
YURTDIŞINDAKİ MÜŞTERİLER ADINA DÜZENLENEN FATURALARDA TÜRK PARASI KARŞILIĞININ GÖSTERİLME ZORUNLULUĞU YOKTUR.
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2023/4455
Karar No : 2024/7530
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 12.05.2023
SAYISI : 2020/1090 Esas, 2023/760 Karar
Bölge Adliye Mahkemesi kararı Yargıtayca duruşma istemli olarak davalı vekili, duruşma istemsiz olarak ihbar olunan vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi. Duruşma için belirlenen 22.10.2024 günü hazır bulunan davacı vekili Avukat Y.B. ile davalı vekili Avukat A.G.G. ile ihbar olunan vekili Avukat A.K. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıdan 31.12.2016 tarihinde satın aldığı otomobilin kısa süre içerisinde arıza uyarısı verdiğini, beş kez aynı arızadan servise müracaat edilmiş olmasına rağmen sorunun çözülmediğini, en son araçta turbo şarj ünitesi, EGR soğutucusu ve dizel partikül filtresinin değişmesi gerektiğinin söylendiğini, aracın yaşına ve niteliğine göre arızanın olağan dışı olduğunu, üretim hatası bulunduğunu ileri sürerek ayıplı olan malın misliyle değişimini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile 98.956,89 euronun fiili ödeme tarihindeki TCMB efektif satış kuru üzerinden TL karşılığının dava tarihinden itibaren döviz faizi uygulanarak davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; araçta üretim hatası bulunmadığını, süresinde ayıp ihbarı yapılmadığını, ortaya çıkan sorunların kullanımdan kaynaklandığını, servise her müracaatın arızayla ilgili olmadığını, bazı müracaatların bakıma ilişkin bulunduğunu, Mahkemece aksi kanaate ulaşılırsa sözleşmeden dönme nedeniyle dava konusu aracın rayiç değeri hesaplanıp fatura tutarından düşülerek karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, dava konusu aracın 79.000 km’ye gelinceye kadar 5 kez servis-arıza uyarısı verdiği, arızaların kullanıcı hatasından kaynaklanmadığı, aracın gizli ayıplı olduğu, yüksek fiyata satılan, üst seviyede konfor ve güvenlik vaadeden bir araçta henüz 37.000 km yol yapmadan arıza çıkması, arızanın kronik biçimde tekrarlaması, alıcıyı sürekli servise gitmeye mecbur bırakması, yolda arızanın tekrarlayacağı endişesi yaşanmasına sebep olması, servis müdahalesinin yetersiz kalması dikkate alındığında maldan yararlanmanın önemli ölçüde azaldığının kabulü gerektiği, davacı tarafın ıslahla bedel iadesi talep ettiği, satış bedeli konusunda uyuşmazlık çıkmışsa da faturanın yabancı para esasına göre ve ödeme günündeki kura göre düzenlendiği dikkate alınarak bu bedel üzerinden hüküm kurulması gerektiği, bir taraf maldan diğer taraf paradan yararlandığından bu bedele faiz uygulanması veya kullanım/eskime bedeli tenzil edilmesinin doğru olmayacağı, davacının malı teslim ettiğinde parasını iade alması, mal tesliminden sonra bedel iade edilinceye kadar faiz işletilmesi ve davalı taraf malı almamakta direndiği takdirde temerrüt tarihinden itibaren faiz ödemesi gerektiği kanaatiyle davanın kabulü ile 98.956,89 euronun davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacı tarafa satılıp teslim edilen ve gerekçeli kararda şase ve motor numaraları gösterilecek olan aracın davalıya iadesine, hüküm altına alınan işbu araç bedeline aracın davalı tarafa her türlü kayıt ve yükümlülükten ari biçimde teslimi tarihinden itibaren döviz faizi uygulanmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekilince istinaf edilmiştir.
IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, dava konusu faturadaki tutarın 98.956,89 euro olduğu, 3.70161 kur üzerinden 366.299,52 TL olarak düzenlendiği, aracın gizli ayıplı olduğu, davacının seçimini bedel iadesi yönünden kullandığı, yeni alınan bir araçta bu denli çok arızanın meydana gelmesinin araçtan beklenilen faydayı ve sürekli kullanımı engeller nitelikte bulunduğu, davacının sözleşmeden dönme ve bedel iadesi talebinin yerinde olduğu, süresinde ayıp ihbarının yapıldığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davalı vekili ve ihbar olunan vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ İNCELEMESİ
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, ayıplı satıma dayalı bedel iadesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 23 üncü maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 223 üncü vd. maddeleri
3. Değerlendirme
1. İhbar olunan B. Otomotiv Pazarlama ve Ticaret A.Ş. vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuş ise de B. Otomotiv Pazarlama ve Ticaret A.Ş.'ye husumet yöneltilerek açılan bir dava bulunmadığı gibi Mahkemece verilen karar başlığında gösterilmemiş, Bölge Adliye Mahkemesi karar başlığında ise ihbar olunan sıfatı ile gösterilmiş olup, hüküm de usul ve yasaya uygun olarak sadece davanın açıldığı davalı taraf aleyhine kurularak, ihbar olunan aleyhine herhangi bir hüküm tesis edilmemiştir. O halde, aleyhinde verilmiş bir hüküm bulunmayan ve karar başlığında da ihbar olunan sıfatı ile gösterilmiş olan B. Otomotiv Pazarlama ve Ticaret A.Ş.'nin hükmü temyiz etmekte hukuki yararı bulunmadığından temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2. Davalı vekilinin temyiz isteminin incelenmesine gelince, yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin karara yönelik davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
3. Yukarıda yapılan özetten anlaşılacağı üzere İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesince dava konusu faturanın yabancı para esasına göre ve ödeme günündeki kura göre düzenlendiği gerekçesiyle döviz üzerinden hüküm kurulmuştur. Davalı taraf ise döviz üzerinden değil TL üzerinden hüküm kurulması gerektiğini, ödemenin de TL üzerinden yapıldığını ileri sürmüştür.
4. 6098 sayılı Kanun'un 99 uncu maddesi "Konusu para olan borç Ülke parasıyla ödenir. Ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödeme yapılması kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parasıyla da ödenebilir. Ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade de bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesini isteyebilir." hükmünü düzenlemiştir.
5. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun ikinci fıkrasının (a) bendinde ise "Kayıt ve belgelerde Türk para birimi kullanılır. Belgeler, Türk parası karşılığı gösterilmek şartıyla, yabancı para birimine göre de düzenlenebilir. Şu kadar ki yurt dışındaki müşteriler adına düzenlenen belgelerde Türk parası karşılığı gösterilme şartı aranmaz.” şeklinde hüküm bulunmaktadır.
6. Buradan hareketle temel kural faturaların Türk parası olarak düzenlenmesi olmakla birlikte, Türk parası karşılığı gösterilmek suretiyle yabancı para birimine göre de düzenlenmesi mümkündür. Ancak yurtdışındaki müşteriler adına düzenlenen faturalarda Türk parası karşılığının gösterilme zorunluluğu yoktur. Bu tür faturalar yalnızca yabancı para birimi ile düzenlenebilirler. Yabancı para birimine göre düzenlenen faturalarda yalnızca işlem tarihindeki kurun faturada gösterilmesi yeterli değildir. 385 no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği uyarınca yurt içindeki müşteriler adına yabancı para birimine göre düzenlenen faturalarda, yabancı para birimi tutarı ve Türk para birimi tutarı yer almak zorundadır. Bu nedenle yurt içindeki müşterilere yabancı para birimi üzerinden fatura düzenlenmesi durumunda söz konusu faturada işlem tarihindeki döviz kurunun ve faturanın Türk parası karşılığının da faturada açıkça gösterilmesi gerekmektedir.
7. Somut olaya gelindiğinde ise taraflar arasındaki 31.12.2016 tarihli faturanın 366.299,52 TL olarak düzenlendiği, ödemenin de TL olarak yapıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda Mahkemece, dava konusu faturanın niteliği ve yapılan ödeme gözetilmek suretiyle bedele hükmedilmek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. SONUÇ : Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle ihbar olunan B. Otomotiv Pazarlama ve Ticaret A.Ş. vekilinin temyiz isteminin REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, (3 numaralı ve devam eden) bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 28.000,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin alınan temyiz karar harçlarının istekleri halinde ilgililere iadesine, 23.10.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan V. Üye Üye Üye Üye
Dudu İrem Toros Mehmet Cebeci Mikail Özdemir İsmail Yavuz Okan Albayrak
YURTDIŞINDAKİ MÜŞTERİLER ADINA DÜZENLENEN FATURALARDA TÜRK PARASI KARŞILIĞININ GÖSTERİLME ZORUNLULUĞU YOKTUR.
