KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

ASIL - ALT İŞVEREN SIFATI OLMAYAN ZARARA ŞAHSİ KUSURUYLA SEBEP OLAN ÜÇÜNCÜ KİŞİLER İÇİN UYGULANMASI GEREKEN ZAMANAŞIMI KURALI TBK 72 HÜKMÜ DÜZENLEMESİDİR.

T.C.
YARGITAY
10. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2024/12354
Karar No      : 2024/13655

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       :
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
TARİHİ                                 : 21.09.2023
SAYISI                                 : 2023/2558 E., 2023/3312 K.

Taraflar arasında, iş kazasından tazminat istemi davasından dolayı yapılan yargılama neticesinde İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul ve kısmen reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararına karşı, davacılar ve davalılar A. Grup Alışveriş Eğlence Merkezi Gayrimenkul İnşaat Turizm İth. İhr. San. ve Tic. A.Ş., S.T. Asansör San. A.Ş. ve A.A. Nakliyat ve Makine San. Tic. Ltd. Şti. vekillerinin istinafı üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf istemlerinin esastan reddine dair karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar davacılar ve davalılar A. Grup Alışveriş Eğlence Merkezi Gayrimenkul İnşaat Turizm İth. İhr. San. ve Tic. A.Ş., S.T. Asansör San. A.Ş. ve A.A. Nakliyat ve Makine San. Tic. Ltd. Şti. vekilleri tarafından süresi içerisinde temyiz edildiği davalı S.T. Asansör San. A.Ş. tarafından temyiz incelemesinin duruşmalı icra edilmesi talep edildikten, duruşma için tayin edilen 28.05.2024 Salı günü için yapılan tebligatlar üzerine duruşma talep eden davalı S.T. Asansör San. A.Ş. adına Av. M.Y. ile davacılar adına Av. Selma Mercimek, davalı A.A. Nakliyat ve Makine San. Tic. Ltd. Şti. adına Av. A.K.Ş. ve davalı A. Grup Alışveriş Eğlence Merkezi Gayrimenkul İnşaat Turizm İth. İhr. San. ve Tic. A.Ş. adına Av. M.İ.'ın geldikleri, davalı A.-T. Grup Mühendislik Makine İnş. Taah. Doğalgaz San. Tic. Ltd. Şti. adına gelen olmadığı görüldükten gelenlerin yüzlerine karşı murafaaya başlanarak sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra duruşmaya son verilerek yapılan ön incelemede tespit edilen noksanların ikmali için dosya geri çevrilmiş, geri çevirme üzerine dosya Dairemize gelmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi Güner Durmuş tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacılar vekili asıl dosyanın dava dilekçesinde özetle "davacılar murisi Resul K.'nun 30.09.2018 tarihinde A. Grupa ait Batıkent A. AVM'de taşeron olarak çalışan A.-T. Grup şirketinde kaynak ustası olarak çalışırken sabaha karşı 01:45 sıralarında AVM içinde yapılan tadilat şantiyesinde yürüyen merdiven yapılması için bırakılan yaklaşık 25 metrekare boşluktan -1. Kattan -3. Kata kadar 12 metre yüksekten düşerek vefat ettiğini, gerekli iş güvenliği önlemlerini almayan davacıların %100 oranında kusurlu olduğunu, müteveffanın düştüğü boşluğun kenarlarının açık olduğu, herhangi bir güvenlik önlemi alınmadığı, işe başlarken alınmış olan güvenlik önlemlerinin sonradan kaldırıldığını, güvenlik için gerilen filelerin işverence söktürüldüğünü, çalışma ortamının yeteri kadar aydınlatılmadığını, çalışma alanında şantiye şefi/sorumlusu bulunmadığını, olayın iş kazası olduğunu beyan ederek; müteveffanın eşi olan Asiye K. için 200.000,00 TL manevi tazminat, 150.000,00 TL manevi tazminat Mesut K. için, 150.000,00 TL manevi tazminat Ceylan K. için, 150.000,00 TL manevi tazminat Hilal Erci için, 150.000,00 TL manevi tazminat Yasemin Akay için ve 100,00 TL maddi tazminat Asiye K. için, 100,00 TL maddi tazminat Ceylan K. için olmak üzere davalılardan müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiş, yargılamanın devamında maddi maddi tazminat istemini eş Asiye için 456.554,90 TL'ye, çocuk Ceylan için 11.427,35 TL'ye artırmıştır.

