haiz olduğu söylenemez. Zira dava konusu marka başvurusundaki ibarenin tertip tarzı neticesinde davacıya ait "Yayla" esas unsurlu markaların düzenleniş tarzına yakınlaştığı, bu çerçevede önceki markalarından ziyade davacıya ait markalar ile karıştırılmaya neden olacak düzeyde benzerlik içerdiği açıktır. Başka bir anlatımla davalı şirketin marka başvurusundaki “Yayla” esas ibaresi, müktesep hakkına dayanak olan markalardaki kullanıma benzer olmayıp davacıya ait markalardaki ibarelere yakınlaşan/benzeyen niteliği haiz bir marka olarak kabul edilmelidir. Önemle belirtilmelidir ki; davalı şirketin asli unsuru muhafaza ederek seri marka oluşturma veya markasını gençleştirme hakkı, başkası adına tescilli markaya yakınlaşma, benzetme gibi tehlikelere yol açmaması kaydıyla korunur.
17. Ayrıca davalı şirkete ait dava konusu marka başvurusunda kullanılan “Yayla” esas ibaresindeki kompozisyona benzer şekilde tescil başvurularına karşı aynı markalara dayalı olarak yapılan davacı itirazları neticesinde açılan davalar sonucu verilen kararlara ilişkin yine Özel Dairece verilen bir çok kararda; davalı şirketin dava konusu marka başvurusundaki tasarımın aynısını içeren markaları yönünden davacı markalarına yakınlaştığı, bu sebeple önceki markalarına dayalı olarak müktesep hak kurumundan faydalanamayacağı teyit edilerek bu kararların bir kısmının kesinleşmesi neticesinde davalı şirketin dava konusu marka başvurusunda yer alan düzenleme ve tertip şekillerini içeren "Yayla" esas unsurlu marka başvurusu yönünden müktesep hakkının bulunmadığı belirlenmiştir.
18. Netice itibariyle davalı şirkete ait dava konusu 2016/68.28 sayılı ve “Yayla Tarifi Kulağında Tadı Damağında” ibareli marka başvurusunun davacı şirkete ait “Yayla” esas unsurlu markalardaki ibareye yakınlaşan/benzeyen bir marka başvurusu olarak kabul edilmesi gerekir. Dolayısıyla davalı şirkete ait “Yayla” esas unsurlu önceki tarihli markaların dava konusu marka başvurusu yönünden müktesep hak teşkil ettiği söylenemeyeceğinden davalı şirkete ait marka başvurusu ile davacıya ait itiraza mesnet markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi mevcuttur.
19. Hâl böyle olunca; Bölge Adliye Mahkemesince yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden usul ve yasaya uygun direnme kararının onanması gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA,
Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın 6100 sayılı Kanun’un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.02.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.