KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

BİRDEN FAZLA YARGITAY DAİRESİNİN GÖREV ALANINA GİREN UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ TALEBİNİN REDDİNE KARAR VERİLMESİ GEREKİR.

T.C.
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2023/5385
Karar No      : 2024/1243

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

KONU : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ ARASINDAKİ UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ

I. BAŞVURU

Talepte bulunan Aytekin T. ve T. .. Ltd. Şti. vekili Av. A.Y.'in Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine sunmuş olduğu 05.09.2023 havale tarihli dilekçesinde özetle;

1. Mehmet S. ve D. Tekstil  Yatırımın Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından açılan Denizli 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/136 Esas sayılı dosyasında Mahkemesince 19.09.2022 tarih ve 2022/136 Esas, 2022/336 sayılı Kararı ile Asliye Ticaret Mahkemelerinin uyuşmazlığı çözmeye görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiğini, kararın Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 27.12.2022 tarih, 2022/2508 Esas, 2022/1992 Karar sayılı kararı ile kaldırıldığını ve istinaf mahkemesince görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunun belirtildiğini,

2. Ahmet D. ve D. Tekstil Yatırımın Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından açılan Denizli 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/140 Esas sayılı dosyasında Mahkemesince 19.10.2022 tarih ve 2022/140 Esas, 2022/442 sayılı Kararı ile Asliye Ticaret Mahkemelerinin uyuşmazlığı çözmeye görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiğini, kararın Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 27.12.2022 tarih, 2022/2506 Esas, 2022/1998 Karar sayılı kararı ile kaldırıldığını ve istinaf mahkemesince görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunun belirtildiğini,

3. Murat K. ve D. Tekstil  Yatırımın Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından açılan Denizli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/135 Esas sayılı dosyasında Mahkemesince 23.11.2022 tarih, 2022/135 Esas, 2022/463 sayılı Kararı ile Asliye Ticaret Mahkemelerinin uyuşmazlığı çözmeye görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiğini, kararın Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 05.06.2023 tarih, 2023/321 Esas, 2023/1087 Karar sayılı kararı ile onandığını ve böylelikle istinaf mahkemesince görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunun belirtildiğini,

4. HMK'nın 362/1-C maddesinin "Yargı çevresi içinde bulunan ilk derece mahkemelerinin görev ve yetkisi hakkında verilen kararlar ile yargı yeri belirlenmesine ilişkin kararlar" hükmü uyarınca görevli mahkemenin tayinine ilişkin uyuşmazlıklarda verilen istinaf mahkemesi kararlarına karşı temyiz kanun yoluna gidilemeyeceği, böylelikle ilk derece mahkemelerinin göreve ilişkin kararları hakkında yapılan istinaf incelemesi neticesinde verilecek kararların kesin kararlar olduğunun aşikar olduğunu,

5. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin konusu, temeli ve davaya dayanak sözleşmesi aynı olan farklı bir taşınmaz için açılan davada görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu belirtilmişken Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunun belirtildiğini, bu doğrultuda açıkça kararlar arasında bir çelişki bulunduğu "hukuki istikrar" ve "kanunilik" ilkeleri doğrultusunda aynı veya benzer uyuşmazlıklarda aynı hukuk kurulları uygulanmak suretiyle aynı kararların verilmesinin gerektiğini,

6. Her ne kadar üç farklı dava açılmışsa da uyuşmazlığın müvekkili şirket T. ile davalı şirket D. Tekstil  arasında imzalandığı iddia olunan sözleşmeye dayandığını, davacıların da davanın müvekkili Aytekin T.'a yönetilmesinin hatalı olduğunu dolaylı olarak kabul ederek beyan dilekçesi sunduğunu, bu doğrultuda da Denizli 3. Asliye Hukuk mahkemesinin 2023/304 Esas 2023/377 Karar sayılı kararı ile Aytekin T. yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verildiğini, uyuşmazlığın taraflarının sözleşmenin tarafları olan ticaret şirketleri olduğunda bir kuşku bulunmadığını, Türk Ticaret Kanunu′nun 4 üncü maddesinin 1 inci fıkrasında her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağının hüküm altına alındığını, buna göre uyuşmazlığın ticari nitelikte olabilmesi için her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerektiğini, yine aynı maddede bu Kanun′dan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı 5 inci maddesinin 2 nci fıkrasında, bir yerde Ticaret Mahkemesi varsa Asliye Hukuk Mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu Kanun′un 4 üncü maddesi hükmünce ticari sayılan davalara Ticaret Mahkemesinde bakılacağının düzenlendiğini, bu yönüyle taraflar arasındaki her üç davada da görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, ileri sürerek;

Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 27.12.2022 tarih, 2022/2508 Esas, 2022/1992 Karar, 27.12.2022 tarih, 2022/2506 Esas, 2022/1998 Karar sayılı kararları ile 11. Hukuk Dairesinin 05.06.2023 tarih, 2023/321 Esas, 2023/1087 Karar sayılı kararları arasındaki arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi için 5235 sayılı Kanun′un 35/3 üncü maddesinin "Re'sen veya bölge adliye mahkemesinin ilgili hukuk veya ceza dairesinin ya da Cumhuriyet Başsavcısının, Hukuk Muhakemeleri Kanunu veya Ceza Muhakemesi Kanunu′na göre istinaf yoluna başvurma hakkı bulunanların benzer olaylarda Bölge Adliye Mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında ya da bu mahkeme ile başka bir Bölge Adliye Mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında uyuşmazlık bulunması halinde bu uyuşmazlığın giderilmesini gerekçeli olarak istemeleri üzerine, kendi görüşlerini de ekleyerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesini istemek″ şeklindeki düzenlemesi uyarınca Antalya Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu görüşü ile birlikte uyuşmazlık hakkında bir karar verilmek üzere dosyaların Yargıtay'a gönderilmesini talep etmiştir.

II. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI

Antalya Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 13.09.2023 tarihli ve 2023/8 sayılı kararı ile;

"...

1) Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 27.12.2022 tarih, 2022/2508 Esas, 2022/1992 Karar, 27.12.2022 tarih, 2022/2506 Esas, 2022/1998 Karar sayılı kararları ile 11. Hukuk Dairesinin 05.06.2023 tarih, 2023/321 Esas, 2023/1087 Karar sayılı kararları arasındaki arasındaki inançlı işlem hukuksal nedenli tapu iptali tescil davalarında görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi mi yoksa Asliye Ticaret Mahkemesinin mi görevli olduğuna dair mevcut kesin kararlarla ilgili oy birliği ile UYUŞMAZLIK BULUNDUĞUNA,

2) Antalya Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 13.09.2023 tarihli gündeminde yapılan müzakerede 27.12.2022 tarih, 2022/2508 Esas, 2022/1992 Karar, 27.12.2022 tarih, 2022/2506 Esas, 2022/1998 Karar sayılı kararları doğrultusunda giderilmesi gerektiği görüşü benimsenmiş, kurulda yapılan oylamada 11. Hukuk Dairesi Başkanı (Y.) Hülya Dalaslan'ın muhalefeti ve oy çokluğu ile 1. Hukuk Dairesinin kararı doğrultusunda uyuşmazlığın giderilmesi ve içtihat birlikteliğinin sağlanması amacıyla 5235 Sayılı Adli Yargı İlk derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkilerini düzenleyen kanunun 35/3. maddesi uyarınca ilgili bilgi ve belgelerin eklenerek kararın bir örneğinin YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE..."

karar verilmiştir.

III. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİNİN UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU KARARLARI