2. Davacılar vekili birleşen dava dosyasında ise müteveffanın 30.09.2018 tarihinde davalı A. Grup Müh. San ve Tic. Ltd. Şti. isimli işveren nezdinde kaynak ustası olarak AVM'de çalışırken iş kazası geçirdiğini, ve vefat ettiğini, gerekli iş güvenliği önlemlerinin alınmadığını, müteveffanın eşi ve çocuklarının maddi ve manevi zararlarının tanzimi için Ankara 7. İş Mahkemesi 2018/536 E. sayılı dosyası ile maddi ve manevi tazminat davası açıldığını, alınan raporda davacılardan Asiye K.’nun zararının 456.554,90 TL olarak hesaplandığını ve bu hesap üzerinden ıslah yapıldığını, 26.09.2022 tarihli bilirkişi raporuna itirazlar doğrultusunda tekrar yapılan hesaplamada Asiye K.nun zararının 620.016,64 TL olarak tespit edildiğini, yeniden ıslah işleminin yapılamadığından ek dava açma zorunluluğunun olduğunu beyanla ederek, ıslahın haricinde kalan 163.461,74 TL maddi tazminatın davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı A.-T. Grup Mühendislik San. Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde; müvekkili A.-T. Grup, A. Grup Alışveriş Eğlence Merkezi Gayrimenkul İnşaat Turizm İth. İhr. San. ve Tic. A.Ş.'ye ait A. AVM'nin mekanik tesisat işi yapımı aşamasında, kendi çalışma sahası dışındaki tamirat ve montajı diğer davalılar S.T. Asansör Sanayi A.Ş. ve A.A. Nakliyat ve Makine San. Tic. Ltd. Şti. tarafında üstlenilen yürüyen merdiven boşluğuna düşmesi sonucu müvekkil şirket çalışanı Resul K.'nun ölüm olayının meydana geldiğini, müvekkilinin kaza olayının meydana geldiği şantiye içerisinde Yaşar OSGB İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri Eğitim Danışmanlık Tic. Ltd. Şirketi tarafından gerekli denetimlerin yapılması için sözleşme imzaladığı, Müteveffa Resul K.'na şantiye içinde işe başlamadan önce tüm iş güvenliği eğitimlerini Yaşar OSGB firmasında iş güvenliği uzmanı olarak çalışmakta olan Erol Yıldız tarafından almasının sağlandığı ve kullanması için gerekli tüm güvenlik ekipmanlarını eksiksiz bir biçimde teslim edildiği, müvekkili kazanın meydana geldiği şantiye sahasında yapımını üstlendiği iş ile ilgili olarak tüm güvenlik önlemlerinin alınması için uzman kişilerle çalışarak tüm güvenlik önlem ve tedbirlerini aldığını, asıl işveren konumundaki davalı şirket tarafından da sürekli olarak iş güvenlik uzmanları şantiye alanı içerisinde çalışma ve faaliyetlerine devam ettiklerini, meydana gelen üzücü olayın Müteveffa Resul K.'nun kendi sorumluluk ve görev alanındaki yapmış olduğu işin bitmesi üzerine çalışma alanından ayrıldıktan sonra şantiye içindeki montajı diğer davalılar S.T. Asansör Sanayi A.Ş. ve A.A. Nakliyat ve Makine San. Tic. Ltd. Şti. tarafından üstlenilen yürüyen merdiven boşluğuna düşmesi sonucu gerçekleştiği, olayın meydana geldiği alan, olay günü güvenlik fileleri ile kapalı olmasına rağmen olay esnasında hiçbir önlem alınmadan diğer davalılar tarafından sökülmüş ve sonrasında ise etrafında hiçbir uyarı işareti koyulmadan ve önlem alınmadan olay yerinin tehlikeli bir şeklide açık bırakıldığı ve bu konuda da müvekkil şirket çalışanlarına hiçbir bilgi verilmediğini, bu hususların Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/173.41 Sor. Nolu dosyasından tespit edildiğini ve kayıt altına alındığını, iş kazasının meydana geldiği esnada olay yerinde bulunan tanıklar Hasan Balcı, Ahmet Yörük ve Hüseyin Mert 30.09.2018 tarihli ilk ifadelerinde olayı tüm ayrıntıları ile anlattıklarını, müvekkilinin kendi çalışma alanındaki tüm güvenlik önlemlerini almasına rağmen, soruşturma dosyasındaki taraf, şüpheli tanık ifadeleri tespit tutanakları ve resimlerden de anlaşılacağı üzere çalışma yürütmediği, sorumluluğu olmadığı bir alanda, iş güvenliği tedbirlerinin diğer davalılar tarafından alınmaması sonucu meydana geldiği, yaşanan olay ile ilgili olarak müvekkiline herhangi bir kusur izafe edilemeyeceğini savunmuştur.

2. Davalı A. Grup Alışveriş Eğlence Merkezi San. Tic. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; müteveffanın müvekkil çalışanı olmadığını, olayla hiçbir ilgili olmadığını, kusuru olmadığını, davacılar tarafından talep edilen tazminatların fahiş olduğunu, müvekkil işyerinin 8501800011920 numaralı poliçe ile M. Genel Sigorta A.Ş. tarafından Ticari Paket Sigorta Poliçesi ile sigorta ettirildiğini, davanın sigorta şirketine ihbar edilmesini talep ettiklerini, müvekkilin her türlü İSG önlemlerini aldığını, kazanın yaşandığı yere file gerildiğini, alanın separatörlerle kapatıldığını ve uyarı levhaları konulduğunu, Resulun düştüğü yerde düşmeden yarım saat öncesine kadar filenin mevcut olduğunu, kazadan hemen önce diğer davalı şirket elemanlarınca yürüyen merdiven montajı yapmak için güvenlik önlemlerinin kaldırıldığını, müvekkilin meydana gelen kazada kusuru olmadığını, beyan etmiştir.

3. Davalı S.T. Asansör San. A.Ş. vekili Cevap dilekçesinde; "Müvekkil şirket ile davalı A. Grup Alışveriş Eğlence Merkezi Gayrimenkul İnşaat Turizm İth. İhr. San ve Tic. A.Ş. arasında 29.06.2015 tarihinde Kardelen Mah. Başkent Bulvarı No:224/H Batıkent Yenimahalle-Ankara adresinde sözleşme kapsamında 2 Adet 9310 ünitenin temin ve tesisinin yapılması konusunda Yürüyen Merdiven Temin ve Tesisi Sözleşmesi imzalanmıştır. Müvekkil şirket ile A.A. Nakliyat ve Makine Sanayi Tic. Ltd. Şti arasında ise Nakliyat Sözleşmesi imzalanmış olup bu sözleşme anahtar teslim sözleşmesidir. Nakliye sözleşmesi taşeronluk hizmeti olarak kabul edilemez. Dava konusu olay günü nakliye hizmeti veren A.A. Nakliyat ve Makine Sanayi Tic. Ltd. Şti. tarafından söz konusu üniteler getirilerek bu yere bırakılmıştır. Bu bırakma işlemi sırasında yerinde filelerin olması sebebi ile bu fileler sökülmüştür. Bu kısa sürede, ana binadaki aydınlatmanın eksik olması, loş ışıkların olması ve davacılar murisi Resul K.nun geç vakitte şantiyede çalışma alanı dışında dikkatsizce gezmesi neticesinde gerçekleşmiştir. Müvekkil şirket ile dava konusu olayın meydana gelmesi arasında illiyet bağı kurulamaz. Zira Müvekkil şirketin olayda kusuru olmadığı gibi olay anında burada çalışanı da yoktur. A.A. Nakliyat ile yapılan taşıma sözleşmesi anahtar teslim yapılmış olup müvekkil ile illiyet bağını kesmektedir. Dilekçemizde izah ettiğimiz üzere A.A. Nakliyat nakliye işini yapmaktadır. Müvekkilim de bu şirket ile nakliye işlerini yaptırmaktadır. Dolayısı ile yapılan sözleşme bir nakliye sözleşmesidir. Bu açıdan bakıldığında sözleşmesel durumda davalı ile bizim aramızda sorumluluğu geçirecek bir sözleşme yoktur. Bu açıdan olay irdelendiğinde illiyet bağı müvekkilim şirket ile davalı arasında kesilmektedir diyerek davanın reddini talep etmiştir.