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2023/4455
Karar No : 2024/7530
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 12.05.2023
SAYISI : 2020/1090 Esas, 2023/760 Karar
Bölge Adliye Mahkemesi kararı Yargıtayca duruşma istemli olarak davalı vekili, duruşma istemsiz olarak ihbar olunan vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi. Duruşma için belirlenen 22.10.2024 günü hazır bulunan davacı vekili Avukat Y.B. ile davalı vekili Avukat A.G.G. ile ihbar olunan vekili Avukat A.K. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıdan 31.12.2016 tarihinde satın aldığı otomobilin kısa süre içerisinde arıza uyarısı verdiğini, beş kez aynı arızadan servise müracaat edilmiş olmasına rağmen sorunun çözülmediğini, en son araçta turbo şarj ünitesi, EGR soğutucusu ve dizel partikül filtresinin değişmesi gerektiğinin söylendiğini, aracın yaşına ve niteliğine göre arızanın olağan dışı olduğunu, üretim hatası bulunduğunu ileri sürerek ayıplı olan malın misliyle değişimini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile 98.956,89 euronun fiili ödeme tarihindeki TCMB efektif satış kuru üzerinden TL karşılığının dava tarihinden itibaren döviz faizi uygulanarak davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; araçta üretim hatası bulunmadığını, süresinde ayıp ihbarı yapılmadığını, ortaya çıkan sorunların kullanımdan kaynaklandığını, servise her müracaatın arızayla ilgili olmadığını, bazı müracaatların bakıma ilişkin bulunduğunu, Mahkemece aksi kanaate ulaşılırsa sözleşmeden dönme nedeniyle dava konusu aracın rayiç değeri hesaplanıp fatura tutarından düşülerek karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, dava konusu aracın 79.000 km’ye gelinceye kadar 5 kez servis-arıza uyarısı verdiği, arızaların kullanıcı hatasından kaynaklanmadığı, aracın gizli ayıplı olduğu, yüksek fiyata satılan, üst seviyede konfor ve güvenlik vaadeden bir araçta henüz 37.000 km yol yapmadan arıza çıkması, arızanın kronik biçimde tekrarlaması, alıcıyı sürekli servise gitmeye mecbur bırakması, yolda arızanın tekrarlayacağı endişesi yaşanmasına sebep olması, servis müdahalesinin yetersiz kalması dikkate alındığında maldan yararlanmanın önemli ölçüde azaldığının kabulü gerektiği, davacı tarafın ıslahla bedel iadesi talep ettiği, satış bedeli konusunda uyuşmazlık çıkmışsa da faturanın yabancı para esasına göre ve ödeme günündeki kura göre düzenlendiği dikkate alınarak bu bedel üzerinden hüküm kurulması gerektiği, bir taraf maldan diğer taraf paradan yararlandığından bu bedele faiz uygulanması veya kullanım/eskime bedeli tenzil edilmesinin doğru olmayacağı, davacının malı teslim ettiğinde parasını iade alması, mal tesliminden sonra bedel iade edilinceye kadar faiz işletilmesi ve davalı taraf malı almamakta direndiği takdirde temerrüt tarihinden itibaren faiz ödemesi gerektiği kanaatiyle davanın kabulü ile 98.956,89 euronun davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacı tarafa satılıp teslim edilen ve gerekçeli kararda şase ve motor numaraları gösterilecek olan aracın davalıya iadesine, hüküm altına alınan işbu araç bedeline aracın davalı tarafa her türlü kayıt ve yükümlülükten ari biçimde teslimi tarihinden itibaren döviz faizi uygulanmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekilince istinaf edilmiştir.
IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, dava konusu faturadaki tutarın 98.956,89 euro olduğu, 3.70161 kur üzerinden 366.299,52 TL olarak düzenlendiği, aracın gizli ayıplı olduğu, davacının seçimini bedel iadesi yönünden kullandığı, yeni alınan bir araçta bu denli çok arızanın meydana gelmesinin araçtan beklenilen faydayı ve sürekli kullanımı engeller nitelikte bulunduğu, davacının sözleşmeden dönme ve bedel iadesi talebinin yerinde olduğu, süresinde ayıp ihbarının yapıldığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davalı vekili ve ihbar olunan vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ İNCELEMESİ
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, ayıplı satıma dayalı bedel iadesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 23 üncü maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 223 üncü vd. maddeleri
3. Değerlendirme
1. İhbar olunan B. Otomotiv Pazarlama ve Ticaret A.Ş. vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuş ise de B. Otomotiv Pazarlama ve Ticaret A.Ş.'ye husumet yöneltilerek açılan bir dava bulunmadığı gibi Mahkemece verilen karar başlığında gösterilmemiş, Bölge Adliye Mahkemesi karar başlığında ise ihbar olunan sıfatı ile gösterilmiş olup, hüküm de usul ve yasaya uygun olarak sadece davanın açıldığı davalı taraf aleyhine kurularak, ihbar olunan aleyhine herhangi bir hüküm tesis edilmemiştir. O halde, aleyhinde verilmiş bir hüküm bulunmayan ve karar başlığında da ihbar olunan sıfatı ile gösterilmiş olan B. Otomotiv Pazarlama ve Ticaret A.Ş.'nin hükmü temyiz etmekte hukuki yararı bulunmadığından temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2. Davalı vekilinin temyiz isteminin incelenmesine gelince, yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin karara yönelik davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
3. Yukarıda yapılan özetten anlaşılacağı üzere İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesince dava konusu faturanın yabancı para esasına göre ve ödeme günündeki kura göre düzenlendiği gerekçesiyle döviz üzerinden hüküm kurulmuştur. Davalı taraf ise döviz üzerinden değil TL üzerinden hüküm kurulması gerektiğini, ödemenin de TL üzerinden yapıldığını ileri sürmüştür.
4. 6098 sayılı Kanun'un 99 uncu maddesi "Konusu para olan borç Ülke parasıyla ödenir. Ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödeme yapılması kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parasıyla da ödenebilir. Ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade de bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesini isteyebilir." hükmünü düzenlemiştir.
5. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun ikinci fıkrasının (a) bendinde ise "Kayıt ve belgelerde Türk para birimi kullanılır. Belgeler, Türk parası karşılığı gösterilmek şartıyla, yabancı para birimine göre de düzenlenebilir. Şu kadar ki yurt dışındaki müşteriler adına düzenlenen belgelerde Türk parası karşılığı gösterilme şartı aranmaz.” şeklinde hüküm bulunmaktadır.
6. Buradan hareketle temel kural faturaların Türk parası olarak düzenlenmesi olmakla birlikte, Türk parası karşılığı gösterilmek suretiyle yabancı para birimine göre de düzenlenmesi mümkündür. Ancak yurtdışındaki müşteriler adına düzenlenen faturalarda Türk parası karşılığının gösterilme zorunluluğu yoktur. Bu tür faturalar yalnızca yabancı para birimi ile düzenlenebilirler. Yabancı para birimine göre düzenlenen faturalarda yalnızca işlem tarihindeki kurun faturada gösterilmesi yeterli değildir. 385 no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği uyarınca yurt içindeki müşteriler adına yabancı para birimine göre düzenlenen faturalarda, yabancı para birimi tutarı ve Türk para birimi tutarı yer almak zorundadır. Bu nedenle yurt içindeki müşterilere yabancı para birimi üzerinden fatura düzenlenmesi durumunda söz konusu faturada işlem tarihindeki döviz kurunun ve faturanın Türk parası karşılığının da faturada açıkça gösterilmesi gerekmektedir.
7. Somut olaya gelindiğinde ise taraflar arasındaki 31.12.2016 tarihli faturanın 366.299,52 TL olarak düzenlendiği, ödemenin de TL olarak yapıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda Mahkemece, dava konusu faturanın niteliği ve yapılan ödeme gözetilmek suretiyle bedele hükmedilmek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. SONUÇ : Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle ihbar olunan B. Otomotiv Pazarlama ve Ticaret A.Ş. vekilinin temyiz isteminin REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, (3 numaralı ve devam eden) bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 28.000,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin alınan temyiz karar harçlarının istekleri halinde ilgililere iadesine, 23.10.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan V. Üye Üye Üye Üye
Dudu İrem Toros Mehmet Cebeci Mikail Özdemir İsmail Yavuz Okan Albayrak