1. Hukuk Dairesinin 27.12.2022 tarih, 2022/2508 Esas, 2022/1992 Karar sayılı kararında;          

"Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacının, davacı D. Tekstil  Şirketinin isteği ile, davalı şirkete teminat maksadı ile davalı şirket ortağı ve yetkilisi olan davalı Aytekin T.’a, Denizli ili, 1. Bölge Şirinköy 5481 ada 6 parsel de adına kayıtlı olan taşınmazını tapuda devir ettiğini, bu devirin inançlı işlem olarak, davacı şirketin borcuna teminat olarak verildiğini, bir ay kadar evvel davacı şirket ve davalılar ile görüşme yaptığını, teminat olarak verdiği taşınmazın tapuda tekrar kendi adına geri tescilini talep ettiğini, davalı şirket yetkilisi bu görüşmede, davacı şirket ile bir sözleşme yaptıklarını, ancak davacı borçlu şirketin sözleşme edimlerini yerine getirmediğini, alacağının halen devam ettiğini, bu nedenle tapuda ferağ vermeyeceğini, davacı şirketin ise, kendi edimlerini yerini getirdiğini, sözleşme yaptıklarını, davalı şirketin makinaları eksiksiz teslim aldığını, davalı şirketin tapuda ferağ vermesi gerektiğini, davacı şirket yetkilisinin, taşınmazın tekrar adına tescili için birlikte bu konuda dava açabileceklerini müvekkil davacı malike beyan edildiğini, müvekkil davacı malik, bu beyanlar üzerine taraflar arasında yapıldığı beyan edilen sözleşme ve makine teslimi konusu üzerinde araştırma yaptığını, davalıların, müvekkil davacı malike ait iken teminat olarak verdiği taşınmazı geri iade etmemesinin haklı olmadığına kanaat getirerek davacı şirket ile birlikte iş bu davayı ikame etmek zorunda kaldığını, müvekkil davacı malik, bu görüşmeler sonrası yaptığı inceleme ve araştırma neticesinde, davacı şirket ile davalı şirket arasında ticari alım satımlar olduğunu, davacı şirketin davalı şirkete ve dava dışı Ö. şirketine borcu oluştuğunu, bu borcun tasfiyesi ve ödemesi amaçlı olarak Davalı T. Tekstil San ve Tic Ltd Şti, Ö. Şirketi ile davacı D. Tekstil  San. ve Tic. A.Ş. arasında 24.11.2010 tarihli borç tasfiye sözleşmesi düzenlendiğini tespit ettiğini, bu sözleşme tarihi itibari ile davacı şirketin davalı şirkete 4.363.000 TL ve dava dışı Ö. Şirketine 1.900.000 TL olduğu konusunda taraflarca anlaşıldığını, bu borcun ödemesi için sözleşmenin 2. maddesinde yazılı şirketin Kahramanmaraş ilinde bulunan işyerindeki 2.850.000 Euro değerindeki (5.643.000 TL) makine ve ekipmanların davalı şirkete teslimi öngörüldüğünü tespit ettiğini, iş bu sözleşmede, davalı şirketin makinaları işyerinden teslim alması ile davacı şirketin ödeme edimini yerine getirmiş sayılacağı kabul edildiğini, sözleşmenin 3. maddesinde, makinaların davalı şirket tarafından teslim alınmasından sonra dava konusu dahil, bir çok taşınmazın geriye devir ve teslim edileceği kararlaştırıldığını, yapılan araştırmada, davalı şirketin kendi nam ve hesabına olmak üzere tüm makine ve ekipmanları davacı şirket işyerinden teslim aldığı, davacı şirketin zilyetliğinden çıktığı hususu da müvekkil davacı tarafından tespit edildiğini, davalı şirketin kendi nam ve hesabına Erkan Y. isimli makine sökümü işi yapan kişiyi, kendi temsilcisi olarak makinaları işyerinden aldırdığı tespit edildiğini, davalı şirketin bu makinalar için Erkan Y. adına ve şirket yetkilisinin yakın akrabası olan Hüseyin A. isimli kişilere fatura düzenlenmesi istendiğini, makina bedellerinin Erkan Y. hesabı üzerinden anlık yapılan işlemler ile dolaylı olarak davalı şirket ortağı Recep T. isimli kişinin hesabına geldiği hususları İstanbul Vergi Dairesinin inceleme tutanakları ile tespit edildiğini, işyerinden teslim alınan makinaların bir kısmının da Niğde’de, davalı şirket uhdesinde iken davacı şirket borcu nedeni ile fiilen haciz edildiği tespit edildiğini, müvekkil tarafından incelenen sözleşmede, makinaların davalı şirket tarafından işyerinden teslim alınması ile davacı şirketin ödeme sorumluluğunun ortadan kalkacağı belirtildiğini ve kabul edildiğini, makinelerin teslimi ile birlikte dava konusu taşınmazın devrinin sağlanacağı da kararlaştırılmış olduğu da kararlaştırılmış olduğu malik davacı tarafından tespit edildiğini, müvekkil davacı malik, davalı şirketin dava konusu taşınmazın müvekkile tapu devrinden imtina etmesinde haklı olmadığına kanaat getirerek iş bu davayı ikame ettiğini, dava konusu taşınmazın müvekkil davacı malik tarafından teminat olarak verilmiş olduğunun sabit olması, davalı şirketin sözleşme konusu makinaları da teslim aldığının da sabit olduğundan, inanılan davalı Aytekin T. adına kayıtlı bulunan dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkil davacı malik adına tescilini, tapu iptal ve tescilinin mümkün olmaması halinde dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değerlerinin ticari avans faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile devir eden malik Mehmet S.’e ödenmesini, talep ve dava ettiği,