4. Davalı A.A. Nakliyat ve Makine Sanayi Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde; "Müteveffa Resul K. A. AVM de çalışma gerçekleştirdiği sırada yürüyen merdiven yapılması için bırakılan boşluktan düşerek geçirdiği iş kazası sonucu vefat etmiştir. Müvekkil şirketin olayda hiçbir kusur ve ihmali bulunmamaktadır. Müvekkil şirket söz konusu alanda çalışma gerçekleştirmek için davalı S.T. Asansör Sanayi A.Ş. tarafından geçici olarak yalnızca 1 gecelik çalışma gerçekleştirmek amacıyla görevlendirilmiştir. Müvekkil şirketin bu olayda hiçbir kusuru bulunmamaktadır. Müvekkil şirket çalışanların burada çalışma gerçekleştirecekleri esnada kendilerinden başka çalışan kimse olmayacağını düşünmelerine rağmen başka çalışanların olduğunu fark ettikleri sırada aynı anda çalışma gerçekleştirmenin tehlike arz edeceğini S. firması şantiye şefini 0549 7489449 telefonundan arayarak belirtmelerine rağmen siz işe başlayın birazdan çalışma yapan diğer kişiler oradan ayrılır şeklinde beyanda bulunması üzerine bir sonuç alamamışlardır. Müvekkil şirketin müteveffanın geçirdiği iş kazasında herhangi bir kusur veya ihmali bulunmamaktadır. Müvekkil şirket elemanları işe uygun kişisel koruyucu kıyafetleri, baret, eldiven vb. çalışma yapmışlar ayrıca tüm elemanlarının iş eğitimleri bulunmaktadır. Bu nedenle davanın müvekkil şirket yönünden reddini talep ediyoruz. Aksi kanaatin söz konusu olması halinde ise davacıların maddi ve manevi taleplerinin yüksek olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARLARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve numarası belirtilen kararında özetle; "Tarafların kusurlarının tespiti için olayın gerçekleşmesi ve alınan tedbirlerle ilgili kusur raporu alınmıştır. Alınan raporda kaza geçiren işçinin %10 oranında, asıl işveren A. Grup şirketinin kazaya sebep olan yürüyen merdiven boşluğunda güvenlik filesi ve boşluk kenarlarına tesis edilen seperatörlerin alt yüklenici S.T. Asansör San. A.Ş.'nin montaj işlerini yapan taşeron A.A. Nakl. ve Mak. San. Tic. Ltd. Şti. işçileri tarafından montaj öncesinde sökülmesi sırasında işyerinde gerekli kontrol ve denetimi yapmak üzere şantiye şefi/sorumlusu görevlendirmemesi, iş sahasında gerekli kontrol ve denetimi sağlamaması, taşeron ve işçileri kendi başlarına çalışmaya terk etmesi, iş planı yaparak taşeronların yaptıkları işlerin birbirini etkilememesi için iş güvenliği koordinasyon toplantısı yaparak işleri planlamaması ve gerekli önlemlerin alınmasını sağlamaması, taşeronlar arasında koordinasyonu ve güvenli çalışmayı sağlayacak denetim mekanizmasını kurmaması, genellikle gece çalışması yapılması sebebiyle işçilerin dikkat dağılımı, yorgunluk sebebiyle dikkat ve reflekslerinin zayıflayarak güvenli çalışma ortamının riske gireceğini göz önünde bulundurarak çalışma ortamının uygun şekilde aydınlatılmaması, güvenli çalışma ortamının sağlanmaması, sebepleriyle %30 oranında, alt işveren A.-T. Grup şirketinin müteveffa işçisine gerekli eğitimleri verip, risk analizi yaptırıp işyerinde iş güvenliği uzmanı görevlendirmesine rağmen, işçilerini kendi başlarına çalışmaya terk etmesi, iş sahasında yetkili şantiye şefi/sorumlusu bulundurup gerekli denetim ve kontrolü sağlamaması, kendi işçilerinin yeterince aydınlatılmamış, boşlukların üzeri güvenli şekilde kapatılmamış iş sahasında çalışmasına müsaade etmesi, asıl işverene çalışma sahasında alınması gereken önlemler konusunda ikaz ve uyarılarda bulunmaması, sebepleriyle %10 oranında, alt yüklenici S.T. şirketinin yüklenimindeki yürüyen merdiven temin ve montaj işinin nakliye ve montaj kısmını alt yüklenici olarak A.A. Nakl. ve Mak. San. Tic. Ltd. Şti.ne verdikten sonra, olay gecesi montaj öncesinde montaj ekibi şefi Mesut Yaramaz tarafından S. firması şantiye şefi olan Ömer bey telefonla aranarak whatsapp mesajı ile montaj yapacakları boşluk alanın file ile kaplı olduğunu ve iş alanında çalışan pek çok işçi olduğunu ne yapacaklarını sorması üzerine Ömer Bey tarafından sökün talimatı verilmesi, iş sahasında işin başında yetkili bir şantiye sorumlusunun bulundurulmaması, montaj işinin denetimsiz olarak taşeron firma çalışanlarının insiyatifine terk edilmesi, Mesut Yaramaza güvenlik filesinin sökülmesi talimatı verilirken asıl işverenin bilgilendirilip gerekli güvenlik önlemlerinin alınması konusunda haberdar edilmemesi, montaj işçilerine fileyi söktükten sonra çalışma alanı çevresine güvenlik şeridi çekilmesi v.b. önlemler alınması konusunda talimat verilmemesi, işçilerin güvensiz ve riskli şekilde çalışmalarına göz yumulması, asıl işveren ile koordinasyon sağlanmaması, sebepleriyle %30 oranında, alt yüklenici A.A. şirketinin işçilerini geçici olarak S. firması yürüyen merdivenlerinin nakliye ve montajında görevlendirirken S. firması ile koordinasyon halinde işyerindeki mevcut riskler konusunda gerekli bilgi iletişiminde bulunmaması, işçilerin direk olarak S. firması şantiye şefinden telefonla aldıkları talimatı yerine getirmesi, kendi firmalarına bilgi vermemesi, iş sahasında gerekli denetim ve kontrolü sağlayacak şantiye sorumlusu görevlendirmemesi, işçilerin fileyi sökün talimatını S. yetkilisinden telefonla aldıktan sonra iş sahasında herhangi bir çevre güvenlik önlemi almaması, güvenli çalışma alışkanlığı edinmelerinin sağlanmaması, sebepleriyle %20 oranında etkili olduğuna kanaat getirilmiştir. Kusur yönünden 30.12.2021 tarihli heyet raporu hükme esas alınmıştır. İş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölen ve bakım gücüne sahip işçinin desteğinden fiilen ve sürekli olarak yararlanan kişiler maddi tazminat olarak destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilirler. Ölen işçinin destek süresi ölüm olayı olmasaydı işçinin muhtemel yaşam süresidir. Muhtemel yaşam süresi PMF tablosuna göre belirlenir. İşçinin sadece iş görebilme çağının sonuna kadar olan aktif kazançları değil, bu süreden sonra yaşlılık aylığı alacağı pasif dönem de göz önünde tutulur. Dosya içerisinde bulunan bordroların incelenmesinde müteveffanın asgari ücret ile çalıştığı ve kaza tarihinde 46 yaşında olduğu anlaşılmıştır. SGK tarafında davacı Asiye K. ve Ceylan K.na gelir bağlanmış bu gelir tespit edilen bedelden mahsup edilmiştir. Tazminat hesabı yönünden 08.11.2021 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınmıştır. Manevi tazminatın davacıyı zenginleştirmeden davalıyı yoksullaştırmadan, yaşanan acı ve üzüntüyü geçirmeyecek olması gözetilerek davacıyı bir miktarda olsa rahatlatacak miktarda olması ilkeleri de göz önüne alınarak davacıların manevi tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmiştir." gerekçeleriyle " asıl dosya yönünden; davacının davasının kısmen kabulü ile 56.554,90 TL maddi tazminat alacağının kaza tarihi olan 30.09.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle bilikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacı Asiye K.’na ödenmesine, Davacı Ceylan’ın maddi tazminat talebinin reddine, davacı eş Asiye lehine 150.000,00 TL, çocukları Ceylan, Mesut, Hilal ve Yasemin lehlerine 100.000 TL'şer manevi tazminat alacağının kaza tarihi olan 30.09.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle bilikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacı Asiye K.’na ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, Birleşen dosyası yönünden; 163.461,74 TL maddi tazminat alacağının kaza tarihi olan 30.09.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacı eş Asiye K.’na ödenmesine, karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ve davalılardan A. Grup Alışveriş Eğlence Merkezi Gayrimenkul İnşaat Turizm İth. İhr. San. ve Tic. A.Ş., S.T. Asansör San. A.Ş. ve A.A. Nakliyat ve Makine San. Tic. Ltd. Şti. vekillerinin vekillerinin istinaf başvurusunda bulunması üzerine istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353-(1)-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine, dair karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; % 100 kusurun davalılara verilmesi gerektiğini murise verilen %10 kusurun hatalı olduğunu, çocuk Ceylan’ın maddi tazminat isteminin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, manevi tazminatların tam kabulüne karar verilmesi gerektiğini, maddi tazminat hesaplamalarına esas alınan dönem gelirleri ve ücret gerçeğinden çok düşük olarak nazara alınmış olup yapılan hesaplamalar bu sebeple oldukça düşük çıkmış olmasının hatalı olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı A. Grup Şirketi vekili temyiz dilekçesinde özetle; işin anahtar teslim olarak diğer davalı A.-T. Grup Mühendislik San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye, 04.06.2018 tarihli sözleşme teslim edildiğini, asıl işveren sıfatı olmadığını, ek davanın derdestlik nedeniyle reddi gerektiğini, belirsiz alacak davasında ek davanın kabulünün mümkün olmayacağını, Davaya konu alacakların zamanaşımına uğradığını, Bu dosyadaki raporlar ile SGK müfettişi ve rücu davaları arasında kusur raporları arasında çelişkinin giderilmediğni, müvekkilinin iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almış olup üçüncü kişiler eylemi nedeniyle illiyet bağının kesildiğini, eş evlenme ihtimalinin rapor tarihindeki yaş dikkate alınarak esas alınmasını Hans Moser ve Stauffer/Schaetzle tablolarına göre %9 esas evlenme ihtimali indirimi yapılması gerektiğini, bakiye Ömür tablosu PMF 1931 olarak esas alınmalıyken TRH 2010 esas alınmasının hatalı olduğunu, çocuk Ceylan yönünden maddi tazminat isteminin reddi yerinde olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Davalı S.T. Asansör Şirketi vekili temyiz dilekçesinde özetle; ek davanın derdestlik nedeniyle reddi gerektiğini, A. Grup Şirketinin iş kazasında asli kusurlu olduğunu zira inşaat işlerinin yapıldığı binada ışığın yetersiz olduğu bilirkişi raporlarında da sabit olduğu gibi davaya konu olayda dinlenen tanıklar olayın yaşandığı sırada müteveffayı ''telefon ışığı ile gördük''lerini beyan ettiklerini bu durumun koordinasyon eksiliğinden kaynaklı olduğunu, müvekkilinin asıl işveren A. Grup AVM A.Ş. kusur oranı kadar sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, SGK Müfettiş Raporu ve Rücu Davasındaki Kusur oranları ile çelişkilerin giderilmediğini, müvekkil şirket ile diğer davalı A.A. Nakliyat arasında taşıma sözleşmesi akdedilmiş olup taşıma sözleşmesi anahtar teslim bir iş niteliğindedir. bu sebeple müvekkil şirket asıl-alt işverenlik ilişkisi kapsamında kusurlu bulunmasının hatalı olduğunu, İş Güvenliği filelerinin sökülmesi nedeniyle müvekkilinin onay verdiği gerekçe gösterilerek kusur verilmesi hatalıdır; filelerin sökülmesi diğer davalı A.A. nakliyatın müvekkil ile arasındaki taşıma sözleşmesi kapsamındaki nakliye işini ifa etmesi için gerekli olan bir durum olduğunu, Müteveffanın A.-T. şirketi çalışanı olması A.-T. Şirketi ile müvekkili arasında işverenlik ilişkisi olmadığından husumet yöneltilemeyeceğini, ek hesap raporuyla ortaya çıkan farkın nedeni gösterilmediğini, eş evlenme ihtimalinin rapor tarihindeki yaş dikkate alınarak esas alınmasını Hans Moser ve Stauffer/Schaetzle tablolarına göre %9 esas evlenme ihtimali indirimi yapılması gerektiğini, manevi tazminat miktarları fazla olduğunu, ek davanın zamanaşımından reddi gerektiğini vefat eden kişi üçüncü bir şirketin çalışanı olup bu nedenle olayda 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanamayacağı somut olayda müteveffa yakınlarının olayı öğrenme ile tarihi itibarı ile zamanaşımı süreleri başlayacağı, davada üçüncü kişi durumundaki müvekkillerime yönelik davası Borçlar Kanunun 60/1 maddesinde öngörülen bir yıl ya da 60/2 maddesinde öngörülen beş yıllık uzamış zaman aşımı süresinde açılması gerektiğini beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.