İlk derece mahkemesince özetle; "Açılan davanın Niğde Asliye Ticaret Mahkemesinin görev alanına dahil olması sebebiyle mahkememizin görevsizliğine, görevli ve yetkili mahkemenin Niğde Asliye Ticaret Mahkemesinin görev alanı olduğunun tespitine..." karar verildiği görülmüştür.

Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacılar vekili dilekçesinde özetle: Dava konusu olan tapu iptal ve tescili istenen taşınmazın davacı şirkete ait olmadığını, taşınmazın davacı malik tarafından davacı şirketin borcuna teminat olarak inançlı işlem ile davalı gerçek kişiye devredildiğini, dava konusu davalı görünen malik tarafından müvekkiline geri iade edilip edilmeyeceğinin, teminatın geri iade koşullarının oluşup oluşmadığına, taşınmazın tapu iptal ve tesciline ilişkin olduğunu, dava konusunun müvekkili davacıya ait teminat olarak verilen taşınmazın tapu iptali ve tescil davası olup ticari şirketlerin malvarlığına ait olmayan taşınmaz olması nedeni ile görevli mahkemenin Denizli Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, görevsizlik kararının yerinde olmadığını, görevsizlik kararı ile birlikte yetkisizlik kararının da yerinde olmadığını beyan ederek mahkemenin görevsizlik ve yetkisizlik nedeni ile usulden reddine dair kararın kaldırılmasına, Denizli 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğundan dosyanın esastan incelenmek üzere gönderilmesine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.

Dava, inançlı işleme dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir...

01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK'nın "Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevi" başlıklı 2/1. maddesi hükmünde açıkça "dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın mal varlığı haklarına ilişkin davalar ile, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça, Asliye Hukuk mahkemesidir" düzenlemesine yer verilmiştir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkin olup mahkemece yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınır.

Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır.

Somut olaya gelince, eldeki davadaki isteğin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun(TMK) mülkiyet hakkıyla ilgili hükümlerine dayandırıldığı; her ne kadar taraflar tacir olsalar dahi, uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesiyle ilgisinin bulunmadığı, esasen dava dilekçesinde de bu yönde bir iddiaya yer verilmediği, davanın bu özelliği itibariyle mutlak ve nispi ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği ve TTK hükümlerinin veya özel kanun hükümlerinin uygulanmasını gerektirir ticari bir uyuşmazlıktan söz edilemeyeceği, uyuşmazlığın çözümünün genel mahkemelerin görev kapsamında kaldığı sonucuna ulaşılmaktadır. Aksi uygulama, Asliye Ticaret Mahkemelerinin kuruluş amacına ve niteliğine aykırı düşecektir.

İlk Derece Mahkemesince işin esasına girilerek oluşacak sonuca göre, karar vermesi gerekirken anılan şekilde görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan istinaf başvurusunun kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi kararının HMK'nın 353/1.a.3. maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine..."

şeklinde karar vermiştir.