4. Davalı A.A. Nakliyat ve Makine San Tic. Ltd Şti vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkili şirket halen aktif çalışan A. AVM içerisinde yapılan tadilat şantiyesine S.T. Asansör Sanayi A.Ş. tarafından montaj işiyle görevlendirilerek yalnızca 1 gece geçici görevle çalışma gerçekleştirmek amacıyla getirildiğinden bu alanda iş sağlığı ve güvenliği açısından her türlü önlemi alma görevi ana firma olan işin asıl sahibi A. Grup’a ve S.T.’ye aittir. Müvekkil şirkete atfedilebilecek herhangi bir kusur söz konusu olmadığını, çalışanları telefonla zemindeki çalışamlarına engel olan güvenlik ağını, S. Şantiye Sorumlusu Ömer’den aldıkları talimatı yerine getirerek söktüklerini, bu durumu da çalışan Mesut Yaramaz kolluktaki beyanında belirttiklerinden kusurlarının olmadığını, manevi tazminatların fazla olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, iş kazasında vefat eden sigortalının eş ve çocuklarının maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.

a) Kusur oran ve aidiyetleri yönünden yapılan temyiz incelemesinde;

1. Geniş anlamıyla sorumluluk kavramı, bir kişinin başka bir kişiye verdiği zararları giderme yükümlülüğü olarak açıklanmıştır. Hukuki anlamda sorumluluk ise, taraflar arasındaki borç ilişkisinin zedelenmesi sonucu doğan zararların giderilmesi (tazmin edilmesi) yükümlülüğünü içerir.

2. İşçi ve işverenin hizmet sözleşmesinden kaynaklanan sıkı iş ilişkisi, işçi yönünden işverene içten bağlılık (sadakat borcu), işveren yönünden işçiyi korumak ve gözetmek borcu şeklinde ortaya çıkar. Gerçekten işçi, işverenin işi ve iş yeri ile ilgili çıkarlarını korumak, çıkarlarına zarar verebilecek davranışlardan kaçınmak, buna karşı işveren de, işçinin kişiliğine saygı göstermek, işçiyi korumak, iş yeri tehlikelerinden zarar görmemesi için iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almak, işçinin özlük hakları ve diğer maddi çıkarlarının gerektirdiği uygun bildirimlerde ve davranışlarda bulunmak, işçinin çıkarına aykırı davranışlardan kaçınmakla yükümlüdür.

3. Sanayi ve teknolojideki gelişmeler, yeni işletmelerin açılması, fabrikaların kurulması iş yerlerindeki makinalaşmanın artmasına yol açmış, bu durum iş kazaları ile meslek hastalıklarında artışlara neden olmuştur. Bu gelişme, iş yerinde iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin daha etkili şekilde alınması gereğini ortaya çıkarmıştır.

4. İşveren, gözetme borcu gereği, çalıştırdığı işçileri, iş yerinde meydana gelen tehlikelerden korumak, onların yaşam, bedensel ve ruhsal sağlık bütünlüklerini korumak için iş yerinde teknik ve tıbbi önlemler dahil olmak üzere bilimsel ve teknolojik gelişmelerin gerekli kıldığı tüm önlemleri almak zorundadır.

5. Anayasanın 17 nci maddesinde; "Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz." hükmü getirilerek yaşama hakkı güvence altına alınmış, bu yasal güvencenin yaşama geçirilmesinde İş ve Sosyal Güvenlik Mevzuatında da işçilerin korunması, işin düzenlenmesi, iş güvenliği, sosyal düzen ve adaletin sağlanması düşüncesi ile koruyucu bir takım hükümler getirilmiştir.

6.Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 332 nci maddesinde; "İş sahibi, aktin özel halleri ve işin mahiyeti noktasından hakkaniyet dairesinde kendisinden istenilebileceği derecede çalışmak dolayısıyla maruz kaldığı tehlikelere karşı icap eden tedbirleri ittihaza ve münasip ve sıhhi çalışma mahalleri ile, işçi birlikte ikamet etmekte ise sıhhi yatacak bir yer tedarikine mecburdur. İş sahibinin yukarıdaki fıkra hükmüne aykırı hareketi neticesinde işçinin ölmesi halinde onun yardımından mahrum kalanların bu yüzden uğradıkları zararlara karşı isteyebilecekleri tazminat dahi akde aykırı hareketten doğan tazminat davaları hakkındaki hükümlere tabi olur." hükmü düzenlenmiştir.

7. Yasa koyucu 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 332 nci maddesinin karşılığını 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren yeni 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 417 nci maddesinin 2 nci fıkrasında düzenlemiştir.

8. Anılan fıkrada "İşveren, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli olan her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak; işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdür." hükmü yer almaktadır. Bu fıkraya göre, işverenin, işçinin yaşam, sağlık ve bedensel bütünlüğünü korumak için gerekli önlemleri alma yükümlülüğü öngörülmektedir. Burada işverenin özellikle iş kazalarına karşı gerekli önlemleri alma yükümlülüğü söz konusudur. Buna göre işveren, hizmet ilişkisinin ve yapılan işin niteliği göz önünde tutulduğunda, hakkaniyet gereği kendisinden beklenen; deneyimlerin zorunlu kıldığı, teknik açıdan uygulanabilir ve iş yerinin özelliklerine uygun olan önlemleri almakla yükümlüdür.

9. Aynı maddelere paralel olarak, 4857 sayılı İş Kanunu'nun "İşverenlerin ve İşçilerin Yükümlülükleri" kenar başlıklı 77 nci maddesinin 1 inci fıkrasında da benzer bir düzenlemeye yer verilmiştir. Bu fıkraya göre "İşverenler iş yerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler."

10.Bundan başka işveren, mevzuatta öngörülmemiş olsa dahi bilimsel ve teknolojik gelişmelerin gerekli kıldığı iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almak zorundadır. Bilim, teknik ve örgütlenme düşüncesi yönünden alınabilme olanağı bulunan, yapılacak gider ve emek ne olursa olsun bilimin, tekniğin ve örgütlenme düşüncesinin en yeni verileri göz önünde tutulduğunda işçi sakatlanmayacak, hastalanmayacak ve ölmeyecek ya da bu kötü sonuçlar daha da azalacaksa her önlem işverenin koruma önlemi alma borcu içine girer.

11.Bu önlemler konusunda işveren iş yerini yeni açması nedeniyle tecrübesizliğini, bilimsel ve teknik gelişmeler yönünden bilgisizliğini, ekonomik durumunun zayıflığını, benzer iş yerlerinde bu iş güvenliği önlemlerinin alınmadığını savunarak sorumluluktan kurtulamaz. Gerçekten, çalışma hayatında süregelen kötü alışkanlık ve geleneklerin varlığı işverenin önlem alma borcunu etkilemez. İşverenlerce, iş güvenliği açısından yaşamsal önem taşıyan araç ve gereçlerin işçiler tarafından kullanılması sağlandığında, kaza olasılığının tamamen ortadan kalkabileceği de tartışmasız bir gerçektir.

12.Nitekim, günümüzde gelişen sanayi ve teknoloji karşısında yukarıda açıklanan hükümler yeterli görülmemiş, insan yaşamının kutsallığı çerçevesinde işverenin, iş yerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu 4857 sayılı İş Kanunu'nun 77 nci maddesinin açık buyruğu iken İş Kanunu'nun 77 nci ve devamı bir kısım maddeler 30.06.2012 tarih ve 28339 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun 37 nci maddesiyle yürürlükten kaldırılmış olup, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, işverenin sağlık ve güvenlik önlemlerini alma yükümlülüğünü daha ayrıntılı bir biçimde düzenlemiştir.

13. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun 4 üncü maddesinde "İşverenin Genel Yükümlülüğü" Aynı kanunun 5 inci maddesinde "Risklerden Korunma İlkeleri" 10 uncu maddesinde "Risk Değerlendirmesi; Kontrol, Ölçüm ve Araştırma" 19.maddesinde "Çalışanların Yükümlülükleri" düzenlenmiştir.

14. Yukarıda yapılan bu açıklamalardan sonra 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 332 nci maddesinin karşılığı olarak çağdaş yaklaşımla düzenlenen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 417 nci maddesinin 2 nci fıkrasında; "İşveren, iş yerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak; işçilerde iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlü" olacağı belirtilerek, İş Kanunu'nun 77/1 inci maddesiyle bütünlük sağlandığı gibi 3 üncü fıkrasında; "İşverenin yukarıdaki hükümler dahil kanuna ve sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle işçinin ölümü, vücut bütünlüğünün zedelenmesi veya kişilik haklarının ihlaline bağlı zararların tazmini sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumluluk hükümlerine tabi" olduğu hükme bağlanmak suretiyle, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan sorumluluğun hukuki niteliği konusunda tartışmalar sona erdirilmiş, sözleşmeye aykırılıktan kaynaklanan ölüme ve vücut bütünlüğünün zedelenmesine veya kişilik haklarının ihlaline bağlı zararların tazmininde sözleşmeden doğan sorumluluk hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüştür.

15. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 77 nci ve devamı maddelerini yürürlükten kaldıran 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 4 ve 5 inci maddelerde işverenin yükümlülüklerini, 19 uncu maddede de çalışanların yükümlülüklerinin çağdaş anlaşıyla daha ayrıntılı ve somut olarak ortaya koymuş ve kusur sorumluluğunun sınırlarını kusursuz sorumluluğun sınırlarına yaklaştırmıştır.

16.6331 sayılı Kanun'un 4 ve 5 inci maddeleri ile buna uygun olarak çıkarılan iş sağlığı ve güvenliği yönetmelikleri hükümleri işverenin sorumluluğunu objektifleştiren kriterler olarak değerlendirilmelidir. Bu sebeple mevzuatta yer alan teknik iş kurallarına uyulmaması işverenin kusurlu davranışı olarak kabul edilmelidir. Ancak işveren sadece anılan yazılı kurallara değil, yazılı olmayan ve teknolojinin gerekli kıldığı önlemlere aykırı davrandığında da kusurlu görülerek oluşan zararı karşılamalıdır.