1. Hukuk Dairesinin 27.12.2022 tarih, 2022/2506 Esas, 2022/1998 Karar sayılı kararında;          

″Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin isteği ile davalı şirkete teminatı maksadı ile davacı Ahmet D.'ın davalı şirketin ortağı ve yetkilisi olan davalı Aytekin T.'a Denizli İli Şirinköy Mah. 5487 ada 3 parselde kayıtlı taşınmazı devrettiğini, bu devrin inançlı işlem olarak müvekkili şirketin borcuna teminat olarak verildiğini, davacı Ahmet'in bir ay kadar önce davacı şirket ve davalılar ile görüşme yaptığını, teminat olarak verdiği taşınmazın tekrar kendisine devrini talep ettiğini, davalı şirket yetkilisinin bu görüşmede davacı şirket ile bir sözleşme yaptıklarını, ancak davacı şirketin edimlerini yerine getirmediğini, alacaklarının halen devam ettiğini, bu nedenle tapuda ferağ veremeyeceklerini beyan ettiğini, davacı şirketin ise kendi edimlerini yerine getirdiğini, sözleşmeye göre davalı şirketin makinaları eksiksiz teslim aldığını, davalı şirketin tapuda ferağ vermesi gerektiğini beyan ettiğini, bu beyanlar üzerine davacı Ahmet'in taraflar arasında yapılan sözleşme ve makine teslimi hususu üzerinde araştırma yaptığını, sözleşmede dava konusu taşınmazın müvekkili tarafından teminat olarak verilmesi, davalı şirketin sözleşme konusu makineleri teslim alması nedeniyle davanın kabulü ile davalı Aytekin T. adına kayıtlı olan dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı Ahmet D. adına tapuya tesciline karar verilmesini, taşınmazın üçüncü kişilere devri halinde dava tarihindeki değerinin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği,

İlk Derece Mahkemesince Özetle: " Görevsizlik nedeniyle dava dilekçesinin HMK'nın 114/1-c ve 115/2. maddesi gereğince usulden reddine, görevli mahkemenin Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna..." karar verildiği görülmüştür.

Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacılar vekili dilekçesinde özetle: Dava konusu olan tapu iptal ve tescili istenen taşınmazın davacı şirkete ait olmadığını, taşınmazın müvekkili davacı malik tarafından davacı şirketin borcuna teminat olarak, inançlı işlem ile diğer davalı gerçek kişiye devrettiğini, dava konusu davalı görünen malik tarafından müvekkiline geri iade edilip edilmeyeceğinin teminatın geri iade koşullarının oluşup oluşmadığına taşınmazın tapu iptal ve tesciline ilişkin olduğunu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi’nin 2021/59 E. 2021/1066 K. sayılı ilamında görev yönünden yapılan incelemede şirket hissesinin geri iadesi talepli olduğu için Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli olduğuna karar verdiğini, kendilerinin dava konusunun ise müvekkili davacıya ait teminat olarak verilen taşınmazın tapu iptali ve tescili davası olup, ticari şirketlerin malvarlığına ait olmayan taşınmaz olması nedeni ile görevli mahkemenin Denizli Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, görevsizlik kararının yerinde olmadığını, ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararı ile birlikte yetkisizlik kararı da vermiş olmasının da yerinde olmadığını, yetkili mahkemeyi görevli mahkeme karar vereceğinden sadece görevsizlik kararı ile yetinilmesi gerektiğini, kaldı ki taşınmazın bulunduğu yerin yetkili mahkeme olduğunu beyan ederek; Denizli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevsizlik nedeni ile usulden reddine dair kararın kaldırılmasına, Denizli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğundan dosyanın esastan incelenmek üzere gönderilmesine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.

Dava, inançlı işleme dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir...

01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK'nın "Asliye Hukuk mahkemelerinin görevi" başlıklı 2/1. maddesi hükmünde açıkça "dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın mal varlığı haklarına ilişkin davalar ile, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça, Asliye Hukuk mahkemesidir" düzenlemesine yer verilmiştir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkin olup mahkemece yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınır.

Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır.

Somut olaya gelince, eldeki davadaki isteğin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun(TMK) mülkiyet hakkıyla ilgili hükümlerine dayandırıldığı; her ne kadar taraflar tacir olsalar dahi, uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesiyle ilgisinin bulunmadığı, esasen dava dilekçesinde de bu yönde bir iddiaya yer verilmediği, davanın bu özelliği itibariyle mutlak ve nispi ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği ve TTK hükümlerinin veya özel kanun hükümlerinin uygulanmasını gerektirir ticari bir uyuşmazlıktan söz edilemeyeceği, uyuşmazlığın çözümünün genel mahkemelerin görev kapsamında kaldığı sonucuna ulaşılmaktadır. Aksi uygulama, Asliye Ticaret Mahkemelerinin kuruluş amacına ve niteliğine aykırı düşecektir.

İlk Derece Mahkemesince işin esasına girilerek oluşacak sonuca göre, karar vermesi gerekirken anılan şekilde görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan İlk Derece Mahkemesi kararının HMK 353/1-a-3 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine..."

şeklinde karar vermiştir.

11. Hukuk Dairesinin 05.06.2023 tarih, 2023/321 Esas, 2023/1087 Karar sayılı kararında;

″Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davacılardan Murat K.'e ait olup da diğer davacı şirketin davalı şirkete olan borcunun teminatı olarak diğer davalı Aytekin T.'a devredilen tapunun sıra kapılar mevkii 5525 ada 5 ve 6. parsellerin, davacı şirket tarafından borcun ödenmesine rağmen gerekli ödemenin yapılmadığından bahisle müvekkiline geri verilmediğini belirterek dava konusu taşınmazların müvekkillerinden Murat adına tesciline, olmadığı takdirde bedelinin avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği,

İlk Derece Mahkemesince Özetle: "Dava konusu taşınmazların davanın taraflarına ait olmadığı, (Belediye almış) davaya konu "borç tasfiye sözleşmesinin" davacı ve davalı şirket arasında imzalandığı, tacirler arası bir sözleşmeden dolayı uyuşmazlık çıktığı görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu belirtilerek davanın görev yönünden reddine..." karar verildiği görülmüştür.

Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacılar vekili dilekçesinde özetle: inançlı işleme dayalı davalı tarafa teminat olarak verilen taşınmazların tapu iptali ve tescili talebiyle açılan davada, adına tekrar tescil talebinde bulunan davacı Murat yönünden ticari işletmesiyle ilgili bir dava olduğundan söz edilemeyeceğini belirterek; kararın kaldırılmasına karar verilmesini karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.

Dava, inançlı işleme dayanan tapu iptal ve tescil talebine ilişkin olup, mahkeme asıl uyuşmazlığın davacılardan şirketle davalı şirket arasındaki uyuşmazlığın menfi tespit talebine ilişkin olduğu, bu uyuşmazlığın taraflarının da tacir ve uyuşmazlığın ticari işletmeleri ile ilgili olduğu gerekçesi ile görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğundan bahisle davanın görev yönünden reddine karar vermiştir.

Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.

HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgiler, yasaya uygun gerektirici nedenler, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması, HMK m. 355/1. gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re'sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, taraflar arasındaki asıl uyuşmazlığın davacı şirketin davalı şirkete borcunun olup olmadığına ilişkin olması bu uyuşmazlığın taraflarının tacir ve uyuşmazlığın ticari işletmeleri ile ilgili bulunması, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılması karşısında; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine ..."

şeklinde karar vermiştir.

IV. GEREKÇE

A. Uyuşmazlık

Başvuru konusu, Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairelerinin kararları arasındaki uyuşmazlığın 5235 sayılı Kanun'un 35 inci maddesine göre giderilip giderilemeyeceğine ilişkindir.

B. İlgili Hukuk

5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 35 inci maddesi.

C. Değerlendirme

1. 5235 sayılı Kanun'un 35 inci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde yer alan düzenlemeye göre; ″Re'sen veya bölge adliye mahkemesinin ilgili hukuk veya ceza dairesinin ya da Cumhuriyet başsavcısının, Hukuk Muhakemeleri Kanunu veya Ceza Muhakemesi Kanununa göre istinaf yoluna başvurma hakkı bulunanların, benzer olaylarda bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında ya da bu mahkeme ile başka bir bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında uyuşmazlık bulunması hâlinde bu uyuşmazlığın giderilmesini gerekçeli olarak istemeleri üzerine, kendi görüşlerini de ekleyerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesini istemek″ bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurulu ve hukuk daireleri başkanlar kurulunun görevleri arasında sayılmıştır.

2. 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre ise; ″(3) numaralı bende göre yapılacak istemler, ceza davalarında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına, hukuk davalarında ise ilgili hukuk dairesine iletilir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı uyuşmazlık bulunduğuna kanaat getirmesi durumunda ilgili ceza dairesinden bir karar verilmesini talep eder. Uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin olarak dairece bu fıkra uyarınca verilen kararlar kesindir.”

3. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 13.09.2023 tarihli ve 2023/8 sayılı kararında 1. Hukuk Dairesi ile 11. Hukuk Dairesi kararları arasında uyuşmazlık bulunduğu belirtilerek uyuşmazlığın 5235 sayılı Kanun'un 35 inci maddesine göre giderilmesi Dairemizden talep edilmiştir.