17. Öte yandan objektifleştirilen kusur, kusur sorumluluğunu kusursuz sorumluluğa yaklaştırsa da, onu kusursuz sorumluluk haline dönüştüremez. Çünkü, bazı istisnalar dışında işverenin sorumluluğu için kusurun varlığı şarttır. Ancak Türk Borçlar Kanunu’nun 417/2 nci maddesi, Anayasa ve 6331 sayılı Kanun hükümleri objektifleştirilmiş kusur sorumluluğu ilkesi gereğince işverenin sorumluluğunu oldukça genişletmiştir.

18. Öte yandan işvereni, zararlandırıcı olay nedeniyle sorumluluktan kurtaracak olan durum, eylem ile meydana gelen zarar arasındaki uygun illiyet rabıtasının kesilmesidir. Kusursuz sorumlulukta olduğu gibi kusur sorumluluğunda da illiyet bağı; mücbir sebep, zarar görenin ve üçüncü kişinin ağır kusuru nedenleriyle kesilebilir. Uygun illiyet bağının kesildiğinin ispatı halinde, işverenin sorumluluğuna gidilmesi mümkün değildir. (HGK, 20.03.2013 tarih, 2012/21-1121 Esas, 2013/386 Karar)

19. Somut olayda dosya kapsamında toplanan bilgi ve belgelere göre; davalı A. Grup Alışveriş Eğlence Mer. Gayr. İnş Tur. İth. İhr. San. Tic. A.Ş.’nin işlettiği iddia edilen A. AVM isimli işyerinde hazırladığı projeler kapsamında AVM'nin bir kısmının yenilenmesi ve bu yenileme projelerine göre bir kısım işlerin yapılmasının A.-T. Grup Müh. San. Tic. Ltd. Şti.'ye 04.06.2018 tarihli sözleşme ile verildiği, davacılar desteği Resul K.’nun da A.-T. şirketinde kaynakçı olarak çalıştığı, yine davalı A. Grup Şirketinin, S.T. Asansör Şirketine yenilenen alanda kullanılmak üzere 2 Adet Yürüyen bant / merdivenin üretimi ithalat nakliye, montaj, test ve devreye alma işlerini 12.07.2017 tarihli sözleşme ile verdiği, S.T. Şirketinin bu siparişlerin nakliye ve montaj işini A.A. Nakliyat Şirketine verdiği, olay tarihi olan 30.09.2018 günü sipariş edilen yürüyen merdivenlerin montajı için kat zemininde yaklaşık 25 m2’lik bir boşluk alanın açıldığı, yürüyen merdivenlerin AVM inşaatına A.A. Nakliyat Şirketi tarafından taşındığı, olay günü saat 22.00 sıralarında da yürüyen merdivenin yerleştirilmesi sırasında, merdivenin konulacağı kısma gelen alanda koruyucu file/ ağ olması nedeniyle bu ağın kaldırılmasının gerektiği, A.A. Nakliyat Şirketi çalışanlarından Mesut Yaramaz’ın bu durumu S. Şirketi Şantiye Şefi Ömer’e telefonla sorduğu sökülmesi talimatı verilmesi üzerine ağın kaldırıldığı, A.A. nakliyat şirketi çalışanların diğer malzemeleri almak için bu alandan ayrıldıkları sırada aynı alanda tesisat işlerinde çalışan davacılar desteği Resul’un aydınlatmanın yeterli olmaması nedeniyle zemindeki boşluğu fak edemeyerek -1 kattan -3’ü kata düştüğü, sesi duyan A.A. Nakliyat çalışanlarının cep telefonu ışığıyla zemindeki boşluktan baktıklarında, sigortalı Resul’ün -1’ kattan -3’ü kata yaklaşık 12 metre yüksekten manlift üzerine düştüğünü fark ettikleri davacının kaldırıldığı hastanede öldüğü anlaşılmıştır.

20. Bu açıklamalara göre davacılar desteği sigortalı A.-T. Şirketi ile asansör işleri yüklenicisi S. Şirketi arasında sözleşmesel bir bağ olmadığı, her iki şirketle sözleşmesel ilişkinin A. Grup Şirketi tarafından bağıtlandığı anlaşılmaktadır.

21. SGK müfettişi tarafından düzenlenen raporda olayın iş kazası olarak nitelendiği ve asıl işveren olarak olarak S.T. şirketine %80, üçüncü kişi sıfatıyla As Grup Şirketi çalışanlarına %20 kusur verilirken, müteveffaya kusur verilmediği, SGK tarafından aynı olayla ilgili açılan rücu davasının Ankara 37. İş Mahkemesinin 2019/101 E.- 2021/54 K. sayılı dosyasında görüldüğü ve Bölge Adliye Mahkemesinde miktar itibariyle kesinleştiği, hükme esas alınan kusur raporuna göre müteveffa sigortalının %15, davalı A. Grup şirketinin %25, dava dışı A.-T. Şirketinin %10, dava dışı S.T. Şirketinin %30, davalı A.A. şirketinin ise %20 oranında kusurlu olduğunun kabul edildiği, anlaşılmıştır. Ceza Dava dosyasının ise Ankara 68. Asliye Ceza Mahkemesinin 2023/44 Esasında derdest olduğu getirtilerek incelenmediği anlaşılmıştır.

22. İş bu temyize konu dava dosyasında ise hükme esas alınan 30.12.2021 tarihli heyet bilirkişi raporunda davalı A. Grup Alışveriş Eğlence Merkezi San. Tic. A.Ş.nin, asıl işveren olarak %30, A.-T. Grup Mühendislik San. Tic. Ltd. Şti.'nin alt işveren olarak %10, S.T. Asansör San. A.Ş.'nin alt yüklenici olarak %30, A.A. Nakl. ve Mak. San. Tic. Ltd. Şti. Alt yüklenici olarak %20 ve davacılar desteği müteveffa Resul K.'nun %10 oranında kusurlu olduğunun kabul edildiği anlaşılmıştır.