4. Hemen belirtmelidir ki, dosya, 5235 sayılı Kanun'un 35 inci maddesine göre bir karar verilmesi için Dairemize gönderilmiş ise de Dairemizin, ilgili Kanun'un 35 inci maddesinin değişik ikinci fıkrasındaki "(3) numaralı bende göre yapılacak istemler ... hukuk davalarında ise ilgili hukuk dairesine iletilir..." hükmünde geçen "...ilgili hukuk dairesi..." olarak kabul edilip edilmeyeceğinin öncelikle ele alınması kaçınılmazdır.

5. Ne var ki, Dairemize gönderilen dosyada giderilmesi talep olunan uyuşmazlık inançlı işlemden kaynaklanmakta olup uyuşmazlığın niteliği itibariyle sadece Dairemizin değil bir başka Yargıtay Dairesinin de görev alanına girdiği anlaşıldığından, Dairemizin Kanun'da belirtilen ″ilgili hukuk dairesi″ olarak kabul edilemeyeceği ve bir başka Yargıtay Hukuk Dairesini bağlayıcı biçimde uyuşmazlığın giderilmesinin mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır.

Hal böyle olunca; Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri arasındaki uyuşmazlığın giderilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Uyuşmazlığın giderilmesine yer olmadığına,

2. Dosyanın talepte bulunan Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesine,

15.02.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.

Başkan                    Üye                                Üye                 Üye                    Üye
Öznur Kakillioğlu      Tümer Türkeş Genç      Metin Tepe       Yakup Moğul      İsmail Uçar

İÇTİHAT YORUMU : Doktrinde 5235 sayılı Kanunun 35. maddesinin eksik bir düzenleme olduğu ve bu konuda ivedilikle düzenleme yapılması gerektiği şu şekilde ifade edilmişti:

“Önerimiz doğrultusunda ilgili hüküm şu şekilde düzenlenebilir.

“Başkanlar kurulunun görevleri ve uyuşmazlığın giderilmesini iste­me yetkisi

“3. Re’sen veya bölge adliye mahkemesinin ilgili hukuk veya ceza da­iresinin ya da Cumhuriyet başsavcısının, Hukuk Muhakemeleri Kanunu veya Ceza Muhakemesi Kanununa göre istinaf yoluna başvurma hakkı bulunanların, benzer olaylarda bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında ya da bu mahkeme ile başka bir bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında uyuşmazlık bulunması hâlinde bu uyuşmazlığın giderilmesini gerekçeli olarak istemeleri üzerine, kendi görüşlerini de ekleyerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesini istemek,

Bu bende göre diğer merci veya kişiler de uyuşmazlığın giderilme­sini gerekçeli olarak doğrudan Yargıtay’dan talep edebilir. Uyuşmaz­lığın giderilmesine konu başvurunun birden fazla Yargıtay dairesini ilgilendirdiği ve başvuru sonucunda ilgili Yargıtay dairelerinin birbi­rine aykırı karar verdiği durumlarda 4.2.1983 tarihli ve 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 45 inci maddesi kıyas yoluyla uygulanır.

“Uyuşmazlığın giderilmesine konu başvurunun birden fazla Yargıtay dairesini ilgilendirdiği ve başvuru sonucunda ilgili Yargıtay dairelerinin birbirine aykırı karar verdiği durumlarda 4.2.1983 tarihli ve 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 45 inci maddesi kıyas yoluyla uygulanır.” hükmünün eklenmesinin tarafımızca istenmesinin sebebi ise mevcut kanunî düzen­lemenin sadece bir Yargıtay dairesine konu uyuşmazlığın ortaya çıkaca­ğını göz önüne alması ancak uyuşmazlığın birden çok Yargıtay dairesini ilgilendirdiği ihtimalinin ve bunun sonuçlandırma aşamasının gözden kaçırmasıdır.” (KARAMERCAN, Fatih, 5235 Sayılı Kanunun Madde 35/1-b.3 Hükmü Uyarınca Uyuşmazlığın Giderilmesinde Yaşanan Sorunlar, İzmir Barosu Dergisi, Y: 87, S: 2022/3, s. 213, 214)

Söz konusu makale için bkz.

https://bit.ly/3UVLk5Z