23. Bu açıklamalar doğrultusunda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun'un 74 üncü maddesi kapsamında Hukuk yargılaması yapan Hâkim, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı ile bağlı olmamakla beraber o dava dosyası kapsamında tespit edilen delillere dayalı maddi olguların bağlayıcı olduğu Yargıtayın kökleşmiş içtihatlarındandır. Aynı şekilde SGK tarafından açılan rücu dava dosyaları ise sigortalı veya hak sahipleri tarafından açılan tazminat davaları açısından kesin delil mahiyetinde olmayıp kuvvetli delil olmakla bu dosyalarda verilen kusur oran ve aidiyetlerinin önemi bulunmaktadır.

24. O halde; gerek ceza dosyası gerek rücu dosyası dosya kapsamına dahil edilip, SGK müfettişi raporundaki tespitlerle, temyize konu dava dosyasındaki tespitler bir bütün olarak değerlendirilerek, asıl -alt işveren kabulüne dair çelişkilerin giderilmesi, özellikle aydınlatmanın bulunmadığı ve zemindeki koruyucu filenin çıkarıldığından haberdar olup olmama durumuna ve giderek filenin sökülmesinden sonra boşluk etrafına koruyucu mania konulup konulmadığına da dikkate ederek, müteveffanın iş kazasının gerçekleşmemesi için alabileceği bir önlem olup olmadığının raporda somut delillerle beraber tartışılması, giderek zemindeki boşlukta koruyucu filenin çıkarılmasından davalı A.-T. şirketi ile A. Grup şirketinin haberdar olup olmadığı, aydınlatmanın usulüne uygun tesis edilmemesinin bu davalılardan hangisine ait olduğu belirlenip, davalı S. Şirketi ve A.A. Şirketi ve çalışanlarının kusurundan A.-T. ve A. şirketlerinin asıl- alt işveren olarak müteselsilen sorumlu tutulup tutulamayacakları da değerlendirilerek, kusur oran ve aidiyetlerinin belirlenmesi açısından iş kazasının gerçekleştiği alanda uzman A sınıf İş güvenliği uzmanlarından teşkil edilecek heyetten kusur raporu alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olmuştur.

b) Davalı S.T. Asansör Sanayii A.Ş. Vekilinin ek davaya yönelik zamanaşımı def'i yönünden yapılan temyiz incelemesinde;

1. Bilindiği üzere İş kazalarında işverenin sorumluluğu sözleşmeye aykırılığa dayandığından 6098 sayılı Kanun’un 146-161 inci (818 sayılı Kanun’un 125-140) maddelerinde düzenlenen zamanaşımı hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.

2. Nitekim 818 sayılı Kanun’un 125 inci maddesine göre “Bu kanunda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde her dava on senelik müruru zamana tabidir”. Yine 6098 sayılı Kanun’un 146 ncı maddesinde benzer bir düzenleme ile “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.” hükmü yer almaktadır. Kanun koyucu hem 818 sayılı Kanun’un 125 inci maddesi hem de 6098 sayılı Kanun’un 146 ncı maddesi ile alacak haklarının tabi olacağı genel zamanaşımı süresini düzenlemiş olup aksine bir yasal düzenleme olmayan hâllerde on yıllık sürenin uygulanması gerektiği açıktır. İş kazası hâlinde de zamanaşımı süresine yönelik ayrı bir düzenleme bulunmadığından 6098 sayılı Kanun’un 146 ncı (818 sayılı Kanun md.125) maddesine göre on yıllık zamanaşımı süresi uygulanacaktır.

3. Öte yandan anılan hükümler alt-asıl işveren ilişkisi kapsamında uygulanması gereken zamanaşımı hükümleri olup zarara şahsi kusuru ile sebep olan üçüncü kişiler için anılan zamanaşımı hükümlerinin uygulanma olanağı olmayıp, zararlandırıcı olayın özü itibariyle bir haksız fiil olduğu değerlendirilerek bu kişiler için uygulanması gereken zamanaşımı kuralının 6098 Türk Borçlar Kanun'un 72 nci maddesinde düzenleme altına alınan hüküm olacağı açıktır. (Dairemizin 16.03.2021 tarih ve 2020/7310 E- 2021/3390 K sayılı ilamı ile (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin 13.01.2020-2019/3544 E.- 2020/568 K. sayılı ilamı bu yöndedir)

4. Somut olayda davalı S.T. Asansör San A.Ş. vekili; birleşen davaya karşı zamanaşımına uğradığı yönünde def'i ileri sürmüş ise de def'inin, anılan davalının asıl -alt işveren sıfatının olup olmadığı, bu nitelikte sıfatının bulunmaması halinde ise üçüncü kişi sıfatı da değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken bu def'i değerlendirilmeden karar verilmiş olması da usul ve yasaya aykırı olmuştur.

5. Mahkemece bu hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir.

6. O halde, bu yönleri amaçlayan davacılar ve davalılar vekillerinin temyiz itirazları gözetilerek, bozma sebeplerine göre davacılar ve temyiz eden davalıların sair temyiz itirazları bu aşamada incelelenmeksizin, Bölge Adliye Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacılar ve davalılardan A. Grup Alışveriş Eğlence Merkezi Gayrimenkul İnşaat Turizm İth. İhr. San. ve Tic. A.Ş., S.T. Asansör San. A.Ş. ve A.A. Nakliyat ve Makine San. Tic. Ltd. Şti. vekillerinin bu aşamada sair temyiz itirazları incelenmeksizin temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

3. Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

4. Dairemizde icra edilen duruşmada davacılar kendilerini vekile temsil ettirmiş olmaları nedeniyle karar tarihinde yürürlükte bulunan tarife gereğince 28.000 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine, davalılar A. Grup Alışveriş Eğlence Merkezi Gayrimenkul İnşaat Turizm İth. İhr. San. ve Tic. A.Ş., S.T. Asansör San. A.Ş. ve A.A. Nakliyat ve Makine San. Tic. Ltd. Şti. kendilerini vekile temsil ettirmiş olmaları nedeniyle karar tarihinde yürürlükte bulunan tarife gereğince 28.000 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak iş bu davalılara verilmesine,

5. Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

24.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan              Üye                   Üye                   Üye                        Üye  
Mustafa Taş        Ali İnceman       Bektaş Kar       Hatice Kamışlık      Şerafettin Özyürür